• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Sinema Günlüğümüz

Kızlar bu arada bir ayı tamamlamışız günler önce=) Listeleri düzenledim.

25 Ocak - 25 Şubat arası

1.orchidea ...........................22
2.prensesin.uykusuyum ...........16
3.guvastanema .....................2
4.atlantis .............................10
5.Tryamor ...........................13
6.Maip .................................1
7.katrem ..............................2
8.Revolucion ........................5
9.PrensesPeri ........................6
10.Liza ..................................7
11.sunsea ..............................
12.pupillist .............................7
13. asmin ................................2
14.dulcinea..........................1

Birincimiz orcidea :65:

atlantis ellerine sağlık :16: orcidea tebrikler canım :16:

kendi adıma 6 filmden memnunum.bu yogunlugumda iyi izlemişim gecen ay :9:

bende harry potter 7/1 i izledim.film 2 saat 10 dk artık sonuna dogru sıkıldım.diğer filmlere göre yavan olmus biraz

PrensesPeri 1
 
Haze (2005) - IMDb

Oldukça rahatsız edici, yüklenen anlamla bir o kadar da etkileyici bir film. Karanlık çekimleri ve filmin başındaki çekim teknikleriyle Shinya Tsukamoto yu çok cesur buldum. Bu tekniklerinin hepsi tartışmaya açık tabi. Şahsen izlerken isyan ettim, filmi izliyor muyum, izlemiyor muyum diye... Ya da bari adamın kafasını tam çekseydin diye... ama bu sırada filmin surreal olduğunu bilmiyordum. Ayrıca klostrofobiyi yaşatmadaki başarısının temelinde o çekim teknikleri var diye düşünmeden edemiyorum.

Dulcinea : 5
 
biraz zamana ihitayacım oldu yoksa bergman filmleri girişimim hızla devam ediyor:)
Yedinci Mühür:Varoluşla ve Yaratıcı ile ilgili müthiş bir sorgulama. varolşumuz ve ölüm arasında tam olarak hangi noktada bulunuyoruz?bu noktaya nasıl geldik?neden buraya geldik? ve buna benzer belki de yüzlerce soru çınlıyor film boyunca kulaklarımda.

Persona:İşte başyapıt denilen filmlerden biri. Ve benim naçizane fikrim de bu yönde. bundan 45 yıl önce yapılmış olmasına rağmen insan ruhundaki bölünmüşlükleri böylesine çarpıcı anlatabilmek büyük sanat. bence bu film bu yıl bile çekilmiş olsaydı yine beni öyle çarpardı.

vee Lynch'ın Bergman filmlerinden fazlasıyla etilendiği iddiasını ben de onaylarımmm


Orchidea:3

Not:Bir sonraki Bergman filmimi Skammen olarak belirledim.(Senden de tavsiyeler beklemekteyim Atlantis;)
 
Yazgı

Zeki Demirkubuz yönetmenliğini yaptığı filmi sinema günlerinde uzun uzun konuştuğumuzdan buraya geniş yorumumu yapmıyorum , durağan anlatımlı ve diyalog ağırlıklı filmleri seviyorsanız tercih edebilirsiniz.


İncir Reçeli

Yönetmen Çağan Irmaktan epey etkilenmiş olabilir mi ? Ben yer yer onun etkilerini gördüm filmde ve evet başarılı yönetmenlerin iyi yanlarını almak lazım .

İncir reçeli iyi bir filmmiydi ? evet diyemiyorum ama hayırda diyemiyorum. Sonu keşke bu kadar uzatılmasaymış , replikler bu kadar zorlanmasaymış . Finalde ki acıtasyona hiç gerek yokmuş. Duygu karakteri bu kadar şımarık konuşmasaymış keşke keşke...

Yönetmen bol bol klip çekmiş , fotoğraf vermiş . Şarkılarla filmi iyi kotarmış . Çok fazla bir şey beklemeden en azından böyle yeni yönetmenlere destek vermek için izlenmeli diye düşünüyorum .

prensesin uykusuyum : 4
 
hoşgeldim kızlar:21::21:

Black Swan
Günlerin yorgunluğuyla beni fazla zorlamayacak bir film izlemek istedim. Başlarda durağan akan film yarısından itibaren kendine çekiyor, keyifle izletiyor. Senaryo basit, var olmaya çalışan bir kadının dengesiz çırpınışları ve düşüş.. fakat filmde dikkat çeken birkaç sahne, misal siyah kuğuya dönüşme sahnesinin çok benzerini bir animasyon filmde izlememden dolayı özgün de bulamadım. Natalie Portman'ın müthiş oyunculuğu ve Aranofsky amcamızın basit konulardan iyi film çıkarabilme yeteneğiyle başarılı olmuş bir film ama ben de abartıldığını düşünüyorum.

guvastanema 1
 
biraz zamana ihitayacım oldu yoksa bergman filmleri girişimim hızla devam ediyor:)
Yedinci Mühür:Varoluşla ve Yaratıcı ile ilgili müthiş bir sorgulama. varolşumuz ve ölüm arasında tam olarak hangi noktada bulunuyoruz?bu noktaya nasıl geldik?neden buraya geldik? ve buna benzer belki de yüzlerce soru çınlıyor film boyunca kulaklarımda.

Persona:İşte başyapıt denilen filmlerden biri. Ve benim naçizane fikrim de bu yönde. bundan 45 yıl önce yapılmış olmasına rağmen insan ruhundaki bölünmüşlükleri böylesine çarpıcı anlatabilmek büyük sanat. bence bu film bu yıl bile çekilmiş olsaydı yine beni öyle çarpardı.

vee Lynch'ın Bergman filmlerinden fazlasıyla etilendiği iddiasını ben de onaylarımmm


Orchidea:3

Not:Bir sonraki Bergman filmimi Skammen olarak belirledim.(Senden de tavsiyeler beklemekteyim Atlantis;)


Yedinci Mühür'ün ardından sanırım beni en fazla etkileyen film "Kurdun Saati" oldu orchidea; puanı diğer filmlere göre daha düşük, daha deneysel ve kişisel bir film olmasına bağlıyorum. Kurdun Saati üzerine diyalog enfesti, karakterin gel-gitleri, hayalle gerçek arası sınırı çizilemeyen tekinsiz atmosferi.

Jungfrukällan da masumiyet ve intikam temaları üzerine etkileyici bir film. Soldaki Son Ev (adından emin değilim) isminde bir korku filmi izlemiştim, yalnızca vahşetin ham halini içeren, her türlü estetik kaygının uzağında ticari amaçla çekildiği her halinden belli bir gerilim/ korku. Sanıyorum yönetmen Bergman'ın bu filminden esinlenmiş, zira ana hatları benzerlik gösteriyor, tabii ki Bergman gibi bir yönetmenin ve orijinal halinin izlenmesi gerekir, hele ki bu kötü uyarlamadan haberdarsa izleyici. (filmin orijinal adını yazdım; çok farklı çevirileri olduğu için, karışıklık olmaması adına)

Yaban Çilekleri açılış sahnesiyle aklıma kazınmış bir film, yalnızca baştaki rüya sahnesi bile olsa oradaki sembolleri çözmekle uğraşan izleyici için müthiş bir sinema deneyimidir bence.

Ansiktet konusundan ziyade Max von Sydow'un oyunculuğuna hayran kaldığım bir filmdi, tabii ki yine izlenmesi gerekenler arasında.

Kısacası ben henüz Bergman'ın kötü bir filmiyle karşılaşmadım=)
 
hoşgeldim kızlar:21::21:

Black Swan
Günlerin yorgunluğuyla beni fazla zorlamayacak bir film izlemek istedim. Başlarda durağan akan film yarısından itibaren kendine çekiyor, keyifle izletiyor. Senaryo basit, var olmaya çalışan bir kadının dengesiz çırpınışları ve düşüş.. fakat filmde dikkat çeken birkaç sahne, misal siyah kuğuya dönüşme sahnesinin çok benzerini bir animasyon filmde izlememden dolayı özgün de bulamadım. Natalie Portman'ın müthiş oyunculuğu ve Aranofsky amcamızın basit konulardan iyi film çıkarabilme yeteneğiyle başarılı olmuş bir film ama ben de abartıldığını düşünüyorum.

guvastanema 1

Hoşgelmişsin=))

Blac Swan'de bende aynı düşünceleri paylaşıyorum. Gösterişli, akıcı, yoğun, sürükleyici tamam ama sonra uçup gidiyor sanki, keyif alarak izlediğim dans sahneleri bile şimdi düşününce aklımda kalmamış bunu fark ediyorum. Konusu basit, ama yalın değil basitlikle yalınlık arasında ince bir çizgi var; basit bir konu görsel olarak kotarılmaya çalışılmış, izleyenin beklentisi sadece görüntülere kapılıp gitmekse bekleneni gerçekleştiriyor ama derinliği olduğunu da söylemiyorum.
 
Hoşgelmişsin=))

Blac Swan'de bende aynı düşünceleri paylaşıyorum. Gösterişli, akıcı, yoğun, sürükleyici tamam ama sonra uçup gidiyor sanki, keyif alarak izlediğim dans sahneleri bile şimdi düşününce aklımda kalmamış bunu fark ediyorum. Konusu basit, ama yalın değil basitlikle yalınlık arasında ince bir çizgi var; basit bir konu görsel olarak kotarılmaya çalışılmış, izleyenin beklentisi sadece görüntülere kapılıp gitmekse bekleneni gerçekleştiriyor ama derinliği olduğunu da söylemiyorum.

hoşbulduk canım:)
kesinlikle uçup gidiyor.. akılda kalıcı tek sahnesi siyah kuğuya dönüştüğü an ki onun da çok benzerini görmüşüm:( yüzeysel demek de haksızlık olur, kadınlığın iç savaşın iyi vermiş aslında ama o kadar işte, fazlası yok.
 
Son düzenleme:
hoşbulduk canım:)
kesinlikle uçup gidiyor.. akılda kalıcı tek sahnesi siyah kuğuya dönüştüğü an ki onun da çok benzerini görmüşüm:( yüzeysel demek de haksızlık olur, kadınlığın iç savaşın iyi vermiş aslında ama o kadar işte, fazlası yok.

Konudan ziyade konunun işlenişinde bence problem var. Basitleştirilen içsel çatışmalar. çarpıcı bir ruhsal süreç görselliğe kurban edilmiş ıskalanmış gibi geldi.
 
JungfrukÄllan(The Virgin Spring):Dindar bir ailenin biricik bakire kızlarının kilise yolunda tecavüze uğrayıp,öldürülmesi ve akabinde gelişen olayları anlatıyor film.

(spoiler içerebilir)ben daha çok İngeri üzerinden gitmek istiyorum. Sanki bir sevilmeyen var,bir de sevilen. yani ingeri ve karin. sevilenin ölümü bile,sevilmeyeni sevilir kılmıyor maalesef. ve sevilen zıt kardeşin ölümünün getirdiği pişmanlık ve yalnızlık,sevilmeyeni daha da sevilmez yapıyor sanki.

İngeri'yi özellikle sevdim,bilmiyorum belki de sevilmeyişinden etkilendim.

Orchidea:4
 
Son düzenleme:
Cyrus (2010) - IMDb

Duplass Kardeşler'in ilk iyi bütçeli filmi... Ana karakterler: anne, oğul ve annenin sevgilisi. Bu iki erkeğin anne için çatışması abartıya kaçılmadan, çok güzel bir üslupla ve zenginlikle anlatılmıştı filmde. Karakterlere uygun oyuncu seçimi ve oyunculuklar mükemmeldi. Filmin türünde sadece komedi yazması sizi yanıltmasın, dramı tatlı bir dille anlatmışlar diyelim. :)

Dulcinea : 7
 
Das Experiment:2001 Alman yapımı olan versiyonunu izlemeyi tercih ettim tavsiyeler üzerine. Konusu kısaca bilimsel bir çalışmaya katılan 20 denek, hapishane mizansenine yerleştirilir. 8 gardiyan ve 12 mahkum rolu oynayan denek vardır. ve gardiyanlara belli haklar verilmiştir.

insanın içinde gizli kalmış üstün olma duygularının ortaya nasıl çıktığını filmde rahatlıkla görebiliyoruz. Galibiyet duygusu ve psikolojik şiddet üst seviyelerde.tamamen kurgusal olarak verilen bazı hakların bile nasıl bir etki yarattığını ve narsist benliklerin nasıl da üste çıktığını görüyoruz film boyunca.

orchidea:5
 
The Reef (2010) - IMDb

Okyanusun ortasında hayatta kalma mücadelesine köpek balıkları eklenince seyir keyfi yüksek bir film ortaya çıkıyor. :) Kurgu ve olay gayet başarılı olduğundan, karakterlerin silikliği ve dialogların yetersizliği beni sadece olaylar başlamadan önce rahatsız etti. Ufak tefek kusurları olsa da güzel bir filmdi.

Dulcinea : 8
 
Rusalka

Cok hos dinlendirici bir filim.. Yevgeni ye asik oldum cok yakisikli.. Cok guzel dusunulmus detaylar var oldukca begendim..

Asmin: 1
 
Hair

Hippiler, anarşizm, uyuşturucu ve özgür ilişkiler ekseninde çiçek çocukların dünyasına ve o dönemin ruhuna yakışır bir anlatısı olan müzikal. Savaşın soğuk yüzünün yanında özgür bir dünya tasavvuru ile sınır tanımaz gençlerin yaşamını konu alan film mutlaka arşivde bulunması gerekenler arasında.

Atlantis: 5
 
Philanthropy (2002) - IMDb

Filmde özellikle Kemal Sunal ve Şener Şen'le izlemeye alışık olduğumuz geçim sıkıntısı ve ondan kurtulmak için başvurulan uç çözümler ele alınmıştı. Tanıdık senaryo olsa da filmin içine girmek mümkün olmadı 2 saat boyunca... karakterlere ve yaşadıklarına hiç bir sempati duyamadım ve bolca sıkıldım. :37:

Dulcinea : 9
 
Back