• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Sinema Günlüğümüz

La Haine:1995 yılı fransız yapımı. imdb puanı:8.1
toplumsal şiddet ve ırkçılığın yansımaları üzerine bir film. Sanki American History X'in ters bağlamdaki versiyonu. ancak maalesef beni onun kadar etkileyebilmiş değil.ancak karakterler tek tek incelenecek olursa,verilmek istenen çok güzel verilmiş gibi duruyor. Ancak bire bütün olarak bakınca bir parçası eksik gibi. hangi parça bilemedim.

Orchidea:34
 
Topio stin omichli

Yunan yönetmen Theodoros Angelopoulos'in izlediğim ilk filmi. Türkçeye "Puslu Manzaralar" ismiyle çevrilmiş. Babalarını aramak için yola çıkan 2 çocuğun Yunanistan - Almanya arasındaki yolculuklarını anlatan film. Yönetmenin kendine has bir sinema dili var, sanırım bir başka filmini yönetmeni bilmeden izlesem bile ayırt edebilirim artık. Teatral, şiirsel ve imgelerle dolu filmin bence tek olumsuz yanı uzunluğuydu: Kamera sabittir, kız ifadesiz bir yüzle durmakta, kadrajda bir erkek görürürüz, diyalog yok, erkek kadrajdan çıkar, kız bakar, erkek kadraja girer, kız hala bakmaktadır ve tekrar kadrajdan çıkan erkeğin karşısında kız durur... Bu tür sahneler bolca mevcuttu filmde, belki izleyip o sahneyi çok şiirsel, estetik bulanlar vardır ama doğallığını yitirdiğini düşünmekle birlikte filmden de kısa süreli kopuşlar yaşamama neden oldu. Yönetmenin tekniği etkileyiciydi, sürekli yakın plan çekimler yerine sabit kamera, uçsuz bucaksız yollarda yürüyen karakterlerin gözden yitişi ancak bu teknikle güçlendirilebilirdi.

Ayrıca travmatik bir olguyu perde arkasına gizleyip izleyici üzerinde bu kadar sarsıcı etki yaratmak da yine yönetmenin başarısındandır.


Atlantis: 20
 
bu filme alternatif bir film daha bulsam havalara uçacağım .
ne büyük bir hazdı izlemek, gerçekle iç içe geçmiş muhteşem bir masaldı.
bu filmi sevdiysen izledin mi bilmiyorum ama "The Fall " filmide hoşuna gidebilir, pek fazla fantastik öğelerin olmadığı ama gerçekle masalın iç içe geçtiği başarılı bir fimdi, tavsiye ederim .
seninde tavsiyelerini beklerim :)

yakın zamanda baya bi savaş temalı film izledim o yüzden gönül rahatlığıyla söyleyebilirim, bu film gerçekten çok özel bir noktada duruyor. alternatifini bulmak zor, çok zor:((
The Fall filmini indiricem canım çok sağol. Yorgunluktan aklıma hiçbir şey gelmiyo şu an ama düşünücemmm
 
Sult - Açlık (1966)


Romanı okumadım ama film o kadar başarılıydı ki sanırım en iyi uyarlamalardan biri sayılabilir. Konusu kısaca; bir yazarın sefaleti, açlığın psikolojik ve fiziksel etkileri, tüm yoksulluğuna rağmen asla dürüstlüğünden taviz vermeyen, gururla başını dik tutmaya çalışan bir adamın trajedisi. Yazarı canlandıran aktör çok başarılıydı, kimseye müdana etmeyen tavrı ve açlığın yarattığı zihinsel karmaşayı mükemmel bir gerçeklikle yansıtmayı başarmış.

Atlantis: 21
 
Feathers In The Wind

Durağan anlatımlı filmin senaryonun ana teması "before sunsire " filmi ile benzeşiyor , az replikli kendi halinde ortalama bir film. Müzikler güzel .
bu arada Güney Kore filmlerini "Güney Kore Sineması Sevenler" topiğinde mercek altına aldığımız için burda yorumumu kısa kesiyorum ,çok fazla ayrıntıya girmiyorum , ilgilenenlerin bir göz atmasını tavsiye ederim.

prensesin uykusuyum : 25
 
Kunsten å tenke negativt

2007/ Norveç

Bir kaza sonucu tekerlikli sandalyeye mahkum bir adamın eşi tarafından "olumlu düşünce ve çözüme odaklanma" seminerlerine yönlendirilmesi ve çağımızın en büyük pazarlama stratejilerinden biri haline gelen "mutluluk/ başarı/ çözüm odaklı düşünce" nin eleştirisini konu alan bir kara mizah.

Film bu eleştirilerin etrafında dolaşıp daha ziyade mizahi bir dille soruna odaklansa da gerçeklerle yüzleşmeden ve durumu olduğu gibi kabullenmeden vaad edilen mutluluğun gerçekdışılığına temas ediyor. Mekanik bir dil, buyurgan tavırlarla fiziksel engelli insanlara dayatılan "pozitif düşünce" nin kimi zaman sorunları hasır altı etmekten öteye gidemediği tezi üzerinden derdini anlatan izlenmeye değer bir film.

Atlantis: 22
 
Sult - Açlık (1966)


Romanı okumadım ama film o kadar başarılıydı ki sanırım en iyi uyarlamalardan biri sayılabilir. Konusu kısaca; bir yazarın sefaleti, açlığın psikolojik ve fiziksel etkileri, tüm yoksulluğuna rağmen asla dürüstlüğünden taviz vermeyen, gururla başını dik tutmaya çalışan bir adamın trajedisi. Yazarı canlandıran aktör çok başarılıydı, kimseye müdana etmeyen tavrı ve açlığın yarattığı zihinsel karmaşayı mükemmel bir gerçeklikle yansıtmayı başarmış.

Atlantis: 21

Knut Hamsun'ın Açlık'ı bu di mi? Kitabı güzeldi merak ettim.
 
nuovo cinema paradiso:filmi yeni bitirdim ve görüşümü hemen de yazmak geldi içimden. genelde hemen böyle yazasım gelmez kolay kolay ama bu özel bir film.neden bilinmez filmle ilgili hiçbir benzer yaşantım olmadığı halde,'bu duyguyu biliyorum' hissi hiç mi hiç yakamı bırakmadı film boyunca. Düşününce sanki sıradan insanların bilge hayatları gibi bir havası var filmin sanki.Hep aynı yerde kalan insanların gerçeği görme biçimleri yansımaya düşenler.

Söylemeden edemeyeceğim,sonunu özellikle sevdim:)
 
kusura bakmayınn kızlar:((( gecem gündüzüm şaştığı için ben tamamen unuttum.. şimdi bir el atıcam, 24'üne kadar olanları yazayım, sonrasını yeni tarihe eklerim....
 
24 Aralık 2010 – 24 Ocak 2011 sinema günlüğümüz


Sinema Günlüğü Katılımcısı - İzlediği Film Sayısı


  1. orchidea ............................34
  2. prensesin.uykusuyum ...........24
  3. guvastanema .....................23
  4. atlantis .............................20
  5. Tryamor ............................18
  6. Maip ..................................15
  7. katrem ..............................12
  8. Revolucion .........................8
  9. PrensesPeri ........................6
  10. Liza ..................................6
  11. sunsea ................................2



Birincimiz Orchidea'ya kocaman alkışlar:65:
 
Son düzenleme:
25 Ocak 2011 – 25 Şubat 2011 Sinema Günlüğümüz


Sinema Günlüğü Katılımcısı - İzlediği Film Sayısı


  1. orchidea ............................1
  2. prensesin.uykusuyum ...........1
  3. guvastanema .....................
  4. atlantis .............................1
  5. Tryamor ............................
  6. Maip .................................
  7. katrem ..............................
  8. Revolucion ........................
  9. PrensesPeri ........................
  10. Liza ..................................
  11. sunsea ..............................

 
Metropia (2009)
Yapım : İsveç ,Danimarka, Norveç

2024 Avrupasında geçen bir distopya. Her yer felaket bir hal almıştır, bütün kaynaklar tükenmiş , puslu , karanlık ve kasvet bürümüştür heryeri. Üstelik insanların metro dışında herhangi bir ulaşım aracı kullanmaları yasaklanmış. Filmin tekniği bir acayip , diğer animasyonlarda farklı bir teknikle sanıyorum fotoğraflarla yaratılmış , konusu çok komplike ve dahada içerikli gibi dururken aslında kısıtlı bir senaryoya sahip , teknik açısından ilginç olmasa belki vasat olurdu ;ama bu haliyle oldukça ilgi çekici.

prensesin uykusuyum :2
 
Son düzenleme:
Arumdabda ve Blue Valentine'i aynı gün izleme gafletinde bulundum ne yazık ki.
İkisi de vurdu geçti. :((


Arumdabda güzel olmanın bedeli diye özetlenebilir belki. :p Herkesin başını döndüren kızımız bir gün ona hayran olan bir gencin tecavüzüne uğrar. Bununla başa çıkabilmek için çeşitli yöntemlere başvurur. Güzelliği insanların gözünde sadece bir et parçası olarak düşünülmesine neden oluyor. Günümüzde de öyle zaten. Tam bizim Türk erkeklerinin düşünce yapısında olan bir ton erkekle karşılaşıyoruz film boyunca. Kendimden çok fazla şey bulabildiğim için en sevdiğim filmler listesinde yerini aldı.

Blue Valentine i izledikten sonra kara kara düşünmeye başladım hayat hakkında. Çok umutsuz hissettim kendimi. 500 Days Of Summer'da da bunu yaşamıştım. Hikayenin gerçekliği nedeniyle sarsılıyor insan doğal olarak. :(( Aşk denen zımbırtı bu kadar basit mi? Evett. Geçmişten kaçılamaz mı? Bu ani vazgeçişler niyedir niyeee? Hep tek taraflı olmak mı zorunda ki? OOoooofff!!! Daraldım şu an.

Tryamor :2
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Blue velvet nerden çıktı. Blue Valentine yazacaktım pardon. :D
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Görünmez Kadın

Brezilya yapımı. ilginç bir senaryo beklenmedik bir son. filmin ilk 15 dakkasında aman deyip kapatmaya kalkıyor, 25. dakkadan sonra hadi canım demeye başlıyorsunuz :53: Nolan tarzını severlere tavsiyemdir. tam o tadı vermiyor ama yakın bir kurguya sahip. senaryo çok hoş ama yönetmen konusunda aynı şeyi söyleyemeceğim yinede izlenmeye değer.:34:
 
merhaba.bu ayki siftahı yaptım bende.
V for vendetta'yı izledim.
gerçi sürükleyici film ama moralsiz gündeydim bana çok klişe geldi bazı şeyler.
(Liza-1)
 
Back