Revolucion şanslı ki çevresindeki insanların desteği ile hedefleri doğrultusunda adımlar atabilmiş bir de köstek olanlar var ki o konuya hiç girmeyelim çıkamayız
Senin sinema hakkındaki kaygını ya da geç kalmışlık hissini diyelim ben de kitap konusunda yaşıyordum, felsefe mezunuyum, o kadar uçsuz bucaksız ki dünyası arasında kayboluyorum, okunacak me*tinler bitmiyor, me-tinlerin orjinal dilinde okunmadığında çeviriler asla yeterli gelmiyor, sürekli aslında şimdiye dek hiçbir şey okumadığımı hissediyorum doğru düzgün ama bence olaya yanlış yerden bakıyoruz. Sen sinemayı ciddiye alıyorsun, filmleri izlerken eleştirel yaklaşıyorsun, farkında olmadan kendi beğenilerini ortaya çıkarıyorsun zira çoğu insan öylesine film izler, hobi olarak, seçmeden, ne gelirse karşısına... Sadece seçiyor oluşun bile seni bir adım öteye taşıyor bence. Cemil Meriç'in çok güzel bir sözü vardır: " İnsan maruz kalmaz, seçer." der. Bu söz çok farklı bir bağlamda söylenmiş olsa da senin bilinçli olarak izlediklerin, okudukların sana hayat görüşü de kazandırıyor ve hayatının her köşesine sirayet ediyor. Umarım ki hayallerini gerçekleştirirsin, film çekersin, biz de filmlerini izleriz fakat olmadı diyelim bir kaybın olur mu? Yine kendini gerçekleştireceksin, çevrendekilere hayat görüşünle belki ufuk açacaksın ve bence en önemlisi anne olduğunda çocuğuna verecek birşeylerin olacak, entelektüel birikimi olan bir annesi olacak az şey mi:)
Sİnema konusu da epey dağıldı
Konuyu toparlamak adına sessiz filme merakınız varsa ve Zindan Adası filmini de beğendiyseniz - bana bu filmi çağrıştırmıştı- size
Das Kabinett des Doktor Caligari filmini öneririm. Alman dışavurumcu sinemanın başyapıtıdır, o yıllarda böyle bir film çekildiğine hayret edeceksiniz=)))