- 1 Mart 2010
- 1.433
- 9
- 158
- Konu Sahibi TracyFlick
- #241
guvastanema'nın önerdiği "Ashes and Snow"u izledim. Ne denebilir ki:) Müzikleri, dansları, enfes kareleri ile saf ruhu anlatan bir belgesel ya da ruh anlatısı zira ne belgesel dendiğinde tam karşılığı oluyor ne film diyebiliyorum.
Beni en çok etkileyen zamandı... Soyut bir kavram olarak zamanın izafiliği hızlandırma ve yavaşlatmalarla çok güzel aktarılmış. Günlerimiz o kadar koşuşturmaca ile geçiyor ki hayatın keşmekeşi içinde kayboluyoruz ve ulaştığımız nihai nokta o anlamsızlık, geç kalmışlık hissi. Biz zamanı hoyratça kullanıp koşuşturdukça, herşeye acele ettikçe sanki daha fazla hızlanıyor, bir yerinden yakalamak zorlaşıyor. Oysa izlerken fark ediyoruz ki acelemiz yok hiçbir şeye, zaman bize bağlı, sukunet ve huzur yavaşlamış anlarda.. İzlerken aklıma Kemal Sayar'ın "Yavaşla! Hayattan Bir Kez Geçeceksin" kitabı düştü...
Diğer yandan ne kadar yapay bir dünyada, doğa(mız)dan kopuk yaşadığımızı hatırladım tekrar. Yapay bir dünyada yapay şehirler kuruyor ve kendimizi tuğla yığınları arasına hapsediyoruz, biri bize dünyanın sonsuz güzelliklerini göstermedikçe keyfimiz de kaçmıyor çoğu zaman, doğayı hatırlamıyoruz bile ama kendi gerçeğimizle yüzleşince ve gerçek dediğimizin yapaylığı yüzümüze çarpınca bugün evrensel bir sorun haline gelen "mutsuzluk, eksiklik" duygularının da kaynağının da bu izole yaşamda olduğunu fark ediyoruz.
Velhasıl kelam; çok etkilendim, yüzlerce düşünce geçti zihnimden görüntüler akıp giderken, hissettirdiklerini anlatmaya ise sözcüklerim yetmiyor. Teşekkürler guvastanema önerin için:)
Atlantis: 15
Beni en çok etkileyen zamandı... Soyut bir kavram olarak zamanın izafiliği hızlandırma ve yavaşlatmalarla çok güzel aktarılmış. Günlerimiz o kadar koşuşturmaca ile geçiyor ki hayatın keşmekeşi içinde kayboluyoruz ve ulaştığımız nihai nokta o anlamsızlık, geç kalmışlık hissi. Biz zamanı hoyratça kullanıp koşuşturdukça, herşeye acele ettikçe sanki daha fazla hızlanıyor, bir yerinden yakalamak zorlaşıyor. Oysa izlerken fark ediyoruz ki acelemiz yok hiçbir şeye, zaman bize bağlı, sukunet ve huzur yavaşlamış anlarda.. İzlerken aklıma Kemal Sayar'ın "Yavaşla! Hayattan Bir Kez Geçeceksin" kitabı düştü...
Diğer yandan ne kadar yapay bir dünyada, doğa(mız)dan kopuk yaşadığımızı hatırladım tekrar. Yapay bir dünyada yapay şehirler kuruyor ve kendimizi tuğla yığınları arasına hapsediyoruz, biri bize dünyanın sonsuz güzelliklerini göstermedikçe keyfimiz de kaçmıyor çoğu zaman, doğayı hatırlamıyoruz bile ama kendi gerçeğimizle yüzleşince ve gerçek dediğimizin yapaylığı yüzümüze çarpınca bugün evrensel bir sorun haline gelen "mutsuzluk, eksiklik" duygularının da kaynağının da bu izole yaşamda olduğunu fark ediyoruz.
Velhasıl kelam; çok etkilendim, yüzlerce düşünce geçti zihnimden görüntüler akıp giderken, hissettirdiklerini anlatmaya ise sözcüklerim yetmiyor. Teşekkürler guvastanema önerin için:)
Atlantis: 15