hayatıma bir yıl kadar önce biri girdi, her şey çok güzeldi bana aşık olduğunu filan söyleyip duruyordu. ben biraz güven problemi olan biriyimdir birkaç ay beni aşkına(!) ikna etmeye çalıştı. birkaç ay sonra biz birlikte olduk ve ben bakireydim, suçluluk duydum açıkçası. aşkından ölen adam ertesi gün hiçbir şekilde ulaşmadı. bi süre sonra konuştuk, normalde sabahlara kadar konuşurduk ama olaydan sonra çok nadir yazmaya başladı bu sıra ben kendimi tutup yazmadım. ama suçluluk ve kendimi yargılama duygusundan kusmalarım ve çarpıntılarım başladı. bi süre sonra belki farklı olur diye ben de ona karşı bir şeyler hissettiğimi söyledim. bana aşık olan sevgili olmak için beni ikna etmeye çalışan adam duygusal ilişki istemediğini; üzmek, üzülmek istemediğini söyledi. anlayacağınız bi tek sana değil herkese böyleyim psikolojik sorunlarım var demediği kaldı bana. aslında günümüzde çok sık rastladığımız seks için aşık taklidi yapan erkeğe denk geldim. ama arkadaşlar ben ne var bunda denilebilecek durumdan çok etkilendim. daha sonra konuşmak için görüştüğümde farklı bi benim de tanıdığım bi kızdan mesaj geldi. sordum ve bana dalga geçer gibi ciddi bir şey olsa sana söylerdim dedi. iletişimimi kestim, resmen birlikte olmak istediğinde mesaj atabileceğine inandırmış kendini. 22 yaşımdayım psikolojim bozuldu, kendimi kullanılmış hissettim, çarpıntılarım arttı anksiyete teşhisi kondu, unutamıyorum yaşadıklarımı. ben gerçekten aşık oldum ve sevdim bilmiyorum belki de yaşadıklarımı yediremiyorum da bana öyle geliyor.biraz uzun oldu sanırım ama ilk konum. burada konuları okuyorum. küçük bi durum gibi gelebilir ama hayatımı gerçekten etkiledi. toprlanmak için fikir almak ve içimi dökmek istedim. önerileriniz nedir unutamıyorum sürekli onu ve etrafındaki kızları stalklıyorum
Kandırılmışlık duygusu kadar berbat hissettiren çok az şey var biliyorum. Acıdan, üzüntüden, öfkeden hem de çok fazla öfkeden, korkulardan, sonu gelmez güvensizliklerden, hayal kırıklıklarından yapılmış bi okyanusa kendi ayağınla gidip sonra da batıp boğulmak gibi kadırılmak. Ki insan herkesten çok kendine kızar kandırıldığında, ona yalanlar söyleyene etmediği eziyeti kendine eder, ondan çok kendini suçlar. Onu bu okyanusa sürükleyen ayaklarına, duygularına kapılıp gerçeklere kör olan gözlerine kadar kendiyle ilgili ne varsa her şeye kızar.
Özetle kandırılmışlık başlı başına ağır bi yaşanmışlıktır; bunu hazmedip yarattığı yıkımı geride bırakmak, geleceğe sadece ders alınacak bi hikaye, bi tecrübe olarak taşımak zordur, zaman ister, olgunlaşmak ister.
Ama en başında da kendine saygı ve sevgi duymanız gerekir bu duyguyu aşabilmek, kendinizi affedebilmek için. Siz ise ne yazık ki o adamın hayatını uzaktan izleyerek kendinize saygısızlık ediyorsunuz. Daha da ilerisi kendinizi sevmiyor, kandırılmışlığın acısını kendinizden çıkarıyor, adeta kendinizi cezalandırıyorsunuz.
O nedenle lütfen öncelikle bu stalk işini bırakın, o adamı görüş mesafenizden tamamen çıkarın. Affetmeyi, geri dönmeyi, tekrar bir araya gelmeyi bi şecenek olarak görmekten vazgeçin, kendinize bundan daha büyük bi kötülük edemezsiniz.
Sonra da kendinize olan saygınızı, sevginizi, güveninizi geri kazanmaya çalışın. Yaşananlar sizin suçunuz değildi. Siz değersiz değilsiniz. Aptal da degilsiniz. Sadece bi hata yaptınız, yanlış insana güvendiniz, çünkü genç ve tecrübesizsiniz. Çok daha tecrübeli insanlar çok daha tecrübeli yalancılar tarafından aklınıza gelebilecek her konuda kandırılıyor insanlığın başından beri. Bu kandıranın suçu, kandırılanın değil. O yüzden kendinizi affedin. Sonra da dünyanın kalanındaki erkekleri affedin çünkü herkes aynı değil.
Son olarak bu konunun cinsel birliktelik kısmı için sizin kendinizi suçlamanıza, psikolojinizin bozulmasına sebep olan toplum lütfen gitsin kumda oynasın. Kadınlara son derece ikiyüzlü bi ahlak anlayışıyla birlikte oldukları erkek sayısı üzerinden değer biçen insanların kumda oynayan çocuktan eksikleri var fazlaları yok cünkü.
İşin inanç boyutu burada tartışılacak konu değil ama nacizane ben daha insanı kendi sistemi içerisinde kusursuz, diğer bi deyişle günahsız olarak tanımlayan bi inanç sistemi görmedim. Haliyle içinde bulunduğunuz tüm koşulları bilen ve yaratan, sizi de sizden iyi tanıyan bi yaratıcı sizi bu durum icin yargılayacaksa zaten yargılayacaktır, yapacak bi sey yok. Yargılama ve yaptırım işini varsa inandığınız güce bırakın, sizi yargılama gücünü de başka kimseye (gelecekteki partnerleriniz, yukarıda bi kısa değindiğim toplum ve hatta kendiniz dahil) vermeyin.