- 1 Kasım 2019
- 2.676
- 4.687
Oğlak burcu olduğunu tahmin ettim. Benim eşim de oğlak burcu. İlk zamanlarımızda kuzenleri ile gezmeye gidecekti benden izin istemişti. Bende şaşırmıştım. İzin isteyen bir erkek demiştimderli toplu yanıtlamak istedim, başlıyorum.
acaba hata bende mi diye düşünmem bile başlangıç sayılırdı.
aynen öyle yaptım. yol verdim bu akşam kendisine.
yaptım, bitirdim tamamen. kesinlikle derdi buydu yani aslında benimle ilgilendiği için falan değil.
böyle tipler manipüle etmeye çok meyilli. uzayıp da ona uyduğun zaman gerçekten içinden çıkılması zor bir hal alıyor. yol verdim kendisine.
yok ya adam kesinlikle anormal, bu kadar olmaz. ne yaptı bana biliyor musun, en son akşamüstü yazmıştı, cevap vermiştim. aradan birkaç saat geçti. kalktı bana ne dese beğenirsin?
"sen hala aynısın, hala beni merak etmiyorsun, yazmıyorsun"
ben de daha önce yaşadım yeni tanışmanın verdiği o uzun uzun konuşmaları. ama onlar asla darlıyor gibi hissettirmiyordu. bunaltmıyordu. valla her şeyi çat çat yüzüne söyleyip kopardım iletişimi. bi de sinirden kudurdu ki sorma gitsin.
bence kaptırmıyordu da. kontrolcü hastanın tekiydi. bitirdim bu akşam. rahatladım valla.
bitirdim bitirdim bu akşam. ay sorma ya, çok şaşırdım o an. kaldım böyle bi an, baktım ciddi yani... ciddi ciddi niye güldün dedi bana.
korkunç bir durum. sanırım hayatımda ilk kez birisi bana neden güldüğümü sordu. ki ben asla hareketlere karışan biri değilim, önceki ilişkilerim de dahil karşımdaki insanların beğenmediğim hareketleri, özellikleri hep oldu. zira kimse mükemmel değil ama ben hep öyle kabullenmeyi tercih ettim. karşımdaki malzeme bu, ben onu bu haliyle istiyorsam isterim, istemiyorsam zaten devam etmem diye düşündüm ve hala o düşüncedeyim. bu arada ben de kova burcuyum, düşün yani o darlayan şeylerde ne hissettiğimitamam başına buyruk, biraz bencil ve fazla bireyselim kabul ama beğenen böyle beğensin, eğip bükmeye kalkmasın. bitirdim bu arada.
bitirdim.
fazlasıyla kontrolcü, bitirdim.
oğlak burcukendisi paylaşabilir ki yine de her şeyi paylaşmasın bana merak edecek bişeyler kalsın isterim. neymiş efendim 7'de işten çıkıyormuş, ben ona sormuyormuşum ne yaptın çıktın mı işten diye. aaa deli midir nedir. kestim zaten her şeyi bu akşam, kendisine de açık açık söyledim. soğuk davranıyordum zaten sabahtan beri. birkaç saat de hiçbir şey yazmayınca bana döşemiş whatsapptan. işte merak etmiyorsun, hala aynısın, keşke biraz merak etseydin ne haldeyim falan yazmış. dedim merak edecek bişey bırakmadın sen. soğurum demiştim, öyle de oldu. ben laf olsun diye söylemem hiçbir şeyi, dedim. çirkinleşti biraz ama fazla muhatap olmadım.
gerçekten çok ama çok çirkin bir durumdu.
yolu verdim zaten bütün yollar onun :)
bu kadar çok darlaması ona duyduğum ilgiyi söndürdü açıkçası. hiç onu merak etmem ya da onunla ilgilenme isteği duymama fırsat vermedi. bence karşı tarafa arada kendimizi özletmeliyiz. yoksa benim de ona yoğunum yazmıyorum demişliğim var yani. ama uzun bir toplantıya gireceğimi zaten söylemiş olmama rağmen üst üste mesaj yazması, cevap alamyınca da zırt zırt araması hoş değil. bu kadar uzun toplantı mı olur demişti o laf da beni rahatsız etti açıkçası. hayır ben yalan mı söylüyorum sanki? işte ilk başlarda böyle olunca insanın vazgeçmesi çok daha kolay oluyor. ilgiyi tabii ki herkes sever ama ilgi mi yoksa darlamak mı aradaki ayrım önemli. dışarıdayken hiç cevap vermemiş de değilim, verdim ama yetmedi ona. yazıyor yazıyor yazıyor eee ben karşımdakini bırakıp telefonla ona laf mı yetiştiricem? bana göre bu anlayışsızlık mesela.Size bire bir katılıyorum. Aşırı yazmak, darlamak hoş değil. Gülme meselesi de çok tuhaf. Ama bence de Wustria'nın tavrı ilgisiz geldi bana. Sonuçta yeni ilişkiye başlanmış, insan ilk başlarda daha ilgili olur, normal bir arkadaşına veya ele yazar gibi bir tepki yarın konuşalım, dışarıdayım cevap veremem gibi şeyler ilgisizlik belirtisi, işte olsa neyse diyeceğim ama dışarıda gezerken vs. tuhaf geliyor bana da.
Ben de eşimi işteyken veya arkadaşlarıyken sürekli darlamam. Arada bir yazarım veya o bana bir kaç kelime yazar veya da ben de sıkılmayayım diye benimde aynı gün arkadaşlarımla görüşmemi ister.
İşte çok yoğun olsa bile 1 kere mesaj atar ben aramasamda, canım bugün çok yoğunum arayamıyorum seni diye. Tuvalete vs gidince direk arar.
Bi de yay:))Oğlak burcu olduğunu tahmin ettim. Benim eşim de oğlak burcu. İlk zamanlarımızda kuzenleri ile gezmeye gidecekti benden izin istemişti. Bende şaşırmıştım. İzin isteyen bir erkek demiştimtam istediğim gibi vs sonra iş bana dönünce öyle olmadığını anladım. Oğlak burçları çok kontrolcü oluyor. Oğlaklardan uzak dur geneli böyle.
Böyle durumlar bana da ders oluyor, çok yükselince ben de bazen darliyorum ya da görüşme talebinde bulunuyorum. Ozlemesine fırsat vermiyorumbu kadar çok darlaması ona duyduğum ilgiyi söndürdü açıkçası. hiç onu merak etmem ya da onunla ilgilenme isteği duymama fırsat vermedi. bence karşı tarafa arada kendimizi özletmeliyiz. yoksa benim de ona yoğunum yazmıyorum demişliğim var yani. ama uzun bir toplantıya gireceğimi zaten söylemiş olmama rağmen üst üste mesaj yazması, cevap alamyınca da zırt zırt araması hoş değil. bu kadar uzun toplantı mı olur demişti o laf da beni rahatsız etti açıkçası. hayır ben yalan mı söylüyorum sanki? işte ilk başlarda böyle olunca insanın vazgeçmesi çok daha kolay oluyor. ilgiyi tabii ki herkes sever ama ilgi mi yoksa darlamak mı aradaki ayrım önemli. dışarıdayken hiç cevap vermemiş de değilim, verdim ama yetmedi ona. yazıyor yazıyor yazıyor eee ben karşımdakini bırakıp telefonla ona laf mı yetiştiricem? bana göre bu anlayışsızlık mesela.
Aynı ben altına imzami atarımkesinlikleyani o son hesabı ödetsem para yiyici gibi olurdum yaa. ikiye bölmek de flörtle çok saçma geliyor.
ben umudumu kestim artık bıraktım yani baksana his anlamında da kuvvetli değilim. eskiden ne güzel aşık olurdum, bişeyler hissederdim şimdi o da yok. sanki sırf yalnız kalmamak için uğraşıyorum bu işlerle gibi düşünüyorum ben son zamanlarda. biraz yalnız takılayım. sonra içimden gelirse tekrar bakınırım etrafıma. bende şöyle bir sorun var, uzun süre yalnız kalınca yalnızlığa fazla alışıyorum bu defa da kimseye şans vermiyorum. o zaman da sanki güzel olabilecek bir ilişkiyi kaçırıyorum gibi hissediyorum. karışık yani
hadi seninki en azından sevgiden, gerçekten bişeyler hissetmekten, belki bağlanmaktan.Böyle durumlar bana da ders oluyor, çok yükselince ben de bazen darliyorum ya da görüşme talebinde bulunuyorum. Ozlemesine fırsat vermiyorum
bence karşımdaki şahıs da meseleyi yanlış anladıbu ilişki flörtten daha çok sevgili veya karı koca ilişkisi gibi değil mi, her gittiğiniz yeri haber veriyorsunuz, flört denilen şeyi ben mi çok yanlış biliyorum :)
bu kadar çok darlaması ona duyduğum ilgiyi söndürdü açıkçası. hiç onu merak etmem ya da onunla ilgilenme isteği duymama fırsat vermedi. bence karşı tarafa arada kendimizi özletmeliyiz. yoksa benim de ona yoğunum yazmıyorum demişliğim var yani. ama uzun bir toplantıya gireceğimi zaten söylemiş olmama rağmen üst üste mesaj yazması, cevap alamyınca da zırt zırt araması hoş değil. bu kadar uzun toplantı mı olur demişti o laf da beni rahatsız etti açıkçası. hayır ben yalan mı söylüyorum sanki? işte ilk başlarda böyle olunca insanın vazgeçmesi çok daha kolay oluyor. ilgiyi tabii ki herkes sever ama ilgi mi yoksa darlamak mı aradaki ayrım önemli. dışarıdayken hiç cevap vermemiş de değilim, verdim ama yetmedi ona. yazıyor yazıyor yazıyor eee ben karşımdakini bırakıp telefonla ona laf mı yetiştiricem? bana göre bu anlayışsızlık mesela.
Sorun umursamazlık filan değil aslında.aranızda enerjisel uyumsuzluk var. Her gittiğiniz yer için haber vermek zorunda değilsiniz bence de(benim de sevgilim yok,bireyselliği severim.birisi bu bireyselliğimi yalnızlığı bozacak olsa bir korku oluyor.hem ya gereksiz bağlanırsam korkusu hem de kendi yalnız özgür halim elden gidiyor korkusu) ama karşınızdaki kişiyle enerjisel uyum içinde olsanız bence o istemeden siz konuşmak haber vermek istersiniz. Gülerken "neden güldün" demesi de ayrı bir ironikmiş. Ben aklıma uymayan şeyler olunca devam etmiyorum ve tekrar kendi yalnızlığıma dönünce içimde bir rahatlama oluyorselam hanımlar,
çok kısa süre önce biriyle tanıştım ve onun yoğun ilgisinin, benim de yalnızlıktan bunalmış olmamın getirdiği bir gazla sanırım kendimi bir flörtün içinde buldum. şu an birbirimizi çok yeni tanıma aşamasındayız ve en başından beri aşırı flörtöz bir durumdayız. o kadar çok üzerime düşüyor ki daha önce hiç böylesine alışkın olmadığım için açıkçası biraz garip geliyor. ben tabii ki biraz daha ağırdan ve temkinli giden tarafım. çünkü başta ilgili olup sonradan ilgisine karşılık verdikçe uzaklaşan, saçma sapan havalara giren bazı ilişki deneyimlerim olmuştu. sonrasında üzülen ben oluyorum. neyse, bu sabah kendisiyle bir tartışma yaşadık ve acaba hata bende mi ya da hatanın ne kadarı bende olabilir diye merak ettiğim için iç dökme, fikir alma amaçlı bu konuyu açma gereği duydum.
kendisi dışarı çıkarken falan mutlaka haber veriyor, kiminle görüşecek nereye gidecek yani gereksiz detaylar dahil her şeyi söylüyor. bunları ben sormuyorum tamamen kendisi veriyor bilgileri. ben 29 yaşındayım o 32. ben bu kadar detay vermiyorum ona neler yaptığım ya da yapacağımla ilgili. hafta sonu aradığında hazırlanıp dışarı çıkacağımı söylemiştim laf arasında. akşam eve girdiğimde haber falan vermedim, o eve geçtin mi dediği zaman geçtim dedim. telefonda konuşmak istedi, duşa falan girecektim daha üzerimi değiştirmemişim eve girer girmez arayayım mı dedi. önce yarın konuşuruz dedim, bozuldu. sonra ben aradım, konuşmadı trip yaptı, kısa kısa cevaplar verdi hadi git gir duşuna iyi geceler dedi, iyi geceler dedim kapadık. dün akşam da arkadaşımla buluşacaktım, ben bunu yine laf arasında söyledim, işten çıktığını haber verdiği zaman. arkadaşımlayken de yazıp yazıp durdu. o da dışarı çıkıyormuş onu haber veriyor. tamam iyi eğlenceler, dedim arkadaşımla sohbetime devam ettim. 2 saat geçtikten sonra hiç sesin çıkmıyor, yazdı. mesajı açmadım. gece yarısına doğru yine sitem etti ona hiç yazmadığım için. ben de, sen de dışarıdasın, rahatsız etmek istemiyorum o yüzden yazmadım, dedim. yine bi trip yaptı. ve sabah tartıştı benimle bu yüzden.
ben çok umursamazmışım, onu merak etmiyormuşum, o nerde napıyormuş, eve ne zaman girmiş hiç sorduğum yokmuş. tee önceki günlerde olan haber verme konularını bile açtı. ben de, umursamazlık olmadığını, bunaltıp darlamak istemediğimi, birbirimizi çok yeni tanıdığımız için huyunu suyunu bilmediğimi ve bunun üzerinde bu kadar duracağını tahmin etmediğimi söyledim. tanımakla alakası yokmuş, bende öyle bir duygu yokmuş, bi soğuk bi sıcakmışım (ne alaka ben de anlamadım) sonra da lafı, benim kırmızı çizgilerim var, böyle şeyler olunca uzaklaşıyorum, ben böyle devam edemem bana göre değile falan getirdi. sen dedim bu lafı ciddi olarak mı söyledin kızgınla mı? eğer ciddi olarak söylüyorsan, madem uzaklaşıyorsun madem devam edemezsin ben de etmem, dedim. biraz lafı çevirdi saçmaladı. senin kırmızı çizgin varsa benim de var. bu cümle laf olsun diye kurulmaz, neden bu cümleyi kurduğunu düşün ondan sonra konuşalım ben de ona göre davranayım, dedim. buna sakin kafayla cevap vericem sonra dedi (işteydi o da benim gibi) aradan 1 saat sonra normal muhabbet etmeye çalıştı. bu haftanın her gününe bi arkadaş buluşması, plan koymuş ama planların hiçbirinde benimle buluşmak yoktu mesela. ben de fazla sıcak konuşmadım. akşama doğru yine yazdı, soğuk cevap verdim yine.
hanımlar bana gerçekten bu kadarı saçma geliyor. koca insanlarız, hayatımın merkezine alayım istiyor resmen. en ufak bişeyde de trip yiyorum. ve kendimi onunla rahat hissetmiyorum. yeni olduğu için midir bilmiyorum ama öyle. sanki her hareketime dikkat etmem lazımmış gibi bir enerji alıyorum. telefonda konuşurken bişey söylüyorum mesela, alttan alta aksini söylüyor bana. sanki ben ona uyum sağlamalıymışım gibi hissediyorum. buluştuğumuzda sohbet ediyoruz mesela e gülüyorum haliyle, ben neşeli, gülmeyi ve güldürmeyi seven bir insanım. soğuk, enerjisi düşük biri değilim. gülüyorum, ne gülüyorsun diyor bana. ortada gülünmeyecek bişey olsa anlarım, aptal değilim sonuçta bu yaşıma kadar neye gülünür neye gülünmez biliyorum. tam keyfimin ortasında ciddi bi ifade ile niye güldün denmesi rahatsız edici değil mi sizce de? ve bana o kadar çok yazıyor, o kadar çok arıyor ki onu özlemeye fırsatım kalmıyor. uzun zamandır yalnızım, ilişki işlerini unutmuşum. şimdi kendime bile zaman ayıramıyor gibi hissediyorum. yalnızlığı, bireyselliği seven biriyimdir.
uzun oldu farkındayım, iki tane sorum var size:
-sizce sabahki tartışma için ben mi hatalıyım? sahiden umursamaz mıyım?
-diğer sorum ise, yol yakınken bitirsem mi? çünkü kurduğu cümleyi unutup devam etmek, ne bileyim ne kadar içime siner bilmiyorum. biraz daha gözlemlesem mi yoksa kesip atsam mı?
Ay yaptığı tam olarak liseli ergen modubu kadar çok darlaması ona duyduğum ilgiyi söndürdü açıkçası. hiç onu merak etmem ya da onunla ilgilenme isteği duymama fırsat vermedi. bence karşı tarafa arada kendimizi özletmeliyiz. yoksa benim de ona yoğunum yazmıyorum demişliğim var yani. ama uzun bir toplantıya gireceğimi zaten söylemiş olmama rağmen üst üste mesaj yazması, cevap alamyınca da zırt zırt araması hoş değil. bu kadar uzun toplantı mı olur demişti o laf da beni rahatsız etti açıkçası. hayır ben yalan mı söylüyorum sanki? işte ilk başlarda böyle olunca insanın vazgeçmesi çok daha kolay oluyor. ilgiyi tabii ki herkes sever ama ilgi mi yoksa darlamak mı aradaki ayrım önemli. dışarıdayken hiç cevap vermemiş de değilim, verdim ama yetmedi ona. yazıyor yazıyor yazıyor eee ben karşımdakini bırakıp telefonla ona laf mı yetiştiricem? bana göre bu anlayışsızlık mesela.
Merhaba; adam balık burcu mu :)selam hanımlar,
çok kısa süre önce biriyle tanıştım ve onun yoğun ilgisinin, benim de yalnızlıktan bunalmış olmamın getirdiği bir gazla sanırım kendimi bir flörtün içinde buldum. şu an birbirimizi çok yeni tanıma aşamasındayız ve en başından beri aşırı flörtöz bir durumdayız. o kadar çok üzerime düşüyor ki daha önce hiç böylesine alışkın olmadığım için açıkçası biraz garip geliyor. ben tabii ki biraz daha ağırdan ve temkinli giden tarafım. çünkü başta ilgili olup sonradan ilgisine karşılık verdikçe uzaklaşan, saçma sapan havalara giren bazı ilişki deneyimlerim olmuştu. sonrasında üzülen ben oluyorum. neyse, bu sabah kendisiyle bir tartışma yaşadık ve acaba hata bende mi ya da hatanın ne kadarı bende olabilir diye merak ettiğim için iç dökme, fikir alma amaçlı bu konuyu açma gereği duydum.
kendisi dışarı çıkarken falan mutlaka haber veriyor, kiminle görüşecek nereye gidecek yani gereksiz detaylar dahil her şeyi söylüyor. bunları ben sormuyorum tamamen kendisi veriyor bilgileri. ben 29 yaşındayım o 32. ben bu kadar detay vermiyorum ona neler yaptığım ya da yapacağımla ilgili. hafta sonu aradığında hazırlanıp dışarı çıkacağımı söylemiştim laf arasında. akşam eve girdiğimde haber falan vermedim, o eve geçtin mi dediği zaman geçtim dedim. telefonda konuşmak istedi, duşa falan girecektim daha üzerimi değiştirmemişim eve girer girmez arayayım mı dedi. önce yarın konuşuruz dedim, bozuldu. sonra ben aradım, konuşmadı trip yaptı, kısa kısa cevaplar verdi hadi git gir duşuna iyi geceler dedi, iyi geceler dedim kapadık. dün akşam da arkadaşımla buluşacaktım, ben bunu yine laf arasında söyledim, işten çıktığını haber verdiği zaman. arkadaşımlayken de yazıp yazıp durdu. o da dışarı çıkıyormuş onu haber veriyor. tamam iyi eğlenceler, dedim arkadaşımla sohbetime devam ettim. 2 saat geçtikten sonra hiç sesin çıkmıyor, yazdı. mesajı açmadım. gece yarısına doğru yine sitem etti ona hiç yazmadığım için. ben de, sen de dışarıdasın, rahatsız etmek istemiyorum o yüzden yazmadım, dedim. yine bi trip yaptı. ve sabah tartıştı benimle bu yüzden.
ben çok umursamazmışım, onu merak etmiyormuşum, o nerde napıyormuş, eve ne zaman girmiş hiç sorduğum yokmuş. tee önceki günlerde olan haber verme konularını bile açtı. ben de, umursamazlık olmadığını, bunaltıp darlamak istemediğimi, birbirimizi çok yeni tanıdığımız için huyunu suyunu bilmediğimi ve bunun üzerinde bu kadar duracağını tahmin etmediğimi söyledim. tanımakla alakası yokmuş, bende öyle bir duygu yokmuş, bi soğuk bi sıcakmışım (ne alaka ben de anlamadım) sonra da lafı, benim kırmızı çizgilerim var, böyle şeyler olunca uzaklaşıyorum, ben böyle devam edemem bana göre değile falan getirdi. sen dedim bu lafı ciddi olarak mı söyledin kızgınla mı? eğer ciddi olarak söylüyorsan, madem uzaklaşıyorsun madem devam edemezsin ben de etmem, dedim. biraz lafı çevirdi saçmaladı. senin kırmızı çizgin varsa benim de var. bu cümle laf olsun diye kurulmaz, neden bu cümleyi kurduğunu düşün ondan sonra konuşalım ben de ona göre davranayım, dedim. buna sakin kafayla cevap vericem sonra dedi (işteydi o da benim gibi) aradan 1 saat sonra normal muhabbet etmeye çalıştı. bu haftanın her gününe bi arkadaş buluşması, plan koymuş ama planların hiçbirinde benimle buluşmak yoktu mesela. ben de fazla sıcak konuşmadım. akşama doğru yine yazdı, soğuk cevap verdim yine.
hanımlar bana gerçekten bu kadarı saçma geliyor. koca insanlarız, hayatımın merkezine alayım istiyor resmen. en ufak bişeyde de trip yiyorum. ve kendimi onunla rahat hissetmiyorum. yeni olduğu için midir bilmiyorum ama öyle. sanki her hareketime dikkat etmem lazımmış gibi bir enerji alıyorum. telefonda konuşurken bişey söylüyorum mesela, alttan alta aksini söylüyor bana. sanki ben ona uyum sağlamalıymışım gibi hissediyorum. buluştuğumuzda sohbet ediyoruz mesela e gülüyorum haliyle, ben neşeli, gülmeyi ve güldürmeyi seven bir insanım. soğuk, enerjisi düşük biri değilim. gülüyorum, ne gülüyorsun diyor bana. ortada gülünmeyecek bişey olsa anlarım, aptal değilim sonuçta bu yaşıma kadar neye gülünür neye gülünmez biliyorum. tam keyfimin ortasında ciddi bi ifade ile niye güldün denmesi rahatsız edici değil mi sizce de? ve bana o kadar çok yazıyor, o kadar çok arıyor ki onu özlemeye fırsatım kalmıyor. uzun zamandır yalnızım, ilişki işlerini unutmuşum. şimdi kendime bile zaman ayıramıyor gibi hissediyorum. yalnızlığı, bireyselliği seven biriyimdir.
uzun oldu farkındayım, iki tane sorum var size:
-sizce sabahki tartışma için ben mi hatalıyım? sahiden umursamaz mıyım?
-diğer sorum ise, yol yakınken bitirsem mi? çünkü kurduğu cümleyi unutup devam etmek, ne bileyim ne kadar içime siner bilmiyorum. biraz daha gözlemlesem mi yoksa kesip atsam mı?