- 4 Haziran 2017
- 102
- 65
- 13
- 31
- Konu Sahibi Yokuspokus
-
- #81
Ne saçma bir şeydir bu, rüyası bile böyle koyuyorsa insana...
Sizin de bu çeşit aldatmalı bir rüya gördüğünüz oldu mu?
Uyandığınızda nasıl hissettiniz?
Anladım. :) Aslında yine ilgi yok, aynı noktadayız. İstediğiniz bir stil ilgi olmamasıyla, ilginin hiç olmaması benim nezlimde aynı şey çünkü ikisinin de size bir faydası yok, sizi mutsuz eden bir durum. Sevgili olunduğunda daha tutkulu, o daha uyumlu olan ilişkiyi arıyorsunuz, ama şu an o yok. Belki biraz suçluluk duygusu da katmış olabilirsiniz. "Ya adam bana ilgi gösteriyor, bunu bulamayanlar da var, ne kadar düşünceli bir kocam var ama ben işin tutkusuna taktım." diye bir suçluluk duygusu oluşmuş, bunu da bilinçaltı "Suçluyum, terk edilmeyi hak ediyorum" a dönüştürerek bir aldatılma rüyası olarak size yansıtmış olabilir. Sanırım eşinizle ciddi bir konuşma yapmanın zamanı gelmiş. İyi bir ilişkinin anahtar noktası "iletişim". Söylemeden olmaz, gerekirse pat pat söylenecek. Sizde de o potansiyel var bence. Belki üstü kapalı biraz bahsetmişsinizdir eşinize ama anlamlandıramamış olabilir ya da yaşın getirdiği belli bir olgunluk oluyor. Çocukları falan bırakabiliyorsanız bırakıp şöyle güzel bir balayı oteline ya da yurtdışı seyahatine çıkabilirsiniz maddi durumunuz varsa. Tutkuyu bu şekilde canlandırabilirsiniz.
Sen roman yaz okym ben yaDoğru diyorsun, istediğim şekil bir ilginin olmaması, algımca ilgisizliğe tekabül ediyor muhtemelen ve evet, suçluluk duyduğum olur. "Adam seninle, kendi yöntemince, kendince ilgili, kendi gibi seviyor, sen ise onun kendi kafandaki şekilde seninle alakadar olmasını istiyorsun, onu değiştirmek hakkın değil, onu bozmak gibi olur bu" dediğim çok oldu bu yönden.
Ve yine evet ki eski günlerimizi çok ama çok çok özlüyorum, aramızdaki her etkileşim, her yaklaşım ezberlendi, hepsinin kodları çözüldü sanki ve ben o tutkuyu kaybediyorum. Kalbimi yeniden hızlandıracak bir adım bekliyorum. Bunu konuşuk, hatta dünkü tartışmamız da bununla ilgili idi. "Sen benim için yok gibi oldun!" sözleri çıktı ağzımdan, hatta "Sevmiyorum seni!" dedim üzgünüm ki dedim. "Gerçekten, artık sevmiyor musun?" diyebildi ve devamında söylediklerimin ardından sustu, düşüncelere gark oldu. Onu ilk kez, uzun bir aradan sonra bu kadar sarsılmış gördüm. Öyle bir radde geldik ki kapıları çarpıp çıkmamıza ramak kaldı, ama oturduk, sakinleştik, yemek yedik ve yan yana uzanıp konuştuk.
Özür de diledi üzerine, "Seni mutsuz ettiğim için özür dilerim" dedi, daha da içime battı. Bir yandan da sinirlendim çünkü o kadar çok duydum ki bu özrü, manası yitti. Daha neyi, ne kadar pat pat söyleyebilirim bilmiyorum, dün sonuna kadar gittik döndük söyleneceklerin.
Tatil planı yaptık, o tarihi bekliyoruz, artık son 10 gün kaldı, sonrasında baş başa bir yerlere kaçacağız. İyi gelecektir, toparlanacak. Hatta toparladık da baya yani giyimi kuşamı değişmişti, şimdi yine o eski aşık olduğum adam gibi giyinmeye başladı. Ancak davranış kısmı oturamadı bir türlü. Yönlendirmek, sürekli planlamak, sürekli bir gezme teklifi ile gelmek durumunda kalan ben olduğum için, yoruldum da. Şu da var ki o katılır, gezmeyse gezer, planlara maksimum uyar. Ama işte "Önüme geç biraz" meselesi de var, benden önce davran, beni şaşırt bekleyişi.
Dün konuşurken "Seni böyle hüzünlü görmeye dayanamıyorum ve seni mutlu etmeyi başaramadığım için kendime çok kızıyorum" dedi, ben de "Kendine kızma, hiçbir mutluluk kalıcı değil, anlık bir şey mutluluk. Bugün böyle olur, yarın yine mutlu hissedilir. Bizim sorunumuz heyecanın kalmaması ve benim mutluluğumun, heyecan ile besleniyor olması" dedim. "Her şey, herkesi mutlu etmez, biz ortak heyecan duyacağımız şeyleri kaybettik, durum bu" dedim.
Öyle konuştuk da konuştuk... İletişim de bazen çözmüyor ki; anladık da, ne kadar umursadık; ne kadar dikkate aldık, burası bu yolun virajı.
Rüyada da öyle Melisler filan olunca, "Al sevmiyormuşmuş" dercesine kendi kendime nanik yaptım sanki bir de.
Doğru diyorsun, istediğim şekil bir ilginin olmaması, algımca ilgisizliğe tekabül ediyor muhtemelen ve evet, suçluluk duyduğum olur. "Adam seninle, kendi yöntemince, kendince ilgili, kendi gibi seviyor, sen ise onun kendi kafandaki şekilde seninle alakadar olmasını istiyorsun, onu değiştirmek hakkın değil, onu bozmak gibi olur bu" dediğim çok oldu bu yönden.
Ve yine evet ki eski günlerimizi çok ama çok çok özlüyorum, aramızdaki her etkileşim, her yaklaşım ezberlendi, hepsinin kodları çözüldü sanki ve ben o tutkuyu kaybediyorum. Kalbimi yeniden hızlandıracak bir adım bekliyorum. Bunu konuşuk, hatta dünkü tartışmamız da bununla ilgili idi. "Sen benim için yok gibi oldun!" sözleri çıktı ağzımdan, hatta "Sevmiyorum seni!" dedim üzgünüm ki dedim. "Gerçekten, artık sevmiyor musun?" diyebildi ve devamında söylediklerimin ardından sustu, düşüncelere gark oldu. Onu ilk kez, uzun bir aradan sonra bu kadar sarsılmış gördüm. Öyle bir radde geldik ki kapıları çarpıp çıkmamıza ramak kaldı, ama oturduk, sakinleştik, yemek yedik ve yan yana uzanıp konuştuk.
Özür de diledi üzerine, "Seni mutsuz ettiğim için özür dilerim" dedi, daha da içime battı. Bir yandan da sinirlendim çünkü o kadar çok duydum ki bu özrü, manası yitti. Daha neyi, ne kadar pat pat söyleyebilirim bilmiyorum, dün sonuna kadar gittik döndük söyleneceklerin.
Tatil planı yaptık, o tarihi bekliyoruz, artık son 10 gün kaldı, sonrasında baş başa bir yerlere kaçacağız. İyi gelecektir, toparlanacak. Hatta toparladık da baya yani giyimi kuşamı değişmişti, şimdi yine o eski aşık olduğum adam gibi giyinmeye başladı. Ancak davranış kısmı oturamadı bir türlü. Yönlendirmek, sürekli planlamak, sürekli bir gezme teklifi ile gelmek durumunda kalan ben olduğum için, yoruldum da. Şu da var ki o katılır, gezmeyse gezer, planlara maksimum uyar. Ama işte "Önüme geç biraz" meselesi de var, benden önce davran, beni şaşırt bekleyişi.
Dün konuşurken "Seni böyle hüzünlü görmeye dayanamıyorum ve seni mutlu etmeyi başaramadığım için kendime çok kızıyorum" dedi, ben de "Kendine kızma, hiçbir mutluluk kalıcı değil, anlık bir şey mutluluk. Bugün böyle olur, yarın yine mutlu hissedilir. Bizim sorunumuz heyecanın kalmaması ve benim mutluluğumun, heyecan ile besleniyor olması" dedim. "Her şey, herkesi mutlu etmez, biz ortak heyecan duyacağımız şeyleri kaybettik, durum bu" dedim.
Öyle konuştuk da konuştuk... İletişim de bazen çözmüyor ki; anladık da, ne kadar umursadık; ne kadar dikkate aldık, burası bu yolun virajı.
Rüyada da öyle Melisler filan olunca, "Al sevmiyormuşmuş" dercesine kendi kendime nanik yaptım sanki bir de.
Milletin rüyası bile aşk ihtiras entrika dolu benim rüyaya gel; otobüse biniyorum akbil basıyorum "yetersiz bakiye" yazısı çıkıyo sonra bidaha deniyorum ve ekranda "KÖPEK!" yazıyo hem de ünlem işaretli(
Sen roman yaz okym ben yane guzel yazıya döküyosun inşallah duzelırsınız konuyu tam bılmıyorum sadece bunu okudum
Kendi sorunuzun cevabını kendiniz verdiniz işte şu an. :) Yani aslında bir bakıma şanslısınız, hödük bir eşiniz yok en azından algıları açık, eşinin mutsuzluğunu fark edebilen bir adam. Siz uzun süreli ilişkilerin kaderi olan "monotonluk" olayına yakalanmışsınız. Dediğiniz gibi keşfedecek her şey bitmiş, iki taraf da birbirinin ciğerini biliyor, tutku uyandıran şeyler yok çünkü hayat monoton ilerliyor. Cidden doğal yaşadığınız şeyler, tatil olayı umarım iyi gelecek. Başbaşa olmak gerçekten bir şeyleri değiştirebilir, eşiniz kapalı bir adam değil. Buraya yazdığınız gibi açık konuşsanız eşinizle daha iyi olur. Yani adam "Hiçbir mutluluk kalıcı değil, anlık bir şey mutluluk."tan "Karım benimle mutlu değil, beni sevmiyor"u rahatça çıkarabilir, bu da çaba göstermemesine sebep olur. "Nasılsa beni sevmiyor."
Oysa "Hayatım ben şu şu günlerimizi, şu şu zamanlarımızı arıyorum, bana yaşattığın şu şu hisleri tekrar yaşamak istiyorum" deseniz adam daha çok çaba sarf eder. Ha yine de tatil iyi gelmezse, o monotonluğu üstünüzden atamazsanız çift terapisi öneririm. Ankara ya da İstanbul'daysanız önereceğim çok iyi terapistler var, her zaman danışabilirsiniz bana. :)
Milletin rüyası bile aşk ihtiras entrika dolu benim rüyaya gel; otobüse biniyorum akbil basıyorum "yetersiz bakiye" yazısı çıkıyo sonra bidaha deniyorum ve ekranda "KÖPEK!" yazıyo hem de ünlem işaretli(
sanırım biz kadınlar bu tür rüyalarla sınanıyoruz..
ve evet cok garıp, bi gün bende aynen kocacım kişisini bi başka kadının elini tutarken görmüştüm ve o kadını nasıl dövdüğümü anlatsam şok olursunuz, havada uçan tekmesinden tutun osmanlı şamarına, saçını yolmasından tutunda tırnak geçirmesine kadar baya komalık etmiştim... ama bide öyle bi ağır çekimde oluyodu ki o anlar, rüyada oldugum belli ama hıncımı alamayınca demekki , kadını baya linç etmiştim ve, uyandığımda da ilk işim çatır çutur hesap sormak olmuştu,
tabi adam daha gözünü açmamış ben bunları anlatıp başının etini yiyorum ... yinede aynı rüyayı yine görsem yine aynısını yapardım ( şiddete hayır ama benim olana da kimse benim gibi dokumaz net )
neyse,
dün 2 tane kullanıcı nişanlısından zayıflaması için uyarı aldığı konular açmıştı burda, eğer onları okuduysan belkide bilinç altın seninle oyun oynamıştır. hani kilo vermessen böyle olur gibi. belkide uyumadan önce sen farkında olmadan bile bunu kurup öyle uyumuşsundur..
gündüz niyetine anlatmış ol , hayırlara vesile olsun diyelim..
Ne desem bilemedim çok absürt
Ağır çekimde mi? Matrix gibi mi? Hayal ettim de ağır çekim uçan tekme ile gelirken hopp bir takla ve aduket gibi bir Osmanlı tokadı filanAllah iyiliğinizi versin ya. :)
Ben de akşam gelince anlattım öyle de, iyi dalgasını geçti.
Bir tanesini okudum sanırım 53 kilodan 63e mi çıkıyordu da nişanlısı uyarıyordu filan.
Ama doğum kilolarını verdim ben baya baya, rahat bir 20-23 kilo verdim. Kalan bir 5-6 kilom var, o da gidiyor yavaştan. O zamanlar bile böyle bir etki olmadıysa, şimdiki de direkt kilo ile ilgili değildir sanırım. Ama kendini beğenmeme durumu olabilir, eskisi gibi değilim haliyle artık; salt kilo değil, çatlaklar, şekilsiz duran bir göbek vb. Bir de yaşlanma korkusu var, kuvvetle muhtemel bu yüzden esas.
Hayırlara çıksın inşallah.
Yıllar önce ben de görmüştüm aldatmalı rüya
Sabah uyanınca kimdi o sarışın kadın bide bizim yatağımızda diye adama saldırmıştım
O da uyku sersemi valla ben bişey yapmadım aşkım diye savunmaya geçmişti
Rüya etkilenme felan konuşuldu burda bol bol.
Bu gece sabaha karşı ne gördüm rüyamda.:))
Erkek kardeşim arkadaşını yemeğe çağırmış anneme ve biz de oradayız.
Çok efendi, kumral, kirli sakallı, cok uzun değil, kısa da değil, kilosu orta, 22-23 yaşlarında bir çocuk.
Babası da gelmiş yanında.
Babasıyla birbirlerine çok benziyorlar.
Babası diyor oğluna sana şahin gibi bir araba alalım eşine de senin arabayı verelim.
Oğlu da evliymis bu arada.
Benim babamla arabadayiz onde de çocuğun babası oturuyor.
Bir tane beyaz şahin gördük arkada satılık yazıyor.
Babam sormak için iniyor.
Adam da arabasını üstümüze sürdü mafya gibi birseydi.
Neyse sonra arabadan indik ben o çocuğun eşiyle konuşa konuşa bir binaya çıkıyorum.
Çok tatli hem de çok güzel 1.60 boylarında 50 kilo civarı çok sempatik bir kız.:)
Şimdi olayın kahramanlarını acikliyorum.
O genç çocuk Kazenin ogluymus.
Adı da Doğu'ymuş. Kiyafet sitesi gibi bir internet sitesi varmış ondan bahsediyor. Evdeki sohbet esnasında daKazen sitem var diyor ben üye olduğunu caktirmiyorum.
Siz yüzler isimler net felan derken benden de böyle bir rüya.. Ah bu bilinçaltı.
Gangsta ya, sen hep yaz da okuyalım, gene ne güzel yazmışsınSelam hanımlar, bir acayip ruh hali ile karşınızdayım.
Sizler nassınız, iyisiniz inşallah?
Neyse sizi çok sıkmadan konuya geçeyim ben en iyisi.
Yav bu kadar şey edeceğimi düşünmezdim, valla insanın tiye aldığı şey, nasıl başına geliyor "Al bak sen nasıl hissediyorsun?" dercesine çarpılıyor suratına, ne biçim bir bilinçaltıdır bu bilemedim.
Böyle bilmeceli gibi yazdım ama konu düz; "Rüyamda aldatıldığımı gördüm" ve bu rüyanın hesabını yine de gidip adama sorasım var.Bir de böyle rüya görüp "Sen beni kimlen boynuzluyorsun hea? Söyle?!!" diye uyanır uyanmaz hesap soranlar olur ya, iyi ki ben hala daha uyurken, adam işe gitmiş. Yoksa "Kim bu Melis?! Kim haa?!" diye üzerine atlayabilirdim.
Size anlatayım rüyamı (Yorumlamak isteyen olursa lütfen iyiye yorun, ilk yorum tutar diye bir batıl var ya; yine de iyiye yorun aman dikkat):
Rüya nerede başlıyor çok bulanık, facede lise arkadaşlarımdan birinin, lise formalı fotoğrafını görüyorum. Ama tabi kız 30 yaşında ve lise formasını giymiş, sokakta gezerken selfie çekmiş öyle atmış. Nedendir bilinmez, yine aynı şekilde liseden arkadaşlarım hep formaları ile sokağa çıkmışlar. "Dünya liseliler günü müdür bugün? Nedir bu ya?" diyorum filan. Normalde rüya olduğunu çabuk anlayıp uyanan biriyimdir, kolay kolay uyuyamam, dün de sabahı ettim zaten. Anlayacağınız kafa iptal olmuştu.
Sonra bir boşluk var gibi arada, ben bir boy aynasının karşısına geçiyorum ve lisede giydiğim formanın içine girmeye çalışıyorum. Fazla kilolarım rüyalarımda bile yüzüme vuruluyor; gömlek güç bela oluyor derken, eteğin fermuarı kapanmıyor. (Gerçi reelde kalçamın o eteğe girmesi de imkansız ya şu an, rüyada girmiş işte)
"Herkes nasıl formunda, aah ah" filan öyle bir düşünce geçiyor kafamdan, tüm sınıf arkadaşlarım-akranlarım liseli liseli gezerken, ben eteğin fermuarı ile cebelleşiyorum. Hala daha nedenini bilmiyorum ama, niye giyiyorum olayı yok, mantık oturmuş "Bugün böyle bir etkinlik günü, uyayım" gibisinden.
Ardından evden çıkışım, araca binişim, annemler yanıma ne zaman geliyorlar filan bu kısımlar bulanık.
Burada art arda okulların bulunduğu uzun bir cadde var, o okullardan birinde okumamama rağmen, o yola girdik. Yol düzenlenmiş, trafik sorunu için belediye çalışmış ve battı çıktı yol yapmışlar. Hem de bir günde :/ Ve rüya olduğunu hala anlayamadım, kırtasiyenin önünde durdum. Kırtasiyeye gireceğim, boya mı alacağım ne alacağım artık bilmiyorum, işimiz varmış.
Sonra benim adam, yanıma geliyor "Canım nasılsın" filan hoş beş.
Ardından annemle bir iki dükkan bakıyoruz, o sırada adam kayboluyor yanımdan.
"Nereye gitti bu, bir bakayım" diye yakınları gezmeye başlıyorum. Hemen kırtasiyenin arkasına doğru hafif tenha bir yerde, elinde gameboya benzer irice bir telefonla, güleç güleç bol muhabbetli bir konuşmada. Nasıl keyif alıyor o konuşmadan, nasıl diller aman aman... Yanına kadar sokulup "Neden habersiz kayboldun, kimle konuşuyorsun?" diyorum, öyle bir panik yaşıyor ki o an, telefonu neresine sokacağını şaşırıyor. Sihirbazların el çabukluğu ile telefon o koldan bu kola, o avuçtan bu avuca geçip duruyor. En sonunda üzerine atlıyorum "Ver şunu" diye ve telefon ekranında kocaman bir "MELİS" yazısı. Melis diye bir kızla konuşuyor eh belli artık ama bu Melis kim? İş arkadaşı desem, Melis adında bir iş arkadaşı yok, akraba desem yok, yok yani, hayatımızda bir Melis yok ve anlaşıldığı üzere, adam hayatımızdaki bu Melis açığını yeni bir sevgili yaparak kapatmak istemiş.
Telefonu elime alıp "Kimsin sen?" tarzı bir konuşmaya dalıyorum, baya bi atarlı giderliyim, üzerimde lise formam, eteğin fermuarı açık mı kapalı mı belli değil ama olmuş belli ki üzerime, eteği giymişim yani. Kız "Biz iş arkadaşıyız, bir proje üzerine konuşuyoruz" filan diyor, ben "Yerim senin projeni" diyorum, kız inkar ediyor, ben bastırıyorum, eşim bir yandan "İş arkadaşım demiştim sana rezil olduk" diyor, ben "Kül yutmam olm ben" e bağlıyorum, o sırada kafamın içinde görüntülü konuşmalar açılıyor, telefonda konuştuğum kişinin yüzünü beynimde görebiliyorum yani; esmerden gözlüklü baya da güzel bir kız. "Melis gibi Melis bu" filan diyorum, sonra bu işte bir tuhaflık var filan derken hop uyandım.
Uyandım uyanmasına da, şimdi ben ne yapayım bu adamı?
Nasıl etkisinde kaldım rüyanın bilmiyorum ama gülerdim ya ben böyle rüyadan kalkıp "Sen ne aldatıyorsun beni hea?!" diye eşlerine saydırıp ağlayanlara. Anaa, bildiğiniz oturup 5 dk boşluğa baktım "Melis kim ki?" diye.
İşin tuhaf yani kızın adını direkt okumam ve hayatımızda böyle birinin olmaması, yok çağrışım yapacak biri yok. Bir yerde mi duydum da aklımda iz etti desem, yok. Bir de niye Melis? Niye bir Ayşe, niye bir Merve filan değil de Melis?
Adama gelince "Melis kim?" desem bön bön bakar suratıma ama benim hala bi hesap sorma şeyim var, ne biçim bir ruh haline girdim çözemedim. Basit bir rüyadan bu kadar etkilenmek... Herhalde en son bir 10 sene önce ciddi bir kabustan etkiletip günümü ziyan etmiştim, şimdi saçma bir rüya, nasıl beni ele geçirebildi böyle?
Geceden de benimkiyle tartıştışmıştık baya, ciddi tartışmıştık hem de. Sonrasında toparladık ama, ondan etkilendim herhalde.
Ay bir de iş yerine Melis diye bir kız işe başladıysa da ben tanışmadıysam, hakikaten varsa, ayyy seyreyleyin gümbürtüyü. Ya bu kadar nasıl etkilendim de adama kendi gördüğüm rüyanın hesabını sormayı düşündüm bir an, şaştım kaldım. Uyandığımda bir süre öyle fara tutulmuş tavşan gibi kal geldi, idrak edemedim. Sonra bi gözüm doldu, kalbim küt küt. Off... Ne saçma bir şeydir bu, rüyası bile böyle koyuyorsa insana...
Sizin de bu çeşit aldatmalı bir rüya gördüğünüz oldu mu?
Uyandığınızda nasıl hissettiniz?
Gangsta ya, sen hep yaz da okuyalım, gene ne güzel yazmışsın, yorumlar da süper
Evleneli 6 ay oldu mutlaka 2 gece de bir görürüm ilk zamanlarda uyandıgımda uyandırıp bağırıp çağırıyodum adam ne oluyo dercesine delirmis heralde diye yüzüme bakıyordu. Sonraları gülerek anlatmaya başladımSelam hanımlar, bir acayip ruh hali ile karşınızdayım.
Sizler nassınız, iyisiniz inşallah?
Neyse sizi çok sıkmadan konuya geçeyim ben en iyisi.
Yav bu kadar şey edeceğimi düşünmezdim, valla insanın tiye aldığı şey, nasıl başına geliyor "Al bak sen nasıl hissediyorsun?" dercesine çarpılıyor suratına, ne biçim bir bilinçaltıdır bu bilemedim.
Böyle bilmeceli gibi yazdım ama konu düz; "Rüyamda aldatıldığımı gördüm" ve bu rüyanın hesabını yine de gidip adama sorasım var.Bir de böyle rüya görüp "Sen beni kimlen boynuzluyorsun hea? Söyle?!!" diye uyanır uyanmaz hesap soranlar olur ya, iyi ki ben hala daha uyurken, adam işe gitmiş. Yoksa "Kim bu Melis?! Kim haa?!" diye üzerine atlayabilirdim.
Size anlatayım rüyamı (Yorumlamak isteyen olursa lütfen iyiye yorun, ilk yorum tutar diye bir batıl var ya; yine de iyiye yorun aman dikkat):
Rüya nerede başlıyor çok bulanık, facede lise arkadaşlarımdan birinin, lise formalı fotoğrafını görüyorum. Ama tabi kız 30 yaşında ve lise formasını giymiş, sokakta gezerken selfie çekmiş öyle atmış. Nedendir bilinmez, yine aynı şekilde liseden arkadaşlarım hep formaları ile sokağa çıkmışlar. "Dünya liseliler günü müdür bugün? Nedir bu ya?" diyorum filan. Normalde rüya olduğunu çabuk anlayıp uyanan biriyimdir, kolay kolay uyuyamam, dün de sabahı ettim zaten. Anlayacağınız kafa iptal olmuştu.
Sonra bir boşluk var gibi arada, ben bir boy aynasının karşısına geçiyorum ve lisede giydiğim formanın içine girmeye çalışıyorum. Fazla kilolarım rüyalarımda bile yüzüme vuruluyor; gömlek güç bela oluyor derken, eteğin fermuarı kapanmıyor. (Gerçi reelde kalçamın o eteğe girmesi de imkansız ya şu an, rüyada girmiş işte)
"Herkes nasıl formunda, aah ah" filan öyle bir düşünce geçiyor kafamdan, tüm sınıf arkadaşlarım-akranlarım liseli liseli gezerken, ben eteğin fermuarı ile cebelleşiyorum. Hala daha nedenini bilmiyorum ama, niye giyiyorum olayı yok, mantık oturmuş "Bugün böyle bir etkinlik günü, uyayım" gibisinden.
Ardından evden çıkışım, araca binişim, annemler yanıma ne zaman geliyorlar filan bu kısımlar bulanık.
Burada art arda okulların bulunduğu uzun bir cadde var, o okullardan birinde okumamama rağmen, o yola girdik. Yol düzenlenmiş, trafik sorunu için belediye çalışmış ve battı çıktı yol yapmışlar. Hem de bir günde :/ Ve rüya olduğunu hala anlayamadım, kırtasiyenin önünde durdum. Kırtasiyeye gireceğim, boya mı alacağım ne alacağım artık bilmiyorum, işimiz varmış.
Sonra benim adam, yanıma geliyor "Canım nasılsın" filan hoş beş.
Ardından annemle bir iki dükkan bakıyoruz, o sırada adam kayboluyor yanımdan.
"Nereye gitti bu, bir bakayım" diye yakınları gezmeye başlıyorum. Hemen kırtasiyenin arkasına doğru hafif tenha bir yerde, elinde gameboya benzer irice bir telefonla, güleç güleç bol muhabbetli bir konuşmada. Nasıl keyif alıyor o konuşmadan, nasıl diller aman aman... Yanına kadar sokulup "Neden habersiz kayboldun, kimle konuşuyorsun?" diyorum, öyle bir panik yaşıyor ki o an, telefonu neresine sokacağını şaşırıyor. Sihirbazların el çabukluğu ile telefon o koldan bu kola, o avuçtan bu avuca geçip duruyor. En sonunda üzerine atlıyorum "Ver şunu" diye ve telefon ekranında kocaman bir "MELİS" yazısı. Melis diye bir kızla konuşuyor eh belli artık ama bu Melis kim? İş arkadaşı desem, Melis adında bir iş arkadaşı yok, akraba desem yok, yok yani, hayatımızda bir Melis yok ve anlaşıldığı üzere, adam hayatımızdaki bu Melis açığını yeni bir sevgili yaparak kapatmak istemiş.
Telefonu elime alıp "Kimsin sen?" tarzı bir konuşmaya dalıyorum, baya bi atarlı giderliyim, üzerimde lise formam, eteğin fermuarı açık mı kapalı mı belli değil ama olmuş belli ki üzerime, eteği giymişim yani. Kız "Biz iş arkadaşıyız, bir proje üzerine konuşuyoruz" filan diyor, ben "Yerim senin projeni" diyorum, kız inkar ediyor, ben bastırıyorum, eşim bir yandan "İş arkadaşım demiştim sana rezil olduk" diyor, ben "Kül yutmam olm ben" e bağlıyorum, o sırada kafamın içinde görüntülü konuşmalar açılıyor, telefonda konuştuğum kişinin yüzünü beynimde görebiliyorum yani; esmerden gözlüklü baya da güzel bir kız. "Melis gibi Melis bu" filan diyorum, sonra bu işte bir tuhaflık var filan derken hop uyandım.
Uyandım uyanmasına da, şimdi ben ne yapayım bu adamı?
Nasıl etkisinde kaldım rüyanın bilmiyorum ama gülerdim ya ben böyle rüyadan kalkıp "Sen ne aldatıyorsun beni hea?!" diye eşlerine saydırıp ağlayanlara. Anaa, bildiğiniz oturup 5 dk boşluğa baktım "Melis kim ki?" diye.
İşin tuhaf yani kızın adını direkt okumam ve hayatımızda böyle birinin olmaması, yok çağrışım yapacak biri yok. Bir yerde mi duydum da aklımda iz etti desem, yok. Bir de niye Melis? Niye bir Ayşe, niye bir Merve filan değil de Melis?
Adama gelince "Melis kim?" desem bön bön bakar suratıma ama benim hala bi hesap sorma şeyim var, ne biçim bir ruh haline girdim çözemedim. Basit bir rüyadan bu kadar etkilenmek... Herhalde en son bir 10 sene önce ciddi bir kabustan etkiletip günümü ziyan etmiştim, şimdi saçma bir rüya, nasıl beni ele geçirebildi böyle?
Geceden de benimkiyle tartıştışmıştık baya, ciddi tartışmıştık hem de. Sonrasında toparladık ama, ondan etkilendim herhalde.
Ay bir de iş yerine Melis diye bir kız işe başladıysa da ben tanışmadıysam, hakikaten varsa, ayyy seyreyleyin gümbürtüyü. Ya bu kadar nasıl etkilendim de adama kendi gördüğüm rüyanın hesabını sormayı düşündüm bir an, şaştım kaldım. Uyandığımda bir süre öyle fara tutulmuş tavşan gibi kal geldi, idrak edemedim. Sonra bi gözüm doldu, kalbim küt küt. Off... Ne saçma bir şeydir bu, rüyası bile böyle koyuyorsa insana...
Sizin de bu çeşit aldatmalı bir rüya gördüğünüz oldu mu?
Uyandığınızda nasıl hissettiniz?
Benim erkek kardeşimin arkadaşı Kazenin ogluymus. İsmi de Dogu'ymus. Yani Kazenin oglunun büyümüş halini gördüm.:)Çok karışık bir rüya imiş sizinki, tam anlayamadım kim kimin arkadaşı, öbürü kimin babası...
Site ile ilgili direkt rüya, ilginç; merak ettiniz sanırım Kazeni, ondan öyle bir rüya olarak çıktı da Şahin model araba, mafya derken aksiyona bağlamış bir noktadan sonra :))
Evleneli 6 ay oldu mutlaka 2 gece de bir görürüm ilk zamanlarda uyandıgımda uyandırıp bağırıp çağırıyodum adam ne oluyo dercesine delirmis heralde diye yüzüme bakıyordu. Sonraları gülerek anlatmaya başladım
Şimdi fark ettimde ben sürekli görüyorum bu rüyaları genelde kendi evimizde başka biriyle getirmis oluyor eve falan yada eski sevgili ile görüyorum.
Rüyalar illa gerçek olacak die birşwy yok içinizi ferah tutun. :)
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?