özdeğer duygunuzu nasıl kazandınız?

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Çocuklukta ihmalin izi: boşluk hissi
Çocuklukta ihmalin izi: çözümler

Daha önce okumadıysanız bu kitapları okumanızı öneririm. Ebeveynlerinizi yargılamadan şuan eksikliğini hissettiğiniz şeylerin neden kaynaklandığını gösteriyor. Kendinize sevecen bir iç ses edinme gibi konularda pratik çözümler sunuyor. Fayda göreceğinize inanıyorum ben.
merhaba, not aldım kitapları öneriniz için çok teşekkür ederim mümkün oldugunca okumaya çalışıyorum yıllardır, daha da okuyacağım.
 
"kazandık mı?" demek istiyorum başlığa cevaben...
Bu topraklarda, bu kültürde büyüyen insanlar olarak ciddi özgüven problemlerimiz olduğunu düşünüyorum..

ben de anneme kızgındım.
yeterince şefkatli olmadığı, hep abimin yanında olduğu beni hiç görmediği için.
annemi anlamaya başladığımı süreçte (ki evlilik dengesi içinde anlamak daha da kolay oluyor)
çok saçma gelebilir size ama "istanbullu gelin" dizisi benim için bir milat oldu.
annemi çok seviyorum, onu yapamadıkları için affettim içimde.
onun ergenlikten yeni çıkmış halini kucakladım sevdim anladım.
kendi tutuk yanlarımı biliyorum ve herkesin de tutuk yanları olduğunu biliyorum.
kendimi de kabul ettim.
sevilmeye layık olmadığınız için değil, annelerimizin kuşağı arada kalmış bir kuşak olduğu için (sosyal, siyasal ve bir sürü faktör yüzünden) sevgilerini göstermeyi bilemedikleri ve kendileri de sevilmedikleri için..

annesinin günlüğünde "Süreyya'yı keşke doğurmasaydım!" notunu okuyan Süreyya'ya eşi ve ailesinin hazırladığı sürprizde "Sen nasıl "keşke" olursun sen hepimizin "iyi ki"sisin" demeleri çok tatlı bir sahneydi.

asla saçma gelmiyor, beni de o bölümler çok ama çok etkilemişti, çok zor izlemiştim yalnızken. benim de kızgınlıktan çıkıp artık anlama en azından empati kurma dönemimle denk gelmişti, etkisi çok oldu bu nedenle. ben de aynı sizin gibi çok uzun zaman kızgınlık, öfke, sucluluk gibi duygularla bas ettikten sonra terapi sayesinde bunlarla yüzleştim. artık annemden nefret etmiyorum, sadece üzülüyorum, yaşadıklarımıza. ona, kendime.. bazen her şey farklı olabilirdi diyorum ama bakınca anneannemden dolayı o da başka bir şey bilmemiş yani. kendi annesinden gördüğünü yapmış başka ne yapabilirdi ki? bugun 33 yaşımdayım ciddi ilişkilerim oldu ama bunlarla yüzleşme sürecim başladıktan sonra evlilik fikrinden tamamen uzaklaştım, hele de çocuk. çünkü annemin hatalarını yapmak istemiyorum, şu an bu şekilde sırf kendi bencilliğimden yaşımdan evlenip anne olsam biliyorum ki aynı şeyleri yapacağım. çünkü konumun başında da demiştim, artık annemle o manipülatif ilişkimiz olmasa bile benim kafamda kalbimde hala o eleştirel soğuk ses var. ve ben bunu yenemezsem, böyle kalırsam da en azından zararım kendime olsun.

Süreyya bu döngüyü kırıp sağlıklı bir ailede onaylanma duygusunu yaşadığı için çok sanslıydı gercekten.
 
Aile ve yetişme ortamı bir kader..Genler ve büyütülürken yazılan kodlar..Bunlarla yaşıyoruz hayatı. Bakış açımız bunlarla gelişiyor şekilleniyor.40 oldum hala bazı şeyler değişmiyor kafamda..Çünkü annem beynimde sürekli konuşuyor! Onu susturursam belki değişir birşeyler...
 
Ben de annemin travmasindan sonra doğmuşum, kardes ve anne vefatı, genç yaşta evlilik, sık araliklarla boy boy çocuklar...
Sürekli aşağılanma, elestirilme. Mükemmel ve çalışkan anneye bir sey begendirememe.
El âlem ne der düşüncesi beynimize kazina kazina yetiştirilme. Şükür ki buna ragmen, küçüklüğümden beri hicbir zaman, el âlemi düşünerek yaşamadım, kendi istedigimi yaptım inatlasarak 🙂
Baska konularda, desteksiz is yapmam gerektigi zamanlarda hep beceriksiz, hep ödlektim. 37 yaşına geldim, hâlâ da öyle sayılırım. Yalnızlıktan korkuyorum, yalniz is yapmaya cekiniyorum.
Özgüvenim sıfıra yakın. Okuyup öğretmen olup atandim, çalıştım ama kendi başıma yaşamayı beceremedim, işi biraktim, eve döndüm. Sonra evlendim. Annem en yakin arkadasim oldugu icin (?!) arkadas edinmekte cok zorlandim her zaman. Hâlâ sık görüştüğüm dostum dedigim insan yoktur, arkadas edinemedim.
Cok depresyon tedavisi gördüm ama annemle ilgili konularda tedavim tikandi hep.
Cocugum oldu. Şükür bilincliyim, bircok anneye göre cok iyi yetiştirdiğimi düşünüyorum ama zaman zaman sinirlerim bozulunca annem gibi garip, kırıcı laflar söylediğimi fark ettim cocuguma ve buna çok üzüldüm. Şu an da depresyon tedavisi görmekteyim, ama terapi almak istemedim, almiyorum, sadece ilac. Kendi yaralarimi sarmayi öğrenmeye çalışıyorum diyelim.
Buraya yorum yapan hepinizin benim gibi oldugunuzu görünce sasirdim (tek kendimi böyle zannederdim) ama daha iyi olabilecegimizi düşünüyorum. Hep böyle kalacak olursak gelişmemiz ve mutlu olmamiz zor.
Annemi, önceki tedavi sürecimde düşüne düşüne, anneme de kendi eski ve/veya yeni hatalarini biraz söyleyerek-ima ederek-caktirarak soyleyip AFFETmistim.
O da ailesinden, çevresinden öyle görmüş (veya bir sey görememiş), sıkıntılar, ölümler yasamis deyip, anlayisla karşılayıp affetmistim. Degilse simdiki iliskimiz daha da zora girerdi. Nitekim ablaminki hâlâ kötü gibidir annemle. İs biraz bize de düşüyor, ablam kendini düzeltmeye yanaşmadıgi için hâlâ takık gibiler annemle.
Benim özgüven konusu da kızımın büyüyüp hayata, sosyal ortamlara katilmasiyla daha iyiye gidecek-gidiyor gibime geliyor. Cocugum benden daha girisken, daha sosyal 🙂 Onunla iyilesecegimi düşünüyorum. Onu büyütürken, kötülüklerden korumaya çalışırken, ona hayatı öğretirken kendime güvenimin yavas yavas artacagını düşünüyorum (Bu zamana kadar katıldığım kurslar vs. benim icin işe yaramadı özgüven geliştirme konusunda).

Bir arkadaşın yukarda ismini verdigi kitaplara da bakmaliyim tabii ki.

Dilerim hepimiz iyi oluruz 🙂
 
Yazınızı okudum, aynı yaştayız. Benzer ailelerde büyümüşüz. Benim annem kariyer tutkunu bir kadındı. Çok önemli bir işi vardı. Evde bile iş düşünür, benim bir sorunum olsa dinlemezdi. Hep sert bakar ve benim sadece akademik başarımla ilgilenir, onun dışındaki vasıflarımı küçümserdi. Aylarca küs kalabilir, psikolojik şiddeti ve aşağılaması bitmezdi. Onun sevgisini kazanmam için sınıf birincisi olmam gerektiğini söyler sevgisini hep bir koşula bağlardı. "Bana kendini sevdir" lafıyla büyüdüm. Dokunma, öpme huyları hiç yoktu babam ise onun uydusu durumundaydı. Onun da işine geliyordu benimle pek ilgilenmemek. Asla sevildiğimi hissetmedim, annem sıkça "sen benim için sadece sorumluluksun" derdi. Maalesef arada hala soruyorum kendime neden sevmediler diye. Onca terapi sonrası bile özdeğerimi tam olarak kazanabildiğim söylenemez. Beni çok seven ve hep güzel davranan, kıymet veren bir eşim var. Onun sevgisi bile bu boşluğu doldurmaya yetmiyor. Gün geçtikçe, yaşım ilerledikçe olgunlaşıyor ve kendime daha çok değer veriyorum ama sevgi dolu bir ailede büyümüş biriyle kıyaslanabilecek gibi değil realist olmak gerekirse. Ben inanıyorum, bolca çaba, farkındalıkla başaracağız kendimize değer vermeyi. Uzun ve meşakkatli bir süreç. Siz sevilmeye değersiniz nolur bunu unutmayın! Yazdıklarınızdan, herkese verdiğiniz cevaplardan belli naif ruhunuz. İçimizdeki çocukları biz büyüteceğiz. Denemeye devam...
 
Hikayemiz az çok benziyor, tek fark size en azından eğitim özgürlüğü tanınmış.
Ben onu bile tırnaklarımla kazıyarak elde ettim.

Kalan ömrümüzü geçmişi düşünerek ziyan etmeyin 🌸
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
X