Diğer konuda biraz baktım "Dünya çok pis bi yer" filan demişsiniz, anne olarak elbette evlatlarımızı koruyacağız elimizden geldiğince ancak siz bu konularda ne kadar sıkarsanız, ne kadar yasaklar ne kadar evhamlanırsanız o kadar da elinizde patlar.
Evlatlarınız daha küçük aslında konuyla çok da alakadar şeyler değil anlatacaklarım ama anlatasım var:
Annem (Ciddiyim) görüp görebileceğiniz en kontrolcü, en evhamlı anneydi. Genç kızlığından beri günlük gazetesini okuyan, ülkedeki olaylara ayık bir insandır da kendisi. Bilir insanların nasıl pislik olabileceğini. Yaşıtları anneler, taa onun devrinde "Ay küçücük çocuğa kimin nefsi kabarır ayol saçmalamayın" diye cahilliğin mutluluğuyla gezerken, benim annemin zihninde vaktinde okuduğu haberlerden neler dönermiş neler. Hatta kömürlükte tecavüze uğrayarak ölü bulunan 6-7 yaşlarındaki kız çocuğunun haberini sanki bugün okumuşçasına tüm detayları ile hala daha hafızasında saklıyor. Öyle etkilenmiş, öyle dolmuş. Ve beni yetiştirirken tüm bu korkularla nefes aldırmadı bana.
Ama ilginçtir ki o korudukça, o yasakladıkça, o peşime takıldıkça (Arkadaşlarım arasında annemin lakabı dedektifti, takip ederdi beni ve bana belli etmediğini zannederdi. Ama fark etmiştim, çocuklar anlıyorlar gerçekten) ben daha aşırılaştım.
Annemin derin uyku anlarında evden arabanın anahtarını alıp kaç gecenin körü dışarılarda direksiyon başında fink attım sayamam. Lise 1 öğrencisi iken bakın. Arabada, gece, ailemin uykuda olduğu saatlerde sokaklarda hız denemeleri yapardım.
Annemlerin tek güvendiği arkadaşıma gidiyorum deyip her şeyi ayarlayıp sokaklarda çok tehlikeli çevrelere girdim, yanımda uyuşturucu alış-verişleri yapıldı, yanımda ne pazarlıklar yapıldığını gördüm. Çok insan tanıdım, girmediğim delik kalmadı.
Üni. çağımda; internetten denk gele tanıştığım birinin evine tek başıma kimseye haber vermeden çıktım gittim. Çocuk satanist miydi neydi bilmem, klozetinin üstünde pentagram çizili zeminde mumlara kadar gördüm. Bakın bunları yaşadım, şaka yapmıyorum. :) Annemin ruhu duymadı. Çünkü ona çizdiğim, anlattığım farklı bir hayat vardı. Şanslıydım ki tüm bu girdiğim uç çevrelerden kılımın ucuna zarar gelmeden çıktım, hala daha derim "Verilmiş sadakam varmış" ama herkes ben kadar şanslı olamaz.
Bunlar, annemin korkarak getirdiği tüm yasaklamalara tepki olarak yaşandı, o zamanlar farkında değildim ama sonradan anladım. Annem ne kadar korktuysa, ne kadar sıktıysa, ne kadar yasakladıysa, ne kadar "Dünya pislik dolu, kızım şöyle yapma, kızım açık içecek verirlerse alma, kapalı da alma şırınga ile kutuların açma halkasının oradan içine sıkıyorlarmış ilaç, kızım bak şöyle düşünürler herkes sen gibi iyi olmaz" vs vs dediyse de durduramadı ve aksine merakım körüklendi onun bu korkusunu gördükçe.
Yanisi her şeyin ortası iyidir. Siz korumacılığı abartmayın. Her şey bizim kontrolümüzde, elimizde değil.