- 27 Aralık 2016
- 1.089
- 2.201
Canım bebeğim seninle hikayemiz 5 Mart 2016'da başladı
Gebelik testi alıp ta iki çizgiyi gördüğüm gün inanamamıştım
Gözlerimde sevinç yaşları koştum babana, abine
Onlar da inanamamış olacaklar ki hepimiz bir akşam günü sevinçten mutluluktan şaşırdık kaldık
Kalbimiz küt küt sabahı zor ettik, babanla o akşamın sabahında hastaneye gittik
Keseni gördük, pıt pıt kalp atışlarını duyduk ilk defa
O gün bize kendini anlattın ben de varım artık dedin
O günden sonra hani bayramlık elbiselerini ilk kez giymiş çocuklar olur ya sürekli elbiselerine ayakkabılarına bakarlar yüzlerinde masumlukla birlikte tatlı bir tebessüm , işte biz senin varlığını öğrendiğimiz günden sonra hep böyle bir ifade ile dolandık ortalıklarda ben, baban ve abin
İnsan korkusundan karnını tutar mı ben hep karnımı tuttum aman sana bir şey olmasın diye
İnsan hamile olduğunu söyleyemez mi ben bir kaç kişi dışında kimselere diyemedim
Baban herkese hemen söyledi ama
Seninle birlikte neler değiştirdik hayatımızda
En önemlisi de bahçesi olan bir eve geçtik, iki katlı kutu gibi sımsıcak her yeri pancurları bile beyaz
Bahçesinde çiçekler var domatesler var, baban tavuk aldı sen taze yumurta ye , onları yürüyünce kovala diye :)
Onu bırak babana bütün mobilyaları tek tek beyaza boyattım , abinle bir yaz boyunca mobilyalarla uğraştılar
Taşınma esnasında evet stres yaşadım zaten sen beni daha iyi biliyorsun çünkü birlikte yaşadık
Annenin her zamanki halleri işte...
Abiciğin senin hatırına taşınma yükünü üzerine aldı benim yapamadığım ağır işlerin hepsini büyük bir sabırla
özveriyle abiciğin yaptı
Bir kere yetmez dediğim her yeri camları orayı burayı üçer dörder kere sildi ...
Ama üç ay uğraştık yeni evimiz için , sen bu evde doğ büyü diye...
Darbeler atlattık , kafamızdan savaş uçakları geçti, evimizin önünden silahlı adamlar
Her yerden bomba sesleri duyduk, sen de duydun
O gece seni göremeyeceğim diye öyle korkup abine sarılmıştım ki anlatamam...
O zamanları da atlattık yavrum
8 ay boyunca benimle beraber işe gittin geldin seninle çalıştım,
20 gün boyunca da işten doğum iznine ayrılıp evde seninle beraber vakit geçirdik ...
...
Özele gittiğimiz ilk aylarında kız dediler sana
Taşınma esnasında kızsın diye abinin bütün gelmeyen kıyafetlerini biliyordum bir gün abine kardeş geleceğini seçip sakladığım bütün kıyafetlerini başka çocuklar giysin diye verdim çünkü sana kız demişlerdi
O kıyafetleri verirken hatta abine dedim ki ya kardeşin erkek olursa,
...
Her şey yolundaydı mutluyduk, annen sürekli okuyup araştırıyordu sana iyi bir hastane bulabilmek için
Özele gidenlerin başlarına gelen olumsuz olayları okudukça dedim ki Devletten başka sığınacak neyimiz var ne varsa Devlet Hastanesinde var çünkü her türlü insan gelip gidiyor oralara doktorlar daha deneyimli özele göre ve o günden sonra devlet hastanesinde karar kıldım...
7 ay olmuştu sen güzel güzel gelişiyordun kıpırdıyordun karnımda
Sordum bir kaç kez doktora , hocam beşiğini alacağız kız mı diye
Suratsız bir ifade ile doktor kız denildiyse kızdır dedi
Üstelemedim üstelesen de ne fayda ki karşındaki sanki doktor değil
Bir gün gittik baban babaannen abin bir gün boyunca sana beşik baktık , pembe beyaz sade ama bir o kadar güzel beşiğini aldık
Yetmez dedim kızıma, babası duvar kağıdı yapalım babanla abin duvar kağıdını yaptılar pembe pembe
Yatağın seni terletir rahatsız eder diye üzerine yünden incecik yatak yapalım dedim babaannene
Babaannen gitmiş evinden battaniye getirmiş sana yatak yapmaya gerek yok bunu altına örteriz diye
Dedim olmaz benim kızım yatmasın bunda , rahatsız olur batar ...Ben yaparım yünden yatağını...
Halını aldım pembe pembe
Bütün elbiselerini borçlarımız da olsa da en iyisinden en güzelinden aldık
En iyi bezleri en iyi mamaları sulukları biberonları stokladım durdum
Sen gelmeden merhemlerini kremlerini şampuanlarını bile aldık yavrum ...
Abiciğin bütün pembe beyaz ütülediğim elbiseciklerini tek tek öperek kaldırdı dolabına
Hastane çantası denilen şeyi öyle bir hazırladık ki akıllara zarar üç çocuk çıkar hastaneden...
Bir anne çok erken vakitlerde bebek hareketlerini hissedebilir mi ben hissettim , o günden sonra da hareket etmediğin zamanlar hareket etmen için yapmadığım şeyler kalmadı
Sen hep hareket ettin sen kuzum...
Her on beş günde yirmi günde bir gittik aynı doktora , istikrar olsun diye
Hep iyi olduğunu söylediler bize , iyiydin sen...
...
Son gidişimde doktora ödemim çok, kaşınıyorum dedim yüzüme dahi bakmadı
Gebelikte olur bunlar dedi doğumu bekleyeceğiz ağrın sızın olursa gel dedi gönderdi beni sen de duydun
Doktor önce bacak boyun haftana göre kısa dedi sonra son adet tarihimle uyumlu dedi bütün ısrarlarıma rağmen sorun yok git evinde dinlen ağrın sızın olursa gel dedi
Hüsnü kuruntu yapmadan sen gelirsin diye oturdum bekledim evimde
Sana kazaklar ördüm, ultrason görüntüne baktım, doktora güvendim bekledim bekledim...
Hep seninle konuştuk , sevdik seni
Hele o abin sana neler etti neler
Sevdi konuştu çık artık kız çık dedi sen anlayabildin mi konuşmalarını....
Mhrs'den 01.12.2016' ya randevu aldık doktordan çünkü ne ağrım vardı ne sızım sen de 39 haftalık olmuştun
Babanla gittik hastaneye, babanın çok işleri vardı sen uğurunla gelecektin belli ki
Onun bile işlerini açmıştın kuzum
Git sen bekleme dedim babana
Baban gitti ben de nts'ye girdim
Bağladılar nts'yi senden ses yok
Panikledim terledim doktorun biri geldi biri gitti ses yoktu senden
...
Yalvardım doktorlara ölmüş olamaz hayır olamaz
Hepsi öldüğünü söylediler inanmadım yalvardım yine nolur nolur tekrar bakın diye
Tekrar baktılar , tekrar tekrar baktılar
Sen bizi bırakıp gitmiştim. Kalakaldım oralarda yapayalnız
Abin mesaj çekti o ara kardeşim iyi mi diye
Diyemedim kardeşin ölmüş ...
Babanı aradım yavrumuzun kalp atışı yok gel diye
Baban nasıl geldi nasıl buldu beni bilmiyorum ama ben acil koridorlarında bir et kütlesi halinde bir tekerlekli sandalyede kaderimize gidiyordum seninle
Babanı gördüm gözlerinden boncuk boncuk döküyordu...
Abine kardeşinde bir sorun var dedim sonra ne yazdı bilmiyorum...
Baban anlatmış her şeyi abine
Atmış kendini dışarı o abiciğin ağlamış yürümüş, yürümüş ağlamış...
...
Yatırdılar beni devlet hastanesinde özel bir odaya
Doktorlar hemşirelerden başka kimse yok sanki
Getirdiler koluma mavi bir bileklik taktılar
O acıyla anlamadım senin erkek olduğunu...
Yeni doğmuş bebeklerin ve annelerin seslerini duymasam sanacağım ki hastanede tekim
Yanıyor ciğerim yanıyor
Yalvardım Rabbime nolur bizden seni almasın diye
Gördüklerim bir rüya olsun, sen bir hereketle belli et kendini diye
Okşuyorum karnımı boncuk boncuk gözyaşları içinde konuşuyorum seninle
Nolur kuzum nolur evladım bizi bırakma diye
...
Dünya iyilerin yüzü suyu hürmetine duruyor diyorlar ya doğruymuş oğlum
Yanıma babaannen dışında kimseyi almıyorlar bir ordu gibi doktor hemşire yanımıza gidip geliyor
Bir doktor geldi upuzun kıvırcık saçları var lüle lüle
Öyle güzel , öyle naif bakıyor ki halime içi ezilmiş
Oysa ki benim gibi kaç tanesini görüyor günde
Yapıştım ellerine benden çok çok küçük
Nolur dedim evladımın babasını alın buraya ben onsuz bunu da yapamam , gücüm yok
Yasakmış aslında dayanamadı bize aldı babanı içeri biri gelirse odadan çıksın doğum oluncaya dek yanında kalsın dedi
Babaannen gitti odadan baban geldi
Sarıldık birbirimize yağmur gibi döktük döktük döktük
Verdiler sancıyı bana mısın demiyor senin yokluğunun acısının üstüne çıkamıyor
Hiç acı hissetmiyorum çünkü
12 saat sancı verdiler, hemşireler kendilerine işkence gördüklerinden beni gelen parmakladı giden parmakladı öyle parmak ki sen hissettin mi oğlum , kusuyorum sürekli , mide boş sürekli safra çıkartıyorum
...
bir anne bağırmasına bir bebek ağlaması eşlik ediyor sürekli anneliğimden kadınlığımdan utanıyorum ,utanıyorum
ağlıyorum ağlıyorum ...
Hiç suyum yokmuş gelmedi
sen geldin su gelmedi ...
Öyle görmek istiyordum ki seni doğum yaparken insan doğrulabilir mi, seni görmek için doğruldum
Sağ bacağınla ayağını gördüm hemen yatırdılar beni miniciktin ayakların babana benziyordu
Ben bağırdım yırttım ortalığı ama sen ağlamadın sessiz oğlum minik oğlum
Bekledim ne kadar insan varsa orada yalvardım ne olur evladımı gösterin bana diye
Psikologların biri geldi biri gitti seni görmemem için de
Ama nafile ben seni 9 ay dile kolay 273 gün karnımda taşıdım biz her şeyi senle beraber yaptık
Seni nasıl göstermezlerdi
Sonunda baktılar ki yıkacağım orayı gözlerini alnını gösterdiler seni yeşil bezlere sarmışlardı
Orada dediler ERKEK olduğunu
Ben hangi derdimize yanayım be oğlum kız dediler erkek oldun
İyi iyi dediler ölünü elimize verdiler ...
Baban da erkek olduğunu ekranda görmüş dökmüş yine yağmur gibi çünkü o hep erkek istiyordu seni
Aldılar götürdüler seni bir daha hiç birleşmemek üzere
Beni yine yalnız bir odaya aldılar
Sabah olmuştu, her yerde bebek ağlamaları ...
Babana mesaj çektim yavrumuza otopsi yaptırma diye
Ben senin bir tek tırnağına kıyamazken nasıl sana otopsi yaptırabilirim ki
Baban da yazmış nasıl kıyarım ben kuzuma yaptırmam diye
O soğuk morglarda bir dakika bile beklemene razı olmadı içim
Kendim yeni doğurdum seni yatıyorum tek bir odada
Babana dedim al oğlumuzu yerine yerleştir diye
Camdan dışarı baktım beş tane güvercin konmuşlar pencereye sanki senden haber getirmişler...
Babanın hep içinde uhdeydi sen doğduğunda dedenin mezarına koyup bak baba torunun geldi diyecekti
Dedim babana al oğlumuzu canlısı olmasa da götür evladımı koy dedesinin üstüne
Baban, babaannen, amcan ve daha bir sürü kişi aldılar seni önce dedenin üstüne koymuşlar sonra da yerine yerleştirdiler kuzum seni
Kocaman adamların girdiği mezara sen minnacık bedeninle girdin meleğim
Tek üzüntüm keşke ben de seni o soğuk odada da olsa görebilseydim ama dayanamazdım ondan korktum senin o halini görürsem yaşayamamaktan çok korktum oğlum
Bir de senin o soğuk odada bir dakika dahi kalmana içim elvermedi , toprak daha sıcaktır oğlum üşüme istedim
Gül gibi bir evlatmışsın minnacık burnun varmış
Gözlerin kapalıydı gördüm babana benziyordu
Alnın ve sacların tıpkı abindi gördüm...
Ağlamaktan gözümde lens te yoktu ama gördüm seni uzaktan da olsa gözlerini alnını saclarının azcık bir yerini görebildim çok güzeldin...
Babaannen dedi tırnakların bile uzamış :)
Senin yerine yerleştiğin gün de hastanede hep yanmakla gözyaşı döküp çaresizlikle geçti bir de her yerde ağlayan bebek sesleri vardı
Benim sessiz oğlum
Telefonlarım çaldı çaldı hiç duymadım hiç kimselerle konuşamadım...
Ertesi gün baban harici kimseleri istemedim yanımda
Baban geldi çıktık hastaneden kucağımız boş , gözümüzde yaş
Pijamalarımla sana koştum ayağımda terlikler kış her yer kar , ayakkabımı bile giymemişim o zaman fark ettim
İkindi cenaze zamanı vardık sana
Her yerde insanlar cenaze arabaları
Gözümde yaşlar hangisi diyorum bir yandan da koşuyorum benim oğlum hangisi
Baban o arada senin gibi minnacık bir bebek tabutu gösterdi
İçimdeki yangın söner mi bakmadım bile hiç bir şey hissedemedim bile o yavrucağa
Gittik mezarına hafiften kar yağmış ilk kar'ın...
Babanla sarılıp öyle ağladık ki o soğukta ne kadar o vaziyette kaldık hiç bilmiyorum ama üzerindeki karlar erimişti gözyaşlarımızdan...
O gündür bugündür hep ağlıyoruz yavrum ama gelmiyorsun işte gelmiyorsun...
İnsanlar o günden sonra teselliye mi geldiler sevinmişler de mi gelmişler veya ne kadar patavatsızlarmış anlamadım hiç
kimi der hayırlı değildi belki ondan öldü
kimi der belki hırsız arsız olacaktı
kimi der üzülmeyin bir daha olur
kimi der bak göreceksiniz bu sefer olacak, kız olacak
öldürsen katil olursun...Kovsan evinden hürmetsiz olursun...
sen insanlara ne yaptın oğlum ne yaptın ki bu kadar...
Senin yerine kardeşlerin inşallah gelsin, ama senin yerin dolar mı unutulur mu veya senden çok sevilebilir mi
...
Şimdi yokluğunun bugün tam 3 ay 31 günü yani dört ay oldu ... Dile kolay yaşayana zor...
Ne hayaller ne umutlar biriktirmiştik sana şimdi karnımda dahi olsan 9 ay ile avunup mezarına gitmekle teselli buluyoruz
Şimdi pembe beşiğinde ultrason görüntün, hastane çantan ve hastane belgelerin yatıyor , sıra numarana kadar her bir şeylerini saklıyorum oturup ağlıyorum...
Son ultrason görüntünde sırt üstüsün sanki gerçekten o beşikte yatıyorsun...
Eşyalarını şununu bununu kaldır diyenlere inat her şeyin sanki bizimle varmışcasına duruyor ben olduğum sürece de duracak ...
Seni pembeler içinde büyütemedim ama mezarına hep pembe çiçekler diktik , onları bile kıskanıp çalmışlar üzerinden tekrar diktik
Abiciğin o yetenekli elleri ile öyle güzel toprağına şekiller yaptı ki sanki senle beraber denizde kumdan kaleler evler yaptınız beraber...
Ben ağladım çok hem de çok hala her gün ağlıyorum dört duvar içinde tek sana gitmek için evden çıkıyorum
Baban ağladı kendini heder ediyor her gün , işe vuruyor az konuşuyor içine atıyor artık
Ama abin ağlamamak için gözlerini tavana dikiyor hala, dudaklarını yiyor işte ondan çok korkuyorum oğlum
Tek tek çamaşırlarını öpen, karnımda seni öpüp koklayan senle konuşan o abinden çok ama çok korkuyorum oğlum...
Sen hep bizimlesin ta ki ne zaman biz bu dünyadan senin dünyana gideceğiz işte o zamana dek de hep bizimle olacak, en çok sen sevilecek, en çok sen özleneceksin...
Sevi çok ama çok seviyoruz
Annen Baban ve Abin...
Sessiz oğluma !!!
Annen
Gebelik testi alıp ta iki çizgiyi gördüğüm gün inanamamıştım
Gözlerimde sevinç yaşları koştum babana, abine
Onlar da inanamamış olacaklar ki hepimiz bir akşam günü sevinçten mutluluktan şaşırdık kaldık
Kalbimiz küt küt sabahı zor ettik, babanla o akşamın sabahında hastaneye gittik
Keseni gördük, pıt pıt kalp atışlarını duyduk ilk defa
O gün bize kendini anlattın ben de varım artık dedin
O günden sonra hani bayramlık elbiselerini ilk kez giymiş çocuklar olur ya sürekli elbiselerine ayakkabılarına bakarlar yüzlerinde masumlukla birlikte tatlı bir tebessüm , işte biz senin varlığını öğrendiğimiz günden sonra hep böyle bir ifade ile dolandık ortalıklarda ben, baban ve abin
İnsan korkusundan karnını tutar mı ben hep karnımı tuttum aman sana bir şey olmasın diye
İnsan hamile olduğunu söyleyemez mi ben bir kaç kişi dışında kimselere diyemedim
Baban herkese hemen söyledi ama
Seninle birlikte neler değiştirdik hayatımızda
En önemlisi de bahçesi olan bir eve geçtik, iki katlı kutu gibi sımsıcak her yeri pancurları bile beyaz
Bahçesinde çiçekler var domatesler var, baban tavuk aldı sen taze yumurta ye , onları yürüyünce kovala diye :)
Onu bırak babana bütün mobilyaları tek tek beyaza boyattım , abinle bir yaz boyunca mobilyalarla uğraştılar
Taşınma esnasında evet stres yaşadım zaten sen beni daha iyi biliyorsun çünkü birlikte yaşadık
Annenin her zamanki halleri işte...
Abiciğin senin hatırına taşınma yükünü üzerine aldı benim yapamadığım ağır işlerin hepsini büyük bir sabırla
özveriyle abiciğin yaptı
Bir kere yetmez dediğim her yeri camları orayı burayı üçer dörder kere sildi ...
Ama üç ay uğraştık yeni evimiz için , sen bu evde doğ büyü diye...
Darbeler atlattık , kafamızdan savaş uçakları geçti, evimizin önünden silahlı adamlar
Her yerden bomba sesleri duyduk, sen de duydun
O gece seni göremeyeceğim diye öyle korkup abine sarılmıştım ki anlatamam...
O zamanları da atlattık yavrum
8 ay boyunca benimle beraber işe gittin geldin seninle çalıştım,
20 gün boyunca da işten doğum iznine ayrılıp evde seninle beraber vakit geçirdik ...
...
Özele gittiğimiz ilk aylarında kız dediler sana
Taşınma esnasında kızsın diye abinin bütün gelmeyen kıyafetlerini biliyordum bir gün abine kardeş geleceğini seçip sakladığım bütün kıyafetlerini başka çocuklar giysin diye verdim çünkü sana kız demişlerdi
O kıyafetleri verirken hatta abine dedim ki ya kardeşin erkek olursa,
...
Her şey yolundaydı mutluyduk, annen sürekli okuyup araştırıyordu sana iyi bir hastane bulabilmek için
Özele gidenlerin başlarına gelen olumsuz olayları okudukça dedim ki Devletten başka sığınacak neyimiz var ne varsa Devlet Hastanesinde var çünkü her türlü insan gelip gidiyor oralara doktorlar daha deneyimli özele göre
7 ay olmuştu sen güzel güzel gelişiyordun kıpırdıyordun karnımda
Sordum bir kaç kez doktora , hocam beşiğini alacağız kız mı diye
Suratsız bir ifade ile doktor kız denildiyse kızdır dedi
Üstelemedim üstelesen de ne fayda ki karşındaki sanki doktor değil
Bir gün gittik baban babaannen abin bir gün boyunca sana beşik baktık , pembe beyaz sade ama bir o kadar güzel beşiğini aldık
Yetmez dedim kızıma, babası duvar kağıdı yapalım babanla abin duvar kağıdını yaptılar pembe pembe
Yatağın seni terletir rahatsız eder diye üzerine yünden incecik yatak yapalım dedim babaannene
Babaannen gitmiş evinden battaniye getirmiş sana yatak yapmaya gerek yok bunu altına örteriz diye
Dedim olmaz benim kızım yatmasın bunda , rahatsız olur batar ...Ben yaparım yünden yatağını...
Halını aldım pembe pembe
Bütün elbiselerini borçlarımız da olsa da en iyisinden en güzelinden aldık
En iyi bezleri en iyi mamaları sulukları biberonları stokladım durdum
Sen gelmeden merhemlerini kremlerini şampuanlarını bile aldık yavrum ...
Abiciğin bütün pembe beyaz ütülediğim elbiseciklerini tek tek öperek kaldırdı dolabına
Hastane çantası denilen şeyi öyle bir hazırladık ki akıllara zarar üç çocuk çıkar hastaneden...
Bir anne çok erken vakitlerde bebek hareketlerini hissedebilir mi ben hissettim , o günden sonra da hareket etmediğin zamanlar hareket etmen için yapmadığım şeyler kalmadı
Sen hep hareket ettin sen kuzum...
Her on beş günde yirmi günde bir gittik aynı doktora , istikrar olsun diye
Hep iyi olduğunu söylediler bize , iyiydin sen...
...
Son gidişimde doktora ödemim çok, kaşınıyorum dedim yüzüme dahi bakmadı
Gebelikte olur bunlar dedi doğumu bekleyeceğiz ağrın sızın olursa gel dedi gönderdi beni sen de duydun
Doktor önce bacak boyun haftana göre kısa dedi sonra son adet tarihimle uyumlu dedi bütün ısrarlarıma rağmen sorun yok git evinde dinlen ağrın sızın olursa gel dedi
Hüsnü kuruntu yapmadan sen gelirsin diye oturdum bekledim evimde
Sana kazaklar ördüm, ultrason görüntüne baktım, doktora güvendim bekledim bekledim...
Hep seninle konuştuk , sevdik seni
Hele o abin sana neler etti neler
Sevdi konuştu çık artık kız çık dedi sen anlayabildin mi konuşmalarını....
Mhrs'den 01.12.2016' ya randevu aldık doktordan çünkü ne ağrım vardı ne sızım sen de 39 haftalık olmuştun
Babanla gittik hastaneye, babanın çok işleri vardı sen uğurunla gelecektin belli ki
Onun bile işlerini açmıştın kuzum
Git sen bekleme dedim babana
Baban gitti ben de nts'ye girdim
Bağladılar nts'yi senden ses yok
Panikledim terledim doktorun biri geldi biri gitti ses yoktu senden
...
Yalvardım doktorlara ölmüş olamaz hayır olamaz
Hepsi öldüğünü söylediler inanmadım yalvardım yine nolur nolur tekrar bakın diye
Tekrar baktılar , tekrar tekrar baktılar
Sen bizi bırakıp gitmiştim. Kalakaldım oralarda yapayalnız
Abin mesaj çekti o ara kardeşim iyi mi diye
Diyemedim kardeşin ölmüş ...
Babanı aradım yavrumuzun kalp atışı yok gel diye
Baban nasıl geldi nasıl buldu beni bilmiyorum ama ben acil koridorlarında bir et kütlesi halinde bir tekerlekli sandalyede kaderimize gidiyordum seninle
Babanı gördüm gözlerinden boncuk boncuk döküyordu...
Abine kardeşinde bir sorun var dedim sonra ne yazdı bilmiyorum...
Baban anlatmış her şeyi abine
Atmış kendini dışarı o abiciğin ağlamış yürümüş, yürümüş ağlamış...
...
Yatırdılar beni devlet hastanesinde özel bir odaya
Doktorlar hemşirelerden başka kimse yok sanki
Getirdiler koluma mavi bir bileklik taktılar
O acıyla anlamadım senin erkek olduğunu...
Yeni doğmuş bebeklerin ve annelerin seslerini duymasam sanacağım ki hastanede tekim
Yanıyor ciğerim yanıyor
Yalvardım Rabbime nolur bizden seni almasın diye
Gördüklerim bir rüya olsun, sen bir hereketle belli et kendini diye
Okşuyorum karnımı boncuk boncuk gözyaşları içinde konuşuyorum seninle
Nolur kuzum nolur evladım bizi bırakma diye
...
Dünya iyilerin yüzü suyu hürmetine duruyor diyorlar ya doğruymuş oğlum
Yanıma babaannen dışında kimseyi almıyorlar bir ordu gibi doktor hemşire yanımıza gidip geliyor
Bir doktor geldi upuzun kıvırcık saçları var lüle lüle
Öyle güzel , öyle naif bakıyor ki halime içi ezilmiş
Oysa ki benim gibi kaç tanesini görüyor günde
Yapıştım ellerine benden çok çok küçük
Nolur dedim evladımın babasını alın buraya ben onsuz bunu da yapamam , gücüm yok
Yasakmış aslında dayanamadı bize aldı babanı içeri biri gelirse odadan çıksın doğum oluncaya dek yanında kalsın dedi
Babaannen gitti odadan baban geldi
Sarıldık birbirimize yağmur gibi döktük döktük döktük
Verdiler sancıyı bana mısın demiyor senin yokluğunun acısının üstüne çıkamıyor
Hiç acı hissetmiyorum çünkü
12 saat sancı verdiler, hemşireler kendilerine işkence gördüklerinden beni gelen parmakladı giden parmakladı öyle parmak ki sen hissettin mi oğlum , kusuyorum sürekli , mide boş sürekli safra çıkartıyorum
...
bir anne bağırmasına bir bebek ağlaması eşlik ediyor sürekli anneliğimden kadınlığımdan utanıyorum ,utanıyorum
ağlıyorum ağlıyorum ...
Hiç suyum yokmuş gelmedi
sen geldin su gelmedi ...
Öyle görmek istiyordum ki seni doğum yaparken insan doğrulabilir mi, seni görmek için doğruldum
Sağ bacağınla ayağını gördüm hemen yatırdılar beni miniciktin ayakların babana benziyordu
Ben bağırdım yırttım ortalığı ama sen ağlamadın sessiz oğlum minik oğlum
Bekledim ne kadar insan varsa orada yalvardım ne olur evladımı gösterin bana diye
Psikologların biri geldi biri gitti seni görmemem için de
Ama nafile ben seni 9 ay dile kolay 273 gün karnımda taşıdım biz her şeyi senle beraber yaptık
Seni nasıl göstermezlerdi
Sonunda baktılar ki yıkacağım orayı gözlerini alnını gösterdiler seni yeşil bezlere sarmışlardı
Orada dediler ERKEK olduğunu
Ben hangi derdimize yanayım be oğlum kız dediler erkek oldun
İyi iyi dediler ölünü elimize verdiler ...
Baban da erkek olduğunu ekranda görmüş dökmüş yine yağmur gibi çünkü o hep erkek istiyordu seni
Aldılar götürdüler seni bir daha hiç birleşmemek üzere
Beni yine yalnız bir odaya aldılar
Sabah olmuştu, her yerde bebek ağlamaları ...
Babana mesaj çektim yavrumuza otopsi yaptırma diye
Ben senin bir tek tırnağına kıyamazken nasıl sana otopsi yaptırabilirim ki
Baban da yazmış nasıl kıyarım ben kuzuma yaptırmam diye
O soğuk morglarda bir dakika bile beklemene razı olmadı içim
Kendim yeni doğurdum seni yatıyorum tek bir odada
Babana dedim al oğlumuzu yerine yerleştir diye
Camdan dışarı baktım beş tane güvercin konmuşlar pencereye sanki senden haber getirmişler...
Babanın hep içinde uhdeydi sen doğduğunda dedenin mezarına koyup bak baba torunun geldi diyecekti
Dedim babana al oğlumuzu canlısı olmasa da götür evladımı koy dedesinin üstüne
Baban, babaannen, amcan ve daha bir sürü kişi aldılar seni önce dedenin üstüne koymuşlar sonra da yerine yerleştirdiler kuzum seni
Kocaman adamların girdiği mezara sen minnacık bedeninle girdin meleğim
Tek üzüntüm keşke ben de seni o soğuk odada da olsa görebilseydim ama dayanamazdım ondan korktum senin o halini görürsem yaşayamamaktan çok korktum oğlum
Bir de senin o soğuk odada bir dakika dahi kalmana içim elvermedi , toprak daha sıcaktır oğlum üşüme istedim
Gül gibi bir evlatmışsın minnacık burnun varmış
Gözlerin kapalıydı gördüm babana benziyordu
Alnın ve sacların tıpkı abindi gördüm...
Ağlamaktan gözümde lens te yoktu ama gördüm seni uzaktan da olsa gözlerini alnını saclarının azcık bir yerini görebildim çok güzeldin...
Babaannen dedi tırnakların bile uzamış :)
Senin yerine yerleştiğin gün de hastanede hep yanmakla gözyaşı döküp çaresizlikle geçti bir de her yerde ağlayan bebek sesleri vardı
Telefonlarım çaldı çaldı hiç duymadım hiç kimselerle konuşamadım...
Ertesi gün baban harici kimseleri istemedim yanımda
Baban geldi çıktık hastaneden kucağımız boş , gözümüzde yaş
Pijamalarımla sana koştum ayağımda terlikler kış her yer kar , ayakkabımı bile giymemişim o zaman fark ettim
İkindi cenaze zamanı vardık sana
Her yerde insanlar cenaze arabaları
Gözümde yaşlar hangisi diyorum bir yandan da koşuyorum benim oğlum hangisi
Baban o arada senin gibi minnacık bir bebek tabutu gösterdi
İçimdeki yangın söner mi bakmadım bile hiç bir şey hissedemedim bile o yavrucağa
Gittik mezarına hafiften kar yağmış ilk kar'ın...
Babanla sarılıp öyle ağladık ki o soğukta ne kadar o vaziyette kaldık hiç bilmiyorum ama üzerindeki karlar erimişti gözyaşlarımızdan...
O gündür bugündür hep ağlıyoruz yavrum ama gelmiyorsun işte gelmiyorsun...
İnsanlar o günden sonra teselliye mi geldiler sevinmişler de mi gelmişler veya ne kadar patavatsızlarmış anlamadım hiç
kimi der hayırlı değildi belki ondan öldü
kimi der belki hırsız arsız olacaktı
kimi der üzülmeyin bir daha olur
kimi der bak göreceksiniz bu sefer olacak, kız olacak
öldürsen katil olursun...Kovsan evinden hürmetsiz olursun...
sen insanlara ne yaptın oğlum ne yaptın ki bu kadar...
Senin yerine kardeşlerin inşallah gelsin, ama senin yerin dolar mı unutulur mu veya senden çok sevilebilir mi
...
Şimdi yokluğunun bugün tam 3 ay 31 günü yani dört ay oldu ... Dile kolay yaşayana zor...
Ne hayaller ne umutlar biriktirmiştik sana şimdi karnımda dahi olsan 9 ay ile avunup mezarına gitmekle teselli buluyoruz
Şimdi pembe beşiğinde ultrason görüntün, hastane çantan ve hastane belgelerin yatıyor , sıra numarana kadar her bir şeylerini saklıyorum oturup ağlıyorum...
Son ultrason görüntünde sırt üstüsün sanki gerçekten o beşikte yatıyorsun...
Eşyalarını şununu bununu kaldır diyenlere inat her şeyin sanki bizimle varmışcasına duruyor ben olduğum sürece de duracak ...
Seni pembeler içinde büyütemedim ama mezarına hep pembe çiçekler diktik , onları bile kıskanıp çalmışlar üzerinden tekrar diktik
Abiciğin o yetenekli elleri ile öyle güzel toprağına şekiller yaptı ki sanki senle beraber denizde kumdan kaleler evler yaptınız beraber...
Ben ağladım çok hem de çok hala her gün ağlıyorum dört duvar içinde tek sana gitmek için evden çıkıyorum
Baban ağladı kendini heder ediyor her gün , işe vuruyor az konuşuyor içine atıyor artık
Ama abin ağlamamak için gözlerini tavana dikiyor hala, dudaklarını yiyor işte ondan çok korkuyorum oğlum
Tek tek çamaşırlarını öpen, karnımda seni öpüp koklayan senle konuşan o abinden çok ama çok korkuyorum oğlum...
Sen hep bizimlesin ta ki ne zaman biz bu dünyadan senin dünyana gideceğiz işte o zamana dek de hep bizimle olacak, en çok sen sevilecek, en çok sen özleneceksin...
Sevi çok ama çok seviyoruz
Annen Baban ve Abin...
Sessiz oğluma !!!
Annen