- 14 Nisan 2020
- 1.167
- 1.682
- 32
NiyeVeli değilim öncelikle. Günümüzdeki öğretmenlerin çoğunun niteliksiz olduğu da bir gerçek ne kadar görmezden gelsek de. Üniversite kalitesi çok fark ediyor bu arada, mesela Yozgat Bozok Üniversitesi Eğitim Fakültesiyle Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesinin eğitiminin bir olduğunu iddia ediyorsanız diyecek bir şeyim yok.
18 yıllık öğretmenim; doğuda, batıda, köyde, elit mahallede, kenar mahallede çalışmadığım okul kalmadı, gazi mezunu da değilim. Öğretmenlik formasyon değil tecrübe işidir herkes bocalar ilk zamanlar. Formasyon müfredatı tüm türkiyede aynıdır. Hoca isterse anlatır istemezse kitaptan çalışıp öğrenirsiniz. Kimse size gerçek hayattaki tecrübesini anlatmaz. Anlatamazda, çünkü çoğu hiç gerçek sınıf görmeden öğretim görevlisi olmuştur. Bu ülkenin her köşesinde 9 eylül ve gazi açamayız, elde bu var. Ayrıca şu dönemde atanmayı başarmış genç öğretmenler yıllarca defalarca kpssye girdiklerinden o formasyon derslerini ezbere biliyor.Veli değilim öncelikle. Günümüzdeki öğretmenlerin çoğunun niteliksiz olduğu da bir gerçek ne kadar görmezden gelsek de. Üniversite kalitesi çok fark ediyor bu arada, mesela Yozgat Bozok Üniversitesi Eğitim Fakültesiyle Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesinin eğitiminin bir olduğunu iddia ediyorsanız diyecek bir şeyim yok.
KPSS zaten seçici bir sınav değil bu sene görmüş olduk bunu. KPSS'de iyi bir derece yapan iyi bir öğretmen demek değildir. Siz böyle anladığınız için öğretmenlik bu halde zaten.NiyeNerden biliyorsunuz iki üniversitede de eğitim mi aldınız
Bütün mezunlar zaten KPSS ye ve alan sınavına girerek atanıyor.KPSS de birinciler hep Marmara üniversitesinden mi çıkıyorHiç Yozgat üniversitesinde okuyan biri Marmara üniversitesinde okuyan birini KPSS de geçmiyor mu sanıyorsunuz…
Siz hakikaten ne sanıyorsunuz…
Bilmiyorsunuz..Daha fazla komik duruma düşmeyin isterseniz.
Sizi çok iyi anlıyorum bende böyle bir okulda branş öğretmeniyim, yıllarca özelde çalışmama rağmen bende çok zorlandım, 40 küsür kişilik sınıflar, şiddet eğilimli çocuklar, asla düzgün bir iletişim kurulamıyor, çocuklar aileleri tarafından dövülerek terbiye edildiği için benim nazik ve kibar yöntemlerim onlar için dalga konusu oluyor, mesela asla çocuk dövmem aşırı derecede dikkat ederim , çocuklar da bunu bildiği için her türlü şeyi yapıyorlar, ailelerinden tek gördükleri dayak, küfür ile terbiye edilmek, ben de ilk zamanlar idare tarafından sürekli uyarildim defalarca sınıfıma gelip öğrencilere kızdılar, uyardılar ama nafile , iletişimini güçlendirmek için onlarla satranç, kitap okuma , hediyeleşme tarzında birçok şey denedim, çok az da olsa bir yol tutturdum, eskisi kadar hırçın değiller ama bende okulların açılması yaklaştıkça geriliyorum , daha önce böyle bişeyle karşılaşmadım, köy okulunda öğretmen olmak çok meşakatli, veli toplantısına çağırırsın kimse gelmez tüm sorumluluk öğretmende, görevimi layığı ile tamamlayıp yer değiştirmeyi düşünüyorum, maddi manevi şartları aşırı zor ...Öncelikle çok şükür mesleğim var. Buralara gelmek için çok çalıştım. Ama meslekten beklentim bu değildi. Okulların açılması yaklaştıkça kabuslar görüyorum. İnanın sınıftan kac kere ağlayıp çıktım. Kaç kere sinir krizi geçirdim bilemiyorum.
Ben sınıf öğretmeniyim. Doğuda bir köy okulunda görev yapıyorum. Kalabalık bir sınıf. okulun en kalabalık sınıfı,tek şube. Ben daha önceden özel eğitimde çalıştım çeşitli kurumlarda 1 yıl ve çok mutluydum öğrencilerimi çok severdim. Her gruptan çocukla çalıştım. Düşük maaş alıyordum ama çok seviyordum mesleği. Her gün yeni bir macera gibi gelirdi kendimi gelistirmek için fırsatlar yaratırdım.
Ama atandıktan sonra her şey değişti. Hayatımda bu kadar davranış sorunu olan öğrenciyi bir arada görmedim bir iki değil ciddi anlamda çok. Öyle basit sorunlar gelmesin aklınıza dersin ortasında masanın üzerine çıkıp sela okuyan mi dersiniz,arkadaşının dudağını patlatan mi,yumruk yumruğa kavgalar,arkadaşını ısırmalar, kapıyı açıp sınıftan kaçmalar... Bir de ben hep iyilikle güzellikle demokratik yaklaştım, empati yapmaya çalıştım. Çocuklar ise evde hep bastırılmış,şiddet görmüş. Başka dil, anlaşma yolu bilmiyor. Benim otoritemi saymiyorlar bu yüzden. Üstelik ders başarısı da çok düşük. Ve Allah şahidim ben 1.siniflar okuma öğrensin diye çoğu zaman teneffüs yapmadım. Teker teker hepsiyle ilgilendim, bıkmadım,kızmadım. Her tenefüs farklı bir öğrenciyle okuma yaptım. Ama okulda idareciler tarafından sürekli eleştirildim ,senin öğrencilerin niye böyle ,niye ogrenemediler, öğrenmeyen kalmayacak,veliler ilgilenmez sen öğreteceksin, alan dışı olan idareciler bile bana akıl verdi şöyle yap böyle yap. Beden eğitimi derslerinde beden eğitimi yapmam sıkıntı oldu,çocukları çok dışarı çıkartıyormuşum. Daha az tenefus yapmalıymışım,sınıfım çok pismiş. Atandığım ilk haftası müdür beni odasına çağırıp sen sınıf yönetimi ne demek biliyor musun dedi. Müdür yardımcısı bana 10 kişilik sınıfı örnek gösterdi. O sınıftaki öğrenciler çok temizmis,çok usluymuş. Bu muamele sadece bana yapılıyor üstelik. Sene içinde kaç defa idarenin odasına çağırılıp azar işittim bilmiyorum. Çok soğudum meslekten,çok bunaldım. Acaba sorun bende mi diye farklı yerlerde çalışan arkadaşlarıma sınıf içi durumları anlatınca hepsi şok oluyor. Bizim öğrencilerimiz de yaramaz ama seninkiler farklı diyor hepsi
Nereden çamura yatsam moduna geçtiniz, boş konuşmaktan vazgeçin, öğretmenden geçtim evlat sahibi bile değilken bu kadar ahkam kesmek sadece ukalalıktır. Burada pek çok öğretmen arkadaş yorum yaptı, hepsinin farklı tecrübeleri var, hepsi destek olup öneri verir, kimse "beceriksizsin" demezken siz kim olarak bunları söylüyorsunuz. Kendi kulvarınız hakkında konuşunKPSS zaten seçici bir sınav değil bu sene görmüş olduk bunu. KPSS'de iyi bir derece yapan iyi bir öğretmen demek değildir. Siz böyle anladığınız için öğretmenlik bu halde zaten.
Ooo maşallah eğitimcilerin öğretmenliğini de sorgular oldukKPSS zaten seçici bir sınav değil bu sene görmüş olduk bunu. KPSS'de iyi bir derece yapan iyi bir öğretmen demek değildir. Siz böyle anladığınız için öğretmenlik bu halde zaten.
Öğretmen olmuş insanların görev yaptıkları okullara, oradaki çocuklara bu tarz yaklaşımlarını görünce, çocuklardan sanki bir eşya gibi bahsettiklerini görünce "bunlar nasıl öğretmen olmuş" demek kadar doğal bir şey yok bence. Çocukları "akıllı-yaramaz", "tembel-çalışkan" gibi sıfatlarla ayırıp farklı farklı muamelelerle yaklaşmak ne öğretmenliğe, ne insanlığa sığmaz.Nereden çamura yatsam moduna geçtiniz, boş konuşmaktan vazgeçin, öğretmenden geçtim evlat sahibi bile değilken bu kadar ahkam kesmek sadece ukalalıktır. Burada pek çok öğretmen arkadaş yorum yaptı, hepsinin farklı tecrübeleri var, hepsi destek olup öneri verir, kimse "beceriksizsin" demezken siz kim olarak bunları söylüyorsunuz. Kendi kulvarınız hakkında konuşun
Ben veli değilim yukarıda yazdım. Velilerin de suçu yok mu, elbette var. Ama velileri suçlayıp çocuklarına vebalıymış gibi davranmak yerine konfor alanından çıkabilen öğretmenler daha başarılı oluyorlar. Dersi 4 duvar arasındaki 40 dakikaya sığdırmayıp hayatın her anını ders haline getirebilmek de üniversite eğitimiyle değil, bilinç ve azimle olabilecek bir şey. Tabi böyle bir bilinci Türkiye'deki hiçbir üniversitenin verdiğini düşünmüyorum.Ooo maşallah eğitimcilerin öğretmenliğini de sorgular oldukHadsizlik diz boyu siz kimsiniz de benim öğretmenliğimi yargılıyorsunuz pardon da
Milli eğitim bakanı da size sorsun hangi öğretmeni nereye atayacağını oldu olacak
Peki siz Marmara üniversiten mezun olan her öğretmenin Yozgattaki üniversite mezununundan daha az öğretmen olduğunu söyleyerek bu cahilce söylemlerle ne yapacaksınız onu düşünün
Bence siz veliler ve Veli adayları çocuklarınıza vermeniz gereken eğitimi vermediğiniz için öğretmenlerden çok şey bekliyorsunuz…Yanlış yerde sorunu arıyorsunuz sizin gibi veliler çocuk yetiştiremiyor İşte ne yazık ki ve maalesef bunun üniversitesi de yok olsaydı siz Marmara üniversitesinden çocuk yetiştirme eğitimi alıp başarabilirdiniz belkiHaa ama yozgattaki üniversiteden bu eğitimi alırsanız başarısız olursunuz benden söylemesi
Aaa neden Marmara üniversitesi vermiyor muydu ?Ben veli değilim yukarıda yazdım. Velilerin de suçu yok mu, elbette var. Ama velileri suçlayıp çocuklarına vebalıymış gibi davranmak yerine konfor alanınızdan çıkabilen öğretmenler daha başarılı oluyorlar. Dersi 4 duvar arasındaki 40 dakikaya sığdırmayıp hayatın her anını ders haline getirebilmek de üniversite eğitimiyle değil, bilinç ve azimle olabilecek bir şey. Tabi böyle bir bilinci Türkiye'deki hiçbir üniversitenin verdiğini düşünmüyorum.
Canım benim ya .. bende sınıf öğretmeniyim.. meslekte 8 yılı geride bıraktım. Benimde ilk görev yerim doğuda ilin en uzak ilçesinin en popüler köy okuluydu. İlçe olma potansiyeli varken cahillikten istememisler. Sırf devlete karşıyız demek için. İlk atandım ara sınıf verdiler çocuklar çok geri. Hiç unutmuyorum veli toplantısı yaptım kimse gelmedi. Ertesi gün çektim sarı çizmeleri bütün köyde tek tek velilere ben gittim. Mahcup oldular. Siz gelmediniz ben geldim dedim. Kar diz boyu. Şubat'ta atanmistim. Sonrasında ciddi hastalandım ama olsun. Çok sorunlu çocuk vardı . Bu tavrım velilere karşı beni bir adım öne taşıdı. Sonra bire döndüm adım duyulmuştu köyde. Sert duruyordum tavır olarak. Kobani olayları oldu. Veli okulu yakmak için okulu bastı. Anneleri geldi çocukları alacağız. Bırakmadım hepimiz burda kalacağız dedim . Okulu boşaltmak istemedim. Okul müdürü bırak dedi . Ne demek bırak okulda ders saati bırakmıyorum dedim. İkinci defa idari amirin olarak bırakmani istiyorum deyince bıraktım. Sonra özür dilemek için okula geldiler topluca. Çok emek verdim cebimden binlerce lira harcadım 8 çocuk okumaya geçemedi. Kimi dil bilmiyordu kimi küçüktü. Yine düştüm yollara 8 veliyi ikna ettim. Sınıf tekrarına. Öğrencilerim bu yıl LGS ye girdi fen lisesi kazanan oldu. Köyden ayrıldım ama bağı koparmadigim veliler oldu. Veli arkadaşım orda senin arkana alacağın veli başka bir şey yapmana gerek yok.Öncelikle çok şükür mesleğim var. Buralara gelmek için çok çalıştım. Ama meslekten beklentim bu değildi. Okulların açılması yaklaştıkça kabuslar görüyorum. İnanın sınıftan kac kere ağlayıp çıktım. Kaç kere sinir krizi geçirdim bilemiyorum.
Ben sınıf öğretmeniyim. Doğuda bir köy okulunda görev yapıyorum. Kalabalık bir sınıf. okulun en kalabalık sınıfı,tek şube. Ben daha önceden özel eğitimde çalıştım çeşitli kurumlarda 1 yıl ve çok mutluydum öğrencilerimi çok severdim. Her gruptan çocukla çalıştım. Düşük maaş alıyordum ama çok seviyordum mesleği. Her gün yeni bir macera gibi gelirdi kendimi gelistirmek için fırsatlar yaratırdım.
Ama atandıktan sonra her şey değişti. Hayatımda bu kadar davranış sorunu olan öğrenciyi bir arada görmedim bir iki değil ciddi anlamda çok. Öyle basit sorunlar gelmesin aklınıza dersin ortasında masanın üzerine çıkıp sela okuyan mi dersiniz,arkadaşının dudağını patlatan mi,yumruk yumruğa kavgalar,arkadaşını ısırmalar, kapıyı açıp sınıftan kaçmalar... Bir de ben hep iyilikle güzellikle demokratik yaklaştım, empati yapmaya çalıştım. Çocuklar ise evde hep bastırılmış,şiddet görmüş. Başka dil, anlaşma yolu bilmiyor. Benim otoritemi saymiyorlar bu yüzden. Üstelik ders başarısı da çok düşük. Ve Allah şahidim ben 1.siniflar okuma öğrensin diye çoğu zaman teneffüs yapmadım. Teker teker hepsiyle ilgilendim, bıkmadım,kızmadım. Her tenefüs farklı bir öğrenciyle okuma yaptım. Ama okulda idareciler tarafından sürekli eleştirildim ,senin öğrencilerin niye böyle ,niye ogrenemediler, öğrenmeyen kalmayacak,veliler ilgilenmez sen öğreteceksin, alan dışı olan idareciler bile bana akıl verdi şöyle yap böyle yap. Beden eğitimi derslerinde beden eğitimi yapmam sıkıntı oldu,çocukları çok dışarı çıkartıyormuşum. Daha az tenefus yapmalıymışım,sınıfım çok pismiş. Atandığım ilk haftası müdür beni odasına çağırıp sen sınıf yönetimi ne demek biliyor musun dedi. Müdür yardımcısı bana 10 kişilik sınıfı örnek gösterdi. O sınıftaki öğrenciler çok temizmis,çok usluymuş. Bu muamele sadece bana yapılıyor üstelik. Sene içinde kaç defa idarenin odasına çağırılıp azar işittim bilmiyorum. Çok soğudum meslekten,çok bunaldım. Acaba sorun bende mi diye farklı yerlerde çalışan arkadaşlarıma sınıf içi durumları anlatınca hepsi şok oluyor. Bizim öğrencilerimiz de yaramaz ama seninkiler farklı diyor hepsi
Hanımefendi ben sizi tanımam etmem, benim muhatap olduğum onlarca öğretmen oldu, bu konuda genelleme yapabilecek kadar da gözlem yaptım. Gerçekten öğretmenliğin, hele ki devlet okullarındaki öğretmenliğin hali içler acısı. Başlığı açan yazarı da tanımıyorum, belki yıllar içinde gerçekten iyi bir öğretmen olacak bilmiyorum ama şu anki tavrı, tarzı, yazdıkları öğretmenlikten çok uzak. Öğretmenlik bilinci tecrübeyle sonradan oluşmaz, varsa vardır, yoksa yoktur.Aaa neden Marmara üniversitesi vermiyor muydu ?
Kimse çocuklara vebalıymış gibi davranmıyor mesleğin ilk yıllarında böyle bocalamalar olur bu gayet normaldir bilmediğiniz konularda ahkam kesip Türkiye’deki üniversitelerin eğitim fakültelerinin hepsini üstelik hepsini vasıfsız ilan edebiliyorsunuz bu gerçekten hadsizliğin kaçıncı seviyesi ?!!!
Hocamız baş edemediği bir konuyu yazmış siz onun eğitimine Hatta Türkiye’deki eğitim fakültelerine çamur atıyorsunuz gerçekten çok komiksiniz.
Ayrıca bilinç ve azimden ziyade herşey tecrübeyle oluyor hocamızda eminim birkaç sene sonra hangi durumda ne yapacağı konusunda daha tecrübeli olacak ve zorlanmayacak bu sadece bir süreç biz bu süreçlerden geçtik ve gayette iyi anlıyoruz.Siz anlamadığınız bilmediğiniz konularda konuşmaya devam edin…
Ben de sizi tanımıyorum tanımayı da düşünmüyorumHanımefendi ben sizi tanımam etmem, benim muhatap olduğum onlarca öğretmen oldu, bu konuda genelleme yapabilecek kadar da gözlem yaptım. Gerçekten öğretmenliğin, hele ki devlet okullarındaki öğretmenliğin hali içler acısı. Başlığı açan yazarı da tanımıyorum, belki yıllar içinde gerçekten iyi bir öğretmen olacak bilmiyorum ama şu anki tavrı, tarzı, yazdıkları öğretmenlikten çok uzak. Öğretmenlik bilinci tecrübeyle sonradan oluşmaz, varsa vardır, yoksa yoktur.
İlçe milli eğitimden görevlendirilme talebinde bulun. Bizim dönemde kadın öğretmenleri merkeze alırlardı. Müdürü şikayet etmeden bunu iletin.Daha 3 yılım varBen kendimle barışığım vicdanım rahat. Her şeyi fazlasıyla yaptım. Ama veli, öğrenci,idare üçgeninde sıkışıp kaldım. Bunaldım
Peki siz "yüzlerce öğretmen tanımış", "işin mutfağında" olarak, günümüzdeki eğitim sisteminin ve öğretmenlerin iyi olduğunu öne sürebilir misiniz? Şahsileştirmeye gerek yok, bireysel olarak özverili, iyi öğretmenler de var; salla başı al maaşı öğretmenler de. Açıkçası konu sahibi benim çok da umurumda değil, zaten durmaz orada gidecek belli ki. 2-3 senesi rahat etsin, çocukları uslu dursun başını ağrıtmasın diye tavsiye vermeyi de doğru bulmuyorum.Ben de sizi tanımıyorum tanımayı da düşünmüyorum
Siz onlarca öğretmen mi tanıyıp gözlemlediniz o zaman ben yüzlerce öğretmen tanıdım ve gözlemledim.Yalnız biz bu işin mutfağındayız siz değilsiniz bir işin mutfağında olmakla kenardan köşeden gözlem yapmak aynı şey değil.
Şuan ki tavrı tarzı öğretmenlikten uzak yorumu yapacak kadar bu konuda bilgi sahibi değilsiniz sizin ki altı dolu bir yorum değil.
yüzlerce öğretmen tanıyan ben ve bu konuda belki binlerce öğretmen tanıyan diğer öğretmen arkadaşlarım hepsi konu sahibinin yanında neden diye bi oturun düşünün isterseniz…Yoksa hepsi kötü öğretmende bi siz iyi gözlem yapan biri misiniz?
Burada konu sahibini üzmeye çalışmak yerine yardımcı olun.. aslında o da bu durumu düzeltmeye çalışıyor düşündüğünüz gibi kötü bir öğretmen olsa umrunda olmazdı onun böyle bir durum..
Konu sahibi eğitim sisteminden söz etmiyor yalnız… zaten eğitim sistemindeki yanlışlar nedeniyle öğrenciler bu halde ve veliler kendilerini bilir kişi ilan edip öğretmene gerekli gereksiz çamur atacak kıvama geldi…Peki siz "yüzlerce öğretmen tanımış", "işin mutfağında" olarak, günümüzdeki eğitim sisteminin ve öğretmenlerin iyi olduğunu öne sürebilir misiniz? Şahsileştirmeye gerek yok, bireysel olarak özverili, iyi öğretmenler de var; salla başı al maaşı öğretmenler de. Açıkçası konu sahibi benim çok da umurumda değil, zaten durmaz orada gidecek belli ki. 2-3 senesi rahat etsin, çocukları uslu dursun başını ağrıtmasın diye tavsiye vermeyi de doğru bulmuyorum.
Bu çok doğruDeğil o da batılı ama "erkek". Bir de onun sınıfı en başta bölünürken diğer öğretmen yokmuş. Kendisi bölmüş yani ailesi,kendisi iyi olan, temiz,düzgün öğrencileri seçmiş.
Cevap veriyorum, anlatıyorum,kendimi açıklıyorum cevap vermekte sıkıntı yok ama benim amirim olduğu için asla üste çıkamıyorum. Bir de ders nasıl işlenir göstermek için müdür yardımcısı sınıfa gelip benim yerime ders işlemişti. Öğrencilerin sessizliğini de çok başarılı bir öğretmen olmasından dolayı sanıyordu halbuki ogrencilerim onu sevmiyor. Ve çekiniyorlar erkek olduğu için
Konu hakkında bilgi sahibi olanların verdikleri tavsiyeleri de görüyoruz. Sert olacakmış, otoriter olacakmış, hele sizin tavsiyeniz. Neymiş şerit çek, doğru davranırsa sticker koy, yanlış davranırsa stickerı al. Yahu bunlar nedir Allah aşkına? Eğitim alıp bu tavsiyeleri veriyorsanız, aldığınız eğitim çöp deyince de itiraz etmeyin. Çünkü gerçekten çöp yani.Konu sahibi eğitim sisteminden söz etmiyor yalnız… zaten eğitim sistemindeki yanlışlar nedeniyle öğrenciler bu halde ve veliler kendilerini bilir kişi ilan edip öğretmene gerekli gereksiz çamur atacak kıvama geldi…
Siz zaten tavsiye verecek bir eğitime sahip değilsiniz hanımefendi..Konu hakkında bilgi sahibi olanlar veriyor zaten tavsiyelerini.
Kimse ilk atandığı yerde senelerce kalmak zorunda değil evet istiyorsa hocamız 3 sene sonra gidecekmiş elbette gidebilir bu onun en doğal hakkı kime ne
Biz burada çocuklar uslu dursun hocamızın başını ağrıtmasın diye değil çocuklara doğru davranış kazandırmak için tavsiye veriyoruz.Buradan bile belli oluyor konuyu anlamamışsınız verilen tavsiyeleri de aynı şekilde …demek ki neymiş gözlem yapmak bu konuda sizi bilir kişi yapmak için yeterli değilmiş
Neden Marmara üniversitesinde sade öğretim görevlisi/okutman yok mu hepsi mi profesör? Ekstra yabancı dil mi öğretiyor yoksa yurt dışına mı yolluyor? Hacettepe üniversitesinde bir hocam Mersin Üniversitesi mezunuydu. Yüksek lisansını ve yükselme sınavlarını başarıyla geçmiş/kriterlerini sağlamış ve oraya gelmiş işte. Hocalar ayrıcalıklı değil iyi üniversitede sadece ösym kriterlerine göre başarılı öğrenci alıyor o kadar. Vezir de yapan adını da çıkaran öğrenciler öğretim görevlileri değil..Veli değilim öncelikle. Günümüzdeki öğretmenlerin çoğunun niteliksiz olduğu da bir gerçek ne kadar görmezden gelsek de. Üniversite kalitesi çok fark ediyor bu arada, mesela Yozgat Bozok Üniversitesi Eğitim Fakültesiyle Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesinin eğitiminin bir olduğunu iddia ediyorsanız diyecek bir şeyim yok.
Beğenmeseniz de bu mesleki deformasyondur. Bir doktor kadavraya ya da ameliyat masasındaki hastaya içi acıyarak bakıyor mu? Emin olun çok daha duygusalız, iş sandığınkz gibi değil. Akıllı yaramaz tembel çalışkan diye ayırırım, hatta performansından önce bakışından bile ayırırım. Ama bunu onlar beni çıldırtmadıkça bilmezler. Anne bile iki evladına %100 aynı davranamaz, peygamber değiliz biz. Ayrıca konu sahibi de öğrencileri aşağılamamış, sadece derdini anlatmış.Öğretmen olmuş insanların görev yaptıkları okullara, oradaki çocuklara bu tarz yaklaşımlarını görünce, çocuklardan sanki bir eşya gibi bahsettiklerini görünce "bunlar nasıl öğretmen olmuş" demek kadar doğal bir şey yok bence. Çocukları "akıllı-yaramaz", "tembel-çalışkan" gibi sıfatlarla ayırıp farklı farklı muamelelerle yaklaşmak ne öğretmenliğe, ne insanlığa sığmaz.
Çocuklara vebalı gibi davranan öğretmen ancak binde bir çıkar. Sürekli gördüğün çocuğa mutlaka merhametin de sevgin de olur, bu istem dışı gelişir. Konu sahibi de vebalı gibi falan davranmıyor. Aksine fazla sevecen ve merhametli olduğumdan çocuklar bunu kötüye kullanıyor. Hiçbir öğretmen ilk yıllarında çocuklardan nefret etmez, aksine sevgisini fazla gösterdiğinden kontrolü kaybeder. Bir öğretmen dert yandı diye öğretmenleri suçlayıp yüklenemezsiniz.Ben veli değilim yukarıda yazdım. Velilerin de suçu yok mu, elbette var. Ama velileri suçlayıp çocuklarına vebalıymış gibi davranmak yerine konfor alanından çıkabilen öğretmenler daha başarılı oluyorlar. Dersi 4 duvar arasındaki 40 dakikaya sığdırmayıp hayatın her anını ders haline getirebilmek de üniversite eğitimiyle değil, bilinç ve azimle olabilecek bir şey. Tabi böyle bir bilinci Türkiye'deki hiçbir üniversitenin verdiğini düşünmüyorum.