Bu berbat düzene nasıl ayak uyduracağım, değiştirmem gereken şeyler neler?

konuyu bir yöreye özgü paylaşmanıza şaşırdım gayet merkezi yerlerde de aynı problemler yaşanıyor bence. sıkıntı sistemde 7.sınıfa geçen çocuklar daha okuma yazma bilmiyor. çünkü sınıfta kalma diye bir şey yok maalesef.
10 yıllık öğretmen olarak sana bu yolda başarılar ve bol sabır diliyorum. öğretmenlik = vicdan. dahası yok. aynı sistem seni vicdanınla baş başa bırakıyor ve sana hiç yardımcı olmuyor. çok üzgünüm ama gerçekler böyle…
 
7. Sınıf bayağı ileri bir seviye aslında. İpin ucu o kadar çok kaçmış ki, belki bu çocuklara 3.sınıf matematikten başlatmak lazım.

Açıkçası bu kadar geriden baş etmeniz çok zor. Ancak etüt gibi bir şey olup geçmişin açıklarını kapatsalar bile 7.sınıf seviyesine ulaşamazlar.
 
Hem idarecilik yapmış ve halen daha öğretmen olarak görev yapan biri olarak yazıyorum öğretmenim. Siz üzerinize düşen görevi yapın. Kendinizi garantiye alın. Nobetinize dikkat edin. Derse zamanında girip çıkarsanız sıkıntı olmaz. İş ortaminda ki huzursuzluk için de mümkün olduğunca dahil olmayın. Sessiz kalın. Herşeyi uzaktan izleyin.
Seviye olarak okul iyi bir okul değil anladığım kadarıyla. Dil farklı olunca sıkıntı büyük oluyor. İlk görev yerim Şanlıurfa /Viranşehir di. Aynı durumları bende yaşadım. İlk başta dil problemini cozmeniz gerekli. Bizimki ilkokuldu. Orada sorunu hallediyorduk. İlk bir ay bizim için de çok zor geçiyordu. Ama sizin ki ortaokul. Ne yapabilirsiniz düşünmek lazım. Eğer gerçekten desteğe ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız bir destek alın rahatlayın.
 
Herkese merhabalar,
Tavsiyelerinize çok ihtiyacım var. Biraz uzun olabilir ama özellikle insan ilişkilerinden iş hayatından iyi anlayan arkadaşlarımın tavsiyelerine ihtiyacım var. Umarım kendimi anlatabilirim. Psikolojik destek almayı düşündüğüm bir noktaya geldim ve sık sık kendimi sorgularken buluyorum bu aralar. Yeni atanmış bir matematik öğretmeniyim. Ve baya imkanları eksik bir ilçede o ilçenin de en kötü okulunda öğretmenim. Kısım kısım gideyim.

Öncelikle öğrencilerden bahsedeyim.
Çocukların dilleri farklı. Matematikleri de berbat tabi. Ben bu denli berbat olabileceğini düşünmezdim hiç ama 7. Sınıf öğrencisinde çarpım tablosu yok öyle düşünün. Ki bu sınıfın yüzde 70 inde yaşadığım bir problem. Neyse bir şekilde dersi ilerletiyorum. Allah içimi biliyor aşırı çabalıyorum. Okul içi ve dışı evde de emek veriyorum. Derste beş dakika anca masaya oturuyorumdur, hep tahtada aktif anlatıyorum. Ama son dönemde yanlış yaptığımı düşünmeye başladım.

Şöyle ki çocukların matematiklerinde asla dişe dokunur ilerleme yok. Kimse eve gidip çalışmıyor zaten. Ha matematikte şu an yeni nesil soruları zaten test çözmeyen de yapamaz. Bütün bu uğraş çaba boş yani. Ve bana çevredeki öğretmenlerin hepsi yanlış yaptığımı ve bu kadar takmamamı söyleyip duruyor. Ki haklılık payları da var. Geçen yıl hiç ders işlemeyen matematikte film açan hocayı anlatırken gözlerinin içi parlıyor görseniz. Ben de film açsam işime gelir ama ders işlememek içime sinmez. Beni de severler bu arada ama dersimi severler mi bilemiyorum. Ben çok fazla yıprandım. İş milleti bir yoruyorsa o okul beni eve döndüğümde 10 yoruyor. Döner dönmez yatıyorum ve sadece uyuyorum. Sizin burada bende gördüğünüz yanlış ve tavsiyeleriniz var mı acaba?

Bir diğeri de okul ortamı ve idareciler.
Diğer öğretmenlerde inanılmaz bir gruplaşma ve en ufak bir hatada gidip idareciye şikayet etme var mesela. Şok oluyorum. Hata dediğim de insanlık halinden olan dişe dokunmayan şeyler ya da asla yanlış olmayan ama abartılan şeylerle şikayete gidiliyor. Sırf ben okul ortamını sevmesem sorun bende derim ama her yeni gelen hatta herkes şikayetçi. Ki istifa etmeyi düşünmüşler ilk geldiklerinde, benim de aklımdan geçti. Atanmak kolay değildi diyorum ve sadece şu berbat düzene ayak uydurmaya çalışıyorum ama görünmez olsam bile yine de bir sorun bulmayı başarıyorlar. O ilçeden olanlara tavır daha farklı biz dışardan gelenlere daha farklı. Kadın olduğunuz için zaten bir yapamazsınız tavrı var. Ben çocuklara sert davranmıyorum. Ha diğerleri tahmininizin ötesinde sertler. Her anlamda. Çocuklar da buna alışmış bunu bekliyor.

Beni bu okul ve meslek o kadar yıpratıyor ki şu an sevgilime vakit ayıramaz oldum. Ailemi görmeye geldim şu an ama tahammülüm o kadar azalmış ki her şeye saçma sapan öfke patlamalarım olmaya başlamış. Şu an ciddi ciddi tek istediğim gün boyu evimde uyumak. Zevk aldığım bir şey kalmadı pek. İleriye dair hayalim de. Şu an bir çeşit tükenmişlik sendromu ya da depresyon yaşadığımı düşünüp psikolojik destek almaya karar verdim. Sizin de önerilerinizi merak ediyorum. Umarım sizi sıkmamışımdır.


Aldığınız sınıflara muhakkak sevıye tesbıt sınavı yapın ve o sınavın analızını yapıp kucuk bır rapor yazın her sınıf ıcın ayrı ayrı. 7.sınıf mufredatına uygun bulmuyorsanız öğrencilerinizi öncelikle temel olusturacak bılgılerı de ıceren sonrasında da mumkunse kendı mufradatlarını da ıceren bır plan hazırlayın.Nasıl yetiştireceğim sorusu takılacak kafanıza halıyle tum konuları almak zoorunda degılsınız plana.Atıyorum kesırlerde carpma ıslemı var 7.sınıfta ama sızın ogrencınız carpma bılmıyor.son ünite de denklem problemlerı.Siz mecbur önce 4 ıslemı sonra kesırlerde carpmayı alacaksınız plana.Planınıza göre son unıte yetişmiyor mu o zaman olmayacak planda.Eger analız hazırlayıp raporunu yazarsanız bunu bu şekilde yapabılırsınız.

Sosyal ilişkilerde en mühim tavsiyem çenenizi tutun.Haksızlığa da uğrasanız çokta sinirlenseniz kimsenin arkasından söylenmeyin, yüzlerine karşı elbette konuşun da (ben ortamınızı az cok anladım sızın öğretmenim ben de) arkalarından yaptığınız bir dudak büküş bile büyük hakaret etmişsiniz gibi eklenerek anlatılıyor karşı tarafa.


Ve şu an yaşadıklarınızın hepsi geçici. 3 yıl yaşayacak ve maximum deneyimle ayrılacaksınız o okuldan.İlk 3 yıl zordur acemiliktir .Zamanla sınıf kontrolunuz artacak,öğrencilerin kavrayış hızını anlayacaksınız.Bunlar haloldugunda bu kadar yorulmuş ve çaresiz hissetmeyeceksiniz .


İlk görev yerim çok zordu her anlamda.Çalıştığım insanlarla, yaşamak zorunda kaldığım şehirle aramda bitmek bilmeyen bir kültür çatışması bir savaş....Çok kötü bir kenar mahalle okulunda çalıştım.Öğrenciler sadece başarı yönünde değil davranışsal anlamda da çok çok kötüydü.Veli desen...Hamile bir öğretmene bıçak çekebilen yapıda iki ayaklılar vardı içlerinde.Hepsi mi ,değil elbette ama çoğunluğu böyleydi.Muşta nedir o okuldaki nöbetimde görüp öğrendim ben mesela. İsteye isteye edindiğim mesleğimden soğumuştum.Yok diyordum yapılmaz bu iş ..." Ben bu işten asla emekli olamam.Kesin başka birşey yapmam lazım bu bana göre değilmiş." Karşılıklı birbirimizin Türkçesini bile anlamıyorduk öğrencilerle , ama ben ısrarla İngilizce öğretmeye çalışıyordum.Oysaki atandığımda kendimi çok donanımlı hissediyordum.Sonra alanda gördüm ki aldığım bilgiler çok ütopik sınıflarda uygulanabilir.Türkiyenin yuzde 80 nınde iş görmez sınıf yönetimi bilgileriyle donatılmışım,hatta öğretim yöntemleriyle....

Demem o ki ne ilksiniz bunları yaşayan ne de son...Bu deneyimi herkes yaşamıyorelbet ama , yaşayanlar daha iyi öğretmen oluyor :halay::halay:
 
Son düzenleme:
Merhaba zümrem 🌸 ben de yeni atandım benim öğrencilerin seviyesi çok düşük olmasa da deprem bölgesi olduğundan haliyle geride kaldıkları kısımlar çok ben de hafta sonu ek ders açtım. Ama kendimi sevdirebilmek için akla karayı seçtim resmen hepsinini tanıyıp arkadaşım gibi sohbet etmeye çalışıyorum. Tavsiyeler veriyorum amacım beni severlerse dersi de severler oldu. Tabiki derste film açmayın hocam yeri geldiğinde bu da yapılabilir ama en azından verdiğiniz kadarını vermeye çalışın. 💓

İdareyi hiç kafaya takmayın öğretmenler odasında da kimseyi umursamayın. Yaşları büyük olduğundan ne biz onları anlayabiliriz ne de onlar bizi. İlk yıldan sonra alışır ona göre kendinize bir yol çizer öyle davranırsınız 🌸
 
Herkese merhabalar,
Tavsiyelerinize çok ihtiyacım var. Biraz uzun olabilir ama özellikle insan ilişkilerinden iş hayatından iyi anlayan arkadaşlarımın tavsiyelerine ihtiyacım var. Umarım kendimi anlatabilirim. Psikolojik destek almayı düşündüğüm bir noktaya geldim ve sık sık kendimi sorgularken buluyorum bu aralar. Yeni atanmış bir matematik öğretmeniyim. Ve baya imkanları eksik bir ilçede o ilçenin de en kötü okulunda öğretmenim. Kısım kısım gideyim.

Öncelikle öğrencilerden bahsedeyim.
Çocukların dilleri farklı. Matematikleri de berbat tabi. Ben bu denli berbat olabileceğini düşünmezdim hiç ama 7. Sınıf öğrencisinde çarpım tablosu yok öyle düşünün. Ki bu sınıfın yüzde 70 inde yaşadığım bir problem. Neyse bir şekilde dersi ilerletiyorum. Allah içimi biliyor aşırı çabalıyorum. Okul içi ve dışı evde de emek veriyorum. Derste beş dakika anca masaya oturuyorumdur, hep tahtada aktif anlatıyorum. Ama son dönemde yanlış yaptığımı düşünmeye başladım.

Şöyle ki çocukların matematiklerinde asla dişe dokunur ilerleme yok. Kimse eve gidip çalışmıyor zaten. Ha matematikte şu an yeni nesil soruları zaten test çözmeyen de yapamaz. Bütün bu uğraş çaba boş yani. Ve bana çevredeki öğretmenlerin hepsi yanlış yaptığımı ve bu kadar takmamamı söyleyip duruyor. Ki haklılık payları da var. Geçen yıl hiç ders işlemeyen matematikte film açan hocayı anlatırken gözlerinin içi parlıyor görseniz. Ben de film açsam işime gelir ama ders işlememek içime sinmez. Beni de severler bu arada ama dersimi severler mi bilemiyorum. Ben çok fazla yıprandım. İş milleti bir yoruyorsa o okul beni eve döndüğümde 10 yoruyor. Döner dönmez yatıyorum ve sadece uyuyorum. Sizin burada bende gördüğünüz yanlış ve tavsiyeleriniz var mı acaba?

Bir diğeri de okul ortamı ve idareciler.
Diğer öğretmenlerde inanılmaz bir gruplaşma ve en ufak bir hatada gidip idareciye şikayet etme var mesela. Şok oluyorum. Hata dediğim de insanlık halinden olan dişe dokunmayan şeyler ya da asla yanlış olmayan ama abartılan şeylerle şikayete gidiliyor. Sırf ben okul ortamını sevmesem sorun bende derim ama her yeni gelen hatta herkes şikayetçi. Ki istifa etmeyi düşünmüşler ilk geldiklerinde, benim de aklımdan geçti. Atanmak kolay değildi diyorum ve sadece şu berbat düzene ayak uydurmaya çalışıyorum ama görünmez olsam bile yine de bir sorun bulmayı başarıyorlar. O ilçeden olanlara tavır daha farklı biz dışardan gelenlere daha farklı. Kadın olduğunuz için zaten bir yapamazsınız tavrı var. Ben çocuklara sert davranmıyorum. Ha diğerleri tahmininizin ötesinde sertler. Her anlamda. Çocuklar da buna alışmış bunu bekliyor.

Beni bu okul ve meslek o kadar yıpratıyor ki şu an sevgilime vakit ayıramaz oldum. Ailemi görmeye geldim şu an ama tahammülüm o kadar azalmış ki her şeye saçma sapan öfke patlamalarım olmaya başlamış. Şu an ciddi ciddi tek istediğim gün boyu evimde uyumak. Zevk aldığım bir şey kalmadı pek. İleriye dair hayalim de. Şu an bir çeşit tükenmişlik sendromu ya da depresyon yaşadığımı düşünüp psikolojik destek almaya karar verdim. Sizin de önerilerinizi merak ediyorum. Umarım sizi sıkmamışımdır.
Eğer ki matematikle alakaları yoksa bana göre onları hırslandıracak bi teşvikle giderdim birbiriyle öğrenmek için yarışsınlar mesela ödül koyardım hani llkokulda elmalar vardı onları kızartmak, kırmızı kurdele almak için birbirimizle yarışırdık. Öğretmanler içindeki gruplaşma neden?
Siz en iyisini yaparsınız madem bi gruplaşma var kadınlarla birlik olun sizle ve yahut şikayet gelene kadar susun oturun hakkınızı savunmayın onlar erkeğiz diye çiğnesinler bunca seneyi 3,5 çapulcunun lafına şikayetine bakarak okumadınız siz doğru olduğunuz emin olduğunuz bir konudan asla geri adım atmayın.
 
Herkese merhabalar,
Tavsiyelerinize çok ihtiyacım var. Biraz uzun olabilir ama özellikle insan ilişkilerinden iş hayatından iyi anlayan arkadaşlarımın tavsiyelerine ihtiyacım var. Umarım kendimi anlatabilirim. Psikolojik destek almayı düşündüğüm bir noktaya geldim ve sık sık kendimi sorgularken buluyorum bu aralar. Yeni atanmış bir matematik öğretmeniyim. Ve baya imkanları eksik bir ilçede o ilçenin de en kötü okulunda öğretmenim. Kısım kısım gideyim.

Öncelikle öğrencilerden bahsedeyim.
Çocukların dilleri farklı. Matematikleri de berbat tabi. Ben bu denli berbat olabileceğini düşünmezdim hiç ama 7. Sınıf öğrencisinde çarpım tablosu yok öyle düşünün. Ki bu sınıfın yüzde 70 inde yaşadığım bir problem. Neyse bir şekilde dersi ilerletiyorum. Allah içimi biliyor aşırı çabalıyorum. Okul içi ve dışı evde de emek veriyorum. Derste beş dakika anca masaya oturuyorumdur, hep tahtada aktif anlatıyorum. Ama son dönemde yanlış yaptığımı düşünmeye başladım.

Şöyle ki çocukların matematiklerinde asla dişe dokunur ilerleme yok. Kimse eve gidip çalışmıyor zaten. Ha matematikte şu an yeni nesil soruları zaten test çözmeyen de yapamaz. Bütün bu uğraş çaba boş yani. Ve bana çevredeki öğretmenlerin hepsi yanlış yaptığımı ve bu kadar takmamamı söyleyip duruyor. Ki haklılık payları da var. Geçen yıl hiç ders işlemeyen matematikte film açan hocayı anlatırken gözlerinin içi parlıyor görseniz. Ben de film açsam işime gelir ama ders işlememek içime sinmez. Beni de severler bu arada ama dersimi severler mi bilemiyorum. Ben çok fazla yıprandım. İş milleti bir yoruyorsa o okul beni eve döndüğümde 10 yoruyor. Döner dönmez yatıyorum ve sadece uyuyorum. Sizin burada bende gördüğünüz yanlış ve tavsiyeleriniz var mı acaba?

Bir diğeri de okul ortamı ve idareciler.
Diğer öğretmenlerde inanılmaz bir gruplaşma ve en ufak bir hatada gidip idareciye şikayet etme var mesela. Şok oluyorum. Hata dediğim de insanlık halinden olan dişe dokunmayan şeyler ya da asla yanlış olmayan ama abartılan şeylerle şikayete gidiliyor. Sırf ben okul ortamını sevmesem sorun bende derim ama her yeni gelen hatta herkes şikayetçi. Ki istifa etmeyi düşünmüşler ilk geldiklerinde, benim de aklımdan geçti. Atanmak kolay değildi diyorum ve sadece şu berbat düzene ayak uydurmaya çalışıyorum ama görünmez olsam bile yine de bir sorun bulmayı başarıyorlar. O ilçeden olanlara tavır daha farklı biz dışardan gelenlere daha farklı. Kadın olduğunuz için zaten bir yapamazsınız tavrı var. Ben çocuklara sert davranmıyorum. Ha diğerleri tahmininizin ötesinde sertler. Her anlamda. Çocuklar da buna alışmış bunu bekliyor.

Beni bu okul ve meslek o kadar yıpratıyor ki şu an sevgilime vakit ayıramaz oldum. Ailemi görmeye geldim şu an ama tahammülüm o kadar azalmış ki her şeye saçma sapan öfke patlamalarım olmaya başlamış. Şu an ciddi ciddi tek istediğim gün boyu evimde uyumak. Zevk aldığım bir şey kalmadı pek. İleriye dair hayalim de. Şu an bir çeşit tükenmişlik sendromu ya da depresyon yaşadığımı düşünüp psikolojik destek almaya karar verdim. Sizin de önerilerinizi merak ediyorum. Umarım sizi sıkmamışımdır.
Dilleri farklıdir eyvallah da 7.sınıfa kadar farklı dil mi kalır allah aşkına.en geç 2.sınıfta çözülür o iş.bir de çocuk bunlar.nasıl bu sınıfta hâlâ dil sorunu oluyor anlayamadım.
 
Aldığınız sınıflara muhakkak sevıye tesbıt sınavı yapın ve o sınavın analızını yapıp kucuk bır rapor yazın her sınıf ıcın ayrı ayrı. 7.sınıf mufredatına uygun bulmuyorsanız öğrencilerinizi öncelikle temel olusturacak bılgılerı de ıceren sonrasında da mumkunse kendı mufradatlarını da ıceren bır plan hazırlayın.Nasıl yetiştireceğim sorusu takılacak kafanıza halıyle tum konuları almak zoorunda degılsınız plana.Atıyorum kesırlerde carpma ıslemı var 7.sınıfta ama sızın ogrencınız carpma bılmıyor.son ünite de denklem problemlerı.Siz mecbur önce 4 ıslemı sonra kesırlerde carpmayı alacaksınız plana.Planınıza göre son unıte yetişmiyor mu o zaman olmayacak planda.Eger analız hazırlayıp raporunu yazarsanız bunu bu şekilde yapabılırsınız.

Sosyal ilişkilerde en mühim tavsiyem çenenizi tutun.Haksızlığa da uğrasanız çokta sinirlenseniz kimsenin arkasından söylenmeyin, yüzlerine karşı elbette konuşun da (ben ortamınızı az cok anladım sızın öğretmenim ben de) arkalarından yaptığınız bir dudak büküş bile büyük hakaret etmişsiniz gibi eklenerek anlatılıyor karşı tarafa.


Ve şu an yaşadıklarınızın hepsi geçici. 3 yıl yaşayacak ve maximum deneyimle ayrılacaksınız o okuldan.İlk 3 yıl zordur acemiliktir .Zamanla sınıf kontrolunuz artacak,öğrencilerin kavrayış hızını anlayacaksınız.Bunlar haloldugunda bu kadar yorulmuş ve çaresiz hissetmeyeceksiniz .


İlk görev yerim çok zordu her anlamda.Çalıştığım insanlarla, yaşamak zorunda kaldığım şehirle aramda bitmek bilmeyen bir kültür çatışması bir savaş....Çok kötü bir kenar mahalle okulunda çalıştım.Öğrenciler sadece başarı yönünde değil davranışsal anlamda da çok çok kötüydü.Veli desen...Hamile bir öğretmene bıçak çekebilen yapıda iki ayaklılar vardı içlerinde.Hepsi mi ,değil elbette ama çoğunluğu böyleydi.Muşta nedir o okuldaki nöbetimde görüp öğrendim ben mesela. İsteye isteye edindiğim mesleğimden soğumuştum.Yok diyordum yapılmaz bu iş ..." Ben bu işten asla emekli olamam.Kesin başka birşey yapmam lazım bu bana göre değilmiş." Karşılıklı birbirimizin Türkçesini bile anlamıyorduk öğrencilerle , ama ben ısrarla İngilizce öğretmeye çalışıyordum.Oysaki atandığımda kendimi çok donanımlı hissediyordum.Sonra alanda gördüm ki aldığım bilgiler çok ütopik sınıflarda uygulanabilir.Türkiyenin yuzde 80 nınde iş görmez sınıf yönetimi bilgileriyle donatılmışım,hatta öğretim yöntemleriyle....

Demem o ki ne ilksiniz bunları yaşayan ne de son...Bu deneyimi herkes yaşamıyorelbet ama , yaşayanlar daha iyi öğretmen oluyor :halay::halay:
Cüneyt arkın' ın 60 sene önceki yobazlık, cehalet anılarına geri döndü ülke.bir dönem şaşıra şaşıra dinliyorduk, şimdi tekrar o dönemdeyiz.gram ilerlemiyor bu ülke.az buçuk ilerlese kötü niyetli yöneticiler aşağı çekmek için elinden geleni yapıyor.
 
Ben bir öğretmen değilim ama bir öğrenci olarak kendi bakış açımdan bir yorum yapabilirim. Eğitim hayatımda hangi öğretmenimi sevdi isem o derste başarılıydım ki çok nadir sevmediğim birkaç öğretmen oldu. Hele bir matematik öğretmenimiz vardı. Derslerde şen şakrak, eğlendirerek anlatırdı. Kendi uydurduğu komik terimleri olurdu. İşini çok severek yaptığı her halinden belliydi. Ve başarısız görülen çocuklar bile derslerini dinlerdi. Korkumuzdan değil de saygımızdan ve sevgimizden derslerini dinlerdik hem de eğlenirdik. Kendisi de çocuklarla çocuk oluyordu aslında. Kendisi başka şehre gideceği zaman ağlaya ağlaya veda etmiştik gitmeden önce. Sonraki gelen öğretmen ise ketum sert biriydi. Dersi anlatmış olmak için anlatıyordu. Matematikten soğutur insanı yani. Tahtaya ışık hızıyla yazar, yazdın yazdın yazamadın vaktinde yazsaydın der ve silerdi. Şaka gibi. Biri hata yapsa hönkürerek bağırırdı. Hiç severek değil de sadece para kazanmak ve de anlatmış olmak için anlatıyordu. Anlayıp anlamamamız umrunda değildi pek. Benim gözlemlediğim öğretmen öğrencileri ile güzel bir bağ kurduğunda ve de o iletişimi yakaladığında sınıftaki en zayıf çocuk bile şevke gelip derse ilgi gösteriyor. Kuzenim de doğuda ücra bir köye atandı. Arada paylaşımlar yapıyor. Elbette çok yorucu. Fakat çocuklar öyle sevmişler ki hepsinde gülücükler, heyecanlı bakışlar, çok meraklılar ve de öğrenmeye hevesliler. O da zorlanıyor bir takım şeylerden ama esas amacına odaklı ve de bu koşulların geçici olduğunun bilincinde. Size gelince de tabii ki kendi meslektaşlarınızdan böyle baskılar yaşarken, öğrencilerinizin alt yapısı sağlam değilken ve de baştan lazım olanı vermeniz gerektiğine inanırken de müfredata uymak ve yetiştirmek zorundalığının stresi altında bir şeyler öğretmek, işe gitmek bile zordur. Pes etmemenizi ve içinizdeki şevkinizi kimseye bağlı olarak kaybedip de yılmamanızı tavsiye ederim. Sonuçta onca sene bunun için emek ettiniz. Aynı zamanda bu sizin geçim kaynağınız. Kendini beğenmiş, daha meslektaşına saygısı ve de anlayışı olmayan kişilerin baskısı ile vazgeçseniz değer mi hiç? Muhattap olmayın, işinize odaklanın bence. Bir de onların şımarıklıklarını mı düşüneceksiniz yani? Üstelik mesleğinizden vazgeçeceksiniz? Aslında böyle şeyler sizi daha şevklendirse, hırslandırsa, daha iyi olmaya gayretlendirse ne güzel olur. Allah yardımcınız olsun. İnşallah bırakıp da pişman olmazsınız.
 
Kesinlikle olay matematiği anlamanın çok dışında. Dil bilinmiyor, iletişim sağlıksız, ailelerde sorumluluk bilinci yok. Yetmemiş bu çocuklar bir de öğrenmeden sınıf atlamışlar. Gel de bütün bunları tek başına çözmeye çalış.
Şu an gerildiğim için sağlıklı bir öneride bulunamıyorum ama bunu düşüneceğim.
Sinifta kalma yok artik, bilsen de bilmesen de geciyosun. Buyuk sikinti orda bence.
 
Son düzenleme:
konuyu bir yöreye özgü paylaşmanıza şaşırdım gayet merkezi yerlerde de aynı problemler yaşanıyor bence. sıkıntı sistemde 7.sınıfa geçen çocuklar daha okuma yazma bilmiyor. çünkü sınıfta kalma diye bir şey yok maalesef.
10 yıllık öğretmen olarak sana bu yolda başarılar ve bol sabır diliyorum. öğretmenlik = vicdan. dahası yok. aynı sistem seni vicdanınla baş başa bırakıyor ve sana hiç yardımcı olmuyor. çok üzgünüm ama gerçekler böyle…
Buyuk sehirlerde de mi 7. Sinif okuma yazma bilmiyor?
 
Bulunduğunuz ilçe deprem bölgesi miydi ? Eğer öyleyse geçen sene 2. dönem devam zorunluluğu yoktu, sınavlara bile katılmadılar öğrenciler. Öncesinde de pandemi uzaktan eğitim falan filan derken şimdi başa çıkamıyoruz. 13 yıllık öğretmenim, ilk kez bu kadar kötü durumda 9. sınıf görüyorum. Özne nedir yüklem nedir bilen yok. Hiç okula gitmemiş gibiler. Davranışları da öyle. Toplum içinde nasıl davranılır bilmiyorlar. Çocuklar mahvolmuş. Ben köyde ilçede değilim, merkezdeyim buna rağmen böyle.
 
Buyuk sehirlerde de mi 7. Sinif okuma yazma bilmiyor?
tabi ki. siz okurken olan zamanı hatırlayın sınıfınızda herkes mükemmel miydi? bizim sınıfta bile vardı iyi bir okulda olmama rağmen. bunun üzerinden 20 yıl geçti ve ülke mülteci dolu. daha konuşmayı bile bilmeyenlerle nasıl ders yapılır? ülkemin ana dili türkçe ama millet marifetmiş gibi çocuklarına türkçe öğretmiyor. anasınıfında ben tüm sınıfa öğretmiştim ama karşılaştığım cümleler şuydu:
-onların anadili değil, sen karışamazsın
-zaten bu ülkede özgürlük yok kimse kendi dilini konuşamıyor
-sen ne yaparsan yap biz evde kendi dilimizi kullanmaya devam edeceğiz
-müdür: baskı yaparsan ceza alırsın

vs vs.
bizim ülkeden zihniyet anlamında bir cacık olmayacağı için eğitim yuvalarını da kendi zihniyetlerine göre doldurup müfredatları ona göre ayarladıkları için.. maalesef öğretmen kendi etrafında dönüp duruyor. bu özellikle son yıllarda daha çok böyle oldu. çok üzgünüm. öğretmenimizi anlıyorum. ancak yapacak çok bir şeyi yok yakında dersini işleyip geçecek. çünkü elinden bir şey gelmiyor.
 
Günümüz şartlarında çok zor öğretmenlik yapmak. Ama ödül zamanları yapabilirsiniz aslında. Verdiğiniz ödevleri yapanlara bir öğle arası vs film açmak. Ufak tefek hediyeler. İşte çikolata gibi. Doğru bilenlere şu cam şekerler var ya bir kutu ondan alıp verebilirsiniz. Yaptığınız yanlış bir şey yok aslında. Ne güzel mesleğinizi hakkı ile yapıyorsunuz. İçlerinden sizi dinleyip okuyup teşekkür edecek de olacak ileride. Her suçu kendinizde aramayın. Çocuk onlar eğlendikleri ders işlemediklerini şuan sevebilirler ama illa ki anlayacaklardır kıymetinizi. Yerinizde olmak isteyen çok kişi var. İstifayı düşünmeyin lütfen.
 
Herkese merhabalar,
Tavsiyelerinize çok ihtiyacım var. Biraz uzun olabilir ama özellikle insan ilişkilerinden iş hayatından iyi anlayan arkadaşlarımın tavsiyelerine ihtiyacım var. Umarım kendimi anlatabilirim. Psikolojik destek almayı düşündüğüm bir noktaya geldim ve sık sık kendimi sorgularken buluyorum bu aralar. Yeni atanmış bir matematik öğretmeniyim. Ve baya imkanları eksik bir ilçede o ilçenin de en kötü okulunda öğretmenim. Kısım kısım gideyim.

Öncelikle öğrencilerden bahsedeyim.
Çocukların dilleri farklı. Matematikleri de berbat tabi. Ben bu denli berbat olabileceğini düşünmezdim hiç ama 7. Sınıf öğrencisinde çarpım tablosu yok öyle düşünün. Ki bu sınıfın yüzde 70 inde yaşadığım bir problem. Neyse bir şekilde dersi ilerletiyorum. Allah içimi biliyor aşırı çabalıyorum. Okul içi ve dışı evde de emek veriyorum. Derste beş dakika anca masaya oturuyorumdur, hep tahtada aktif anlatıyorum. Ama son dönemde yanlış yaptığımı düşünmeye başladım.

Şöyle ki çocukların matematiklerinde asla dişe dokunur ilerleme yok. Kimse eve gidip çalışmıyor zaten. Ha matematikte şu an yeni nesil soruları zaten test çözmeyen de yapamaz. Bütün bu uğraş çaba boş yani. Ve bana çevredeki öğretmenlerin hepsi yanlış yaptığımı ve bu kadar takmamamı söyleyip duruyor. Ki haklılık payları da var. Geçen yıl hiç ders işlemeyen matematikte film açan hocayı anlatırken gözlerinin içi parlıyor görseniz. Ben de film açsam işime gelir ama ders işlememek içime sinmez. Beni de severler bu arada ama dersimi severler mi bilemiyorum. Ben çok fazla yıprandım. İş milleti bir yoruyorsa o okul beni eve döndüğümde 10 yoruyor. Döner dönmez yatıyorum ve sadece uyuyorum. Sizin burada bende gördüğünüz yanlış ve tavsiyeleriniz var mı acaba?

Bir diğeri de okul ortamı ve idareciler.
Diğer öğretmenlerde inanılmaz bir gruplaşma ve en ufak bir hatada gidip idareciye şikayet etme var mesela. Şok oluyorum. Hata dediğim de insanlık halinden olan dişe dokunmayan şeyler ya da asla yanlış olmayan ama abartılan şeylerle şikayete gidiliyor. Sırf ben okul ortamını sevmesem sorun bende derim ama her yeni gelen hatta herkes şikayetçi. Ki istifa etmeyi düşünmüşler ilk geldiklerinde, benim de aklımdan geçti. Atanmak kolay değildi diyorum ve sadece şu berbat düzene ayak uydurmaya çalışıyorum ama görünmez olsam bile yine de bir sorun bulmayı başarıyorlar. O ilçeden olanlara tavır daha farklı biz dışardan gelenlere daha farklı. Kadın olduğunuz için zaten bir yapamazsınız tavrı var. Ben çocuklara sert davranmıyorum. Ha diğerleri tahmininizin ötesinde sertler. Her anlamda. Çocuklar da buna alışmış bunu bekliyor.

Beni bu okul ve meslek o kadar yıpratıyor ki şu an sevgilime vakit ayıramaz oldum. Ailemi görmeye geldim şu an ama tahammülüm o kadar azalmış ki her şeye saçma sapan öfke patlamalarım olmaya başlamış. Şu an ciddi ciddi tek istediğim gün boyu evimde uyumak. Zevk aldığım bir şey kalmadı pek. İleriye dair hayalim de. Şu an bir çeşit tükenmişlik sendromu ya da depresyon yaşadığımı düşünüp psikolojik destek almaya karar verdim. Sizin de önerilerinizi merak ediyorum. Umarım sizi sıkmamışımdır.
Mesleğe hoşgeldin… ülkemizde eğitim öğretim bir sistem sorunu. Orada günlerini doldurup tayin isteyeceksin. Dediğim gibi öğretmenin sınıf geçme disiplin gibi temel konularda söz sahibi olmadığı ortamlarda eğitimden söz edilemez, Marstan hoca getirsen başarılı olamaz. Anlattığın tarzda bir şehirde ben de çalıştım
 
Eve gidince aileleriyle konuşacaklar, R.. tv izleyip anadillerine geri dönecekler. Kursun faydası olmaz bu durumda.
Hiç olmaz diyemeyiz. Bu durumda aslında idareciye çok iş düşüyor teşvik konusunda. Muhtemelen idareci de o yöreden ve hiçbir şey umrunda değil.
 
tabi ki. siz okurken olan zamanı hatırlayın sınıfınızda herkes mükemmel miydi? bizim sınıfta bile vardı iyi bir okulda olmama rağmen. bunun üzerinden 20 yıl geçti ve ülke mülteci dolu. daha konuşmayı bile bilmeyenlerle nasıl ders yapılır? ülkemin ana dili türkçe ama millet marifetmiş gibi çocuklarına türkçe öğretmiyor. anasınıfında ben tüm sınıfa öğretmiştim ama karşılaştığım cümleler şuydu:
-onların anadili değil, sen karışamazsın
-zaten bu ülkede özgürlük yok kimse kendi dilini konuşamıyor
-sen ne yaparsan yap biz evde kendi dilimizi kullanmaya devam edeceğiz
-müdür: baskı yaparsan ceza alırsın

vs vs.
bizim ülkeden zihniyet anlamında bir cacık olmayacağı için eğitim yuvalarını da kendi zihniyetlerine göre doldurup müfredatları ona göre ayarladıkları için.. maalesef öğretmen kendi etrafında dönüp duruyor. bu özellikle son yıllarda daha çok böyle oldu. çok üzgünüm. öğretmenimizi anlıyorum. ancak yapacak çok bir şeyi yok yakında dersini işleyip geçecek. çünkü elinden bir şey gelmiyor.
Bittik
 
Hem idarecilik yapmış ve halen daha öğretmen olarak görev yapan biri olarak yazıyorum öğretmenim. Siz üzerinize düşen görevi yapın. Kendinizi garantiye alın. Nobetinize dikkat edin. Derse zamanında girip çıkarsanız sıkıntı olmaz. İş ortaminda ki huzursuzluk için de mümkün olduğunca dahil olmayın. Sessiz kalın. Herşeyi uzaktan izleyin.
Seviye olarak okul iyi bir okul değil anladığım kadarıyla. Dil farklı olunca sıkıntı büyük oluyor. İlk görev yerim Şanlıurfa /Viranşehir di. Aynı durumları bende yaşadım. İlk başta dil problemini cozmeniz gerekli. Bizimki ilkokuldu. Orada sorunu hallediyorduk. İlk bir ay bizim için de çok zor geçiyordu. Ama sizin ki ortaokul. Ne yapabilirsiniz düşünmek lazım. Eğer gerçekten desteğe ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız bir destek alın rahatlayın.
Ben de o taraflardayım. Bu taraflara gelmeden dil sorununu tahmin bile edemezdim mesela. Çok şaşırıyorum.
Merhaba zümrem 🌸 ben de yeni atandım benim öğrencilerin seviyesi çok düşük olmasa da deprem bölgesi olduğundan haliyle geride kaldıkları kısımlar çok ben de hafta sonu ek ders açtım. Ama kendimi sevdirebilmek için akla karayı seçtim resmen hepsinini tanıyıp arkadaşım gibi sohbet etmeye çalışıyorum. Tavsiyeler veriyorum amacım beni severlerse dersi de severler oldu. Tabiki derste film açmayın hocam yeri geldiğinde bu da yapılabilir ama en azından verdiğiniz kadarını vermeye çalışın. 💓

İdareyi hiç kafaya takmayın öğretmenler odasında da kimseyi umursamayın. Yaşları büyük olduğundan ne biz onları anlayabiliriz ne de onlar bizi. İlk yıldan sonra alışır ona göre kendinize bir yol çizer öyle davranırsınız 🌸
Ben de kendimi sevdirmeye çalışıyorum dediğiniz gibi. Önerileriniz için çok teşekkür ediyorum 💕
Ben bir öğretmen değilim ama bir öğrenci olarak kendi bakış açımdan bir yorum yapabilirim. Eğitim hayatımda hangi öğretmenimi sevdi isem o derste başarılıydım ki çok nadir sevmediğim birkaç öğretmen oldu. Hele bir matematik öğretmenimiz vardı. Derslerde şen şakrak, eğlendirerek anlatırdı. Kendi uydurduğu komik terimleri olurdu. İşini çok severek yaptığı her halinden belliydi. Ve başarısız görülen çocuklar bile derslerini dinlerdi. Korkumuzdan değil de saygımızdan ve sevgimizden derslerini dinlerdik hem de eğlenirdik. Kendisi de çocuklarla çocuk oluyordu aslında. Kendisi başka şehre gideceği zaman ağlaya ağlaya veda etmiştik gitmeden önce. Sonraki gelen öğretmen ise ketum sert biriydi. Dersi anlatmış olmak için anlatıyordu. Matematikten soğutur insanı yani. Tahtaya ışık hızıyla yazar, yazdın yazdın yazamadın vaktinde yazsaydın der ve silerdi. Şaka gibi. Biri hata yapsa hönkürerek bağırırdı. Hiç severek değil de sadece para kazanmak ve de anlatmış olmak için anlatıyordu. Anlayıp anlamamamız umrunda değildi pek. Benim gözlemlediğim öğretmen öğrencileri ile güzel bir bağ kurduğunda ve de o iletişimi yakaladığında sınıftaki en zayıf çocuk bile şevke gelip derse ilgi gösteriyor. Kuzenim de doğuda ücra bir köye atandı. Arada paylaşımlar yapıyor. Elbette çok yorucu. Fakat çocuklar öyle sevmişler ki hepsinde gülücükler, heyecanlı bakışlar, çok meraklılar ve de öğrenmeye hevesliler. O da zorlanıyor bir takım şeylerden ama esas amacına odaklı ve de bu koşulların geçici olduğunun bilincinde. Size gelince de tabii ki kendi meslektaşlarınızdan böyle baskılar yaşarken, öğrencilerinizin alt yapısı sağlam değilken ve de baştan lazım olanı vermeniz gerektiğine inanırken de müfredata uymak ve yetiştirmek zorundalığının stresi altında bir şeyler öğretmek, işe gitmek bile zordur. Pes etmemenizi ve içinizdeki şevkinizi kimseye bağlı olarak kaybedip de yılmamanızı tavsiye ederim. Sonuçta onca sene bunun için emek ettiniz. Aynı zamanda bu sizin geçim kaynağınız. Kendini beğenmiş, daha meslektaşına saygısı ve de anlayışı olmayan kişilerin baskısı ile vazgeçseniz değer mi hiç? Muhattap olmayın, işinize odaklanın bence. Bir de onların şımarıklıklarını mı düşüneceksiniz yani? Üstelik mesleğinizden vazgeçeceksiniz? Aslında böyle şeyler sizi daha şevklendirse, hırslandırsa, daha iyi olmaya gayretlendirse ne güzel olur. Allah yardımcınız olsun. İnşallah bırakıp da pişman olmazsınız.
Bakış açınız için çok teşekkürler öncelikle. Çok çok haklısınız. Benim de çocuklarım aslında derse katılmaya çalışıyor. Durmadan parmak kaldırırlar mesela. Ama sıkıntı sistemde diğer arkadaşların dediği gibi. Yani öğretmenin eli kolu bağlı. Çocuk çarpım tablosunu bilmiyor ben çok ağır şeyler öğretmeye çalışıyorum. Anlaması imkansız ki anlamıyor da. Müfredat, eğitim sistemi ve ülkede bir şeyler yapmaya çalışan insanların bıktırılması takdir edilmemesi maalesef asıl sorun cidden. Güzel dilekleriniz için gerçekten çok teşekkür ederim ❤️
tabi ki. siz okurken olan zamanı hatırlayın sınıfınızda herkes mükemmel miydi? bizim sınıfta bile vardı iyi bir okulda olmama rağmen. bunun üzerinden 20 yıl geçti ve ülke mülteci dolu. daha konuşmayı bile bilmeyenlerle nasıl ders yapılır? ülkemin ana dili türkçe ama millet marifetmiş gibi çocuklarına türkçe öğretmiyor. anasınıfında ben tüm sınıfa öğretmiştim ama karşılaştığım cümleler şuydu:
-onların anadili değil, sen karışamazsın
-zaten bu ülkede özgürlük yok kimse kendi dilini konuşamıyor
-sen ne yaparsan yap biz evde kendi dilimizi kullanmaya devam edeceğiz
-müdür: baskı yaparsan ceza alırsın

vs vs.
bizim ülkeden zihniyet anlamında bir cacık olmayacağı için eğitim yuvalarını da kendi zihniyetlerine göre doldurup müfredatları ona göre ayarladıkları için.. maalesef öğretmen kendi etrafında dönüp duruyor. bu özellikle son yıllarda daha çok böyle oldu. çok üzgünüm. öğretmenimizi anlıyorum. ancak yapacak çok bir şeyi yok yakında dersini işleyip geçecek. çünkü elinden bir şey gelmiyor.
Ay o kadar doğru ki. Gerçekten ben de yakında dersimi anlatıp geçme noktasına geleceğimi düşünüyorum. Çünkü iyi niyetle yaptıkların çabaların takdir görmüyor. Dahası cidden baskı var. Bu ülkede cidden işini iyi yapmak değil işini iyi yapıyor gibi gözükmen gerekiyor. Ha ona da benim vicdanım yetmiyor.
Günümüz şartlarında çok zor öğretmenlik yapmak. Ama ödül zamanları yapabilirsiniz aslında. Verdiğiniz ödevleri yapanlara bir öğle arası vs film açmak. Ufak tefek hediyeler. İşte çikolata gibi. Doğru bilenlere şu cam şekerler var ya bir kutu ondan alıp verebilirsiniz. Yaptığınız yanlış bir şey yok aslında. Ne güzel mesleğinizi hakkı ile yapıyorsunuz. İçlerinden sizi dinleyip okuyup teşekkür edecek de olacak ileride. Her suçu kendinizde aramayın. Çocuk onlar eğlendikleri ders işlemediklerini şuan sevebilirler ama illa ki anlayacaklardır kıymetinizi. Yerinizde olmak isteyen çok kişi var. İstifayı düşünmeyin lütfen.
Durmadan ödül pekiştirme veriyorum. Şeker de değil cidden iyi şeyler alıyorum. Ama branşım cidden çok dezavantajlı bu bölgede.
Mesleğe hoşgeldin… ülkemizde eğitim öğretim bir sistem sorunu. Orada günlerini doldurup tayin isteyeceksin. Dediğim gibi öğretmenin sınıf geçme disiplin gibi temel konularda söz sahibi olmadığı ortamlarda eğitimden söz edilemez, Marstan hoca getirsen başarılı olamaz. Anlattığın tarzda bir şehirde ben de çalıştım
Çok çok haklısınız
 
X