işinize kimsenin müdahale etmesine izin vermeyin. Bildiğiniz yoldan ilerleyin. Müdür yardımcısı da olsa kendi hakkınızı koruyun. Gerektiği yerde gereken her kişiye sert de davranın.Öncelikle çok şükür mesleğim var. Buralara gelmek için çok çalıştım. Ama meslekten beklentim bu değildi. Okulların açılması yaklaştıkça kabuslar görüyorum. İnanın sınıftan kac kere ağlayıp çıktım. Kaç kere sinir krizi geçirdim bilemiyorum.
Ben sınıf öğretmeniyim. Doğuda bir köy okulunda görev yapıyorum. Kalabalık bir sınıf. okulun en kalabalık sınıfı,tek şube. Ben daha önceden özel eğitimde çalıştım çeşitli kurumlarda 1 yıl ve çok mutluydum öğrencilerimi çok severdim. Her gruptan çocukla çalıştım. Düşük maaş alıyordum ama çok seviyordum mesleği. Her gün yeni bir macera gibi gelirdi kendimi gelistirmek için fırsatlar yaratırdım.
Ama atandıktan sonra her şey değişti. Hayatımda bu kadar davranış sorunu olan öğrenciyi bir arada görmedim bir iki değil ciddi anlamda çok. Öyle basit sorunlar gelmesin aklınıza dersin ortasında masanın üzerine çıkıp sela okuyan mi dersiniz,arkadaşının dudağını patlatan mi,yumruk yumruğa kavgalar,arkadaşını ısırmalar, kapıyı açıp sınıftan kaçmalar... Bir de ben hep iyilikle güzellikle demokratik yaklaştım, empati yapmaya çalıştım. Çocuklar ise evde hep bastırılmış,şiddet görmüş. Başka dil, anlaşma yolu bilmiyor. Benim otoritemi saymiyorlar bu yüzden. Üstelik ders başarısı da çok düşük. Ve Allah şahidim ben 1.siniflar okuma öğrensin diye çoğu zaman teneffüs yapmadım. Teker teker hepsiyle ilgilendim, bıkmadım,kızmadım. Her tenefüs farklı bir öğrenciyle okuma yaptım. Ama okulda idareciler tarafından sürekli eleştirildim ,senin öğrencilerin niye böyle ,niye ogrenemediler, öğrenmeyen kalmayacak,veliler ilgilenmez sen öğreteceksin, alan dışı olan idareciler bile bana akıl verdi şöyle yap böyle yap. Beden eğitimi derslerinde beden eğitimi yapmam sıkıntı oldu,çocukları çok dışarı çıkartıyormuşum. Daha az tenefus yapmalıymışım,sınıfım çok pismiş. Atandığım ilk haftası müdür beni odasına çağırıp sen sınıf yönetimi ne demek biliyor musun dedi. Müdür yardımcısı bana 10 kişilik sınıfı örnek gösterdi. O sınıftaki öğrenciler çok temizmis,çok usluymuş. Bu muamele sadece bana yapılıyor üstelik. Sene içinde kaç defa idarenin odasına çağırılıp azar işittim bilmiyorum. Çok soğudum meslekten,çok bunaldım. Acaba sorun bende mi diye farklı yerlerde çalışan arkadaşlarıma sınıf içi durumları anlatınca hepsi şok oluyor. Bizim öğrencilerimiz de yaramaz ama seninkiler farklı diyor hepsi
Bir öğrenci, dersi kaynatmayı asilik olarak görür, o dönemin kendince en büyük başkaldırısıdır.Konu formasyona bu çerçeveden çıkıp nasıl gelmiş anlamadım ama yaramazlık esas değildir. (hele ki lise) Özregülasyon gelişimi aile de başlar. Yaramaz ve tembel damgası vurmak ne kadar yanlışsa bu konuda öğretmene yüklenmek de yanlış..
Müdürünüz ciddi anlamda mobbing yapıyor. Ben de öğretmenim ve bir süre yöneticilik yaptım. Yöneticilik demek diğer meslektaşlarına tepeden bakmak olmamalı.... Kendisi de öğretmen önce bunun farkına varsın.... Ne yazık ki öğretmenlik yapmak her geçen yıl zorlaşıyor. Öğretmeni anlamayan bürokratlar, veliler, öğrenciler, yöneticiler... İşimizi daha da zorlaştırıyor...Öncelikle çok şükür mesleğim var. Buralara gelmek için çok çalıştım. Ama meslekten beklentim bu değildi. Okulların açılması yaklaştıkça kabuslar görüyorum. İnanın sınıftan kac kere ağlayıp çıktım. Kaç kere sinir krizi geçirdim bilemiyorum.
Ben sınıf öğretmeniyim. Doğuda bir köy okulunda görev yapıyorum. Kalabalık bir sınıf. okulun en kalabalık sınıfı,tek şube. Ben daha önceden özel eğitimde çalıştım çeşitli kurumlarda 1 yıl ve çok mutluydum öğrencilerimi çok severdim. Her gruptan çocukla çalıştım. Düşük maaş alıyordum ama çok seviyordum mesleği. Her gün yeni bir macera gibi gelirdi kendimi gelistirmek için fırsatlar yaratırdım.
Ama atandıktan sonra her şey değişti. Hayatımda bu kadar davranış sorunu olan öğrenciyi bir arada görmedim bir iki değil ciddi anlamda çok. Öyle basit sorunlar gelmesin aklınıza dersin ortasında masanın üzerine çıkıp sela okuyan mi dersiniz,arkadaşının dudağını patlatan mi,yumruk yumruğa kavgalar,arkadaşını ısırmalar, kapıyı açıp sınıftan kaçmalar... Bir de ben hep iyilikle güzellikle demokratik yaklaştım, empati yapmaya çalıştım. Çocuklar ise evde hep bastırılmış,şiddet görmüş. Başka dil, anlaşma yolu bilmiyor. Benim otoritemi saymiyorlar bu yüzden. Üstelik ders başarısı da çok düşük. Ve Allah şahidim ben 1.siniflar okuma öğrensin diye çoğu zaman teneffüs yapmadım. Teker teker hepsiyle ilgilendim, bıkmadım,kızmadım. Her tenefüs farklı bir öğrenciyle okuma yaptım. Ama okulda idareciler tarafından sürekli eleştirildim ,senin öğrencilerin niye böyle ,niye ogrenemediler, öğrenmeyen kalmayacak,veliler ilgilenmez sen öğreteceksin, alan dışı olan idareciler bile bana akıl verdi şöyle yap böyle yap. Beden eğitimi derslerinde beden eğitimi yapmam sıkıntı oldu,çocukları çok dışarı çıkartıyormuşum. Daha az tenefus yapmalıymışım,sınıfım çok pismiş. Atandığım ilk haftası müdür beni odasına çağırıp sen sınıf yönetimi ne demek biliyor musun dedi. Müdür yardımcısı bana 10 kişilik sınıfı örnek gösterdi. O sınıftaki öğrenciler çok temizmis,çok usluymuş. Bu muamele sadece bana yapılıyor üstelik. Sene içinde kaç defa idarenin odasına çağırılıp azar işittim bilmiyorum. Çok soğudum meslekten,çok bunaldım. Acaba sorun bende mi diye farklı yerlerde çalışan arkadaşlarıma sınıf içi durumları anlatınca hepsi şok oluyor. Bizim öğrencilerimiz de yaramaz ama seninkiler farklı diyor hepsi
O çocukları sorun olarak görmekten vazgeçip anlamaya çalıştığınızda ve kalben sevdiğinizde herşey değişecek. Bunları at kafadan söylemiyorum mesleğinin ilk yıllarında benzer sorunları (üstelik 15 yaşındaki öğrencilerden oluşan 55-65 kişilik sınıflarda) yaşadım. Okuldan gelinceiki saat uyumadan kendime gelemezdim.Tatiller yarı olsa bitiyor diye kaygılanırdım. Etrafta eleştirenleri boşverin bizim işimiz vicdan işi.O çocukların gerçekten size ihtiyacı var. Bırakın öbür sınıflar kadar başarılı olamasınlar kendi çaplarında ilerlesinler. Ayrıca çok küçükler henüz, yoğrulmaya hazır birer hamur onlar her ne kadar malzemeler tam ölçüde olmasa da bir kaç dokunuşla kurtarabilirsiniz bu kurabiyeleri.Öncelikle çok şükür mesleğim var. Buralara gelmek için çok çalıştım. Ama meslekten beklentim bu değildi. Okulların açılması yaklaştıkça kabuslar görüyorum. İnanın sınıftan kac kere ağlayıp çıktım. Kaç kere sinir krizi geçirdim bilemiyorum.
Ben sınıf öğretmeniyim. Doğuda bir köy okulunda görev yapıyorum. Kalabalık bir sınıf. okulun en kalabalık sınıfı,tek şube. Ben daha önceden özel eğitimde çalıştım çeşitli kurumlarda 1 yıl ve çok mutluydum öğrencilerimi çok severdim. Her gruptan çocukla çalıştım. Düşük maaş alıyordum ama çok seviyordum mesleği. Her gün yeni bir macera gibi gelirdi kendimi gelistirmek için fırsatlar yaratırdım.
Ama atandıktan sonra her şey değişti. Hayatımda bu kadar davranış sorunu olan öğrenciyi bir arada görmedim bir iki değil ciddi anlamda çok. Öyle basit sorunlar gelmesin aklınıza dersin ortasında masanın üzerine çıkıp sela okuyan mi dersiniz,arkadaşının dudağını patlatan mi,yumruk yumruğa kavgalar,arkadaşını ısırmalar, kapıyı açıp sınıftan kaçmalar... Bir de ben hep iyilikle güzellikle demokratik yaklaştım, empati yapmaya çalıştım. Çocuklar ise evde hep bastırılmış,şiddet görmüş. Başka dil, anlaşma yolu bilmiyor. Benim otoritemi saymiyorlar bu yüzden. Üstelik ders başarısı da çok düşük. Ve Allah şahidim ben 1.siniflar okuma öğrensin diye çoğu zaman teneffüs yapmadım. Teker teker hepsiyle ilgilendim, bıkmadım,kızmadım. Her tenefüs farklı bir öğrenciyle okuma yaptım. Ama okulda idareciler tarafından sürekli eleştirildim ,senin öğrencilerin niye böyle ,niye ogrenemediler, öğrenmeyen kalmayacak,veliler ilgilenmez sen öğreteceksin, alan dışı olan idareciler bile bana akıl verdi şöyle yap böyle yap. Beden eğitimi derslerinde beden eğitimi yapmam sıkıntı oldu,çocukları çok dışarı çıkartıyormuşum. Daha az tenefus yapmalıymışım,sınıfım çok pismiş. Atandığım ilk haftası müdür beni odasına çağırıp sen sınıf yönetimi ne demek biliyor musun dedi. Müdür yardımcısı bana 10 kişilik sınıfı örnek gösterdi. O sınıftaki öğrenciler çok temizmis,çok usluymuş. Bu muamele sadece bana yapılıyor üstelik. Sene içinde kaç defa idarenin odasına çağırılıp azar işittim bilmiyorum. Çok soğudum meslekten,çok bunaldım. Acaba sorun bende mi diye farklı yerlerde çalışan arkadaşlarıma sınıf içi durumları anlatınca hepsi şok oluyor. Bizim öğrencilerimiz de yaramaz ama seninkiler farklı diyor hepsi
Öncelikle merhabalar değerli meslektaşımÖncelikle çok şükür mesleğim var. Buralara gelmek için çok çalıştım. Ama meslekten beklentim bu değildi. Okulların açılması yaklaştıkça kabuslar görüyorum. İnanın sınıftan kac kere ağlayıp çıktım. Kaç kere sinir krizi geçirdim bilemiyorum.
Ben sınıf öğretmeniyim. Doğuda bir köy okulunda görev yapıyorum. Kalabalık bir sınıf. okulun en kalabalık sınıfı,tek şube. Ben daha önceden özel eğitimde çalıştım çeşitli kurumlarda 1 yıl ve çok mutluydum öğrencilerimi çok severdim. Her gruptan çocukla çalıştım. Düşük maaş alıyordum ama çok seviyordum mesleği. Her gün yeni bir macera gibi gelirdi kendimi gelistirmek için fırsatlar yaratırdım.
Ama atandıktan sonra her şey değişti. Hayatımda bu kadar davranış sorunu olan öğrenciyi bir arada görmedim bir iki değil ciddi anlamda çok. Öyle basit sorunlar gelmesin aklınıza dersin ortasında masanın üzerine çıkıp sela okuyan mi dersiniz,arkadaşının dudağını patlatan mi,yumruk yumruğa kavgalar,arkadaşını ısırmalar, kapıyı açıp sınıftan kaçmalar... Bir de ben hep iyilikle güzellikle demokratik yaklaştım, empati yapmaya çalıştım. Çocuklar ise evde hep bastırılmış,şiddet görmüş. Başka dil, anlaşma yolu bilmiyor. Benim otoritemi saymiyorlar bu yüzden. Üstelik ders başarısı da çok düşük. Ve Allah şahidim ben 1.siniflar okuma öğrensin diye çoğu zaman teneffüs yapmadım. Teker teker hepsiyle ilgilendim, bıkmadım,kızmadım. Her tenefüs farklı bir öğrenciyle okuma yaptım. Ama okulda idareciler tarafından sürekli eleştirildim ,senin öğrencilerin niye böyle ,niye ogrenemediler, öğrenmeyen kalmayacak,veliler ilgilenmez sen öğreteceksin, alan dışı olan idareciler bile bana akıl verdi şöyle yap böyle yap. Beden eğitimi derslerinde beden eğitimi yapmam sıkıntı oldu,çocukları çok dışarı çıkartıyormuşum. Daha az tenefus yapmalıymışım,sınıfım çok pismiş. Atandığım ilk haftası müdür beni odasına çağırıp sen sınıf yönetimi ne demek biliyor musun dedi. Müdür yardımcısı bana 10 kişilik sınıfı örnek gösterdi. O sınıftaki öğrenciler çok temizmis,çok usluymuş. Bu muamele sadece bana yapılıyor üstelik. Sene içinde kaç defa idarenin odasına çağırılıp azar işittim bilmiyorum. Çok soğudum meslekten,çok bunaldım. Acaba sorun bende mi diye farklı yerlerde çalışan arkadaşlarıma sınıf içi durumları anlatınca hepsi şok oluyor. Bizim öğrencilerimiz de yaramaz ama seninkiler farklı diyor hepsi
Evet öğretmenden çok öğretmenlik bilen bir veli dahaDoğuya giden öğretmenlerin batıya atanmak için günleri, yılları saymasına anlam veremiyorum bir türlü. Maalesef 3 yılım kaldı diyorsunuz, niye maalesef pardon? Yıllardır doğuya atanan öğretmenler bu şekilde düşündüğü için doğu illeri maalesef hep geri kalıyor. Hatta Erzurum'daki öğretmen demeye dilimin varmayacağı insanlar hatırlarsınız, hoşgeldiniz yazısına el hareketi çekip oradan ayrılmalarını kutladılar sosyal medyada. Bakın çuvaldızı başkasına batırmadan önce iğneyi kendimize batırmalıyız, özeleştiri yapabilmeliyiz. 4 sene okudunuz, KPSS'de iyi bir net yapmak için ciddi emek verdiniz, doğuya atanacağınızı bile bile tercih yaptınız, atandınız, şimdi de olduğunuz yerden kurtulmak için can atıyor, velileri, idarecileri suçluyorsunuz. Ben sizin de yazdıklarınızdan yeterli gayreti göstermediğinizi gördüm. Daha ev ziyareti bile yapmamışsınız, köy dediğiniz nedir 50 hane var yok. Gidin insanların bir tas sıcak çorbasını için, hasbihal edin, hayatlarının zorluklarını görün onları eleştirmeden önce. Öğretmenlik sadece okulun dört duvarının arasında kalırsa düz memuriyetten ne farkı var?
Maalesef yeni öğretmenlerin çoğu bu şekilde. Çocuklara katlanamayan, pedagojiden bihaber, 4 yıllık tabela üniversitesi (Türkiye'deki 108 devlet üniversitesinin 100'ü bu şekilde) -ki 2 yılı pandemi yüzünden boş- mezunu öğretmen adayları, 1 sene KPSS ezberi yapıp mülakatlarda hasbelkader geçip atanınca hayatın gerçek yüzüyle karşılaşıp neye uğradıklarını şaşırıyorlar.
Bir ülkeyi çökertmek için savaşlara, katliamlara hiç gerek yok. Eğitim sistemini bitirin yeterli.
Veli değilim öncelikle. Günümüzdeki öğretmenlerin çoğunun niteliksiz olduğu da bir gerçek ne kadar görmezden gelsek de. Üniversite kalitesi çok fark ediyor bu arada, mesela Yozgat Bozok Üniversitesi Eğitim Fakültesiyle Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesinin eğitiminin bir olduğunu iddia ediyorsanız diyecek bir şeyim yok.Evet öğretmenden çok öğretmenlik bilen bir veli dahaeleştirmekle ne geçti elinize, konu sahibi mükemmel mi oldu. Tabela üniversitesinden de mezun olsa bir öğretmenin aldığı formasyon, gördüğü staj aynıdır. Hiçbir öğretim görevlisi size veli ziyareti yapmayı öğretmez, okulda öğrendiğiniz o formasyon bilgileri değil doğuda batıdaki pek çok okulda da sökmez. Her şeyi zamanla deneye yanıla öğrenir öğretmenler de. Çok çalışıp eğitim fakültesi bitirip atansaydınız da mükemmel öğretmen olsaydınız, hepimize öğretmenliği öğretseydiniz. Okulun kapısından çocuk bırakıp öğretmene akıl vermek değil o iş, sizi çok değil 15 tane evde sadece dayakla eğitilmiş çocuğun arasına bırakalım bakalım ne yapacaksınız. Hadsizsiniz.