Öğrencim ve ben....

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Üniversitede olsa bu olay git evlen istersen kimse birşey diyemez hatta hocasıyla evlenen bir kaç kişi biliyorum ben ama lisede sorun oluyor işte.

Kendinden küçük birine aşık olabilirsin bunda sorun yok. Benim 21 yaşında hocam vardı lisede biz 17-18 yaşındayken.

Baya ileri gitmişsiniz, bari birlikte olmasaydınız. Olmaması gerekirdi ama yinede çok ahlaksızlık gibi görmüyorum bu durumu. Çünkü çocuk 18 yaşından büyük. Ve öğrencin olmasa kimse yadırgamazdı bile seni. Boylu poslu sakallı kazık kadar adam oluyorlar lise sonda. Haftasonu kıyafetle görsen tanıyamazsın o derece. Sizde dışarda sevgili olsaydınız kimse yaş farkınızı bile anlamazdı dediğin gibi.

Yalnız o dilini tutsa bile diğer öğrencilerin, mahallelinin anlamaması mümkün değil. Çok kötü sonuçlar doğurur bu durum küçük bir yerde. Kolay elde edilmeyen memuriyetini yakmaya değmez. Özel sektörde öğretmenlik biliyorsun ki berbat. Geri dönmek istemezsin sanırım. İstifa etme tayin iste. Ve hemen ilişkini kes. Ahlaksızlıktan işten atarlar yoksa ömür boyu sicilinde kalır. Dedikoduya o kadar müsait bir konu ki. Bütün il çalkalanır bu dedikodu malzemesiyle.

Bunu da kimseye anlatma, arkadaşlarına filan asla anlatma! Zaman geçer başkasını seversen hele ona hiç anlatma! Dürüst olucam derken düzeltemeyeceğin bir güvensizlik oluşturursun.
 
Niye noktadan sonra buyuk harfle baslamiyon sen hoca hanim. Bari onu duzelteydin malum yerden geldigin cok belli.
 
ben de ilk atandığımda 21 yaşındaydım.23 yaşında öğrencim vardı..kimlikte daha küçüktü ama burası doğu, ailesi 2-3 sene geç yazdırmıştı... o da 12.sınıftı ve benim ondan küçük olduğumu biliyordu.... evet yakışıklı bir çocuktu ve bana yoğun bir beğenisi vardı... ama hiçbir zaman bana "sen" diye hitap etmesine bile izin vermedim....

nasıl o gözle bakabilirsiniz anlayamıyorum..ne demek kokusu beni etkiliyordu.yok gülüşü hoştu falan.... ÖĞRENCİN O SENİN.... bu hissi yakalayamamış insanlar öğretmen olmamalı....çok yazık....
 
Valla hoca alan razı veren razı...
Vicdandan bahsetmeyin ya, vicdan olsa yapmazdınız zaten böyle bir şeyi....

Aslında sizin öğrenci porno videolarını izlediğinizi de düşünmedim değil..!!
 
Sen böyle bir başlık açarak ne yapmaya çalışıyorsun? Bence hikayede anlattığın çocuk sensin, hocana ilgi duyuyorsun ve hayalindeki tabloyu yazmışsın. Diğer arkadaşların söyledikleri doğru, burada -ben dahil- bir sürü öğretmen var. Bu saçmalığı yemedik.

Farz edelim yazdıkların doğru ve sen olduğunu iddia ettiğin kişisin. Yine de böyle bir başlığı açarak elde etmek istediğin şey bize göstermek istediğin gibi bir masumiyet taşımıyor. Her kimsen, sana yazıklar olsun bunları yazabildiğin için.
 
YANİ ÇOK uzundu ve bir roman edasındaydı..
eger konu fake değilse
gerçekten istifa etmeniz en doğrusu
yaptıgınız etik diil evet.ama bir anlık duygu karmaşası diyelim,ama
o şehirde kalmanız ve ögr.devam etmeniz doğru diil
hem nerden biliyorsunuz ergen sohbetine konu olmayacagınız,
ögrencinizi ne kadar iyi tanıyorsunuz ki?
 
ayrıca ne olursa olsun o bir lise öğrencisi.... öğremeniyle yaşadığı bu iğrenç anıları kendine saklayacağını sanman da ayrı bir saflık.... çoktan anlatmıştır okulun yarısına... gece yarısı mesajlaşmaları...elin liselisiyle çay içmeler... inanamıyorum yaaa...gerçekten iğrendim..kusura bakmayın.... lütfen mesleği bırakın...lütfen....
 
1 günde 3 kere hem de ilk ilişki. Hadi bunu geçtik diyelim. Hem sektörde uzun yıllar çalışmış hem de staj dönemi geçirmiş bir öğretmen "doğu görevi" terimini nasıl bilmez? En iyi ihtimalle 3 sene hiçbir yere kıpırdayamazsın. Ayrıca çok karşılaşmak istemiyorsan istifa etmek yerine okulda psikolojik yıprandığını söyle, başka bir yere görevlendirme göndersinler.
 
Hikaye fake olabilir ama olmayadabilir :) neden imkansız geliyor ki?? Yurtdışında öğrencisinden iki çocuk yapıp en sonunda evlenen bir öğretmen vardı. Hayatta olmaz diye bir şey yok. Artık türkiyede de herşey olabiliyor.

Gayrimeşru bebeğini 10 gün evde yalnız bırakıp açlıktan ölümüne sebep olan öğretmen anneyi unuttunuz mu?
Yani her meslekte olduğu gibi öğretmenlikte de çürük elmalar çıkar.

Bütün öğretmenler ahlak abidesi sanmayın. Bende öğretmenlik yaptım. Biz neler gördük.
Konu sahibinin yaptığı da yanlış ama çocuk 18 yaşından büyük olduğu için suç değil. Mesleki ahlaka aykırı o ayrı konu. Ama öğrencisi değil de dışarıdan tanıdığı biri olsaydı kimse birşey demezdi. Erkekler kendinden 20 yaş küçük kızla takılınca birşey olmuyor.

İlk seferde üç kez yapmak başarı gerçekten bu arada:) benim arkadaşım 17 yaşındayken hiç canı yanmadan çatır çutur yapmış anlatıyordu. Aşk, tutku daha çok oluyor sanırım böyle gizli kapaklı işlerde. Evlenip yapmaya mecbur değilsin o anda, zevkine yapıyorsun, anlık gelişiyor. Daha heyecanlı. Dolayısıyla acı olmuyor sanırsam.
 
Li
Merhaba herkese..
anlatacak çok şey var.. içimi dökmem lazım artık içimde tutamıyorum fakat ailemi dostumu geçtim arkadaşlarıma bile anlataayacağım kadar buyuk bir günah işledim..
kimseye anlatamam çünkü herkes beni yargılar, yargılamaktan öte, taşlanırım belki. burada okuyanlarında çoğu yargılayacak,kınayacak, taşlayacak eminim..
hepsini göze alarak yazıyorum bir nevi günah çıkarma gibi...
öncelikle yazmak isterimki çok çaresizim..çok pişmanım..ama içimde öldüremediğim bir duygu var ..
baştan anlatacağım. burası küçük bir şehir.
farklı bir şehirde üniverste okuduktan sonra ailemin yanına döndüm. öğretmenlikten mezun oldum dört sene önce. ailemin yanına döndükten sonra iki sene kadar özel sektörde çalıştım dershaneler vs. ardından kpssye hazırlandım. çok şükürki ilk girişimde iyi bir puan yaptım ve 1,5 yılın ardından atamam gerçekleşti. fakat şehir dışına atandım. şuan bulundugum küçük şehre.
ailemden ayrıldım geldim. kalacak yer sıkıntısı çektim bir süre, sonra küçük bir daire kiraladım aileminde yardımıyla idareten dayadık döşedik, kısacası küçük bir evim oldu tek başıma yaşadıgım.
anadolu lisesine atandım bu arada ben. bu şehrin köklü liselerinden biri. geçen dönem başında görevime başladım işte yarım dönem oluyor neredeyse.
herşey iyi güzel hoştu buraya kadar ben heyecanlıydım. bu mesleği çocukluktan berı hayalım oldugu için seçmemiştim ama işin içine girdikten sonra sevmiştim mesleğimi, saygı görüyordum gittiğim her yerde, birilerine birşeyler öğretebilmekse dünyanın en erdemli şeyiydi.. fakat gelgelelim özel sektörle başlayan çalışma hayatı beni çok yıprattı üç senede okadar yoruldum ki kendimi on sene çalışmış gibi hissediyordum ordan oraya koşuşturan bir ben, nerde boş ders oraya giren bir ben ve talepleri bitmek bilmeyen patronlarım oldu. biraz rahat yetişmiş biri olarak bu tempoda çok yoruldum. bir elim yagda bir elim balda olsun demedım hiçbir zaman ama bukadar koşuşturmaca bunyeme fazla geldı..sinirlerim çok yıprandı.. agresifleştim öğrencileri azarlar oldum tersler oldum.. kendimi o ortamdan kurtardıgımda sakinleştirici kullanıyordum.. son birkaç ayımda yoruldum dıyerek işimi parttıme ye düşürmüştüm zaten..neyse kazandık atandık geldık, fakat ben arada hiç dinlenemedim..ve yorgunlukla başlayan yıpranma buradada ailemden uzakta kalma ev çekip çevirme yalnız yaşama sıkıntılarıyla birleşti.. eve gelıyorum, yemek yapasım olmuyor, yapsamda sessızlıkte tek başıma yıyesım gelmıyor, okula gıtmek dısında hiçbir aktivitem yok kımseyı tanımıyorum..şehrin ufacık bi çarşısı var başka bişey yok.. sıkılıyorum..birkaç arkadaş edındım fakat samımı değiliz herşeyi anlatamıyorum.. eskiden kalma arkadaslarımla gorusemıyorum vs vs vs derken buhrana gırdım iyice ve yıpranmam, giderek arttı. kısacası hiçbir şeyden zevk almaz olmuştum buraya geldiğimden beri.. bir ay öncesine kadar..
okulumda lise sonların dersıne gırmıyordum ben aslında.. fakat bır hoca dogum ıznıne ayrılınca onun ıkı sınıfını bana verdıler.. 1 aydır yaklasık derslerıne gırıyorum..yenı hoca gelınce bıtecek işim..ve yenı hocanın birkaç haftaya gelmesı beklenıyor bir aksılık çıkmazsa..
bu sınıfların bırınde bir erkek öğrencim vardı.. diğerlerinden daha büyük, daha önce sınıfta kalmış. 18 yasın ustunde, sanırım 19 veya 20..
aslında hepımızın serserı diye tanımlayacağı bir tip..
fakat aramızdakı yas farkı öyle uçurum değil son sınıftakılerle.. hele onun la hiç değil...
derslerıne gırdıgım ilk gunden berı bana karsı bir ilgisi oldugunu sezınledım.. tabıı kı bu durumda yapılması gerekenler bellı..
başlarda emın olamadım aslında, bir tepkı vermek de istemedım..fakat ıkıncı hafta okul çıkışında karşılaştık ve evımın bulundugu caddeye kadar benımle yurudu, konuştuk filan.. o gun emın oldum diyebilirim bir ilgisi olduguna.. gülüşü, bakışları, sözleri falan hep tepkimi ölçer gibiydi, çekinerek de olsa samimi konuşuyordu. yaş farkımızın az oldugunu biliyordu, zaten gizleyebileceğim birşey değildi büyük göstermiyorum çünkü.. hatta normal spor giyinsem yaşıt bile sanarlar minyon tipli oldugum için..
o gun ilgisini iyice fark ettıkten sonra ne yapacağımı bilemez halde gezındım.. eve gıttım. eski kitaplarımı çıkardım. okudum. salak gibi internette araştırmalar yaptım.. gece neredeyse uyumadım..fakat o gece kendımde bir sıkıntı keşfettim.. ki asıl sorunda buydu zaten.. ona nasıl tepki vereceğim sorun değildi. sorun benim tepki veremememdi..
bakışları gözümün önüne geldi birkaç defa.. gülüşü, sonra parfümü.. yetişkin erkeklerin sıktıgı tarzda bir parfumu her gun üstüne boşaltıyor sanki, buram buram kokuyor. çarpık bir gülüşü var hafifçe dişlerini göstererek yaptıgı.. okuldaki çoğu kızın gözünün oldugu bir tip..havalı, özgüvenli tavırları...
bunları düşünmekten alamıyordum kendımı.. takıp eden bir hafta boyunca dört kere derslerıne gırdım, hem derste sohbet ettık, hem okul çıkışında yine benle yürüdü..
çok olgun, konuşmaları ettiği laflar sanki benden bile yaşlı bir adam konuşuyormuş gibi.. bana ailesinden filan bahsetti..sorunlu bir ailesi varmış, zengin ama eve uğramayan baba, eve ugramayan anne.. tipik hikaye.. dinledim..
muhtemelen mezun olmayı başarırsa özel üni.deokuyacak. sonra babasının yanına..
yurtdısına gidebilirmiş falan.. anlattı baya..
kendime hala kızgınım.. fakat o yürümelerimizden birinde bir çay bahçesine oturduk. daha doğrusu ben zaten oturacaktım, o bana eşlik etti.
konuştuk ettik, ama ben hoca oldugumu unuttum sanki, genç kız edalarıyla, kendimi kaybettim, anlattım da anlattım. kendimden bahsettim ailemden.. burada ne kadar çaresizce sıkıldıgımdan.. gülüştük.. beni anladıgını söyledi, kendinden örnekle rverdi..
ben etkilendiğimin farkındaydım neden bilmiyorum ama kendimi frenlemedim..
ne olacağı umrumda değildi. o buhranın içinde sanki koyvermiştim herşeyi.
o gun bana eve kadar eşlik etti, kapıdan ayrıldı. arkadaş gibiydik. o gun akşam içimde saçma bir heyecan..
kızım diyorum napıyorsun.. ne saçmalıyorsun bu heyecan da neyin nesi.. kendimi tokatlıyacağım nerdeyse ama yok.. ergenler gibi gözüm telefonda oturuyorum, onda numaram bile yok.. acaba arkadaşlarından bulur mu numaramı.. mesaj atar mı..o gece zar zor uyudum.. ertesi gun derslerne gırdım gene ama okula gelmemişti, resmen üzüldüğümü fark ettim içten içe.
iki üç gün okula gelmedi.. takıldıgı çocuklardan bırıne sordum, rahatsızmış dedi.. grip gibi.. görüştüğümüz gün birşeyi yoktu halbuki..
böylece iki ders atlattı beni.
sonra geçtiğimiz cuma yine derslerine girecektim.. girdiğimde vardı. gelmişti. ders boyu fazla bakmadı bana, sürekli telefonuyla oynadı durdu.
ben de anlattım çıktım.
elimde olsa hani trip atacağım nerdeyse neden bakmıyorsun bana diye.. konuşmak için can atan adam gitmişti.
o gun tekrar görmedim onu. akşam üstü çıkmadan önce bilgisayarda işim vardı. sistemden bilgilerine baktım arada. telefon numarasını vardı. standart.. okadar bakmışım ki ezberlemişim zaten..
akşam eve geldim. evin içinde pır dönüyorum..neden bakmadı çıkışta neden gelmedi.. geceye kadar zor tuttum kendimi ama bi yerden sonra kendimi tutamadım.. 11 gibi mesaj attım aklımdaki numaraya..
birkaç gündür rahatsızmışsın geçmiş olsun diyemedim bugun..kendine dikkat et yazdım..gönderdim..
gönderir göndermez pişman oldum.. yapmasaydım göndermeseydim.. bi süre cvp da gelmedi.. kim bilir nasıl bi imaj çizdim nasıl yaparım bunu diye kıvranırken 12ye doğru cvp geldi.. uyuyordum kusura bakma hocam geç gördüm yazmış. teşekkür etmiş..sonra da sen nasılsın demiş..
cvp gelince olumlu, sevindim.. iyiyim falan yazdım, biraz mesajlaştık.. o bana sen diyor, ben ona sen.. birkaç mesaj sonra cvp kesildi. cvp gelmedi.
ben uydu herhalde diye düşünürken 1e doğru gelen mesajla hem heyecanlandım..hem korktum..o an çok şey yaşadım saymakla bitmez..
nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum, haddim değil, cesaretimde yok ama..ben çok hoşlanıyorum sizden yazmış.. çok denedim ama aklımdan çıkmıyorsunuz..
ilk kez siz yazmış..
sonradan çok pişman olsam da ben o gece cvp yazdım.. ve sabaha karşı üçe kadar mesajlaştık..
ben mesajlarımda "bunun doğru olmadıgını" yazdım sadece.. kendi hislerimden bahsetmedim hiç.. onunkilere de tepki vermedim.. sadece doğru değil dedim.. o gece bana şiir bile yazdı.. kalbim deli gibi attı uzun zamandır ilk kez. bu yaşıma kadar fazla tecrubesi olmamış ben, bu küçük şehirde bana güzel bakan ilk erkeğe, ama doğru ama yanlış aşık olmuştum.
gece mesajlaşmamızı, ben yarın görüşelim, konuşalım diyerek bitirdim.. peki dedi.
aklımda ne vardı bilmiyorum gerçekten, fakat yuz yuze konuşup bu işin doğru olmadıgını, hayatta baska bir yerde karşılaşırsak yeniden oturup konuşabileceğimizi falan söyleyecektim.
ertesi sabah öğlene doğru uyandım, mesaj gelmişti. ne zaman goruselim diye.. ben de yarım saate hazırlanır çıkarım çıkarken yazarım dedim.
kısa bir duş alıp hızlıca hazırlandım, kafamda laflarımı prova ediyordum..
ben çıkmadan 2-3 dk önce tam ona yazacakken o aradı.. ben onu açamadan kapı da çaldı.
önce kapıya koştum, açtım.. karşımda o..
elinde çiçek.. ne diyeceğimi bilemedim, ben çıkacaktım dedim sadece.. o da yormak istemedim ben geldim dedi.
buyur ettim.
salona geçtik, birşeyler yiyip yemediğini sordum, teşekkür etti, kahveniz varsa onu alabilirim dedi.. çiçekleri verdi o arada. iltifat etti.
elim titreyerek aldım, güzel bir yere koydum..
kahve yapmaya gittim. yapıp geri döndüm.. o arada evi incelemiş.. birkaç ayda yaptıgım değişikliklerle ev baya güzelleşmişti, can ıskıntısından eve sarmıştım bir iki aydır..
evle ilgili, eşyalarla ilgili espriler yaptı, güldük sohbet ettik, kahve içtik.. kimse asıl konuya gelemiyordu.
1 saate yakın laklaktan sonra ben artık konuyu açtım.
x dedim, buraya gelmenin bir sebebi var biliyorsun..
evet dedi.
fakat ben bundan sonra ne konuştuk hatırlamıyorum.. hayal meyal yani.. hareketleri, kokusu, konuşmaları, olmaz derken dudaklarım, olan oldu işte..
salonumun ortasında, kendimi bıraktım. koyverdim yine.. nolursa olsun yeter dedi içimden bir ses.
yaklaştı, itiraz etmedim. sessizlik oldu. bakıştık.
sonra ani bir öpüşme..ardından birlikte olduk..
ben bekaretimi öğrencime vermiş oldum..
yapamadım frenleyemedim kendimi..
olay bittiğinde, ikimiz de konuşmadık. sarıldı bana, ben hala şoktaydım, kendime inanamıyordum. rüya gibiydi. ayn zamanda kabus.
o gun akşama kadar çıkmadık evden ve iki kere daha birlikte olduk.
ne diyebilirim ki?
mutluydum resmen.
kendime inanamasam da, bir kuralı çiğnemiştim. çiğnemek tatlıydı.
akşam oldu. ilk konuşan o oldu. acıktım dedi. beraber bişeyler hazırladık, yedik.
film izledik. konuştuk havadan sudan..
sıradan sevgililer gibi..
geceye doğru o inanılmaz olgun tavrıyla konuyu yeniden açtı.
güven verici sesiyle benden özür diledi, kendini tutamadıgı için.
birlikte iyi vakit geçirmiş fakat ayrılmak zorunda olan sevgililermişiz gibi olsun dedi.
aynı fikirde oldugumu söyledim.
kimseye asla bahsetmeyeceğine dair ben sormadan kendisi yemin etti, kimseye bahsedecek biri değil zaten.. o kadar olgun ki, o kadar tecrubeli ki.. tüm kalbimle inanıyorum ve guvenıyorum ona..
o akşam da beraber uyduuk. sabah kahvaltıdan sonra sarılarak vedalaştık ve gitti..
ben mi?
bütün gün hiç olmadıgım kadar pozitiftim. çıktım gezdim sokaklarda çarşıda, alışveriş yaptım..
ertesi gun yani pts, ne var ki okula gidecek cesaretım yoktu. zaten kırıklıgım da vardı.. gittim rapor aldım birkaç gunluk.
bugune kadar raporluydum işte..
bu sürede hiç konuşmadık.. o da birşey söylemedi ben de.. sadece dun nasılsın iyi misin sağlıgını merak ettim yazmış, bende iyiyim dedim, o da sevindim dedi. bu kadar..
şimdi bu gece beni uyutmayan birkaç saat sonra okula gidecek olmam..
beni buralara getıren, yazılar yazdıran..
evet sorarsanız deli gibi pişmanım.. kendime kızgınım..
ama bi daha gelse.. bi daha? hayır diyebilir miyim bilmiyorum..
pişmanım fakat içimde birşeyler hala kıpır kıpır.. yaşadıgım duygu sellerini anlatmaya kelimeler yetmez..
mutluyum.. pişman ama mutlu.
hayatımda ilk kez istediğim bir şeyi kendimi kısıtlamadan yaptım. ilk kez birşey istedim ve kurallara takılmadan sonuna kadar gittim.
kendimi büyümüş hissediyorum. gözüm kara gibi sanki artık. sanki artık hayatta hiçbir şey beni deviremez korkutamaz gibi güçlü bir kadın oldum.
şimdi mi?
istifamı vermeye karar verdım..
en kısa zamanda ayrılacağım buradan.. doğru olan bu.
bu mesleğe devam eder miyim bilmiyorum. fakat başka bir şehre gideceğim ve orada daha güçlü bir kadın olarak yeniden başlayacağım..
etik olarak..ahlaki olarak.. yaptıgımın arkasında değilim olamam.. belki hayatım boyunca bunun vicdani muhasebesini yaparak yaşayacağım.
içimi dökmek bir nebze rahatlattı beni... yazarken ve yaşadıklarımı yeniden hatırlayınca kafamda kararlarım da netleşti.. okudugunuz için teşekkür ederim............
lise Çağlar'ında bi Sürü öğrenci ağretmenine aşık oldugunu düşünür mesela bnde aşık olduğumu sanıyordum ki bu sadece bir hayranlıktır ama gerçek hayata başlayınca hersey değişir cokkkkk yanlış yapmışsınız bilmiyorum ama bnde öğretmenim böyle bişey yapsam öğretmenliğe devam edemezdim
 
ara nası verebiliyorsunuz ki öle bi seçenek mi varmış devlet mmeurluğunda. ara verseniz bile yine 3 yıl doldurmanız gerekmiyor mu ? atama dönemenizde anadolu lisesine direk tayin nası istenebildi o zaman da hala sınavla alıyordu.
Acıkcası bende devlette yenı oldugum için prosedurlerı arastıracak soracak kafaya gıremedım henuz..aradan kasıt ucretsız ızın tayın ıstemeye kadar ucretsız ızınlı zaman sayılıyormu bende bilmiyorum.ben dırekt komple istifa düşündüğüm için kimseyede sormadım
bunları bilmek zorundasınız hizmet içi eğitimde aldınız. lütfen öğretmenliği böyle karalamayın. hayal dünyanız sizde kalsın bu meslek benim gözümde çok değerli ve öyle kalsın .
ama zorlamasak konu sahibini : )
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
X