- 22 Temmuz 2015
- 57
- 47
- 29
-
- Konu Sahibi sansparaben
- #1
Merhabalar. İlk mesajım. Bir çoğunuz benden yaşça büyük ve tecrübeli. Herkesin fikrini almaya ihtiyacım var. Şimdiden teşekkür ederim.
Benim sorunum erkek arkadaşımla. 1,5 yılı aşkın bir ilişkimiz var. İkimiz de 20 yaşındayız. Aynı üniversitenin farklı bölümlerinde okuyoruz. O diş hekimliği ben eczacılık. Maddi ve manevi beklentilerimiz, aile yapımız, etnik kökenlerimiz örtüşüyor. Ama gelin görün ki erkek arkadaşımın değişmez fikirleri ve olur olmaz kıskançlıkları var. Çok küçük şeylerden tartışabiliyoruz. Bazen onun bana yapıp saatlerce tartışabildiğimiz kıskançlıkları ben yaptığımda deli oluyor. Ben cevap verdikçe de hakaret etmeye kadar varıyor iş. Daha dün gece onu uyardım. Bir daha bana hakaret edersen senle tek kelime etmem dedim. Şu an normal bir şekilde konuşuyoruz. Zaten özür dileme huyu hiç yok. Ben en ufak şeyde özür diliyorum çünkü özür insanın içini rahatlatıyor. Ama o bunu yapmak yerine konuyu değiştiriyor yada araya zaman koyup hiçbir şey olmamış gibi davranmayı seçiyor. Ciddi bir öfke kontrolü sorunu var. Tartışmalarda gözü bir şeyi görmüyor. İlişkimizin başından beri ufak ufak başlayıp şu an sınırını aşmış kısıtlamaları var. Şunu giyme, şunu takma, şunla konuşma gibi. Takmayı takıştırmayı çok severim ve bunlar bana göre bir heves. Kimse bir takıyla yada kıyafetle çekici olmaz bence. Ama o bunun tam tersini düşünüp oje sürmeme, takı takmama, bir şeyler giymek için heveslendiğimde sorun yapıyor. En son kuaförümün erkek olmasını bile sorun etti. Yaşadığım şehirde işini iyi yapan bayan kuaför yok zaten ama bunu anlamıyor ben bulurum nasıl yok diyor. Özgüven sorunu deseniz yok. Ben zaten yakışıklı buluyorum ve çok da seviyorum. Özünde çok merhametli ve karakterli bir insan. O da kendini beğenir. Bundan eminim. Daha iyi yorum yapmanız açısından en başlarda yaşadığımız bir tartışmayı anlatmak istiyorum. Onla tanışmadan önce okulda benden hoşlanan ikimizden de 3-4 yaş büyük tıp okuyan bir çocuk vardı. Ben her fırsatta onu reddetmiştim. O karşıma çıktıktan bir süre sonra benle tekrar konuşmak istemişti. Ben de gayet sert bir dille sevgilim olduğunu ama onla konuşmamanın sebebinin hayatımda biri olması olmadığını söyledim. Bir daha karşıma çıkmamasını rica ettim. Bu konuşmayı silmemem gerektiğini düşünüp erkek arkadaşıma gösterdim. Hatta çok sert konuştuğum için hoşuna gideceğini bile düşündüm. Ama gördüğünde hiç de öyle olmadı. O günden beri her fırsatta alttan alttan sorular soruyor. Doktor olunca ne oluyor ki, tıpçılar böyle şöyle diyor. Ben bir keresinde hastalandığımda "doktora gideyim doktordan daha mı iyi bilecez" demiştim ve hasta halimle tartışmak zorunda kalmıştım. Sürekli benim doktor hayranlığım olduğu konusunda laf sokmaya çalıştı. Gerçekten artık dayanılacak gibi değil. Artık cevap verdiğimde de çok değiştin deyip tartışma çıkarıyor. Ne yapacağımı şaşırdım.
Onun dışında her şeyi dramatikleştirme gibi bir huyu var. Rahatça elde ettiği bir şey olsun istemiyor. Zorluk çekip kazanmak istiyor her şeyi. Maddi durumu iyidir. Babası her türlü desteği sağladı bu zamana kadar. Bu yaz tatilinde parasal bir meselede tartıştı babasıyla ve ona inat olsun diye bir işe girdi. Çok yorucu bir iş garsonluk yapıyor. Günde 13 saat çalışıyor akşam işten çıktığında sadece tramvayda konuşuyoruz sonra uyuyor. Günde on beş dakika yani. Böyle olunca da ben onla konuşurken konu seçiyorum. Genelde de hep o konuşuyor, işini anlatıyor. Benim sıkıntılarım olduğunda da anlatmıyorum yorgun diye. Bu aralar bir ayakkabıya ihtiyacım vardı. Bunu ona söyledim. Bana sormadan alacağına emin olduğum için de telefonla konuşurken konuşmamız aynen şu;
-bu arada ben bir ayakkabı beğendim onu alayım diyorum internetten.
-ben alırdım sana niye acele ediyorsun ki?
-yok ben bunu beğendim alacam.
-bakarız.
-bakarız diyecek bir şey yok bir ayakkabı işte.
-tamam al hadi napalım. İnecem şimdi kapatmam lazım.
-tamam o zaman gidiyorum sipariş ediyorum.
Tabi ben özet geçtim. Arada ayakkabı modelini ne zaman geleceğini falan da söyledim. Gidip sipariş ettim. Parasal olarak bir sıkıntım yok haberi olsun diye alışverişlerimi ona haber verip yapıyorum. Daha sonraki günler hiç konuşamadığımız için bu ayakkabı konusu da açılmadı hiç. Dün gece birdenbire alıp almadığımı sordu. Ben de aldım ama daha gelmedi dedim. Birden sinirlendi. Sözde ben ona söylememişim sadece bakacam demişim. Konuyu verdiğim değere getirdi. İnsan bir fotoğrafını atar ben bir şey alsam senin fikrini almadan almıyorum dedi. Ayakkabı da bilirsiniz siyah klasik model superga. Daha önce farklı rengini kullanmıştım o da görmüştü zaten. Sonra tartışma uzayınca bana ayakkabı almak için iki gün fazladan çalıştığını söyledi. Böyle yaparak hevesimi kırdın dedi. Sürekli bunu yapıyor. Normal bir durumda olsa almak istemez belki ama saatlerce çalıştım yoruldum belim kırıldı senin için dedi. Dışardan dinleyen biri benim param olmadığını, bir ayakkabı için bile ona ihtiyacım olduğunu düşünür. Gülsem mi ağlasam mı şaşırdım. Bana komik geliyor açıkçası. Bazen istediği şeyin bu olduğunu düşünüyorum. Maddi manevi her konuda ona bağlı olmamı istiyor.
Sonuna kadar okuyan herkese sabrı için teşekkür ederim. İnanın yazacak daha çok şey var. Bu kadar özetleyebildim.
Benim sorunum erkek arkadaşımla. 1,5 yılı aşkın bir ilişkimiz var. İkimiz de 20 yaşındayız. Aynı üniversitenin farklı bölümlerinde okuyoruz. O diş hekimliği ben eczacılık. Maddi ve manevi beklentilerimiz, aile yapımız, etnik kökenlerimiz örtüşüyor. Ama gelin görün ki erkek arkadaşımın değişmez fikirleri ve olur olmaz kıskançlıkları var. Çok küçük şeylerden tartışabiliyoruz. Bazen onun bana yapıp saatlerce tartışabildiğimiz kıskançlıkları ben yaptığımda deli oluyor. Ben cevap verdikçe de hakaret etmeye kadar varıyor iş. Daha dün gece onu uyardım. Bir daha bana hakaret edersen senle tek kelime etmem dedim. Şu an normal bir şekilde konuşuyoruz. Zaten özür dileme huyu hiç yok. Ben en ufak şeyde özür diliyorum çünkü özür insanın içini rahatlatıyor. Ama o bunu yapmak yerine konuyu değiştiriyor yada araya zaman koyup hiçbir şey olmamış gibi davranmayı seçiyor. Ciddi bir öfke kontrolü sorunu var. Tartışmalarda gözü bir şeyi görmüyor. İlişkimizin başından beri ufak ufak başlayıp şu an sınırını aşmış kısıtlamaları var. Şunu giyme, şunu takma, şunla konuşma gibi. Takmayı takıştırmayı çok severim ve bunlar bana göre bir heves. Kimse bir takıyla yada kıyafetle çekici olmaz bence. Ama o bunun tam tersini düşünüp oje sürmeme, takı takmama, bir şeyler giymek için heveslendiğimde sorun yapıyor. En son kuaförümün erkek olmasını bile sorun etti. Yaşadığım şehirde işini iyi yapan bayan kuaför yok zaten ama bunu anlamıyor ben bulurum nasıl yok diyor. Özgüven sorunu deseniz yok. Ben zaten yakışıklı buluyorum ve çok da seviyorum. Özünde çok merhametli ve karakterli bir insan. O da kendini beğenir. Bundan eminim. Daha iyi yorum yapmanız açısından en başlarda yaşadığımız bir tartışmayı anlatmak istiyorum. Onla tanışmadan önce okulda benden hoşlanan ikimizden de 3-4 yaş büyük tıp okuyan bir çocuk vardı. Ben her fırsatta onu reddetmiştim. O karşıma çıktıktan bir süre sonra benle tekrar konuşmak istemişti. Ben de gayet sert bir dille sevgilim olduğunu ama onla konuşmamanın sebebinin hayatımda biri olması olmadığını söyledim. Bir daha karşıma çıkmamasını rica ettim. Bu konuşmayı silmemem gerektiğini düşünüp erkek arkadaşıma gösterdim. Hatta çok sert konuştuğum için hoşuna gideceğini bile düşündüm. Ama gördüğünde hiç de öyle olmadı. O günden beri her fırsatta alttan alttan sorular soruyor. Doktor olunca ne oluyor ki, tıpçılar böyle şöyle diyor. Ben bir keresinde hastalandığımda "doktora gideyim doktordan daha mı iyi bilecez" demiştim ve hasta halimle tartışmak zorunda kalmıştım. Sürekli benim doktor hayranlığım olduğu konusunda laf sokmaya çalıştı. Gerçekten artık dayanılacak gibi değil. Artık cevap verdiğimde de çok değiştin deyip tartışma çıkarıyor. Ne yapacağımı şaşırdım.
Onun dışında her şeyi dramatikleştirme gibi bir huyu var. Rahatça elde ettiği bir şey olsun istemiyor. Zorluk çekip kazanmak istiyor her şeyi. Maddi durumu iyidir. Babası her türlü desteği sağladı bu zamana kadar. Bu yaz tatilinde parasal bir meselede tartıştı babasıyla ve ona inat olsun diye bir işe girdi. Çok yorucu bir iş garsonluk yapıyor. Günde 13 saat çalışıyor akşam işten çıktığında sadece tramvayda konuşuyoruz sonra uyuyor. Günde on beş dakika yani. Böyle olunca da ben onla konuşurken konu seçiyorum. Genelde de hep o konuşuyor, işini anlatıyor. Benim sıkıntılarım olduğunda da anlatmıyorum yorgun diye. Bu aralar bir ayakkabıya ihtiyacım vardı. Bunu ona söyledim. Bana sormadan alacağına emin olduğum için de telefonla konuşurken konuşmamız aynen şu;
-bu arada ben bir ayakkabı beğendim onu alayım diyorum internetten.
-ben alırdım sana niye acele ediyorsun ki?
-yok ben bunu beğendim alacam.
-bakarız.
-bakarız diyecek bir şey yok bir ayakkabı işte.
-tamam al hadi napalım. İnecem şimdi kapatmam lazım.
-tamam o zaman gidiyorum sipariş ediyorum.
Tabi ben özet geçtim. Arada ayakkabı modelini ne zaman geleceğini falan da söyledim. Gidip sipariş ettim. Parasal olarak bir sıkıntım yok haberi olsun diye alışverişlerimi ona haber verip yapıyorum. Daha sonraki günler hiç konuşamadığımız için bu ayakkabı konusu da açılmadı hiç. Dün gece birdenbire alıp almadığımı sordu. Ben de aldım ama daha gelmedi dedim. Birden sinirlendi. Sözde ben ona söylememişim sadece bakacam demişim. Konuyu verdiğim değere getirdi. İnsan bir fotoğrafını atar ben bir şey alsam senin fikrini almadan almıyorum dedi. Ayakkabı da bilirsiniz siyah klasik model superga. Daha önce farklı rengini kullanmıştım o da görmüştü zaten. Sonra tartışma uzayınca bana ayakkabı almak için iki gün fazladan çalıştığını söyledi. Böyle yaparak hevesimi kırdın dedi. Sürekli bunu yapıyor. Normal bir durumda olsa almak istemez belki ama saatlerce çalıştım yoruldum belim kırıldı senin için dedi. Dışardan dinleyen biri benim param olmadığını, bir ayakkabı için bile ona ihtiyacım olduğunu düşünür. Gülsem mi ağlasam mı şaşırdım. Bana komik geliyor açıkçası. Bazen istediği şeyin bu olduğunu düşünüyorum. Maddi manevi her konuda ona bağlı olmamı istiyor.
Sonuna kadar okuyan herkese sabrı için teşekkür ederim. İnanın yazacak daha çok şey var. Bu kadar özetleyebildim.