Nasıl oldu da hayatta kalmayı başardın ?

Tokat ta hangi dereye girdiniz.Bizim evin yanındaki olmasın:)

Eklediğin kartpostallar satılırdı p.t.t nin önündeki tezgahlarda.En çok simlileri severdik.

Olabilir :)))))) şehir merkezine uzak polis lojmanlarında oturuyorduk... su kanalı da vardı kışın buz tutardı içinde kayardık :)) o kartpostallardan her sene akrabalara gönderirdik :) ne günlerdi......
 
kartpostal koyan arkadaştan aklıma geldi. eski para , peçete , davetiye koleksiyonum vardı. kokulu not kağıdı biriktirirdim arkadaşlardan toplardık birbirimizde olmayanları.
 
80-
bir köy çocuğu olarak sınır nedir bilmedim. sırdaşım arkadaşım bilgisayarlar değil ağaçlardı. oyun alanım kapalı alanlar değil dağlar tepelerdi. şehir benim için keşfedilmesi korkunç ama bir o kadar cazip "tek gözlü bi canavar" gibiydi. kokrunç ama çekici. ayın 15 inden 15 ine yaşadığım en büyük zevkim babm ile sabah ezanında evden çıkıp , köy dolmuşuna binmek ve şehre gitmekti. köy dolmuşunda yapılan erkek muhabbetleri bana nini gibi gelirdi. hı bide babmla gitmediğim zamanlar babamın hediye olarak getidiği eti puflar tek aşkımdı. sipariş listesi yapılıdrı. adı "ısmarıç". sonra son bahar aylarında turşuluk için gelen , çuval çuval patlıcanlar, kasa kasa kasa biberlerden gizlice aşırılan ve arkadaşlarla pişirilen doyumsuz lezzetli patlıcan yemekleri.

şehre göçle gelen başka bir hayat. pijamalı ilkokul günleri.:))))
sonra külotlu çorabı keşif.

ve tabiki arkadaşlarla akşam 7-8 lere kadar sokak oyunları vee tabiki şehir efsaneleri "vampirler"

telefon sapıklıkları, sokak düğünleri, her köşe başında olmayan nadir yrelerde bulunan kırık salıncaklı ama çok değerli çocuk parkları,
sokakta yenilen ekmek ve salatalık ikilisi vs.
 
Tipitip 30 yaşını devirdi

Karikatürist Bülent Arabacıoğlu'nun yarattığı karikatür kahramanı Tipitip'in maceraları sakızların içinde hâlâ devam ediyor. Çocukların neşeli dostu Tipitip geçen zaman içinde kıyafetini ve saç şeklini değiştirdi; evlendi ve çocukları oldu...




hatırladınız mı ?
 
şirinler
şeker kız candy
nasılda severek izlerdimm izlememem için arkamdan terlik fırlatan ablam benden beter müftelası olmuştu
özledimm ben o günlei hemde çokk
 

bu komik bir anımı hatırlattı bana
döğmeli sakızlar vardı bir gün bakkala gittin dövmeli sakız istiyorum dedim bakkal bana dövmeli yok dayaklı var vereyimmi demişti
bende saf saf onasıl bişeyki die sormuştumm
 
Olabilir :)))))) şehir merkezine uzak polis lojmanlarında oturuyorduk... su kanalı da vardı kışın buz tutardı içinde kayardık :)) o kartpostallardan her sene akrabalara gönderirdik :) ne günlerdi......

Biliyorum o lojmanları.Su kanallarında az yüzmezdi çocuklar.Ah memleket:)

Irmagı deresı sukanalı çoktur Tokatımın.Ama kızlar yüzemezdi.Ayıp diye.Erkek çocukları arabadan çıkma şamyellerle çup çup..dalarlardı.

İçimiz giderdi bizde dalsak diye

Yaşasın Yeşilırmak ve kolları.
 
okul hayatı ne kadar rahattı 80'lerde...
geçmemiz gereken sınavlar, gitmemiz gereken dershaneler, yapmamız gereken sayfalarca ödevlerimiz yoktu.
okul çıkışı, sokakta oynardık biz. Önce ödev, sonra sokak diyen, ödevlerimizi tek tek kontrol eden annelerimiz yoktu..
öğreniyorduk bir şekilde, öğretmenlerimiz okulda öğretiyordu demek herşeyi..
dersler hayatın merkezi değildi. Bizdik hayatın merkezi...


çocuklarıma içim acıdı şimdi bir kez daha...
 
63 doğumluyum.Benim çocukluğumda değil cep ev telefonu yokdu.Mektuplaşılırdı.Evimize ilk tv gelişi 70li yıllar sanırım(siyah beyaz/Çanakakle den kolay çıkan Yunan tv)

Annem de 63 doğumlu, onun çocukluğu da inanılmaz anıları, hatıraları, dudak ısırtan cinsten..
Onların dönemi (senin dönemin) biraz daha karmaşık olsa dahi, yine de yaşanılası temiz bir dünyaymış.



Bizde giderdik park gezmelerine, seke hoplaya cümbür cemaat.
Havuzbaşında oturur çekirdeklerimizi çitler, gazoz alsın babamız diye gözünün içine bakardık.
Gece karanlığında, bir kaç parkta bulunan lambanın altında sallanır, kayardık.
Eminim annemizin ve babamızın gözleri hep üzerimizdeydi, ama biri bizi kaçıracak diye hiç korkumuz olmazdı.

Parklar temizdi bir defa, tinercisi yoktu, sağa sola atılmış kırık şişeler yoktu.
Sadece çocuklar ve masum oyunları vardı...
 

leblebi tozları vardı birde...
minik bir kab içinde satılırdı...
yanında bi de pipeti olurdu....
üüüüffffp diye çekerdik içimize...
her seferinde tıkanırdım ama yine alırdım.
 

En sevdiğim çizgi filmlerdi.
En çok Şeker Kız Candy'i beklerdim televizyon başında.
Başka zamanlar televizyon izlemezdim ben, sadece çizgi film saatinde izlerdim.
Diğer zamanlarda arkadaşlarımla oynar veya bahçede oynardım, televizyon alışkanlığım yok denilecek kadardı, sıkardı beni.
Dışardaki çocukların sesi ve onlar ile oynamak daha cezbediciydi, veya bahçedeki kedileri sevmek...
 
hiç kaçırmadığımız pembe diziler vardı nasılda ertesi günü beklerdik onların yaşadığı aşkı sanki biz yaşıyoduk
dizideki kötü karaktere ailece düşmandık rüyalarıma gireerdi baş roldaki kıza o senin baban yada o seni kandırıyoo yapma die çokk söylemişliğim vardır rüyalarımda
 
Kendimi buldum

Ama bu bildiğiniz pakette satılan pufluğu sönmüş pamuk şekerlerinden değil bi kerem
Bu pamuk şekerinin tozunu makineye boşaltıp anında böyle puf puf olan şekeri çubuğa sarıp bize veren amcanın pamuk şekerlerinden
 
banyolar pazar günü yapılırdı.banyodan hemen sonra el öpülürdü ve daha sonra ardından bizimkiler ailecek seyredilir yatılırdı.
 

köyde bahçe komşumuz bakkalcılık yapardı. bizde doyamıyoz sakıza. çikolta falan yok şimdiki gibi. sakız, şeker çeşitleri. bi yumurtaya bi şeker. para nerde. tavukta kolay yumurtlamıyo. neyse bizim bahçeden ağaca tırmanıyon onların damdasın. çocuk aklı. kankamla tırmandık atladık dama . damdan açık pencere bulup daldık içeri. 5-6 yaşlarındayım. ne kadar sakız varsa .... muhtelelen tipi tip amcalıyıdı. şekerler. doldurduk koynumuza. tam gidecekken enselenmezmiyiz.

allahtan dayak yemedik. bi şekerle gönderildik.
 
Bi tane daha resmimi buldum



Yırtılmış terlik verdiğimiz amcadan elma şekeri alırdık , mandal almak ta bi seçenekti ama onu beğenmezdik tabi
 
O yılların çizgi filmleri,dizileri de bir başkaydı :)

macgyver'ı hiç kaçırmazdım, kara şimşek, he-man, she-ra,thundercats,yakari... favorilerimden sadece bir kaçı :)))



 

ne demiş usta Sezen," çocuklar ergen doğuyor, ninniler kahramanlık masalları".
 
bende çok tv izlemezdim ama çılgın bediş şirinle ve şeker kız candy müftelasıydım
daha çok sokakta oynardım akşam karanlığı olunca babam eve gelmeden eve kaçardım sokakta görürse affı yoktu
gizli gizli ablamların arkadaşlarıyla konuşmalarını dinlerdim ( ne ayıp)
onların bir birlerine hoşlandıkarı çocukları anlatması çok ilginç gelirdi
leblebi tozları vardı birde...
minik bir kab içinde satılırdı...
yanında bi de pipeti olurdu....
üüüüffffp diye çekerdik içimize...
her seferinde tıkanırdım ama yine alırdım.
dedim ya ben köy çocuğuyum kendi leblebi tozumuzu kendimiz yapardık
limon tuzu biber nane nasılda güzel gelirditadıdı
annem sabah erkenden kalkar yayık yayardı (tere yağı çıkarırdı eski tip ahşap yayıklardan) ayranı mis gibi olurdu tereyağının tadına doyulmazdı yanındada sıcacık bazlama ohh miss şimdi düşünüyorumda ne kadar şanslıymışız şimdi hakiki tee yağını bulamıyoruz
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…