Ay ruhum daraldı. Film gibi gözümün önünden geçti resmen. Çok haklısınız.. Uzaklaşırsam geçer sandım, daha da bağlandılar çocuklarına. Mesafe sadece tek taraf isteyince konmuyormuş onu anladım. Zaten sırf birinin anasına, dıdısına mecbur olacağım diye evlenmek istemiyordum, şansıma en beteri düştübu aileye bir torun vermeyi hayal edebiliyor musun?
bence zararin neresinden dönsen kar. esini simdi seviyorsun ki simdi bile oldukca ezik birisi. bir de seni savunamadigi gibi dogacak cocugunu da ailesine ezdirdigini düşün. kaynananin bakarim ben diye size karargah kurdugunu, kayinbabanin gelin emziriyor demeden yali kazigi gibi salonun ortasinda oturup hizmet beklemesini, diger torunlarla kiyaslar, ozledik bahanesiyle hep gelmeler, görüntülü aramalar, toruna dede ismi vermek istemeler, gittigi kursu sacma bulmalar, her an bjr anne elestirisi, sunnete karisma, ille düğün isteme... ne bileyim dedigim gibi esini simdi seviyorsun. yarin nefret etmen olasi. KK masallah diyip alkisladigimiz nice kocalardan lohusa doneminde tiksindirdi bizi. siz devam da etseniz yolun sonu guzel bjr yere cikmayacak gibi
Misafire hizmet etmemek böyle ailelerde ayıp karşılanıyor. Bazıları ziyaretlerden sonra yemek yapamıyor, temizlik yapamıyor gibi dedikodular yapıyorlar. Düşünce yapılarını bildiği için çekiniyordur. Misafirlere hazırlık yaparken eşinize de sorumluluk verin. Sanırım ailemi kırmayayım kafasında ama sizde bu durumların oluşturduğu üzüntüyü de görmesi ve ona göre bir orta yolu bulması lazım gibi.ben sana yardım ederim, hazır alırız vs. çözümler üretiyor sadece.
Yapıyo, özellikle kendi ailesi gelecekse çok yardımcı olur ama çay servisi bile yapsa rahatsız oluyolar. Kv “oğlum sen bırak bütün gün işte yoruluyorsun zaten” diyo. Halbuki ben de çalışıyorum ama evden çalıştığım için onu işten saymıyor sanırımMisafire hizmet etmemek böyle ailelerde ayıp karşılanıyor. Bazıları ziyaretlerden sonra yemek yapamıyor, temizlik yapamıyor gibi dedikodular yapıyorlar. Düşünce yapılarını bildiği için çekiniyordur. Misafirlere hazırlık yaparken eşinize de sorumluluk verin. Sanırım ailemi kırmayayım kafasında ama sizde bu durumların oluşturduğu üzüntüyü de görmesi ve ona göre bir orta yolu bulması lazım gibi.
eşinin kötü niyetli olduğunu sanmıyorum yaO zaman eşim çok iyidir deme. Anlatmamış sana evlendikten sonra ailesinin beklentisini, kendisinin ailesine diş geçiremediğini, nasıl bir ortamda yaşayacağını. Evlenelim, sonrasına bakarım demiş. Ailesinin kafasında eşin. Yoksa saçma nedenlerle, örneğin sevilmemekten korkmak gibi, sana bu hayatı zindan etmezdi. Kendini kandırıyorsun sadece.
Ah ah bu kazık kadar olmuş evlatlarına aşık kvler... Ona laf ederler, buna küserler, her fırsatta darlarlar, yaparlar da yaparlar. Hiç ama hiç anlamıyorum bu insanların yapışık yaşama isteğini gerçekten.Kvnin çocuklarından başka bir dünyası yok.
Bu cümleyi görünce kendimi tutamadım ikinciyi yazıyorum. Ne hikmetse bu insanların biricik oğulları her zaman çalışmaktan dolayı yorgundur.Kv “oğlum sen bırak bütün gün işte yoruluyorsun zaten” diyo.
bence herkes muhafazakarlikla gelenekselligi ya da ataerkilligi karistiriyor. benim ailem ultra muhafazakardir ama kesinlikle geleneksel degil, herkes cok rahat, isteyen istedigi kadar gidip gorur, erkekler her turlu isi yapar. esimin ailesi muhafazakar degil ama gelenekseldir. onlarda hizmet cok onemli ama gelinlere hizmet ettirmiyorlar :)eşinin kötü niyetli olduğunu sanmıyorum ya
erkekler gerçekten odun bu konularda
hele muhafazakar aile erkekleri, kendisi dindar olmasa bile genlerinde var bazı şeyler...
benim sülale-geniş aile de gelenekçidir muhafazakardır (kendi ailem dindardır)
ama farklı farklı aileler de var
mesela gelinlerin elini hiçbir şeye sürmediği, iş yapılacaksa da evdeki erkeklerin veya görümcenin yaptığı evler de var. hatta kızların el sürmediği ve damatların yaptığı evler de var. hepsi tesettürlü, muhafazakar, çoğu tarikat ehli vs. de olan insanlar bunlar. gayet kadınlar bir odada kakara kikiri iken damatlar yemek hazırlar. hizmet eder, çay yapar, çocuk bakar. var yani. (böyle damatlar genel olarak egeli)
ama genel bakılınca evet, kadınlara yük biniyor ve erkekler hele kadın hizmetine alışmış erkekler asla kadının ne kadar ezildiğini, mutfaktaki o kıyameti, lafı sözü, diğer kadınların kaş kaldırıp göz devirmesini, o cık cık cık'ları, senin (seküler tarzınla) ortamdaki "ayrıkotu" halinle hissettiklerini anlamıyorlar. (ailenin ilk başı açık, evlenmeden/atanma gibi mecburiyetler vs. yokken kendi evine çıkan ilk kadınıyım, gel bir de bana sor).
benim babam anca 55 yaşına filan geldi biz (kızları) büyüdük kocaman olduk, sonra hepimizin ayrı evi ayrı düzeni oldu, aaa babam o zaman uyandı ki evde işler kendi kendine olmuyormuş! erkek tarafının akrabaları filan öyle kendiliğinden idare edilmiyormuş.
annem vık demeden her işi 4 4lük yapar, yarım satte 5 çeşit yemek çıkarır, görümceymiş eltiymiş çat diye gelen misafirmiş filan hiç ses etmez, fır döner misafire, (hoş biz de öyle yetiştirildik ama öyle davranınca, babam yavaş yavaş gördü ki oooo nasıl yorucu) ben yorgunluktan bayıldığımı biliyorum. babam böyle amaaaan kızım boşverin yapmayın, yorulmayın, kendi bildiğinizi yapın filana geldi, şimdi başkasını geçtim kendine bile hizmet ettirmiyor
neyse bu işlere evli filan da değilken ayıkıp öngörebilecek erkek, muhafazakar, hele hele, taşralı küçük kentli köy kökenli vs. mahallede bir elin parmaklarını geçmez yani...
anca etrafında benim gibi filan bir kadın olacak o baştan uyandıracak, böyle şeylerden boşanan filan olacak ders alacak. yoksa kendi kendine aydınlanma yaşamış olması ihtimali %0.000001 filan, öyle diyim yani...
Öyle bir ailenin içinden yazıyorum. Hiçte hoş bir durum değil. Dediğiniz gibi evlilik eş ailesini mutlu etmekmişte bizde yaranmaya çalışıyoruz. Bizde de kvdem görümceme karşı seküler (rahat) bize gelince muhafazakar ( bıkkınlık derecede beklenti içindeler) siz haklısınız. Ne kadar az görüşürseniz sizin için o kadar iyi olur. Uzak kaldığınız müddetçe kötü siz olacaksınız ama hiç önemsemeyin. Nasılsa ağzımızda kuş tutsak bile eş ailesine yaranamayız.Kızlar selam. Ben bir konuda fikrinizi almak istiyorum. Çok uzun olacak isteyen okusun istemeyenin canı sağolsun
Eşimin ailesine bir türlü alışamadım. Yaklaşık 2 sene önce evlendik. 3 yıllık ilişkinin 1. yılında ailenin aşırı muhafazakar olduğunu öğrendim. Uzun bir süre eşimin benimle evlenmesine kendilerince “rıza” göstermediler. Tesettürlü olmadığım için. O dönemde de ciddi özveri gösterdim. Eşimin sorunları çözmesini bekledim sessizce. Fevri davranmadım. Ben de tam tersi oldukça seküler bir kadınım. Ailemden asla baskı nedir görmedim. Rahat, kariyer odaklı yetiştirildim. Bu muhabbetler olunca neye uğradığımı şaşırdım. Bunların hala var olmasına şok oldum. Dizilerde olur sanırdım sadece.
Eşime de bu evlenme mevzuları açılmadan önce ben kendi şehrimden ayrılmam, evlilik teklifi gibi bir düşüncen varsa benim şehrime geleceksen olsun yoksa hiç bu toplara girmeyelim dedim, seçimi ona bıraktım, o da tamam dedi. Düğünden kısa süre önce eşimin işi dolayısıyla bir süre onun şehrinde yaşama mecburiyeti çıktı. (Bu durum eşim de dahil hepsinin işine geldi, çünkü aile çok baskı yapıyordu, kız gelir erkeğin memleketine diye.)
Sonrasında evlendik. Gelinliğim bile zerre istemediğim bir modeldi bu insanların saçma sapan kuralları yüzünden. Çok içimde kaldı bu gelinlik mevzusu. Hatta sırf gelinliğimi sevmediğim için hevesim kırıldı, düğüne falan hiç ilgi göstermedim, saldım. Eşim sadece ailemin yanında biraz kıyafetine oturup kalkmana dikkat et yeter diyordu eyv dedim. Ama hala rahatım çünkü giyim kuşam dışında neyle karşılaşacağım hakkında en ufak fikrim yok. Evlenince onların yanında pantolon giyerim biter kafasındayım. Kültür farkı ne giydiğinle bitmiyormuş meğerse..
Onun şehrinde yaşama durumu ilk çıktığında “bak ben senin ailene pek uyum sağlayamam, yengenle abin sürekli git gel halinde, ben bu şekilde yaşamak istemiyorum” dedim. O da “yok ya ayda yılda bir gider geliriz” demişti. Saf gibi inandım. Evlendim ve bir ay olmadan “bizi yemeğe almadınızlar” başladı. “Balkonunda bir kahvaltı etmeden yaz bitti” vs. Sonra yemeğe çağırdım daha pilav yapmayı öğrenemeden 12 kişiye yemek daveti verdim. Destek alabileceğim kimsem de yoktu. Tamam dedim adettir neyse..
Kv 2-3 günde bir çağırır oldu. Birine bahane uydursak birine mecbur gidiyorduk. 1 hafta görüşmesek küsüyodu. Hayatım resmen onlarınkine dönmüştü. Kvne git gel. Evlilik, eş ailesini tatmin etmekten ibaretmiş herhalde dedim. Bu arada ikimiz arasında hiçbir sorun yok ama aile bana inanılmaz batıyordu.
Tabi dayanamadım benim şehrime taşındık, planımızdan erken oldu ama eşim de bunu kabullendi. Çünkü gerçekten bunalıma girmiştim. “Ben her halükarda burdan gideceğim, ya senle ya da sensiz, istersen gelirsin” dedim. Blöf değil, çok ciddiydim ve taşındık. Mesafe çok kısa. Şimdi de sürekli buraya geliyorlar. Mesela kasım ayında 4 haftasonu vardı ve hepsinde burdalardı. Bazı akrabaları burda yaşıyo, onlardan biri grip olsa bile kalkıp geliyolar. Ben artık bunun “biz çocuğumuzun tepesindeyiz” mesajı olduğunu düşünmeye başladım.
Kötü insanlar değiller, sadece çok farklıyız çok. Birbirleri olmadan nefes alamıyorlar gibi. Kvnin çocuklarından başka bir dünyası yok. Obsesif derecede eşşek kadar çocuklarına saplantılı. Benim eşim daha benci. İsteklerimi dinler ve çözüm üretir. Taşınmak gibi. Bu yüzden de benim onu parmağımda oynattığımı düşünüyolar. Özellikle görümcem çok laf sokuyor, bu çocuğu ne hallere düşürdün deyip duruyor. (Örn; sırf kendi kıyafetini ütülüyor diye) Eşimin yenidoğan yeğeni var, eşime “o seni hiç sevmeyecek çünkü sen onu bırakıp gittin” falan diyolar. (Bu adamın ailesi, çocuğu olmayacak çünkü, hayatını yeğenine göre yaşaması gerekiyor.) Karar verildi, taşındık ama hala iğrenç bir baskı var adamın üzerinde.
Benim de bir ailem var. Ben de birilerinin çocuğuyum. Evlendim gittim, annem “siz mutlu olun gerisi mühim değil” dedi. (Ki benim annemle babam ayrı, annem hep tek başınadır evde, onlar gibi koloni değiliz) Buraya geldik daha bir kere darlamadı, canımız ister gideriz. İstemez bir ay gitmeyiz. Çoğunlukla da ben tek gider annemle kahve içerim eşim de evde, dışarıda canı ne istiyorsa yapar. Ama benim bu konuda özgürlüğüm yok. Kendisi de buraya taşındıktan sonra “gerçekten ailelerimiz çok farklıymış, bu kadar tahmin etmiyordum, ben Türkiyede çoğu aile bizimki gibi sanırdım” dedi. Benim dünyamın nasıl değiştiğini anladı mı bilmem.
Bir kere bizi çağırdılar kvler yine. Daha yeni taşınmışız. Ben evlenince aile evimde bıraktığım kedimi buraya dönünce tekrar yanıma almıştım. “Eve alışma sürecinde tekrar anneme bırakamam, yine düzeni bozulacak” dedim. Eşim “Sen gelmezsen laf ederler” dedi diye dünyanın kavgasını ettik. “Bir kere de Laf etmesinler anlayış göstersinler” dedim. “Annem evcil hayvandan anlamaz” diyo. Yani bunlar kendi alışkanlıkları, yaşam tarzları dışında hiçbir şeyi anlamıyorlar.
Eşimi de anlıyorum, onlarla samimi olmayı pek istemediğimi anlıyor ve buna üzülüyor. Bir kere beni yine gelmem için darladı “annem kızını da görmek istiyor” dedi (kızı benmişim) ben de “ben onun kızı değilim, kimseye evlat olmak için evlenmedim, benim bir annem var” dedim. Bu eşime çok dokundu. Ama benim görüşüm bu yönde maalesef.
Beklentileri sürekli iç içe yaşamak, gidip gelmek ve sadece oğullarının gitmesi inanılmaz ayıp, ben de gitmeye mecburum. Misafirlikleri de inanılmaz ağır, muhafazakarların hizmet tutkusunu bilirsiniz, sırf eşim mahcup olmasın diye ben de elimden geleni yapıyorum. Çeşit çeşit ikram hazırlıyorum ama gücüm yetmiyor artık. Ben bu şekilde yetiştirilmedim. Bizde bu gibi kasıntı durumlar yok. Onların en yakınları bile misafir gibi ama biz aile gibiyiz. Evlenmeden önce kendi halinde yaşayan biriyken bir anda hayatım gelin evi programına dönüştü.
Maddi olarak da imkanlarım çok azaldı, ailemin durumu iyi olduğu için sosyal, canı istediği zaman istediği yerde olan biriydim. Şimdi ikimizin geliri bana o hayatı sağlamıyor tabi. Bundan şikayetçi değilim, biliyordum ve maddiyat hiçbir zaman önceliğim olmadı. Ama üstüne bu aile de gelince, herkes evlenip hayatı güzelleşirken ben güzelim hayatımı ziyan etmiş gibi hissediyorum bazen. Çok fedakarlık yaptım, anlatmadığım şeyler de var. Hayatım çok değişti ve bu beni ruhen de başka biri yaptı. Karakterim değişti. Burda benzer bir konuya yorum yapmıştım, “sakın evlenme bunlar rengarenk bir genç kızı eli tepsili bir geline çevirirler” diye. İşte bana bundan oldu.
Hiçbir şeyden keyif almıyorum. Eşimi çok sevsem de evlilik benim mutluluğumu, gençliğimi aldı. Bu mecburiyetlerden bıktım. Eşim dünyanın en tatlı insanı ama onun da aile üzerindeki tesiri ancak bu kadar. Sevilmek onun için çok önemli, ben ya da kendisi birileri tarafından sevilmeyecek, dışlanacak diye ödü kopuyor. Kimler tarafından yetiştirildiğini görünce iyi bile çıkmış o aileden diyorum o ayrı. Ona göre o evlatlıktan reddedilmeden bizim evlenebilmemiz bile bir mucize.
Kızlar bilemedim, bu durum gerçekten sıkıntılı mı yoksa ben bu insanlara ısınamadığım için mi batıyor, kin mi var içimde? Ben nasıl alışacağım bu düzene, bu misafirlik aşkına, bu geleneksel aileye, ailenin beklentisi aşırı yüksek kadınlarına? Hayat hep mi böyle evlenince? Gerçi değil görüyorum. Arkadaşlarım da evlendi gayet gençliklerini yaşıyorlar, ben ise adeta aşiret geliniyim ama altınsız aşiret
Şöyle düşünün , eşiniz neden hiç bir çelişki , sıkıntı ya da seçim yapma durumunda kalmıyor. Neden eşiniz ailemle makul bir görüşme düzeni yapmak ile karısını kaybetmek arasında kalmıyor. Eşimiz iyi falan değil kendinizi kandırmayın, gayet iyi biliyordu ailesini ve sizi . Ama nasıl olsa evlenince katlanmak zorunda kalırsınız ( haklıymış katlanıyorsunuz) diye size yalan söylemiş.Haklısınız ben de aynı yorumu yapardım, ki benzer konularda yapıyorum da. Kendimi kaybetmekle eşimi kaybetmek arasındayım sanki. Belki bir yol bulurum diye düşünüp duruyorum sadece
Keşke, keşke biraz kendimi pozitif yönde kandırabilen biri olsam.. Size katılıyorum ona kızdığım çok nokta var. Bunları düşünüp tartmak onun göreviydi. Ya da şu an idare etmek. Ben aile konuları haricinde iyi bir eş olduğundan bahsettim. Tamamen ailesi gibi diyemem mesela eşim asla dindar değil, beni de asla kısıtlamaz hiçbir konuda ama konu ailesi olunca beni anlamıyor, hep ters düşünüyoruz
Niyeti kötü değildir ama yaptığı şey kötü. İçinde büyüdüğü ailede, eşinden, kendisinden beklenecek şeyleri bilmemesinin imkanı yok. Önceden uyarmalıydı, bak böyle böyle ben ailemi ezemem, çekinirim biraz, aile yapımız bu bu, senden gizli saklım yok demesi gerekirdi. Adam konu sadece kıyafetmiş gibi anlatmış.eşinin kötü niyetli olduğunu sanmıyorum ya
erkekler gerçekten odun bu konularda
hele muhafazakar aile erkekleri, kendisi dindar olmasa bile genlerinde var bazı şeyler...
benim sülale-geniş aile de gelenekçidir muhafazakardır (kendi ailem dindardır)
ama farklı farklı aileler de var
mesela gelinlerin elini hiçbir şeye sürmediği, iş yapılacaksa da evdeki erkeklerin veya görümcenin yaptığı evler de var. hatta kızların el sürmediği ve damatların yaptığı evler de var. hepsi tesettürlü, muhafazakar, çoğu tarikat ehli vs. de olan insanlar bunlar. gayet kadınlar bir odada kakara kikiri iken damatlar yemek hazırlar. hizmet eder, çay yapar, çocuk bakar. var yani. (böyle damatlar genel olarak egeli)
ama genel bakılınca evet, kadınlara yük biniyor ve erkekler hele kadın hizmetine alışmış erkekler asla kadının ne kadar ezildiğini, mutfaktaki o kıyameti, lafı sözü, diğer kadınların kaş kaldırıp göz devirmesini, o cık cık cık'ları, senin (seküler tarzınla) ortamdaki "ayrıkotu" halinle hissettiklerini anlamıyorlar. (ailenin ilk başı açık, evlenmeden/atanma gibi mecburiyetler vs. yokken kendi evine çıkan ilk kadınıyım, gel bir de bana sor).
benim babam anca 55 yaşına filan geldi biz (kızları) büyüdük kocaman olduk, sonra hepimizin ayrı evi ayrı düzeni oldu, aaa babam o zaman uyandı ki evde işler kendi kendine olmuyormuş! erkek tarafının akrabaları filan öyle kendiliğinden idare edilmiyormuş.
annem vık demeden her işi 4 4lük yapar, yarım satte 5 çeşit yemek çıkarır, görümceymiş eltiymiş çat diye gelen misafirmiş filan hiç ses etmez, fır döner misafire, (hoş biz de öyle yetiştirildik ama öyle davranınca, babam yavaş yavaş gördü ki oooo nasıl yorucu) ben yorgunluktan bayıldığımı biliyorum. babam böyle amaaaan kızım boşverin yapmayın, yorulmayın, kendi bildiğinizi yapın filana geldi, şimdi başkasını geçtim kendine bile hizmet ettirmiyor
neyse bu işlere evli filan da değilken ayıkıp öngörebilecek erkek, muhafazakar, hele hele, taşralı küçük kentli köy kökenli vs. mahallede bir elin parmaklarını geçmez yani...
anca etrafında benim gibi filan bir kadın olacak o baştan uyandıracak, böyle şeylerden boşanan filan olacak ders alacak. yoksa kendi kendine aydınlanma yaşamış olması ihtimali %0.000001 filan, öyle diyim yani...
Derdini Bu kadar net guzel anlatan uye cok nadir burda en basta bunun icin kutluyorum sizi. Daha sonra kendinizden benliğinizden ödün vermediginiz icin. Size verecek bir tavsiyem yok bie sure cocuk yapmayindan baska. Geri kalan durumda zaten bu sekilde giderse muhtemelen bu evlilik uzun surmez.birinin ayrilmasi tabiki kimseyi mutlu etmez ama siz ayrilmalisiniz. Cok uzuluyorum boyle pirlanta gibi kariyer kultur sahibi kizlarin bu tarz ailelere dusmesine. Adamlar iyi olsa aileleri yakadan düşmüyor. Hem culsuzlar hem asiret gibi takiliyor hepsi vallahiKızlar selam. Ben bir konuda fikrinizi almak istiyorum. Çok uzun olacak isteyen okusun istemeyenin canı sağolsun
Eşimin ailesine bir türlü alışamadım. Yaklaşık 2 sene önce evlendik. 3 yıllık ilişkinin 1. yılında ailenin aşırı muhafazakar olduğunu öğrendim. Uzun bir süre eşimin benimle evlenmesine kendilerince “rıza” göstermediler. Tesettürlü olmadığım için. O dönemde de ciddi özveri gösterdim. Eşimin sorunları çözmesini bekledim sessizce. Fevri davranmadım. Ben de tam tersi oldukça seküler bir kadınım. Ailemden asla baskı nedir görmedim. Rahat, kariyer odaklı yetiştirildim. Bu muhabbetler olunca neye uğradığımı şaşırdım. Bunların hala var olmasına şok oldum. Dizilerde olur sanırdım sadece.
Eşime de bu evlenme mevzuları açılmadan önce ben kendi şehrimden ayrılmam, evlilik teklifi gibi bir düşüncen varsa benim şehrime geleceksen olsun yoksa hiç bu toplara girmeyelim dedim, seçimi ona bıraktım, o da tamam dedi. Düğünden kısa süre önce eşimin işi dolayısıyla bir süre onun şehrinde yaşama mecburiyeti çıktı. (Bu durum eşim de dahil hepsinin işine geldi, çünkü aile çok baskı yapıyordu, kız gelir erkeğin memleketine diye.)
Sonrasında evlendik. Gelinliğim bile zerre istemediğim bir modeldi bu insanların saçma sapan kuralları yüzünden. Çok içimde kaldı bu gelinlik mevzusu. Hatta sırf gelinliğimi sevmediğim için hevesim kırıldı, düğüne falan hiç ilgi göstermedim, saldım. Eşim sadece ailemin yanında biraz kıyafetine oturup kalkmana dikkat et yeter diyordu eyv dedim. Ama hala rahatım çünkü giyim kuşam dışında neyle karşılaşacağım hakkında en ufak fikrim yok. Evlenince onların yanında pantolon giyerim biter kafasındayım. Kültür farkı ne giydiğinle bitmiyormuş meğerse..
Onun şehrinde yaşama durumu ilk çıktığında “bak ben senin ailene pek uyum sağlayamam, yengenle abin sürekli git gel halinde, ben bu şekilde yaşamak istemiyorum” dedim. O da “yok ya ayda yılda bir gider geliriz” demişti. Saf gibi inandım. Evlendim ve bir ay olmadan “bizi yemeğe almadınızlar” başladı. “Balkonunda bir kahvaltı etmeden yaz bitti” vs. Sonra yemeğe çağırdım daha pilav yapmayı öğrenemeden 12 kişiye yemek daveti verdim. Destek alabileceğim kimsem de yoktu. Tamam dedim adettir neyse..
Kv 2-3 günde bir çağırır oldu. Birine bahane uydursak birine mecbur gidiyorduk. 1 hafta görüşmesek küsüyodu. Hayatım resmen onlarınkine dönmüştü. Kvne git gel. Evlilik, eş ailesini tatmin etmekten ibaretmiş herhalde dedim. Bu arada ikimiz arasında hiçbir sorun yok ama aile bana inanılmaz batıyordu.
Tabi dayanamadım benim şehrime taşındık, planımızdan erken oldu ama eşim de bunu kabullendi. Çünkü gerçekten bunalıma girmiştim. “Ben her halükarda burdan gideceğim, ya senle ya da sensiz, istersen gelirsin” dedim. Blöf değil, çok ciddiydim ve taşındık. Mesafe çok kısa. Şimdi de sürekli buraya geliyorlar. Mesela kasım ayında 4 haftasonu vardı ve hepsinde burdalardı. Bazı akrabaları burda yaşıyo, onlardan biri grip olsa bile kalkıp geliyolar. Ben artık bunun “biz çocuğumuzun tepesindeyiz” mesajı olduğunu düşünmeye başladım.
Kötü insanlar değiller, sadece çok farklıyız çok. Birbirleri olmadan nefes alamıyorlar gibi. Kvnin çocuklarından başka bir dünyası yok. Obsesif derecede eşşek kadar çocuklarına saplantılı. Benim eşim daha benci. İsteklerimi dinler ve çözüm üretir. Taşınmak gibi. Bu yüzden de benim onu parmağımda oynattığımı düşünüyolar. Özellikle görümcem çok laf sokuyor, bu çocuğu ne hallere düşürdün deyip duruyor. (Örn; sırf kendi kıyafetini ütülüyor diye) Eşimin yenidoğan yeğeni var, eşime “o seni hiç sevmeyecek çünkü sen onu bırakıp gittin” falan diyolar. (Bu adamın ailesi, çocuğu olmayacak çünkü, hayatını yeğenine göre yaşaması gerekiyor.) Karar verildi, taşındık ama hala iğrenç bir baskı var adamın üzerinde.
Benim de bir ailem var. Ben de birilerinin çocuğuyum. Evlendim gittim, annem “siz mutlu olun gerisi mühim değil” dedi. (Ki benim annemle babam ayrı, annem hep tek başınadır evde, onlar gibi koloni değiliz) Buraya geldik daha bir kere darlamadı, canımız ister gideriz. İstemez bir ay gitmeyiz. Çoğunlukla da ben tek gider annemle kahve içerim eşim de evde, dışarıda canı ne istiyorsa yapar. Ama benim bu konuda özgürlüğüm yok. Kendisi de buraya taşındıktan sonra “gerçekten ailelerimiz çok farklıymış, bu kadar tahmin etmiyordum, ben Türkiyede çoğu aile bizimki gibi sanırdım” dedi. Benim dünyamın nasıl değiştiğini anladı mı bilmem.
Bir kere bizi çağırdılar kvler yine. Daha yeni taşınmışız. Ben evlenince aile evimde bıraktığım kedimi buraya dönünce tekrar yanıma almıştım. “Eve alışma sürecinde tekrar anneme bırakamam, yine düzeni bozulacak” dedim. Eşim “Sen gelmezsen laf ederler” dedi diye dünyanın kavgasını ettik. “Bir kere de Laf etmesinler anlayış göstersinler” dedim. “Annem evcil hayvandan anlamaz” diyo. Yani bunlar kendi alışkanlıkları, yaşam tarzları dışında hiçbir şeyi anlamıyorlar.
Eşimi de anlıyorum, onlarla samimi olmayı pek istemediğimi anlıyor ve buna üzülüyor. Bir kere beni yine gelmem için darladı “annem kızını da görmek istiyor” dedi (kızı benmişim) ben de “ben onun kızı değilim, kimseye evlat olmak için evlenmedim, benim bir annem var” dedim. Bu eşime çok dokundu. Ama benim görüşüm bu yönde maalesef.
Beklentileri sürekli iç içe yaşamak, gidip gelmek ve sadece oğullarının gitmesi inanılmaz ayıp, ben de gitmeye mecburum. Misafirlikleri de inanılmaz ağır, muhafazakarların hizmet tutkusunu bilirsiniz, sırf eşim mahcup olmasın diye ben de elimden geleni yapıyorum. Çeşit çeşit ikram hazırlıyorum ama gücüm yetmiyor artık. Ben bu şekilde yetiştirilmedim. Bizde bu gibi kasıntı durumlar yok. Onların en yakınları bile misafir gibi ama biz aile gibiyiz. Evlenmeden önce kendi halinde yaşayan biriyken bir anda hayatım gelin evi programına dönüştü.
Maddi olarak da imkanlarım çok azaldı, ailemin durumu iyi olduğu için sosyal, canı istediği zaman istediği yerde olan biriydim. Şimdi ikimizin geliri bana o hayatı sağlamıyor tabi. Bundan şikayetçi değilim, biliyordum ve maddiyat hiçbir zaman önceliğim olmadı. Ama üstüne bu aile de gelince, herkes evlenip hayatı güzelleşirken ben güzelim hayatımı ziyan etmiş gibi hissediyorum bazen. Çok fedakarlık yaptım, anlatmadığım şeyler de var. Hayatım çok değişti ve bu beni ruhen de başka biri yaptı. Karakterim değişti. Burda benzer bir konuya yorum yapmıştım, “sakın evlenme bunlar rengarenk bir genç kızı eli tepsili bir geline çevirirler” diye. İşte bana bundan oldu.
Hiçbir şeyden keyif almıyorum. Eşimi çok sevsem de evlilik benim mutluluğumu, gençliğimi aldı. Bu mecburiyetlerden bıktım. Eşim dünyanın en tatlı insanı ama onun da aile üzerindeki tesiri ancak bu kadar. Sevilmek onun için çok önemli, ben ya da kendisi birileri tarafından sevilmeyecek, dışlanacak diye ödü kopuyor. Kimler tarafından yetiştirildiğini görünce iyi bile çıkmış o aileden diyorum o ayrı. Ona göre o evlatlıktan reddedilmeden bizim evlenebilmemiz bile bir mucize.
Kızlar bilemedim, bu durum gerçekten sıkıntılı mı yoksa ben bu insanlara ısınamadığım için mi batıyor, kin mi var içimde? Ben nasıl alışacağım bu düzene, bu misafirlik aşkına, bu geleneksel aileye, ailenin beklentisi aşırı yüksek kadınlarına? Hayat hep mi böyle evlenince? Gerçi değil görüyorum. Arkadaşlarım da evlendi gayet gençliklerini yaşıyorlar, ben ise adeta aşiret geliniyim ama altınsız aşiret
Haklısınız, yabancısıydım mevzunun. Daha önce bu tarz bir aile görmemiştim. O yüzden bilemedim.. dediğim gibi mevzu sadece kıyafet sanıyordum. Eşim de durumu öyle yansıttı
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?