arkadaşım,,,bana laf çarptırmışınız ama:) ben ne dediğimi gayet iyi biliyorum ve de söylediğim şeyin sonuna dek arkasındayım! DOA kozmetiğe güvenmiyorum...olay hayvan deneyi mevzusu da değil sadece!!!!! PETA'yı karalamaları,olağanüstü cehaletleri bile bana yeterince neyin ne olduğunu anlatıyor...
AYRICA;hangi yağın fermante olduktan sonra hangi yağla karıştırıldığında atıyorum cildinizde yada gözünüzde,göz altınızda tahribat yapıp yapmadığı,yakıp yakmadığı,alerji reaksiyonu geliştirmediği nerede test ediliyor sanıyorsunuz da,yağları bu kadar masumane görüyorsunuz,,,hala anlayabilmiş değilim? sanıyormusnuz ki o kutu ambalajlanıp satılan bilindik yağların dışındaki türev yağlar hayvanlar üzerinde test edilmiyor?
böyle bir ihtiyaç yok deyip, insanları yanıltmayın!
% 100 bitkisel' zehirler de var
“% 100 bitkisel” ne demektir? Daha doğrusu, bir şeyin “% 100 bitkisel” olması, o şeyin başka şeylere göre daha sağlıklı, daha yararlı olduğunun garantisi midir? Bu ibareyi bir reklam unsuru olarak kullanan şirketler, hem bu tür bir algının varlığından yararlanmaya çalışıyor, hem de aynı algıyı güçlendirmeye. Oysa en öldürücü zehirler de “% 100 bitkisel” olabiliyor!
Yalnızca 12 acı bademin bir çocuğu öldürebileceğini biliyor muydunuz?
Siyanürün zehirli bir madde olduğunu herkes bilir. Ama elma, kiraz, şeftali, kayısı ve erik gibi meyvelerin çekirdeklerinin de siyanür kaynağı olduğu pek az kimse bilir. Bu meyvelerin yanı sıra acı bademde de bulunan “amigdalin”, midede geçirdiği değişimler sonucu, hidrojen siyanür açığa çıkarıyor.
Aslına bakılırsa, modern tıbbın kurucularından sayılan Paracelsus’un şu sözü, “bitkisel” maddeler hakkındaki gerçeği de özetller:Bütün maddeler zehirdir. Zehir olmayan hiçbir madde yoktur. Zehir ile ilacı birbirinden ayıran onun dozudur.
Dolayısıyla, bir ürünün “bitkisel” (hatta “organik”
olması, onun bir zehir olmadığını kanıtlamaz. Dahası, insanlık tarihinde, özellikle savaşlarda, insan öldürmek için kullanılmış olan zehirlerin büyük bölümü bitkisel kökenliydi.