Köylülüğüm nasıl geçer


Düzeltmek istediginiz şeylere evinizde de dikkat edin. Bilmiyorum ne yapiyorsunuz gerci ama hani sadece insanlarin arasinda dikkat edeyim modundaysaniz yerleşmez o davranişlar. Evde de dikkat ederek biraz sabirla halledersiniz sonucta bu aliskanliklari 1 gunde edinmediniz biraz uzun surebilir.
 
Şehirde tek kişi kalsam yine o berbat köylere ayağımı basmam
 
Ya ister köyden gel ister gelme buna takilmamaniz gerekir. Yoksa takinti yapip üstüne farkli davranmaya calistiginda zaten oldugundan farkli davranirsin. Ki bu da karşındaki insanlar bu yalancı mı der hakkında pek iyi düşünmeyebilirler. Bence kendiniz olup, özgüvenli olun..


Alakasız olacak ama buraya kadar okumayabilirsiniz. Köylüler çok kıymetli tarım, çiftçi, organik yiyecekler, yapaylıktan uzak hakkını vererek çalışıyorlar.
Benim ziyaretime köylü insanlar geldikleri zaman mutlu oluyorum yumurta getirir veya el yapımı organik içecek bir şeyler getirir içtenlikle teşekkür ederim.
Gıda fabrikalarında bir görseniz aklınız şasar. Salça üretiminde domates cürükleri toplayıp kıyma makinaya araya kaplumbaga bazen fare giriyor kıyılıyor buna rağmen üretiyorlar. Meyve suyu üretimindede kurtlu küflü meyveleri toplayıp meyve suyu yapıyorlar ve üstüne koruyucu madde koyulduğunda anlaşılmıyor. Kısaca hazır gıdalar hazır yemekler hiç sağlıklı değiller
 
Karadenizde. Çay katem mi deseler sorun etmezsin ama bizi masimiyorsun
Nasıl ya, annem karadenizli hiç duymadım, gerçi göçmenler belki ondandır.
İlk kez burada karşılaşmıştım dökem mi tabiri ile.
Niye döküyorlar ziyan ediyorlar anlamadım ki diye düşünürken ‘gerizekalıyım ben’ diye haykırmam bir oldu.
 
Atam’ın en sevdiğim sözlerinden biri
“KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR!”
 
Köylü olmak eşittir nezaketsizlik olamaz asla. Eğitimli ve memur olarak atanmış, kendini gerçekleştirmiş birinden duyulmaması gereken bir değerlendirme bu bana göre. Şu an modern diye nitelediğiniz pek çok ünlü köyün yolları çoktan tutmuş durumda. İnsan kendini bildikten sonra başkalarının ne düşünüp düşünmediği çok da önemli değil. Köylü milletin efendisidir!
 
Sız de okuduğunuzdan bunu mu anladınız. Zengını bıle gosterışi sevmezken, patronu bıle işçi sınıfıyla aynj masaya oturuo yıyebılıyorsa, luks yasam hos karsılanmıyorsa ego olmayan ınsana donuk yasamdır. Hersey de para degıldır. Bızde de bu degerler olaa ıdı bızde gelısmıs olup suan koylulugu ıle utanan bırıne buradan cevap vermezdik
 
Böyle ufak tefek şeyler dikkat ederseniz oturur. Mesela dokunmadan konuşmak istiyorsanız konuşurken elinizi jestler yaparak kullanın. Ellerinizi bu şekilde kullanırsanız dokunmak bir süre sonra unutulur. Bağdaş kurmak yerin bacak bacak üstüne aymak gibi bacağı bağlayan başka bir tip oturmaya geçerseniz bacağınızı açıp altınıza almak istediğinizde otomatik olarak anlarsınız. Zamanla oturur. Çabayla düzelmeyecek şey yok bence
 
Laf anlatmaya gerek yok. Anlamıyor konu sahıbı. Ama konu aslında daha derinde. Koy ve koy hayatını benımseyemıyorlar. Tesvıkte yok bunun için. Asırı sehır ozentılıgı.
Herkes amır memur olmak yerine zıraat, tarım, hayvancılık vs. Derslerı alsa atasının tıpragını temız verımlı sekılde işlese, bakımlı temız hayvancılık yapsa velhasıl okumus kendını egıtmıs olsa su konu bıle konusulmaz.
Okuyorum dıyır anlamıyor. Okuyan ınsan zaten su utanma, sıkıkma, ezık hissetme durumunu yasamaz. Asmıstır arttık o dusuncelerını. Kendı oldugu gıbı olur. Hep ınsanlarda yarama cabasu ne gerek var kasıntı olmaya. Ne luzum var Ferıhacılık oynamaya
 
Bunların çok köylülükle alakası yok ki. Ben köyde büyümedim ama dokunsal bir insanım. Sevdiğim insanlara çok sarılırım, dokunarak konuşurum. Ama dediğinizi anladım, gülerken bir yanındakinin eline bacağına dokunmak var bir de allah iyiliğini versin puhahah deyip bir tane geçirmek var. Bir arkadaşım vardı üniversitedeyken, kız güldüğü zaman yanından kaçardık dayak yemeyelim diye

Bacağı toplamanın hiç alakası yok zaten. Bence onu herkes yapıyordur rahat arkadaş, aile ortamında. Uzun süre sarkıtarak oturmak sağlıklı değil zaten. Şu an balkon sandalyesinde iki dizim burnuma dayanmış vaziyette oturuyorum mesela. Ama bunu daha resmi bir ortamda ya da ilk kez gittiğiniz bir evde yapıyorsanız o sıkıntı işte.
 
Ne alaka allah aşkına? Balkonumda saksılarda sebze meyve yetiştiriyorum, çalıştığım okulun arka bahçesini çapaladık oraya da ekicem. Kırsalda minik bir arsa ya da zeytinlik alıp tiny house kondurmayı düşünüyoruz bu ara. Ama bunlar demek değil ki ben bir köyde köylülerle birlikte onlar gibi yaşayacağım. Hafta sonları gidip temiz hava alıp şehre, işime gücüme döneceğim. En en fazla sahil kasabasına yerleşme planlarımı uygulayamazsam emeklilikte uzun süreler orda zaman geçiririm. Ama bu beni/bizi o kültüre entegre etmez.
 

Lisede yaz tatillerinde arkadaşlarım "Köye gideceğiz" derlerdi (Farklı şehirlerden gelenler), o zaman aileme "Bizim köyümüz neresi, biz niye gitmiyoruz?!" diye çıkışmıştım, özenirdim. Babamlar da "Bizim köyümüz burası" demişlerdi. Antalya'ya bağlı, gelişmiş bir turizm beldesinde yaşıyorum, burada doğdum, ailem de belki 4-5 göbektir buralılar. Hiç köyüm olmadı (Daha doğrusu seneleeer önce köymüş burası). Fransızından Almanına, İngilizinden İsveçlisine çeşit çeşit turist akınına uğrarmış buralar (Hala öyle gerçi); iskelemize cruise gemiler yanaşır, çeşitli kültürler bir araya gelir herkes birbirinden bir şeyler öğrenirmiş. Şimdi zaten şehirden şehir bir memleket oldu. Köysüzüm, hiç köyüm olmadı. :)

Eşimin annesi buraya bağlı bir köyden gelin gelmiş şehre, ilk kez evlendiğimde onların köyüne gitmiş, ilk kez orada serbest gezen inek ve eşekleri görmüştüm. 27 yaşında filandım çok tuhafıma gitmişti Isırırlar diye kaçıyordum filan.

Şimdi ise yavaştan kendimi tıpkı sizin gibi bahçesinde çeşitli meyvelerinin olacağı, şehirden daha izole dağ evine yerleşmeye hazırlıyorum. Çocuğu az daha büyüteyim, peşinde koşmalarım azalsın, okul işlerini kendisi idare edebilecek akla erişsin, inzivaya çekeceğim kendimi köy gibi bir yerde. :)) Hayvan bakamam yalnız onu gördüm öyle inekti keçiydi, hiç benlik değil ama 3-5 tavuğum olsun istiyorum, tavuklara okeyim ehehe
 
Son düzenleme:
eşimin ailesinin bir köyü yok. tarım hayvancılıkla ilgileri yok. kayınvalidemin ailesi esnaf kayınpederimin ailesi memuriyetten geliyor. Anadolu'da aslında büyük ölçekli bir ilçede büyümüş. Eşim üniversite için İstanbul'a geliyor sonrasında yine uzun bir süre İstanbul'da yaşamıyor.
benim köyüm var. köyde dede evinden ayrı babamın da evi var. annem bilmese de büyük teyzelerimin sığır bakmışlığı var.
ben tam bir apartman çocuğuyum. piknikte çocukken bile rahatça yere oturamazdım :)
Ben İstanbul'da doğdum ve sonradan büyüyen çeperdeki ilçelerden birinde değil. İstanbul'da da büyüdüm okudum çalıştım ve yaşıyorum. Anadolu'daki deyimlere de lise üniversite çağlarımda arkadaş çevresiyle hakim oldum. Pek yöresel kullanımları bilmem.
Eşimin bir köy bilinci yok ve bana göre aslında daha şehirli diyebilirim ama bence İstanbul diğer yerlerden farklı.
7 göbek İstanbullu değilsek hepimiz biraz köylüyüz.
Mesela İstanbullu ile Ankaralı arasında da fark var ya da İzmirli...
Abimin eşi işte böyle eski İstanbullu. Valla farklı kız yani ne diyeyim :)

Kamuda da özel sektörde de üst düzey kastıran ortamlarda bulundum.
Bu tip ortamlarda başarılı ne bileyim dikkat çeken insanlara da baktığımda kendimi onlardan aşağı görmüyorum.
Özendiğim, kıskandığım pek kimse de olmamıştır.
Kendimi yetiştirmeye çalıştım hep, iyi bir üniversiteden iyi bir bölümden mezun oldum. İşim düzgün.
Evlendim iki çocuğum oldu. Rutinde giden bir hayatım var.
7'den 70'e herkesle konuşacak konu bulurum.
Kimseyle senli benli konuşmam, gereksiz samimiyet kurmam. Özgüven eksikliği yaşamak için bir sebebim yok diye düşünüyorum açıkçası :)
Gerisi de umrumda değil.

Artık tüm dünya kocaman bir köy olmuş..
 
Evet konunun özetini çok güzel açıklamışsınızoğlum sana söylüyoruz gelinim sen anla diyoruz konu sahibi diyor ki sen farklı bir konudan bahsediyorsun yahu kendi kendine değer ver sandalyede bağdaş kurdun diye de kendini ezik hissetme olduğun gibi ol!
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…