Köylülüğüm nasıl geçer

Çocukluğum tamamen gençliğimin yarısı köyde geçti, bir kere bile şu yazdıklarınızı düşünüp rahatsız olmadım. Buyuksehirde ogretmenim. Bence sizin kendinizle ilgili takintilariniz ve özgün sorunlarınız var...
 
Ay ne alaka yaa, ne , ne?
Ben de minnak kasaba hayali kuruyorum mesela hatta çiftliğim olsun koyunlarım falan, bebem organik beslensin bla bla.
Aynı şey mi?
Burada anlatılan konu bu mu?
Ayrıca isviçre ve iskandinav ülkelerinin mutluluk sebeplerini bi araştırın derim.
Adamların en köylüsü, bizim en şehirlimizden daha medeni.
Beni isviçrenin köyünün yağmurlarında yıkasınlar yıkasınlar öyle söyleyeyim yani.
 
Ev yapimi biseyler getirse keske gelenhep
Sen kendi ikafandaki dusunceden kurtul, gereksiz bir asagilik kompleksi var.
Okuyup kendini gelistirmissin ne guzel, bu düsunceyi atarsan hersey kendisi gelisir zaten
 

elbette ki aileden. zaten ben de onu kast ettim her köylü bir değil kaldı ki bizimkiler kuzen, aynı oba (yörüğüz) kapıları birbirine bakıyor.
düşünün bu ortamda bile aile görgüleri bambaşka...

benim görgülüdür dediğim dedem mesela askerliğini istanbulda yapmış
bir istanbul beyefendisi gibiydi, zaten bedenen de ince uzun zarif bir adamdı. tavır giyim konuşma olarak da, tiril tirildi. bir yazı yazardı kaligrafi sanatçısı gibi. ajans dinlerdi, ütüsüz giyinmezdi. düşünün ki bu adam ahırda hayvana bakıyor üstüne başında bir çöp olmadan o ahırdan çıkardı ve elbette üstünü değiştirirdi çok temiz titizdi. köyde çoğu kişi ahır kıyafetinin ayrı olması gerektiğini daha 20-25 senedir idrak etti bizim. bu adam 60-70 sene önce böyleymiş. ben 35 seneyi biliyorum böyleydi.

düşünün ki bu adam sadece 7 sene istanbulda askerlik yaptığı için, biraz da dedesi filan da öyleymiş, bu izanı, edebi öğrenmiş. ben o zamanlar istanbulda rütbeli asker olan, akademisyen olan, bürokrat olan, aileden 7 göbek kültürlü eğitimli adamları, bunların ailelerini düşünemiyorum....böyle mustafa kemal gibi bir şey geliyor yani gözümün önüne...(mustafa kemalin de köylü olduğunu biliyorum)
Kasmıyorum ya, isteyen istediği gibi yesin. Ama doğru belli yani. Ben hoşlanmıyorum sofra adabına, görgü kuralına uymayan insandan. Uyruğu çok önemli değil
yahı bu etiket kurallarının büyük kısmı bize avrupadan gelmiş
onlara da medici ailesi öğretmiş, onların doğrusunu amentü gibi benimsemek zorunda mıyız?

avrupada bizdeki gibi sulu tencere yemeği yok ki. avrupalı kuru fasülyeyi bizim gibi pişirmiyor ki..
adamların yemekleri servis tabağında verilen yemekler, sosu oluyor bol bol o sosları da bitirmezler zaten tabakta kalır.

eğer avrupada kuru fasülye, bamya, kapuska, nohut, sulu köfte vs vs bizdeki gibi sürekli pişirilen şeyler olsa çorba kaşığından sonra 1 tane daha ekstra yemek kaşığı olurdu. 5 tane çatal yerine 3 tane kaşık koyarlardı...çoğu kez menülerinde çorba bile olmuyor...

neden avrupa etiketini bizim yemeklere uydurmak için bu kadar kasıyoruz anlamadım. lüks lokantada istakoz yiyorsan tamam da...yemekhanede çatalla kuru yemek. yok artık!

biz lahmacunu lavaşı da dürüm yapıyoruz, -e avrupalı da wrap yapıyor wrap olunca sorun yok biz dürüm yapınca görgüsüz mü olduk...
 
Yorumlarınızı okudukça sizi daha iyi anladım. Siz nerede nasıl davranacağınızı, ne konuşacağınızı bilmiyorsunuz. Akla ilk gelen söylenmez, bi tartıp öyle konuşulmalı. Herkese her soru sorulmaz, elalemin tatilinin fiyatından size ne mesela. Ha gideceğim bir yerdir ilgimi çekmiştir uygun bi şekilde sorulur ama sizinki hoş olmamış.
Herkese ev yapımı yiyecek gitmez, mesela birine ilk defa gidiyorsanız paketli yiyecek daha sonra tanıdıkça ev yapımı şeyler gider. Çünkü birini tanımadan temiz mi pis mi bilemeyiz emeğinizi çöpe atabilirler.
 
Şuan
Şuan herkes köylü olma derdinde ünlüler köyden yer kapma derdinde o evde yaptığınız reçeller ekmekler organik handmade etiketiyle yine kendinizi aşağıda gördüklerinizin sofrasında burda tek mevzu etiket malesef günümüzün jargonu bu
 
keni yorumumu alıntılamak gibi bir megalomanlık apıyorum şu anda ama

bn burada bırakmıştım konuyu neler neler konuşulmuş

konu sahibi bu gibi şeyleri nasıl geliştirebilirim kendimde diye açmış konuyu arkadaşlar...
 
Sen nasıl olur da bu büyük engin değiştirelemez kurallara böyle şeyler söylersin ya askdkfkfkglg şaka şaka bazıları ya bulunduğu çevreden çıkmamış ya da mış gibi yapıyor. Türkiyenin yüzde kaçı kuruyu çatalla yiyordur Allah aşkına
 

Adını Feriha Koydum'u hiç mi izlemediniz
 
Çatala çıkarılır, el ile alınmaz ve dahi diğer, boşta kalan elini siper edersin bir miktar ki ağızdan çıkarışın görünmesin. Ben zeytin yemem, sevmem zaten yiyenler dert etsin bana ne
sene 93 veyA 94 tansu çiller başabakan
habire hükümet kurulan yıllar ana yol sol filan,

ama pek havalıydı kendisi, "sarışın güzel kadın"dı

neyse ben ilk TV'de bir davette kendisinden görmüştüm zeytinin öyle yendiğini, unutamadığım bir olaydır.
 
Bu meselelere kendi özel hayatımızda istediğimiz şekilde davranabilirken, resmi gayri resmi ve samimi ortamların farkından düştük.
Bilmek ve uygulamak farklı şeyler.
Konu sahibi kendimi geliştirmek istiyor, bununla alakalı çeşitli adap örnekleri verildi.
Bu demek değil ki evinde otur kuru fasulyeyi çatalla ye ya da salata suyuna ekmek banma, wrapları tacoları bıçakla ye.
İşte adap bilmenin önemi burada çıkıyor, nerede isen usulüne uygun davranmakta bitiyor.
Bil, uygulayacağın yer gelir kullanırsın.
Öyle bir ortam olmaz asla kullanmazsın ama bilmekten kimseye zarar gelmez.
Daha önce yer sofrası meselesi vardı benzer, bunu da bilmek, görünce uzaylı gibi bakmamak gerek.
O ortama uyup çökeceksin elinle ekmeği böleceksin, davette de gümüş çatal bıçakla pilavını çatalına ittirip yiyebilecek kapasiten olacak.
Bu kadar meselenin özü
Bir insanın yelpazesinin geniş olması, her ortama sorunsuzca uyum sağlaması buradan geçer.
 
Çatal bıçak konusunda en mantıklı yorum bu. İnsanların yeme kültüründe sulu yemek olmadığı için zaten bu yeme biçimi oturmuş. Yoksa ben eve yabancı birini davet edip yöresel bir sulu yemek yaparsam onlar da benden kaşık istiyor yemek için. Nohutu tek tek çatala batıracak halleri yok. Bezelyeyiyse hayal bile edemedim. Bunun da görgü ile ilgisi yok. Ortadan yemek, ağız sesi, pis ellerle ortak şeyleri yemek, ağzını sonuna kadar doldurmak gibi şeylerin yanında böyle bir şeyi konu etmek tuhaf.
 
evet
 
Doğu toplumu arap kültürü mü?

yahu koskoca bir çin var koskoca bir hindistan var doğuda yüzlerce millet onlarca devlet var, nasıl doğu toplumu = arap kültürü oldu.... pilavı zaten en çok Çin Hint , uzak asya, orta asya vs. tüketiyor. Sizi doğu gelince aklınıza Arap geliyor olabilir de nasıl bunu burada doğu = arap yazabildiniz, çok ilginç...
 
Elle yeme örneği doğu kültürü eşittir arap migrenimsi. Çok eşelemişsin basitti halbuki…
 
ben de oradan girmiştim teee ilk sayfalara bakılabilir, bazı ortam örnekleri vermiştim, ama böyle ortamda yadırganmak için ciddi ciddi monşer olmaları lazım demiştim. (benim yaşadığım örneklerde öyleydi)

sonra kendisi yok dedi daha gündelik şeylerden bahsediyorum dedi...

zaten etraftaki kimsenin kendisine bir şey hissettirdiği yok (eşinin bir eleştirisi hariç)

kendi kendine bir eleştirisi var, kendisi, daha kültürlü ailelerden gelen kişilerin hal tavır ve davranış etiketini kendisine göre daha usturuplu yerine yakışır buluyor.
 
Arkadaşlar Türkler kaşık kullanmaya çoook önceden başlamışlardır. Yani bizim elle yeme gibi bir adetimiz yok . Hatta misafirliğe giderken kasiklarini taşıdıklarını okumuştum . Biz önceden beri elle pilav yemiyoruz . Ha şimdiler yiyor derseniz inanirim. Malesef evrim bizi ileriye götürürken biz Arapsevmek için geriye gidebiliyoruz. Doğaüstü bir milletiz
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…