Kızlar selam. Bu konuyu takip eden insanlar var diye buraya yazıyorum.
Herkes iyidir umarım.
Özel mesajdan buradaki bir arkadaşıma tavsiyelerde bulundum biraz, onları burada paylaşmama izin verdi sağolsun.
Başta
B Bugunneselibirgun ve diğer takip eden arkadaşlara faydası dokunur diye paylaşıyorum.
Arkadaşın problemi: Eşim ailesine karşı beni savunmuyor, benimle eskisi gibi ilgilenmiyor. Eskiden parayı ben yönetirdim ama artık kendisi yönetiyor ve hiç görüşümü almıyor. Eşimin ailesi bana kötü davranıyor. Eşimin benden uzak durmasına dayanamıyorum.
Verdiğim cevap:
Canım merhaba. Esinin 1 sene geçtikten sonra tavrını değiştirmesi ve artık seninle ilgilenmemesi çok üzücü. Eşinin ailesinin tavrı da cabası.
Biz eşimle ayrılma noktasından dönerek bugünlere geldik. Tabii ki şu anda da mükemmel değiliz (mükemmel ilişki diye birşey yoktur) ama çok çok iyi bir noktadayız. İlk tanıştığımız zamandan daha çok aşığız ve birbirimize bağlıyız.
Ben değer görmenin, el üstünde tutulmanın ve sevilmenin, her kadının doğuştan gelen hakkı olduğunu düşünüyorum. Gerekli becerileri öğrenen her kadın bu şekilde sevilmeyi tadabilir bence.
Şimdi bu konuda neler yapabileceğini adım adım yazacağım. Bunları denediğini görmeyi çok isterim.
1. İlk önce aynaya bak ve kendi hatalarını düzelt:
Muhtemelen bir yerde yanlış yaptığının sen de farkındasın, ama tam olarak ne olduğunu bilmiyorsun. Çünkü muhtemelen "ben sadece yardım ediyordum" veya "kendimi ifade etmeye, medeni insanlar gibi konuşarak anlaşmaya çalışıyorum" şeklinde, zararsız görünen düşünceler içindesin.
Söyle bir durum var ki, bizim ağzımızdan çıkan şeyleri erkekler çok farklı biçimde duyabiliyor. Yani sen A diyorsun, o B duyuyor. Algılayış biçimleri bizimkinden çok farklı.
Kadınların arasında yardımlaşma kültürü vardır, biz birbirimizi dinleriz, yorum yaparız, kendi yaşadıklarımızla karşılaştırıp birbirimize tavsiyeler veririz.
Erkekler ise birbirine yol tarifi bile sormaz. Çok çaresiz kalmadıkça herşeyi tek başlarına halletmek isterler. Çünkü erkeklerin yaşamdaki en büyük amacı, hayatlarındaki kadınların gözünde kahraman olmaktır. Şu an tabi eşin sana hiç kahraman gibi gelmiyordur. Çünkü muhtemelen seni mutlu etme çabasından vazgeçti. Şu an her söylediğin şeye düşmanca tepki veriyor bile olabilir. Bunun sebebi de, senin hiçbir şeyden mutlu olmayacagını düşünmesi olabilir. Oysa ki sen gayet mutluydun, değil mi?
Lafı fazla uzatmadan, kendi hatalarını nasıl düzelteceğin kısmına geçiyorum.
Eşine yapmış olduğun, halen yaptığın saygısızlıkları gözden geçir ve uygunsuz her türlü müdahaleyi bırak (müdahalenin her türlüsü uygunsuzdur):
- Ona işini nasıl yapması gerektiği konusunda tavsiye veriyor musun?
- Yediği / içtiği şeye karışıyor musun?
- Gidip ona kıyafet / iç çamaşırı alıyor musun? Kendi yapabileceği şeyleri onun için yapıyor musun?
- Sana nasıl davranması gerektiğini söylüyor musun?
- Araba kullanırken hangi sapaktan dönmesi gerektiğini veya yavaş gitmesini söylüyor musun?
- Sana saçma gelen bir fikrinden bahsettiğinde burun kıvırıyor musun?
Örneğin "işimden ayrılıp antikacı açacağım" dedi. Bu durumda tepkin ne olur? Ben ne olması gerektiğini söyleyeyim: "Nasıl uygun görürsen. Ben sana güveniyorum, ailemizin geleceği için her zaman en doğru şeyi yapacağına inanıyorum" Zaten her söylediğini anında hayata geçirmeyecek, sen ona güvendiğin için ölçüp tartıp en doğru kararı almaya çalışacak. O yüzden onun fikirlerini hiçbir zaman ezme, her zaman ona güvendiğini anlasın.
"Memnun edilebilir" bir insan olmaya çabala:
- Eşinden veya ailesinden gelen en ufak iyiliği / iltifatı bile kabul et. Örneğin eşin sana "saçların güzel olmuş" dedi, ama sen berbat olduğunu düşünüyorsun. "yok ya hiç güzel değil" demek yerine gülümseyerek teşekkür et. Ya da eşin sana bir hediye aldı ama hiç senin tarzın değil. Yine de çok sevin ve teşekkür et. Onun yaptığı her iyiliği onurlandır. Sana mutfakta en ufak bir yardım ettiğinde her zaman teşekkür et. Tencereleri oraya değil de buraya koy deme mesela. Bırak sana kendi tarzıyla yardım etsin, bırak seni mutlu etmekte başarılı olduğunu düşünsün. Hem belki de onun yaptığı iş düşününce senin istediğinden daha mantıklıdır. Eşinin aklına her zaman güven, her zaman takdir et.
Şunu da belirteyim, bir iyiliği / yardımı geri çevirdiğimizde, o iyiliği veya yardımı yapmak isteyen insanı da biraz reddetmiş oluruz. Ben bu yaşıma kadar iyi insan ilişkilerinin bir numaralı kuralının başkalarından gelen her türlü yardımı kabul etmek olduğunu öğrendim. Yani vermekten çok verileni alabilmek önemli. Örneğin ilk çalıştığım yerde müdürüm bazen bilgisayar çantanı taşıyayım derdi, ayıp olur diye vermezdim. Böyle bir sürü ufak tefek şeyle kendi onurumu koruduğumu düşünürken meğerse müdürümle güzel bir arkadaşlık kurma fırsatını tepmişim. Bir sonraki işimde, özellikle bu "alabilme" kuralını hem evliliğimde hem de dışarıda uygulamaya başladığım için, iş yerindeki yöneticilerimle çok daha iyi ilişkiler kurdum ve çok çabuk yükseldim. Şunu unutma, insanların en önemli sosyal ihtiyaçlarından biri, çevrelerindeki insanlara yardımcı olmak ve onları mutlu etmektir.
Kendi mutluluğunun sorumluluğunu al:
Eşin çalışıyor, yoruluyor, o yüzden 7/24 seni mutlu etmesini ve seninle ilgilenmesini beklemek büyük haksızlık olur. Böyle bir stresi sadece senin eşin değil, hiçbir insan kaldıramaz. O yüzden günde 3 defa seni mutlu eden bir aktivitede bulun. Aktivite derken spor yapmak gibi birşeyden bahsetmiyorum. Bir salıncağın bir çocuğu cezbettiği gibi, seni cezbeden ve kendine çeken aktiviteler nelerse, onları yap. Örneğin sevdiğin TV programını izlemek, bir arkadaşınla telefonda çene çalmak, yürüyüşe çıkmak, mağaza gezmek vs.
Tabi bütün günümüzü bu tip şeylerle geçirmek de olmaz, kendimize birşeyler de katmalıyız. O yüzden günde 2 tane de "yaptıktan sonra iyi hissettiğin" şeyi yap. Örneğin spor buna çok güzel bir örnek. 15 dakika bile spor yapsan endorfin salgılarsın, kendini daha hafif, daha dinç ve daha iyi hissedersin.
Şikayetlerini tersine çevirerek dile getir:
Söylediğimiz herşey, "kendi kendini gerçekleştiren kehanetler"dir. Örneğin senin şikayetin kocanın sana değer vermemesi. Bunu tersine çevirelim: "Eşim benim isteklerimi her zaman önde tutar". Bunu hem kendine, hem de etrafındakilere söylemeye başla. Bu cümleye kanıt olabilecek ufak şeyler bul. Eşin senin her istediğini yapmıyor olamaz. Mutlaka bazı isteklerini yapıyordur. Bunlara odaklan ve eşin her senin istediğin birşeyi yaptığında ona "bir istediğimi iki etmiyorsun, çok şanslıyım"diyebilirsin mesela. Kısa zamanda bu kehanetin gerçeğe dönüşecek. Çünkü insanlar biz onlardan ne bekliyorsak onu yapmaya eğilimlidir.
2. Şimdi geçelim ikinci maddeye. İlk maddedekileri yaptığında iki hafta içinde olumlu gelişmeler görmen lazım. Eğer görmüyorsan bir şeyleri eksik yapıyorsun demektir.
Şimdi eşinle aranızdaki aşkı yeniden canlandırmaya gelelim:
Eşin her akşam eve geldiğinde, içinden gelmese bile kapıyı gülümseyerek aç. Çoğu zaman kendimizi zorlayarak yaptığımız şeyler, gerçeğimize dönüşür. Eşin onun eve gelişine sevindiğini anlasın. Bu onu eve ve sana bağlayacak en önemli tutkal. Sadece bu bile sana bakışını değiştirebilir.
Ev işleri seni çok yoruyorsa ve kendine vakit ayıramıyorsan, bu yüzden de eşin sana yardım etmediği için ona kırgınsan, işlerini gözden geçir ve kimsenin senden yapmanı beklemediği işlerden bir kısmını ele. Yani artık o işleri yapma. Örneğin kışın balkon yıkamak gibi. Kimse balkona çıkmıyorsa ne gerek var yani? Senin mutluluğundan önemli mi? Ev işi dipsiz kuyu gibidir, sen yaptıkça daha çok iş çıkar.
3. Son olarak eşinin ailesiyle ilişkini değerlendireceğim.
Benim okuduğum ve evliliğimin kaderini değiştiren kitabın ismi "surrendered wife" idi. Yani "Teslim olmuş kadın". Kitabın ismi çok talihsiz seçilmiş, teslim olmuş deyince kulağa herşeye boyun eğen kadın, kendini ezdiren kadın gibi geliyor. Oysa ki durum bunun tam tersi. Burdaki teslimiyetten kastedilen şey, başkalarını düzeltme, uygunsuzca müdahale etme, birşeyler öğretmeye ve yardım etmeye çalışma eylemlerinden topyekün vazgeçmek.
İlk maddede eşine olan her türlü müdahaleyi bırakmaktan bahsetmiştim. Burada da eşinin ailesine olan her türlü müdahaleyi bırakmandan bahsedeceğim. "Ben onlara müdahale etmiyorum ki" diyebilirsin. Tekrar düşün. Onların oğullarına nasıl davranmaları gerektiği, sana nasıl davranmaları gerektiği, belki seninle konuşurken olan tavırları, neyi söyleyip neyi söylememeleri gerektiği.... Bu konularda onlara müdahale etmiyor musun? "Ama siz böyle yapınca çok kırılıyorum" veya "o işi şöyle yapsak olmaz mı" veya "her hafta size gelmemizi istemeseniz olmaz mı" vs. vs. Bunların hepsi müdahale örneği.
Bir defa onları bu tip müdahalelerle asla değiştiremeyeceğini baştan kabul ettiğin zaman, kalan herşey gözüne daha kolay görünecek. sen hiç konuşmayla bir insanın değiştiğini gördün mü?
Onların sana olan tavrı tabii ki değişebilir, sadece şunu söylemek istiyorum, bunu konuşarak veya şikayetlerini dile getirerek yapamazsın.
Bunu onlara tepsilerce tatlı götürerek ve iyilik yaparak da yapamazsın.
Öncelikle onları oldukları gibi kabul eder ve hiçbirşeylerine müdahale etmezsen, onların sana karşı tavırlarının değişmesinde ilk adımı atmış olursun.
İkincisi, onlardan sana gelebilecek her türlü yardımı veya iyiliği kabul edersen, aranızdaki ilişki gözle görülür derecede düzelecektir. Örneğin kayınvaliden size yemek yapmak istedi ve senin aklından "yaşlı kadın, yorulur, ne gerek var" gibi düşünceler geçtiği için bunu kabul etmedin.
Bırak kadın size yemek yapıp kendini iyi hissetsin. Sen sıcak bir gülümseme ve teşekkürle yetin.
Kendi kendini gerçekleştiren kötü kehanetler oluşturmaktan kaçın. Muhtemelen etrafındakilerden veya kendi ailenden, kayınvalideleriyle olan kötü anılarını duydun. Kocanın ailesi işin içine girince yıkılan evlilikleri duydun. Belki de bu yüzden,onlarla fazla vakit geçirmek istemedin, araya bariyer koymak istedin. Çünkü aklında çok temel bir korku var: "Eşimin ailesiyle samimi olursak, evliliğimiz yıkılır". İşte bu, kendi kendini gerçekleştiren kehanetin harika bir örneği. Belki de sen bu korkuyla hareket ettiğin için, eşinin ailesine karşı hep önyargın vardı. Bu yüzden onların söylediği veya yaptığı herşeye olan tepkini bu korku ve önyargı şekillendirdi. Zamanla eşinin ailesi sana karşı kırılmaya ve tepkili olmaya başladı. Aranız zamanla daha çok gerildi ve onlar senden, sen onlardan şikayet etmeye başladınız. Eşin de mükemmel bir insan olmadığı ve bu işin psikolojik boyutlarını bilmediği için, eninde sonunda ailesinin tarafını tutmaya başladı ve şimdi sana böyle davranıyor. İşte kendi kendini gerçekleştirmiş mükemmel bir kehanet!
Sen bu kehaneti tersine çevirebilir misin? Müjde, tabii ki çevirebilirsin. Boşanıp sonra tekrar evlenen insanlar var.
Tek yapman gereken, eşinin ailesiyle olan ilişkin için güzel bir kehanet oluşturmak. Örneğin kayınvalidem beni çok sever, kayınpederim beni çok sever gibi.
Güzel gelişmelerini duymayı çok isterim canım. Görüşmek üzere :)