Yani yargılama maksatlı yazmıyorum bunu, işi ne olursa olsun herkes kendini böyle bir girdabın içinde bulabilir ama psikiyatrist olduğu hâlde hastasının söylediği şeylere takılıp, hastalarına iyi gelmediğini, olaylara olması gerektiği gibi yaklaşamadığını düşünen psikiyatrist var.Aksine yorumlarınızı okumak çok iyi geldi. Aynı şeyleri yaşayıp, kendini değiştirebilmiş birini görmek bana da umut oldu. Ben de itici bir insan olduğumu düşünüp kendimi acımasızca eleştiriyorum çoğu zaman.
Evet eşim en büyük destekçim hatta tek destekçim. Çünkü bu kadar açık bir şekilde başka kimseye anlatamıyorum yaşadığım sorunları. Kendimi iyi hissetmem için elimden geleni yapıyor. Gerekirse çift terapistine bile gidebileceğimizi söylüyor. Biraz maddi imkanlardan dolayı ertelemiştim ama artık daha fazla ertelemeyeceğim. Bu olumsuz düşüncelerim bana çok zarar vermeye başladı çünkü. Her şeyi kişisel algılayıp, her söylenene günlerce kafayı takıp üzülmek beni çok yıprattı. En basiti bir öğrencinin gayri ihtiyarı söylediği bir şeyi bile dert edip öğrencilerim bile beni sevmiyor, istemiyor diye kendimi kötü hissediyorum. İtici, istenmeyen, çirkin ve soğuk bir insan olarak görüyorum şu an kendimi.
Ya hayır öyle düşünmeyin.Beni ben onu 1 kere bile aramadığım hâlde sürekli arayan bir arkadaşım var liseden, sen beni sevmiyorsun galiba ama ben senden vazgeçmicem sen benim arkadaşımsın diyor bana.Özgüvene bakar mısın? Ben olsam bir yerden sonra rahatsız mı ediyorum acaba niye hep ben arıyorum istenmiyor muyum diye düşünürüm ama işte kafasında bazı şeyleri aşmış.Ben istemiyorum artık arama diyene kadar benden devam edicek galiba.Şimdi mesela tedirgin olsa ve benim ne düşündüğümü kafasında kursa (akıl okuma) , ne olacağını tam olarak bilemez.İşte bu durumda beni düşündürüyor. Mesela diyorum ki tamam artık akrabalarıma yakın davranayım. Sonra diyorum ki ama beni soğuk bir insan olarak biliyorlar şimdi nasıl yakın davranayım. Ya da çok arkadaş kaybettim by saatten sonra onlara nasıl ulaşayım. İş ortamımda istenmeyen birine dönüştüm bunu nasıl düzelteyim ki. Mesela bana kabak çiçeği gibi açılmışsın deseler o an ne diyeceğimi bilemez, kızarırdım muhtemelen. Ama sanırım kitabı okuduğunuzda bununla baş etmeyi de öğreniyorsunuz söylediklerinizden anladığım kadarıyla.
buraya iş yerinde dışlanmakla ilgili bir konu açmıştım. Son zamanlarda o konuyla ilgili yaşadıklarım bazı düşüncelerimi daha çok tetikledi ve iyice kötü hissetmeye başladım kendimi. Sizin babanızla yaşadığınıza benzer bir durum yaşıyorum ben de. İstenmediğimi iliklerime kadar hissediyorum ve çok fazla kafama takıyorum. Dışlanma anında nasıl davranacağımı da bilemiyorum ve her boşluğumda dışarı çıkıp ağlıyorum sonra tekrar işe dönüyorum. İyice arttı bu tarz ağlama ve iç sıkıntılarım. Eğer emzirme sürecinde olmasam belki ilaç kullanmayı bile isterdim. Çünkü çok zor zamanlar yaşıyorum. Ve bunların hepsi için kendimi suçluyorum hep.
Evet devlet hastanelerinde uzun uzun kendimizi ifade etme şansımız olmadığı için genelde ilaç verip gönderme eğiliminde olabiliyorlar. Ben de bu yüzden maddi durumu toparlayıp özel bir kliniğe gitmeyi düşünüyordum ki artık beklemek de istemiyorum.
Akraba demişsiniz kendi başıma gelenden bir örnek vermem gerekirse,teyzem diğer kuzenimle hep daha yakındı , ben düşünüyordum niye benimle böyle olmuyo diye.Sonra fark ettim ki gelişine samimi arkasını düşünmeden konuşamamışım hiç.Ortamda bir gülüşme sohbet muhabbet döndüğünde sürekli bir şeyler kurup onlara katılamamışım.Neden ?Çünkü benim düşündüğüm söylediğim şey kesin komik olmaz.Kesin ilgi çekmez.Ben onlar gibi espri yapamam , sohbet edemem,kesin ben konuşunca az önceki gibi kimse gülmez ve ortam buz keserYa hayır öyle düşünmeyin.Beni ben onu 1 kere bile aramadığım hâlde sürekli arayan bir arkadaşım var liseden, sen beni sevmiyorsun galiba ama ben senden vazgeçmicem sen benim arkadaşımsın diyor bana.Özgüvene bakar mısın? Ben olsam bir yerden sonra rahatsız mı ediyorum acaba niye hep ben arıyorum istenmiyor muyum diye düşünürüm ama işte kafasında bazı şeyleri aşmış.Ben istemiyorum artık arama diyene kadar benden devam edicek galiba.Şimdi mesela tedirgin olsa ve benim ne düşündüğümü kafasında kursa (akıl okuma) , ne olacağını tam olarak bilemez.
Ben ne kadar özgüvenli bir kız , yakın zamanda tekrar bir araya geleyim onunla demek ki beni gerçekten arkadaşı olarak görmüş unutmamış, önemsiyor diye de düşünebilirim ; demek ki hiç arkadaşı yok ,bir tek ben kalmışım, kaç ay oldu görüşmeyeli hâlâ daha benimle iletişime geçmeye çalışıyor diye de düşünebilirim.
Ne olabileceğini benim aklımdan geçeni bilemez ama beni merak etmiş ve aramış bu kadar basit.Ben ona beni bir daha arama artık da diyebilirdim ama o reddedilmekten korkmadı.Ki bence bir zamanlar birlikte vakit geçirmiş iki insan hiçbir zaman birbirine öyle şeyler söylemez.Ama söylese de bu sizi yıkmamalı.
Evet ,zan altında kalan kişinin size yüklenmeye çalışması çok beklendik bir tepki aslında.İstediğiniz kitabı okuyabilirsiniz ancak okuyacağınız kitaplar; iş arkadaşlarınızın size karşı davranışlarını değiştirmeye yetmeyecektir.
Sahte bir twitter hesabı açarak yaptığınız paylaşımları, yöneticiniz bir başka iş arkadaşınızın yaptığını sanmıştı. Siz bu konu hakkında arkadaşlarınızdan gizleyerek, yöneticinizle konuşup paylaşımı sizin yaptığınızı söylemiştiniz. Yöneticiniz durumu arkadaşlarınızla paylaşmamanızı söylemişti.
İş arkadaşlarınız, paylaşımı sizin yaptığınızı öğrenmiş olabilirler. Zan altında kalan iş arkadaşınız, size sorduğunda sessiz kaldığınız için; artık size güvenmiyorlardır. Bu yüzden, sizinle işle ilgili konular dışında; iletişim kurmamayı seçmiş olabilirler.
Sanırım böyle bir şey yaşasam, yöneticimi dinlemeyip insanlara açıklamak zorunda kalmayı tercih ederdim.Ama konu sahibini de anlamak gerek, eğer açıklasa bu sefer de müdürün ondan istediği şeye zıt düşmüş olacaktı.O esnada tam olarak ne yapması gerektiğini bilememiş,hatta durum çok anî gelişmiş diyebiliriz.Kendi yazdığı biçimiyle iki uçlu değnek.İstediğiniz kitabı okuyabilirsiniz ancak okuyacağınız kitaplar; iş arkadaşlarınızın size karşı davranışlarını değiştirmeye yetmeyecektir.
Sahte bir twitter hesabı açarak yaptığınız paylaşımları, yöneticiniz bir başka iş arkadaşınızın yaptığını sanmıştı. Siz bu konu hakkında arkadaşlarınızdan gizleyerek, yöneticinizle konuşup paylaşımı sizin yaptığınızı söylemiştiniz. Yöneticiniz durumu arkadaşlarınızla paylaşmamanızı söylemişti.
İş arkadaşlarınız, paylaşımı sizin yaptığınızı öğrenmiş olabilirler. Zan altında kalan iş arkadaşınız, size sorduğunda sessiz kaldığınız için; artık size güvenmiyorlardır. Bu yüzden, sizinle işle ilgili konular dışında; iletişim kurmamayı seçmiş olabilirler.
Ve ayrıca zaten kitabı okuduğu zaman değil,kitabı okuyup tavsiyeleri uyguladıktan sonra iş arkadaşının ona karşı davranışı değişecekİstediğiniz kitabı okuyabilirsiniz ancak okuyacağınız kitaplar; iş arkadaşlarınızın size karşı davranışlarını değiştirmeye yetmeyecektir.
Çok tatlısınız ne güzel içtenlikle yazmissinizİyi ki yazmışım, başkalarına iyi gelmek bana da iyi hissettirir her zaman.
Ama mucize beklemeyin tekrar etmiş olmiyim ama.Yani ilaç içseniz de sizi dışlamaya çalışan iş arkadaşınız bir fareye dönüşmeyecek sonuçta :) Ona haddini bildirecek olan sizsiniz.
Yine de çok sinirlendiğinizi bile belli etmeyin bu sefer daha çok üzerinize gelmeye çalışırlar.Sadece sakin kalmaya çalışın.Yani insanlar zaaflarınıza oynar unutmayın. (bu insanlar yeri gelince anne babanız en yakınınız bile olur,tabii onlarla çıkarlarımızın çakışması çoğunlukla zor bir ihtimal)
Her dalgada alabora olunca zehir oluyor bu hayat.İşin sonunda yalnız olduğumuzu unutmamamız lazım.Yani şu anlamda ,hayatta her şey olabiliyor.En sırtınızı yasladığınız güvendiğiniz kişi size çok büyük bir kazık da atabilir ,her şey mümkün.İnsanlara güvenmeyelim mi demek bu hayır, sadece yeri gelince onların da gidebilme ihtimalini hesaba katıp sırtımızı en çok kendimize yaslayalım.En çok kendimize güvenelim ve kendi psikolojimizi,hayatimızı öyle bir inşa edelim ki adım adım ; öyle güçlenelim ki kimse onu yıkamasın.
Ağlamak sizi o anlık rahatlatıyorsa devam edin,ben ağlamaktan nefret eder ama engel olamazdım bazen.Zaten emin olun ileride çok daha iyi takmayacak duruma geleceksiniz.Ve siz takmayacak duruma gelince de bu yaptıkları zorbalık bitmiş olucak ilginç bir şekilde jsjdj.Sana yapıldığında ne yapman gerektiğini anladığın anda bu bakışına duruşuna gözlerine bile(ciddiyim) öyle bir yansıyor ki -sıfır şaka- bu sefer insanlar sana böyle şeyler yapmaktan çekiniyor.Yaparlarsa da -ki herkese oluyo- öyle bir tepki veriyorsun ki dik duruşunla bile kendinle gurur duyacak duruma geliyorsun.
İş yerinde başına gelen olayı senin kendine daha çok güvenmeni ,inanmanı sağlamak için verilmiş bir ders olarak düşün.Unutma,ders sen öğrenene kadar devam eder.Sen öğrendikten sonra bitecek hepsi :)
Özgüven sorununuz var evet ama ben sizi biraz benmerkezci buldum. Bütün anlattıklarınızı ve detaylı değerlendirmelerinizi hep başkaları sizinle ilgili ne düşünüyor, bir şeyi yaparsanız size etkisi ne olur diye yapmışsınız.
Otomatik düşünceler (özeleştiri):Mesela arkadaşınızın eşinin yorumu yüzünden yıllardır süren arkadaşlığınız bitmiş ve arkadaşınız neden bittiğini bile bilmiyor. Hayatınızda bunca zamandır olan birisi bu ayrılıktan nasıl etkilendi bir kelime bile yok.
Başkalarıyla diyaloglarda da siz ne elde edeceksiniz düşüncesi var hep. Mesela kadınlarla diyalog kuranlar işini halletmiş.
Ben çok rahat sosyal diyalog kuran bir insanım mesela çünkü insanlara genel tavrım ilgili olmak, yani sohbette “kendimle ilgili ne söylemeliyim” değil, “bu insanla ilgili neyi merak ediyorum” diye düşünseniz bile soracak, konuşacak tonla şey bulursunuz.
Tek başınıza çözemeseniz de olay sizin özgüvensiz kurban olmanızdan ziyade biraz benmerkezci bir insan olmanız gibi geldi bana.
Teşekkür ederim,şu an benimle dalga geçtiğinizi düşündüm; ama aklınızı okuyamam, sonuçlara atlayıp bilişsel çarpıtma yaptım az önce yineÇok tatlısınız ne güzel içtenlikle yazmissiniz
İstediğiniz kitabı okuyabilirsiniz ancak okuyacağınız kitaplar; iş arkadaşlarınızın size karşı davranışlarını değiştirmeye yetmeyecektir.
Sahte bir twitter hesabı açarak yaptığınız paylaşımları, yöneticiniz bir başka iş arkadaşınızın yaptığını sanmıştı. Siz bu konu hakkında arkadaşlarınızdan gizleyerek, yöneticinizle konuşup paylaşımı sizin yaptığınızı söylemiştiniz. Yöneticiniz durumu arkadaşlarınızla paylaşmamanızı söylemişti.
İş arkadaşlarınız, paylaşımı sizin yaptığınızı öğrenmiş olabilirler. Zan altında kalan iş arkadaşınız, size sorduğunda sessiz kaldığınız için; artık size güvenmiyorlardır. Bu yüzden, sizinle işle ilgili konular dışında; iletişim kurmamayı seçmiş olabilirler.
Ve ayrıca zaten kitabı okuduğu zaman değil,kitabı okuyup tavsiyeleri uyguladıktan sonra iş arkadaşının ona karşı davranışı değişecek
ANLAMAMIŞSINIZ HİÇ Kİ AHAHAHAH
Okuduktan sonra ona durumunu nasıl açıklaması ve aralarını nasıl düzeltmesi gerektiğine yönelik kitapta verilen tavsiyeye uyabilir ve özgüveniyle ilgili sorunlar yaşarken ,ona açıklama yapma konusunda çekinik kalırken yeni bir yaklaşım getirebilir duruma.Olay bu.Ve olan olmuş sonuçta,ilişkileri geri dönülmez bir hasar almış olsa bile bundan sonrasında kendini daha iyi ifade edebilen güçlü bir kadın olucak.
Bir şeyleri kompleksinizden kaynaklı sürekli reddediyorsunuz, olabilir sizin tercihinizdir. Ancak şunu fark etmelisiniz, insanlardan bu şekilde kaçarak, sicak davranmayarak onlar ile aslında özlemini çektiğiniz samimi ilişkileri kuramazsınız. Bu işin doğasına ters.Merhaba herkese. Çooook uzun bir iç dökme olacak, baştan belirteyim. Bölümlere ayırarak yazmaya çalışacağım. Okuyacak olanlara şimdiden teşekkür ederim.
Biraz kendimden bahsedecek olursam en temel problemimin özgüven eksikliği olduğunu düşünüyorum artık. Sanırım çocukluğumdan beri böyleymiş ama ben bunu yeni farkediyorum. Ya da ilkokul orta okul lise üniversite derken bir şekilde çevremde görüştüğüm arkadaşlarım vardı ve yalnızlık hissetmiyordum. Ama hepsi o zamanlarda kaldı. Ben de hep şöyle bir şey vardı. Kalabalık ortamlarda herkesle samimi olmak yerine hep bir tane samimi olacağım birini seçer sadece onunla devam ederdim. Kalabalık sohbetleri sevmezdim o yüzden hiç kalabalık arkadaş gruplarım olmadı. Ama önceden bunu isteyerek yapıyordum. Şimdi çevremi gözlemlediğimde bakıyorum da insanların tabi ki dostum diyeceği kişiler ayrıdır ama kalabalık bir ortamda zevkle doldu dolu sohbet ediyorlar. Ben bu noktada hep eksik kalıyorum. Yeni insanlarla tanışıp sohbet etmekte de çok zorlanıyorum.
Bir de sohbeti ilerletemiyorum. Nasılsın iyi misin neler yapıyorsun vs dedikten sonra devamı gelmiyor. Karşı taraf benimle muhabbete devam etmek istemiyormuş gibi geliyor ben de devam edecek bir şey bulamıyorum. Çalışma ortamımda herkes uzun uzun sohbetler ediyor ben o sohbete hiç dahil olamıyorum. Sohbete dair bir cümle de ben ediyorum mesela ama ya hiç duyulmuyor ya da birkaç saniye durup yine devam ediyorlar. Şimdilerde başka sorunlar yaşıyorum iş yerimdekilerle ama önceden de böyleydi. Yaptığım bir hatadan dolayı dışlandığımı düşünüyorum ama öte yandan da bakıyorum bu olaydan önce de paylaşımım çok azmış. Benden sonra başlayan bir arkadaş bile herkesle gayet samimi gülüp eğleniyor dışarda bir şeyler yapıyorlar falan ama ben hiç o aşamaya gelemiyorum. Hemen samimi olup ne yapacaksın diyebilirsiniz ama kastettiğim tam olarak o değil. Yani çok anlam yüklemeden, hadi gülüp sohbet edelim diyecek kadar bile samimi olamıyorum. Sorunun benden kaynaklandığına eminim ama nerde hata yaptığımı bulamıyorum.
İnsanların acılarına duyarsız değilim, burada bir konu yüzünden linç yedim ama güvenilmeyecek bir insan değilim. Çünkü kendimi biliyorum. Bu zamana kadar kimsenin kötülüğünü isteyerek bir şey yapmadım. Kimsenin benden istediği desteği geri çevirmedim. kimsenin anlattığını bir başkasına anlatıp dedikodusunu yapmadım ki çok samimi olanların bile birbirleriyle ilgili neler söylediklerini duyuyorum ben bunu hiç yapmadım. Kimseye kırıcı davranmıyorum. Zaten kimse de bana kötü davranmıyor ama hep bi resmî kalıyor ilişkim. Bir yerden sonra yürümüyor işte. Kimseye soru soramıyorum mesela. Haddime değilmiş gibi geliyor bir şey sorarken. Bu da dışardan mesafe gibi algılanıyor herhalde.
Mesela çalıştığım yerde görevli abla var iki tane. Bakıyorum herkes onlarla samimi sohbet edebiliyor. Bazen gidip onların yanlarında oturuyorlar, hatta onlar aracılığıyla başkalarıyla da tanışıp hastanedeki bir işini halletti ordan bir arkadaş. Onların bulunduğu katta oturuyorlar gelenle geçenle konuşuyorlar falan. Ben ordan çalıştığım kata çıkarken sadece günaydın iyi akşamlardan öteye geçemedim hiç. En fazla nasılsın iyi misin ekleniyor bunlara o kadar devamı yok. Gidip yanlarına otursam sohbet edecek bir şey bulamam ki, annesinin iş yerine gitmiş yanında oturan çocuk gibi kalırım öyle.
Kendimi beğenmediğim için eşimin ailesi ve arkadaşlarıyla bile nişana kadar tanışmadım, kaçtım sürekli. Ki hala arkadaşlarıyla iletişimim yok. Herkes birbirini tanıyor ben sonradan gidince herkes bana odaklanacak diye gerildim ve piknik vs davetlerinde hep bir bahane uydurdum nişanlıyken. Dışardan bakınca sanki onları beğenmeyip iletişim kurmak istemiyormuşum gibi göründü ve sonra da bir daha iletişim olmadı. Kendimi beğenmiyorum, eşimden 3 yaş büyüğüm bunu sorun ediyorum. Sanki herkes arkamızdan bunu konuşuyor ya da konuşacakmış gibi geliyor.
Eskiden ilkokuldan beri hiç ayrılmadığım dostum diyebileceğim bir insan vardı. Eşiyle de aram iyiydi beraber vakit geçirirdik onlarla. Ben eşimle tanışıp evlenmeye karar verince bu arkadaşımın eşi demiş ki ne yapacak çoluk çocukla. Kendi yaşında birini bulamadı mı gibi şeyler söylemiş. Bunu duyunca çok üzüldüm ve sanırım bunu da kompleks yaptım. Sonra o arkadaşımla da uzaklaştım. Tabi dışardan bakınca birini buldu arkadaşını aramayı bıraktı gibi göründüm ve bu yüzden arkadaşım da tavır gösterdi. Kendimi açıklamadım. Sanırım böylesi işime geldi. Onlarla eşli görüşmek istemeyecektim kompleksim yüzünden. Başka yakın bir arkadaşım da başka bir şehirde yaşıyor. Aslında yakın mesafe istesem iletişim kurarım ki birkaç defa gelecek oldular çeşitli sebeplerle erteledim ve ben de geri aramayınca onunla da koptuk. Ama aramama sebebim vefasızlık değil tabi ki komplekslerim.
Eşimin ailesine gelince onlarla da anlaşamadım. Daha önce konu açmıştım zaten zihniyet olarak onlar da pek normal değiller. Eşimin bir teyzesi var onunla aram iyi. Biraz aradaki sorunlardan bahsetmiştim kendisi de konuları bildiği için beni haklı buluyor yani eş ailesiyle ilgili konuda tamamen ben hatalı değilim ama benim hatam olan kısım yine komplekslerim. Kv sürekli misafir getirmek istiyor ama ben kendimi misafir ağırlama konusunda da çok eksik hissediyorum. Hep kaçıyorum. Şimdi eşimin kuzenleri evlendi mesela ve gündem hep yeni gelinler. Şöyle becerikli böyle misafir ağırlıyor falan anlatıyorlar hep. Kendimi eksik hissediyorum. Başkalarına bakıyorum browniler, tartlar, salatalar havalarda uçuşuyor. Kendime bakıyorum hala annem usulü patates salatası, poğaça, börek. Kekim bile kabarmıyor. Pes etmiyorum hadi devam edeyim elim alıştıkça düzelir diyorum ama yok işte olmuyor.
Kendi aileme gelirsem sadece annem babam ve kardeşlerimle iletişimim var. Hiçbir akrabamla görüşmüyorum. 40 yaş çocuğuyum. Kuzenlerim benden çok büyük. Neredeyse benimle yaşıt çocukları olan kuzenlerim var. Yabaniliğim yüzünden onlarla da iletişimim olmadı çocukluğumdan beri. Bunda bence ailemin de payı vardı. Kısıtlayan, aşırı korumacı insanlar annemle babam. O nedenle hep bir uzak kaldım herkese. Şimdi düşünüyorum da anneme babama bir şey olsa kimsem yok şu hayatta. Zaten yaş itibariyle anne babamdan büyük olan kardeşleri hayatta değiller. Kuzenlerle de benim iletişimim olmadı bu saatten sonra da olmaz zaten.
Burada açtığım konularda bile hep linç yedim. Kötü niyetle yapmadığımdan çok emin olduğum şeylerde bile kendimi sorgular hale geldim. Acaba diyorum bu kadar insan böyle diyorsa ben gerçekten kötü niyetli miyim.
Kendimi sevilmiyor istenmiyormuş gibi hissediyorum. Böyle düşündükçe her şeyi kişisel algılamaya başladım. Bugün bir öğrenci beni gördü onların dersine artık ben gireceğim sandı diyor ki hocam siz gelmeyin ben diğer hocayı çok seviyorum. Ben bunu kendime dert ettim mesela. Oysaki bir başka çocuk da bana diyor ki hocam bizim dersimize siz gelin. Diğer hoca hiç alınmıyor gibi. Ama ben ne söylense kişisel algılıyorum. İstenmediğimi düşünüyorum sürekli. Böyle düşündükçe daha da çekiyorum kendimi. Silik bir tip oldum iyice. Yok gibiyim ortamlarda. Destek almayı düşündüm randevu da almıştım ama çalıştığım için sadece cumartesi günü gidebilirim. O güne aldığım randevuyu iki defa psikolog erteledi. Sonra ülkemizdeki deprem felaketi nedeniyle kendisi o bölgeye gitmişti yine ertelendi. Bu cumartesiye aldım bakalım iptal olmazsa gideceğim.
Eğer buraya kadar okuduysanız bana önerebileceğiniz kitap, film, ya da iletişim taktikleri varsa çok sevinirim. Öncelikle acilen uygulayabileceğim yöntemler varsa onları duymayı daha çok isterim. Şimdiden teşekkür ederim.
Neden beni alıntılayıp böyle bir şey yazdığınızı anlayamadım açıkçası. Ben de zaten farkındalığı artsın yaklaşımını değiştirsin dedim. Söylediğiniz pek farklı değil.Otomatik düşünceler (özeleştiri):
Ben bütünüyle benmerkezci ve düşüncesizim.Ben hiç iyi değilim.
=Bilişsel çarpıtma,ya hep ya hiç tarzı düşünme.
Yani konu sahibi benmerkezci olsa bile -ki bence de biraz öyle evet- ,
Bazen düşüncesizim ve bazen de gayet düşünceli olabiliyorum.Olasılıkla bazı zamanlarda açıkça benmerkezci davranıyorum.Bunun üzerinde çalışabilirim.Mükemmel olmayabilirim,ama "iyi değil" değilim.
Yine yaklaşım bu olmalı.
Ama yine de sosyal ilişkilere kâr zarar olarak yaklaşan biri olduğunu düşünmüyorum.İnsanlardan bir şey bekleyen biri değil.Sadece bazı insanlar için çok kolay olan şeylerin kendi için zorluğundan bahsetmiş.
Evet ,ben de anladım zaten.
Aslında bu konuda size katıldığımı yazmıştım zaten yorumda.Orada nasıl bir yaklaşım getirmesi gerektiğiyle ilgili sizi alıntılayarak fikrimi belirtmek istedim, mesajların konusu aynı çünkü ama benimkinde sizinkine ek başka bişey daha var dikkatli okursanız görceksiniz ) Bir arada bulunursa çok daha net olur diye.Burada konu açanlara yardımcı olmaya çalışıyoruz ya hani :)Neden beni alıntılayıp böyle bir şey yazdığınızı anlayamadım açıkçası. Ben de zaten farkındalığı artsın yaklaşımını değiştirsin dedim. Söylediğiniz pek farklı değil.
Konu sahibinin konularına bakmamıştım ama bu iş yerindeki sorunda da yaklaşım ben merkezci. Dünya hiçbirimizin etrafında dönmüyor. Sosyal yakınlık kurulamaması doğal çünkü yakınlık için karşı tarafın hisleri be deneyimleriyle içten bir şekilde ilgili olmak lazım.
Hanımefendi alıntıladığınız için farklı bir şey söylemeye çalıştınız ya da katılmadınız sandım ama ne demeye çalıştığınızı anlayamadım. Anlayamadım dedim, “illa beni eleştirmeniz gerekirdi” demedim.Aslında bu konuda size katıldığımı yazmıştım zaten yorumda.Orada nasıl bir yaklaşım getirmesi gerektiğiyle ilgili sizi alıntılayarak fikrimi belirtmek istedim, mesajların konusu aynı çünkü ama benimkinde sizinkine ek başka bişey daha var dikkatli okursanız görceksiniz ) Bir arada bulunursa çok daha net olur diye.Burada konu açanlara yardımcı olmaya çalışıyoruz ya hani :)
Benmerkezci oluşuna yönelik bir eleştiri var ve bu doğru bana göre de.AMA BİRAZ.Sizce altında daha doğru bir yaklaşıma yönelik bir yorum olması yanlış mı ? Ya da nasıl yanlış olabilir?Böyle bi kural mı var ?
Söylediğim farklı değilse sizin mesajınızda nerde ? Ben göremiyorum
SADECE OLUMSUZ ELEŞTİRİ YAPICAKSAK MI YORUMU ALINTILAYABİLİYORUZ BU SİTEDE?
Böyle bir kural yok.
Bağırmaya denk olduğunu düşünmeniz sizin kendi fikriniz,ben vurgularken öyle olduğunu düşünmedim.Sadece mesajlarım uzun,uzun cümleler kurmayı seven biriyim ve bazı kısımlar daha önemli oraları vurgulamak istedim hepsi bu.Hanımefendi alıntıladığınız için farklı bir şey söylemeye çalıştınız ya da katılmadınız sandım ama ne demeye çalıştığınızı anlayamadım. Anlayamadım dedim, “illa beni eleştirmeniz gerekirdi” demedim.
Böyle büyük harfler (bağırmaya denk yazı dilinde), kalın format kullanmak falan biraz gereksiz açıkçası.
Neyse ben konuyla ilgili söyleyeceğimi söyledim.
Ben o konulardan birisini okumuştum.Konu sahibi bilinçsizce yaptı tamam.Karşı taraf konu sahibini dışlatmaya çalışmış,orası da tamam.Ama ilk olarak haksızlığa uğrayan biri var ve herşeye rağmen bilinçsizce de olsa yaptığı hataya karşılık konu sahibinin bir özür borcu var.Patronlarım konuyu kapatmamı istedi gibi bir bahane de bence geçerli değil.Herkes hata yapar ama bir özür dilemek bu kadar zor olmamalı.Size yönelik değil bu yazdıklarım ama konu sahibi ile ilgili benim görüşüm de bu.Evet ,ben de anladım zaten.
Sadece sorun şu ki karşısındaki zan altında kaldığı söylenen şahsın çevresi zaten onun yapmadığını biliyor.Yani onun yapmadığı anlaşılmış,artık taşın altında kalan eli kurtarılmış ortada bir sorun kalmamış olmasına rağmen iş arkadaşı gidip herkese kurdele dağıtıyor,pasta kesiyor 'bilinçli olarak ve planlanmış bir şekilde' onu dışlamaya çalışıyor.Sanki Twitter'dan yazdığı şeyle konu sahibi ona komplo kurmuş ve bilinçli olarak onun o duruma düşmesini istemiş,ona bilinçli olarak tuzak kurmuş gibi durumu yansıtmaya çalışmış.Üstüne helallik olayı var , dramatize ettiğini düşünme konusunda da haklı.Konu sahibi çaresiz kalmış bir bakıma ne yapacağını bilemediği bir durumda.Ama karşısındaki kişi suçlamalar ondan kalktıktan sonra zaten suçsuz olduğum anlaşıldı diyebilirdi.Buna rağmen uzatan o.Kurdaleyle pastayla liseli bir ergen gibi davranıyor.Bence insan ilişkilerinde kimseyi tamamen suçsuz bulamayız ortada bir sorun varsa.Konu sahibinin hatası %40 oranındaysa karşısındaki kişinin %60.
ÇÜNKÜ HERKES ONUN YAPMADIĞINI BİLİYOR OLMASINA RAĞMEN YİNE DE DIŞLAMAYA YÖNELİK ŞEYLER YAPMIŞ, KARŞISINDAKİ KİŞİYE BİLİNÇLİ OLARAK KENDİNİ KÖTÜ HİSSETTİRMEYE ÇALIŞMIŞ.Ama konu sahibinin yaptığı ONU DIŞLAYAN İŞ ARKADAŞINA YÖNELİK BİLİNÇLİ BİR HAREKET DEĞİLDİ.
Böyle bir durumda eğer konu sahibi bilerek o arkadaşını özellikle zan altında bırakmak için o yazıyı yazmış olsaydı ancak bu dışlanması için mantıklı bir sebep olabilirdi benim açımdan.Ama görüyoruz ki durum öyle değil.
Yine de benim kaçırdığım ayrıntılar olabilir ama sonuçta burada haklı haksız savaşı vermiyoruz.
İyi açıdan düşünmek gerekirse bu yaşanan olaydan sonra kendini geliştirmeye yönelik bir adım atmaya karar verdi.
BU YAŞANAN OLAYLARDA ONUN YAPABİLECEĞİ BİR ŞEYLER VARDI BELKİ,AMA ONUN BİR SUÇU YOKTU.
Ve bence asla dayanamayacak durumda değilsen,bunu bir fırsat olarak değerlendirmelisin konu sahibi.O yüzden işten ayrılma, hissettiklerinle yüzleş.Suçun olmasa bile burdan kendine olan güveninle,çekingen oluşunla ilgili alman gereken dersler var.
Tabii ki.Ama o noktada özür dilemesi bir zorunluluk değildir bana göre.Çünkü dolaylı yoldan başka biri kötü etkilenmiş evet.Ama bu onun suçu mu ? Değil.Yani dışlanmayı asla hak etmemiş.Ama ben olsam kesinlikle özür dilerdim.Zaten konu sahibi diyor çekingenim diye.Belki de aslında yazanın o olduğu ortaya çıktığında karşıdan göreceği tepkiden çekinip uzak durmuştur.Bocalamıştır,ki öyle zaten.Buna ek tabii müdürün konuyu kapatmasını isteme mevzusu var.Özür dilerse konuyu tekrar açmış olacaktı.O yüzden ne yapacağını bilememiş olması doğal ve anlaşılabilir.O yüzden geliştirmeye yönelik çalışması gereken şeyler var benim daha önce yaptığım gibi.Kendisi de kabul ediyor o yüzden konu açmış zaten.Ben o konulardan birisini okumuştum.Konu sahibi bilinçsizce yaptı tamam.Karşı taraf konu sahibini dışlatmaya çalışmış,orası da tamam.Ama ilk olarak haksızlığa uğrayan biri var ve herşeye rağmen bilinçsizce de olsa yaptığı hataya karşılık konu sahibinin bir özür borcu var.Patronlarım konuyu kapatmamı istedi gibi bir bahane de bence geçerli değil.Herkes hata yapar ama bir özür dilemek bu kadar zor olmamalı.Size yönelik değil bu yazdıklarım ama konu sahibi ile ilgili benim görüşüm de bu.
Ben o konulardan birisini okumuştum.Konu sahibi bilinçsizce yaptı tamam.Karşı taraf konu sahibini dışlatmaya çalışmış,orası da tamam.Ama ilk olarak haksızlığa uğrayan biri var ve herşeye rağmen bilinçsizce de olsa yaptığı hataya karşılık konu sahibinin bir özür borcu var.Patronlarım konuyu kapatmamı istedi gibi bir bahane de bence geçerli değil.Herkes hata yapar ama bir özür dilemek bu kadar zor olmamalı.Size yönelik değil bu yazdıklarım ama konu sahibi ile ilgili benim görüşüm de bu.