Kendimi değiştirmek istiyorum ama başaramıyorum.

Bağırmaya denk olduğunu düşünmeniz sizin kendi fikriniz,ben vurgularken öyle olduğunu düşünmedim.Sadece mesajlarım uzun,uzun cümleler kurmayı seven biriyim ve bazı kısımlar daha önemli oraları vurgulamak istedim hepsi bu.
Ama istersem mesajdaki her yeri vurgular simsiyah yaparım,bütün harfler kocaman olunca size bağırdığımı düşünürsünüz hem yine :)
BEN ÖZELLİKLE KASITLI YAPMADIM, BENİM NE YAPTIĞIMI DEĞİŞTİRMEM DEĞİL EĞER RAHATSIZ OLDUYSANIZ SİZİN NE DÜŞÜNDÜĞÜNÜZÜ DEĞİŞTİRMENİZ GEREKİYOR .YANLIŞ BİR ŞEY YOK.
KİMSE SİZ RAHATSIZSINIZ DİYE BÜYÜK HARF KULLANMAYI BIRAKAMAZ.
AMA SİZ ÜSTÜNÜZE ALINMAYARAK RAHATSIZ OLMAYI BIRAKABİLİRSİNİZ 😆
İSTERSENİZ BIRAKMAYIN O DA OLUMLU AMA BENİ BİR DAHA ALINTILAMAYIN 🤣(öyle bir tercih hakkımız varsa ben istemiyorum çünkü xd)
Alıntılarken size katıldığımı yazdım 100 kere zaten,daha ne yaziyim

Şartlar ve kurallar

Kadınlar Kulübü Kullanım Sözleşmesinden :

Mesaj yazarken büyük harf kullanmak bağırmak anlamına geleceği için yazılarınızı kesinlikle büyük harf kullanarak yazmayınız, yazmanız durumda mesajınıza yönetim ekibi tarafından müdahale edilebilir.
 
Bir şeyleri kompleksinizden kaynaklı sürekli reddediyorsunuz, olabilir sizin tercihinizdir. Ancak şunu fark etmelisiniz, insanlardan bu şekilde kaçarak, sicak davranmayarak onlar ile aslında özlemini çektiğiniz samimi ilişkileri kuramazsınız. Bu işin doğasına ters.

Yani ya gerçekten güzel ilişkiler istiyorsanız zihninizde sizin için ne diyecekler düşüncenizi bir kenara bırakıp, çift olarak görüşün, sohbete katılın, insanları davet edin. Ya da kafanıza taktığınız sorunlar bu derece önemliyse sizin için yalnizliginizla barışın.

Arkadaşlıklar, güzel ilişkiler inşaa edilir. Yoktan var olmazlar. Emek gerekir, görüşmeye devam etmek gerekir.

Değil bir iki defa görüşmek, düzenli olarak karşılıklı buluşmak vakit geçirmek gerekirken en başında bir iki defa cagrildiginiz yere daha bahane bulup gitmediğiniz ortam ve kişilerden tabii ki bir yakınlık göremezsiniz. Bu çok normal.

İletişim taktiği olarak önerebileceğim en önemli şey, bu derece hayır demeyi bırakın.

Evet diyin çağrılınca siz de evet diyin, çağırın. Gerçekten kötü niyetliyse insanlar tabii ki uzak durun. Ancak maalesef elbet herkesin bi lafı insanı sinir edebiliyor napiyoruz bu durumda ara veriyoruz o kişiyle görüşmeyi. Ama iki haftada bir gorusuyorsak ayda bir görüşüyoruz. Sizin yaptığınız gibi temelli görüşmelerden kacmiyoruz.

Biraz bu derece korkmak yerine haksızlık yaşadığınız durumda hakkınızdan çıkmayı öğrenseniz, lafınızı söyleseniz daha iyi olur. Aksi durumda bu yapı sizi yalnız olmaya mahkum eder maalesef.

Evet bir yerden başlamam gerekiyor artık farkındayım. Hemen kestirip atmam da bir nevi sorunlardan kaçmak işte ben de kötü hissettiren herkesle ilişkimi tamamen keserek yüzleşemediğim sorunlarımdan kaçıyormuşum.
 
Şartlar ve kurallar

Kadınlar Kulübü Kullanım Sözleşmesinden :

Mesaj yazarken büyük harf kullanmak bağırmak anlamına geleceği için yazılarınızı kesinlikle büyük harf kullanarak yazmayınız, yazmanız durumda mesajınıza yönetim ekibi tarafından müdahale edilebilir.
Ay yuh artık hiç bilmiyordum bunu.Teşekkür ederim haberimin olması iyi oldu.Hatta mesajın sonuna ekleyecektim eğer böyle bir şey varsa haber verin diye.Varmış meğersem.Eğer böyle bir kural varsa kurallara uymak gerekir.Ama vurgulamamda bir sıkıntı yok galiba.
 
Ay yuh artık hiç bilmiyordum bunu.Teşekkür ederim haberimin olması iyi oldu.Hatta mesajın sonuna ekleyecektim eğer böyle bir şey varsa haber verin diye.Varmış meğersem.Eğer böyle bir kural varsa kurallara uymak gerekir.Ama vurgulamamda bir sıkıntı yok galiba.
Mesajıma müdahale edilebilir o hâlde, böyle olması daha uygun.Tekrar küçük harfle yazamicak kadar sıkıldım.Direkt silinebilir mesajım.
Zaten büyük harfle yazdığım kısım konu açısından önemli değil bence.
 
İyi ki yazmışım, başkalarına iyi gelmek bana da iyi hissettirir her zaman.
Ama mucize beklemeyin tekrar etmiş olmiyim ama.Yani ilaç içseniz de sizi dışlamaya çalışan iş arkadaşınız bir fareye dönüşmeyecek sonuçta :) Ona haddini bildirecek olan sizsiniz.
Yine de çok sinirlendiğinizi bile belli etmeyin bu sefer daha çok üzerinize gelmeye çalışırlar.Sadece sakin kalmaya çalışın.Yani insanlar zaaflarınıza oynar unutmayın. (bu insanlar yeri gelince anne babanız en yakınınız bile olur,tabii onlarla çıkarlarımızın çakışması çoğunlukla zor bir ihtimal)
Her dalgada alabora olunca zehir oluyor bu hayat.İşin sonunda yalnız olduğumuzu unutmamamız lazım.Yani şu anlamda ,hayatta her şey olabiliyor.En sırtınızı yasladığınız güvendiğiniz kişi size çok büyük bir kazık da atabilir ,her şey mümkün.İnsanlara güvenmeyelim mi demek bu hayır, sadece yeri gelince onların da gidebilme ihtimalini hesaba katıp sırtımızı en çok kendimize yaslayalım.En çok kendimize güvenelim ve kendi psikolojimizi,hayatimızı öyle bir inşa edelim ki adım adım ; öyle güçlenelim ki kimse onu yıkamasın.
Ağlamak sizi o anlık rahatlatıyorsa devam edin,ben ağlamaktan nefret eder ama engel olamazdım bazen.Zaten emin olun ileride çok daha iyi takmayacak duruma geleceksiniz.Ve siz takmayacak duruma gelince de bu yaptıkları zorbalık bitmiş olucak ilginç bir şekilde jsjdj.Sana yapıldığında ne yapman gerektiğini anladığın anda bu bakışına duruşuna gözlerine bile(ciddiyim) öyle bir yansıyor ki -sıfır şaka- bu sefer insanlar sana böyle şeyler yapmaktan çekiniyor.Yaparlarsa da -ki herkese oluyo- öyle bir tepki veriyorsun ki dik duruşunla bile kendinle gurur duyacak duruma geliyorsun.
İş yerinde başına gelen olayı senin kendine daha çok güvenmeni ,inanmanı sağlamak için verilmiş bir ders olarak düşün.Unutma,ders sen öğrenene kadar devam eder.Sen öğrendikten sonra bitecek hepsi :)

Tüm yazdıklarınızı okurken bana çok tanıdık geliyor hepsi. Ben aslında hayatımın bi döneminde bunları yapabilen biriymişim gibi hissediyorum. Ne ara bu kadar özgüvensiz ve sorunlu bir hale geldiğimi hatırlamaya çalışıyorum. Başta çocukluktan gelen bir şey gibi düşündüm ama aslında ben kabuğundan sıyrılmayı biraz olsun başarmış bir insandım. En azından bir haksızlığa uğradığında hakkını arayabilen, insanlarla dialog kurabilen ve gerektiğinde sözünü de esirgemeyen bir insandım. Şimdi aileme sorsanız beni hala böyle tanımlar. Ama arkadaşlarıma sorsanız silik bir tipim. Bir yerlerde kopukluk var bunu ben de oturtamıyorum kafamda.

Öte yandan bu anlattıklarımı bana biri anlatsa ben de sizinkilere benzer cümleler kurardım. Aklın yolu bir ama sanırım zor olan bunları uygulamak. Yani somut bir olay olduğu için yaşadığım dışlanma olayını örnek vereceğim yine. O ortamda bunu yaşarken kendimi çok iğrenç hissediyorum, aşırı üzülüyorum. Eve gelip düşününce diyorum ki sen bu insanları kaç aydır tanıyorsun? Bundan önce hayatında bile değillerdi ve birkaç ay sonra belki de bir daha hiç görmeyeceksin. Boşver diyorum. Ama ertesi gün gidip yine aynı şeyleri yaşayınca maalesef hissettiklerime engel olamıyorum.

Bir şey daha. Mesela bu beni dışlayan grup normalde hep bel altı sohbet ettiği için ben daha önceleri de o muhabbetlere dahil olmuyordum. Dışarda buluştuklarında beni neden çağırmadılar diye aklımdan bile geçmiyordu. Çünkü kafa yapıları uyuyor ve görüşüyorlar. Benim uymuyor görüşmüyorum. Bu kadar basitti. Bu benim kendi irademle seçtiğim bir şey olduğu için beni üzmüyordu. Ama şu an özellikle beni dışlamak ve kötü hissettirmek için yapılan şeyler var. Kasıtlı yaptıklarını bildiğim için de hiç tepki vermiyorum amaçlarına ulaşmalarını istemiyorum ama tabi bunlar üzülmeme engel değil maalesef.
 
İstediğiniz kitabı okuyabilirsiniz ancak okuyacağınız kitaplar; iş arkadaşlarınızın size karşı davranışlarını değiştirmeye yetmeyecektir.

Sahte bir twitter hesabı açarak yaptığınız paylaşımları, yöneticiniz bir başka iş arkadaşınızın yaptığını sanmıştı. Siz bu konu hakkında arkadaşlarınızdan gizleyerek, yöneticinizle konuşup paylaşımı sizin yaptığınızı söylemiştiniz. Yöneticiniz durumu arkadaşlarınızla paylaşmamanızı söylemişti.

İş arkadaşlarınız, paylaşımı sizin yaptığınızı öğrenmiş olabilirler. Zan altında kalan iş arkadaşınız, size sorduğunda sessiz kaldığınız için; artık size güvenmiyorlardır. Bu yüzden, sizinle işle ilgili konular dışında; iletişim kurmamayı seçmiş olabilirler.


İletişim kurmamayı seçmiş olmalarına saygı duyuyorum ama bu onların bana kasıtlı bir şekilde dışlandığımı hissettirecek şekilde davranmalarını haklı çıkarmıyor bence. Herkes verdiği karar doğrultusunda istediği şekilde iletişim kurar ya da kurmaz buna kimsenin bir sözü olamaz zaten. Ki yaptıkları zorbalığa giriyor bence ama maalesef buna da bir sözüm olamaz kendileri böyle davranmayı seçiyorlarsa davranırlar yapacak bir şey yok. Konunun muhatabı ben olduğum için değil, dışardan bakan biri olsaydım da yaptıklarını çok acımasızca bulurdum. Bence kimse kendisine böyle davranılmasını hak etmez. Ortada bir suç, hata vs varsa ceza verilir ya da söylediğiniz şekilde iletişimi kesebilirler. Bunun dışındaki her şey bence zorbalık.
 
Ben hiç öyle uzun cümleler yazmayı da,okumayı da sevmem.Pratik ve anlaşılabilir olması benim için daha önemlidir.
Ben bu olay da tek iyi niyetli olmayan kişinin o kız olmadığını düşünüyorum.Konu sahibi siz bilirsiniz.Siz yüzleşmemeye devam edin.Yarın bir gün o iş yerinden biri ayrılır.Ya siz olursunuz yada o zavallı kız.Ama şunu bilin ki siz giderseniz hiç kimse üzülmeyecek bu tavrınızla.
 
Son düzenleme:
Merhaba herkese. Çooook uzun bir iç dökme olacak, baştan belirteyim. Bölümlere ayırarak yazmaya çalışacağım. Okuyacak olanlara şimdiden teşekkür ederim.

Biraz kendimden bahsedecek olursam en temel problemimin özgüven eksikliği olduğunu düşünüyorum artık. Sanırım çocukluğumdan beri böyleymiş ama ben bunu yeni farkediyorum. Ya da ilkokul orta okul lise üniversite derken bir şekilde çevremde görüştüğüm arkadaşlarım vardı ve yalnızlık hissetmiyordum. Ama hepsi o zamanlarda kaldı. Ben de hep şöyle bir şey vardı. Kalabalık ortamlarda herkesle samimi olmak yerine hep bir tane samimi olacağım birini seçer sadece onunla devam ederdim. Kalabalık sohbetleri sevmezdim o yüzden hiç kalabalık arkadaş gruplarım olmadı. Ama önceden bunu isteyerek yapıyordum. Şimdi çevremi gözlemlediğimde bakıyorum da insanların tabi ki dostum diyeceği kişiler ayrıdır ama kalabalık bir ortamda zevkle doldu dolu sohbet ediyorlar. Ben bu noktada hep eksik kalıyorum. Yeni insanlarla tanışıp sohbet etmekte de çok zorlanıyorum.

Bir de sohbeti ilerletemiyorum. Nasılsın iyi misin neler yapıyorsun vs dedikten sonra devamı gelmiyor. Karşı taraf benimle muhabbete devam etmek istemiyormuş gibi geliyor ben de devam edecek bir şey bulamıyorum. Çalışma ortamımda herkes uzun uzun sohbetler ediyor ben o sohbete hiç dahil olamıyorum. Sohbete dair bir cümle de ben ediyorum mesela ama ya hiç duyulmuyor ya da birkaç saniye durup yine devam ediyorlar. Şimdilerde başka sorunlar yaşıyorum iş yerimdekilerle ama önceden de böyleydi. Yaptığım bir hatadan dolayı dışlandığımı düşünüyorum ama öte yandan da bakıyorum bu olaydan önce de paylaşımım çok azmış. Benden sonra başlayan bir arkadaş bile herkesle gayet samimi gülüp eğleniyor dışarda bir şeyler yapıyorlar falan ama ben hiç o aşamaya gelemiyorum. Hemen samimi olup ne yapacaksın diyebilirsiniz ama kastettiğim tam olarak o değil. Yani çok anlam yüklemeden, hadi gülüp sohbet edelim diyecek kadar bile samimi olamıyorum. Sorunun benden kaynaklandığına eminim ama nerde hata yaptığımı bulamıyorum.

İnsanların acılarına duyarsız değilim, burada bir konu yüzünden linç yedim ama güvenilmeyecek bir insan değilim. Çünkü kendimi biliyorum. Bu zamana kadar kimsenin kötülüğünü isteyerek bir şey yapmadım. Kimsenin benden istediği desteği geri çevirmedim. kimsenin anlattığını bir başkasına anlatıp dedikodusunu yapmadım ki çok samimi olanların bile birbirleriyle ilgili neler söylediklerini duyuyorum ben bunu hiç yapmadım. Kimseye kırıcı davranmıyorum. Zaten kimse de bana kötü davranmıyor ama hep bi resmî kalıyor ilişkim. Bir yerden sonra yürümüyor işte. Kimseye soru soramıyorum mesela. Haddime değilmiş gibi geliyor bir şey sorarken. Bu da dışardan mesafe gibi algılanıyor herhalde.

Mesela çalıştığım yerde görevli abla var iki tane. Bakıyorum herkes onlarla samimi sohbet edebiliyor. Bazen gidip onların yanlarında oturuyorlar, hatta onlar aracılığıyla başkalarıyla da tanışıp hastanedeki bir işini halletti ordan bir arkadaş. Onların bulunduğu katta oturuyorlar gelenle geçenle konuşuyorlar falan. Ben ordan çalıştığım kata çıkarken sadece günaydın iyi akşamlardan öteye geçemedim hiç. En fazla nasılsın iyi misin ekleniyor bunlara o kadar devamı yok. Gidip yanlarına otursam sohbet edecek bir şey bulamam ki, annesinin iş yerine gitmiş yanında oturan çocuk gibi kalırım öyle.

Kendimi beğenmediğim için eşimin ailesi ve arkadaşlarıyla bile nişana kadar tanışmadım, kaçtım sürekli. Ki hala arkadaşlarıyla iletişimim yok. Herkes birbirini tanıyor ben sonradan gidince herkes bana odaklanacak diye gerildim ve piknik vs davetlerinde hep bir bahane uydurdum nişanlıyken. Dışardan bakınca sanki onları beğenmeyip iletişim kurmak istemiyormuşum gibi göründü ve sonra da bir daha iletişim olmadı. Kendimi beğenmiyorum, eşimden 3 yaş büyüğüm bunu sorun ediyorum. Sanki herkes arkamızdan bunu konuşuyor ya da konuşacakmış gibi geliyor.

Eskiden ilkokuldan beri hiç ayrılmadığım dostum diyebileceğim bir insan vardı. Eşiyle de aram iyiydi beraber vakit geçirirdik onlarla. Ben eşimle tanışıp evlenmeye karar verince bu arkadaşımın eşi demiş ki ne yapacak çoluk çocukla. Kendi yaşında birini bulamadı mı gibi şeyler söylemiş. Bunu duyunca çok üzüldüm ve sanırım bunu da kompleks yaptım. Sonra o arkadaşımla da uzaklaştım. Tabi dışardan bakınca birini buldu arkadaşını aramayı bıraktı gibi göründüm ve bu yüzden arkadaşım da tavır gösterdi. Kendimi açıklamadım. Sanırım böylesi işime geldi. Onlarla eşli görüşmek istemeyecektim kompleksim yüzünden. Başka yakın bir arkadaşım da başka bir şehirde yaşıyor. Aslında yakın mesafe istesem iletişim kurarım ki birkaç defa gelecek oldular çeşitli sebeplerle erteledim ve ben de geri aramayınca onunla da koptuk. Ama aramama sebebim vefasızlık değil tabi ki komplekslerim.

Eşimin ailesine gelince onlarla da anlaşamadım. Daha önce konu açmıştım zaten zihniyet olarak onlar da pek normal değiller. Eşimin bir teyzesi var onunla aram iyi. Biraz aradaki sorunlardan bahsetmiştim kendisi de konuları bildiği için beni haklı buluyor yani eş ailesiyle ilgili konuda tamamen ben hatalı değilim ama benim hatam olan kısım yine komplekslerim. Kv sürekli misafir getirmek istiyor ama ben kendimi misafir ağırlama konusunda da çok eksik hissediyorum. Hep kaçıyorum. Şimdi eşimin kuzenleri evlendi mesela ve gündem hep yeni gelinler. Şöyle becerikli böyle misafir ağırlıyor falan anlatıyorlar hep. Kendimi eksik hissediyorum. Başkalarına bakıyorum browniler, tartlar, salatalar havalarda uçuşuyor. Kendime bakıyorum hala annem usulü patates salatası, poğaça, börek. Kekim bile kabarmıyor. Pes etmiyorum hadi devam edeyim elim alıştıkça düzelir diyorum ama yok işte olmuyor.

Kendi aileme gelirsem sadece annem babam ve kardeşlerimle iletişimim var. Hiçbir akrabamla görüşmüyorum. 40 yaş çocuğuyum. Kuzenlerim benden çok büyük. Neredeyse benimle yaşıt çocukları olan kuzenlerim var. Yabaniliğim yüzünden onlarla da iletişimim olmadı çocukluğumdan beri. Bunda bence ailemin de payı vardı. Kısıtlayan, aşırı korumacı insanlar annemle babam. O nedenle hep bir uzak kaldım herkese. Şimdi düşünüyorum da anneme babama bir şey olsa kimsem yok şu hayatta. Zaten yaş itibariyle anne babamdan büyük olan kardeşleri hayatta değiller. Kuzenlerle de benim iletişimim olmadı bu saatten sonra da olmaz zaten.

Burada açtığım konularda bile hep linç yedim. Kötü niyetle yapmadığımdan çok emin olduğum şeylerde bile kendimi sorgular hale geldim. Acaba diyorum bu kadar insan böyle diyorsa ben gerçekten kötü niyetli miyim.

Kendimi sevilmiyor istenmiyormuş gibi hissediyorum. Böyle düşündükçe her şeyi kişisel algılamaya başladım. Bugün bir öğrenci beni gördü onların dersine artık ben gireceğim sandı diyor ki hocam siz gelmeyin ben diğer hocayı çok seviyorum. Ben bunu kendime dert ettim mesela. Oysaki bir başka çocuk da bana diyor ki hocam bizim dersimize siz gelin. Diğer hoca hiç alınmıyor gibi. Ama ben ne söylense kişisel algılıyorum. İstenmediğimi düşünüyorum sürekli. Böyle düşündükçe daha da çekiyorum kendimi. Silik bir tip oldum iyice. Yok gibiyim ortamlarda. Destek almayı düşündüm randevu da almıştım ama çalıştığım için sadece cumartesi günü gidebilirim. O güne aldığım randevuyu iki defa psikolog erteledi. Sonra ülkemizdeki deprem felaketi nedeniyle kendisi o bölgeye gitmişti yine ertelendi. Bu cumartesiye aldım bakalım iptal olmazsa gideceğim.

Eğer buraya kadar okuduysanız bana önerebileceğiniz kitap, film, ya da iletişim taktikleri varsa çok sevinirim. Öncelikle acilen uygulayabileceğim yöntemler varsa onları duymayı daha çok isterim. Şimdiden teşekkür ederim.
Eşin den şiddet görüyor musun
 
1.Bilerek ve isteyerek yapmamanız gereken 'kötü' , 'haksız' veya başkasını incitecek bir şey yapmadınız.Bence kendinizden mantıksız bir şekilde mükemmel olmayı beklemeyin.
2.Kendinizi bu hareket yüzünden kötü veya kusurlu biri olarak damgalamayın.Düşüncelerinizde aşırı genelleme olduğunu düşünüyorum.
3.Davranışlarınızın dolaylı ve bir noktada sizin gibi elinizde olmayan sonuçları nedeniyle bir üzüntü yaşıyorsunuz.Ama sıkıntı şu ki üzüntünüzün şiddeti ve süresi hatalı davranışınızla orantılı değil.Kaldı ki sizin hatanız bana kalırsa size yapılanın yanında çok daha küçük kalıyor.
4.Hatalarınızdan bir şeyler öğrendiniz ve bu olay üzerinden kendinizle ilgili farklı yapmak istediğiniz şeyler fark ettiniz.Sizin hareket noktanız burada bu olmalı.
Bence aşırı suçluluk duyacak ya da kendinize acıyacak bir durum yok ortada.
İnsanların yanlış anlaması sizin suçunuz değil.Duygusal karar vermeyin,kişiselleştirme yapmayın.
Orada pasta kesilirken ayıp olmasın diye orada kalmıştınız sanırım , şimdi kutlanırken çıkmam mantıklı olmaz diye.Normalde herkes iş arkadaşlarıyla yakın olmak birlikte vakit geçirmek zorunda da değil sonuçta ama ortada bir baskı var dışlanma sizde bir etki yarattı ve tepki olarak ister istemez ele geçirilmiş ve kararlarınız size ait değilmiş gibi hissetmiş olabilirsiniz.Normalde belki orada herkes bileğine bir şey geçirip fotoğraf çekinmek isterken buna katılmayı siz istemezdiniz belki de zaten.Ama isteseniz de katılamayacak olmanız ya da birinin bunu zorla sağlaması size kendinizi ele geçirilmiş hissettirmiş olabilir.Çünkü bu sizin kendi iradenizle seçtiğiniz bir şey değil ve zorlamayla olunca da kendinize olan güveniniz daha da sarsıldı.
Aklın yolu bir ve aslında danışanlara kağıda yazmayı salık vermelerinin bir sebebi de kendimizdeki çarpık düşünceleri daha net görebilmemiz.Sizin başınıza bu olayın gelmesinin sebebi siz değilsiniz önce bunu da bir kabul edin.Benim başıma gelseydi özür dileseydim belki kadının tepkisi daha kötü olacaktı, müdür kapatın bu konuyu demedim mi diyecekti.Bilemediğimiz şeyler var.Uygulama noktasındaki zorluğu sizin hâlâ içinizde bir yerlerde onların ne düşündüğünü umursamanızdan kaynaklanıyor.Çünkü bu sizin için üzücü ve sevilmediğinizi düşünüyorsunuz.Başkasının başına gelse siz de böyle tavsiye verirdiniz ama şimdi kendinize aynı tavsiyeleri içten bir şekilde veremiyorsunuz çünkü kendinizle ilgili içeride yatan daha ciddi eleştirileriniz var.İçeride size nutuk çeken o iç sesi durdurun.Zamanla nasıl davranıyorsanız öyle düşünmeye başlayacaksınız.
Daha sosyal olmak istiyorsanız ve iyiliğinize olacağına inanıyorsanız önce isteğin gelmesini beklemeyin.Önce yapın,siz getirilerini gördükçe mutluluğunuz huzurunuz katlandikça o zaman davranışınız pekiştirilmiş olacak ve o zaman yapmayı isteyeceksiniz.
Dediğim gibi bu olayın sebebi sizin çekingen olmanız ya da özgüvensiz olmanız da değil bir noktada.Elinizde olmayan şeyler var.Ama sonucu ve üzülmenizin şiddetinden yaptığım çıkarım özgüvensiz ve çekingen oluşunuz ve kafaya takma huyu.
Silik bir tip ya da baskın bir karakter olmak gibi şeyler bana kalırsa ortamdan ortama da değişiyor,zaman içinde kendimizle ilgili düşüncelerimiz de çok ilginç bir şekilde olumsuz yönde farklılaşabiliyor.O yüzden önceden böyleydim,şimdi şöyle oldum artık bu özelliğimi kaybettim diye düşünmek yerine geçmişte yapabilmişsem şimdi de yapabilirim diye düşünüp hareket edin.Zaten biraz açılırsanız,o ilk adım gelirse gerisi çorap söküğü gibi gelecek.
 
Ben hiç öyle uzun cümleler yazmayı da,okumayı da sevmem.Pratik ve anlaşılabilir olması benim için daha önemlidir.
Ben bu olay da tek iyi niyetli olmayan kişinin o kız olmadığını düşünüyorum.Konu sahibi siz bilirsiniz.Siz yüzleşmemeye devam edin.Yarın bir gün o iş yerinden biri ayrılır.Ya siz olursunuz yada o zavallı kız.Ama şunu bilin ki siz giderseniz hiç kimse üzülmeyecek bu tavrınızla.
Bazı şeyleri daha kısa yazmak daha anlaşılabilir yapmıyor bence.
Yani ben konu sahibinde hiçbir şekilde kötü niyet görmedim.Belki bir düşüncesizlik olabilir bazı şeylerin ardını arkasını en başta görmemiştir, insanlık hâli bu da mümkündür.Ayrıca o kızın da zavallı olduğunu düşünmüyorum.O kız ben olsam yine aynı şeyi düşünürdüm.Zan altında değil kendisi kendisinin yapmadığı ortaya çıkmasına ,herkesin bilmesine rağmen hâlâ bir suçlu aramaya çalışıp konu sahibinin bilerek yaptığını düşündürmeye çalışacak kadar kompleksli birisi. Ama tabii geçici süreliğine bile olsa böyle bir şeyi onun yaptığı düşünüldüğü için ve insanlar dışlasa bile fikir ayrılıkları oluşabileceği için orada bir fırsatı değerlendirip kendi mağduriyetini kullanarak konu sahibini dışlamaya çalışmış.Yani bu olay normal bir insanın başına gelse bu olayın bu kadar büyümemesi gerekirdi.Yani normal bir insan yaşandıktan sonra konu sahibiyle bir daha konuşmamayı tercih edebilir.Ama gidip özellikle onu dışlamak için herkesin koluna kurdele bağlayıp pastayla gelmez okula.
 
Siz oranın çalışanısınız,en az oradaki diğer insanlar kadar sizin de orada bulunmaya hakkınız var kesinlikle.Yöneticiniz istifa benzeri isteğinizi kabul etmemiş öyle düşünün yani.Sizde hata olsa adam sert çıkardı size başta.Böyle bir şey yaşansa okuldan mesleğinden soğur kısa süreli de olsa insan ama siz öyle düşünmeyin bu sizi daha da kamçılasın.İnsanların sizi yargısız infaz etmesi durumu var,ne olacağını bilemezdiniz.Bu konu tekrar açılırsa kendinizi ifade etmeye konuyu açıklamaya çalışıp çalışmamak da sizin tercihiniz.O yüzden bırakın insanlar sizinle ilgili kötü olan ne düşünüyorlarsa düşünsünler.Ki bence düşünmüyolardır bile bunu sadece size en kötü ne olabileceğini göstermek için örnek verdim. (kimse yatıp kalkıp bu olayı düşünmüyor ,sizin dışlanmanızın yanlış olduğunu düşünen de vardır arada ama sesini çıkarmamıştır orda)
En kötü ne olabilir? Hiçbir şey.
Sizin yerinizde olsam kendimi kötü hissedeceğime alkış tutar eğleniyormuş gibi yapardım.üzüldüğünüzü asla fark ettirmeyin durumla baş etmeye çalışın
 
Geçmişteki kendimle çok benzerlikler gördüğüm için burada çok fazla şey yazdım.Doğru ya da yanlış, kendimce mantıklı olan.Normalde sık girmiyorum,o yüzden muhtemelen bir şey yazarsanız görmem ama son olarak şunu yazabilirim nasıl hissettirirse hissettirsin siz oradan daha güçlü bir şekilde çıkıyorsunuz eğer yapmanız gerekenleri analiz edip uygularsanız. O yüzden hiiiç takılmayın.Oturun bu hayatın keyfine varın.Tekrarı yok.Bunu ,benzerlerini ,daha beterlerini yaşayan tek kişi değilsiniz ama bu hayatta teksiniz.Sizden başka yok.Kendinizi hırpalamayın,kilitlemeyin aklınızdan neden geçtiğini bilmediğiniz birkaç serseri düşüncenin zincirlerine.Ve çalışın tabii hayatınız üzerinde :) Kendiniz üzerinde uğraşıp bir şeyleri daha iyi yapmanın verdiği duygusal tatmini çoğu şeyde bulmak imkânsız.Bunu kendinize sık sık hatırlatın.Buradan çok daha güçlü çıkacaksınız.
 
Teşekkür ederim,şu an benimle dalga geçtiğinizi düşündüm; ama aklınızı okuyamam, sonuçlara atlayıp bilişsel çarpıtma yaptım az önce yine 😃
Arada bir yapıyorum ama çok şükür farkındayım artık kendi kendimi istismar ettiğimin :) O yüzden yanlış düşünceleri zihnimden kolaylıkla savabiliyorum.
Ay yeni gördüm samimiyetle yazmıştım .
 
Merhaba herkese. Çooook uzun bir iç dökme olacak, baştan belirteyim. Bölümlere ayırarak yazmaya çalışacağım. Okuyacak olanlara şimdiden teşekkür ederim.

Biraz kendimden bahsedecek olursam en temel problemimin özgüven eksikliği olduğunu düşünüyorum artık. Sanırım çocukluğumdan beri böyleymiş ama ben bunu yeni farkediyorum. Ya da ilkokul orta okul lise üniversite derken bir şekilde çevremde görüştüğüm arkadaşlarım vardı ve yalnızlık hissetmiyordum. Ama hepsi o zamanlarda kaldı. Ben de hep şöyle bir şey vardı. Kalabalık ortamlarda herkesle samimi olmak yerine hep bir tane samimi olacağım birini seçer sadece onunla devam ederdim. Kalabalık sohbetleri sevmezdim o yüzden hiç kalabalık arkadaş gruplarım olmadı. Ama önceden bunu isteyerek yapıyordum. Şimdi çevremi gözlemlediğimde bakıyorum da insanların tabi ki dostum diyeceği kişiler ayrıdır ama kalabalık bir ortamda zevkle doldu dolu sohbet ediyorlar. Ben bu noktada hep eksik kalıyorum. Yeni insanlarla tanışıp sohbet etmekte de çok zorlanıyorum.

Bir de sohbeti ilerletemiyorum. Nasılsın iyi misin neler yapıyorsun vs dedikten sonra devamı gelmiyor. Karşı taraf benimle muhabbete devam etmek istemiyormuş gibi geliyor ben de devam edecek bir şey bulamıyorum. Çalışma ortamımda herkes uzun uzun sohbetler ediyor ben o sohbete hiç dahil olamıyorum. Sohbete dair bir cümle de ben ediyorum mesela ama ya hiç duyulmuyor ya da birkaç saniye durup yine devam ediyorlar. Şimdilerde başka sorunlar yaşıyorum iş yerimdekilerle ama önceden de böyleydi. Yaptığım bir hatadan dolayı dışlandığımı düşünüyorum ama öte yandan da bakıyorum bu olaydan önce de paylaşımım çok azmış. Benden sonra başlayan bir arkadaş bile herkesle gayet samimi gülüp eğleniyor dışarda bir şeyler yapıyorlar falan ama ben hiç o aşamaya gelemiyorum. Hemen samimi olup ne yapacaksın diyebilirsiniz ama kastettiğim tam olarak o değil. Yani çok anlam yüklemeden, hadi gülüp sohbet edelim diyecek kadar bile samimi olamıyorum. Sorunun benden kaynaklandığına eminim ama nerde hata yaptığımı bulamıyorum.

İnsanların acılarına duyarsız değilim, burada bir konu yüzünden linç yedim ama güvenilmeyecek bir insan değilim. Çünkü kendimi biliyorum. Bu zamana kadar kimsenin kötülüğünü isteyerek bir şey yapmadım. Kimsenin benden istediği desteği geri çevirmedim. kimsenin anlattığını bir başkasına anlatıp dedikodusunu yapmadım ki çok samimi olanların bile birbirleriyle ilgili neler söylediklerini duyuyorum ben bunu hiç yapmadım. Kimseye kırıcı davranmıyorum. Zaten kimse de bana kötü davranmıyor ama hep bi resmî kalıyor ilişkim. Bir yerden sonra yürümüyor işte. Kimseye soru soramıyorum mesela. Haddime değilmiş gibi geliyor bir şey sorarken. Bu da dışardan mesafe gibi algılanıyor herhalde.

Mesela çalıştığım yerde görevli abla var iki tane. Bakıyorum herkes onlarla samimi sohbet edebiliyor. Bazen gidip onların yanlarında oturuyorlar, hatta onlar aracılığıyla başkalarıyla da tanışıp hastanedeki bir işini halletti ordan bir arkadaş. Onların bulunduğu katta oturuyorlar gelenle geçenle konuşuyorlar falan. Ben ordan çalıştığım kata çıkarken sadece günaydın iyi akşamlardan öteye geçemedim hiç. En fazla nasılsın iyi misin ekleniyor bunlara o kadar devamı yok. Gidip yanlarına otursam sohbet edecek bir şey bulamam ki, annesinin iş yerine gitmiş yanında oturan çocuk gibi kalırım öyle.

Kendimi beğenmediğim için eşimin ailesi ve arkadaşlarıyla bile nişana kadar tanışmadım, kaçtım sürekli. Ki hala arkadaşlarıyla iletişimim yok. Herkes birbirini tanıyor ben sonradan gidince herkes bana odaklanacak diye gerildim ve piknik vs davetlerinde hep bir bahane uydurdum nişanlıyken. Dışardan bakınca sanki onları beğenmeyip iletişim kurmak istemiyormuşum gibi göründü ve sonra da bir daha iletişim olmadı. Kendimi beğenmiyorum, eşimden 3 yaş büyüğüm bunu sorun ediyorum. Sanki herkes arkamızdan bunu konuşuyor ya da konuşacakmış gibi geliyor.

Eskiden ilkokuldan beri hiç ayrılmadığım dostum diyebileceğim bir insan vardı. Eşiyle de aram iyiydi beraber vakit geçirirdik onlarla. Ben eşimle tanışıp evlenmeye karar verince bu arkadaşımın eşi demiş ki ne yapacak çoluk çocukla. Kendi yaşında birini bulamadı mı gibi şeyler söylemiş. Bunu duyunca çok üzüldüm ve sanırım bunu da kompleks yaptım. Sonra o arkadaşımla da uzaklaştım. Tabi dışardan bakınca birini buldu arkadaşını aramayı bıraktı gibi göründüm ve bu yüzden arkadaşım da tavır gösterdi. Kendimi açıklamadım. Sanırım böylesi işime geldi. Onlarla eşli görüşmek istemeyecektim kompleksim yüzünden. Başka yakın bir arkadaşım da başka bir şehirde yaşıyor. Aslında yakın mesafe istesem iletişim kurarım ki birkaç defa gelecek oldular çeşitli sebeplerle erteledim ve ben de geri aramayınca onunla da koptuk. Ama aramama sebebim vefasızlık değil tabi ki komplekslerim.

Eşimin ailesine gelince onlarla da anlaşamadım. Daha önce konu açmıştım zaten zihniyet olarak onlar da pek normal değiller. Eşimin bir teyzesi var onunla aram iyi. Biraz aradaki sorunlardan bahsetmiştim kendisi de konuları bildiği için beni haklı buluyor yani eş ailesiyle ilgili konuda tamamen ben hatalı değilim ama benim hatam olan kısım yine komplekslerim. Kv sürekli misafir getirmek istiyor ama ben kendimi misafir ağırlama konusunda da çok eksik hissediyorum. Hep kaçıyorum. Şimdi eşimin kuzenleri evlendi mesela ve gündem hep yeni gelinler. Şöyle becerikli böyle misafir ağırlıyor falan anlatıyorlar hep. Kendimi eksik hissediyorum. Başkalarına bakıyorum browniler, tartlar, salatalar havalarda uçuşuyor. Kendime bakıyorum hala annem usulü patates salatası, poğaça, börek. Kekim bile kabarmıyor. Pes etmiyorum hadi devam edeyim elim alıştıkça düzelir diyorum ama yok işte olmuyor.

Kendi aileme gelirsem sadece annem babam ve kardeşlerimle iletişimim var. Hiçbir akrabamla görüşmüyorum. 40 yaş çocuğuyum. Kuzenlerim benden çok büyük. Neredeyse benimle yaşıt çocukları olan kuzenlerim var. Yabaniliğim yüzünden onlarla da iletişimim olmadı çocukluğumdan beri. Bunda bence ailemin de payı vardı. Kısıtlayan, aşırı korumacı insanlar annemle babam. O nedenle hep bir uzak kaldım herkese. Şimdi düşünüyorum da anneme babama bir şey olsa kimsem yok şu hayatta. Zaten yaş itibariyle anne babamdan büyük olan kardeşleri hayatta değiller. Kuzenlerle de benim iletişimim olmadı bu saatten sonra da olmaz zaten.

Burada açtığım konularda bile hep linç yedim. Kötü niyetle yapmadığımdan çok emin olduğum şeylerde bile kendimi sorgular hale geldim. Acaba diyorum bu kadar insan böyle diyorsa ben gerçekten kötü niyetli miyim.

Kendimi sevilmiyor istenmiyormuş gibi hissediyorum. Böyle düşündükçe her şeyi kişisel algılamaya başladım. Bugün bir öğrenci beni gördü onların dersine artık ben gireceğim sandı diyor ki hocam siz gelmeyin ben diğer hocayı çok seviyorum. Ben bunu kendime dert ettim mesela. Oysaki bir başka çocuk da bana diyor ki hocam bizim dersimize siz gelin. Diğer hoca hiç alınmıyor gibi. Ama ben ne söylense kişisel algılıyorum. İstenmediğimi düşünüyorum sürekli. Böyle düşündükçe daha da çekiyorum kendimi. Silik bir tip oldum iyice. Yok gibiyim ortamlarda. Destek almayı düşündüm randevu da almıştım ama çalıştığım için sadece cumartesi günü gidebilirim. O güne aldığım randevuyu iki defa psikolog erteledi. Sonra ülkemizdeki deprem felaketi nedeniyle kendisi o bölgeye gitmişti yine ertelendi. Bu cumartesiye aldım bakalım iptal olmazsa gideceğim.

Eğer buraya kadar okuduysanız bana önerebileceğiniz kitap, film, ya da iletişim taktikleri varsa çok sevinirim. Öncelikle acilen uygulayabileceğim yöntemler varsa onları duymayı daha çok isterim. Şimdiden teşekkür ederim.
Hep içinizde yasiyorsunuz diyguları tavsan dağa kısmıs ortamı. Ertelediginiz arkadasinizi davet edin yeni evli cifti davet edin iyi anlasirsaniz kadinla disarda ayrı da görüsürsünüz.

Misafir agırlamayı niye o kadar dert ettinizki ben de calisiyorum kimse de haliyle çok iyi hazirlik vs. Beklemiyor. Kaldiki samimiyet ilerleyince hiç önemi kalmaz.

Sosyal olma ortamlarında kendinizi çekiyorsunuz bence . Çok kurmayin kafanizda
 
Biliyo musunuz benzer takıntıları ben de yaşıyorum.2,5 yıllık evliyim ve çocuk sahibi olursam bu takıntıların hepsi uçar gider tüm hayatım o olur sanıyordum.sizin bebeğiniz varmış demek ki sandığım gibi olmuyormuş.üzüldüm…
 
Sizin hissettiğiniz yerdeydim ben de. Yaşımı takıntı haline getirmiştim ve kendimi asla beğenmiyordum. Arkadaşlarımdan bilerek uzaklaştım. Sadece eşim kaldı. Annem ve babam da ardarda öldüler. Daha da yanlız hissettim. Özgüven eksikliğinden mesleğimi yapmaya bile cesaret edemedim. İş görüşmelerine gidemedim. Oysa bilgisayar mühendisliği bitirdim.

Hepsinden olmasa da şuan çoğundan kurtuldum. Nasıl mı? Önce kendimi beğenerek. Tüp mide ameliyatı oldum. Saçlarımı boyadım. Lazere yazıldım. Spora başladım. Dil kursuna yazıldım. Tek eksiğim iş ve daha geniş bir çevre. Onu da başarmak istiyorum.

Lütfen tüm yatırımınızı kendinize yapın. Önce siz kendinizi beğenin. Güzellik salonuna gidin. Spora başlayın. Gardrop yenileyin. Yeni bir tarz oluşturun. Siz kendinizi beğenirseniz o tüm eksik olan şeyler de gelmeye başlıyor. Önce özgüven... Eğer İstanbul'da iseniz arkadaş olabiliriz. Kadınlar birbirine destek olmalı diye düşünüyorum.
 
X