Dün yazacağım dediğim, beni ciddi bir diyet yapma sınırına getiren son noktayı yazmak istiyorum şimdi. Aslında benim son noktam çok da önemli değil bana göre. Öyle çok şey yaşamıştım ki o gün bardağı taşıran son damla olmuştu.
ışyerindeydim, aylardır internet sitelerinde boş boş gezinip hangi diyeti yapacağıma karar vermeye çalışıyordum. ılaçlar sipariş ediyordum, jeller... Google'a en çok yazdığım şey mucize diyetler, hemen nasıl zayıflarım, 10 günde 10 kilo, vs. vs. Çıkan sonuçlara göre kafama göre birşeyler yapıyor ama bir iki öğün dayanıp tekrar değiştiriyor, sonra pişman oluyor, pişmanlığımı yiyerek pekiştiriyordum. Nereye gitsem, kiminle tanışsam konu beş dakika sonra kilolarıma geliyordu. Banyo yapmıyordum, güzel giyinmiyordum, çünkü giyinemiyordum, üzerime uyan hiçbir kıyafetim kalmamıştı. Siyah, 54 bedendi sanırım, bir pantolonum vardı, sürekli onu giyiyordum, bacak arası sürtüne sürtüne delinmek üzereydi artık.
Kahvaltılarımı gece geç saatlere uyumadığım için geç kaldığım işyerimde yapardım hep. Bazı günler bir büyük karışık tost, bazı günler iki puaça, iki simit, bazen evden getirdiğim ekmek arası patates kızartması veya yağda yumurta... O sabah ta iki puaça aldım işyerine giderken yoldan. ışyerinde bulunduğum departmana sadece sabahları evrak almaya gelen bir adam vardı. Adı Mustafa. Mustafa Bey ne zaman odama girse evrak almaya, ben hep birşeyler yiyordum tesadüfen. Ben insanlar dalga geçtiği için artık arama mesafe koymaya karar vermiş ve çok güzel de uygulamaya koymuştum. O yüzden Mustafa Bey benimle her sabah konuşmaya çalışıyor, ben ya duymamazlıktan geliyor, ya da kısa cevaplar vererek geçiştiriyordum. Biraz yüz versem ve samimi olsam muhakkak kilolarımla dalga geçebileceğine inandığım bir tipti çünkü Mustafa Bey. Her sabah geliyor, kapıdan giriyor ve yediklerime bakıp gülümsüyor, ben hiç onunla konuşmadığım halde halimi hatrımı soruyor, benden yüz bulamayınca biraz masamın başında bekleyip yine benim yememi izleyip büyük bir haz alıp gidiyordu. Büyük bir tesadüf ama muhakkak her sabah Mustafa Bey geldiğinde ben kahvaltı yapıyor oluyordum.
O sabah kahvaltımı yapıp bitirdiğimde yine Mustafa Bey gelmiş, beni izleyip gitmişti. Aradan beş on dakika geçmeden sigaramın bittiğini farkettim ve odamdaki diğer arkadaşlardan kantine gidip sigara alacağımı, kantinden istedikleri birşey olup olmadığını sordum. Bir arkadaş iki puaça istedi, sonra birisi daha sonra öteki. Toplamda 8 puaça almamı istediler benden. Kantine indim önce sigaramı aldım ve en son 8 puaça almak için pastane bölümünün oraya geldim. Kasiyer kız 8 puaçayı kocaman bir kesekağıdına teker teker koyarken az ilerden Mustafa Beyin yanında bir başka arkadaşıyla bana doğru gelmekte olduğunu farkettim. Mustafa Bey benim puaçalarla dolu kesekağını aldığımı görünce öyle bir kahkaha attı ki sanırsınız çok komik bir film izliyor gerizekalı. Sonra arkadaşına koluyla bir yumruk atarak beni gösterdi ve aynen şunu söyledi, hem de benim duyabileceğim yüksek bir sesle. "Lan buydu işte sana anlattığım kadın". Cümleye bakar mısınız kızlar, ne iğrenç, ne gerizekalı, ne salakça bir kişilik. Arkadaşına gitmiş beni anlatmış, ne anlattığını düşünmek bile istemiyorum, hala daha düşünürsem beynim zorlanır, siz düşünün artık hayalgücünüzü çalıştırın. Her neyse ben puaçaların parasını ödedim ve kantinin çıkışına doğru yürümeye başladım, bu iki aptal kantine yeni girdikleri halde benim peşimden kahkahalar atarak kolkola yürümeye başladılar. Sanki soytarıymışım gibi, sanki başka bir varlıkmışım gibi. Hiç cesur değildim o zamanlar, hayatımda ilk kez o kadar cesaret geldi ki bana, durdum ve arkamı döndüm, bu salak ikiliye nasıl baktım bilmiyorum ama birden bire gülmeyi kesip yanımdan sessizce yürüyüp gittiler. Eğer bir kelime dahi etmiş olsalardı yemin ediyorum orda cineyet işleyebilirdim, hayatımda o kadar sinirlendiğim nadirdir çünkü çok ama çok zor sinirlenirim.
O sinirle yukarı nasıl çıktım, bilgisayarıma nasıl oturdum hatırlamıyorum. Tek hatırladığım oturur oturmaz bu kez kesin kararlı olarak bir diyete başlamak ve artık bu işi bitirmek. O gün karbonhidrat diyetinde karar kılıp başlamıştım ve çok şükür hiç pişman olmadan aylardır devam ediyorum kızlar.
Mustafa Bey'e gelince. Burası ilginç iyi okuyun, birkaç ay sonra görünmez oldu adam, özellikle onu tanıyan bir arkadaşıma sorduğumda lenf kanseri oldu, tedavi görüyor demişti. Sonra bir daha da sormadım. Öyle üzülmüştüm ki, hem kanser olduğuna üzüldüm, hem beni görmesini istiyordum, gidişine üzüldüm, çelişkiye bakar mısınız? Umarım iyileşmiştir, iyileşmişse de her açıdan iyileşmiştir inşallah. Ama öyle bir sabah yaşamasaydım şu an ne halde olurdum inanın bilmiyorum. Benim başlangıç hikayem de bu kızlar.