Karatay Diyetiyle Sağlıklı Yaşıyoruz

Magnezyum Eksikliğine Bağlı Oluşan 37 Sağlık Problemi
Sene, 1936…
Yer, 74. Amerikan Senatosu …

2. Oturumda senato kayıtlarına geçen bildirim şöyle:

Bugün nüfusun büyük çoğunluğunun, içi boşaltılmış topraklarımız yeniden optimum mineral dengesine kavuşturulmadan giderilemeyecek, tehlikeli boyuta ulaşmış besin ögesi eksikliklerinden muzdarip olduğunu biliyor muydunuz? Ürkütücü gerçek şu ki, belirli bazı minerallerden yoksun bırakılmış milyonlarca dönümlük tarım arazisinde yetiştirilmiş gıdalarla (meyve, sebze, tahıllarla) beslendiğimiz müddetçe, istediğimiz kadar fazla yiyelim yine de açlıktan kıvranıyoruz demektir. Şurası gerçek ki yediğimiz gıdalar değer bakımından hayli büyük farklılıklar gösteriyor ve hatta bazılarını yiyecekten bile saymamak gerekiyor.

Fiziksel esenliğimiz sistemimize giren kalori, vitamin veya nişasta, protein veya karbonhidratın gramı gramına miktarından çok aldığımız minerallere bağlıdır.

Laboratuvar testleri yediğimiz meyve, sebze, hububat, yumurta ve hatta süt ve etin bile bundan birkaç nesil öncesiyle kıyaslanamayacak denli fakirleştiğini gösteriyor. Bugünün şartlarında mükemmel sağlık için şart olan mineral tuzlarından yeterli miktarı alabilecek kadar fazla meyve sebzeyi yiyebilecek genişlikte midesi olanımız yok bakın. Giderek bir koca mideliler ülkesine dönüşüyor olmamız da bundandır işte!

Tanıdık geliyor mu?
Neredeyse 100 sene önce toprakların modern tarım pratikleriyle nasıl fakirleştiğinden dem vuruluyor. Peki ya bugün durum nedir dersiniz?

Yiyoruz ama bes-len-mi-yo-ruz. Bedenimiz ihtiyacı olan hammaddeyi alamadığı için de doy-mu-yo-ruz ve yine acıkıyoruz. Aşırı kiloluyuz ancak açız, zafiyet derecesinde eksiğiz. Neden eksiğiz? Başta minerallerden…

İşin üzücü yanı eksikliğin farkında bile değiliz ve hayati fonksiyonlarımız için gerekli mineral eksiklikleri kendini gösterdikçe tıp tarafından yeni birtakım “sendrom” veya “hastalık” olarak etiketini alıp farmasötik ilaç reçetesi için sıradaki yerini almakla kalıyor; ne iyileşebiliyoruz ne de alınan ilaçların etkisiyle içine girilen korkunç kısır döngüden bir daha başımızı alabiliyor, kurtulabiliyoruz. Artık bizler de birer kronik hasta olarak haftalık, aylık ilaçlarımız için eczanenin müdavimiyiz.

Sorunun basit bir mineral takviyesiyle ortadan kaldırılabilme ihtimali çok mu inanılmaz geliyor kulağa? En karmaşık sorunun çözümü aslında en basit gözükeni olabilir mi?

Dr. Caroline Dean’in klinik çalışmalarında doğrudan korelasyon gördüğü ve magnezyum üzerine son yıllarda yoğunlaşan bilimsel araştırmalarla da desteklenen 37 tıbbi sorun, altkategorileriyle birlikte toplam 56’ya ulaşıyor.

Düşünün…

“Basit” [fakat en az 300 farklı biyolojik işlemden sorumlu] bir magnezyum eksikliği yüzünden ortaya çıkmış 37 farklı hastalık tablosu ve bu basit gerçeğin farkında olunmadığı için tedavi amaçlı kullanılan farmasötik ilaçlar ve bunların “yan” etkileri…

Gelin birlikte bakalım, magnezyum eksikliğine bağlı oluşan ve mineral takviyesine yanıt veren bu sorunlar neler:

1. Adrenal Yetmezlik — Bir süre devam eden kronik stres, aksiyete ve panik atakları takiben adrenal yetmezlik başgösterir ki günümüzde salgın boyutuna ulaştığı görülüyor. Adrenalin, noradrenalin ve (kronik stres durumunda yükselen) kortizol, bu üçü magnezyum tüketiyor. Stres yüzünden bir yandan idrardan magnezyum atımı da artınca eksiklik daha da vahim hale geliyor. Günümüzde ağızlardan düşmeyen ve bu yüzden anlamını yitirmiş gibi gözüken “stres” kelimesini yabana atmayalım; hepimiz hergün fiziksel, zihinsel ve duygusal stres altındayız ve bunun her bir gıdımı magnezyum çalmakla meşgul bizden.

2. Alzheimer Hastalığı — Magnezyum beyin hücrelerinde birikme yapan uygunsuz kalsiyum ve ağır metaller yüzünden oluşan sinir sistemi iltihabı (nöroinflamasyon)’u bloke eder. Magnezyum daha iltihap belirmeden görev başındadır zaten; hücre iyon kanallarını bekler, ağır metallerin girişini engeller.

3. Anjin — Anjin ağrısı kalp kaslarındaki şiddetli spazmdan kaynaklanır ki bu da aslında magnezyum eksikliğinden kaynaklı bir durumdur. Kalp karıncıkları vücudumuzda en yüksek magnezyum miktarına sahip yerimiz, ki bu da magnezyumun kalbin pompalama fonksiyonu için neden bu denli önemli olduğunu açıklıyor.

4. Anksiyete ve Panik Ataklar – Normal koşullarda adrenal stres hormonlarını kontrol altında tutuyor magnezyum (Mg). Adrenaller gereğinden az magnezyum yüzünden korumasız kaldığında, vücudun “vur ya da kaç” yanıtı vermesini sağlayan hormonlar olan adrenalin ve noradrenalin çok daha kolay tetiklenir oluyor ve gerçekleşen düzensiz ve ani yükselişler yüzünden de nabzımız yükseliyor, tansiyon çıkıyor ve kalp çarpıntılarıoluşuyor. Hatta, magnezyumdan ne kadar eksiksek adrenalin salgısı da o denli abartılı oluyor. Adrenalin deyince, vücutta bir düzinenin üstünde ana metabolik işlemde doğrudan payı var bu hormonun ki bunlardan bazıları kalbin atım hızı, tansiyon, damar büzülmesi ve kas kasılması örneğin. Bunların herbirinin işlevi için magnezyum gerekiyor. Strese bağlı olarak bu belirtiler devam ettikçe vücut magnezyum depolarını boşaltıyor. Magnezyum sinir sistemini yatıştırıyor, kasları gevşeterek gerginliği alıyor,anksiyete/kaygı ve panik atakların azalmasına yardımcı oluyor.

5. Artrit — Ağrı ve enflamasyon (iltihap), artritin magnezyuma yanıt veren iki ana belirtisi.

6. Astım – Mg eksikliği durumunda hem histamin üretimi hem de bronşiyal spazmlar artıyor.

7. Ateroskleroz – Kalsiyum birikintisiyle oluşan damar sertliği — Kalsiyumun çözülmesini sağlamak ve kanda çözülebilir halde tutmak için magnezyum gerekli. Birlikte çalışıp kalsiyumu ait olduğu yere, yani kemiklere yönlendirernler Magnezyum ve K2 vitamini.

8. Bağırsak Hastalıkları – Mg eksikliği durumunda bağırsak hareketleri de yavaşlayarak kabızlığa götürebiliyor, ki bu da toksisite, besleyici ögelerin emiliminin yapılamaması gibi sorunların yanısıra kalınbağırsakta kolit, divertikül iltihabı ve Crohn hastalığı belirtilerinin oluşumunu tetikleyebiliyor.

9. Başağrıları — Boyun ve baştaki kaslarda oluşan gerginlik ve spazm gerek lokal uygulama gerekse ağızdan alma yoluyla magnezyum terapisiyle ortadan kaldırılabilir.

10.. Beyinde İşlev Bozukluğu — Magnezyumun beyne faydalı etkilerinin geniş özeti için Magnesium in the Central Nervous System kitabında sayfa xxxii’ye bakınız.

11. Böbrek Hastalığı – Mg eksikliğinin aterosklerotik böbrek yetmezliğioluşumunda payı var. Mg eksikliği lipid (yağ) seviyelerinde anomaliye ve böbrek nakli yapılmış hastalarda kan şekeri kontrolünün bozulmasına sebep oluyor. Böbrek hastalarının doğrudan hücrelere geçecek şekilde pikometrik birim ölçüsüyle magnezyum almaları son derece önemli.

12. Böbrek Taşları — Özellikle de ortağı B6 vitaminiyle beraber alındığında magnezyumun böbrek taşı oluşumunu önleyici ve tedavi edici etkisine kitabının 11. bölümünde geniş yer veriyor Dr. Dean.

13. Depresyon – Ruh halimizin iyileşmesine, kendimizi iyi hissetmemize yarayan serotoninin oluşumu magnezyuma bağlı. Magnezyum açlığı çeken bir beyin alerjenlere, akıl hastalığına benzer belirtilere yol açabilecek yabancı maddelere de açık hale geliyor.

14. Detoksifikasyon – Magnezyum; cıva, alüminyum ve kurşun gibi ağır metal ve toksik maddelerin vücuttan atılımı için elzem. Kendisi glutatyon üretimi ve karaciğerdeki P450 detoksifikasyon sistemlerinin çalışmasında rol alan bir eşfaktör. MgATP, önemli GSH ve tiyol detoks yollarına enerji sağlıyor.

15. Diyabet – Magnezyum, insülin sekresyonunu destekliyor, karbonhidrat metabolizmasını sağlıyor ve insülinin glükozu hücre içine taşımasına olanak sağlıyor. Bu olmadığı takdirde glükoz ve insülin kanda birikme yaparak çeşitli şekillerde doku hasarı oluşturuyor. Tirozin kinaz, insülinin hücreye girişi için gerekli bu enzim magnezyuma bağımlı çalışıyor. Glükoz metabolizması için gerekli on enzimin yedisi yine magnezyuma bağımlı çalışıyor. Magnezyum olmadan ne insülin yapmak ne de sekresyonunu sağlamak mümkün.

16. Diş çürüğü – Mg eksikliği tükrükte sağlıksız bir fosfor-kalsiyum dengesi yaratır ki bu da dişlere zarar verir.

17. Enflamasyon (Yangı, İltihap) — Time dergisinin meşhur 2004 sayısı halkı şöyle uyarıyordu: “Gizli Katil: Enflamasyon ve Kalp Krizi, Kanser, Alzheimer’s ve Diğer Hastalıklar Arasındaki Şaşırtıcı İlişki”. Çoğu ilaç firması artık kolesterol yerine kalp hastalığına yol açan faktör olarak enflamasyonu benimsemiş durumda. Enflamasyona gerçekte neyin yol açtığını bilmedikleri iddiasındalar, ancak tabii bu onları yine de enflamasyonu baskılayıcı ilaçlar üretmekten alıkoymuyor. Açıkça kabul etmeye yanaşmadıkları şey ise şu: Kalsiyum felaket derecede enflamasyon yapıcı, magnezyum ise tam tersi, son derece anti-enflamatuvar, yangı alıcı, iltihap önleyici mineraller.

Dr. Dean’in derin endişesi ise araştırmacıların enflamasyon reseptörlerini bloke etmeye çalışırken bizzat kendileri enflamasyona yol açan ilaçlar kullanıyor olmaları. Yapmaları gereken William Weglicki ve Terry Phillips’in, enflamasyon silsilesinin birbirini takip eden bütün aşamalarının (P maddesi, interlökinler, tümör nekroz faktörü, kemokinler ve sitokinler) magnezyum eksikliği durumunda ağırlaştığını kanıtladıkları araştırmaları dikkate almak.

Bilinmesi gereken nokta şu: Enflamasyonu tetikleyen magnezyum eksiliği ve rölatif kalsiyum fazlalığıdır.

18. Halsizlik – Mg eksikliği olan hastalarda sıklıkla karşılaşılan bir şikayet halsizlik, çünkü vücutlarındaki düzinelerce enzim sistemi bu eksiklik yüzünden randımanlı çalışamıyor. Vücutta enerji üretimi için en önemli faktör ATP ve bir magnezyum iyonuna bağlı olmadığı takdirde ATP biyoloijk olarak aktif hale geçemiyor.

19. Hazımsızlık — Mideye girenleri asidifiye eden gastrik proton pompası magnezyumsuz çalışamıyor.

20. Hipertansiyon – Vücutta magnezyum eksik kalsiyum da gereğinden fazlaysa, kan damarlarımızdaki kaslar spazm geliştirip kan basıncının artmasına neden olabilir. Bu arada kolesterol de yükselirse, magnezyum yetmezliğine bağlı olarak gidip kan damarlarındaki kalsiyuma bağlanabilir ki bu da tansiyonun daha da yükselmesini sağlar.

21. Hipoglisemi — Magnezyumun dengeleyici etkisi sayesinde kana birden gereğinden fazla insülin salınması ve buna bağlı olarak kan şekeri düşüklüğü ile bağlantılı belirtilerin ortaya çıkması engellenir.

22. İnsomni – Kaslarda rahat bir uyku uyuyamızın önüne geçebilecek gerginliği alıyor magnezyum. Ayrıca, Mg düzeyi yetersizse, uyku regülasyonundan sorumlu melatoninin üretim aşamalarında aksaklıklar meydana geliyor.

23. İritabl Bağırsak Sendromu — Dr. Dean,IBS for Dummies adlı kitabında IBS’de görülen ağrı ve sancıyı almak için neden magnezyuma ihtiyaç olduğunu anlatıyor. Biraz daha laksatif formları kullanıldığı takdirde magnezyum ayrıca IBS ile ilintili kabızlığı da ortadan kaldırabiliyor.

24. Kadın Hastalıkları ve Doğum Alanındaki Problemler – Magnezyum şu sorunların önlenmesi ve tedavisinde etkilidir:

a. ‘Adet Öncesi Sendromu’

b. Dismonere (adet esnasında kasıklarda şiddetli ağrı/sancı hissedilmesi)

c. Gebelikte erken sancılanma (bu durum magnezyum eksikliğine bağlı kas spazmlarından kaynaklanıyor olabilir)

d. Kadın İnfertilitesi (fallop borusundaki spazmları ortadan kaldırmak yoluyla)

e. Preeklampsi ve eklampsi (derialtı dokularında -ödeme uzanmak üzere- su tutulmasını, yüksek tansiyon ve eklampsi nöbetini geçirir)

f. Serebral Palsi (beyin nöronlarındaki harabiyet nedeniyle ilk yaşlardaki çocuklarda görülen, her iki bacakta spastik sertlik, zaman zaman gelen konvülsiyon nöbetleri, istemli hareketlerde düzensizlik ve zeka geriliği ile belirgin konjenital defekt)

g. Ani Bebek Ölümü Sendromu

h. Erkek İnfertilitesi (sağlıklı meni önemli miktarda magnezyum ve çinko ihtiva eder)


25. Kalp hastalığı – Kalp, özellikle de sol karıncık vücutta magnezyumun en yüksek oranda bulunduğu yer. Kalp hastası olanlarda magnezyum eksikliği sık rastlanılan bir durum ve magnezyum desteği alındığı takdirde kalp hastalığı riski azaltılabiliyor. IV magnezyum, yani damardan magnezyum kalp krizinin başında verildiği takdirde miyokart enfarktüsü hasarını ve kardiyak aritmiyi önlenebiliyor.

Dr. Dean, başından beri sorun magnezyum eksikliği iken çok sayıda insana kalp hastalığı teşhisi konarak çoğu kez en aşağı altı farklı ilaç tedavisine başlatılmadığını ve elbette çok geçmeden bu hastaların kalp yetmezliğine gittiğini, bunun da kendisini son derece endişelendirdiğini söylüyor. Üstelik, kalp hastalarına önerilen ilaçların çoğu da vücuttan magnezyum çalan ilaçlar. Statinler bilhassa hasar oluşturan ilaçlar, zira bunlar çokça magnezyuma bağlanıp vücutça kullanımını engelleyen flor bileşikleri.

26. Kan pıhtıları – Magnezyum kanda pıhtılaşmayı kan inceltici ilaçlardan farklı bir mekanizmayla, kalsiyum fazlasının pıhtı oluşumunu tetiklemesini engellemek suretiyle önlüyor ve gerek olduğunda kandaki pıhtılaştırıcı faktörlerin doğal yoldan dengelenmesini sağlıyor.

27. Kas-iskelet sistemi sorunları – Yetersiz magnezyum diğer yandan kalsiyumda rölatif fazlalıkla birleştiğinde vücudun herhangi bir kasında uzun süreli kasılmaya yol açacaktır. Aşağıda verilen kas-iskelet sistemi sorunlarının hepsi magnezyum terapisine yanıt vermektedir:

a. Kas krampları

b. Fibrozit (bağ dokusunun iltihabı)

c. Fibromiyalji (inatçı adale ağrıları, yorgunluk ve vücutta bazı hassas ağrılı noktalarla karakterize bir hastalık)

d. Gastroentestenal spazmlar, safrakesesi spazmları — bunlar cerrahi müdahale gerektirebilecek durumlardır

e. Ruhsal gerilime bağlı olarak saçlı deri, boyun ve yüz kaslarındaki devamlı kasılma veya gerilme sonucu gelişen baş ağrıları.

f. Kas spazmları, vücudun herhangi bir kasında oluşabilecek çekilmeler.

g. Kronik boyun ve sırt/bel ağrısı.

28. Kolesterol Yükselmesi — Dr. Dean 1970’lerin ortalarında tıp eğitimi alırken normal kolesterol seviyelerinin 245 mg/dL civarında olduğunu söylüyor. Kitabının ilk baskılarında (ilki 2003’te çıkıyor) normal seviye 180-220 mg/dL olarak geçiyor. Şimdi ise tıp kurumları kolesterolün 200 mg/dL’in (5.2 mmol/L) altında olması gerektiğini söylüyor.

Yeterli miktarda kolesterol varken HMG-CoA redüktazının (herhangi bir kimyasal maddenin indirgenmesini kolaylaştıncı enzimin) aktivitesini yavaşlatmaktan sorumlu mineral Magnezyum. Statin ilaçlarının bir yandan magnezyum eksikliği oluştururken diğer yandan hedefe alıp ortadan kaldırmaya çalıştığı enzim de bu.

29. Migren — Serotonin dengesi Mg’ye bağlı. Serotonin eksikliği migren ağrıları ve depresyona yol açabiliyor. Migreni oluşturanın beynin incecik kılcal damarlarını tıkayan kan pıhtıcıkları olduğu söylenir. Magnezyum, kalsiyumun kanı gereğinden fazla pıhtılaştırmasına engel olur. Damardan ve ağızdan alındığı takdirde magnezyum migreni önleyebilir ve geçirebilir.

30. Osteroporoz – İster D vitamini ile birlikte ister D vitaminsiz alınmış olsun, yüksek doz kalsiyum takviyesi yanında dengeleyici miktarda magnezyum alınmadığı takdirde kemik kaybına giden bir dizi biyolojik olay başlatır.

31. Parkinson Hastalığı — Magnezyum, beyinde kalsiyum kalıntılarının yarattığı nöroenflamasyonu (sinir sistemi iltihabını) bloke eder.

32. Raynaud Sendromu – Mg el parmaklarında ağrı ve uyuşmaya yol açan spastik kan damarlarının gevşemesine yardımcı olur.

33. Reflü — Yemek borusunun mideye giriş yerindeki kapakçıkta oluşacak spazm reflüye neden olabilir. Magnezyum yemek borusu spazmlarını ortadan kaldırır.

34. Sinir Sistemi Problemleri — Magnezyum yetersiz, kalsiyum da göreceli olarak fazla yüksekse vücudun herhangi bir yerindeki sinir hücreleri uzun süreyle aşırı uyarılacak demektir. Magnezyum vücuttaki şu sinir rahatsızlıklarını ortadan kaldırır:

a. Yanma

b. Kas güçsüzlüğü

c. Uyuşma, hissizlik

d. Paralizi ve hassasiyet

e. Karıncalanma, iğnelenme

f. Seğirme

g. Vertigo ve kafa karışıklığı, oryantasyon bozukluğu

35. Sistit — Magnezyum eksikliği varsa enfeksiyon halinde idrar kesesi spazmları oluşur. Spastik mesane sık idrar çıkma durumu oluşturabilir.

36. Spor İncinmeleri — Ağrı, enflamasyon, kas spazmı, kas gerginliği ve yırtık gibi incinmelerin tümü magnezyumla geçirebilir.

37. Spor Sonrası Toparlanma — Magnezyum laktik asit birikimini azaltarak, antrenman sonrası vücutta ağrı-sızıyı engeller.

Prof. Dr. Canan Karatay kandaki magnezyum miktarınız 2 - 2,5 mg/dl aralığında olmalı diyor. Sizin kaç?

Bu 37 sağlık sorununun magnezyum eksikliğine bağlı olarak gelişmiş olabileceğini ve takviyeyle düzelebileceğini siz veya doktorunuz fark etmediğiniz takdirde cebinizde ilaçla eve döneceksiniz demektir. Ne yazık ki birçoğu yukarıda verilen tıbbi durumlar için uygunsuz şekilde reçete edilmekte olan ağrıkesiciler, diüretikler, antibiyotikler ve kortizon salt magnezyum değil, diğer mineralleri de vücuttan çaldığından bir süre sonra belirtiler tamamen kontrolden çıkacak demektir. Bugün gelişmiş Batı toplumlarında reçeteli ilaç kullanım istatistiklerine baktığımızda bu tespitin geçerliliğini ve durumun vahametini daha iyi anlayabiliyoruz. Umuyoruz Dr. Dean’in bu müthiş çalışması sağlık sorunlarınızın asıl kaynağının ‘reçeteli ilaç eksikliğine bağlı yaşam’dan ziyade, ‘vitamin ve mineralden yoksun gıda bolluğu’ olduğu yönünde ikna edici açıklamalar sunabilmiştir sizlere.







Bu bilgiler Dr. Carolyn Dean’in 2014 basımı The Magnesium Miracle kitabından alınmıştır.
 
BALIKTAKİ AĞIR METALLER

"Balık yedikten sonra üzerine helva yiyin ki, Balık öldüğünü anlasın" demiş bir Karadenizli.. :) İşin aslı astarı aslında daha farklı. Canan Karatay her ne kadar tatlı tüketimine karşı olsa da "balık yedikten sonra iki kibrit kutusu büyüklüğünde helva yiyebilirsiniz" der kitaplarında.


(Bir akşam yemeği örneği, balık menüsü. Bilimsel gerçeklerle kilo vermenin ABC si: Karatay Diyeti kitabından Sayfa-125)

Peki neden? Helva, içerdiği tahin nedeni ile vücuda alınan ağır metaller, zehirli bileşikler, radyasyon ve bazı ilaçların yarattığı toksinlere karşı koruma sağlar. Denizlerdeki kirlilik nedeni ile balıklarda ağır metal bulunabilir. Balıktan faydalanırken zarar görmemek adına balığın yanında helva yenilebilir, doğal GDO suz susamdan üretilmiş tahin tüketilebilir. Eğer yoksa tahin yerine 3 adet gün kurusu kayısı yenilebilir.

 
kızlar magnezyum ile paylaştığım bilgiyi lütfen okuyunuz..

aksama ne yemek yapacağım konusunda kararsızım siz ne yapacaksınız
 
kızlar magnezyum ile paylaştığım bilgiyi lütfen okuyunuz..

aksama ne yemek yapacağım konusunda kararsızım siz ne yapacaksınız

Ben kullanıyorum magnezyum. Akşam yatmadan gün aşırı içiyorum. Yoksa boyun fıtığı var bende boynum tutuluyor. Akşam için ben barbunya yapacağım. Yanına yaprak sarma var.
 
Canan Karatay açıkladı: Palm yağı kansere yol açıyor mu?

Kalp ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Canan Karatay, SÖZCÜ’den Hande Zeyrek'e konuştu... Sağlıkla ilgili şimdiye kadar verilmiş bütün tavsiyeleri yıkan ve açıklamalarıyla gündem yaratan Karatay, kızartmalarda kullandığımız ve bitkisel olduğu için sağlıklı olduğunu sandığımız ayçiçeği ve mısır özü yağı ile ilgili bilinmeyenleri anlattı. Bu yağların çiğ olarak az miktarda tüketilmesinde sorun olmadığını söyleyen Karatay, alıştığımız biçimde kızartmalarda kullanıldığında ise büyük tehlike içerdiğini söylüyor. Peki bu tehlike ne boyutta ve en sağlıklı yağlar hangileri? Karatay son günlerde tartışmalara konu olan palm yağı ile ilgili de çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Palmiye, ayçiçeği ve mısır özü yağını ‘bitkisel yağ' olarak tanımlayan Karatay, “Bunlarda Omega 6 çoktur. Omega 6, vücuda çok girdiği zaman bütün hastalıkların başıdır. Sadece kansere değil Alzheimer, Parkinson ve kalp rahatsızlıklarına neden olur” dedi

Prof. Dr. Canan Karatay, tıp dünyasında adeta tüm tabuları yerle bir etmiş bir hekim. Herkesin ilk duyduğunda şaşırıp kaldığı ‘tereyağı yiyin', ‘zeytinyağını kaşıkla için' ve ‘bol yumurta tüketin' açıklamalarıyla ezber bozdu… TIME Dergisi ‘tereyağı yiyin' kapağıyla çıkınca “Söylediklerim yurtdışında haber oluyor. Yumurta, tereyağı, kolesterol ilaçlarıyla ilgili ne dediysem çıktı. Dünya Sağlık Organizasyonu söyleyince oluyor, Karatay söylediğinde hücum geliyor” dedi. Nevi şahsına münhasır, enerji dolu 74 yaşındaki Karatay, 56 yılını tıp dünyasına adamış bir hekim. Kendisini hastanedeki odasında yakaladım. Hastalarını kapısının önünde ayakta bizzat karşıladığına şahit oldum. Yanına giderken, “Bir ton azar işitirim” diye düşünürken günlük yaşamında naif ve pamuk gibi bir kadın tanıdım… Canan Hoca ile son günlerde herkesin konuştuğu palm yağı ve sağlıklı yaşamın vazgeçilmezlerini konuştuk…

80 YA DA 50 DERECE FARK ETMEZ, KANSEROJENDİR

– Herkes palmiye yağını konuşuyor. Palm yağının 200 derecede değil 80 derecede ısıtılarak kullanıldığı açıklandı. 80 derece olunca zararı yok mu, nedir işin aslı?

Doğada 30 türlü yağ bulunur. Bütün bu yağların içeriğinde, doymuş dediğimiz katı yağlar, tekli doymamış dediğimiz zeytinyağı ve fındık yağı ile çoklu doymamış dediğimiz yağlar değişik oranlarda bulunur. Bu bağlamda, çoklu doymamış yağları içeren bütün çekirdek yağlar çok hassas, yani çok çabuk bozulan yağlardır. En ufak ısıda, güneşte ve basınca maruz kalınca, bozulurlar, doğallıkları kalmaz, içerdikleri değerli besin öğeleri yok olur ve kanserojen olurlar. 80 derece ile 50 derecenin hiçbir farkı yoktur.

EĞER VÜCUTTAKİ OMEGA 3 VE OMEGA 6 DENGESİ BOZULURSA

– Bütün hazır gıdalarda bu yağlar var. Tüketmek ne kadar tehlikeli?

Bunların içinde çabuk bozuldukları için ve hidrojenize edildikleri için trans yağlar meydana gelir. Senelerden beri trans yağların kanserojen olduğu biliniyor. Ben onu söylüyorum. Bunlar en çok çekirdek, yani bitkisel dediğimiz yağlar. Çekirdek yağ dediğimiz yağlarda Omega 6 çoktur. Omega 6, vücuda çok girdiği zaman bütün hastalıkların sebebidir. Hücreleri zayıflatır. Omega 6'nın fazlalığı vücutta araşidonik asitlerin çoğalmasına neden olur. Bu da bütün hastalıkların başıdır. Enflamasyon dediğimiz vücutta kronik mikropsuz yangını başlatır. Artık tüm dünyada gösterildi ki beslenme sonucu Omega 6 vücuda aşırı olarak girdiği zaman hastalıkların hücresel düzeyde temeli atılmaktadır, yani bütün kronik dejeneratif hastalıkların nedenidir. Kanser yapmaz diyenler var. Omega 6'lar bozulduğu zaman prostaglandin 2 denilen inflamasyon dediğimiz kronik yangını başlatır organizmada ve sadece kansere değil Alzheimer, kalp hastalığı ve şeker gibi hastalıklara neden olan en önemli en tehlikeli yağlardır. Bütün dünyada artık gösterildi ki vücuttaki Omega 3 ve 6 dengesi bozulduğunda bu hastalıklar ortaya çıkıyor. Vücutta normal oranı 1/4'tür. 1 Omega 3'e 4 Omega 6 olmalıdır. Normali budur. Ama bugün bu oran altüst oldu. 1'e 50 olmuştur. 1'e 20-30 olmuştur. Hastalıkların ve kanserin altında da bu yatıyor. Bütün mesele budur!

BİTKİSEL YAĞLARLA ASLA KIZARTMA YAPMAYIN

– Vücuttaki Omega 6 artışının nedeni çekirdek yağlar mı?

Nedeni yanlış beslenme. Omega 6 içeren çekirdek yağlarıyla beslenme. Ayçiçeği, mısır özü ve palmiye yağı hepsi aynı… Zeytinyağı değil bakın altını çiziyorum. Zeytinyağı meyvenin yağıdır. Tekli doymuş olduğu için çabuk bozulmaz. Tereyağı katı bir yağdır, çabuk ve kolay bozulmadığı için sağlık kaynağıdır.

– Palmiye yağı ne kadar tehlikeliyse ayçiçeği de bir o kadar tehlikeli öyleyse…

Tabii ki. Onun için kızartma yapmayın diyorum. Ama ben hep söylüyorum soğuk sıkım, rafine olmamış ayçiçeği ve mısır özü yağı az miktarda çiğ olarak salatalarda tüketilebilir. Ama kızartma olduğu zaman ya da pasta-böreğin içine girdiği zaman tehlikeli. Ayçiçeği, palmiye, mısır özü yağı da dahil bir tabağa koyup mutfakta bekletin. Bir süre sonra bozulur. Ona ne karınca ne de böcek gelir. Margarinin en tehlikelisi olduğunu zaten biliyoruz. Omega 6 doludur, hidrojenize olmuştur, trans yağlarla doludur. Bir margarini masaya koyun yanına da hakiki saf tereyağı koyun. Bütün böcek, sinek ne varsa tereyağına gelir, margarine hayvanlar dokunmaz. Hayvanlar bizden daha akıllı. Börtü-böcek bizden daha akıllıdır. Trans yağları sevmezler ve yemezler!

REKLAMI YAPILAN ÜRÜNLERİ MÜMKÜN OLDUĞUNCA ALMAYIN

– Çocukluğundan beri hazır gıdalarla paketli ürünlerle beslenen bir nesil var. Riski azaltmak için ne yapmalıyız?
Onların hepsi endüstriyel raf ömrü uzun olsun diye palmiye yağı da olsa, mısır özü yağı da olsa hepsinin içine bir de katkı maddesi koyuyorlar. O çocukların körpecik vücutlarına yazık. Gençlerimize yazık. Paket üründen uzak duracaksınız. Reklamı yapılan ürünlerden mümkün olduğunca uzak duracaksınız. Bu kadar basit. Eğer bir televizyonda içeriği sağlığa zararlı maddelerle dolu bir gıdanın reklamı yapılıyorsa esas bunun üzerine gidilmesi lazım Karatay'ın üzerine gitmekle olmuyor. Sağlık Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, SGK bilsin ki; hastalıkların sebebi o reklamlar. Hiçbir doğal ürünün reklamını gördünüz mü? Hiçbir kuzunun çıkıp da “Benim etim tazedir, yağım sağlıklıdır” dediğini gördünüz mü?

KANSERE YAKALANMAMAK İÇİN ŞEKERDEN UZAK DURUN…

– Peki kanser olmamak için yapacağımız ilk adım ne olmalıdır?
Ekmek ve şeker yenmeyecek. Şekerle ekmeğin bir farkı yok. Tansiyon, kalp, Alzheimer, Parkinson da aynı. Hepsinin temelinde ekmek, şeker, Omega 6 fazlalığı yatıyor. İşlenmiş yağlar var.

– Tereyağının ne kadar tüketilmesi gerekir?
Yemek yaparken lezzet katacak kadar koyabilir, korkmadan yiyebilirsiniz…

1 YAŞINDAKİ BEBEĞİN ELİNE HAVUÇ VERİN DİŞİNİ KAŞISIN

– Hazır gıdalara özellikle bisküvi ve çikolatalara çocuklar çok düşkün. Bu ürünlerin yerine neler verilebilir çocuklara?

Bakın hepsi tehlikeli. Sadece içindeki yağdan dolayı değil ki. İçindeki undan ve şekerden dolayı da zararlı. İçlerinde bir sürü de katkı maddesi var. Onun için ben yıllardır ne diyorum: Şeker en tatlı zehirdir. Pakete girmiş hiçbir şey çocuklara verilmeyecek. Ceviz, fındık, fıstık vereceksiniz. 1 yaşındaki çocuğun eline havuç ver, kemirsin dişlerini kaşısın, o pis plastikleri ağzına vermeyin. Yazıktır günahtır.

– Gelecekte nasıl bir tehlike bekliyor bu tarz beslenen çocukları?

Kalp hastası oluyorlar. Kanser oluyorlar. Şeker hastası oluyorlar. Bu kanserlerin kalp hastalıklarının, şeker hastalığının temeli ana rahminde atılıyor. Bilim artık bu konularla uğraşıyor. Bu çok önemli. Temelinde beslenme yatıyor çünkü.

ÇOCUĞA ŞEKER VERİRSENİZ İLERİDE KALP HASTASI OLUR

– Benim 1 yaşında bir oğlum var. Bebeklerin beslenmesi için önerileriniz neler?

Allah bağışlasın. Ben çocuk doktoru değilim ama temel prensipleri söylüyorum; Doğal olarak beslenecek bebekler. Ana sütü en önemlisidir. Bebek beslenmesi için ‘Amerikan Kalp Derneği' geçen sene ağustos ayında ‘1 yaşına kadar çocuklara şeker vermeyeceksiniz. Verirseniz büyüdükleri zaman, kalp hastası oluyorlar' dedi. Çocuk, bebek fark etmiyor. Temeli önemli. Ana rahminden itibaren önemli. Hamilelere 24 haftalık bebeğe şeker vermeyin, şeker yüklemesi yaptırmayın diyorum kıyametler kopuyor. Çikolata kremalar hem şeker hem trans yağ hem de kimyasal katkı maddeleri yüklü. Ama bütün çocuklar ona bağımlı olmuşlar. Bir de ekmeğe sürüyorlar o daha da beter, tabii.

TEREYAĞI SAĞLIK KAYNAĞI

Karatay, “Zeytinyağı meyvenin yağıdır. Tekli doymuş olduğu için çabuk bozulmaz. Tereyağı katı bir yağdır, çabuk ve kolay bozulmadığı için sağlık kaynağıdır” dedi.

NE DEDİYSEM 3 VAKTE KADAR ÇIKIYOR

– Bir hocanın söylediğini diğeri yalanlıyor. Sağlıklı beslenmede kime güvenilecek?

Herkes istediğini söyleyebilir. Herkes kendi kafasına güvenecek. Ben 1950'lerde yapılanları anlatıyorum. Yeni yetmelerin bunlardan haberi yok. O zamanlar kanser mi vardı? Burada doktorlar değil halk önemli. Ben kamu hizmeti yapıyorum onun için de tek başıma savaş veriyorum. Çok büyük bir kesimi almışım karşıma; İlaç sektörü, endüstri sektörü, bakanlıklar… Bilgi cesarettir. En kuvvetli güç, gerçek bağımsız bilimdir. Ben ne dediysem üç vakte kadar çıkıyor. Ne kâhinim ne de medyumum. Bilimsel konuşuyorum. Söylediklerim yurtdışında çıkınca haber oluyor. Yumurta, tereyağı, kolesterol ilaçlarıyla ilgili ne dediysem çıktı, çıkıyor. Dünya Sağlık Organizasyonu söyleyince oluyor, Karatay söylediğinde hücum geliyor. İmam-ı Azam der ki: Eğer bütün oklar size geliyorsa bilin ki siz haklısınız. Bir de Gandi'nin lafı var: Önce sizi duymazdan gelirler, sonra alay ederler, sonra hücum ederler, sonunda siz kazanırsınız. Ben de hep kazanıyorum. Bütün Türkiye bana hayran gerisi lafügüzaf.

SİGARA KESİNLİKLE YASAK

– Peki alkol ve sigara…

Sigara kesinlikle yasak. Alkole gelince, karaciğeriniz yağlı ise ya da herhangi bir hastalığınız var ise içemezsiniz. Çünkü aşırı alkol karaciğeri yağlandırıyor, beyni bozduğu biliniyor. Şeker ve tansiyon hastasıysanız kalbinizi de bozuyor, beyninizi de…
 
Tatil dolayısıyla malesef uğrayamıyorum ama 10 gün sonra aranizdayim inşallah diyet falan kalmadı bende.
 
Kaçamaksız 18.gün
Sabah
Soğanlı et üzeri yumurta
Peynir
Zeytin
Yeşillik
Yer fıstığı
1 bardak süt
Yarım elma
Akşam
Kıymalı konserve domatesli uydurma bir menemen yumurtasız
Yoğurt
Yeşillik
 
Günaydın herkese.
Kızlar benim cevizim bitmişti çok soğuk diye aldığım yere gidemedim. Şoktan kabuklu ceviz aldım. 13 TL. Yarım kilo. Üzerinde Aydın kuruyemiş yazıyor. Sizce ithal midir. Tadı da çok güzel. Fiyat çok ucuz. Gidip bütün paketleri alsam mı
 
Mensei ibaresine bak.oradaa yazar bebem.
 
Kizlar dun degil ondan onceki gece ustum ackta yatmisim uyaninca farkettim ve her yerim agriyor..aksam basimi kaldiracak halde degildim.bugun de halsizlik var ustumde.ama cok sukur grip falan olmadim
 
Ben gribim yaa çok fenayım.. Ateşim de var. Ömrümde 2. Ateşlenişim sanırım hiç bu kadar ağır hasta olmamıştım...
 
Kaçamaksız 19.gün
Sabah
Peynirli omlet
Yeşillik
Yoğurt
Ceviz
Akşam
Tarhana çorbası
Dolaptan çıkarılmış yeşil fasülye
Bol salata
Yoğurt
 
Kızlar bu arada Ankara ya geçtim anneme bugün tartıldım salı günü tartı olmaz diye güncel kilom 85.6
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…