kimse kimsenin derdine bulaşmak istemiyor o yüzden baban haklı diyip geçiştiriyorlar
ben 16 sene okula gittim
11 yıldır okullarda çalışıyorum
senin baban gibi davrananı görmedim
baban paranoyak galiba
ben de babasından dertli biri olarak sizi çok iyi anlıyorum.resmen atsan atılmıyor satsan satılmıyor.çoğu zaman da dışardan görenler ,eş dost akraba ,babaya soğuk davranılmaz diyip eleştiriyorlar.yaşayan bilir oysa ki.arkadaş akraba olsa siler atarsın ama bu başka.
maddi olarak annelik babalık görevini yerine getirmekle bitmiyor annelik babalık aslında,çünkü manevi olarak sağlıklı bir birey yetiştirmekte onların görevi.
tabi önce kendileri bu açıdan sağlıklı olmaları gerek.işte sorun bu anne baba kişilik olarak sıkıntılıysa,biz evlatları olarak bir ömür bunun zorluklarını yaşıyoruz.kendimizde tabiki etkileniyoruz,daha sinirli tahammülsüz insanlar oluyoruz.
tamam ne olursa olsun babadır annedir,ama ortada psikolojisi bozuk anne babalar varsa ne yapılabilir,laf anlamaz söz dinlemez.anne yada babayla sınanmak zor,çünkü naparsan yap kaçamıyorsun küsemiyorsun.
Okudum baştan sona kadaar canım ama babanın içinde kötülük yok bence herşey dilinde bazı şeyler yaş ilerledikçe batar insana erkekler yaşlandıkça çocuk gibi olur. Ama ne kadar kızsada yazdıklarından seni çok sevdiği sonucuna vardım.çok uzun oldu ama 1 saniyede yazılmış da olabilir.. okumaya üşenenleri anlıyorum ben yaşarken üşendim.. ama olur da birileri okursa bir iki satır birşey derlerse bana bi nefes olur dedim..
bu hikaye ne alkolik ne dayakçı ne işsiz ne saptanmış psikolojik bozukluğu olmayan okumuş gezmiş görmüş yakışıklı maddi durumu iyi olan "kızlarıma adadım hayatımı onlar benim herşeyim" diyen bir babanın beni nasıl her gün mutsuz ettiğinin hikayesi..
not: tabiki anne babadır allah başımızdan eksik etmesin de.. yaşayan bilir..
eğer babamla görüşmeme şansım olsaydı birazcık yapabilecek gücüm olsa çıkıp karşısına görüşmeyelim konuşmayalım derdim..
"baba seni seviyorum allah korusun başına birşey gelse yine ilk ben koşarım ama ne olur azıcık huzur bulmama yardım et çık hayatımdan.."
haksızlığa uğramadan, ağlamadan, kalbim kırılmadan 1 günüm olsun..
2 yaşında evladım var.. sağlam sinir gerek anne olana.. yıpratma artık beni.. kızıma gücüm kalsın.. eşime gücüm kalsın.. evliyim.. ama yuvam yok..
şu an onun ısrarı ile onun evinde oturuyoruz.. kiracıdan beteriz kira vermeden.. her laf arasına "benim evim benim eşyam" der durur.. kızım dolaba vurur.. "annecim yapma" derim.. "yap kızım yap ev benim eşaya benim izin veriyorum" der.. eşimin yanında..
bi müsade etse 1 toplu iğnesini almadan taşta yatacak olsam çıkar giderim bu evden.. bazen öyle laflar ediyor ki evi ateşe verdiğimi hayal ediyorum.. daha beteri de bu hayalin beni içten içe mutlu etmesi.. pamuktan bir yatağa düşüyorum bunu düşlerken.. yüzümde inceden bir tebessüm oluşuyor.. burnuma yanık kokusu geliyor sanki gül bahçesindeyim.. sonra "seda kendine gel" diyorum.. haylazlık yapmış çocuk gibi dudağımı büküyor hala o haylazlığın aşkı içimde yokmuş gibi normalleşiyorum..
31 yaşındayım.. bi dediğini ikiletlemedim.. onu kıracak üzecek herşeyden çekindim.. tüm kararlarımı onun onayı ile verdim vs vs vs..
istediğim mesleğe 4 yıl uzaktaydım.. "öğretmen olup atanıp kendi başına hayat kurmayı düşünüyorsan çok beklersin" dedi.. halbuki 7 yaşımdan beri "öğretmek" ti tek aşkım biliyordu.. yazamadım.. tercihlerimi bir bir kontrol etti sanki onu kandıracak güçteymişiz gibi.. iktisat yaz sana iş bulurum hemen.. "başka birşey yazarsan yardımcı olamam torpil bulamam kalırsın ortada" dedi.. össde derece yaptım.. hocalarım araya girdi çok ağladım günlerce gecelerce.. en sonunda "Boğaziçi" aşkına "tamam yaz ne halin varsa gör" dedi.. ne tebrik ne aferin.. "baba bi aferin demeyecek misin" dediğimi hatırlarım.. "benim kızımdan ne beklenirse o olmuş ne aferini" dedi.. "şaşırmadım ki" diye ekledi..
sonuç: her fırsatta azarlayan hakaret eden kıran huzursuz eden bir baba.. asla bunları yaptığını kabul etmeyen, her açıdan kendini beğenen, dünyadaki en iyi baba en iyi eş en harika insan olduğunu sürekli dile getiren ve düşünen biri.. azıcık eleştiri alsa "nankör" diyip susturan..
çözüm bulamıyorum.. keşke küsse kızsa bir daha aramasa beni diyorum ama küsecek sebebi yokki.. küserse "süründüremez" beni.. biliyor..
bazen anne babalar evlatları ile sınanır.. ben de babamla sınanıyorum sanırım.. allaha havale ediyorum..
ama 1 gün huzurlu ve mutlu olamamam çok üzüyor beni.. işim eşim kızım maddi manevi sorunumuz yok allaha şükür ama babam var.. yetiyor tüm mutluluğumuzu bozmaya..
eşime hissettirmemem mümkün değil 17 yaşımdan beri hayatımda.. babamın huyunu o da herkes de bilir ve içten içe acırlar bana.. onun yanında da aynı..
ki ne çok severdim onu.. onun kafası rahat olsun diye didinirdim.. annemi babaannemi ablamı dedemi ayrı ayrı idare ederdim.. onu üzmesinler diye.. hasta olurlar ben bakarım.. bi dertleri olur ben koşarım.. doğumgününde ona hediye alan tek kişiyim.. ne bileyim işte.. böyle birşeyim..
bazen diyorum "yabancı" kabul et onu.. 3 yıl önce düğün günüm yaptıklarından sonra zaten o bir "yabancı".. ama olmuyor yufka yüreğim herşeye yırtılıyor deliniyor..
eskiye göre daha az "takıyorum" ama eskisi gibi genç değilim.. ne ruhen ne fiziken artık dayanamıyorum yaptıklarına..
trikotillomani hastası oldum.. kaşlarımı yoluyorum bilenler bilir acayip bir manik depresif durumdur.. onun bana armağanı da bu oldu..
bir gün "kaşına ne oldu" dedi.. "böyle böyle bir rahatsızlığım varmış kaşımı ondan yoluyormuşum" dediğimde "senin gibi manyaktan bu beklenir" dedi.. gülerek.. bu kadar.. psikolojik bir rahatsızlığı var kızımın demedi..
evdeki eşyaları değiştirmeme izin vermiyor.. hayır yapamazsın demiyor ama "nankör kıymet bilmez hatıralara saygısız vs vs" olduğumu kastediyor sürekli..
babaannemden kalan halıyı küçük diye kaldırdım kızım taşa basmasın diye 3 kuruşluk bir yolluk aldım..
"ben senin karın ağrını biliyorum ablanın evini kıskanıyorsun ama ne yapsan boş bu ev senin burada oturacaksın" dedi..
"ben aksini demedim kızım taşa basıyordu" dediğimde bağırıp çağırmaya başladı.. o dedesiymiş o bilmiyor muymuş onu düşünmeyi iyiki bir anne olmuşum kendimi ne sanıyormuşum bi dünyadaki anne ben miymişim o beni okutmasa acaba bir b.k olabilir miymişim kocama mı güveniyormuşum kiraya çıksak günümüzü görürmüşüz" ve daha niceleri..
30 yıllık panjur var evde.. yıllardır açık halde kullanmıyoruz.. bir gün kapatayım dedim.. ipi pat diye koptu elimde kaldı.. evi sevmediğimden zarar vermek için ona masraf çıkarmak pimapen yaptırtmak için ben mi kesmişim onu sordu.. "ben deli miyim niye kesim panjurun ipini" dedim artık dayanamadım.. "güzel konuş benimle sesini alçalt diye başladı ben seni okutmasam bi b.k olamazsınlar ve niceleri yine sırasıyla kusuldu yüzüme..
sezeryanımdan 2 gün sonra markete gittim babamla.. koşturuyor marketin içinde -hep stresli ve telaşlıdır.. yoğurt seçerken bile sinirlenebilir birden- "baba yavaş yürüyelim dikişlerim acıyor" dedim.. "oooo şimdi de bu çıktı" "ne kullanırsın bunu artık" dedi.. "gerçekten acıyor yavaş lütfen" dedim "iyiki 3-5 dikişin var hiç kalkma hep yat sen de dırdırını çekmeyelim" dedi.. -kendi bypass oldu, o günden beri kimsenin hastalığını rahatsızlığını adam yerine koymaz- -hoş hiçbir zaman hastaya uyuyana yorguna saygı göstermemiştir zaten-
bir mutlu doğum günü bir güzel bayram bir neşeli akşam yemeği görmedik.. hep suratlar asık hep herkes saldırmaya hazır.. -babaannem ve babam-
hep korktuk hep sustuk hep yastığı yüzümüze bastırıp ağladık.. -ablam ve ben-
o kendini soyutmayıp takmayarak travmasına derman buldu.. ben kazanın ortasına düştüm kaldım..
mezuniyetimde, düğünümde, kızımın ilk yaş gününde, lohusa iken, genç kızken vs.. yaptıklarını anlatmaya sayfalar yetmez..
hiçbişey yapamazsa telefonla konuşur kapatırız ardından "neden sert kapadın ne derdin var yine benle" diye arar..
çok doluyum.. yıllardır artık öyle bunaldım ki.. başka şehire taşınmayı düşünüyoruz ama öyle bir hareket babamın sözlüğünde 1000lerce kötü anlama gelir.. bir daha yüzümüze bakmaz.. çok üzülür vs.. torununu çok sever.. ondan da ayıramam.. ne kardeşi ne arkadaşı ne ana ne baba kaldı.. bi ben bi ablam bi annem.. varız.. annem 69 yaşında babam 64.. hangisini hangisine emanet edeyim.. ablam zaten işinden başka bişey düşünmez.. pek görüşmüyorlar zaten..
taşınsam ne olacak her haftasonu gelir.. her gün arar.. bu arada 1 gün aramayı unutsam delirir.. bazen akşam 7 de arar "bugün beni neden aramadın" der makul tatlı sevimli bir yanıt veremeyeceğim bir ana denk geldi diyelim.. saydırır, kusar.. hayatımı karattın bile der..
ama babam değişmeyecek.. babaannem de aynı böyleydi rahmetli.. ben nereye kaçayım???
şimdi yazlığa yanlarına çağırıyor.. hele aynı evdeyken!!! allahım yaz gelince karalar bağlayan bi ben varım.. nefret ediyorum yazlardan.. 2-3 gün iyi gibi geçecek sonra kavga gürültü.. küslük, dargınlık.. ağlaşmalar.. vs vs..
sürekli kavga içinde büyüdüm.. sürekli.. kızımı huzurlu ve mutlu büyütmeye ant içtim.. müsade etmiyorlar??? herşey için affederim de bunun için edemiyorum..
annem çok ayrı bir dünya.. bana ellemez tabiri caizse.. ben de ona.. seviyeli ciddi bir ilişki içindeyiz onunla..
ablam da bir beni sever.. gün aşırı arar.. "sıkma canını, takma, boşver" tarzı kendi yapabildiklerini öğütler.. sen babamı ara da "üzme kardeşimi" de derim bazen.. sanki yapabileceği birşeymiş gibi.. ama içten içe sevinirim de hani belki bir gün yapabilir diye..
Okudum baştan sona kadaar canım ama babanın içinde kötülük yok bence herşey dilinde bazı şeyler yaş ilerledikçe batar insana erkekler yaşlandıkça çocuk gibi olur. Ama ne kadar kızsada yazdıklarından seni çok sevdiği sonucuna vardım.
annem su istese öfler.. ablam "bakıcı tutarım o kadar" diyor şimdiden.. babam "beni bakıcı eline bırakırsanız hakkımı helal etmem" diyor şimdiden..
babaanneme 4 sene baktım.. hem çalıştım hem baktım.. seve seve baktım kötü kv de olsa severdim babannemi.. "yavrum" diyip sarılan tek kadındı hayatımdaki.. felç geçirdiğinde "yok bişey abartma" dedi bana italyaya tatile gitti annemle.. bunları bile unutup affedemiyorum ki...
evden gitmek sorun değil.. babam asla konuşmaz bir daha..
ablam bir arkadaşına gizli borç vermişti.. babam öğrendi.. önce evden attı.. neden verdin o borcu bile demedi.. sonra gelsin eve çabuk dedi.. sonra yarın işe gideceksin istifanı vereceksin dedi.. ablam dişiyle tırnağıyla müdür olmuş kariyer sahibi idi.. çok yüksek maaşı vardı.. ablam olmaz dedi.. o zaman iş yerine gelir herkesin ortasında döverim seni zaten bir daha oraya gidemezsin dedi.. neyseki sonra işinden çıkmasına engel olduk falan.. ablamı notere! sürüklemişti evlatlıktan reddetmek için.. sonra yarı yoldan dönüp "sana en büyük ceza benim nefretimle yaşamak bir yere gitmiyorsun" dedi o ayrı..
bilmiyorum.. torununa aşık.. kızım da ona.. dede dede diye geziyor..
Rab yardımcın olsun. Yazacağım daha
Çok şey var ama işin özeti bu. RAB yardımcın olsun.
Bende farklı şekillerde hasta baba kurbanıyım. Ne yazık ki. Tüm iletişim yollarını kapatmak zorunda kaldım. Bazıları bunu duyunca ne der ne düşünür az çok tahmin ediyorum. Ama durum bu.
Evliyim, bir hayatım var. Düşünmem gereken bir eşim ve sorumluluklarım var. Biliyorum ki şuan biraz kapıyı aralasam yine benim hayatımı didikleyip, paranoyaklığı ve agresif liği ile enerjimi sömürecek.
Ve geçmiş travmalarım sebepli, benimle sabırla, bir bebekle ilgilenir gibi ilgilenen eşime haksızlık olur. O sinir harbiye yaşamak bu günü mutlulukla yaşayamamak artık olsun diye gelsin diye yalvardığımız çocuklarımıza yeteri kadar hazırlanamamak demek diye düşünüyorum. onların gelecek güzel zamanlarından çalmak, hakkını yemek.
Bu yüzden böyle karar verdik.
Üzgünüm. Bende pazarları birlikte aile yemeğinde mutlu mesut sohbet edip hayatımın bir kısmını paylaşacağım bir baba isterdim ama yok.
Size tavsiyem de kısmen bu.
Çünkü,
Ne yazıkki babanızın takıntıları var. Başlığın altında yazmışsınız babam alkolik vs değil diye. Lakin bence durumun bunlardan bir farkı yok. Sürekli herşeyi kontrol altında tutma isteği de bi bağımlılık.
Başta Size önerim. Siz ve eşiniz
yeni bir ailesiniz. Herşeyden önce silkelenmeli ve artıyı eksiyi düşünmelisiniz.
Wiz by yaz da benim canım yaylaya karadeniz turu yapalım yazdıktan sıkıldım diyemiyorsunuz!!!
Bu tatil sırf öyle istediniz diye bir şey yok.
Bir eviniz var evet kira ödemiyorsunuz. Bu zaman da çok büyük ayrıcalık, bir lütuf hatta.
Ancak....(lütfen biraz sonra yazacağım şeyi öyle mi böyle mi diye polemiğe çevirmeyin)
Ancak köylü kızı kezbanın bile evini kendi istediği gibi döşeyecek gönlünü mutlu edecek çeyizleri var, sizin yok!!!
Sizin eviniz var. Ne güzel ama eşinizlé sadece siz beğendiğiniz diye aldığınız, üç kuruşluk bir fiskos masanız yok!!!
üstüne pazar malı bir örtüyü örtüp, bir kahve içimlik sohbette. Bak adam bu gün bunu aldım. 10 tl ama çok hoşuma gitti diyemiyorsunuz!!!!
Allah aşkına hangi yeni evli çift maddi durumu elverirken, kendi evini dilediği gibi döşemekten sırf babasının egoizmi ne maruz kalmamak için vazgeçer. Yada
Kızı üşütmesin diye önlem alamaz!!!
Kezban yengenin bile kendi zevkine göre eşyaları var yahu, Sizin yok!!!
Yanlış anlamayın sizi daha beter kırmak için yazmıyorum. Silkelenmelisiniz ve kendinize gelmelisiniz.
Anlıyorum merhametli bir bayansınız ama galiba birazda aileye bağımlılığınız var.
Çünkü her kendinizi kurtaracak Her önerinizde ki bunları kendiniz buluyorsunuz, ya babanız rahatsızlanıyor, ya babanız sizi evlatlıktan red ediyor, yada başka kötü şeyler.
Bakın siz babanıza muhtaç değilsiniz.
Evet
Sizi yemedi yedirdi İçmedi içirdi, büyüttü okuttu evlendirdi.
Bunlar bir babanın asli görevleri.
Bunu sizin başınıza kakmasına izin vermemelisiniz.
Son olarak Size şunu hatırlatmak istiyorum. İnsan beyni muhteşem bir kayıt cihazı. Akıl ise bu kayıtları kendi süzgecinden geçirip egoya yapıştırıyor. Aile travmalarında ne yazık ki süzgecimiz arıza verip olmadık şeyleri de geçirmeye başlıyor. Tüm o sözleri.
Mesela ben olmasam okuyamazdın
Ben sana bakmasaydım sen kimbilir ne halde olurdun.
Sen kendi çocuğuna bile bakamazdın.
Bu gibi yaralayıcı sözler bir süre sonra inanılabilir kavramlar olarak yerleşiyor yüreğe. Ve farkında olmadan davranışları etkiliyor. Yetersiz hissettiriyor.
O yüzden karar verirken iyi düşünün. Özellikle eşinizi ve kızınızı düşünün. Onlar ile birlikte geçireceğiniz mutlu zamanlardan çalmayın.
Kendinizi korumaya almak için harekete geçin
Lütfen
Her şeyden önce yüreğinizi korumalısınız, çünkü yaşam ondan kaynaklanır...
RAB yanınızda olsun...
ilk sayfadan sonrasını okuyamadım vaktim dar kusura bakmayın ama yazmadan geçemedim. Sizi ancak size benzer babası olanlar anlar canım kardeşim. Bizim de babamız temelde böyle ama Doğulu olduğumuz için mi bilmiyorum bu kadar müdahale etmiyor kız babası ağır olur ataerkiyle. Ama inanın tam bir kontrol delisi her şeye müdahale eder, tuvalete gidiyorum deseniz üst kattakine gitme alt kattakine git der. 4 yıllık evliyim eşim karışmaz kıyafetime saçıma başıma babam karışır. Annem ve halam gençlik halini anlatırlar şimdiki hali nur nimet kalır. Annemin bir anısını anlatayım; babam bir gün eve geç gelmiş (her zamanki gibi) annem 35 senedir nerde kaldın diyen bir kadın değil. O konuda sorun yok. Babam baklava getirmişmiş, bir tanesini çatala takıp anneme uzatmış, annem de tam o sıra hapşurunca burnu akmış eliyle burnunu kapatıp 1 dk işareti yaparak lavaboya koşmuş "daha ben lavabodayken gümm diye sokak kapısı çarptı" diyor. Annemin trip yaptığını sanmış babam küsüp gitmiş.
Çok farklı insanlar, onlarla yaşamak çok zor yıllarca isyan ettik değiştirmeye çalıştık annem ben değiştiremedim kabullendim siz de kendinizi harap etmeyin kabullenin diyor. Evde yemeğin istediği gibi pişmemesi bile günlerce sorun olurdu. O travmalarla büyüyüp evlendikten sonra yemeği yetiştiremesem ya da kötü yapsam hemen hırçınlaşıp gerilirdim bir gün eşim dedi ki "peynir ekmek yesek ne olacak üzüldüğüne değer mi ben böyle birşey için seni kırar mıyım" o an aydınlandım resmen. Bütün erkekler öyle zannederek büyüyorsunuz. Benim de sizin gibi erkek kardeşim yok. Erkek olarak babayı model alıyoruz. Ne olursa olsun babamı severim başımın tacıdır ama iyi ki ona benzeyen biriyle evlenmedim. Ailecek çareyi şunda bulduk babama ayrıntı vermiyoruz, o an durumla ilgili ne sorarsa yalan söylemeden en yalın biçimiyle geçiştiriyoruz. Çünkü paranoya da eşlik ediyor fikirlerine. Mevzuyu öyle yere götürüyor ki şaşar kalırsınız. Buna rağmen evde dönen entrikanın haddi hesabı yok:) Babama ne söylesem bakıyorum annem kaş göz hatta alttan dürtükleme. bazen kızıyorum ne var bunda bi soru sordu cevap verdim diye ama annem haklı o cevap ne kadar düzgün olursa olsun babam mevzu edecek birşey muhakkak buluyor.
Bir de şunu farkettim bizlerden doğru bir eleştiri duyunca o kadar bozuluyorlar ki çok kırıcı oluyorlar. Bir gün tatildeyiz babam ablama sinirlenmiş sokağın ortasında bağırıp çağırıyor rezil oluyoruz. Müze gezmeye gidecektik girdik müzenin bahçesine bir dünya insan, babam hala söyleniyor karşısında da ben varım. Dedim ki "baba bak böyle olmaz sorun böyle çözülmez yapma böyle" yine bağırmaya başladı "sen ne diyorsun ne yapıyorum ben!" o bağırınca herkes döndü bize baktı filmlerde olur ya sahne donar kamera oyunculara çevrilir. Babam bozuldu birden etrafına baktı ki herkes bize bakıyor. Ben sakince "işte bunu yapıyorsun bu çözüm değil" diye taşı gediğine koydum. Cevap: senin de ablanın da gözümde üç kuruş değeri yok! 5 sene geçmiş bu söz hala beni yaralar, aylarca konuşmamıştım o zaman...
Sevgili konu sahibi arkadaşım size ev bul çık diyenlere şaştım kaldım. Göremiyorlar mı böyle bir durumda mutlu olamazsınız çünkü siz de ne olursa olsun babanızı çok seviyorsunuz, sizi kırmasa her derdine her sıkıntısına katlanırsınız. Sevdiğinizden bu kadar kırılmak sizi yıpratıyor, kırılma korkusu elinizi kolunuzu bağlıyor. Çok yakın bir hayat yaşamanıza rağmen aranızda iletişim kopukluğu var belli aynı bizde olduğu gibi. Kontrol delisi babalarımız var hani derler ya ayı sevdiğini yerden yere vurur onlar da bize sevgilerini psikolojik sıkıntıları yüzünden bu şekilde yansıtıyorlar. Onların gözünde biz hala küçük birer kız çocuğuyuz, himayelerine muhtacız bizi sevmediklerini kesinlikle düşünmüyorum bunu dışa vuruş biçimleri hastalıklı. Babamda gözlemlediğim birşey var gençken yaptıkları ebeveynlik hataları yüzünden çok muzdarip onları düzeltmeye çalışıyor ama daha beter ediyor. şimdi torunlarına yaklaşım tarzını görseniz annem şaşırıp kalıyor size hiç böyle bakmazdı davranmazdı diye... Mükemmelliyetçilikleri yüzünden tedavi olmayı da kabul etmezler. Size tavsiyem şu, babanızı silip terk ederseniz mutlu olabileceğinizi sanmıyorum o yüzden önce kendi kendinizi güçlendirmeniz gerek babanızı olduğu gibi kabul etmeli ama size zarar vermesini engellemelisiniz, kendi kendinizi telkin ederek ve belki uzman yardımı alarak duygu dünyanızı güçlendirmelisiniz. Allah yardımcınız olsun.
not: iyi de vaktim darmış geniş olsa sıkıntıdan öldürürdüm okuyanları :)
başka eve kiraya çıkın bu kadar basit tamam babannenin hatırası ama böyle de ömür geçmez ki baban bile olsa elaleme minnet duyarak yaşıyosun ve eşini yaşatıyosun.. değer mi ki. 500 - 1000 tl neyse kira parasını verirsin kafan rahat olur. evden çıkarken baban da hatıraya saygısızlık falan derse kafama kakmasaydın bu evde yaşardım diye ona da söylerdin kimse kimseyi bu kadar çekmek zorunda da değil
Düzelmenize sevindim ama eleştiri yapmadan geçemiycem :)
Son yorumunu okuduğum da gördüğüm sanki birden bire böyle kafan da ampuller yanmışta nasıl davranacağını çözmüşsün gibi.
İlişkinizin kısa zaman da üstelik sadece senin çabanla düzelmesi hem enteresan hem güzel.
Asıl sorun o gün bence sen yaşadığın tüm genel stresi babana yükledin , e olur .
Hepimiz zaman zaman yönlendirme yapıyoruz.
Lakin, akıllı bir kadınsın belli, çok gerildiğin de aslında gerçekten kime kızdığını iyi irdele.
Ben sadece baban olduğunu düşünmedim .
Şimdi iyi misin , iyi , gerisini boş veeer.:)merhaba canım,,, yazarken ben de düşündüm sanki hooop iyiyim demişim gibi olacaktı ama iyi olduğumu söylemek de istedim ilgilenen arkadaşlara..
tabiki öyle değil:) ampul yanmadı.. sürekli yapmaya çalıştığım ama yapamadığım şeyi azar azar başarmaya başladım sadece.. bi kırılma noktası oldu o günler benim için belki de..
hayatım çok basit benim.. kızım ve eşim var.. ikisi de dünya tatlısı:) annem ablam dertsiz masa örtüsü gibidirler zaten saymıyorum onları :) başka da hayatımda önemli biri birşey yok.. sabahtan akşama kızıyla gezen tozan bir anneyim.. başka bir kızgınlığı babama yansıtmış olabilir miyim? çok zor gibi..
Şimdi iyi misin , iyi , gerisini boş veeer.:)
Tavırları tabii ki yanlış ancak nedense bana sizi kaybetmekten korkuyor gibi geldi...babannenizin de evi eşyaları size bırakması da bunu tetikledi gibi gördüm ben...yapacak bir şey yok gibi babanızın patavatsizligi olmasa daha iyi anlasir gibi duruyorsunuz...Sakin ce içinizdeki ona anlatsaniz ya da mektup yazıp verseniz...ben bir kere öyle yapmıştım. ..cunku özünde duygusalim ve bu yüzden konuşamam fazla ...
Ben eşinin tepkisini tepkisizliğini merak ettim.
Bana yada eşime bu ev benim eşya benim deseler al başına çal der kaçardım
Sabırlı adammış valla
Kaç o evden bi göz oda olsun huzurunuz olsun
Eski eşyalarında hiçbirini alma
eşimi kırdığı ya da ona birşey söylediği olmadı hiç.. evle ilgili eşya ile ilgili tek laf etmediler.. bir araya geldiklerinde de havadan sudan bi kaç laf ederler zaten o kadar..
taşınalım de şimdi gidelim dedi hep 3 yıldır.. benim ısrarımla bu evde oturmayı kabul etti.. babam ona birşey demedi.. ben hep "ben istiyorum lütfen" dedim ona evlenme aşamasında iken..
bana da "benim evim eşyam" demedi direkt olarak.. dese de ev onun zaten biliyorum.. eşyalar babannemindi atmak istemedi illa siz kullanın dedi.. ama eşyaları değiştirmek istememe hep kızdı lüzumsuz saçma buldu gereksiz masraf dedi ısrar edersem hatırası da mı yok senin için dedi vs vs.. ama laf aralarında ablama ve bana ev verdiğini hep söyler, övünür..
şu an evde babaanneme ait sayılı eşya kaldı zaten -3 senede boşalttım sayılır :)- onları da ben atamam kıyamam babama verebileceğim şeyler de değil..
evden kaçmakla gitmekle ilgili durumumu çok uzun anlatmıştım.. huzur bulacak olsam inanın 15imde bile kaçar giderdim.. çözümü farklı arıyorum.. umarım başarırım.. teşekkürler ilginize..
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?