Kadın kabuslarıma giriyor, travmam oldu.

bogurtlenkusu

Çay' bırak o day'mın.
Kayıtlı Üye
27 Mayıs 2013
4.845
8.817
Evet, kadın travma oldu benim için, ne zaman kötü bir gün geçirsem ne zaman alakasız bir konuda stresli bir akşam geçirsem, o gece gözlerimi kapatıp uyuduğumda kadını görüyorum kabusumda. bana bakıyor, laf sokuyor, rezil etmeye çalışıyor.
bazı geceler karşılık olarak cevap verebiliyorum, bazı geceler rüyamda dahi cevap veremiyorum ezikçe, susuyorum.
bu kadın dediğim, 50 yaşına merdiven dayamış, kırklarının sonunda olan süslü yengem efendim.
buraya bu konuyu açacağımı düşünmezdim ama, en son dün gece yine rüyama girince dayanamadım bugün, aklımdan çıkmadı.

Ben yetiştirilme tarzı gereği, sessiz, sakin bir tarzda yetiştirildim. Anneannemler, aman çocuğum yüksek sesle konuşma, insanlar rahatsız olur, aman çocuğum kimseyle kavga etme, herkesle iyi anlaş, aman çocuğum sen sus, Allah'a havale et gibi cümlelerle büyütüldüm.
Çocukluğumu maddi sıkıntılar içinde geçirdik ailemle. Belki bunun da ezikliği kazınmıştır biraz bünyeme.
Gelgelelim, haksızlığa uğradığımda, hakkımı savunabilmeyi bile üniverstede tek başıma kalınca öğrendim. Sesimi ancak çıkartabilmeye başladım.
18-19 yaşıma kadar eve giren insanlara "merhaba veya hoşgeldin" diyemeyen biriydim. O klasik laflar ağzımdan çıkamıyordu, eğreti duruyordu, samimiyetsiz ve resmi geliyordu. Oysaki en yakınım bile neden hoşgeldin demediğime dair saatlerce azarlıyordu beni.
bu resmi sözcüklere olan düşkünlüklerini anlayamıyordum.
nitekim hala anlayamıyorum; ama otoatik olarak hoşçakalın ve merhaba demeye alıştırdım kendimi. İnsanlara istediklerini veirir oldum.
Üniverste yıllarımda kendimi bu konuda oldukça geliştirdim, asosyal, çekinik tarzdaki çocuk gitti, normal, hatta sesini duyurmaktan zevk alan biri geldi. Neticede olağanüstü bir çabayla başardım, normal bir insn oldum neticede.

Üniversiteye yeni başladığım ikinci sene, henüz çok başarılı değilken bu konuda, ailemizde hastalıklar ve ölüm korkuları baş göstermeye başladı. Beni büyüten çok sevdiğim anneannem ve dedem büyük kalp ameliyatları olmaya başladı, ameliyathane kapısında korkuyla bekleyerek geçen saatlerin dehşet verici korkusunu hissettiğimiz, büyüdüğümüzü anladıgımız zamanlar başlamıştı.

Bu yengem dediğim insan, en büyük dayımın eşi. İki adet dünya tatlısı küçük kuzenim var onlardan.
Kuzenlerimi çok seviyorum orası ayrı. Dayım da her zaman örnek aldıgım, kariyerinde ve hayatında başarılı olmuş çok zeki bir adamdır, muhabbeti dinlenir, kafası uygundur, genç bakışlıdır filan ne bileyim işte her yönüyle sever ve örnek alırım.
Ancak eşi, yani yengem, ben beş yaşında evlendiklerinden beri, bizim ailemizi hor gören, küçümseyen, fazla umursamayan ve sevmeyen bir kadındı. kibirliyi, bencildi.
daha doğrusu bunları hep çevremdekiler söylerdi, ben inanmazdım konduramazdım. çocuk bakış açısı işte, ben daha yedi sekiz yaşındayken hayatımda hiç görmediğim malzemelerle aynanın karşısına geçip sürdüğü kırmızı rujlar, her ay kızıla boyadığı saçları, senelerdir hiç değişmeyen parfümüyle çocukluğumdan beri imrendiğim, güzl minyonlu hafif toplu bir kadındı. iki kere yüzüme gülse, naber okul nasıl gidiyor dese sevinirrdim.
dayımla ikisine çok özenir, hatta çocukluk aklıyla işte keşke bunlar benim anne babam olsa diye içimden geçirmişliğim bile olurdu.
Gelgelelim bu modern kadın, kaynanalık yapmak nedir bilmeyen, tıpkı bize öğütlediği gibi sessiz sakin, herkesle iyi anlaşan kaynanası yani anneanneme bile evinde misafir ettiği zamanlarda zulmeden birisiydi.
Hem yaşlı kadını dayım yurtdışına çıkıyor gel de bebeğe bakmaya yardım et diye evlerine çağırırlardı, hem de gelin hanım anneanneme psikolojik zulüm ederdi.
Öyle ki, anneannem çocukla ilgilenip bir yandan arada bir tv ye bakarken çocuk durduk yere ağladı diye mutfaktan koşarak gelip çocuğu yaşlı kadının kucağından kaptıgı gibi alan, televizyonu pat diye kapatıp "tv izle diye mi çağırdık seni buraya!" diyip çocuğu a alıp giden çirkef bir karakteri vardı. Yazık anneannem de, cebinde parası olmadıgından o hareketin üstüne kalkıp da orayı terk edemediğini, dayımı arayıp gel beni götür oğlum dediğini, ancak dayımın tüm ısrarlarına rağmen dayım üzülmesin diye olanı biteni anlatmayıp sessizce evine döndüğünü anlatmıştı bize. Ancak elden ne gelir.
Bu örnekler belki yüz tane olabilir şimdi saysam. Pek kıymetli evlerine misafir oldugumuzda en ufak bir bardağa bile çarpsak üç gün laf eden söylenen bir insan... Kendi akrabalarına yapmaz ama, komşularıyla falan konuşurken güleryüzlü, taptatlı şirindir filan..
Böyle bir kadın işte ne kadar anlatabildiysem..
Evine misafir gelen insanı kendi akrabası değilse "iş yapmaya gelmiş, köle" olarak gören bir kadın. Onun evi çünkü. Onun kuralları.
Neyse, bu kadın, o bahsettiğim sene anneannem bir ağır ameliyat olmuştu yine. Ameliyattan sonra çok hijyenik standartlarda bakılması gerekiyordu. Bu gelin hanım da dayımın ısrarıyla ameliyattan sonra bizde kalsın bir ay biz bakarız dedi. Anneannem de ameliyattan sonra onlara gitti haliyle. Dedem de yanında. Yaz tatilindeyiz.
Ben de tatile gelmişim okuldan, memlekette ne dede ne anneanne var. Benim için oraya gitmeye sebebim yok. annemler de kardeşimle beraber babamla beraber bu yenge hanımların oldugu şehirde bir akrabada kalıyolar yatılı. O sırada taşınma sürecindeler onların da işleri karışık.
Ben ya anneannemin yanına gidicem ya da o akrabalarda kalıcam babamlarla..
Ben de anneannemle kalmayı seçtim haliyle, kadın ameliyatlı, yatakta yatarken sağdan sola dönerken bile yardım alması gerekiyor tek başına bırak kalkmayı, yatakta dönemiyor bile. 10 dakkada bir dönmesi gerekiyor beli ağrıdığından ötürü.
Dedem de namaz falan kılıyor günde beş kere, camiye bakkala falan gidiyor. yenge hanım full mutfakta, ya da çocukları kursa yüzmeye aktiviteye götürme işleriyle uğraşıyor. Ve anneannem gündüz evde yalnız kaldıgı nadir de olsa anlar çok oluyor. Kısacası, ben orada anneannemin yanında oturmaya ona moral vermeye yardım etmeye çalışıyorum. Lazımım orda yani.
İlk babamlarla falan gittik, anneannemi gördük. Babamlar akrabaların evine döndüler. Ben kaldım tabi.
Neyse üç gün oldu beş gün oldu kalıyorum.
Kadından deli gibi çekiniyorum tabii ki, elimi bir şeyine sürsem kırılır birşey olur da azarlar surat yapar falan diye ödüm kopuyor çocukluktan beri öyle aşılamış çünkü.
Üç günden fazla kalan misafir sayılmaz evet, ama ben o kadar çekindiğimden ötürü, elimi birşeye süremiyorum.. İş olarak, sabah kalkınca yatağımı topluyorum, çocugun odasında kaldıgımdan dağınıksa odayı topluyorum.. hoş çocuk her gün dağıtıyor ama mümkün mertebede topluyorum.. kalkar kalkmaz kahvaltı hazır oluyor tabi, gidip kahvaltı yapıyoruz, o çayını alıp balkona çıkıyor, o balkondayken ben fırsat bu fırsat diyip o yokken hemen masayı topluyorum, siliyorum. bulaşık tabakları makinaya yerleştiriyor o elde yıkatmıyor. ben de yanlış yerleştiririm endişesiyle yine o işi bırakıyorum suya tutup kenara koyuyorum.
Kaldıgım iki hafta boyunca hiç çamaşırımı yıkatmadım ona, çamaşır vermeye korkuyorum, yük olacağım diye. yaz günü, iki günde bir duş alıyorum ama çıkardığım üstümü elmde yıkayıp kendim bi kenara asıyorum gizlice, az kıyafetim var yıkayıp yıkayıp giyiyorum..
Kısacası, orada benden memnun olmadıgını biliyorum ya, elimden geldiğince yük olmadan orada yokmuşum gibi hafif olup, sadece anneannemin yanında oturuyorum elimden geldiğince. Daha fazla bir iş çekindiğimden yapamıyorum dediğim gibi.. O da gelip birşey demiyor bana, sanki gelip böğürtlen bugün temizlik yapıcam yardım et dese ben yok yapamam diycem sanki.. ondan bi işaret bekliyorum ben de işte çekingenlikten.. koltukta otururken bile gündüzleri, fazla rahat oturmuyorum ki göze batmasın.. Bişey yapmadıgım zamanlarda kitap okumaya zararsız olmaya çalışıyorum vs vs..
Bu birkaç gün sonra acayiip davranışlarda bulunmaya başladı. Kahvaltıda dedeme çaktırmadan önümden yemeğimi aldığı oldu.
Akşam dayımlarla otururken, salonda ortada meyve çerez varken, ben yediğim halde gelip tabağı elimden kaldırdığı oldu, dayımdan da çekinmiyordu da dayım "napıyosun ya kız yiyo daha" deyince trip atarak yerine bırakmıştı.
Kısacası gidecek yerim yok, anneannemi bırakasım yok, katlanıyorum.. yanlış anlamışımdır öyle yapmamıştır falan diye düşünüyorum..
En son artık bir gün bu mutfakta. Çocuklar her zamanki gibi birbirine girdiler oyuncak meselesinden. ben de yanlarındayım, elimde kitap var okuyorum.
çocuklarla ilgileniyorum ben zaten gerektiğinde am ao an gerek görmedim. küçük olan kız çok şmarık oldugundan abisinin her hareketine ağlıyor zırlıyor deli gibi bağırıyor.
o anda da yine bişeyden kavga çıktı, kız bağırmaya başladı, ama ben meselenin oyuncak oldugunu bildiğimden karışmak istemedim bilerek, aralarında halletsinler diye. kendilerinin de önlerinde kavga çıktıgında karışmadıkları çok oluyor anne babalarının..
o an yenge hanım koşarak mutfaktan geldi, çocukları susturdu ve benim üstüme yürüdü. elimdeki kitabı aldı fırlattı, neredeyse suratıma vuracak zor tutuyor sinirden titriyor ama.
çocuklar kavga ediyormuş bn elimdekine dalmışım, ne biçim insanmışım.. insanlığım mı kaldı hayvanlığım mı.. çocukluğumdan beri insan değilmişim.. zaten evinde kalırken ondan izin almamışım.. izin aldın mı? diye soruyor bir de ciddi ciddi. cevap bekliyor.
ben şaşkınım, neye uğradıgımı şaşırmışım.. hayır izin almadım diye cevap veriyorum.. neden neye dayanarak diye soruyor, bağırıyor.. cevap bulamıyorum, yanaklarım kızarıyor gözlerim doluyor.
"sordum, dayından da izin almamışsın" diye bir cümle kuruyor, ki asıl o yaralıyor beni.. dayım da mı öyle düşünüyor, yoksa kadın mı uyduruyor?
buraı benim evim, benim kurallarım diye bağırıyor.. ben cevap veremiyorum. halbuki verecek o kadar çok cevap var ki.
en son cümlesinde beni evden kovuyor. çık git diyerek kapıyı gösteriyor.
ben kalıyorum koltuğa gömülüp.
sinirle çıkıp gidiyor salondan. ben ne yapacağımı bilemez oturuyorum. ilk kez bir yerden kovulmuşum, gitmeli mi? kalıp gerçekten de hata yapmış olabilir miyim diye düşünüp özür mü dilemeli? karar veremiyorum.
Önce çocuğun odasına gidiyorum, kapıyı kapatıp yarım saat sessizce ağlıyorum, susmaya çalışıyorum. yüzüm gözüm kızarıyor ama kendime yediremiyorum. çocuk yine odayı dağıtmış bi yandan onu topluyorum.
sonra kendimi susturup yüzümü silip çıkıyorum odadan. kadını salonda buluyorum. kendime yediremediğimden, kötü biri değilim ben diye bağırmak geliyor içimden.
iyi biri oldugumu onun beni yanlış anladığını kanıtlamak için var gücümle sesimi düzeltip " yenge, bugün temizlik yapacakmışsın, yardım edebilir miyim?" diyorum otomatik bi cümleyle.
cevap vermiyor, yüzüme bakmıyor. iki dakka sonra süpürgeyle geliyor yanıma, o gün akşama kadar bana evi temizletiriyor.
ben bi yandan iyi davranıp alttan alıyorum ki anlasın, beni yanlış anladıgını.. işten kaçmadıgımı, sebebimin farklı oldugunu..
ama kadında, yüzünde hiç değişiklik olmuyor. ben akşama kadar yer süpürüp siliyorum ama kadın zerre yumuşamıyor. nedensonra anlıyorum ki kadındaki anlık bi kızgınlık değil ki yumuşasın. meğer ezelden beri nefret ediyormuş yeni patlamış.
kadında yumuşama olmayınca ben yine kendime yediremiyorum, bu sefer kendimi savunmamış olup sustuguma kızıyorum. kendimi dışarı atıyorum. iki kilometre yürüyüp bi avm buluyorum, biraz alışveriş yapıyorum, kraker falan alıyorum. niye aldıgımı ben de bilmiyorum. telefonla birkaç kişiyi arıyorum, ama diyecek bişey bulamıyorum. hala gidecek bi yerim yok.
babamların yanına gideyim diyorum, şans mı tesadüf mü, o gün akrabalarla beraber toplanıp uzak bir yere iftara gidecekleri tutmuş. evde yoklar, şehir dışındalar. gidemiyorum. marketten tıpış tıpış geri dönüyorum.
akşam yemeği vakti olmuş dayım iştn gelmiş. bir şeyden haberi yok tabii, anlatmıyor kadın. ben de susuyorum.
yemeğe katılmıyorum, dayım ısrar ediyor yok diyorum. odaya kapanıp krakerlerimi yiyorum.
sonraki üç dört gün ne kahvaltıya ne yemeğe katılıyorum. yalnızca dayım şüphelenmesin diye akşamları bi çorba içiyorum.
3-4 gün daha geçiyor. bu arada o günkü olayı dedemle anneannem duymamışlar, ev baya büyü oldugundan en arka odadaydılar. ben de anlatmadım. anlatsam biliyorum, ameliyatlı kadın o haliyle kalkıp gitmek isteyecek. ona kıyamıyorum susuyorum, ama her gün gözüm yaşlı. kendime yediremediğimden.
en son 4 gün sonra anneannem soruyor, sen niye hiç genç kız gibi değilsin ya sürekli yüzün asık.. bişey mi var diyor? yok diyorum ama gözüm doluyor.
dedem durumu hissetmiş olacak, birşey sormuyor ama o pazar dayımın yanına gidip "oğlum sen bizi eve götür" diyor. dayım başta istemiyor, itiraz ediyor falan ama dedem ikna ediyor.
ameliyatlı kadını da alıp biniyouz arabaya, götürüyor dayım bizi. ben mutluluktan sırııtıyorum. kapıda yengemle vedalaşmıyoruz. yüzüme bakmıyor. ben de bakmıyorum.
yakın bir şehirdeyiz neyse ki. üç saate dönüyoruz. eve girince anneannem sevinçten ağlıyor, ben de mutluluktan sırıtmayı kesemiyorum..
Ben hala baktığımda, anlamaya çalışıyorum kadını, ama anlayamıyorum. Kanşı bıçaklı olduğum düşmanıma yapamazdım ben öyle. Hayır bir de genç olan benim, güya iki çocuk annesi, olgun olan o. Göya. Yarım yaşımdaki bi kıza, eşimin yeğeni üstelik, kadına ne zararım dokundu ki, hayır evine bile zaten en sıl gidişim iki senede birdir, düşündükçe hala üzülüyorum. Öyle sık sık gidip rahatsız ettiğim de yok. Meraklı da değilim zaten o kadar çekindiğim bir eve gitmeye.. Nasıl bîr egoistse kadın evini nasıl kıymetli görüyorsa artık, oraya tatile gidiyoruz falan sanıyor. En hassasolduğum konu, insanın önünden yemeğini almak nedir? Ne kadar düşmanım da olsa evime 15 günlüğüne gelmiş insana yapmam, ben yapamam. Hala da aklım almıyor.
üstünden yıllar geçti, kadınla hala karşılaştıgımız yerlerde konuşmuyoruz. ben bu meseleyi dayıma hiç anlatmadım. ama karısı kendi gözünden anlatmış. beni kötülemiş, iş yapmaktan bunalıma girdiğini dayanamadıgını da ekleyerek duygu sömürüsü yapmış. falan filan.
ben hiç konuşmadım. konuşmaya başlayacak olsam ağlamaktan anlatamıyorum çünkü.
garip gelebilir size ağlamam falan ama, çok dokunmuş içime. çok batmış içime, atamıyorum.
bazen kendi kendime konuşurken anlatmanın provasını yapayım diyorum, ilk üç sene boyunca kendi kendime provasını yaparken dahi ağlamaktan konuşamadım.
4 sene boyunca ne zaman kötü bi gün geçirsem o gece kabus görüyorum, yengem. ya bana laf sokuyor, ya azarlıyor. ben de cevap veremiyorum.
kadın travmam oldu. hala ara ara gördüğüm oluyor 5 sene olmasına rağmen.
içimi döktüm.
 
Son düzenleme:
Tam da yeni yeni kendinize gelmişken hemde . Sosyalleşmeye başlamışken ...
Okuduğum psikoloji kitapları aldığım eğitim psikolojisi dersi buna '' Garcia etkisi '' diyor . Bu kadına olan olumsuz tutumunuz , yaşadığınız irili ufaklı bütün başarısız unsurlarda ortaya çıkıyor

Öğretmenini sevmeyen bir çocuğun okula gidememesi gibi , bir pizza yemem sonucu zehirlenmiş olmam ve son 5 senedir pizza yemeği bırakın adını duymaya tahammülüm olmaması gibi :)

Nedir çözümü ? Bilemiyorum . Bir uzmandan yardım alsanız . Bizim göremediğimiz bir şeyleri görecektir muhakkak
 

kadınla yaşadıklarımız benim genel gelişimimi etkilemedi.
ben kendimi son derece geliştirdim, hatta iletişim konusunda başkalarına ders verecek seviyeye geldim.
yalnızca kadının bana yaşattıkları, haksızlığa uğramış olmam, içimdeki iyi insanın yara alması falan, kabuslarıma giriyor olmasına dayanmıyorum. Keşke kabusları nasıl durdurabileceğimi de bilsem.
 
Hemen blog bir seyler yazmaya basla en azindan, bizde okuyalim bogurtlen, ciddiyim...
O nasil guzel anlatistir, diyeceksin arkadas ben sana ne anlattim senin derdin ne ama soylemeden edemedim, yaz bir seyler iste...
Konuya gelince bu kadar olmasa da benzer bir seyler yasadim zaman zaman cevap vermem, haddini bildirmem gerekirken aman saygi aman yakisik almaz diye sustum, hatta cazgirimdir ben derdim yutkunup kaldigim bile oldu...
Kaldi icimde yemisim saygisini neden sustum diye, icime de dert ettim, kinlendim, bilendim ama zamanla azaldi...Belki tam yas olarak kirilma noktandi, belki anne ve babandan uzak olmanin verdigi sahipsiz olma durumun vardi, belki anneannene ve dedene kiyamadim, belki hic maruz kalmadigin ve asla kimeyi maruz birakmayacagin bu tavri ilk kez gordun...Bir dolu sebebi olabilir ama acitmis sonuc olarak...
Iki yol var, ya bu kadar ucuz islerin pesinde olan bu kadinin yaptigi bu korkunc tavri onun siradanligina vereceksin, ya da ilk firsatini buldugunda dayinin vs. yaninda lafini soyleyeceksin ki icine su serpilsin... Ben olsam ilkini tercih ederim, cunku hepimiz zaman zaman kalp kirariz ama bir genc kiza, hem de evinde ki bir kizcagiza bu uslup, benim ve bence belli oluyor senin de yanindan gecemez, kizsak bile daha anac yaklasmanin yolunu bulur, onu icimizde cozumleriz, ben bu kadar dunyevi bir sey icin onu kalbini kiramam der dururum ama o durmamis, neden mi?!! cunku vasat, cunku siradan, cunku hayatta ki gayesi sadece gosteris, kendi istekleri ve bencillikleri, bu agir laflar icin uzgunum ama hakediyor...Okudukca sinirlendim...
Dolayisiyle boyle bir insan icin bu kadar dert edinemene ne gerek var... Gerek yok, gercekten...
Ikinci secenek dersen, zamanini yakalayacaksin, dogru kelimeleri dogru zaman ve yerde kullanacaksin da, ooooo uzun is, bunlari planlamak bile sana ugras, hemde icine sikinti...
Dur dusun, bu kadar ucuz bir sey icin daralma bosuna, insanlar nelere alisiyor, birak orda sessiz kalmis ol, birak hazmedeme, onun kisiligine ver, olayi unutmaya calismadan, kabullen ve devam et...
O onun eksisi, senin ise ne artin ne eksin sadece kotu bir ani, takilma...
 
Durumunuzu çok iyi anlıyorum. Ben de oldum olası insanlara yük olmamak için dikkat etmişimdir. Ama okurken şunu da düşündüm. Yatılı misafir ağırlamak çok zordur. Karşı taraftan yardım beklersin. O teklif gelmeyince içten içe gerilirsin. Kalk bana yardım et demej, yengecim size yardım edeyim demekten daha zordur. Ve ev sahibi kosustururken oturup kitap okuyan bir genç kız dikkat çekebilir. Tabi ki bunlar yengenizin yaptığını haklı çıkarmaz. Ama empati kurmalısınız. Esasen evlenip benzer şeyler yaşadığınızda hak vereceksiniz.
 

Merhabalar öncelikle,
Teşekkür ederim okuduğun için.
Aslında iki yolu var derken oldukça haklısın. Ben kendim de kafa patlattığım zamanlarda ancak bu tarz iki sonuca varabiliyorum zaten.
Normalde, acıya dayanma eşiği çok yüksek olan, self kontrolü gelişmiş olan, her telden olaya savunma mekanizmaları mevcutta hazır olan değişik bi insanım. Kolay kolay üzülmem, pek çok konuda acı veya stres tecrübem vardır, aklından bi olay salla misal, yüzde doksan yaşamışımdır bir açıdan.
Ama sen gel, güçlüyüm ben güçlü diye geçinirlen zayıf noktan bu olsun. Bi bunu yeneme. Olacak iş mi?

İlk iki sene kadar bahsettiğin ikinci yol için fırsat kolladım. Ama henüz konuyla alakalı çok duygusaldım. Ben bi laf soksam tamam oraya kadar planlıyorum ama da biri veya kendisi karşılık cevap verse, ne derim, konu açılınca zaten ağlamaya başlıyorum. Kadının karşısında ezik ezik ağlayıp iyice gülünç duruma düşücem filan. O yuzden erteledim.
Sonradan da dayıma anlatsam dedim ama, o zamandan sonra dayımı o kadar az gördüm ki, fırsatını yakalayamadım. Hem de "kaç sene önce bi olay olmuştu hani onu ben bi anlatayım artık" demek garip geldi.
Bu yol fos çıktı yani.
Kabullenme olayına gelince, zamanla kabullendim aslında. Hatta sonradan daha büyk acılar yaşadım, bahsettiğim tatlı, biricik pamuk sakallı canım dedemi kaybettik. Bınlardan sonra kabuslarıma tonla malzeme çıktı. kendime de şaşırıyorum, ne vardı bu kadar büyütecek. Bana kalırsa kabullendim ama biilinç altım geceleri çıkarıp duruyor hala. Anlamıyorum.
 
ya ona en güzel cevap konuşmamak zaten koskoca kadın tamam sen çekiniyo olabilirsin çekindiğin için canında sıkılıyo bunu farkedip şunu yapalım demesi lazım hem işi görülsün hemde sen oyalan diye sabahtan akşama temizlik yaptırmak nedir ya zaten hayatında çokta önemi olmayan bi insan içten içe gıcık oluyosun seni o kadar kırdığı için anlayabiliyorum ama görüşmediğin bi insan rüyanda görsende önemsememelisin bende seneler önce yaşadığım bi olayı hala görürüm 4 ayda bir falan ama umrumda olmaz o benim bilinç altımda kalmış sonuçta beynim etkilenmiş demekki hala gösteriyo sağolsun :) o kadın yaptıklarından pişman değil ve sen onun umrunda değilsin olurda bigün evlenirsin düğün pastasını yersin olur biter :)
 

Tabii ki dediğiniz de doğru. Yaşadığım zamanlar boyunca kadını anlamaya çalışırken bunu da düşündüm.
Ama şu var. Bahsettiğimiz kadın yeni gelin olsa anlarım. Ama 20 senelik gelin, o dediğin şey zamanla kalmıyor. Bana istese "börtlen kalk bakim şunu bi ütüle" diyecek seviyefe zaten. Dediği de oluyordu arada bir. Ben de tamam hemen yaparım diyordum.
Elinde referans var yani istese gayet iş verebiliyor.
Bir de, bahsettiğimiz kadın getçekten çok zeki ve empati gücü yüksek bi kadın.
Benim o evde neden çekindiğimi gayet biliyor, çünkü bu durumu senelerce kendisi empoze etti zaten.
Başka bi yengem de var mesela o dünyalar tatlısı bi insan. Bize geldiklerinde mutfakta beraber yemek yaparız saatlerce. Onlara ben gidersem her türlü seve seve yardım ederim falan. Etmezsem kötü hissederim zaten, yapım öyle.
 
:2:
Aynen öyle.
Ama işte sevdiğim diğer birkaç teyzeme, yengeme beni kötülüyor, olayı kendi yaptığı çirkinlikleri dışarda bırakarak, işte beni hiçbi işe yaramayan tembel olarak anlatıp kendini haklı çıkarmış. Ama kabahat bende. İnsanlar beni o hoşgeldin diyemeyişletimle tanıyor, yabaniyim ya zaten. Konduruyolar yani. Ona da ayrı üzülüyorum.
 
15 gün ağırladı diye mi cinnet geçirmiş sayın yengen. Telefondan yazdığım için ifade yapamıyorum ama çok sinirlendim okurken. Benim annem de çok baktı 15 gün ne ki aylarca. Ama hiç saygısını sevgisini eksik etmedi yani cinnet geçirilcek bi durum yok yengen çok gaddar biriymiş. Sen o zamanlar susmuşsun ama bilinçaltına bile yerleşmiş bu olay baksana. Ailene anlat bu durumu lütfen. Aradan çok zaman geçmiş ama en azından bilsinler. Buraya yazmakla rahatlamışsındır birazda olsa ama kesinlikle ailene anlatınca daha iyi olacaksın emin ol. Konu çok uzun olmasına rağmen hiç yorulmadım okurken anlatışına sağlık:)
 

seni kıskanıyor olabilirmi benim aklıma bu geldi çekemiyodur belki söylenenleri hiç takma seni bilen biliyodur zaten kimseye kendini ispatlamak zorunda değilsin olurda bigün oturur muhabbet edersiniz o zaman yanıldıklarını anlarlar zaten o karılar en ufak bişeyi eleştirirler napsan yaranamazsın yani
 

Selamlar,
Okuduğun için teşekkür ederim cidden uzun yazmışım.
Aileme yani anneannem ve dedemlere eve gelir gelmez yani ordan kurtulur kurtulmaz anlatmıştım. Orda niye söylemedin, kalkar gelirdik dediler gerçi ama bi yandan da ailem de hiçbi zaman tam olarak savunmadı beni. Yabaniyim ya hani.
"Biz öğretiyoruz aslında da o yapmıyor" diyebilmek için insanların içinde beni rencide edip azarladıkları çok olmuştur. Yaşlı insan kafası, ona da bişey diyemiyorum tabi.
Ama bu kadın filan hep, onların yanında axarlanabilmemden kuvvet almıştır. Savunanı yok nasılsa. Kendi ailesi bile rencide ediyo isteyince..
Sanki beni kapalı kutuya koymuşlar da kendi kendime büyümüşüm bi kenarda bitki gibi.
Yahu beni siz yaptınız, şu hoşgeldin deyişini beğenmediğiniz ben var ya, işte beni. Şimdi de beğenmiyorsunuz.
Bi dolu şey işte..
 
yazını okudum..çok güzel anlatmışsın.. bir çok insanın hayatında böyle tecrübeleri vardır aslında.. senin kabusunun olma sebebi o kadın karşısında susman..susmak durumunda kalman sanırım.. belki o gün o evden çıkıp gidebilseydin ve evden seni kovduğunu anlatsaydın herkese şuan kabuslarında olmazdı.. nefretini öfkeni içine gömmüşsün sanki belkide bağırsan hala o zamanın çığlıkları boğazındadır..
senin rüyana girmeyi bile hak etmeyen bir insan...
 
Bence yengenle yüzleşmelisin, yoksa bu rüyalar bitmeyecek gibi. .yengenin sana yaşatmış oldukları hiç hoş değil. .içinde ona karşı bi şey var, nefret desen nefret değil bu başka bişey. .belkide cevap bulamadın sorularına, bilinç altında hep neden neden neden diye kendine sordun bu da sana hep rüya olarak geri döndü. .yengenle yüzleşmelisin cnm..ona açık açık sor..basit bi soru neden?? Belki bu seni biraz rahatlatacaktir, ayrıca uzman birinden de yardım alabilirsin.

Kadınlar Kulübü Mobil uygulaması kullanılarak gönderilmiştir.
 
Bir sey sormak istiyorum bu kadina dayin nasil katlaniyor peki ya cocuklari nasil bir karaktere sahip? Cunku boyle bir insan evin icinde kendi ailesine de kök söktürüyordur illaki, ve dayin gormuyor mu hic hani yurtdisinda falan ama hani insan az da olsa hisseder


Sent from my iPhone using Kadınlar Kulübü
 

Aynen öyle, aynen. Hem de nasıl attım içime. O gün o evden gidememek ve kimseye anlatamamak.
Belki de biraz çok gururlu olduğumdan bu kadar etkilendim bilmiyorum.
Tek yapmak istediğim, bu kabuslardan kurtulmak. Ama yüzleşemem. Onu geç böğrtlen.
 

Canim kaç yasindaydin o zaman acaba ?
 

Yüzleşme zaten.. boşver hatta yengen bile olsa tamamen hayatından çıkart. kim olursa olsun sana zarar veriyorsa sil gitsin.. ama onun yaptıklarını herkesin bilmesi lazım.. helede onu düzgün aklı başında olgun bir kadın zanneden çevresinin öğrenmesi lazım.. öyle saç baş boyamakla ruj sürmekle adam olunmaz sen terbiyeni takın ilk önce.. bir genç kıza o hele ki o kişi senin evinde misafir ise ve hele ki hiç suçu yoksa o şekilde davranmak insanlığa sığmaz..
en güzeli ona da aynı şeyi yaşatmak...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…