-Eğer Kordon denince aklınıza elektrik değil de bir yer ismi geliyorsa,
-Eğer alsancak’ta hayatınızda bir kez bile piyasa yaptıysanız,
-Churchill’de çay içtim dediyseniz,
-”Tam 35″ ve “35 buçuk kavramları size bir şey ifade ediyorsa,
-”Gevrek”, “Üiğdem”, “Domat”, “Nohut” gibi kelimeler kullanıyorsanız,
-”Kumru”nun aslında bir kuş olmadığını, çok da lezzetli olduğunu biliyorsanız,
-Diliniz arada bir, “Geliyom, gidiyom, gelcen, yapçan, etçen” şeklinde sürçüyorsa,
-Atatürk ya da Hasan Tahsin anıtının yanında çekilmiş bir fotoğrafınız varsa,
-Karşıyaka denince aklınıza güzel kızlar geliyorsa,
-Kar görmek için Sabuncubeli’ne Spil’e gittiyseniz,
-Zeybek havası duyduğunuzda içiniz cız edip oynayasınız geliyorsa,
-”9 Eylül” size üniversite dışında şeyler de hatırlatıyorsa,
-”Hıdrellez denince aklınıza sokaklarda yakılan ateşler geliyorsa,
-Behçet Uz’un kim olduğunu biliyorsanız,
-Atilla İlhan, Can Yücel, Sezen Aksu isimlerini duyduğunuzda şöyle bir kabarıyorsanız,
-Sıcakkanlıysanız,
-İnsanlar size sanki bir düşman gibi bakmıyorsa,
-Heykel’de denizi seyrederek kocaman karışık samdviç yediyseniz,
-Pasaport kahvesinde boyozla çay içerek sabah kahvaltısı yaptıysanız,
-Turp otu, radika, cipez, ısırgan otu ve deniz börülcesi nedir biliyorsanız,
-Sevgi Yolu’ndan pazar günleri kitap alıyorsanız,
-İsmet Usta’nın yerinde çorba içmişseniz,
-Nisan ayından sonra sokaklarda şortla dolaşıyorsanız,
-Kısacası bunları okuyunca bile içiniz sıcacık oluyorsa,
SİZ İZMİRLİSİNİZ…