Param yok, Sağlığım var. Evladım var, kendine has bir gıcıklığı mevcut. Eşim var, saksı bitkisi gibi. Ailem var, saksı bitkisi bile değil. Eşimin ailesi ameriga ajanı olabilir. Çok değişikler. Ameriganın oyunları bence. Param yok demiş miydim? Bir de hava çok soğuk. Öyle böyle değil aşırı soğuk.
Bir de eşim grip. Şu an en büyük derdim bu. Grip olunca çaresiz ince hastalığa yakalanmış gibi davranıyor.
Birazdan gidip oğlumu almam gerek okuldan. Ayak parmaklarım bile üşüyor şu an, cesaret edemiyorum çıkmaya. Bu da büyük bir dert mesela.
Sonra, eltim beni kocası sanıyor. Trip atıp küsüyor falan. Ben senin kocan değilim demek istiyorum ama yazık bu gerçekle yüzleşir ve yıkılır diye korkuyorum.
Oğlumun hep sümüğü akıyor. Boş zamanlarında cezvedeki kahveyi döküyor. Sınıfında dudağını büzerek konuşan bir narenciyesu var, onu taklit ediyor. Dudağını büze büze, kelimelerin sonunu uzatarak konuşmaya başladı. Ağzının ortasına merdane ile girişmek geliyor içimden ama yapmıyorum. Kaynanam günde iki kere beni arıyor. Konuşmanın sonunda bir sessizlik oluyor çünkü arama sebebini söyleyecek diye bekliyorum, sebepsiz arıyor. Telefonla konuşmayı hiç sevmiyorum, o yüzden bu da dert.
Annem deli. Babam da deli. Ana babadır atsan satsan olmuyor tabi, ama deliler yani. Gördüğüm en afilli deli onlar. Annem çok konuşuyor bir de. Öyle böyle değil aşırı konuşuyor. Bence insanlar az konuşmalı. Çok yorucu çünkü.