- 30 Ağustos 2018
- 977
- 2.286
Merhaba hanımlar,
Günlerdir, aslında aylardır başımda büyük bir dert var. İki ayaklı şeytanlardan biri!
3 gündür yapmam gereken işler de dahil hiçbir şey düşünemiyorum. Kafamın içi sanki samana döndü. Sizinle de paylaşmak, fikirlerinizi almak istedim.
Ben bir yıldır Almanya'nın en iyi üniversitelerinden birinde doktora yapıyorum. Hocam harika bir insan, onu çok seviyorum ve şu an için onunla her şey yolunda. Grup arkadaşlarım da öyle-idi. Buraya ilk geldiğimde çok güzel bir ortam vardı, herkes birbiriyle çok iyi anlaşıyor, işine bakıyor ve başarılı işler çıkarıyordu. Sonraaaa başıma çok büyük bir talihsizlik geldi. Türkiye'de daha önce ar.gör olarak çalıştığım yerdeki bir kız da bizim hocadan kabul aldı. Ben orayı bıraktığımda o kızı çok tanımasam da iyi biri olarak biliyordum. Sonradan öğrendim ki orayı birbirine katmış, oradaki kimse onunla konuşmuyormuş. Çok karışık olaylar var ki anlatmak için 2 konu daha açmak lazım... Bu kızın ruhunu şeytan ele geçirmiş, sebepsiz kötülük yapan bir insan. Durduk yere kendisiyle hiçbir sorunu olmayan birinin ölçüm yaptığı cihazın ayarlarını habersizce değiştirmek gibi. Bu şeytan, egosantrik. Dünya onun etrafında dönsün istiyor. En sevilen o olsun istiyor. Bunun için akışkan karakteriyle her nabza göre şerbet vermeye çalışıyor. Ayak üstü kırk yalan söylüyor. Numaradan ağlıyor, bayılıyor. Bu şeytanın vukuatları anlat anlat bitmez de bana yaptıkları artık canımı sıkmaya başladı.
Bu kızın sadakat gibi bir mevhumu yok. Olmaması beni zerre kadar da ilgilendirmiyor. Olayla ilgili olduğu için anlatıyorum. Önüne gelenle yatan bir insan. O da beni bağlamıyor. Türkiye'de bir sevgilisi var. Bizim gruptan da bir çocukla yatıp kalkıyor. Bu da beni ilgilendirmez. Amaaa bir grup gezisinde Alman bir arkadaş sarhoşken ağzından kaçırıp şunları söyleyince bana bir aydınlanma geldi. "O ikisinin arasında bir şey var. Herkes biliyor haftalardır ama sen aşırı muhafazakar bir insan olduğun için senden sakladık. O kıza sinirlenebilirmişsin". Bizim grupta birinden bir şeyi saklamanız için özel çaba sarfetmeniz gerekir çünkü herkes birbirine çok yakın ve sürekli bir arada vakit geçirip muhabbet ediyoruz. Çok kırıldım. Ben dindar bir insanım, kendimce dinimi yaşamaya çalışıyorum. Bugüne kadar kimseye "benim inandığım gibi yaşayacaksın" baskısı yapmadım, kendi arkadaşlarım dahil. Kimseyi yargılamadım, haddim değil. Hepimiz kuluz, yargılama makamında değiliz diye inanıyorum. O yüzden bu yapılan çok ağrıma gitti. Zaten islamfobia çok yaygın burada. Ben önyargıları yıkmaya çalışırken bir de bununla vuruldum. Grup arkadaşlarıma hiçbir şey söylemedim. Kimseyle bu yüzden aramı bozup onun oyununa alet olmak istemedim. Bu kızın taktiği buymuş. Beni gruptan uzaklaştırıyor ki yediği naneleri kimse bilmesin. İnsanları gruplaya ayırıp her gruba ayrı yalan söyleyip bu grupların birbiriyle iletişim kurmasına engel olarak yalanlarını devam ettiren bir psikopat.
Yavaş yavaş kendi grubunu (3 kişilik dedikodu şeytan üçgeni+1 badi) kurdu, sabah akşam dedikodu yaparak birbirleriyle kaynaşıyorlar. Bu da beni bağlamıyor-du. Ben dedikodu yapmam. Başkalarının ne yaptığı beni zerre kadar ilgilendirmiyor zira. Dedikodu yapılamasından hoşlanmam da. Ama kimsenin ağzını dikecek halim yok. Ben de takıp kulaklığımı işime baktım. Laboratuvarda deli gibi çalıştım ki kimseyle muhatap olmayayım bir süre. Çok da güzel oldu. Şimdi ilk yayınımı yazıyorum. Bunlar ona da kurtlandı. 3 gün önce yayının taslağını hoca ortak paylaşımlı bir siteye koydu, gruptan herkes görebiliyor. Ben yazarken açıp ne yazdığıma bakıyorlar. Bana bildirim geliyor. Sinir oluyorum.
Zaten birkaç gündür arkamdan konuştuklarını hissediyorum. Ofisten çıkıyorum, arkamdan bir kahkaha patlıyor. Başka gruplardan yabancı arkadaşlarla takılıyorum, takıldığım kişilerle dalga geçiyorlar. Arkamda fısır fısır konuşuyorlar. Cümlenin öznesi gelince sessizlik oluyor sonra kıf kıf gülüyorlar. Benim hakkımda konuştuklarını biliyorum ama bir şey söylesem alıngan durumuna düşerim. Ağzımı açamıyorum. Sabır çekiyorum. Gruptan başka bir arkadaşımızın da taklidini yapıp eğleniyorlar akıllarınca anaokulu çocuğu gibi...
Arkamdan böyle konuşulurken yazdığım şeyin açılıp okunması daha da sinirimi bozdu. Bir şey demedim ama o saatten sonra işime de odaklanamadım. Sonra ertesi gün ben yemek almak için 3 dakika ofisten ayrılıp geri döndüğümde bana daha ceketimi çıkarmadan "Yepisyeni, ben senin dosyanı kendiminki sanıp yanlışlıkla açmışım, sonra bana dosya kullanılıyor diye bildirim geldi. Ben de hemen kapattım ama değişiklik oldu mu bilmiyorum. Yani bir şey olduysa da benim suçum yok yanlışlıkla oldu" dedi. Ben de sinirli bir şekilde "zaten sen açtığında bana bildirim geliyordu ama sana da geldiğini bilmiyordum. Ben başkasının dosyasını açmadığım için o kadarını bilemiyorum. Zaten istesen de bir şey yapamazsan, her işlem kayıt altına alınıyor, her editlenmiş hali kaydediliyor" dedim. Sustu bu ama ben yine delirdim. Muhtemelen, değişiklik yapmaya çalıştığında bir bildirim aldı ve geri bastı. Ben farketmeden saf ayağına bana kendisi söyledi aklınca.
Daha önce de "5 dakika bir görüntü alacağım" deyip, mikroskobu benden önce kullanıp benim kayıtlı ayaralarımı "yanlışlıkla(!)" değiştirmişti, kendisinin hesabı sanıp. Yani, hep aynı yalanlar. Benim zekamı nasıl bu kadar küçümser aklım almıyor...
Bugün metroda karşılaşınca okula giderken, dayanamayıp "X'in taklidini ilk kim yaptı?" diyerek konuya girdim. "Benim de taklidimi yapıyor musunuz? çok eğleniyor gibi görünüyorsunuz" dedim gülerek , sonra kalktım kapıya gittim. Arkamdan yürüyüp bana açıklama yapmaya çalıştı. "X, bir şey demiyor, eğleniyoruz" dedi. "Haberi var mı ki?" dedim. "O zaten çok sessiz, olsa da bir şey demez" vıdı vıdı bir sürü saçmaladı arkamdan yetişmeye çalışırken. "Ben X'e benzemem" deyip suratına bile bakmadan okula yürüdüm. Bütün gün yüzüme bakamadı. Bugün de ofiste çok sessiz sakin bir gün geçti, sıfır deikodu :) Dedikodu yapmışlardır yine, yapsınlar da. Umurumda değil, ama benim duyabileceğim şekilde kimseyle dalga geçilmesini,hele hele benim hakkımda konuşulmasını asla kabul edemem.
Yaşadıklarım çok ağrıma gidiyor. Ben buraya tek başıma geldim, bu şehirde tanıdığım kimse yoktu. Gurbeti iliklerime kadar hissediyorum. Zaten özel hayatımda yaşadığım kendimce sıkıntılarım da var. İş yerimde huzurluyum diyordum, o da gitti. Kimseye kendimi anlatamam çünkü herkese çeşit çeşit yalan söylüyor. Muhatap olmamak için kendimi işe gömdüm, onlar benimle zorla uğraşıyorlar. Sakin, ağır bir insanım mizacım gereği ama kimsenin bana böyle davranmasını sineye çekemem. Onların ezikleyebileceği, küçük görebileceği bir insan değilim. Bana böyle davranmalarına da izin veremem. Şimdiye dek hep "aman Ali Rıza Bey, ağzımızın tadı kaçmasın" dedim, köşeme çekildim ama sabrım taştı artık.
Bu ahval ve şeraitte, ne yapacağım ben? Böyle şeytan ruhlu insanlarla nasıl baş edeceğim? Şimdiye dek kötü insanlarla/mobingle karşılaştığımda dürüst olarak sonunda hep kazandım. Burada da işe yarar mı?
1) Hocayı bu durumdan haberdar etmeli miyim? Etmeliysem yöntemi ne olmalı?
2) Ofis değiştirmeyi düşünüyorum önümüzdeki hafta. Sessiz ama anlamlı bir tepki olarak hocanın da dikkatini çekebileceğimi ve daha sakin bir ortamda verimli çalışabileceğimi düşünüyorum ama onlardan kaçar gibi görünmek istemiyorum. Ne yapmalıyım sizce?
3) Aklımda bütün grubu toplayıp "gelin ben size güzel bir dedikodu malzemesi vereyim" diyerek bunların yaptıkları pislikleri anlatıp "hadi şimdi bunu konuşun" diyerek kahkahayı basmak var Ben bu şeytanın ekürisini (bu aralar beni delirtiyor) grup toplantısı için gittğimiz dağ evinde evli bir profesörle uygunsuz vaziyette gördüm. Bugüne kadar hiçkimseye bu durumu söylemedim. Kız da evli. Kimsenin sadakatinin peşine düşmek benim işim değil ama böyle büyük bir malzeme de önüme düştü. Şeytanla ilgili bildiklerimi anlatsam roman olur. Sizce bunu yapmalı mıyım? Kendimi mi düşürürüm yoksa onlara güzel bir ders mi vermiş olurum? Açıkçası sonrasında ne olur kestiremiyorum.
Çok uzun oldu biliyorum. Buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim.
Değerli yorumlarınızı bekliyorum. Sevgiler...
Edit: Dahi anlamındaki de ayrı yazılır :)
Günlerdir, aslında aylardır başımda büyük bir dert var. İki ayaklı şeytanlardan biri!
3 gündür yapmam gereken işler de dahil hiçbir şey düşünemiyorum. Kafamın içi sanki samana döndü. Sizinle de paylaşmak, fikirlerinizi almak istedim.
Ben bir yıldır Almanya'nın en iyi üniversitelerinden birinde doktora yapıyorum. Hocam harika bir insan, onu çok seviyorum ve şu an için onunla her şey yolunda. Grup arkadaşlarım da öyle-idi. Buraya ilk geldiğimde çok güzel bir ortam vardı, herkes birbiriyle çok iyi anlaşıyor, işine bakıyor ve başarılı işler çıkarıyordu. Sonraaaa başıma çok büyük bir talihsizlik geldi. Türkiye'de daha önce ar.gör olarak çalıştığım yerdeki bir kız da bizim hocadan kabul aldı. Ben orayı bıraktığımda o kızı çok tanımasam da iyi biri olarak biliyordum. Sonradan öğrendim ki orayı birbirine katmış, oradaki kimse onunla konuşmuyormuş. Çok karışık olaylar var ki anlatmak için 2 konu daha açmak lazım... Bu kızın ruhunu şeytan ele geçirmiş, sebepsiz kötülük yapan bir insan. Durduk yere kendisiyle hiçbir sorunu olmayan birinin ölçüm yaptığı cihazın ayarlarını habersizce değiştirmek gibi. Bu şeytan, egosantrik. Dünya onun etrafında dönsün istiyor. En sevilen o olsun istiyor. Bunun için akışkan karakteriyle her nabza göre şerbet vermeye çalışıyor. Ayak üstü kırk yalan söylüyor. Numaradan ağlıyor, bayılıyor. Bu şeytanın vukuatları anlat anlat bitmez de bana yaptıkları artık canımı sıkmaya başladı.
Bu kızın sadakat gibi bir mevhumu yok. Olmaması beni zerre kadar da ilgilendirmiyor. Olayla ilgili olduğu için anlatıyorum. Önüne gelenle yatan bir insan. O da beni bağlamıyor. Türkiye'de bir sevgilisi var. Bizim gruptan da bir çocukla yatıp kalkıyor. Bu da beni ilgilendirmez. Amaaa bir grup gezisinde Alman bir arkadaş sarhoşken ağzından kaçırıp şunları söyleyince bana bir aydınlanma geldi. "O ikisinin arasında bir şey var. Herkes biliyor haftalardır ama sen aşırı muhafazakar bir insan olduğun için senden sakladık. O kıza sinirlenebilirmişsin". Bizim grupta birinden bir şeyi saklamanız için özel çaba sarfetmeniz gerekir çünkü herkes birbirine çok yakın ve sürekli bir arada vakit geçirip muhabbet ediyoruz. Çok kırıldım. Ben dindar bir insanım, kendimce dinimi yaşamaya çalışıyorum. Bugüne kadar kimseye "benim inandığım gibi yaşayacaksın" baskısı yapmadım, kendi arkadaşlarım dahil. Kimseyi yargılamadım, haddim değil. Hepimiz kuluz, yargılama makamında değiliz diye inanıyorum. O yüzden bu yapılan çok ağrıma gitti. Zaten islamfobia çok yaygın burada. Ben önyargıları yıkmaya çalışırken bir de bununla vuruldum. Grup arkadaşlarıma hiçbir şey söylemedim. Kimseyle bu yüzden aramı bozup onun oyununa alet olmak istemedim. Bu kızın taktiği buymuş. Beni gruptan uzaklaştırıyor ki yediği naneleri kimse bilmesin. İnsanları gruplaya ayırıp her gruba ayrı yalan söyleyip bu grupların birbiriyle iletişim kurmasına engel olarak yalanlarını devam ettiren bir psikopat.
Yavaş yavaş kendi grubunu (3 kişilik dedikodu şeytan üçgeni+1 badi) kurdu, sabah akşam dedikodu yaparak birbirleriyle kaynaşıyorlar. Bu da beni bağlamıyor-du. Ben dedikodu yapmam. Başkalarının ne yaptığı beni zerre kadar ilgilendirmiyor zira. Dedikodu yapılamasından hoşlanmam da. Ama kimsenin ağzını dikecek halim yok. Ben de takıp kulaklığımı işime baktım. Laboratuvarda deli gibi çalıştım ki kimseyle muhatap olmayayım bir süre. Çok da güzel oldu. Şimdi ilk yayınımı yazıyorum. Bunlar ona da kurtlandı. 3 gün önce yayının taslağını hoca ortak paylaşımlı bir siteye koydu, gruptan herkes görebiliyor. Ben yazarken açıp ne yazdığıma bakıyorlar. Bana bildirim geliyor. Sinir oluyorum.
Zaten birkaç gündür arkamdan konuştuklarını hissediyorum. Ofisten çıkıyorum, arkamdan bir kahkaha patlıyor. Başka gruplardan yabancı arkadaşlarla takılıyorum, takıldığım kişilerle dalga geçiyorlar. Arkamda fısır fısır konuşuyorlar. Cümlenin öznesi gelince sessizlik oluyor sonra kıf kıf gülüyorlar. Benim hakkımda konuştuklarını biliyorum ama bir şey söylesem alıngan durumuna düşerim. Ağzımı açamıyorum. Sabır çekiyorum. Gruptan başka bir arkadaşımızın da taklidini yapıp eğleniyorlar akıllarınca anaokulu çocuğu gibi...
Arkamdan böyle konuşulurken yazdığım şeyin açılıp okunması daha da sinirimi bozdu. Bir şey demedim ama o saatten sonra işime de odaklanamadım. Sonra ertesi gün ben yemek almak için 3 dakika ofisten ayrılıp geri döndüğümde bana daha ceketimi çıkarmadan "Yepisyeni, ben senin dosyanı kendiminki sanıp yanlışlıkla açmışım, sonra bana dosya kullanılıyor diye bildirim geldi. Ben de hemen kapattım ama değişiklik oldu mu bilmiyorum. Yani bir şey olduysa da benim suçum yok yanlışlıkla oldu" dedi. Ben de sinirli bir şekilde "zaten sen açtığında bana bildirim geliyordu ama sana da geldiğini bilmiyordum. Ben başkasının dosyasını açmadığım için o kadarını bilemiyorum. Zaten istesen de bir şey yapamazsan, her işlem kayıt altına alınıyor, her editlenmiş hali kaydediliyor" dedim. Sustu bu ama ben yine delirdim. Muhtemelen, değişiklik yapmaya çalıştığında bir bildirim aldı ve geri bastı. Ben farketmeden saf ayağına bana kendisi söyledi aklınca.
Daha önce de "5 dakika bir görüntü alacağım" deyip, mikroskobu benden önce kullanıp benim kayıtlı ayaralarımı "yanlışlıkla(!)" değiştirmişti, kendisinin hesabı sanıp. Yani, hep aynı yalanlar. Benim zekamı nasıl bu kadar küçümser aklım almıyor...
Bugün metroda karşılaşınca okula giderken, dayanamayıp "X'in taklidini ilk kim yaptı?" diyerek konuya girdim. "Benim de taklidimi yapıyor musunuz? çok eğleniyor gibi görünüyorsunuz" dedim gülerek , sonra kalktım kapıya gittim. Arkamdan yürüyüp bana açıklama yapmaya çalıştı. "X, bir şey demiyor, eğleniyoruz" dedi. "Haberi var mı ki?" dedim. "O zaten çok sessiz, olsa da bir şey demez" vıdı vıdı bir sürü saçmaladı arkamdan yetişmeye çalışırken. "Ben X'e benzemem" deyip suratına bile bakmadan okula yürüdüm. Bütün gün yüzüme bakamadı. Bugün de ofiste çok sessiz sakin bir gün geçti, sıfır deikodu :) Dedikodu yapmışlardır yine, yapsınlar da. Umurumda değil, ama benim duyabileceğim şekilde kimseyle dalga geçilmesini,hele hele benim hakkımda konuşulmasını asla kabul edemem.
Yaşadıklarım çok ağrıma gidiyor. Ben buraya tek başıma geldim, bu şehirde tanıdığım kimse yoktu. Gurbeti iliklerime kadar hissediyorum. Zaten özel hayatımda yaşadığım kendimce sıkıntılarım da var. İş yerimde huzurluyum diyordum, o da gitti. Kimseye kendimi anlatamam çünkü herkese çeşit çeşit yalan söylüyor. Muhatap olmamak için kendimi işe gömdüm, onlar benimle zorla uğraşıyorlar. Sakin, ağır bir insanım mizacım gereği ama kimsenin bana böyle davranmasını sineye çekemem. Onların ezikleyebileceği, küçük görebileceği bir insan değilim. Bana böyle davranmalarına da izin veremem. Şimdiye dek hep "aman Ali Rıza Bey, ağzımızın tadı kaçmasın" dedim, köşeme çekildim ama sabrım taştı artık.
Bu ahval ve şeraitte, ne yapacağım ben? Böyle şeytan ruhlu insanlarla nasıl baş edeceğim? Şimdiye dek kötü insanlarla/mobingle karşılaştığımda dürüst olarak sonunda hep kazandım. Burada da işe yarar mı?
1) Hocayı bu durumdan haberdar etmeli miyim? Etmeliysem yöntemi ne olmalı?
2) Ofis değiştirmeyi düşünüyorum önümüzdeki hafta. Sessiz ama anlamlı bir tepki olarak hocanın da dikkatini çekebileceğimi ve daha sakin bir ortamda verimli çalışabileceğimi düşünüyorum ama onlardan kaçar gibi görünmek istemiyorum. Ne yapmalıyım sizce?
3) Aklımda bütün grubu toplayıp "gelin ben size güzel bir dedikodu malzemesi vereyim" diyerek bunların yaptıkları pislikleri anlatıp "hadi şimdi bunu konuşun" diyerek kahkahayı basmak var
Çok uzun oldu biliyorum. Buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim.
Değerli yorumlarınızı bekliyorum. Sevgiler...
Edit: Dahi anlamındaki de ayrı yazılır :)
Son düzenleme: