Monte Kristo Kontu -
Alexandre Dumas
Monte Kristo Kontu, Fransız yazar Alexandre Dumas'ın ilk olarak yılında yayımlanmış olan eseridir. Yayınlandığı yıllarda büyük ilgi görmüş olan Monte Kristo Kontu, günümüzde de antik bir klasik olarak nitelendirilmektedir. Muazzam bir kurguya sahip olan ve son derece akıcı bir dille yazılmış olan eser, film, dizi, çizgi film dahil birçok uyarlamaya konu olmuştur. Benim için de zevkle ve daima bir sonraki sayfayı merak ederek okuduğum bir kitap oldu. Ayrıca belirtmeliyim ki, Monte Kristo Kontu okuduğum en akıcı ve en iyi klasiklerden bir tanesi. Uzun yıllar önce yazılmış bu kitap, okuyucuyu adeta yazıldığı döneme alıp götürüyor. Roman okumayı sevenlerin mutlaka okuması gerektiği bir kitap olduğunu düşünüyorum. Yazarın diğer kitapları Üç Silahşorler, Siyah Lale ve Demir Maskeyi de okurlarımıza tavsiye ederim.
Kitap, Marsilyalı genç bir denizci olan Edmond Dantes'in çıktığı bir seferden dönüşü ile başlar. Edmond için hem çok zor hem de onu mutlu eden sonuçlar doğuran bir sefer olmuştur. Çünkü çalıştığı geminin çok sevdiği birinci kaptanı sefer sırasında hastalanmış ve ölmüş, ölmeden önce de kendisinin yerine Edmond' un geçmesini vasiyet etmiştir. Edmond'un yeni kaptan olmasını çekemeyen gemi muhasebecisi Danglars, gemide onun mutluluğunu kıskanan tek kişidir. Geriye kalan bütün tayfa Edmond'u çok sevmektedir ve hiç kimse onun neden yeni kaptan olduğunu sorgulamamıştır.
Edmond kasabasına döndüğünde, yaşlı babası Dantes'in ve sözlüsü Mercedes'in onu büyük bir özlemle beklediğini görür. Yalnızca babası çok bitkin bir halde ve hastadır. Babasından öğrendiğine göre komşuları Kadrus, Edmond gittikten sonra babasından ona olan borçlarını istemiş, gururlu baba Dantes de oğlunun ona bıraktığı paranın çok büyük bir kısmıyla borcu ödeyince açlıktan ölecek duruma gelmiştir. Mercedes onu her gün görmeye gelmiştir fakat gururu yaşlı baba Dantes'i müstakbel kızından yardım istemekten alıkoymuştur. Edmond, babası ile hasret giderdikten sonra nişanlısının evine koşar. Mercedes'in anne ve babası bir süre önce ölmüştür. Tek yakını amcasının oğlu Fernand'dır. Fernand Mercedes'e aşıktır ve onu kendisiyle evlenmeye ikna etmeye çalışsa da Mercedes Edmond'u aldatmayı veya ondan ayrılmayı bir an olsun düşünmemektedir. Edmond heyecanla Mercedes'in evine girdiğinde, Fernand da oradadır. Edmond Mercedes ile kucaklaştıktan sonra el sıkışmak üzere Fernand'a elini uzatır fakat karşılık alamaz. Fernand hışımla kendini evden dışarı atar. O sırada kaderin birbirleriyle tanıştırdığı iki kötü adam Danglars ve Kadrus az ilerideki bir kahvehanede beraber oturmaktadırlar. Onları birleştiren şey Edmond'a olan kıskançlıkları ve nefretleridir. Kadrus nişanlısı ın evine giderken Edmond'u takip etmiş, yolda Edmond'dan nefret eden ve onu kıskanan bir diğer insan olan Danglars ile tanışmıştır. Fernand'ın da ondan nefret ettiğini bildiklerinden, bunu kullanarak onun sonunu getirmek istemektedirler. Akşama kadar üçü birlikte içip birbirlerinin öfkesini körükler. Bedava içki bulan Kadrus kör kütük sarhoş olmuştur fakat Danglars ve Fernand'ın Edmond'a tuzak kuracak kadar bilinçleri yerindedir. Danglars Fernand'ın aklına girerek ona bir ihbar mektubu yazdırır. Bu mektuba göre Edmond Dantes, bir vatan hainidir. Kıskançlık ve nefretle yazılmış olan bu mektup, Dantes'in hayatını sarsıp savuracaktır.