MAHUR BESTE - A.HAMDİ TANPINAR Ahmet Hamdi'nin , Huzur kitabını karşımıza sıkça çıkan Mahur Beste. Aslında kitabı okumaya başlamadan önce Mahur Bestenin yaratıcısı Talat Beyle ilgili bir kitap olduğunu düşünmüştüm. Ancak kitap Tanzimat Döneminde babasının gölgesi altında yaşayan Behçet Bey'in hikayesi başlıyor. İlerledikçe Behçet Bey'in çevresindeki insanların hikayesine dönüşüyor. Aslında en başta bocalamama sebep olan bir durum oldu çünkü kitabın ana karakteri birden yok oldu. Kitabın sonunda Behçet Beye yazılan mektupta neden hikayenin Behçet Beyden başkalarına kaydığının nedeni yazınca kafamda bazı şeyler oturmaya başladı.
Huzur kitabına nazaran daha zor okunan bir kitap ancak bu kitabın kolaylığı daha kısa olması. Kitapta Behçet Bey ve etrafındaki insanların karakter analizleri muazzam şekilde yapılmış. Tanzimat sonrası toplumdaki değişme ve başkalaşma kusursuz anlatılmış. NOT : Roman
Eyyübi Ebubekir Ağa'ya ithaf olunmuştur. Eyyübi Bekir Ağa'nın da Mahur makamında bir bestesi bulunmaktadır. Bu nedenle ilk bakışta Ahmet Hamdi'nin bu besteden etkilenmiş olduğu düşünülmektedir.
"Gittin emma ki kodun hasret ile canı bile İstemem sensiz geçen sohbet-i yâranı bile"
Neşati'nin bu beyiti roman boyunca ve hatta üçlemenin diğer romanı olan Huzur'da da sıkça tekrarlanmaktadır. Roman Behçet Bey'in hikâyesi olarak başlar ve Behçet Bey'in etrafındaki insanların hikâyeleri olarak devam eder. İlk başta insanda yarım bırakılmış ya da erken kesilmiş izlenimi bırakmaktadır. Hacimce de diğer romanlarından bir hayli küçüktür. Her ne kadar
Klasik Türk Musikisinin diğer unutulmuş besteleri arasında mahur besteyi de sayabilirsek de Tanpınar’ın romanıyla birlikte bu kenarda kalmışlık hüviyetini bir parça da olsa atabilmiş bir makamdır.
Mahur beste, Ebubekir Ağa’nın diğer bestelerinde değişik bir form olarak kullanılmanın yanı sıra, sadece bu adla efsaneleşmiş bir beste olarak da vardır. Ancak romandaki mahur beste, romanın kurmaca karakterlerinden Talat Bey’in yazdığı, Neşati’nin; “gittin amma ki kodun hasretle cânı bile İstemem sensiz olan sohbet-i yârânı bile” gazelinden oluşturulmuş muhayyel bir beste olarak anlatılır. Tanpınar’ın romanında bestekârına ithaf etmiş olduğu bu beste “Bir âfet-i meh-peyker ile nüktelerim var” sözleriyle başlayan ve Ebubekir Ağa’nın başyapıtı sayılan bestesidir.
(BU NOT KISMINI VİKİPEDİDEN ALDIM.)