- 14 Ağustos 2015
- 680
- 1.271
- 33
- Konu Sahibi Bahar Yildirim
-
- #1
Kimse düşünmeden çatır çatır dogurursa olacağı bu.
Sonrasını düşünmekten giyeceğimiz kıyafete, yazacağımız yoruma kadar seçer olduk.
Bu, yanlış.
Buna korkuyla beslenme denir.
Daima söylüyorum, yine yazacağım; bir canlının var olmasıyla birlikte kutsal sayılan haklara sahip olmaması durumunda, yoruma açık olan, bu hakları sağlamakla yükümlü olupta başaramayanlardır, halk değil.
Barınma, eğitim, sağlık, ulaşım, düşünce özgürlüğü ve yaşamak "hak'tır".
Bunlardan mahrum kalınması durumunda, mağdura ya da onun sorumluluğunu yüklediğimiz ailesine "neden?" diye soramayız.
Hayatın onları hangi yollardan geçirdiğini, neler maruz kaldıklarını, çocuk sahibi olurken kadına bile sorulup sorulmadığını bilmiyoruz.
Ve bu soruların, açıklamaların, bahane ve nedenlerin sonu gelmez.
Bu, halkı birbirine düşürmekle yetinmeyip, gerçek suçlununda gizlenmesine sebep olacaktır.
Ne zamandan beri hak ihlallerinde yüzümüzü mağdura döner olduk? Onu suçlamaya, ders vermeye hatta bulunduğu durumu hak ettiğini söylemeye başladık?
Ve eminim ki, tüm yeme, içme, gezme vb gibi hazlardan kendini koruyarak ömrünü en azından 30 yıl uzatabilirsin.
Mesela dışarı çıkmazsan, saldırıya uğramazsın.
Otobüse binmezsen, öldürülmezsin.
Açık giyinmezsen, dayak yemezsin vb.
Ve ortada istatistik gerçekte var, kadınlar öldürülüyor. Hemde hergün bir tanesi.
Bu durumda, biz o kadına mı "neden?" diye sorarız yoksa onu korumakla yükümlü olan güçlere mi?
Ortada bir hak ihlali varsa, hedef onu düzeltmekle yükümlü olanlardır.
Halka ne çocuk sayısından dolayı "yuh" diyebiliriz, ne de saldırıya uğrayacağı %100 olan bir giysiyle ücra köşelerde gezdiğinden.
İki örnektede yaşam hakkına saldırı vardır.
Sonuca bağlamıştım aslında.Yani ? Sonuç ??
Sonuca bağlamıştım aslında.
Ama özet geçmem gerekirse, sonuç olarak; hedefinde senin tabirinle "çatır çatır çocuk doğuranlar" değilde, o doğan çocukların karnını doyuramayanlar, ne kira ne mutfak masrafını karşılayamayan insanları bir de köle gibi 12 saat çalıştıranlar olmalı.
Sonuca bağlamıştım aslında.
Ama özet geçmem gerekirse, sonuç olarak; hedefinde senin tabirinle "çatır çatır çocuk doğuranlar" değilde, o doğan çocukların karnını doyuramayanlar, ne kira ne mutfak masrafını karşılayamayan insanları bir de köle gibi 12 saat çalıştıranlar olmalı.
Sonuç, kontrolsüzce çocuk sahibi olan çiftleri değil sistemi suçlayın. Sistem düzelene kadar (düzelirse tabii) doğursunlar.Yani ? Sonuç ??
İnsanlar "3 çocuk" söyleminden öte, kendileri istedikleri için bu yola giriyorlar.O zaman dünyaya getirecegi çocuğun karnını doyuramayacak durumda olan 3 5 çocuk yapmasin. Her 3 çocuk diyenide ciddiye almasinlar bi zahmet. Malum çocuklar aç ama kimsenin umurunda değil.
Devletin uyguladığı politikaları ( sağlık, eğitim, ekonomi, refah ve kalkınma vb) eleştirebiliriz.
Çok ince bir çizgi var aslında. Biz büyük devlet olduk dediklerinde halkın gelir dağılımındaki adaletsizlik büyüyor. Zengin daha zengin fakir daha fakir oluyor. Ülkemiz standartında çok çocuklu ailelerilerin GENELLİKLE düşük gelirli grubunda olduğu görülmekte. Devletimizin yöneticilerine bakalım onlarda yine taban olarak aynı kesime hitap ediyor. Hem şikayet edip hem eliyle gidip yine aynısına oy veren yine aynı kişiler. Demem o ki; o çocukların aç olması devletin değil ailenin suçudur çünkü kendilerine bunu uygun görüyorlar.
Siyasi boyutu komple göz ardı edelim. Gelir dağılımında % 100 eşitlik hayaldir. Ancak gelir dağılımı adaletsizliği iyileşitirilebilir.
Herkesin minimum refah düzeyine ulaşabilmesi için kaynak kullanımının doğru yapılması gerekiyor. Her kaynağın bir sonu varken "Devletin malı deniz yemeyen keriz" şeklindeki kafa yapısı olmaya devam ettikçe tasarruf sağlanıp iyileşme, fakirlik kısır döngüsünden nasıl kurtulunur?
Komünizm diyeceksen o da hikaye.
Ülkemizde gelir dağılımı adaletsizliğinin sebebi yine gelir grubu düşük kesim. Ali Ağaoğlu gibi sonradan görme cebi dolu içi boş uyanık adamlarda bunu fırsata çeviriyor.
Bu sistemde çocuk doğurmaya devam ettikçe ki bazı kesimler bunu teşvik ediyor, bu adamlara ucuz iş gücü kazandırıyorlar. Ucuz iş gücü yani arz fazlasıda ücret seviyesini düşür. Sonuç yine fakirlik yine açlık. Elde ne kaldı?
Kısır döngü.
Ragnar Nurkse zamanında bir teori geliştirmiş; "yoksul ülkeler yoksul oldukları için yoksuldurlar."
Bu sözü ilk duyduğumda bu nasıl bir saçmalıktır demiştim, araştırınca ne kadar doğru demiştim.
Reel dünyada Siyaset= Parayı yönetme gücüdür.
Tüm koltuk kavgalarıda bundandır.
Yönetim onu seçen halkın aynası ise ülkemüzde aç kalan çocukların aç kalmasının nedeni yine onları oraya oturtan oy veren kişilerdir.
Dip not: Ülkenin nüfus dinamiği için alınması gereken önlemler eğer çocuk sayısının artması eğilimdeyse bunun için gerekli alt yapı sağlanmalı. Doğurun demekle olmaz.
İnsanlar "3 çocuk" söyleminden öte, kendileri istedikleri için bu yola giriyorlar.
"Dünyaya getireceği çocuğun..." ile başlayan cümlelerin sonu gelmez.
Dünyaya getireceği çocuğun bir kolejli ile yarışacağını ve yenilme ihtimalinin %98 olduğunu bildiği halde,
Dünyaya getireceği çocuğun suç oranı dünyada rekor kıran bir ülkede yaşayacağını bildiği halde,
Dünyaya getireceği çocuğun başkentinde en çok bomba patlayan ikinci ülke olmasına rağmen vb...
Bende yukarıda cümleleri senin ve çevremde gördüğüm tüm ailelere karşı kurabilirim.
Yemek kadar büyük bir kriterdi can güvenliği.
O halde Tc'de çocuğu olan herkes suçlu.
Çünkü çocukları nerede, ne zaman bir bombaya, vur kaça, cinayete kurban gidecek bilemiyoruz.
Ki suç oranı, açlıktan daha fazla.
Bu durumda ne yapacağız?
Öldürülen çocukların ailesinede "o halde 3 çocuk diye tutturmayacaktın" mı diyeceğiz?
Bu mantığın sonu nereye gidecek?
Çevrenden duymuşsun "rızkı Allah veriri" lafını, sırf sinirin buna...Bu konu uzun uzun tartışılır. Ancak benim burda suçlu gördüğüm kişiler ebevynler yani 1 erkek 1 kadın. Neden?
Kendine bakmayi bile zar zor beceren erkisi tutup evleniyor okey. Aldığı hatunkisiyle bir çocuk yapıyorlar ona da okey. Ikinci neden ? Üçüncü neden ? Rizkini allah verir. Rizk denilen o nane her neredeyse bi türlü çıkıp gelmemiştir. Illa dağı taşı eseleyeceksin. Benim lafım bakamayacaklari çocukları dünya ya ısrarla getirenlere. Insan bir düşünür yahu maddi durum manevi huzur yaşam standartları elverisli mi ? Herşeyden önce ben doyuyor muyum ? Benim bile zor doyabildigim bu ülkeye 3. 4. Çocuk neden. Devlete güvenip çocuk yapılmaz zira hersey ortada.
Hayır, devletin gönüllü korumalığını yapmayan, güç sahibi kimseleri eleştirebilme potansiyeline sahip çok sayıda insan var, ki bu yaşadığımız ülkenin %50'lik kısmını oluşturuyor. Çocuk sayısının en yüksek oranda göründüğü doğu anadolu bölgesinde ise oyların kime gittiğini, var oldukları günden bu yana bir savaşın içinde oldukları biliyoruz.
Sokak ortasında vurulan kadınında 8 çocuğu vardı, hükümet destekçisi olmadıklarını yazmama gerek yok sanırım.
Gelir dağılımında hedeflenen saf eşitliği imkansız olarak görmeni, tüm dünyayı Tc'den ibaret saymana bağlıyorum.
Ve eşit dağılması halinde değil, öyle olmadığı için kaynak sıkıntısı çeken bir dünyada yaşıyoruz. Tabi bunun için önce insanların bmw'lerinden, Hummer'larından vaz geçmeleri gerekir. Şu "o'da hikaye, bu'da hayal. Dünya kötü, hadi ölelim" laflarından cidden bıktım. Umarım rüyamda görmemiştirim, Sscb'yi, Küba'yı, Venezüela'yı, Zapatistalar'ı vb.
Fakat şu nokta cidden ilgimi çekti; "Ülkemizde gelir dağılımı adaletsizliğinin sebebi yine gelir grubu düşük kesim"
Öyle mi? Neden, onlara tanıdığınız çocuk sayısından fazlasına sahip oldukları için mi?
Böyle ayrımlar, ufak hesaplar çözümden uzaklaştırır insanı. Çünkü biz o çocukların batmak üzere olan bir çiftlikte yardımcı olması için mi yoksa "az ekmek çok huzur" mantığıyla hareket edildiği için mi var olduklarını bilmiyoruz. Karışamayızda.
Hiç ailene, "neden her güne bir kadın cinayeti düşen, suç oranının bu kadar yüksek olduğun, her geçen gün batan, parayı basanların ancak düzgün bir hayat yaşadığı" ülkede doğdum diye sordun mu? Suçladın mı onları?
Tek kıstasın aç yatmak mı?
Eminim bir altın rolex sahibi kimsede "çocuğun ilerde amele olacağı kesinken, ne diye doğmasına izin vermişler ki" diyecektir.
Bu varsayım para oranıyla doğru orantılı olarak artar.
Ki seni temin ederim, aç yatmaktan ziyade bir başkasının sürdüğü araba mideme ağrıların saplanmasına neden oluyor.
O halde, ülkede ki çocuğuna araba alamayan tüm aileler suçlu, öyle mi?
Bunun sonunun olmayacağını söylemiştim.
Suçlamalar alır başını gider.
Seni açlık üzer, beni kolejli velet.
Hemde tahmin edemeyeceğin, kafamı duvarlara vurmama sebep olacak kadar çok.
Evet birinde hayat diğerinde psikoloji söz konusudur, hayat daha önemlidir.
O halde şunuda ekleyeyim, Tc'de doğan hiçbir çocuğun can güvenliği yok.
Bu durumda, bizim ailelerimizde dahil olmak üzere, bir yat sahibi olmayan herkes suçlu.
Peki bir gün sistemin düzeleceğini varsayarsak, mevcut durumda ne yapılmalı sizce? Düzen değişene, komünist düzen hakim olana kadar?Çevrenden duymuşsun "rızkı Allah veriri" lafını, sırf sinirin buna...
Evet, bir açlık sorunu var. Hemde çok, çok büyük oranda. Ve ortada suçluda var. Bu noktaya kadar aynı yolun yolcusuyuz. Ne zaman ki suçluyu seçmek gerekiyor, orada ayrılıyoruz.
Çünkü sen olaya bir kaç örnek ile bakıyorsun. Herkes "Rızkı Tanrı verir" mantığıyla hareket etmiyor.
Ve ısrarla cevap vermediğin konu şu ki, nasıl açlık konusunda sıkıntı yaşanması halinde aileyi suçluyorsak, çocuk suça, kötü eğitim koşullarına vb maruz kaldığında da mı onlara hesap soracağız?
Senin can güvenliğin var mı? Ankara ya da İstanbulda yaşamaya gerek yok, doğuda her gün bomba patlıyor. Şimdi biz tüm doğu ve batıda da belli başlı büyük şehirlerde yaşayan insanlara, "durun! çocuklarınız olmasın sakın!" mı diyeceğiz?
Suç oranı açlıktan çok.
Çocuklar evleri dışında hiçbir yerde güvende değil.
Doğuda ev, yurt, okul... Hiçbiri güvenli değil.
Evinin önünde oyun oynayan Ceylan içinde öyle.
Ve onun gibi nice doğulu insan için de...
Ne yani, şimdi bu suç, düşen bomba sayısına bakarak ailelerini mi suçlayacağız?
Aç olsanda yaşarsın belki, ama her gün bir bombanın düştüğü yerde nasıl hayatta kalacaksın?
O halde tümden doğuyu sorumsuz ailelerin toplandığı bölge olarak damgalayayım.
Böyle yapıldıkça, halk birbirine düşüyor.
Gerçek suçlu aklanıyor.
Yuhalanması gereken güç, para sahipleridir.
Yaşamak kutsal ve çocuk sahibi olmakta haktır.
Ortada bir "kutsal" ihmali var. Ve buna rağmen "hak" sahibini suçluyorsunuz.
Yanlış.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?