Sokak başlarında hatta arabaların geçtiği yol ortasında çocukları ile dilenen insanlarında hakkı o zaman çocuk yapmak. Yapıp salsınlar yollara...
Ama senin şurada yazdıkların bile İslamiyet'i çok yüzeysel okuyup anlamaya çalıştığını gösteriyor. Yani mirasta kadın şu kadar, erkek bu kadar alırın mantığı öyle direk kadın erkek eşit değildire çıkmıyor, o dönem kadın çalışmazken tüm maddi yük erkeğin üstünde iken kız ve erkek çocukları arasında böyle bir dağılım söz konusu. Mesela senin bir erkek kardeşin var ve onun bakmak zorunda olduğu bir aile var, ona hak daha faqzla, senin kocan da mirasından o yönde fazla alacak. Bunu eşitsizlik olarak görmeyi doğru bulmuyorum.
Ayrıca Hz. Muhammed'in Hz. Ayşe ile evliliği 8 yaşında yapmıştır, o dönem yetim ve öksüzleri şimdiki gibi evlatlık alma şansı yoktur, cahiliye dönemi düşün yani, ortalık himayene alacağın kişiyle adını çıkaracak, o kızı belki dışlayacak adam dolu. O zaman küçük yaşta yetim kalanları, kimsesiz dul kalanları, fakir kadınları nikaha alma gibi bir emir gelmiştir Allah'tan. O 4 kadının bile emin ol çok önemli sebebi vardır ve keyfi olması yasaklanmıştır. Oysa birçok din alimi Hz. Ayşe'yi nikahına alan Hz. Muhammed'in Hz. Hatice vefat etmeden ve Ayşe büyümeden onunla bir münasebeti olmadığını söyler. Bir de o dönemlerde ve sıcak ülkelerde kadınların bluğ çağı 7 yaş gibidir ve ortalama insan ömrü bile çok azdır. Yani 500 lü yılları şimdiki çağ ile kıyaslamak bile yanlıştır. Bu konu çok afakidir, Kutsal Kitap da falan yaş meselesi yoktur, yani ama birçok Peygamber karşıtı bunu bilip bilmeden diline dolar.
Din Alimi değilim ama şu konuda yazdığın birçok şey eşitsizlik göstergesi değil ve hepsinin altında farklı bir amaç vardır.
Bir de SSCB demişsin. SSCB falan komunist gibi görünen en büyük emperyalistlerdi. 70lerde Bulgaristan'da komunizm varken, devlet herkese iş sağlarken, en avam işler Türklere yaptırılırken, en üst düzey işler Bulgarlara yaptırılmıştır. Garibim Türklerde bunu matah sanmıştır. Zaten bu uygulama Rusların Türkleri asimile ederken yaptığı soykırımla bitmiştir.
Yani komunist, süper dediğin ülkelerde bile her daim emperyalizm var maalesef. Zengini fakire verme konusunda ikna edebilecek tek şahsiyetler Peygamberlerdi. Birebir komunizm olarak düşünmene gerek yok ama zenginin fakire vermesi gerekn zekat fitre bile bence eşitlik sağlama çabasıdır.
Yani diyorsun ki, sağdan soldan çekince bir şeye benziyor. Nasıl, neredeyse her ailenin uyguladığı "kız çocuklarını gömme" ritüeline sert bir tutumla karşı çıktıysa Muhammet, miras ya da 8 yaşında ki çocukla evlenme konusundada aynı duruşu sürdürmeliydi. Ülke yönetimi, dönemin koşullarına göre yazılıp sona eren bir kitaba bırakılamaz. Çünkü ardından gelecek her kural, gücü elinde bulunduranın yorumu, bakış açısı olacaktır. Peygamber 8 yaşında ki çocukla evlendi, ama bu dönemin şartıydı" yorumu kadar "Peygamber 8 yaşında ki çocuklar evlendi, bizde sünnetlere uymalıyız" sonucuda doğrudur. İslamda yoktur ki iki kitap birbirini destekleyebilsin... Anarşist Müslümanlar var ya, bu bile durumun vahimliğini kanıtlamaya yeter.
Zaten okumuş, özgürlük ve eşitlik gibi kavramlara az da olsa destek veren her insan ayetleri dönemin koşulları vb şeklinde yorumlarla yumuşatmaya çalışıyor. Dönemin Kuran'ı kol kesmeyi hak görmüş, şimdi ne yapacağız? Yine bu ayeti okuyup yorumlayanın beynine bakmayacak mıyız? İster, Kuran değiştirilemez diyen radikallerden olur ister ılımlı takılır. Yani, Kuran bulunduğu haliyle tamamiyle yetersizdir. Sayfalarca açıklama ve ek yoruma ihtiyaç duyar.
8 yaşında ki kız hakkında sana onlarca söylediğinin tersi şeklinde olayı yorumlayan din adamı söyleyebilirim.
Diyelim ki miras konusu söylediğin şekilde işliyordu, (ki bana göre tersi bir durumu, yani kadınında yönetici, idare eden, sorumlu olan kişi olma olasılığını göze almalı, buna ilişkin gerekirse başka bir ayetde kaleme almalıydı, zor değil, bir sıra fazla tutardı) o halde o dönemin sonlanmasıyla işi bitmeliydi. Ek bir açıklamaya ihtiyaç duymadan Kuran'dan sonuç çıkarabiliyor muyuz? Hayır. Alim, ulema vb lazım. Ki her biri diğerini mürted ilan etmiş. Sırf Ali ile Osman arasında ki düşmanlık bile, Peygamber ile İslam'ın da öldüğünü anlamak için yeterli.
Buluğ çağı felan bilmem ben. 8 yaşında ki bir çocuk, çocuktur. Gerektiğinde "idealist" bir insan gibi gösterilen peygamber bunu bilmeliydi.
Üstelik, bir de emirler daha yüce olan makamdan, Tanrı'dan geliyor. Ben ondan kutsal, ön görü sahibi olmasını beklerdim. En azından bir on yıl sonrasını hesaplayabilmeliydi. Kitabının her elde farklı bir cisme bürüneceğini, yazdığı, sözde dönemin şartlarına getirilen kuralların recme, asılıp kesilmeye vardığını, insanların suçsuz yere öldürüldüğünü kestirebilmeliydi.
Cariye olayına değinmemişsin. Bunada yine solcu takılan Müslümanlar çok kılıf buluyor. Aslında yavaş yavaş sonlandırılmaya felan çalışılıyordu diye. Olmaz böyle. Ne anlamı kaldı ki. Bu yeni bir kitap demek. Kuran gitti, yorumlayıcıları kaldı. Onun yerine ZeyMurEl'in anayasa kitabı de, Kuran zaten "o dönem, o ergenlik çağı, o kadın vb" derken unutuldu gitti.
Peygamberide katarsan yönetim şekline, devlete yeni bir Afganistana merhaba de. Sana hadis yollayayım istersen, şu, direkt hadisleri reddedenler dışında kimsenin "inanmam" diyemeyeceği kaynaklardan, Buhari felan. Kabul edersen, şaşıracağım.
Ve SSCB. Umut kaynağım. Bulgaristan Doğu Blok'unda yer alıyor.
Bulgaristanda 1940 civarında "brannak" adı verilen bir faşist topluluk türedi. İşçiler canla, kanla Nazi sevdalısı hükümete karşı savaşıyor, hatta bu yüzden 1 mayıs'ta oluşan kitleyi engellemek adına 10 yıl'dan başlayan hapis cezaları ile karşılaşıyorlardı. 44'te ise başa Komünist partisi geçti. Tamamen halk desteğiyle, seçimiyle. Dönemin Sscb'sinden etkilenmemek mümkün değildi tabi. K.Kore, Çin... Herbirine öncü oldular.
SSCB'ye verdiği destek ile en sadık ülke Bulgaristandır.
Sscb, etkisi altında ki tüm topraklara ve hatta örnek olduğu ülkelere bile eşitlik götürmüştür. %100 eğitim oranı, kadın ve erkek arasında ki yine %100'lük eşitlik, 8 saatlik çalışma sınırı, gelir eşitliği gibi.
Her bir toprak parçasında bu maddeleri istisnasız yerine getirmişlerdir.
Hatta Azeri'ler "eskiden at'a biniyorduk, SSCB sayesinde Trmavay ile tanıştık" derler.
Ki, söylediğin şekilde bir "sömürü" sistemi olsaydı, satılmış hain Gorbaçov'un SSCB'yi yıkmak için düzenlediği referandumda en düşünk oyu %70'lik oranla Ukrayna ve en yükseğide %90 küsürlük bir evet ile Azerbaycan vermezdi.
Ben Küba diyeyim, sen mükemmeli anla.
Konudan çıkıyoruz. Geçen dini yorumum yüzünden banladım, 5-6 gün kadar.
Bence buna devam etmeyelim.
Yazdıklarım yüzünden sürekli engelleniyorum.