- 10 Ocak 2022
- 2.973
- 5.902
İstanbula geri donup hangi işte başlangıçta 15k alacak ki?mahh tüm konularını biliyorum ve çılgınca bir fikirle geldim bilmem belki garantici üyeler beni linçliyecekler ama yeni de yazayım.
yaşın 23
sevmediğin bir meslek hemşirelik
sevmediğin şehir çıkmış
aile adı altında kamburun var yakınında
başka hayal ettiğin bölümü istiyorsun ve aslında onu okumak istiyorsun
İstanbul’u özlüyorsun
Ben serbest çalışan ve hayatından gayet memnun olan biri olarak belki yazıyorum ama
o ilde kalmasan
hemşirelik işini yapmayıp
istediğin bölüm için hem hazırlık yapsan
istanbula dönsen
yaşın tam çıtı pıtı yaş enerjiksin milyon tane iş bulursun yeni kazanırsın o 15-16 bin tl maaşı.
madem hemşirelik severek okumadığın ve ömür boyu yapmak istemediğin bir meslek değer mi böyle üzülmeye.
herkes memur değil.
artık memur olmanın bir avantajı kaldı mı bilmiyorum ideallerin tıp okumak doktor olmak hemşirelikten sonra doktor olacağım değilse ne bileyim çok mu absürt şeyler yazıyorum?
elazığ malatya’dan daha gelişmiş geliyor banaAtandım zaten Malatya 'ya, onu anlattım ya konuda.Hangi hastanelerde yaylı sistem vardı acaba? Elazığ' ı biliyorum. Orası da aşırı küçük maalesef ki.
Konularını ben de çok üzülerek okuyorum. İnşallah çok mutlu olursun. Belki malatyada çalışma ortamı güzel olur, az bir süre idare edip para kazanıp sonrasına bakarsın. En azından aileden uzak, ailen gelmek isterse de kabul etmezsin bahane bulursun belki. Yabanci dil konusuna katılıyorum. Benim bir att tanıdığım Finlandiyaya gitmiş yeni İngilizce çalışmış. Nasil yapti bilmiyorum ama sanirim sağlık çalışanlarına var öyle imkanlar. 23 yaşında bunları yaşamak çok zor cidden. Malatyadan antep arabayla 3 saat otobus de vardır, burası güzel bir şehir yapılacak çok şey var atla haftasonlari arada gel, ben dahil buralı üyelere de mesaj yaz seni gezdiririz.
Sonuçlar yeni açıklandı, zimmete düşme falan olmadı henüz. Elazığ 'ı yani bilmiyorum yerleşim olarak ben pek sevmiyorum. Yani merkez eski ve çok düzensiz görünüyor gözüme. Bir de çok büyük depremler yedi. Merkezdeki o eski binalar ruhumu sıkıştırıyor.elazığ malatya’dan daha gelişmiş geliyor banadaha düzenli. ki son depremi göz önünde bulundurursak ben başka bağlarım olmasaydı elazığ’ı seçerdim.
çalışmaya başladınız mı?
Teşekkür ederim. İstanbul'da alıma çıkan hastanelerin %90'ı bana geliyordu zaten. Atamalarda düşük kapatan bir il. Ben hem depremden çok korktuğum hem de pahalılığı sebebiyle hiç yazmadım. Bakırköy tarafı elli yıllık binalar sekiz bin falan. Depreme dayanıklı ev bulmaya kalksan üç dört memur birlikte yaşasan yine yetmez. Bu yüzden çok özlememe rağmen yazmadım.İstanbul’a gelmeyin artık doldu taştı burası, üstelik aşırı pahalı. Kazandığın ful kira ve masraflara gidecekken istesen de güzel bir hayat yaşayamazsın. Sadece ailenden kurtulup 1+1 cici ev hayalleriyle mantıksız karar da almamak lazım. Hazır atanmışsın, işini yap biraz tecrübe edin, şu dil öğrenip yurt dışına çıkma önerisi vardı yukarda o çok süper. Malatya’da bir tık daha az masrafın olur. Evet çok zor malesef yaşadıkların ama herkes zor zamanlardan, o zamanlarda aldıkları mantıklı karar ve kendine yatırımla çıkıyor. İnşallah sen de en kısa zamanda atlatırsın
Çok zordu, evet. Çok teşekkür ederim.Çok ama çok zor şeyler yaşamışsınız geçmişler olsun. Kolay değil. Bir de ailenizle ilgili de sıkıntılarınız varmış. Şimdilik zaten hastanede ya da yurtta kalırsınız. Bunca zorluğun içinde hiç kolay olmayan bir işi atanmayı başarmışsınız. Rabbim bir kapı açmış. İlk izninizde kendinize güzel bir tatil planı yapın. Kendi paranızla. Kimseye hesap vermek zorunda değilsiniz. Bir kendinizi toplarsınız. Şimdilik ev ihtimali yok nasılsa bunda da vardır bir hayır. Ev imkanı olan yer olsa ailenizi de götürmeniz gerekecekti. Belki bu sürede onlar da bir düzen tutturur. Ve siz de kendinize ait bir hayat kurarsınız. Belki iyi biri çıkar karşınıza kendi ailenizi kurarsınız. Rabbimin vardır bir bildiği. Yüreğinizi ferahlatmaya çalışın. Kendinize alanlar açmaya çalışın. İnşallah güzel haberlerinizi de verirsiniz buradan. Bu sefer mutluluğunuzu paylaşırız.
buna çok katılıyorumNe alaka ya, anne bakması gereken zamanda annelik mi yapmış da şimdi kızın eli ekmek tutunca ailesine baksın.
Keşke herkes konu sahibi gibi olsa da insanlar yaptıklarını yasasalar. Ben çok üzülüyorum şeref yoksunu, çocuklarına babalık yapmamış, karısını dövmüş,evin rızkını ona buna yedirmis baba musvetteleri elden ayaktan düşünce kıymete biniyor, ailesi bir de sırtında yük o adamlara bebek gibi bakiyor görünce. Resmen yapmadıkları şeyi odullendirmis oluyorlar.
Keşke herkes herkese hakettiğini verse, belki insanlar yavaş yavaş hareketlerine dikkat etmeye başlardi
İstanbul'da alım yapan hastanelerin %90'ı bana geliyordu. Bilerek yazmadım. Orada deprem beklendiği için korktum. Eminim bu kimse için bir kıstas olmamıştır zaten deprem ülkesiyiz ama dediğim gibi son depremler beni mahvetmiş yeni yeni fark ediyorum. Tabi bir de pahalılığı var. Memur maaşı ile geçinmek imkansız. Ha bir de baba şahsiyetsizi orada, malum tehditleri var. Bu yüzden de yazmadım. Ama hep özleyeceğim.İstanbul tercih açtı mi
Becayis yaparsın uzulmeEski konularım ile burayı bir hayli meşgul etmiştim. Dönüp baştan sona bir okuduğumda kendi kendime sahte hesap muamelesi yapmak istiyorum. Sadece bir yıl içinde başıma gelmeyen kalmamış. Gerçekten bu kadar şeyi yaşayabildiğime ben bile inanamıyorum. Her neyse, hatırlayanlar olacaktır. İğrenç bir babam ve zavallı bir annem vardı. Geçen yıl babamın çığırından çıkması, suç duyuruları, uzaklaştırmalar vs derken en son biz evden olmuştuk. Annem İstanbul 'dan Malatya 'ya ailesinin yakınına taşınıp ev tutmuştu. Ben de KPSS sonrası çok sevdiğim şehrim, güzel İstanbul' u bırakıp annemin yanına gitmiştim. Hep bahsediyordum "Atan, annen ve iki kardeşini yanına al." diye bir baskı vardı. Ben o dönem için tüm baskıları püskürtmeyi başardım. Bu benim görevim değildi. Zaten yıllarca, minik bir çocukken bile başarı bursları alan, kendi kendine bakan, büyüten, kimseden destek görmeyen bir çocuk olmuş kendi çabamla genç bir kadına dönüşmüştüm. Kaldı ki bana çok iyi bakmış olsalardı bile bir gence böyle büyük bir sorumluluk yüklenemezdi. Benim için evlenip benim için sorumsuzca üremediler neticede. Neyse ki bu doğruları herkese benimsetmeyi başardım. İstediğim şehri yazacak, atanacak ve kendi başıma yaşamaya gidecektim.
Sonra asrın felaketi yaşandı. Konularımda da bahsetmiştim. Yalın ayak karın içinde kaldık. Enkaz, yıkım, acı, ölümler... Çok kötüydü. Gerçekten çok kötüydü. Nasıl sağ kurtulduk, hiç bilmiyorum. Olaylar esnasında çok soğuk kanlı kalmış, tek damla göz yaşı akıtmamıştım. Şimdi ise kendimle baş başa kaldım. Sessizlik, kaos esnasında üstünü örttüğüm travmalarıma özgürlük tanıdı sanki. Eski binalara girmeye çalışırken kalbim sıkışıyor. Hep rüyalarıma giriyor deprem. Hep sallanıyormuşum gibi geliyor. İyi hissetmiyorum.
Bir süre çadırda kaldık. Sonra çevre illerin birinde yeni yapılmış bir ev bulup oraya taşındık.
Her neyse, o çok beklediğim atama yapıldı. Ancak maalesef ki %80 deprem yaşanan illere alım oldu. Orada çok sağlıkçı maalesef ki vefat etti, sağ kalanlar tayin istedi, bölgenin sağlıkçı ihtiyacı doğdu. Normalde istediğim şehre gidebilecek bir puanım vardı. Kılavuz eski haliyle kalsaydı muhtemelen şimdi heyecanlı bir şekilde 1+1 şirin bir ev bakıyor olacaktım. Ancak dediğim gibi deprem alınacak personel sayısını değiştirmese de alım yapılacak illeri tamamen değiştirdi. Alımlar tamamen deprem bölgesine kaydırıldı. Ben de deprem bölgesi dışında kalan az sayıda ili ve üç tane deprem ili hariç tüm deprem illerini mecburen yazdım. Yazmak zorundaydım çünkü işsizim. En son bir hastanede işe başlayacaktım, depremle o hastane bile kullanılmaz hale geldi. İl ayırt edebilecek, yapılıp yapılmayacağı bile belli olmayan üçüncü alıma bırakacak kadar vakit yoktu. Ankara gibi iller virgülden gitti ve pat en istemediğim şehir Malatya geldi.
Sevinmemek nankörlük mü olacak bilmiyorum. Ama tek istediğim uzak bir yere atanmak, 1+1 hatta 1+0 şirin bir ev tutmak, az aşım ağrısız başım mantığı ile yaşamaktı. Çok uçuk bir istek değil. Bunu yapan milyonlarca kadın da var. Ama sıra bana gelince ben bir şey isteyince deprem oluyor, sel oluyor illa bir kıyamet kopuyor yine o basit hayalim gerçek olmuyor. Kendimi lanetli gibi hissediyorum.
O şehirde beni ne bekliyor bilmiyorum. Kalacak yer yok. Çoğu sağlık çalışanı hastanede kalıyormuş zaten. Konteyner verilir mi bilmiyorum. Verilse kaç sağlık çalışanı bir arada kalır bilmiyorum. Bu yıl üniversite sınavına tekrar hazırlanmak sevdiğim bir bölümü ikinci lisans olarak okumak istiyordum. O hayalim bile çöp olacak galiba. Muhtemelen değil ders çalışmaya uyumaya yer bulamayacağım. Bunun yanında o şehri sevmiyordum. O deprem gününü tekrar tekrar yaşayacağım o şehirde. Çok akrabamız var orada. Şu an sosyal hayat yok ama olsa bile biraz muhafazakarlık var. Yani bir gece bir erkek arkadaşım ile bir yerde otursam bir akraba görse laflara gel. Böyle şeylere alışkın değilim. İstanbul sosyal hayatın aktif olduğu ve çok özgür bir şehirdi benim için. Depremle her yer yıkıldı. Depremden önce de öyle sosyal aktivite imkanı tanıyan bir şehir değildi ama. İstanbul 'dan oraya gittiğimde çok zorlanmıştım ama zaten geçici gözüyle baktığım için çok takmıyordum. Yine akbabaya benzeyen yığınla akraba şehirde olmasa idare edilebilir ama varlar maalesef ki. Bilmiyorum, gençliğim harcanmış gibi geliyor.
Şimdi ne felaket yaşadın, binlerce can gitti, sosyalliği mi düşünüyorsun diyenler, yadırgayanlar çıkacaktır. Depremde, öncesinde ve sonrasında ne tür acılar yaşadım bir ben biliyorum. Biraz rahat istiyorum diye yadırgayan olacaksa da bir şey diyemem artık.
Bunun yanında yarının hesabını yapmak anlamsızmış, yaşananlar bana bunu gösterdi. Yine de düşünmeden edemiyorum. Evler inşa edilmeye başlandığında, bir yer bulursam annemler de bu yabancı ilde kalmak istemeyip dönmek isteyeceklerdir. Yine aynı evde yaşama mevzusu patlar yani. Hep kaçtığım o ihtimal... Hep söylüyorum, aynı ilde olsak bile ben ayrı yaşamak isterim diye. Kabul ediyormuş gibi görünüyor ama bilmiyorum.
Deprem bölgesine şu anda becayiş çok zor.Becayis yaparsın uzulme
ailemin yanında olmaliyim'ci manyak herifler var ya ana kuzusu filanDeprem bölgesine şu anda becayiş çok zor.
Öyle tabi ki. Teşekkür ediyorum.Şu an kötü geliyor ama belki de orda ilerdeki eşinle tanışacaksın, beraber akrabalardan saklanmak bile eğlenceli gelecek belki. İlk kez kendi evine çıkacaksın, kendi ayakların üzerinde duracaksın
Son senelerde farklı kulvarlar olsa da ben de kötü şeyler yaşadım ve bu şekilde karamsardım ama sanki böyle düşündükçe daha kötüsü oluyor. Ne zaman şükretmeye başlasam şükrettiğim gün bile sanki daha iyi geçiyor. Şu an atanamamış da olabilirdin, sınava girememiş bile olabilirdin. Karşılaştırmak istersen her zaman daha kötüsü ve daha iyisi var.
Benim konularım benim de içimi acıtıyor hep.Senin konuların içimi acıttı hep… uzun uzun yorum yapma fırsatım olmadı ama seni çok çok iyi anlıyorum. Seninki kadar ağır olmasa da benzer zorluklar yaşadım bende ve sonra atandım mesleğimi elime aldım şu an hayal ettiğin hayatı yaşıyorum ama bir üye yazmış ya atanınca da her şey güllük gülistanlık olmuyor dyemaalesef öyle bazılarının hayatı hep bir mücadele, zorluklarla geçiyor. Yaşamak zaten başlı başına bir mücadele de nedense bizim gibilere daha zor sınavlar denk geliyor. Vardır bunun da bir hikmeti alışıyorsun duyarsızlaşıyorsun bir süre sonra. Bir konuda uyarmak isterim seni daha fazla yara alma dye. Çünkü öyle bir beklentin de var sanki. Karşına biri çakarsa hemen kapılıp gitme çok dikkatli ol, bir darbede ordan alma. Çok yaralayıcı oluyor. Akrabaları da çok takma. Hayatını yaşamaya bak. Muhafazakarlar dedin. Öyleyse senin gittiğin gezdiğin yerlerde karşılaşmazsınız dye düşünüyorum ve maddi özgürlüğünü kazanmak inanılmaz güç veriyor zorluklarla daha rahat mücadele ediyorsun çünkü günümüzde pek çok şey maddiyat. Azıcık aşım diyemiyorsun aza kimse kanaat edemiyor yetmiyor. İyi günlerin de olacak oh be dediğin ama hayat dümdüz bir yol değil biliyorsun hele de bizler için hiç değil. Umarım güzel insanlarla karşılaşırsın. İş ortamın iyi olur. Hayat kaliteni çok etkileyecek bu. Zaman zaman bizleri haberdar et oraya gidip yerleşince