Hayatınızı Değiştirecek Aşk Olumlaması

Uyuyamamanın da vardır bir sebebi herhalde.
Başlayalım. :))
Sen en güzellerini buluyorsun genelde. Bekliyorum yeni konuları.
Geçen gün mesaj attığın 30gün mucizesi harika bir şeydi mesela. :KK54:


aa evet canım onu burada paylaşalım :) ben onu bir ay önce buldum aslında yeni okudum bi kaç tane daha arşivlediğim var öyle onları okuyum hemen beğenirsem topiğimiz de paylaşıyım renklenelim yeniden:) arşivde 2 aydır duranlar var :KK1: tembellik değil gerçekten çok yorucu yıldı kendime vakit ayıramamaktan bunalmıştım bitti ama :) bu ara da ben senin paylaşımların ve mesajlarında canlanıyorum canım :) uyuyamıyorum sebepsiz :) hiç bi sebebi yok yani gelmiyo uyukum nedeninin bilmiyorum belki bilinçaltı durumdur bakalım bi kaç gün daha böyle olursa bi doktora gitmeyi planlıyorum eziyet çünkü 5 gündür 5 saat uyudum hala uyukum yok ama sersem gibiyim düşüp bayılmazsam iyi :KK55: uyukusuzluğu değerlendiriyim bari paylaşımları araştırmaya başlıyım şimdiden enerjim tavan yaptı :KK54::)
 
Son düzenleme:
Olumlamada 4 dk kuralı

Tüm olumlama çalışmalarınızda, bilinçaltınızın olumlamanızı en kolay ve hızlı aldığı zaman, sabah gözlerinizi açtıktan sonraki 4 dk ve gece uyumadan önceki son 4 dknızdır.
Çünkü burada uykuya geçiş ve uykudan çıkış sebebiyle doğal trans durumu oluşur.
Bu özel 8 dkyı değerlendirerek olumlama yolculuğunuzda çok daha hızlı gidebilirsiniz.
 
Olumlamada 4 dk kuralı

Tüm olumlama çalışmalarınızda, bilinçaltınızın olumlamanızı en kolay ve hızlı aldığı zaman, sabah gözlerinizi açtıktan sonraki 4 dk ve gece uyumadan önceki son 4 dknızdır.
Çünkü burada uykuya geçiş ve uykudan çıkış sebebiyle doğal trans durumu oluşur.
Bu özel 8 dkyı değerlendirerek olumlama yolculuğunuzda çok daha hızlı gidebilirsiniz.

Bende bunu Bilinaçaltının Gücü kitabında okudum.
o anda bilinç geri planda oluyor ve bilinçaltı yüzeye çıkıyor.
 
ßugünlerde keyifsizim aklım sürekli bir konuda takılı kalıyor sevgilimden ayrılalı 6 ay oldu bir kere bile arayıp sormadı tabi bende aramadım arayanın o olmasını istiyorum aylardır bekliyorum ama hala aramıyor hep olumlu düşündüm ama olmuyor bir türlü bana nasıl bir olumlama önerirsiniz yardımcı olursanız sevinirim.
 
ßugünlerde keyifsizim aklım sürekli bir konuda takılı kalıyor sevgilimden ayrılalı 6 ay oldu bir kere bile arayıp sormadı tabi bende aramadım arayanın o olmasını istiyorum aylardır bekliyorum ama hala aramıyor hep olumlu düşündüm ama olmuyor bir türlü bana nasıl bir olumlama önerirsiniz yardımcı olursanız sevinirim.

Herşey benim hayrıma olacak şekilde gelişir.
Güvendeyim. Emin ellerdeyim.
İlahi planda herşey olması gerektiği gibi gelişiyor.
 
Bir şey değil canım.
Öyle düşünmen gerekiyor tabi ki.
En hayırlı ne ise o olmalı hakkında. Bil ki öyle de oluyor.

Aslında benim sorunum bu ayrılığı istemeden mecbur kaldığım için yaşamamdı.Yani anlıcan isteyerek ayrılmadım sanırım bu yüzden atlatamıyorum bu durumu
 
Sağol canım. ve nişanlımı mıknatıs gibi kendime çekiyorum.
Hatta istediğim herkesi kendime çekme yeteneğim var. :):)
Sağol canımm... :KK16:

Bunu nasıl başarıyorsun canım çok merak ettim gerçekten ve benim hayatımda hep yani iş olsun aşk olsun tam umudum bittiği anda oluyor :KK50:
 
Bunu nasıl başarıyorsun canım çok merak ettim gerçekten ve benim hayatımda hep yani iş olsun aşk olsun tam umudum bittiği anda oluyor :KK50:

Birşeyi serbest bırakırsan olur derler ya aynen o durum.
Çünkü senin o şeye karşı muhtaç olma durumun ortadan kalkıyor, beklemiyorsun artık.
Sen bıraktığın anda o şey sana geliyor.
 
Birşeyi serbest bırakırsan olur derler ya aynen o durum.
Çünkü senin o şeye karşı muhtaç olma durumun ortadan kalkıyor, beklemiyorsun artık.
Sen bıraktığın anda o şey sana geliyor.

Anladım canım tek yapmam gereken serbest bırakmak teşekkür ederim yardımların için..
 
Olumlu bakmak olumlu seylerı hayatımıza cekmek ıcın faydalı olabılır ama bırseyı ıstemekten vazgecmek o seyı elde etmeye ne gıbı bı fayda saglayabılır kı :-/ aksıne hayal etmek basarmanın yarısıdır demezler mı,quantum dusuncede de buna benzer seylerden bahsedılıyo,neyı dusunursek o olur vb.hatta bı kıtapta ıstedıgıniz seyın resmını cızın dıyodu.bırseyden vazgecmenın onu elde etmeye nasıl fayda sagladıgı konusunda kanıtlanmıs calısma vb. Seyler var mı?
 
Olumlu bakmak olumlu seylerı hayatımıza cekmek ıcın faydalı olabılır ama bırseyı ıstemekten vazgecmek o seyı elde etmeye ne gıbı bı fayda saglayabılır kı :-/ aksıne hayal etmek basarmanın yarısıdır demezler mı,quantum dusuncede de buna benzer seylerden bahsedılıyo,neyı dusunursek o olur vb.hatta bı kıtapta ıstedıgıniz seyın resmını cızın dıyodu.bırseyden vazgecmenın onu elde etmeye nasıl fayda sagladıgı konusunda kanıtlanmıs calısma vb. Seyler var mı?

sanırım dinen var bu...
 
Olumlu bakmak olumlu seylerı hayatımıza cekmek ıcın faydalı olabılır ama bırseyı ıstemekten vazgecmek o seyı elde etmeye ne gıbı bı fayda saglayabılır kı :-/ aksıne hayal etmek basarmanın yarısıdır demezler mı,quantum dusuncede de buna benzer seylerden bahsedılıyo,neyı dusunursek o olur vb.hatta bı kıtapta ıstedıgıniz seyın resmını cızın dıyodu.bırseyden vazgecmenın onu elde etmeye nasıl fayda sagladıgı konusunda kanıtlanmıs calısma vb. Seyler var mı?

İstemekten vazgeçersen nasıl sahip olabilirsin ki?
Öyle bir şey söz konusu değil. Mantığa aykırı zaten.

Vazgeçmek değil de istediğin şeye bağımlı olmaktan kurtulmak mevzu bahistir.
Yani olmazsa ben bittim diyerek, aciz bir şekilde isteme deniyor.
Mutlulukla, inançla, huzurla istemenin önemi vurgulanıyor.
Anlatılmak istenen budur.

Bu yazıda da ifade ediliyor. Sandığımız vazgeçme değil bu aslında yani.

Bir şeyi elde etmenin yolunun ondan vazgeçmek olduğunu size söylesek pek inandırıcı gelmez ama biz yine de anlatalım.

İşe bir örnekler başlayalım;

Ayşe ve Ali adında iki tane konu mankenimiz var. Her ikisi de ortama bir mahallenin çocuklarıdır. 18-22 yaşları arasındadırlar.

Ayşe ortalama bir kızdır belki liseyi bitirmiştir belki bitirememiştir. Belki de Açık Öğretim’de filan okumaktadır. Öyle dikkat çekici bir güzelliği yoktur. Hatta bir çok yanını kusurlu bulmaktadır. Bir havası, tarzı, belli bir mesleği ya da geliri de yoktur.

Ayşe ciddi bir özgüven sorunu yaşamaktadır çünkü her gün çeşitli dizilerde gördüğü yaşıtları ile rekabet edecek gücü ve özellikleri kendinde görememektedir. Ne onlar kadar güzel, havalı, seksi, diri, çekici ne de onlar kadar eğitimli, kariyerli ve gelir sahibidir. O filmlerdeki kızlar gibi “asil” bir aile yerine ortalama bir aileden gelmektedir.

Hayata nasıl tutunacağını bilemez, gelinlik çağına gelmiştir ama ciddi bir talibi olmamıştır. Dahası ondan daha güzel olan mahallenin kızlarına bile talip olan çıkmamaktadır. Henüz aile ve etraf tarafından evlilik konusunda baskı altına alınacak yaşat değildir ama zaman zaman bu durum kafasına da takılmıyor değildir. “Ya evde kalırsam?” korkusu daha çok evde kalmış kızları gördüğü zaman akraba ve mahalle kızlarını gördüğünde aklına gelmekte ama bu durumu umursamamaya çalışmasına rağmen yine de kafasından çıkarıp atamamaktır.

Televizyondaki kadınlarla nasıl rekabet edecektir. Özgüveni darbeli, hüzünlü üzüntülü, keyifsiz, neşesiz mutsuz ve umutsuz bir kız olmuştur. Yaşama sevincini kaybetmiştir. Herhangi bir şey için kendisinde “yapma ve harekete geçme” enerjisi bulamamaktadır. Çok çeşitli, karmaşık uygular içinde “zihinsel bir sürüklenme” yaşamaktadır.

İşe Ayşe’nin bu durumuna “paradigma A” diyelim. Bütün bir araya gelmiş çok çeşitli enerji matematik konumlanma oluşturmuştur ve sonuç mutsuzluk ve özgüven yoksunluğudur.

Birden sahneye Ali çıkar. Ali, kendine göre doğru bir sistem kurmuştur. Genel paradigmalara uygun yaşamış, gerekenleri yapmış, kendisi ile barışık tatminkar ve mutlu bir gençtir. Bir meslek lisesinde meslek öğrenmiş çıraklık ve kalfalık yaptıktan sonra usta olmuş, askere gidip gelmiş şimdi de küçük bir atölye açmıştır.

Şimdi sıra evlenmeye gelmiştir, yine kendine göre “uygun” olarak gördüğü Ayşe ile ilgilenmekte ve onu “evinin kadını” yapmak istemektedir. Zaten birbirlerini çocukluktan beri tanımaktadırlar, Ayşe mahallenin kızıdır. (Bildiktir)
Ali, duygularını ve düşüncelerini Ayşe’ye “açar”. Onu beğendiğini, onunla evlenmek istediğini, söyler.

O andan itibaren her ikisinin de paradigmasını değişir. Ayşe “A” konumundaki çaresiz beğenilmeyen talep edilmeyen bir kız konumundan “B” durumuna, yani talep edilen istenilen, beğenilen bir kız durumuna geçer.

“Paradigma A’nın matriks alanı “Ali”nin söyledikleri ile yıkılmıştır.
Bu şekilde Ayşe’ye özgüvenini tetikleyecek bir enerji akımı Ali’in matriksinden geçmiştir.
Dış dünyaya başka gözlerle bakmaya başlar çünkü Ali’n farkında olmadan gönderdiği enerji Ayşe’nin enerji alanına yeni bir güç katmıştır.

Ayşe “B” paradigması enerjisi ile hareket etmeye başlar. Özgüveni başka bir paradigmaya, yani kafasındaki hedefe ulaşabilmek için “uygun kuvvete” ulaşmıştır. Ayşe’nin kafasında hedef her zaman dizilerdeki hayat olmuş ama bunun için yeterli özgüven enerjisine sahi olamamıştır.

Ayşe yeni özgüven enerjisini “talep edilme” paradigmasından almıştır. Sadece bundan dolayı “Ali” ye hayır der. Ali’nin farkında olmadan Ayşe’ye kattığı enerji “Ali”ye “hayır” olarak geri dönmüştür.

Gerçekte ise, yani somut dünyada somut veriler silsilesinde ne Ayşe’nin ne de Ali’nin hayatında hiçbir değişiklik olmamıştır. Maddi dünyaları somut kalırken, psikolojik dünyaları değişmiştir. Ayşe ne daha fazla güzelleşmiştir ne de Ali daha fazla yoksullaşmıştır.

Ayşe, Ali’nin evlenme teklifine “hayır” diyerek “B” paradigmasından “C paradigmasına geçer. O artık sadece “talep edilmiş” değil aynı zamanda “hayır” demiş bir kişidir. Potansiyel enerjisi daha da büyür, etkinleşir. Kafasındaki hayallere ulaşabilmek içi gerekli enerjiyi bulduğunu hissetmektedir.

Ali’nin teklifini kabul ederek bir esnafın karısı, ev hanımı olmaktansa dizilerdeki kızların dünyasına benzer bir dünyaya girmek niyetindedir. Ali ise bu duruma bir anlam veremez. Çünkü her şey “uygun-makul” görünmektedir.

Ali bir ev geçindirecek durumdadır. Eliz yüzü düzgün, karakterli, kişilikli bir gençtir. Ayşe de kendi mahallesinden biri, kendisi gibi ortalama bir insandır. İki “ortalama” insanın evlenmesinden daha “doğal” ne olabilir?

Ali, Ayşe’den vazgeçmek istemez. Onu kendisine bağlamak ve ikna etmek için çabalar göstermeye başlar. Ali farkında olmadan “Korteks Bilinçaltından” bir kız tarafından “istenmeyen adam” paradigmasından “bir kız tarafından istenen adam” paradigmasına geçebilmek için savaşmaktadır ama bunun farkında bile değildir.

Ayşe’ye hediyeler verir, ikna konuşmaları yapar, araya aracılar koyar, ilanı aşk yapar.
Ali’nin bütün bu çabaları sadece Ayşe’nin “C” paradigmasından “D” paradigmasına geçmesini sağlar. Özgüveni daha da artar, enerjisi çoğalır. Ayşe, artık bir erkeğe acı verebilecek kadar kuvvetli bir kızdır çünkü uğruna bir erkek yırtınmaktadır. Ayşe’nin potansiyel enerjisi ve özgüveni tavan yapar.

O artık dizilerdeki kızlar gibi bir erkeği parmağında oynatacak kıvama gelmiştir. Ve bu gücü elde etmek için “hayır” demenin dışında bir şey yapmamıştır. Bir “hayır” sayesinde büyük bir ruhsal dönüşüm gerçekleşmiştir.

Diğer yandan ise Ali de “A”paradigmasından “B” ve “C”, son olarak “D” konumuna geçmiştir. Artık yalvarmaya başlamıştır. Ayşe ile görüşmemekte, yüz yüze gelmemektedir. Şimdi artık “e” paradigması söz konusudur. Daha düne kadar mutlu ve düzenli bir şekilde yaşarken Ali şimdi kendini içkiye, hüzne ve mutsuzluğa vurur. Sürekli “olumsuz enerji” üretmektedir. Ayşe’yi düşünmekte, başkalarına sürekli ondan ve başına gelenlerden bahsetmekte ve ilgili düşünceler ve hayaller geliştirmektedir.

İşte, Ali’nin “e” paradigmasında oluşturduğu enerjiler, adres Ayşe olduğu için TümAn alanında (soyut matriks) doğrudan Ayşe’nin matriks alanına ulaşmakta ve ona yeni enerjiler katmaktadır.

Ali, “Ayşe” dedikçe onu düşündükçe ondan daha fazla uzaklaşır. Ali farkında olmadan Ayşe için acı çektikçe, onu düşündükçe, onu kendinden uzaklaştırmaktadır. Çünkü Ayşe yine Korteks bilinçaltında, kendine güç katan enerjilerin kaynağını Ali’nın acı çekmesinden, onu talep etmesinden kaynaklandığı “bilinçsiz-bilme” yolu ile bilmektedir.

Bu sürecin devam etmesi için Ali’nin “E” paradigmasında kalması yani acı çekerek Ayşe’ye olan aşkının “talep” sürecinin devam etmesi gerekmektedir. Ali, “E” konumunda yani bir kadına aşkına ilan etmiş, aşkından vazgeçemez halde acı çekerek kuvvetli bir anlam enerjisi üretmektedir. Mahalle meyhanesinde oturup içki içerken o sırada meyhaneye ünlü üstat-bilgin Horasani gelir.

Bir dünya adamıdır Horasan, belli bir milliyeti yoktur. Her dili ve her hali bilmektedir. Ali, son çare olarak durumunu Horasani’ye anlatır ve yardım ister.

Horasani bilmenin ve bilginin ne kadar değerli olduğunu göstermek için ondan bilgi karşılığında maddi bir şeyler ister. Ali bedel ödemeden bilgiye sahip olsaydı ne o bilgiye ne de o bilgeye değer verirdi. Bilginin bedelini aldıktan sonra Horasani şunları söyler;

“Ayşe’nin sana dönmesini istiyorsan en ondan “vazgeçmelisin” . Hem de gerçek anlamda. O zaman o sana geri dönecektir. Çünkü Ayşe, herhangi bir maddi temeli olmadan (Burada düşüncenin düşünceyi ve her ikisinin de maddi süreci nasıl değiştirdiği izleyin).

Sadece senin ona gönderdiğin olumlu ya da olumsuz enerjileri kullanarak, kendini üstün bir konuma getirdi. Bu durumun devam etmesini istediği için senin acı çekmeni istiyor. Ondan vazgeçtiğin zaman artık onun faydalandığı enerjileri üretmemiş olacaksın. Çünkü o senin, onun hakkında her türlü enerjiyi “soyut alanında” alıyor ve kullanıyor.

İkinizin arasında kuvvetli bir soyut bağ oluştuğu için sen eğer enerji üretirsen o doğrudan ona gidiyor. Onu görmesen de onunla konuşmasan da soyut alanda senin zihnin onun zihnine bağlı.

Bundan sonra bu enerjileri üretmeyi bıraktığında o enerjisiz kalacağı için bilinçaltı harekete geçecek ve enerjinin kaynağı sen olduğun için sana geri dönecek. Çünkü o senin ürettiğin enerji olmadan özgüvenini sürdüremez. Yeniden özgüven kazanmak için enerjinin kaynağına yani sana dönerek sorunun ne olduğunu almak isteyecektir. Hisler boyutunda onu yücelten enerjinin kaynak bilgisi ondan mevcuttur.

Bu şekilde ama başka mazeretler sana döndükten sonra, enerjinin devam etmesi için daha tavizkar olacaktır.
Ancak bu kez e senin artık onu istemiyor olma ihtimalin ortaya çıkar. Çünkü kendinin “istememe” paradigmasına koyduğun an artık sen eski sen olmayacağın için bu kez sana geri döneni kabul etme isteğin olmayabilir.

Bu örnek;
Zihinlerin, soyut matriks alandan nasıl birbirlerine bağlandıklarını uzaktan etkilediklerini ve bağlantıların enerjilerinin birbirine akması trafiği mevcuttur. Yani sadece “Hayır” ya da evet diyerek bile çok kuvvetli paradigma değişiklikleri sağlanabilir.


Alıntı
 
İstemekten vazgeçersen nasıl sahip olabilirsin ki?
Öyle bir şey söz konusu değil. Mantığa aykırı zaten.

Vazgeçmek değil de istediğin şeye bağımlı olmaktan kurtulmak mevzu bahistir.
Yani olmazsa ben bittim diyerek, aciz bir şekilde isteme deniyor.
Mutlulukla, inançla, huzurla istemenin önemi vurgulanıyor.
Anlatılmak istenen budur.

Bu yazıda da ifade ediliyor. Sandığımız vazgeçme değil bu aslında yani.

Bir şeyi elde etmenin yolunun ondan vazgeçmek olduğunu size söylesek pek inandırıcı gelmez ama biz yine de anlatalım.

İşe bir örnekler başlayalım;

Ayşe ve Ali adında iki tane konu mankenimiz var. Her ikisi de ortama bir mahallenin çocuklarıdır. 18-22 yaşları arasındadırlar.

Ayşe ortalama bir kızdır belki liseyi bitirmiştir belki bitirememiştir. Belki de Açık Öğretim’de filan okumaktadır. Öyle dikkat çekici bir güzelliği yoktur. Hatta bir çok yanını kusurlu bulmaktadır. Bir havası, tarzı, belli bir mesleği ya da geliri de yoktur.

Ayşe ciddi bir özgüven sorunu yaşamaktadır çünkü her gün çeşitli dizilerde gördüğü yaşıtları ile rekabet edecek gücü ve özellikleri kendinde görememektedir. Ne onlar kadar güzel, havalı, seksi, diri, çekici ne de onlar kadar eğitimli, kariyerli ve gelir sahibidir. O filmlerdeki kızlar gibi “asil” bir aile yerine ortalama bir aileden gelmektedir.

Hayata nasıl tutunacağını bilemez, gelinlik çağına gelmiştir ama ciddi bir talibi olmamıştır. Dahası ondan daha güzel olan mahallenin kızlarına bile talip olan çıkmamaktadır. Henüz aile ve etraf tarafından evlilik konusunda baskı altına alınacak yaşat değildir ama zaman zaman bu durum kafasına da takılmıyor değildir. “Ya evde kalırsam?” korkusu daha çok evde kalmış kızları gördüğü zaman akraba ve mahalle kızlarını gördüğünde aklına gelmekte ama bu durumu umursamamaya çalışmasına rağmen yine de kafasından çıkarıp atamamaktır.

Televizyondaki kadınlarla nasıl rekabet edecektir. Özgüveni darbeli, hüzünlü üzüntülü, keyifsiz, neşesiz mutsuz ve umutsuz bir kız olmuştur. Yaşama sevincini kaybetmiştir. Herhangi bir şey için kendisinde “yapma ve harekete geçme” enerjisi bulamamaktadır. Çok çeşitli, karmaşık uygular içinde “zihinsel bir sürüklenme” yaşamaktadır.

İşe Ayşe’nin bu durumuna “paradigma A” diyelim. Bütün bir araya gelmiş çok çeşitli enerji matematik konumlanma oluşturmuştur ve sonuç mutsuzluk ve özgüven yoksunluğudur.

Birden sahneye Ali çıkar. Ali, kendine göre doğru bir sistem kurmuştur. Genel paradigmalara uygun yaşamış, gerekenleri yapmış, kendisi ile barışık tatminkar ve mutlu bir gençtir. Bir meslek lisesinde meslek öğrenmiş çıraklık ve kalfalık yaptıktan sonra usta olmuş, askere gidip gelmiş şimdi de küçük bir atölye açmıştır.

Şimdi sıra evlenmeye gelmiştir, yine kendine göre “uygun” olarak gördüğü Ayşe ile ilgilenmekte ve onu “evinin kadını” yapmak istemektedir. Zaten birbirlerini çocukluktan beri tanımaktadırlar, Ayşe mahallenin kızıdır. (Bildiktir)
Ali, duygularını ve düşüncelerini Ayşe’ye “açar”. Onu beğendiğini, onunla evlenmek istediğini, söyler.

O andan itibaren her ikisinin de paradigmasını değişir. Ayşe “A” konumundaki çaresiz beğenilmeyen talep edilmeyen bir kız konumundan “B” durumuna, yani talep edilen istenilen, beğenilen bir kız durumuna geçer.

“Paradigma A’nın matriks alanı “Ali”nin söyledikleri ile yıkılmıştır.
Bu şekilde Ayşe’ye özgüvenini tetikleyecek bir enerji akımı Ali’in matriksinden geçmiştir.
Dış dünyaya başka gözlerle bakmaya başlar çünkü Ali’n farkında olmadan gönderdiği enerji Ayşe’nin enerji alanına yeni bir güç katmıştır.

Ayşe “B” paradigması enerjisi ile hareket etmeye başlar. Özgüveni başka bir paradigmaya, yani kafasındaki hedefe ulaşabilmek için “uygun kuvvete” ulaşmıştır. Ayşe’nin kafasında hedef her zaman dizilerdeki hayat olmuş ama bunun için yeterli özgüven enerjisine sahi olamamıştır.

Ayşe yeni özgüven enerjisini “talep edilme” paradigmasından almıştır. Sadece bundan dolayı “Ali” ye hayır der. Ali’nin farkında olmadan Ayşe’ye kattığı enerji “Ali”ye “hayır” olarak geri dönmüştür.

Gerçekte ise, yani somut dünyada somut veriler silsilesinde ne Ayşe’nin ne de Ali’nin hayatında hiçbir değişiklik olmamıştır. Maddi dünyaları somut kalırken, psikolojik dünyaları değişmiştir. Ayşe ne daha fazla güzelleşmiştir ne de Ali daha fazla yoksullaşmıştır.

Ayşe, Ali’nin evlenme teklifine “hayır” diyerek “B” paradigmasından “C paradigmasına geçer. O artık sadece “talep edilmiş” değil aynı zamanda “hayır” demiş bir kişidir. Potansiyel enerjisi daha da büyür, etkinleşir. Kafasındaki hayallere ulaşabilmek içi gerekli enerjiyi bulduğunu hissetmektedir.

Ali’nin teklifini kabul ederek bir esnafın karısı, ev hanımı olmaktansa dizilerdeki kızların dünyasına benzer bir dünyaya girmek niyetindedir. Ali ise bu duruma bir anlam veremez. Çünkü her şey “uygun-makul” görünmektedir.

Ali bir ev geçindirecek durumdadır. Eliz yüzü düzgün, karakterli, kişilikli bir gençtir. Ayşe de kendi mahallesinden biri, kendisi gibi ortalama bir insandır. İki “ortalama” insanın evlenmesinden daha “doğal” ne olabilir?

Ali, Ayşe’den vazgeçmek istemez. Onu kendisine bağlamak ve ikna etmek için çabalar göstermeye başlar. Ali farkında olmadan “Korteks Bilinçaltından” bir kız tarafından “istenmeyen adam” paradigmasından “bir kız tarafından istenen adam” paradigmasına geçebilmek için savaşmaktadır ama bunun farkında bile değildir.

Ayşe’ye hediyeler verir, ikna konuşmaları yapar, araya aracılar koyar, ilanı aşk yapar.
Ali’nin bütün bu çabaları sadece Ayşe’nin “C” paradigmasından “D” paradigmasına geçmesini sağlar. Özgüveni daha da artar, enerjisi çoğalır. Ayşe, artık bir erkeğe acı verebilecek kadar kuvvetli bir kızdır çünkü uğruna bir erkek yırtınmaktadır. Ayşe’nin potansiyel enerjisi ve özgüveni tavan yapar.

O artık dizilerdeki kızlar gibi bir erkeği parmağında oynatacak kıvama gelmiştir. Ve bu gücü elde etmek için “hayır” demenin dışında bir şey yapmamıştır. Bir “hayır” sayesinde büyük bir ruhsal dönüşüm gerçekleşmiştir.

Diğer yandan ise Ali de “A”paradigmasından “B” ve “C”, son olarak “D” konumuna geçmiştir. Artık yalvarmaya başlamıştır. Ayşe ile görüşmemekte, yüz yüze gelmemektedir. Şimdi artık “e” paradigması söz konusudur. Daha düne kadar mutlu ve düzenli bir şekilde yaşarken Ali şimdi kendini içkiye, hüzne ve mutsuzluğa vurur. Sürekli “olumsuz enerji” üretmektedir. Ayşe’yi düşünmekte, başkalarına sürekli ondan ve başına gelenlerden bahsetmekte ve ilgili düşünceler ve hayaller geliştirmektedir.

İşte, Ali’nin “e” paradigmasında oluşturduğu enerjiler, adres Ayşe olduğu için TümAn alanında (soyut matriks) doğrudan Ayşe’nin matriks alanına ulaşmakta ve ona yeni enerjiler katmaktadır.

Ali, “Ayşe” dedikçe onu düşündükçe ondan daha fazla uzaklaşır. Ali farkında olmadan Ayşe için acı çektikçe, onu düşündükçe, onu kendinden uzaklaştırmaktadır. Çünkü Ayşe yine Korteks bilinçaltında, kendine güç katan enerjilerin kaynağını Ali’nın acı çekmesinden, onu talep etmesinden kaynaklandığı “bilinçsiz-bilme” yolu ile bilmektedir.

Bu sürecin devam etmesi için Ali’nin “E” paradigmasında kalması yani acı çekerek Ayşe’ye olan aşkının “talep” sürecinin devam etmesi gerekmektedir. Ali, “E” konumunda yani bir kadına aşkına ilan etmiş, aşkından vazgeçemez halde acı çekerek kuvvetli bir anlam enerjisi üretmektedir. Mahalle meyhanesinde oturup içki içerken o sırada meyhaneye ünlü üstat-bilgin Horasani gelir.

Bir dünya adamıdır Horasan, belli bir milliyeti yoktur. Her dili ve her hali bilmektedir. Ali, son çare olarak durumunu Horasani’ye anlatır ve yardım ister.

Horasani bilmenin ve bilginin ne kadar değerli olduğunu göstermek için ondan bilgi karşılığında maddi bir şeyler ister. Ali bedel ödemeden bilgiye sahip olsaydı ne o bilgiye ne de o bilgeye değer verirdi. Bilginin bedelini aldıktan sonra Horasani şunları söyler;

“Ayşe’nin sana dönmesini istiyorsan en ondan “vazgeçmelisin” . Hem de gerçek anlamda. O zaman o sana geri dönecektir. Çünkü Ayşe, herhangi bir maddi temeli olmadan (Burada düşüncenin düşünceyi ve her ikisinin de maddi süreci nasıl değiştirdiği izleyin).

Sadece senin ona gönderdiğin olumlu ya da olumsuz enerjileri kullanarak, kendini üstün bir konuma getirdi. Bu durumun devam etmesini istediği için senin acı çekmeni istiyor. Ondan vazgeçtiğin zaman artık onun faydalandığı enerjileri üretmemiş olacaksın. Çünkü o senin, onun hakkında her türlü enerjiyi “soyut alanında” alıyor ve kullanıyor.

İkinizin arasında kuvvetli bir soyut bağ oluştuğu için sen eğer enerji üretirsen o doğrudan ona gidiyor. Onu görmesen de onunla konuşmasan da soyut alanda senin zihnin onun zihnine bağlı.

Bundan sonra bu enerjileri üretmeyi bıraktığında o enerjisiz kalacağı için bilinçaltı harekete geçecek ve enerjinin kaynağı sen olduğun için sana geri dönecek. Çünkü o senin ürettiğin enerji olmadan özgüvenini sürdüremez. Yeniden özgüven kazanmak için enerjinin kaynağına yani sana dönerek sorunun ne olduğunu almak isteyecektir. Hisler boyutunda onu yücelten enerjinin kaynak bilgisi ondan mevcuttur.

Bu şekilde ama başka mazeretler sana döndükten sonra, enerjinin devam etmesi için daha tavizkar olacaktır.
Ancak bu kez e senin artık onu istemiyor olma ihtimalin ortaya çıkar. Çünkü kendinin “istememe” paradigmasına koyduğun an artık sen eski sen olmayacağın için bu kez sana geri döneni kabul etme isteğin olmayabilir.

Bu örnek;
Zihinlerin, soyut matriks alandan nasıl birbirlerine bağlandıklarını uzaktan etkilediklerini ve bağlantıların enerjilerinin birbirine akması trafiği mevcuttur. Yani sadece “Hayır” ya da evet diyerek bile çok kuvvetli paradigma değişiklikleri sağlanabilir.


Alıntı


Vivalajuicy benim de tam olarak anlatmak istediğim buydu,tam vazgeçtiğim anda karşı tarafın geri dönmesi gayet net bir açıklık getirmişsin teşekkür ederim.İşte gerçekten vazgeçmeyi nasıl başarıcam bunu bilmiyorum:KK19:
 
Vivalajuicy benim de tam olarak anlatmak istediğim buydu,tam vazgeçtiğim anda karşı tarafın geri dönmesi gayet net bir açıklık getirmişsin teşekkür ederim.İşte gerçekten vazgeçmeyi nasıl başarıcam bunu bilmiyorum:KK19:

Duygularını serbest bırakman seni rahatlatır.
Bağımlı olmayacaksın isteğine. Burada anlaştık.

Ama çekim yasasında ayrıldığın sevgilin üstünde diretmek diye bir şey görmedim ben hiç.
O kısımda mantık devreye girmeli.
Bir şekilde karşındaki insan artık gitmişse hayatından, onu yeniden istemek ya da acı çektiğini görmeyi istemek vs. boşa kürek çekmek oluyor, senin enerjinden yiyor.

Zaten bir şekilde hayat herkesin yaptığını önüne koyar.
Eğer karşındaki haksızsa hak ettiğini bulur bir gün.

Onun dışında geri gelsin demeler benim tarzım değil.
Bu benim fikrim. O yüzden senin konuna yorum yapamıyorum.

Bulunduğun durumun seni rahatsız eden kısmından uzaklaşman için de Aykut Oğut kitapları tavsiyemdir.
Bunun dışında zaman en iyi ilaçtır.
 

işte yanlış burda ! kimseyi ölümüne sevemezsin öyle bişey yok bunu kavra ilk önce sen! seni sevmelisin :/ bence sen kendini sevmiyorsun oradan başla bende öyle yapmıştım aşk günü yaşamaktır yarını planlamadan en büyük hatayı burada yapıyoruz beklenti koyuyoruz beklentiler bize ulaşmayınca hoooop depresyonn bu tarz aşk sözlerinden düzmeceden uzak durmalısın :)
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Duygularını serbest bırakman seni rahatlatır.
Bağımlı olmayacaksın isteğine. Burada anlaştık.

Ama çekim yasasında ayrıldığın sevgilin üstünde diretmek diye bir şey görmedim ben hiç.
O kısımda mantık devreye girmeli.
Bir şekilde karşındaki insan artık gitmişse hayatından, onu yeniden istemek ya da acı çektiğini görmeyi istemek vs. boşa kürek çekmek oluyor, senin enerjinden yiyor.

Zaten bir şekilde hayat herkesin yaptığını önüne koyar.
Eğer karşındaki haksızsa hak ettiğini bulur bir gün.

Onun dışında geri gelsin demeler benim tarzım değil.
Bu benim fikrim. O yüzden senin konuna yorum yapamıyorum.

Bulunduğun durumun seni rahatsız eden kısmından uzaklaşman için de Aykut Oğut kitapları tavsiyemdir.
Bunun dışında zaman en iyi ilaçtır.


ne güzel anlatmışsın canım geçen yıl ki benim halim :) vazgeçtim ve geldi ama nasıl vazgeçtiysem daha istememiştim :KK70:
 
Olumlu bakmak olumlu seylerı hayatımıza cekmek ıcın faydalı olabılır ama bırseyı ıstemekten vazgecmek o seyı elde etmeye ne gıbı bı fayda saglayabılır kı :-/ aksıne hayal etmek basarmanın yarısıdır demezler mı,quantum dusuncede de buna benzer seylerden bahsedılıyo,neyı dusunursek o olur vb.hatta bı kıtapta ıstedıgıniz seyın resmını cızın dıyodu.bırseyden vazgecmenın onu elde etmeye nasıl fayda sagladıgı konusunda kanıtlanmıs calısma vb. Seyler var mı?

Aykut Oğut'un Evrenden Torpilim var kitabında bu açıklanıyor canım.
O şeyi zaten istiyceksin, hayal de ediceksin ama körü körüne ona bağlı kalmıycaksın.
Mesela ben evlenmek istiyorum. Evet ama sürekli bunu düşünüp kendimi mutsuz etmiycem.
Bunu isterken gene hayatıma devam edip gülümsüycem.
Kendime hayatı dar etmiycem.
Evet bu benim isteğim, hayal de kurucam ama ah evlenemedim vah evlenemedim diye hayatı kendime zehir etmiycem.
Bu konuya olan muhtaciyetim olmıycak yani.
 
X