babam konservatuarda önderbali orkestrasında müzisyeniydi. bendeki yeteneği farketip konservatuar sınavlarına soktu. benim neyin ne olduğundan pek haberim olmamasına rağmen sınava girdim. birincilikle kazandığımı babam bana haber verdiğinde aslında ne kadar güzel ne kadar önemli bir iş başardığımın farkında değildim.
taaa kiii o okulun havasını soluyana kadar. her yanım tanınmış sanatçıyla doluydu. parmaklarımın keman çalmaya müsait olduğunu söyleyip beni keman bölümüne aldılar. benim aklımsa hep tiyatro derslerindeydi. boş vakitlerimde tiyatro hocamız yıldız kenter'in derslerini büyük bir hayranlıkla seyrederdim. bir gün dersimiz boştu. gürültü kıyamet koparken birden sınıfta yıldız hocanın taklidini yapmaya başladım. bütün sınıfın sesi kesilmiş beni seyrediyor. bende son derece havaya girmiş şovumu sergiliyordum. birden kapı açıldı, hiç birimiz farketmedik ama yıldız kenter sınıf kapısının camından beni izlemiş. bir hışımla içeri girdi ve gayet sert bir ifadeyle
-yarın velin beni görsün
dedi ve çıktı.korkudan titredim babama söylersem kıyametin kopacağını biliyordum. ama mecbur babama durumu anlattım. ertesi gün babamla yıldız hocanın karşısındaydık. ben mahçup yüzüm aşağıda ellerimi nereye koyacağımı bilmeden olacakları bekliyordum. birden yıldız hoca babamı tebrik etmez mi, inanamadım yüzümü kaldırdım; gayet hoş bir tavırla
-efendim sizi kutluyorum kızınız son derece yetenekli. benim taklidimi bu kadar güzel yapan birine daha önce tanık olmadım. eğer izin verirseniz kızınızı tiyatro bölümüne almak istiyorum.ben sınıfımdaki koca adamlara tiyatroyu öğretmeye çalışırken bu küçücük kız benim taklidimi son derece başarılı yaptı. kızınız çok yetenekli ve inanıyorum yeni bir yıldız doğacak.
ben mutluluktan delirmek üzereyken ve babamdan senle gurur duydum kızım lafını beklerken babam
-bizim kitabımızda oyuncu çıkmaz
deyip son derece talihsiz, benim hayatım için düşünmeden ve bundan sonrası için hayatımın döngüsünü değiştirecek cevabı verdi. onun üzerine yıldız kenter
-efendim eğer kızınızın oyuncu olmayıp, mühendis yada mimar olmasını istiyorsanız yanlış yerdesiniz dedi. babam
-hayır yıldız hanım kızım doğru yerde ben onun yeteneklerini biliyorum. benim gibi müzisyen olmasını istiyorum. o yüzden ilginiz için teşekkür ederim ama oyuncu olmasına razı değilim dedi. bana hiç sormadan...
sonrasında keman bölümünde biraz daha devam ettikten sonra maddi yetersizlikler ve benim hevesimin kırılmasıyla okuldan ayrıldım. ama hayatım boyunca gözüm ve aklım o tiyatro derslerinde kalarak...
aslında biz hepimiz kendi isteklerimiz için bir şekilde çocularımıza yön veriyoruz onların ne düşündüğünü önemsemeden. eğer benim canım babamda orda birazcık beni dinleseydi belkide şimdi bambaşka koşullarda olacaktım...
alın yazısı dediğimiz kader mi hayatımıza yön veriyor, yoksa biz mi kadere yön veriyoruz bilemedim...
taaa kiii o okulun havasını soluyana kadar. her yanım tanınmış sanatçıyla doluydu. parmaklarımın keman çalmaya müsait olduğunu söyleyip beni keman bölümüne aldılar. benim aklımsa hep tiyatro derslerindeydi. boş vakitlerimde tiyatro hocamız yıldız kenter'in derslerini büyük bir hayranlıkla seyrederdim. bir gün dersimiz boştu. gürültü kıyamet koparken birden sınıfta yıldız hocanın taklidini yapmaya başladım. bütün sınıfın sesi kesilmiş beni seyrediyor. bende son derece havaya girmiş şovumu sergiliyordum. birden kapı açıldı, hiç birimiz farketmedik ama yıldız kenter sınıf kapısının camından beni izlemiş. bir hışımla içeri girdi ve gayet sert bir ifadeyle
-yarın velin beni görsün
dedi ve çıktı.korkudan titredim babama söylersem kıyametin kopacağını biliyordum. ama mecbur babama durumu anlattım. ertesi gün babamla yıldız hocanın karşısındaydık. ben mahçup yüzüm aşağıda ellerimi nereye koyacağımı bilmeden olacakları bekliyordum. birden yıldız hoca babamı tebrik etmez mi, inanamadım yüzümü kaldırdım; gayet hoş bir tavırla
-efendim sizi kutluyorum kızınız son derece yetenekli. benim taklidimi bu kadar güzel yapan birine daha önce tanık olmadım. eğer izin verirseniz kızınızı tiyatro bölümüne almak istiyorum.ben sınıfımdaki koca adamlara tiyatroyu öğretmeye çalışırken bu küçücük kız benim taklidimi son derece başarılı yaptı. kızınız çok yetenekli ve inanıyorum yeni bir yıldız doğacak.
ben mutluluktan delirmek üzereyken ve babamdan senle gurur duydum kızım lafını beklerken babam
-bizim kitabımızda oyuncu çıkmaz
deyip son derece talihsiz, benim hayatım için düşünmeden ve bundan sonrası için hayatımın döngüsünü değiştirecek cevabı verdi. onun üzerine yıldız kenter
-efendim eğer kızınızın oyuncu olmayıp, mühendis yada mimar olmasını istiyorsanız yanlış yerdesiniz dedi. babam
-hayır yıldız hanım kızım doğru yerde ben onun yeteneklerini biliyorum. benim gibi müzisyen olmasını istiyorum. o yüzden ilginiz için teşekkür ederim ama oyuncu olmasına razı değilim dedi. bana hiç sormadan...
sonrasında keman bölümünde biraz daha devam ettikten sonra maddi yetersizlikler ve benim hevesimin kırılmasıyla okuldan ayrıldım. ama hayatım boyunca gözüm ve aklım o tiyatro derslerinde kalarak...
aslında biz hepimiz kendi isteklerimiz için bir şekilde çocularımıza yön veriyoruz onların ne düşündüğünü önemsemeden. eğer benim canım babamda orda birazcık beni dinleseydi belkide şimdi bambaşka koşullarda olacaktım...
alın yazısı dediğimiz kader mi hayatımıza yön veriyor, yoksa biz mi kadere yön veriyoruz bilemedim...