Bu eğitimcilikten değil, duyguların akışı olsa gerek. Orada yaşarken çok sıkıntılıydım. Genç kızdım, herşey farklıydı,İzmir'den gelmiş bir İzmirli idim. Şehre inebilmek bile çok meşakkatliydi. Saatlerce dağ eteklerinden bir erkek öğrencimle yürüyerek iner yola,Erzincan tarafından gelecek bir otobüs beklerdim binmek için. Köye dönmek ayrı sorun...Yaşımdan yıllar akmıştı bir anda. İnsan nasıl olgunlaşırmış, anladım. Dağ zirvelerinden başka hiçbir şey görmek mümkün değildi köyümde. Kara kış geçti kah gözlerim kardan körleşti kah ellerim dondu turuncu mor beneklerim oldu. Dağlar buz gibi görünmeye başladı gözüme. Araba sesi mi yoksa arı vızıltısı mı diye bakıyordum duyduğum her sese bütün köylüler gibi. Ama hep iyi ki yaşadım dedim bu deneyimleri. Paha biçilmez bunlar. Birçok arkadaşımı izler sonraki eğitimimde, ne saçma, ayakları yerden kesik öneriler getirdiklerini görür, Gümüşhane'ye göz kırpardım kendimce.:) Güzel deneyimler bunlar. Şimdi aranızdan biri deseki ben Gümüşhane'nin içindeyim ve köyünü biliyorum, ne çok selam gönderir, neler sorardım...