Geri Dönüşüm Gündeliği

Günaydın fıstıklar.

Hayallerimizinde ötesinde kolaylıkla, keyifle ve neşeyle geçecek bir haftamız olsun.
Haftasonu bol bol Deniz Egece videoları izledim. Bilinçaltını, işleyişini çok güzel anlatıyor tavsiyemdir. Uygun zaman bulursanız dinleyin lütfen. Dün kardeşlerime acess bars yaptım. Bize hediyesi neler olacak merakla bekliyorum :KK200:

Epey kar yağmış bugün. Dün balkondan kapı önünde koşturan oynayan çocukları görünce çok mutlu oldum. Sabah da işe gelirken işyerlerinde kartopu oynayna selfie çekenler vardı. Epeydir kahkaha sesi duymuyormuşum onu fark ettim. Şen şakrak herkes. Bundan çok daha iyi nasıl olur?
Hayat cidden an'dan ibaret. Cuma akşamı 4 kardeş ( hepimiz yolun yarısındayız ) ve annem kol kola girip halay çektik evde ama yemin ederim altımıza işedik gülmekten kfhjdkfgkjfkhjgkk o kadar eğlenceli ve keyifliydi ki bin şükürrrr :KK36:

İnsanın vucudunun yüzde 70'i su. Yapılan bir araştırmaya göre dinlediğimiz müzikler, kendimize söylediğimiz sözler suyun kristalini etkiliyor. Bu sebeple medidatif müzikler dinleyin mümkünse sözlü olmasın. Bilinçaltı çok enteresan çalışıyor. Çok geçmiş bir tarihte mesai kaldık arkadaşımla.. Ameenooo müziği var o çalıyor ama farkında değilim o an için sanki. Sonra whatsapp durumuma "İsa sizi korusun" yazmışım. Arkadaşlarım bana yazınca uyandım. Ne alaka diye? Hergün önünden geçtiğimiz reklam panoları, insanlar,evler vs. Bize göre hiçbir anlam ifade etmezken rüyamızda diyoruz ki daha önce hiç gitmediğim bir yer gördüm. Yahut hiç tanımadığım bir adam vardı. Esasında o adamı biz mutlaka görüyoruz ama hatırlamıyoruz. Bilinç farkında değil ancak bilinçaltı adamı kayıt altına alıyor.

Bu arada kendime iyi gelecek şeylere devam ediyorum elbet. Yüzük takmayı çok seviyrum, hep imitasyon alıyordum ee belli bi yerden sonra soluyor vs. Dedim neyi kendimden sakınıyorum ki? Altın 3 yüzük aldım. Helali hoş olsun. Trendyoldan da elbise siparişi vermiştim bugün şeker pembesi elbiseyi giydim. Aynaya bakınca kendimi çok seviyorum ve diyorum ki " aslansın be! " . Çünkü niye söylemiyim:cool:

Yazıma son verirken küçük bir nor düşmek istiyorum. Bülent Germiyanlıgil di sanırım ondan dinlemiştim. Çok stres altında olduğunduzda iki elinizi iyice birbirine sürtün sıcaklığı hissedin ve ellerinizi başınızın üstünde tutun. Ben bunu yaparken " herşey yolunda ve herşey olması gerektiği gibi" diyorum içimden. Sonr derin bir kaç nefes alıp verin.:KK71:

Benden bugünlük bu kadar minnoooşlarım. Havalar nasıl olursa olsun sizin havanız hepppp iyi olsun e'mi.

Sevgiler.
 

Aşağıda güzel bir yazı var beğendim paylaşım yapmak istedim. Katkı olur umarım.​

BAŞARIDA SAĞ BEYİN VE İMGELEME GÜCÜ​

Bursa Söylem Gazetesindeki Yazım- sEMRA kOZANLI

Hayat her gün yeniden başlıyor. Hiçbir an bir ötekiyle aynı değildir. Dün dünde kaldığına göre, geçmiş tecrübeler de birer öğrenmedir. Ancak yarını imgeleme gücüyle istendik bir şekilde inşa etmek varken neden geçmişe takılıp kalalım?Yaratıcı canlandırma da denilen imgeleme; belirli bilinç durumlarını, olayları, şartları zihinde hayal etmek demektir.Başka bir tanımla yaratıcı imgeleme, yaşamımızda olmasını istediğimiz şeylere ulaşmak için hayal gücünü kullanma yeteneğidir.İmgeleme; zihinde bir fikir ya da resim yaratma yeteneğidir. İmgeleme ile fiziksel, duygusal, zihinsel ya da ruhsal düzeyde ne istiyorsak elde edebiliriz.

Etkin bir zihinsel canlandırma tüm fiziksel duyuları kullanmayla gerçekleşir. Örneğin canlandırdığımız her ne ise onu görmeye, duymaya, koklamaya, tatmaya, hissetmeye, ona dokunmaya çalışalım. Beyin; gözden gelen verileri, birbirine eklenmiş film karelerinin toplamı olarak algılar. Bunu yaparken önce uyarıları temel biçimlere, verilere, desenlere ayırır. Sonra bunları hafızamızda kayıtlı verilerle karşılaştırıp bunları duygularla, önceden yüklenmiş anlamlarla ilişkilendirir ve gördüğü her şeyi boyar.

Gerçek diye algıladığımız şeyler, sadece beynin bir işleviyse, beyni etkili kullanarak, istediğimizi yaşayabiliriz.

Bilim adamları; bir kişinin bir nesneye bakarken veya onu hayal ederken, beyin çıktılarını ölçtüklerinde, her iki durumda da beynin aynı bölgelerinin etkinleştiğini bulmuşlar.

Kısaca; bir şeyi beyinde resmedip, imgelediğimizde, gerçekmiş gibi aynı beyin dalgaları üretebiliyorsak, beynimizi ikna edip istediğimiz hayatı yaşayabiliriz.

Son yapılan bilimsel çalışmalar ve kuantum felsefesi de bunları doğruluyor. Ancak beynin bilinç düzeyi dediğimiz beta frekansından çıkarıp, alfa frekansına geçirmemiz gerekir. Çünkü beta frekansı ya da bilinç düzeyi ancak 5 duyunun algılayabildiği ile sınırlıdır. 5 duyunun ötesine geçebilmek için beyni alfa frekans düzeyine getirmek gerekir. Derin bir biçimde gevşeyip, sakin, huzurlu bir ruh haline eriştikten sonra, istediğin şeyi zihninde canlandır. Ne istiyorsan onun sana getirdiklerini hisset. Ona yoğunlaş. Ona sahip olmuş gibi hayal et. Ve normal hayatına devam et. Zamanı geldiğinde dileğin gerçek olacaktır.

Sakin, huzurlu olmanın sebebi; bilinç ile bilinçaltını dengede tutmak, hatta bilincin sesini kesip bilinçaltında alfa frekansına geçmektir.

Örneğin bir yandan para istiyorsun, bir yandan ona kötü etiketler yapıştırıyorsun. Bir yandan gelsin diye hayal kuruyorsun, bir yandan ‘bu durumda gelmez ki’ diye yorum yapıyorsun. Bir yandan para isterken öte yandan ona kötü de olsa enerji yüklüyorsun. Bu durumda parayı elde edemezsin. Bu nedenle kötü duygu ve düşüncelerden özgürleşip, nötr hale gelmek için, zihnimizi meditatif duruma getirmeliyiz. Üniversite sınavı öncesi bir öğrencim sınava çok iyi hazırlanmış, başarılı bir öğrenciydi. Ama sınavda stres, heyecan ve kaygı nedeniyle oluşacak kötü sonuçtan korkuyordu. Ona imgeleme gücüyle zihninde iki film yaşattım. Gereksiz yaşanan korku, stres ve heyecanla olabilecek en kötü sonucu hayalinde olmuş gibi yaşadı. Daha sonra olabilecek en iyi filmi yani rahat, sakin huzurla soruları çözdüğünü keyifle sınavı bitirdiğini ve başardığını zihninde yaşadı. Daha sonra yine imgelemenin gücünü kullanarak kötü filmi zihinde küçültüp tamamen yok edinceye kadar sildi. Daha sonra ikinci filmi olabildiğince güçlendirdi. Sınavdan sonra görüştüğümüzde tam da zihninde canlandırdığı ikinci filmi yaşadığını ve çok mutlu olduğunu söyledi. Ve sonuçta istediği bölümü kazandı.

Siz de; bir kez imgeleme gücünü kullanarak, buna benzer bir başarı elde edince, yaşamınızda mucizelere tanık olabilirsiniz.
 

Aşağıda güzel bir yazı var beğendim paylaşım yapmak istedim. Katkı olur umarım.​

BAŞARIDA SAĞ BEYİN VE İMGELEME GÜCÜ​

Bursa Söylem Gazetesindeki Yazım- sEMRA kOZANLI

Hayat her gün yeniden başlıyor. Hiçbir an bir ötekiyle aynı değildir. Dün dünde kaldığına göre, geçmiş tecrübeler de birer öğrenmedir. Ancak yarını imgeleme gücüyle istendik bir şekilde inşa etmek varken neden geçmişe takılıp kalalım?Yaratıcı canlandırma da denilen imgeleme; belirli bilinç durumlarını, olayları, şartları zihinde hayal etmek demektir.Başka bir tanımla yaratıcı imgeleme, yaşamımızda olmasını istediğimiz şeylere ulaşmak için hayal gücünü kullanma yeteneğidir.İmgeleme; zihinde bir fikir ya da resim yaratma yeteneğidir. İmgeleme ile fiziksel, duygusal, zihinsel ya da ruhsal düzeyde ne istiyorsak elde edebiliriz.

Etkin bir zihinsel canlandırma tüm fiziksel duyuları kullanmayla gerçekleşir. Örneğin canlandırdığımız her ne ise onu görmeye, duymaya, koklamaya, tatmaya, hissetmeye, ona dokunmaya çalışalım. Beyin; gözden gelen verileri, birbirine eklenmiş film karelerinin toplamı olarak algılar. Bunu yaparken önce uyarıları temel biçimlere, verilere, desenlere ayırır. Sonra bunları hafızamızda kayıtlı verilerle karşılaştırıp bunları duygularla, önceden yüklenmiş anlamlarla ilişkilendirir ve gördüğü her şeyi boyar.

Gerçek diye algıladığımız şeyler, sadece beynin bir işleviyse, beyni etkili kullanarak, istediğimizi yaşayabiliriz.

Bilim adamları; bir kişinin bir nesneye bakarken veya onu hayal ederken, beyin çıktılarını ölçtüklerinde, her iki durumda da beynin aynı bölgelerinin etkinleştiğini bulmuşlar.

Kısaca; bir şeyi beyinde resmedip, imgelediğimizde, gerçekmiş gibi aynı beyin dalgaları üretebiliyorsak, beynimizi ikna edip istediğimiz hayatı yaşayabiliriz.

Son yapılan bilimsel çalışmalar ve kuantum felsefesi de bunları doğruluyor. Ancak beynin bilinç düzeyi dediğimiz beta frekansından çıkarıp, alfa frekansına geçirmemiz gerekir. Çünkü beta frekansı ya da bilinç düzeyi ancak 5 duyunun algılayabildiği ile sınırlıdır. 5 duyunun ötesine geçebilmek için beyni alfa frekans düzeyine getirmek gerekir. Derin bir biçimde gevşeyip, sakin, huzurlu bir ruh haline eriştikten sonra, istediğin şeyi zihninde canlandır. Ne istiyorsan onun sana getirdiklerini hisset. Ona yoğunlaş. Ona sahip olmuş gibi hayal et. Ve normal hayatına devam et. Zamanı geldiğinde dileğin gerçek olacaktır.

Sakin, huzurlu olmanın sebebi; bilinç ile bilinçaltını dengede tutmak, hatta bilincin sesini kesip bilinçaltında alfa frekansına geçmektir.

Örneğin bir yandan para istiyorsun, bir yandan ona kötü etiketler yapıştırıyorsun. Bir yandan gelsin diye hayal kuruyorsun, bir yandan ‘bu durumda gelmez ki’ diye yorum yapıyorsun. Bir yandan para isterken öte yandan ona kötü de olsa enerji yüklüyorsun. Bu durumda parayı elde edemezsin. Bu nedenle kötü duygu ve düşüncelerden özgürleşip, nötr hale gelmek için, zihnimizi meditatif duruma getirmeliyiz. Üniversite sınavı öncesi bir öğrencim sınava çok iyi hazırlanmış, başarılı bir öğrenciydi. Ama sınavda stres, heyecan ve kaygı nedeniyle oluşacak kötü sonuçtan korkuyordu. Ona imgeleme gücüyle zihninde iki film yaşattım. Gereksiz yaşanan korku, stres ve heyecanla olabilecek en kötü sonucu hayalinde olmuş gibi yaşadı. Daha sonra olabilecek en iyi filmi yani rahat, sakin huzurla soruları çözdüğünü keyifle sınavı bitirdiğini ve başardığını zihninde yaşadı. Daha sonra yine imgelemenin gücünü kullanarak kötü filmi zihinde küçültüp tamamen yok edinceye kadar sildi. Daha sonra ikinci filmi olabildiğince güçlendirdi. Sınavdan sonra görüştüğümüzde tam da zihninde canlandırdığı ikinci filmi yaşadığını ve çok mutlu olduğunu söyledi. Ve sonuçta istediği bölümü kazandı.

Siz de; bir kez imgeleme gücünü kullanarak, buna benzer bir başarı elde edince, yaşamınızda mucizelere tanık olabilirsiniz.
Z zerema çok güzel bir paylaşım olmuş, çok teşekkür ediyorum. Ahmet abi ve Silva tekniğini izledim çok beğendim bunu da ayrıca belirteyim.. Kucak dolusu sevgiler 🥰
 
Bugün gücümüzü başkalarına verdiğimiz alanlardan bahsetmek istiyorum biraz. Hayatın içerisinde bazen o kadar bunalıyoruz ki sanıyoruz ki hiçbir çözüm yolu yok. Ve nihayetinde de sistem bizi destekler şekilde içine karışabileceğimiz şeylerle muhattap tutuyor. İş böyle olunca napıyoruz, o işi veya kişiyi kendimizden daha büyük, değerli, önemli, hayati ve gerçek kılıyoruz. Hal böyle olunca o durum ve kişi katılaşıyor ve direnç yaratıyor bizler için.

"İnsanlar ne hayatlar yaşıyor". İzin versek belki bizler içinde mümkün olacak. Niye olmasın? Niye katılaştırıp, putlaştırıyoruz? Ve fark edin bir hükme sonuca bağlıyoruz durumu;

-Nerdeeeeeee biz de o şans!

Gerçekten söz büyüdür. Neyi hayatımıza çektiğimize dikkat etmek gerek.

Bir kadın/adamı görüyoruz diyoruz ki " hayatta bana bakmaz" . Sonra o kadın-adamın yanında öyle birini görüyorsun ki " nasılll yaa" diye tepki veriyoruz. O durum senin bakış açında sınırlı ve olabilir ihtimali yok. Ama bir başkası için var. Sonsuz ve sınırsın bir kaynak mevcut. O halde bizler için neler mümkün? Sağlıkla, keyifle ve kolaylıkla.

İşyerinde, aile içinde gördüğümüzde dayanamadığımız,enerjisini sevmediğimiz insanlar oluyor. Ee mecbursun da yanyana gelmeye. İlkin kendinizi doldurmayın. Fit fittt konuşmasın zihniniz. Müsaade etmeyin. Bazen de bir başkasının düşüncesini, bakış açısını satın alıyoruz. Buraya da dikkat edin lütfen.

Böyle bir durumu fark ettiğim de kendime söylediğim ilk şey şu: bu gerçek mi? Ve bu düşünce bana mı ait? O gün içerisinde yine soruyorum kendime; ben burda neyi biliyorum diye. Enerjiyi, hissi algılamaya çalışın. Eğer ağırlık varsa bu düşünce benim bedenimde nereye sirayet ediyor, bir bakıyorum. Daralıyor muyum, boğuluyor muyum, gögsümde baskı mı oluyor. Kollarım ellerim mi karıncalanıyor. Bu insan bana birini mi hatırlatıyor? Öncelikle var olan hissin tamamına kabul verin. Ve tüm bunları yaparken de sakin ve dingin bir ortamda olun. Bu hissin, duygu ve düşüncenin size hizmet edip etmediğini kontrol edin. İşinize yaramıyorsa derin nefesler alıp bu hissi serbest bırakıyorum deyin.

O insanı nötr hale getirin. O yargılar, hükümler, sonuçlandırmalar işi ebrbat bir hale getiriyor. sadece orada olmasına izn verin. Burnunun ucunda kırmızı bir top varmış gibi düşünün. Komik hale getirin. Önemsiz hale gelsin ki gücünüz size hizmet etsin.

Gücümü sana vermekten vazgeçiyorum. Güç bende artık! Heeeemannnn!


Hhahahjrhkjhgkj çizgi film vardı ya. Onun gibi düşünün.


Ancak şu çok önemli; " haydi pozitif düşünelimmmm hayat çok güzel ve herşey şahaneee " durumu bir ütopyadır. Siz söylediğiniz şeye inanmıyorsanız bunların hepsi koca bir balondur. Net ve irade sahibi bir kişilikle yol almak lazım. Ben birşeyleri değiştiriyorum kararı.
OL-YAP-SAHİP OL!

Ben burda neyi değiştirebilirim? Bu durum ben dahil bütüne nasıl hizmet edebilir?

Soru sorun. Alan açın kendinize. Bir sürü ücretsiz seanslar, temizlikler yapılıyor youtubeda. Keyifli hale getirin. Aracı kılın elinizdeki imkanları.

Başkasına verdiğiniz gücü de geri alın. Siz başaracaksınız çünkü. Güç sizsiniz. O psikolog, psikiyatrist, o ilaç, o hoca size iyi gelecek ama kurtarıcınız olmayacak. Hepsi size bildiklerinizi hatırlatacak. Niyet edin. Ve inanın. İşin özü; inanç ..

" Kimi veya neyi nerede kendimden büyük, önemli ve gerçek kıldıysam her birini yıkıp yaratımını iptal ediyorum. Ve bunu yaratan tüm enerjimi serbest bırkaıyorum. Kendin olmanın nasıl hissedildiğini biliyor ve anlıyorum. Bunu yaşamanın KOLAY ve MÜMKÜN olduğunu biliyorum. Ve buna izinliyim. "

Tek bir şeye odaklanın.
Herşey mümkündür. Zihni susturun. Doğru, yanlış, iyi, kötü yoktur.
Sadece izin verin olana.

Sevgiler.
 
Birşeye kendini değer görmek, layık görmek. O kadar önemli ki. Hani bir reklam var; siz buna değersiniz diye. Muazzam birşey bu!

Dün telefonla görüşüyorum, o an aklımdan da şeyi geçiriyorum; günün hediyesi ne acaba diye.
Telefonu kapadım. Bize su getiren firma pilav-tavuk döner satışı yapmaya başlamış. 5 paket göndermişler tadın diye. Dedim bundan daha iyi nasıl olur? Eve geldim ablam seviyorum diye pilav yapıp bırakmış. Durup bakınca küçük şeyler ama mutlu olmama sebep hepsi.

Step tahtası sipariş ettim geldi. Yansın yağlar :KK53: Hergün vucudumu at kılı fırçasıyla fırçalıyorum. Masaj gibi. İyi geliyor. İki gündür gayet başarılı ilerliyorum. Biotin hapımı da aldım. Kahvemi içtim. Mis!

Ne demiş Osho;

" ne olacağın hakkında bir fikrin olmadan dünyada yaşa. bir kazanan mı yoksa kaybeden mi olmanın hiçbir önemi yok. ölüm her şeyi senden alır. kazanman ya da kaybetmen maddesel bir şey değildir. önemli olan tek şey oyunu nasıl oynadığındır. hoşuna gitti mi oyunun kendisi? o zaman her an bir coşku anı."

Kazanan tutumuyla hareket etmek ve olana eyvallah diyebilmek..
Benim için daha çok eğlence ve kolaylıklık ne gerektirir? Başka neler mümkün?

Baldan tatlı ve kolaylıkla keyifle geçen bir gün olsun.
Sevgiler.
 
"BİR BALIKTAN UÇMASINI BEKLEMEK APTALLIKTIR."

Herşey mümkün derken bazı şeylerin elimizde olmadığının da farkında olmamız gerekiyor sanırım. Bizim için, hayal ettiğimiz şey için nelerin mümkün olduğunu görmek, gayret etmek.. Gerçekten istediğimiz şeyler için ne kadar çabamız var? Sadece diliyor muyuz, öylece, oturduğumuz yerden bir sihir/büyü/ mucize mi bekliyoruz. Hayır! Asla gerçekleşmeyecek.

Çok direnç var hayatımızda. Hiçbirşeyi olduğu gibi kabul edemiyoruz. Sürekli düzeltme isteğimiz var. İşimiz/eşimiz/ailemiz vs. oysa herşey bizim bakış açımızda güzel-iyi-kötü-çirkin.. Yargı üstüne yargı, şikayet üzerine şikayet.

Ben burda neyi değiştirebilirim?
Hangi seçimleri yapabilirim?
Bugün beni mutlu edecek olan şey nedir?

Sorun ve bırakın. Olasılıklara açın kendinizi. Nedenlerin içinde boğulmayın, yaşadığınzı boktanlığı geeçerli kılacak birşeye ihtiyacınız yok çünkü.
Kazanan tutumuyla hal alın. Ve ilerleyin. Ama bazen dövünüp, ağlayacak zamanlarımızı da yanlış kılmadan, insan olduğumuzu, kırılıp üzülebileceğimizi yok saymadan yürüyelim bu yolda.

"Hayat herşeyin üstünde ve ötesindedir."

Yol uzun ama gençliğimiz var :eğlence:
Sevinçten ağzınızın kulağınıza varacağı şahanelerle geçsin gün..
Kendinize şefkatli yaklaşın çünkü siz buna değersiniz.

Sevgilerimle.
 
ATALARDAN GELEN YÜKLERDEN ARINMA
Tüm zaman, mekan, boyut, frekans, evren, yaşamlarımda, ezelimdeki, ebedimdeki ve tüm nesillerimdeki Adem ve Havva’ya kadar olan tüm atalarımla ya da tüm varyasyonlarımın tüm atalarıyla aramdaki ; yükselmemi engelleyen tüm bağlılıklarımı,tüm özdeşleşmelerimi, dolanıklıklarımı,düğümlerimi,köklenmelerimi, çıkmazlarımı, onlardan bana aktarılan; tüm ruh parçalarını, empatik algılamaları, imajları, kimlikleri, duygu - düşünce ve davranışları, travmaları, şokları, endişe, kaygı, huzursuzluk ve korkuları, kıtlık-kurban bilinçlerini, yargıları, kök inançları, karmaları, her birinin her hangi bir seviyede yapmış oldukları tüm söz-sözleşme- yemin- ant ve anlaşmaları, ah-lanet-beddua-göz-nazar-büyü-stress ve tüm negatif enerjileri, onların yarım kalmış deneyimlerine olan sadakatimi, onlara ihanet etmemek için kendimi sabote etme ve deneyimlerini devam ettirme zorunluluklarımı, onlara yardım ederken kendi özümü yaşamama zorunluluğumu, ölüme doğru ve aynı son için takip ettiğim kopyaladığım tükenmeleri, din-dil-kültür-miras bağlılıklarımı, yaşamış oldukları haksızlık, suçluluk ,affedememenin bende oluşturduğu blokajları, düğüm ve dirençleri, onlardan gelen tüm yıkıcı davranış modellerini, anne karnında olduğum süre boyunca hepsinden bana gelen bende kayıtlanarak benim karakterim sandığım tüm aydınlık olmayan kopyalamaları, yıkıcı hücresel anıları, dışlanmışlıkları kabul ediyorum.
  • Sorumluluğu %100 alıyorum.
  • Hepinizin varlıklarınızı onurlandırıyorum.
  • Burada açığa çıkan ve çıkmayan atalarımla ilgili tüm blokaj düğüm ,direnç ve negatif kayıtlar; hepsi açığa çıkarılsın.
  • Atalarımdan bana aktarılan tüm negatif etki varlığımın, DNA’mın, seviyelerimin tamamından sonsuza dek kaldırılsın.
  • Şimdi ve burada bütün planlarda tüm zaman mekan boyut frekans evren ve yaşamlarda sonsuzluk boyunca ezelimde ebedimde ve tüm nesillerimde sizleri serbest bırakıyorum.
  • Şimdiye kadar sizlere vermiş olduğum tüm görev ve hizmet noktalarını hükümsüz kılıyorum, iptal ediyorum.
  • Ölmüş, ışığa gidememiş tüm atalarım yaradanın ilahi nurdan ışığına gönderilsin.
  • Sevgiden olmayan tüm enerjik ve eterik bağlar kesilsin.
  • Atalarımla yapmış olduğum tüm öğreti kontratları bitirilsin.
  • Atalarımla aramda öğretmen ve öğrenci olarak aldığım roller iptal edilsin.
  • Beden hafızamdan atalardan akan; benim yükselmemi engelleyen negatif her türlü kayıt sonsuza dek silinsin.
  • Ataların Egrogeresinden ve atalarla ilgili akan negatif kollektif bilinçten kendimi serbest bırakıyorum.
  • Atalarımdan kalan yükleri yaşama zorunluluğundan hem kendimi hem diğerlerini serbest bırakıyorum.
  • Atalarımla aramdaki tüm dolanıklıklar, düğümler çözülsün.
  • Tüm anlaşmalar iptal edilsin.
  • Tüm deneyimler tamamlansın.
  • Tüm dersler bitsin.
  • Burada açığa çıkan her ne varsa tamamınız tüm seviyelerimden çıkarılsın, iptal edilsin ve yaradanın ilahi nurdan ışığına gönderilsin.
  • Açılan tüm boşluklara yaradanın ilahi nurdan ışığı, koşulsuz sevgisi, yaradanın ilahi şifası ve mucizeleri dolsun.
  • Yaradanın ilahi nurdan ışık çağlayanı tüm yaşamıma, tüm hücrelerime,tüm bedenime, tüm moleküllerime, tüm hayatıma aksın.
  • Şimdi şu andan itibaren tüm atalarımı başta annemi ve babamı affediyorum.
  • Anne ve babamı bilerek ya da bilmeyerek yaptıkları hataların sorumluluğundan ve suçluluğundan azad ediyorum.
  • Anne ve babamı affetdikçe; eril-dişil enerjim dengeleniyor ve tüm neslim şifalanıyor.
  • Sonsuzluk boyunca benim ve tüm atalarımın ruhları arındırılsın, bağışlansın, yükselsin.
  • Tüm bedenim, zihnim, yüksek benliğim, tüm seviyelerim yaradanın ilahi nurdan ışığıyla, şifasıyla, koşulsuz sevgisiyle ve mucizeleriyle dolsun taşsın. Şimdi şu andan itibaren yaradana kendimi ve her şeyi tam olarak teslim ediyorum.
  • Ben insanım ve elimden gelen tüm arınmaları, sevgi boyutunda erdemli seçimleri yapıyorum ve ötesi için her şeyi yaradana bırakıyorum..
  • Yaradanın benim tasarlayabileceğimin hayalimin algımın da ötesinde mucizeleri hayatıma çekmeye niyet ediyorum..

"Okşan Yücel."
 
Hiçbir şey orijinal değildir. Hayal gücünüzü gazlayan, sizi ilhamla titreştiren her yerden çalın. Eski filmlerden, yeni filmlerden,
müzikten, kitaplardan, resimlerden,fotoğraflardan, şiirlerden, rüyalardan, rastgele sohbetlerden, mimariden, köprülerden, tabelalardan, ağaçlardan, bulutlardan, ışık ve gölgelerden beslenin. Sadece ve sadece ruhunuza seslenen şeyleri malzeme alın. Bunu yaparsanız işiniz (ve hırsızlığınız) özgün olur. Özgünlük paha biçilmez, orijinallik safsatadır. Bunları yaptıktan sonra da hırsızlığınızı saklamakla uğraşmayın, tam tersine değerini bilin. Jean- Luc Godard’ın “Nereden aldığınız değil, nereye götürdüğünüz önemlidir” sözünü hep aklınızda tutun.
Jim Jarmusch
💫
 

YARATIMLARIMIZ HAKKINDA - Sibel Kavunoğlu​


Kullandığınız kelimeler yaşamınızı etkiler. Yeterli miktarda söylendiğinde ise gerçek olur. Şu anda yaşadıklarınızın, sahip olduğunuz olumlu ya da olumsuz inanç ve duygularin ürünü olduğunu biliyor musunuz?
Yaşamınızda farkında olarak kuvvetlendirdiginiz, en cok yöneldiğiniz olaylar ve deneyimler hayatınızı şekillendirmekte, kısıtladıklarınız ise yaşamınızda engel ve blokajlar olarak kendini gostermektedir. Bunun sebebi, bizi biz yapan inanç ve duygularimizin %88’inin bilincaltinda depolaniyor olması; sadece ve sadece %12’inin bilincimiz dahilinde olmasıdir. Yaşamınızda engel ve blokajlara sebep olan duygu ve inançlarınızı kısıtladığınızda, yaşamınızın her yanında bolluk enerjisini deneyimlersiniz.
Daha basite indirgersek ağzınızdan çıkan her cümle, düşündüğünüz her şey hayatınınzın gündemini oluşturur. Örneğin “Maddi olarak karşılayamam” şeklinde bir cümle sarfettiğinizde “Karşılayamadığım için bolluğu almam mümkün değildir“ demek istiyorsunuzdur. Veya “Kilo Vermem lazım” dediğinizde ise “ Versem bile kilo almaya devam edeceğim” demek istiyorsunuzdur.
Bu yüzden de arzu ve isteklerinizi gerçekleşmediğinde “İşte şu olmasaydı olmazdı” , “ Aslında onun suçu” gibi suçlamalarda bulunmanın bize faydası olmaz. Burada önemli olan yaratımın sorumluluğunu almaktır. Yani “Maddi olarak Karşılayamam” cümlesini kullandığınızda yaşamınıza bolluğun girmeyeceğini baştan kabul edin.

Düşüncelerinize ve ağzınızdan çıkanlara hakim olamıyorsanız niyetinizi pozitife çevirmek alternatif bir uygulama olabilir. Dışarıda her ne oluyor ise içinizde ve niyetinizde olan odur. Bu yazılanlar anlamlı gelmiyor ve mevcut düşünce ve algılarınızı aynı düzeyde tutmaya devam ediyorsanız şu anki güvenli alanızda kalmayı seçiyorsunuz demektir ki bu tamamen sizin bileceğiniz bir şeydir. Deneyimleriniz her ne kadar arzulamadığınız şeyler olsa da ne olur ise olsun ne yapacağınızı sorunları nasıl çözümleyeceğinizi, nerelere başvuracağınızı ve nasıl bastıracağınızı çok iyi bildiğiniz için mevcut durumu korumak size daha güvenli gelmektedir. Ancak sonraları küçük bir teknik sorun oluşur. Şu an yaşadıklarınızın ötesinde her hangi bir alternatifin olmadığını düşünürsünüz.

Özel seans ve kişisel gelişim seminerlerime katılanlara öğrendikleri yöntemi hayatlarına almalarının öneminden bahsederim. Örneğin günde sadece 10 dakikalarını ayıracak nefes çalışmalarını yapmalarını tavsiye ediyorum. Bazıları yapar ve sonuçlarından faydalanır. Bazıları ise sadece bilir ama uygulamaz, olanı yaşamaya devam eder ya da farklı bir yöntemi denemeyi seçer. Kendisi yerine başka bir şeyin veya bir tekniğin olan her ne ise onu düzeltmesini bekler. O an için güvenli alanında kalır. Bu o kişi için o anda seçimi yapılacak en mükemmel seçimdir. Çünkü o anda o zamanda biraz daha öğrenmeye, deneyimlemeye ve seçimini hissetmeye ihtiyacı var demektir.
Hatırlanması gereken bir şey vardır ki kişi acı ve üzüntüde iken objektif olamaz. Kendisi için iyi olanı bulmaya çalışsa dahi acı ve üzüntüde iken taraf tutar. Objektif olamaz. Objektif olabildiğimiz tek an neşe ve çoşkuda olduğumuz anlardır. Neşe ve çoşkudayken ağzınızda olumsuz bir cümle dahi çıkmaz. Kendi gerçeğinize ulaşturmanız, sorunları çözmeniz kolaylaşır.
Ben hep neşe ve çoşkudayken karar vermeyi seçerim. Siz de deneyin ;


“ Ruhları harekete geçiren asıl duygu , “neşe”dir”
 
DENEYİM= BEDEN
BİLGİ= ZİHİN

Bilinçaltı tekrarla öğreniyor. Her sabah kalkıp dişimizi fırçalamak, su içmek, ofise gelir gelmez bir kahve yapmak. Hepsi o kadar sık yapılmıştır ki artık otomatik pilottan işlev görmeye başlamışızdır. Düşünmeyiz dahi! Bu sebeple hep ne diyorum, önce neyi neden yaptığımızı fark edicez. Bir şeyi değiştirme kararı aldığımızda bedenimize, zihnimize bakıcaz ne oluyor ne bitiyor diye. Kontrolü ele almamız gerek. İlkokul çocuklarına sayfalarca alfabeyi yazdırmak gibi. Olmak istediğimiz, hayatımızda yer edinmesini dilediğimiz şeyi mıh gibi kazıyacaz benliğimize.

Tekrar. Tekrar. Tekrar.
Bir tekerleme misali.

Ve açık olun yeniliğe.

"İki günü aynı olan ziyandardır."

Hayat baktığınız yerden işliyor. İstesek de böyle istemesek de.
Ne demişler; beş dakika da değişir herşey.

Zam ayı malum. Hesap yapıyorum şu kadar olacak, bu kadar da olursa şöyle olur. Sonra bir saniye dedim, hep diyoruz ya soru sor alan açılsın. Dedim bu tutum bana kazanç sağlar mı, hayır. O halde bir kazanan tutumu takınmam lazım.

-Hayattan hakkımı almamın nasıl bir his olduğunu biliyorum ve buna izinliyim. Hakkım olanı almanın KOLAY ve MÜMKÜN olduğunu biliyorum. Ve öyle de oldu.

Tekrar tekrar tekrar. Ve arada para-bolluk bereket müzikleri var onu indirdim dinledim.
Ne oldu dersiniz? Bingo! hayal ettiğimden de fazlasını aldım :cool:

Bu sebeple bakış açısı realitinize yaratır diye demiyor boşuna Gary Douglas.

Hediyesi, güzelliği, kolaylığı nedir deyin. Algınızı, ilginizi oraya ilişkilendirin.

OL_YAP_SAHİP OL!

Hayat siz ne yaparsanız odur.
Günün baldan tatlı geçmesi dileğiyle efendim.
Sevgiler.
 
İnsanlar acımızı alsınlar diye bıkmadan usanmadan onlara hikayeler anlatıyoruz.

-Sen benim ne çektiğimi bilmezsin, hep çile hep çile. İşte görüyorsun mücadele ediyorum ama pes etmem! Allah sabrını veriyor.

Öyle bir yerden işlemeye başlıyor ki hayat tam dillendirdiğin yerden. Sabır isterseniz sabırla sınanacak şeylerle imtihan olacaksınız. Hayat böyledir. Kime nasıl bakarsanız kendinizi görürsünüz. Ne yani o pislikle ben aynı mıyım? Elbet değilsin ama o insanı hayatına neden dahil ettin ve seni nasıl aynalıyor oraya bir bak. Öfke duymadan, nefesine odaklanarak. Kuş bakışı. O insanın gerçekten size söyleyeceği bir şey olsaydı ne olurdu? Ne ararsan içinde ara diyorlar. Sorun bakalım burda alıp kabul etmediğiniz nedir?

Ne yapıyoruz? Psikologa gidiyor ve eşim böyle, annem şöyle deyip dem vuruyoruz. Yorulmak bilmeden onların hayatımızı nasıl boktan bir hale getirdiklerini anlatıyoruz. Gerçek bu doğru mu? Ve böyle mi gerçekten? Peki ben bu hayatın neresinde söz sahibiyim?

Mutluluğunuz bir başkasının kontrolünde olmasın. Gücünüzü dışarıya-olaylara vermeyin. Böyle olursa mutluyum yoksa herşey berbat halinden bir çıkın ne olur. O elbiseyi giymek için de özel bir günü beklemeyin.

Canım Halis Şahiner hocam hep der ki;

-Bugün seni ne neşeli kılardı?
-Bugün seni ne mutlu ederdi?

Günün keyfini ve hediyesini yakalayın. Onu siz gerçekleştirin. Şarta bağlı mutluluk, mutluluk değil bir sonuçtur.

Kabul edilmeli ki; hayat ne geçmiş, ne gelecektir. Tam olarak şuan'dan ibarettir.
Şifa andadır.

Keyfinizi ve ağzınızı kulağınıza vardıracak güzellikleri görebilmeniz dileğiyle efendim.

Sevgiler.
 
İnsanlar acımızı alsınlar diye bıkmadan usanmadan onlara hikayeler anlatıyoruz.

-Sen benim ne çektiğimi bilmezsin, hep çile hep çile. İşte görüyorsun mücadele ediyorum ama pes etmem! Allah sabrını veriyor.

Öyle bir yerden işlemeye başlıyor ki hayat tam dillendirdiğin yerden. Sabır isterseniz sabırla sınanacak şeylerle imtihan olacaksınız. Hayat böyledir. Kime nasıl bakarsanız kendinizi görürsünüz. Ne yani o pislikle ben aynı mıyım? Elbet değilsin ama o insanı hayatına neden dahil ettin ve seni nasıl aynalıyor oraya bir bak. Öfke duymadan, nefesine odaklanarak. Kuş bakışı. O insanın gerçekten size söyleyeceği bir şey olsaydı ne olurdu? Ne ararsan içinde ara diyorlar. Sorun bakalım burda alıp kabul etmediğiniz nedir?

Ne yapıyoruz? Psikologa gidiyor ve eşim böyle, annem şöyle deyip dem vuruyoruz. Yorulmak bilmeden onların hayatımızı nasıl boktan bir hale getirdiklerini anlatıyoruz. Gerçek bu doğru mu? Ve böyle mi gerçekten? Peki ben bu hayatın neresinde söz sahibiyim?

Mutluluğunuz bir başkasının kontrolünde olmasın. Gücünüzü dışarıya-olaylara vermeyin. Böyle olursa mutluyum yoksa herşey berbat halinden bir çıkın ne olur. O elbiseyi giymek için de özel bir günü beklemeyin.

Canım Halis Şahiner hocam hep der ki;

-Bugün seni ne neşeli kılardı?
-Bugün seni ne mutlu ederdi?

Günün keyfini ve hediyesini yakalayın. Onu siz gerçekleştirin. Şarta bağlı mutluluk, mutluluk değil bir sonuçtur.

Kabul edilmeli ki; hayat ne geçmiş, ne gelecektir. Tam olarak şuan'dan ibarettir.
Şifa andadır.

Keyfinizi ve ağzınızı kulağınıza vardıracak güzellikleri görebilmeniz dileğiyle efendim.

Sevgiler.
Çok güzel bir paylaşım 🥰🥰
 
Günaydın. Aşkla, huzurla, mutlulukla ve kolaylıkla dolu bir gün olsun.
Bugünün bize hediyesi nedir? Kolaylığı nedir?
Bundan daha iyi nasıl olur?

Hayatta neyin olacağına ya da olmayacağına karar verdik ki sürekli aynı sıradanlıktan, sıkışıklıktan ve boktanlıktan işleme devam ediyor ve bize hizmet etmiyor? Şuan bunu yaratan tüm enerjimizi, açığa çıkartıp, görünür kılıp, ihbar edip, itiraz edip, geçersiz kılıp, yıkıp yaratımını iptal edebilir miyiz lütfen?

EVEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEETTTTTTTTTTTTTT!

Ne diyorlar; ağzınızı cesaret vermek, övmek ve yüceltmek için açın. İnsanları üzmeyin ve onların şevkini kırmayın. Ama ben hiçbir şey söylemiyorum ki de demeyin. Bazen hiçbir şey söylememek ve cesaret vermemek de cesareti kırmaktır.

" İncinmişler, incitir."

Çoğunlukla acılarımızın bedelini masumlardan çıkartıyoruz çünkü. Kendimizi, bedenimizi alıp kabul edelim ve önce kendimizi affedelim. Kendimizi yaptıklarımızdan, seçimlerimizden dolayı affedemiyoruz ve bu gerçekle hiç yüzleşmiyoruz. Tüm dünya hatalı ve hasta ama biz işin hep masumuyuz. Başkalarına ya da diğer şeylere sonra bakarız olur mu? Hayat zor olmak zorunda değil. Hiç değil! Bu zorunluluktan ayrıştırın kendinizi. Tanımlamalarınıza dikkat edin. O yüzden ısrarla kendinizi, duygu-düşüncelerinizi yakalamaya çalışın diyorum. Hayatın zor, insanların kötü olduğuna inanıyorsanız hep sizi destekleyecek olaylarla sınanacaksınız ta ki dersinizi alana kadar.

Hayatın yaşanilir bir yer olduğunu ve bunun hakkınız olduğunu da lütfen hatırlayın..


Şimdi zamanı mı? Şimdi değilse ne zaman?

Derin bir nefes alalım. Alırken göbek şişsin, verirken karnı içeri çekelim. Nefesi ağzımızdan verelim. Acele etmeden nefesi hissederek.
Tekrar.
Tekrar.
Ve benden sonra tekrar edin :
"Kendimi, bedenimi sevmenin, alıp kabul etmenin, tüm kusur ve noksanlığımla var olmanın kolay ve mümkün olduğunu biliyorum.. Bu yaşıma kadar yaptığım seçimlerin beni buraya taşıdığını biliyor ve anlıyorum. Kendimi ve bedenimi affediyorum. "

Herşey mümkündür efendim. Ama siz bunu seçecek misiniz?
Sevgiler..
 
Halis Şahiner hocamın paylaşımı. Katkı olması dileğiyle;

İstek ve arzularımızın gerçekleştirme yolundaki en önemli şey önce enerji dalgası yaratmak ve sonra o enerji dalgasını devam ettirmektir. Bu nedenle istek ve arzularımızın enerjisini canlı tutacak zihinsel ve fiziksel desteklere ihityacımız vardır. Çoğunlukla bu destek, istek ve arzularımızı gerçekleştiren olduğumuzda nasıl hissedeceğimizdir. Eğer istek ve arzularımızını gerçekleştirmek kalbimizi titretiyorsa onun için bir şey yapmak bizim için keyifli ve eğlenceli olacaktır. O nedenle istek ve arzularımıa sahip olduğumuz durumu imgeleyip bize ne hissettiriyor kontrol etmek bizi gereksiz enerji sarf etmek kurtarır.

Sorun: beni ne mutlu ederdi, ne neşeli kılardı?

Ve onları imgeleyin. İyi hissetiriyorsa kalbinizi titretiyorsa onlara sahip çıkın ve onların peşinden gidin.

Bunların ortaya çıkması için ne gerekir?

Enerjiyi takip edin. Göreceksiniz çok fazla çaba harcamadan istediğiniz şeyler ortaya çıkacak bile.
Bundan daha iyi nasıl olur?
Daha başka neler mümkün?
 
“Bilinç ve birlik herşeyi kapsar ve hiçbir şeyi yargılamaz. Bu başkalarının hayatını yargılamadan kendi hayatınızın, her anında var olarak yaşayabilme yeteneğidir. Herşeyi alıp kabul edebilmek, hiç birşeyi yargılamadan, tüm evrenin olduğu gibi olmasına izin verebilmek yeteneğidir. Eğer hiç bir şey hakkında yargınız yoksa, herşeyi sizin olması gerektiğini düşündüğünüz şekilde değil, nasıl olsa daha iyi olurlarsa öyle değil, sadece her neyse aynen oldukları gibi görebilirsiniz. Bu alanda herşeyi değiştirip dönüştürebilir ve hayatta arzu ettiğiniz her şeyi şimdi sahip olduklarınızdan ve hayal edebileceklerinizin de ötesindeki herşeyi yaratabilirsiniz.”
– Gary Douglas, Access Consciousness®’ın Kurucusu-
 
Yepyeni bir ay. Neşesiyle, keyfiyle ve kolaylığıyla hayatımızda yer bulabilmesi için neler mümkün?
Herbirimize yüzümüzü güldürecek şahanelikler getirsin.

Hayat her gün eksiliyor; geçmişi temizle. Kaygılarından kurtul..
Derin nefes almak, insanlarla ve olaylarla uğraşmaktan daha faydalıdır.

Sevgilerimle.
 
3 seanslık cilt bakımımdan sonra işlemi yapan yere teşekkür mesajı gönderdim. Akabinde önce sonra fotoğrafımı gönderdiler. Şok oldum! Fotoğrafı kime göndersem inanamıyor. Şükürler olsun bu zamana kadar o kadar çok işlem yaptırdım ve dünya para harcadım ama ilk defa bu kadar güzel ve net bir sonuç aldım. 3 seans daha almak istedim 2 ay ara vermemiz gerek dediler. Beklicem. Daha önce altın iğne yaptırdım iyi sonuç aldım sanırken son işlemden sonra diyorum ki esamesi okunmaz.

Bu arada access bars 3.eğitimim olacak ay içinde.İlk eğitimimi 2018 de aldım. 2019'da ikincisi.
Yarın izin işimi halledicem.
Bundan daha iyi nasıl olur?
Başka neler mümkün?

İçimde çok güzel hisler var. Bakalım bana hediyesi neler olacak.
Sevgilerimle.
 
Hayatı, direnç gösterdiğiniz yerden yaratıyorsunuz.

Katılaştırdığınız, sınırladığınız, bu hayatta olmaz deyip mühür bastığınız herşeyden özgürleşin. Ve yargıyı bırakın!
Herşey mümkündür.
 
X