Çok teşekkür ediyorum.
Aslında üniversitedeyken sadece derslerimi en iyi şekilde geçmeye odaklandım, sonrasında Erasmus sınavını dereceyle geçebilmek adına sürekli ders ders ders düşündüm. Küçük hedeflerle ilerlemek ve adım adım gitmek istedim. Üniversitenin 3. sınıfında gelecek kaygılarım başladı, o zaman da çok iyi işler bulacağımı düşünüyordum zaten, bölümüm edebiyat olabilir fakat ben 2 dilde de öğretmenlik yapabiliyorum (Hem üniversitemin hem de pedagojik formasyonun verdiği sertifika ile) fakat bakıyorum ki rekabet inanılmaz artmış, bölümüne uygun olmayan insan bile öğretmenlik başvurusu yapıyor, bu da canımı sıkıyor. Bir yıl kadar kendimi dinlenmeye ve hayatıma şekil vermeye adadım, sevdiğim şeyleri yapıyorum bu sıralar yaklaşık 10 ay oldu ve ben de yavaştan ilanlara bakmaya başladım fakat geri dönüş alır mıyım bilmiyorum.
siz öğretmen olarak atanabiliyor musunuz?
öğretmen olarak atanabiliyorsanız sizin KPSS ile yapabileceğiniz en mantıklı şey bu
çünkü genel atama -4001 dedikleri kadrolar için 90-95ler gerekir onu da elektronikçiler, fizik öğretmenleri vs. alıyor. yani sayısal altyapılı olmak lazım ki matematik yapsın o kadar puan alsın.
KPSS'de filoloji mezunu kişi herhalde senede 2 kişi bile almıyorlar, öğretmen ise ing. için de tercih verebiliyorsanız hele, gidersiniz. (almancacı kuzenim var fransızcası kuzenim var ilk sene olmasa da 2. sene gittiler hem de büyükşehirlere atandılar yani ücra bir yere filan değil, sınıf öğretmeni gibi olmuyor dilciler).
yurtdışı için YLYS diyen olmuş. bu çok mantıklı.
onun dışında diyeceklerim var ama alınmayın gücenmeyin (not: doktoram var yurtdışından, fransa'da da bir süre çalıştım)
ABD'de de "dil okudum" (linguistic veya filoloji) derseniz "ha işsizsiz yani" derler.
bu bölümleri (bu bölümler dediğim: filoloji, sanat tarihi, felsefe vs.) ailesinin durumu iyi olan, dünyayı gezme görme şansı olan, 2 tane dili zaten okula gitmeden önce biliyor olan insanlar, title için okur. ya da siyasetçi eşi olacak kızlar, klas diye okur.
kalanlar community college'larde part-time lecturer olabilmek için ya da research asistan pozisyonu bulmak için uğraşır.
benim doktoram avrupa, avrupada mesela belçikalı abi zaten 4 tane dili anadil olarak konuşuyor
fransanın anadili fransızca olan 4082649 tane sömürgesi var oradan zibil gibi adam geliyor.
yani çok çok çok iyisinizdir. galatasaray mezunu, elit bir aileden gelen aşırı kültür altyapısı olan bir kişisinizdir sorbonne'a gidersiniz sırıtmazsınız...olur olmaz değil.
Ama ortalama türkiyeden mezun kişinin avrupada dil alanında yapabilecek pek bir şeyi yok. eğitim sistemine uyum sağlamakta bile zorlanırsınız.
gerçek bu.
kalıcı olarak gidenlere bakın ya yazılımcıdır ya denizcidir ya petrolcüdür. ya da pozitif bilim alanında araştırmacıdır vs. sizin alanınızda olmaz demiyorum ama gerçekten zor diyorum (bir de çok eskiden 80 ihtilali zamanı giden düşünürler yazarlar filan var tabii ki ama o kişiler zaten gitmeden de ülkenin entelektüel kesimiydiler, donanımlıydılar). ve anladığım kadarıyla zaten ailenizin sizi finanse edecek gücü yok.
özelde ise neden hosteslik filan düşünmüyorsunuz? size en uygun işler onlar aslında. tamam şimdi pandemidir alım yoktur ama şartlarına bakın, sadece tr değil yabancı şirketler de alım yapıyor şartları o zamana kadar tamamlarsanız alım olur olmaz başvurabilirsiniz.
yabancı şirketlere tr'den çalışmak ise şu anda en yapılacak iş. ben de o şekilde çalışıyorum. ama ne kadar daha kalırım burada bilmiyorum sabrımın sonlarına geliyormuşum gibi hissediyorum. işimi yurtdışına taşımayı da düşünüyorum. hal böyleyken: şirketler bana yaptıkları iş tekliflerinde hep remote pozisyonlar öneriyor. yani pandemi sürecinde çoğu uluslararası şirket bile vize sponsoru olmuyor, in-house pozisyon açmıyor. vs. o yüzden siz buradan remote işlere başvurmayı düşünün bence giderek artıyor bu şekilde çalışma şekli.