- 12 Haziran 2017
- 3.456
- 11.588
- 158
- Konu Sahibi filmdelisi
-
- #161
Yakıştıramadınız değil mi?
Ben de yakıştıramıyorum zaten.
Çocuklarım bahane değil, öz bakımları beni tutan.
Adam kılıklının zırnık vermeyeceğini bildiğimden, bez paralarını bile karşılayabilmek için maddi donanıma ihtiyacım var.
Ailemin durumu iyi fakat, kalkıp da ben bu iğrenç adamı hayatımıza sokup her şeyi mahvettim, çocuklarıma da siz bakın diyemem.
N nilayblt açtığı konu okuyun sizin sorununuza benziyor yaşadıkları. Orda yorumlamlarimiz, bunlarla nasıl basedilir konuları ile ilgili paylaştığımız siteler var, narsist sosyopatlarla ilgili. Bu adamlar ne yazik ki düzelmiyor. Sartlar olusuncaya kadar akıl sağlığınızi koruyun, insana karar yetisini bile kaybettiriyorlar zira.Bu bir serzeniş, bir ağıt, bir iç dökme sadece ve en önemlisi tarihe ve kendime en önemli not!
Oysa ne büyük hayaller vardı bu yola başladığımda.
Aklımda, yüreğimde uçuşan kelebekler ve sonunda diye haykırışlarım çınlıyor kulaklarımda.
İnsanın yıllarca her gece onunla ve mutlu bir yuvaya diye açtığı avuçlar, şimdi duanın sadece hayırlısını dilemek olduğunu, göz yaşlarımı silerken anlıyor.
Bedenimin her yeri ayrı acıyor, üzüntü değil bu.
Sadece öfke, bitmek bilmeyen.
Kendine, seçimine, yıllarına, zerre zerre parçalanan benliğine, ben bunları nasıl yaptıma gelen en ufacık düşüncelere....
Ne güzel bir hayatım var, halbuki.
Dışarıdan bakıldığında her şeyin tastamam olduğu aşık, beraber büyümüş bir çift.
Olmazı oldurmuş, iki zıt kutup nasıl da düşüvermiş birbirinin yüreğine.
İki tane dünyaya bedel, Allahın bağışladığı erkek evlat.
Maddi sıkıntı desek, güzel bir evimiz, lüks bir arabamız, iyi yaşam koşullarımız, ülke dışı seyehatlarimiz, marka çanta ve saatlerimiz, mücevherlerimiz var.
1 yıldır işi yok şahısın ama yine de alıştığımız hayata devam edebiliyoruz, ya daha ne!
Aileler desek, köstek bir kenara hep destek, iki zıt olsalar da bu yuvaya bir fitne sokmazlar, en azından bilinçli olarak.
Ama taa en başında sokuldu bekar görümcem ile.Ya da sürüneyim, gebereyim, bir kadın olarak erkeğe kulluğu köleliği benimsemiş bir aile ne kadar bile isteye zehir saçmazsa, o kadar işte bizimkisi de.
Ama kendi ablaları el üstünde tutulmalı, sabah akşam gezmeli, arabaları daima kapıda olmalı, kuaförden çıkmamalıdır.
Benim senede 3 kere saç boyatmam kavga sebebidir bu yaşadığımız hayatta.
Siz anlayın saçmalıkları...
Neyse, meseleler bunların hiçbiri değil aslında.
Ben narsist, empati duygusundan yoksun, vicdansız, dili zehir saçan, hayatı sadece kendi ve ailesi ile örülü, güçsüz, erkek olmaktan bihaber bu adama evet demişim zamanında.
En güzeli onun olmalıdır, en iyisi, herkesin imrendiği, kolay ulaşılamayan şeyler.
Millet bakıp vaayy demelidir edindiklerine.
Şimdi anlıyorum ki, bu yüzden kurbanım ben bu evlilikte.
Hayatında başına gelebilecek en güzel piyangoyu, başkasına yar etmemek için çıkmışız bu yola.
Her kavgada bu evi babam aldı defol git sadece kıyafetlerini alabilirsin diyen, çalışmak istediğimde yine para ve iş yüküyle tehdit eden, düğün takılarımızı taa en başta satıp getirme koşuluyla alıp senelerdir ne yaptığı bile belli olmayan, yaşadığımız hayata göre bana adeta sadaka verir gibi ihtiyaçlarımı karşılayan, ailesine kul köle olsam ‘mecbur yapacaksın zaten’ anlayışı ile beni paramparça eden, evlendiğimiz günden beri uykuyu sevişmeye tercih edip, ayda en fazla 3 kere hanımına yaklaşan ama el içinde görseniz ‘aşk böceği’ olan, dağa taşa elaleme bana aşkını ilan eden, öven bu adam; evde senin bedeninin her yerinden iğreniyorum, gözlerimi kapayıp başkasını hayal ediyorum diyor.
Sanki beni çöplükten çıkarmış da, hayır işlemiş bir görüşe sahip.
Oysa ki, maddi, manevi, fiziki, kültür, görmüş geçirmişlik olarak beni o adamla kıyaslamak, hayatta yapabileceğiniz en büyük adaletsizlik olur.
İkimiz de eğitimli, düzgün çevre ve meslekleri olan, baktığınızda ‘insan’ denilecek kişilikleriz.
Ama beraberken yaşadıklarımız gerilim filmi sahneleri, zihnimden silinmeyen.
Benim dilim çok sivri ve kışkırtıcıdır, can acıtacak noktayı bilirim ama asla yalan bir şey söylemem.
Adama erkek misin diyorum, bu yaşta hala babanın parasıyla bu evi geçindirip, ev alışverişini bile babana hallettirip, başkalarının her türlü işine koşup, evde biri hasta olunca hastaneye götürmeye bile üşenip, karına bir erkek olarak yaklaşmayıp bir de kocalık taslıyorsun diyorum, seni görünce midem bulanıyor, evi temizlemeyi, çocuk bakmayı beceremiyorsun, ayı gibi oldun yata yata, şuna bak insan mısın sen, kadın diye seni seçen kafama sıkayım, birkaç sene şu çocuklar için sana tahammül ediyorum sadece diyor.
Söylenen sözler o kadar bayağı, bel altı ki; yazarken bile elim gitmiyor.
Ama benim sözlerim yalan değil, tam tamına gerçekler.
Onunkiler ise köleliğe başkaldıran birini psikolojik olarak bitirip, boyunduruk altına alma çabası.
Ne kadar sağlam bir psikolojim varmış ki, bir ruh hastasına tahammül edip hala akıl sağlığımı koruyabiliyorum.
Ne duruyorum daha değil mi?
Nasıl içim alıyor bu hayatı...
Ben olgunlaşmayı bekliyorum herhalde.
Çocuklarımın biraz büyümesini, kendime ayırdığım zamanın artarak bir şekilde hem mesleki hem de ruhen olgunlaşabildiğim günlerde, tırnağını istemeden bu işi 2 dakikada bitirebileceğim günleri bekliyorum.
Çünkü öyle utanıyorum ki yaşadıklarımdan.
Başkası olsa çeker, kurtarır evimi açarım ona.
Benim gibi bir kadın, bunları yaşamaya ve dillendirmeye hazır olamıyor ne yaparsa yapsın.
Babam, ailem öğrenirse kahrolurlar üzüntüden.
Sosyal çevremiz, arkadaşlarımız...
İnsan içine çıkacak yüz kalmalı bende.
Çünkü başı bu kadar dik bir kadının, böylesine iğrenç hayata nasıl tahammül ettiğinin konuşulması, beni hepsinden daha fazla yorar.
Şuan açarsam o davayı, çocuklarımın hakkı için işler iğrençleşecek, yatak odasına kadar kusur göstermek zorunda kalacağım diye çok korkuyorum.
Elalem meselesi değil bu.
Çünkü yaşadıklarımı dillendirmek, gerçek olduğunu yüzüme vuracak ve en kötüsü ben kendime acıyacağım.
Yaşadığım psikolojik, ekonomik şiddetten dimdik hem de kendi imkanlarımla çıkma arzusu benimkisi.
O günleri anmayıp, sadece sonradan olmayı hayal ettiğim kadın olarak bu saçma düzene nokta koymak bir nevi.
Ve yine belirtiyorum, sizlerden bir yorum, düzeltmek için fikirler beklemiyorum çünkü düzelmez.
O bir ruh hastası, şekerliğin kapağı açıktan beni kadın olmamakla suçlayacak kadar.
Bu yazı bir duygu dökümüdür, her anlamda dik bir kadının bile böyle bir şeye tahammül edebilmesinin altında yatan sancıları kendine açıklamasıdır.
Ve eğer bir gün sağlıklı irdeleme yeteneğimi kaybeder, o adamın beynimde açmaya çalıştığı hasarlara yenilirsem, kendime kanıtımdır bu yazı.
Kusurumun, o adama kusursuzluğumu hatırlatmaktır.
Ekonomik olarak bağımlı kılmak en büyük hedefi... Bende sizin gibi ilk başlarda yediremedim kendime kimseye anlatadım yediremedim işte kendime tek başıma çözmeye denedim, baktım hakaretlerin biri bin para, olacak gibi değil, 1 sene sonra yeri göğü birbirine kattim ve boşandım. Gurur yapmayın ailenizle paylaşın. siz sartlarin olusmasini beklerken o bos durmayacak. Türlü manipulasyonlar yapacak . Yanlizlastirma örneğin. Lütfen gurur yapmayın ailenize anlatın. Onursuz, gurursuz olmayacaksiniz anlatinca aksine paylaşarak yükünü hafifleteceksiniz.İçimizdekileri yazmaya kalksak, roman dizisi olur herhalde.
Evet, sizi tutan şey sevginiz.
Ve zerre sevmeyinceye kadar gidemezsiniz.
Siz bu hayatı seçmişsiniz, sevmeyi sevmişsiniz.
Benim ise sevgi, aşk vs o kadar uzak.
Varlığı mutsuzluk sebebim, yüzüne söylerim.
Onsuz hayat bana o kadar güzel ve özel ki...
Ama işte, zamanında en büyük aptallığımı yapıp işi bırakmam oldu benim hatam.
Şuan sadece maddi kaygı ile tutuluyorum bu dört duvarda.
O da kendim için değil, zaten ailemin imkanı var.
Kendi çocuklarımı böyle bir yanlış seçimden aile imkanlarımla, onlara da el açıp utana sıkıla büyütmek istemiyorum.
Gerçekten böyle narsist bir kişilikle hayatınız bir yerde kesişmiş olmalı ki, bu kadar nokta atışı yapıyorsunuz sevgili Mune.
Çocuk bakımı, ev yardımı, insanlar içinde tutum ve davranışları, ailesine olan saygısı ve niceleri.
Ailem bile anlattığımda, yaşayan kişi ben olmasam inanmazlar.
Ben kimseye bir şey açıklama ve yineliyorum elalem dersinde değilim.
Siz çok güzel özetlediğiniz için durumu, kişilik bozukluğu yaşayan birinden kurtulurken sonuçta bir sosyal hayatın parçasıyız.
Hakkımda atacak tutacakları, beni karalayacağı nice şey falan da umrumda değil.
Bunların benim sevdiğim, hayatımda yeri olan insanlara sıçrayarak, düşecekleri belki de utanacakları şeyleri işitmelesi meselem.
Hah tam olarak bu, sonunda dopru ifade ettim sanırım.
Evet, izin günlerimiz olmuyordu, zaten hobi olarak(!) çalışıyordum, çok da yükselebileceğim, maddi manevi kazanım sağladığım bir iş değildi ve nişanlılık sürecinde hazırlıklar için ortak karar ile ayrıldım.
Ama şuan farkediyorum ki, bu ortak karar değil, tamamen manipüle edilerek, verdiğim bir kararmış.
Böylesi birinden nasıl kurtulunur ki?
Hiçbir fikrim, örneğim, deneyimim yok bu konuda.
Güzel bir örnek anlattıklarınız bana.Eşinizin karakterine sahip bir adamla 16 yıl evli kaldı bir yakınım.Tam anlamıyla delirme noktasına gelince de boşanmakta buldu çareyi.
Aynı sizin eşiniz gibi bir saat melek 1 saat sonrasında şeytana dönüşen sonra tekrar melek olan bir adamdı.
Böyle dengesiz ruh hastası insanlardan boşanmakta öyle kolay olmuyor.Cunku melek olduğu zamanlarda yaptığı iyiliklerle,eşi ve çocuklarla ilgili oluşuyla,eş dost akraba herkese karşı saygılı ve sevgi dolu duruşu ile öyle güzel denge bozuyordu ki eşi bazen "acaba ben mi çok tahammulsuzum acaba bende mi hata?"diyebiliyordu.Bazen de tersi.
Sonra tekrar başa sarıyorlardı.Tam bir kısır döngü.
Ve bahsettiğim yakınım da akıllı eğitimli akli başında bir kadındır.Yillarca çekti o adamı.Cocuklar biraz büyüyünce de ayrıldı
Hem kendisine hemde çocuklarına büyük bir iyilik yaptı çünkü böyle bir adamla ömür geçmez hasta ederler insanı.Ama bence hiç beklememeliydi.Sonucta maddi olarak zaten 5 yıl önce de 10 yıl sonrada aynı durumdaydı.Kendi başının çaresine bakmak zorunda kaldı ama ekstra olarak o aci çektiği yıllar yanina kâr kaldı keşke daha önce boşansaydı.
Bence ailenizle paylaşın yaşadıklarınızı size destek olsunlar çocuklar biraz büyüyünceye kadar sonrasında da siz zaten bir düzen kurarsınız.
Her geçen gün omurdan gidiyor bunu iyi yada kötü geçirmek sizin elinizde.Bu adama bir kötü gün daha vermeyin ömrunuzden..
Bu bir serzeniş, bir ağıt, bir iç dökme sadece ve en önemlisi tarihe ve kendime en önemli not!
Oysa ne büyük hayaller vardı bu yola başladığımda.
Aklımda, yüreğimde uçuşan kelebekler ve sonunda diye haykırışlarım çınlıyor kulaklarımda.
İnsanın yıllarca her gece onunla ve mutlu bir yuvaya diye açtığı avuçlar, şimdi duanın sadece hayırlısını dilemek olduğunu, göz yaşlarımı silerken anlıyor.
Bedenimin her yeri ayrı acıyor, üzüntü değil bu.
Sadece öfke, bitmek bilmeyen.
Kendine, seçimine, yıllarına, zerre zerre parçalanan benliğine, ben bunları nasıl yaptıma gelen en ufacık düşüncelere....
Ne güzel bir hayatım var, halbuki.
Dışarıdan bakıldığında her şeyin tastamam olduğu aşık, beraber büyümüş bir çift.
Olmazı oldurmuş, iki zıt kutup nasıl da düşüvermiş birbirinin yüreğine.
İki tane dünyaya bedel, Allahın bağışladığı erkek evlat.
Maddi sıkıntı desek, güzel bir evimiz, lüks bir arabamız, iyi yaşam koşullarımız, ülke dışı seyehatlarimiz, marka çanta ve saatlerimiz, mücevherlerimiz var.
1 yıldır işi yok şahısın ama yine de alıştığımız hayata devam edebiliyoruz, ya daha ne!
Aileler desek, köstek bir kenara hep destek, iki zıt olsalar da bu yuvaya bir fitne sokmazlar, en azından bilinçli olarak.
Ama taa en başında sokuldu bekar görümcem ile.Ya da sürüneyim, gebereyim, bir kadın olarak erkeğe kulluğu köleliği benimsemiş bir aile ne kadar bile isteye zehir saçmazsa, o kadar işte bizimkisi de.
Ama kendi ablaları el üstünde tutulmalı, sabah akşam gezmeli, arabaları daima kapıda olmalı, kuaförden çıkmamalıdır.
Benim senede 3 kere saç boyatmam kavga sebebidir bu yaşadığımız hayatta.
Siz anlayın saçmalıkları...
Neyse, meseleler bunların hiçbiri değil aslında.
Ben narsist, empati duygusundan yoksun, vicdansız, dili zehir saçan, hayatı sadece kendi ve ailesi ile örülü, güçsüz, erkek olmaktan bihaber bu adama evet demişim zamanında.
En güzeli onun olmalıdır, en iyisi, herkesin imrendiği, kolay ulaşılamayan şeyler.
Millet bakıp vaayy demelidir edindiklerine.
Şimdi anlıyorum ki, bu yüzden kurbanım ben bu evlilikte.
Hayatında başına gelebilecek en güzel piyangoyu, başkasına yar etmemek için çıkmışız bu yola.
Her kavgada bu evi babam aldı defol git sadece kıyafetlerini alabilirsin diyen, çalışmak istediğimde yine para ve iş yüküyle tehdit eden, düğün takılarımızı taa en başta satıp getirme koşuluyla alıp senelerdir ne yaptığı bile belli olmayan, yaşadığımız hayata göre bana adeta sadaka verir gibi ihtiyaçlarımı karşılayan, ailesine kul köle olsam ‘mecbur yapacaksın zaten’ anlayışı ile beni paramparça eden, evlendiğimiz günden beri uykuyu sevişmeye tercih edip, ayda en fazla 3 kere hanımına yaklaşan ama el içinde görseniz ‘aşk böceği’ olan, dağa taşa elaleme bana aşkını ilan eden, öven bu adam; evde senin bedeninin her yerinden iğreniyorum, gözlerimi kapayıp başkasını hayal ediyorum diyor.
Sanki beni çöplükten çıkarmış da, hayır işlemiş bir görüşe sahip.
Oysa ki, maddi, manevi, fiziki, kültür, görmüş geçirmişlik olarak beni o adamla kıyaslamak, hayatta yapabileceğiniz en büyük adaletsizlik olur.
İkimiz de eğitimli, düzgün çevre ve meslekleri olan, baktığınızda ‘insan’ denilecek kişilikleriz.
Ama beraberken yaşadıklarımız gerilim filmi sahneleri, zihnimden silinmeyen.
Benim dilim çok sivri ve kışkırtıcıdır, can acıtacak noktayı bilirim ama asla yalan bir şey söylemem.
Adama erkek misin diyorum, bu yaşta hala babanın parasıyla bu evi geçindirip, ev alışverişini bile babana hallettirip, başkalarının her türlü işine koşup, evde biri hasta olunca hastaneye götürmeye bile üşenip, karına bir erkek olarak yaklaşmayıp bir de kocalık taslıyorsun diyorum, seni görünce midem bulanıyor, evi temizlemeyi, çocuk bakmayı beceremiyorsun, ayı gibi oldun yata yata, şuna bak insan mısın sen, kadın diye seni seçen kafama sıkayım, birkaç sene şu çocuklar için sana tahammül ediyorum sadece diyor.
Söylenen sözler o kadar bayağı, bel altı ki; yazarken bile elim gitmiyor.
Ama benim sözlerim yalan değil, tam tamına gerçekler.
Onunkiler ise köleliğe başkaldıran birini psikolojik olarak bitirip, boyunduruk altına alma çabası.
Ne kadar sağlam bir psikolojim varmış ki, bir ruh hastasına tahammül edip hala akıl sağlığımı koruyabiliyorum.
Ne duruyorum daha değil mi?
Nasıl içim alıyor bu hayatı...
Ben olgunlaşmayı bekliyorum herhalde.
Çocuklarımın biraz büyümesini, kendime ayırdığım zamanın artarak bir şekilde hem mesleki hem de ruhen olgunlaşabildiğim günlerde, tırnağını istemeden bu işi 2 dakikada bitirebileceğim günleri bekliyorum.
Çünkü öyle utanıyorum ki yaşadıklarımdan.
Başkası olsa çeker, kurtarır evimi açarım ona.
Benim gibi bir kadın, bunları yaşamaya ve dillendirmeye hazır olamıyor ne yaparsa yapsın.
Babam, ailem öğrenirse kahrolurlar üzüntüden.
Sosyal çevremiz, arkadaşlarımız...
İnsan içine çıkacak yüz kalmalı bende.
Çünkü başı bu kadar dik bir kadının, böylesine iğrenç hayata nasıl tahammül ettiğinin konuşulması, beni hepsinden daha fazla yorar.
Şuan açarsam o davayı, çocuklarımın hakkı için işler iğrençleşecek, yatak odasına kadar kusur göstermek zorunda kalacağım diye çok korkuyorum.
Elalem meselesi değil bu.
Çünkü yaşadıklarımı dillendirmek, gerçek olduğunu yüzüme vuracak ve en kötüsü ben kendime acıyacağım.
Yaşadığım psikolojik, ekonomik şiddetten dimdik hem de kendi imkanlarımla çıkma arzusu benimkisi.
O günleri anmayıp, sadece sonradan olmayı hayal ettiğim kadın olarak bu saçma düzene nokta koymak bir nevi.
Ve yine belirtiyorum, sizlerden bir yorum, düzeltmek için fikirler beklemiyorum çünkü düzelmez.
O bir ruh hastası, şekerliğin kapağı açıktan beni kadın olmamakla suçlayacak kadar.
Bu yazı bir duygu dökümüdür, her anlamda dik bir kadının bile böyle bir şeye tahammül edebilmesinin altında yatan sancıları kendine açıklamasıdır.
Ve eğer bir gün sağlıklı irdeleme yeteneğimi kaybeder, o adamın beynimde açmaya çalıştığı hasarlara yenilirsem, kendime kanıtımdır bu yazı.
Kusurumun, o adama kusursuzluğumu hatırlatmaktır.
Konforumu ailem aynı şekilde sağlar zaten.biraz da sanki konforunuzdan vazgeçemiyorsunuz gibi...
Pardon?Ben var ya senin gibi boş atıp konuşw
Geç fark ettin
Ama
Dan dun yorum yazarken dünyanın en mükemmel evli çiftiytiymişçesine tuşlara basarken
Aslında kasvetin içinde olduğunu fark etmiştim
Hayır, ben seni biliyorumPardon?
Neyi boş atmışım acaba?
Bu forumda ne zaman mükemmel hayatımdan, muhteşem yaşantımdan ya da kocamın bana aşkından bahsetmişim?
Karıştırıyor olabilir misiniz?
Ayrıca, velev ki benim.
İçimi döktüğüm ve hiçbir yorum, destek vs beklemediğim konuda, olumsuz yargılama yapmak ne kadar yakışık bir davranış?
Boş atmak nedir yahu?
Yalancı mıyım ben?
Bu mesajınızı alıntıladım, diğerlerine topluca cevap vereyim.2 yıl yazmış ya konu sahibi o zaman da çok şey değişmeyecek ki? Çalışsa bile 2 çocukla kendine bir hayat kurması çok zor olacak çünkü esinin çocuklar içinde maddi bir sey yapmayacağını , söylemiş, aileside bir şekilde destek olabilecek durumda anladığım kadariyla, herşeyi gectim hickimse bana o lafı söylemis adamla beni ayni yatağa sokamaz tekrar.
Bu kadar kendinin farkında olduğunu iddia eden kadın bunu nasıl kabul ediyor bilmiyorum..
Ben hala karıştırdığınızı düşünüyorum.Hayır, ben seni biliyorum
Çoğu yorumunu alıntılandım
Çoklu alıntıyı yapamıyorum işte.
Bana öfkelenme, sana kötü bir şey yapmadım ki.
Yeri geliyor mangalda kül bırakılmıyor,
Ama işte benim de derdim mangal diye konu açılıyor. Bunu demek istedim.
Kabul et,
sen empati kurmadan dan dun öyle yap
Böyle et
Gibi yorum yazıp,
Yazıp
Ve
Yazıp
Bu akşam
Farkına vardın ki
Canın sıkıldı, henüz yakın çevre bilmeden
Sanaldan anonim yoklayayım.
C ceycey0406 ve sen, kıyamam size.Bence burda sizler caresizligin ne demek oldugunu bilmiyosunuz:) umarim hic birimiz ogrenmek zorunda kslmayiz. Bak muneye yazmis.. bu kadin neyi nasil yapacagini bile bilmiyor suan.. paran varsa range rover, paran yoksa game over diyorlar.. 5 kurus paran yoksa birseylere son verip tekrar baslamakbence cok cok guc. Tek olsan parkta bile yatarsin.. cocuklar bahane degil sebep bence suan bu durumun devam etmesine. Hic sanmiyorumki konu sahibi gurursuzlugundan ya da zevkine hala evli kaliyor olsun.
Ayni yatak mevzusu ise.. adam bildigin yuzsuz pislik..
Geç saat olduBen hala karıştırdığınızı düşünüyorum.
Çünkü şiddet ve aldatmanın her daim 1 saniye bile evli kalınamayacağını düşünürüm.
Kendi evliliğim için de çokça diledim ama olmadı.
Çünkü delil var, ispat var.
Maddi manevi tazminat, adamı sapır sapır süründürmek var.
Benim ispatım yok ki.
Görünmez bir şeyle savaşıyorum, bunlara şahitlik edebilecek bir Allahın kulu bile yok.
Çekişmeli davaya dönerse, tanık meselesinde ben kusurlu bile çıkarım.
Benim çektiğimi kimse yaşamasın, verdiğiniz savaş hem kendi zihniniz, hem evdeki adama verdiğiniz hem de hayata karşı hem bunu koparabilme, o güne kadar da sindirebilme savaşı.
Güvenli alan diye bir şey yok.
Ütopik geliyor herhalde ama, sizin mesajınızla komple maddi açıklama yapmış olayım.Eğitiminiz iyi bi çevreniz ve aileniz var.
Yani çocuklarınıza yetebilmek için maddi manevi herşeyiniz var gibi görünüyor.
Çok daha zor şartlarda bile kendini kurtaran bir sürü kadın okuyoruz burda.
Peki siz neden bu kötülüğü kendinize yapıyorsunuz?
Bence gözlerimi kapatıp başkasını hayal ediyorum diyen bir adamın! Sevgi kırıntılarından daha fazlasını hakediyorsunuz.
Sizi gerçekten tutan ne?
Ah Mune...filmdelisi ,
ben özellikle çocuklarınız nedeniyle yaşadığınız gel-gitleri anlıyorum, boşan demek çok kolay, dudağımızın arasından hoop diye çıkıveriyor ama çocukluysanız yüzleşmeniz gereken maddi zorunluluklar ve sorunlar var.
Aile tabii ki yardım eder ama şahsen ben bugün boşanmak zorunda kalsam çocuğuma bez için annemin gözünün içine bakmak istemem ya da dışarı çıkardığımda istediği bir oyuncağı alamayacak kadar maddiyatımın olmaması dokunur, evet aile sarıp sarmalıyıcıdır, maddi ve manevi desteklerini esirgemezler ama o annelik duygusu, o anne olarak çocuklarına yetememe, acziyet duygusu bambaşka birşey.
Aileden manevi güç alarak ama maddi olarak kendi ayaklarınız üzerinde durma isteğinizi anlayabiliyorum ve hak veriyorum, eleştirilerden yorulursanız dilediğiniz zaman konuyu kapatır, istediğiniz bir vakit yeniden açtırabilirsiniz de, bu da aklınızda olsun lütfen.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?