Güzel bir başlık olmuş, evlilik arefesindeki hallerim geldi aklıma ve annemin (o zamanlar burun kıvırdığım, şimdi ise bir çoğunun doğru olduğunu anladığım) sözleri. Dört duvarlar farklı olsa da gözlemlediklerimden ve yaşadıklarımdan şöyle bir anafikir çıkartabilirim. Bu arada 10 senelik evliyim.
Kaynana, elti ve görümcelerden ne uzak durun ne çok yakın. İlk başlarda kurmanız gerek o mesafeyi ve saygıyı. "Evleneceğiz", kaynanama, eltime görümceme şirin görüneceğim diye farklı tanıtmayın kendinizi, neyseniz o olun. Sert olmamak şartıyla çizgilerinizi çizin, yoksa evliliğinizin 3. günü onları yatak odanızın çekmecelerini karıştırırken bulursunuz.
Ne onları eşinize nede eşinizi onlara şikayet edin. Değişen hiçbir şey olmaz, kötü düşünen ve fesat siz olur kalırsınız.
Her ailenin bir sömürülen evladı olur (maddi). bunlara kuzenler, yeğenler, dayılar, amcalar da dahil olabilir. Umarım o evlat size denk gelmez. Gelirse 2 seçenek var; ya görmemezlikten gelin, ya da bu kişilerle bir araya gelince "çook maddi zorluklar çekiyoruz, zor geçiniyoruz diye yakının" yakının ki istemeye yüzleri olmasın.
Eşinizi kendi akranlarınızdan seçin. Arada 10-15 yaş fark olmasın. Önceleri " olgun erkek şöyle olur böyle olur" dense de; ileride bazı zevk ayrılıkları yaşanabilir. Mesela siz bir konsere gitmek isterken kendisi evde oturup maç yada tartışma programı seyretmek isteyebilir. Bunu size belli eder yada etmez, o, o kişinin sabrına bağlı.
Aile ve kültür denkliği de inanılmaz önemli. "ben Ahmetcan ile evleniyorum, ailesinden banane" kesinlikle demeyin. Bir nev-i ailesiyle de evlenmiş oluyorsunuz. Uzak-yakın hiç farketmez her zaman hayatınızın içinde olacakları gerçeğini unutmayın. Kültür'e gelince, diplomadan bahsetmiyorum. Kendini yetiştirmiş ve anlaşabiliyorsanız çok çokk uçurum yoksa sorun değil. O sizi eğitir siz onu olur biter. Fakat aile ve sosyal çevre kültürü, gelenek-görenek çok önemli. Örneğin; ikinizden birisinin şehirde diğerinin köyde yetişmiş olması bazı zorlukları beraberinde getirebiliyor. Size gayet normal gelen bir davranış (misafir bir erkekle tokalaşma, arkadaşlarla yemeğe gitme-buluşma, yolun ortasında arabaya bir tanıdık bindiyse kalkıp arka koltuğa geçme, vs.vs.vs) eşinize ve ailesine çok saygısız ve terbiyesizce gelebilir. Eğer bunları sorun etmem diyorsanız, buyurun...
Maddiyat kesinlike çok önemli, ailenizi geçindirebilecek kadar bir gelire sahip olmanız gerekli.. Sırf bu yüzden evliliklerinin 1. yılında aşkları biten ve ayrılan birçok insan tanıyorum. Maalesef bu konuda çok bencilleşti insanlar, bolluk içinde yaşamak herkesin hayali oldu. Birşey diyemem...
Erkeğin ailesine düşkünlüğü hem iyi hem de kötü. Siz iyi yanından bakın hep. Ailesine düşkün olan, kendi eşine-çocuklarına da düşkün olur (dırdırcı olmazsanız).
Aşk mı - mantık mı derseniz, ikisinden de olsun derim. evlilik bu, her ikisi de lazım
Siz her zaman ılımlı ve olumlu taraf olmaya çalışın, yoksa evli kaldığınız yıllarda "keşke" sözünü tekrarlayıp durursunuz.
Yazılacak daha çok şey var, ama kısaca şu söz herşeyi açıklıyor sanırım.
"Her seçiş, bir vazgeçiştir"