- 2 Kasım 2013
- 7.797
- 37.043
- 748
- Konu Sahibi Idrakyollariiltihabi
-
- #141
Ya valla alacak hediye kalmadı biz 13 senedir beraberiz keşke eşim çeyrek taksa
Altın hesabıma havale yapsa da olur be idrak
Gerçi senin derdini çok iyi anladım ama eşin yine de bana çok mantıklı geldi ya :)))
Sabah sabah hiç usenmeden 11 sayfa yorumu okudum tek tek. En cok calisip calismadiginizi merak ettim ve yazdiginiz cevaplardan calismadiginizi anladim. Ve bu mantikli bir sekilde nasil açıklanır bilmiyorum bu saatte psikolog edasıyla konu ordan buraya nasıl bağlanır bilmiyorum ama bence bir işe girin çalışın. Dediğim gibi kafamda bu fikir çok mantıklı ama sebebini açıklayabilecek kadar ayikmadim henüz. Günaydın bu arada
Ay sona doğru yazdıklarımın seninle alakası yok ,sabah sabah yollarda olmanın verdiği kafa dağınıklığı ,üzgünüm ..sanki ben yaptım sen niye yapamadın der gibi ..okumussundur diye düzeltmek istemedim ,özürlerimi iletiyorum .hatta senin gibi mizah yönü kuvvetli ,eğlenceli bir kadından daha fazla ne isteyebilir bir adam diye düşündüm yazını okurken .
Zeytin, mevzu sadece bu olsa belki çeyrek benim gülüp geçeceğim bir olay olurdu. Ancak biz iletişim kuramayan mutsuz bir çiftiz. Bu yüzden batıyor her şey aslında.
Bizim evliligimizde sizinkine yakın durumda. 6 yillık evliyiz, 6 yilimin son iki yili esimi suclamakla ve elestirmekle geçti. Odunsun, ilgisizsin, çocuklarla ilgilenmiyorsun, ev işlerine yardım etmiyorsun, bir çiçek almak aklına gelmiyor mu vs.vs.
Fakat, birkaç ay önce bende nedensiz bir aydınlanma oldu, fark ettim ki eşim aslında hiç değişmemiş, hep odunmus, hep ilgisizmis. Nişanlıyken bile...
O kadar çok eleştirdim, o kadar çok değiştirmeye çalıştım ki adami, başlarda ugrasti, çabaladı ama olmadigi ilgili bir insana dönüşemedi tabiki. Şimdi her durumda ölü taklidi yapıyor. Cabalamaktan tamamen vaz geçti maalesef. Yoruldugunu hissedebiliyorum.
Ben ona kavga esnasında defalarca boşanalım dedim, ben ona defalarca seni artık sevmiyorum dedim. Sadece bir defa bende artık seni sevmiyorum dedi, benim için bu lafı tokat gibiydi.
Ben, bu adam bana evlenme teklif ettiğinde havalara uçmuştum. Yakışıklı, kariyerli, çekici. Kızların benim yanımda laf atip, gülümsedigi bir adam. Nasıl oldu da, bu adam bana bu kadar batar oldu. Değişti mi hayir, ilk başlarda da odundu, peki o halde ben mi değiştim...
Velhasıl erkekler düz, kadınlar karmaşık...
Eşiniz degismemis, sizin beklentileriniz değişmiş bana kalirsa.
Yuvayı dişi kuş yaparmış, belki de biz yapamadik, belki de eşlerimiz başka kadınlarla çok mutlu olacaklardı, belki sorun onlarda değil bizde :))
Sabah sabah, "sigarayı bırak hayatı bırakma" tadında bir yazı oldu ama neyse.
Diyeceğim o ki, aynayi bir de kendinize çevirin. Adamın yakasına yapismaktan vazgeçin:)
Sevgiler.
Buradan anlaşıldığı kadarıyla yazıyorum, yanılıyor da olabilirim.
Eşinizi suçladığınız şeyler sizde de fazlasıyla mevcut görünüyor:
-eşiniz romantik değilmiş. Siz de değilsiniz. Bir kırmızı gecelik, mum, parfüm banyosu gibi sıradanlaşmış şeyi bile yapmayacak kadar romantizme kapalısınız. İçinizden gelen gülme, alay hissini tebessümle cilveye dönüştürmek zor değil.
-Eşiniz kinciymiş. Siz eşinizden daha kincisiniz. Gurur diye ifade ettiğiniz şey kibre benziyor. Eşinizi affetmiyorsunuz nedense. Geçmiş ve zor çocukla kininizi diri tutuyorsunuz.
-Eşiniz değişmiyormuş, hala aynı yerde sayıyormuş. Siz de öylesiniz.
Size burada yapılan en makul önerileri bile reddediyorsunuz "eşim anlamıyor, eşim odun, eşim kinci" vs gerekçelerle. Siz de öylesiniz.
- Oğlunuz uyuduğunda eşinizin kucağına hoplasanız ne olur? Siz karı kocasınız. Evet, eşiniz şaşırır çünkü siz kibirden kadınsılığa geçiş yapmayı küçültücü bir davranış olarak kodlamışsınız sanırım farkında olmadan.
- Eşiniz size mahmut abi diyor. Buradan da öyle görünüyorsunuz.
Eşinizi beğenmiyorsunuz artık, kendinizi daha iyilerine layık görüyorsunuz. Çocuğunuz zor ama artık eşinizle aranıza çocuğu kaktüs niyetine koyan sizsiniz.
-netice olarak klişe ama doğru bir söz vardır; insanları değiştiremezsiniz. Değişim önce insanın kendisinde başlar. Siz değişirseniz çevreniz değişir.
Siz de artık geçmişi tamamen geçmişte bırakıp gurur sandığınız kin ve kibri bir kenara bıraksanız.
Bu gece oğlunuz uyuduğunda kırmızı gecelik giyin. Olur olmadık anda sarılın. tv izlerken bir anda ihtirasla dudaklarına yapışın. Kucağına oturun, kahvaltı ederken bir lokmayı da ağzına siz verin vb. Eşiniz pamuğa dönmezse gelin beni bulun.
Bunları yapmak size belki imkansız belki zor gelecek ancak artık değişmenizin vakti geldi mahmut abi.
Siz çekici, seksi idrak hanımsınız, kadın olun kanka değil.
Teşekkürler
Mutsuzluk şımarıklık değildir. Hislerinize güvenin. İçinizde bir yerde mutluluğunuz konusunda bir huzursuzluk, bir eksiklik hissi, bir rahatsızlık varsa haklısınızdır.
Daha azına razı olmayın.
Size önerim 1. Evlilik terapisi. Öneriler içselleştirilerek yapılırsa işe yaradığını tecrübe ettim.
2. Olmuyorsa daha fazla uzatmamanız. Sizin de eşinizin de başka kişilerle mutlu olabilme ihtimalini geciktirmeyin.
Bir şey daha, bu evliliği devam ettiren, çabalayan siz değil eşiniz gibi görünüyor.
Sevmeyen hiçbir erkek, mahmut abiyle evli kalmak için uğraşmaz. Hala seviyor ve sizden umutlu.
Ancak umudu tükenip boşanalım dediğinde siz daha çok üzüleceksiniz.
Keşke gururu bir yana bırakıp basit (!) önerileri yapsaydım, belki evliliğimiz kurtulurdu diyeceksiniz.
Farzedin eşiniz bir hafta sonra olmuyor, boşanalım dedi. Ne olurdu?
Siz çok detaycı birisiniz. Tüm detayları yazın ve okuyun kendinize.
Belki bir şeyleri farkedersiniz.
Kendinize ihanet etmiyorsunuz, gurursuz değilsiniz sadece kendinize ördüğünüz duvarlar bunlar.Yazdıklarınızı defalarca okudum. İç sesim "ne alakası var beni bu hale onun hataları getirdi. Aramızdaki duvarı o ördü" dese de, birçok kadının zamanla affedebileceği hatalardı aslında...
Samimiyetle soruyorum, gerçekten ben bu hali nasıl aşabilirim. Sarılmak istediğimde "ben gurursuz değilim" düşüncesinden nasıl arınabilirim? Kadın olmak istediğimde "ama o bana çok ağır sözler söyledi" düşüncesini nasıl bertaraf edebilirim? En basiti sevişme konusunda ilk adımı nasıl atabilirim? Belki bunlar benim geçmişimdeki travmalar dolayısıyla şekillenmiş karakterimle alakalıdır bilmiyorum. Lakin evet ben bir kadın gibi değilim. Mahmut abiyim. Hep böyleydim, sadece sevgililik döneminde daha naif sevgisini daha çok dile getirebilen biriydim. Mesela tartışmalarda defalarca birbirimize sevmediğimizi, sevginin bittiğini söyledik. Şimdi sevgi gösterirsem sanki kendime ihanet etmiş gibi hissediyorum. Ben bunu nasıl aşarım?
Çok fazla sosyal medya dili kullanıyorsunuz gibi geldi. Eşinizle iletişiminiz de bu tonlamadayken onun da sizin gerçek duygularınıza hitap etmesini beklemeyin. Komik eglenceli bir insansınız belki de ama hep bu dili kullaniyorsaniz, duygularınızı kendi kelimelerinizle ifade etmiyorsaniz onun da çeyrek alma fikri bu ilişkiye cuk oturuyor bence.
Çocuk sizi yormuş. İlişkinizı bitirmiş. Ama çok yorgunum sende çok yoruldun diyip buradan başlayabilisiniz. Diğer yandan onun yıl dönümünde size değer verdiğini gösteren özel bir şey yapmasını beklemeyin. Çünkü bence ilişkiniz o noktada değil.
Evet evet tam da anladığınız gibi başlık. Algınızın ayarlarıyla oynamayın, bırakın serbest kalsın.
Efenim yarın benim evliliğimin 4. Yıl dönümü. Toplamda 7 yıldır birlikte olduğum, 4 yılını da aynı evde geçirdiğim muhterem, yarın için muhteşem planlar yapmış. Öncelikle aşkımızın kaktüsünü, kendisine bakmaya çok gönüllü olan, adeta yeğenim geliyor diye sevinç naraları atan halasına iteleme kararı aldık. Zira romantik yıldönümü akşamında "yavrum ketçabı sıkma gözüne çocuğum" bağrışmaları olsun istemedik. Zaten aynı fikirde olduğumuz tek husus da budur beyimle.
Sevgililik dönemi de dahil, hiçbir zaman romantik bir çift olmadık. Ben, "hacı ota çiçeğe para verme bana gelirken bir paket cigara al hayrına" derdim, o da sağolsun bu durumu kabullenmeye pek hevesli olduğundan buluşmalara fıstıklı çikolata, bir paket sigara ve en sevdiğim karikatür dergisinin o haftaki sayısını alarak gelirdi. Buluşma ritüeli haline gelmişti bu durum. Romantizm beklentimiz olmadı ikimizin de. Ayağımı taşa çarptığımda yolun ortasında önümde eğilip kanı temizlemesi ve pansuman yapması romantizm ihtiyacımı fazlaca karşılardı. Zaten o lanet inceliğin ardından evlenme teklifini kabul ettim. Bu adam vicdanlı, bundan olur dedim. Fikrimi eşekler tepseydi, tatlı su romantiği olduğumu gollum kulağıma fısıldasaydı keşke.
Velhasılı oğlum doğana kadar nispeten iyi olan evliliğim, oğlumun doğumuyla birlikte faciaya dönüştü. Doğduğundan beri zor bir çocuktu, hala zor. Çok zor...
Sıklıkla boşanma mevzusunun açıldığı, paylaşımın bittiği, can acıtıcı sözleri iki tarafın da rahatlıkla sarf ettiği bir evliliğin ortasında bulduk kendimizi. Şiddetli tartışmalar esnasında, ikimiz de evliliğin sadece çocuk için sürdüğünü, sevginin kalmadığını da söyledik. Maalesef ki bizi en çok yıpratan durum bu oldu.
Bittabi bu karmaşa içinde cinsellik de ciddi manada sekteye uğradı. Öylesine yapılan, uzun süreler akla gelmeyen, bazı zamanlarda da eziyete dönüşen bir eylem oldu. Ki evvelinde bu hususta zerre sıkıntımız yoktu.
Geçtiğimiz günlerde maalesef annem bu tartışmalardan birine şahit olup, hakemliğe soyundu. Bu arada hiçbir zaman bağırmalı, çevre tarafından bilinen tartışmalarımız olmadı. Öylesine koptuk ki zaten, tartışmak bile gelmiyor içimizden. Oğlumu sebep göstermek istemiyorum ama oğlum dolayısıyla o kadar yıprandık ve yorulduk ki, ben sürekli şikayet eden ve surat asan bir kadına, o da biraz kafa dinleyeyim diyen bir adama dönüştü. He annem diyordum, annem ortada büyük bir sorun olmadığına, evliliğin kurtarılabileceğine kanaat getirerek ikimizin de hiç içinden gelmediği halde bazı atraksiyonlar ile canlanacak bir halde olduğumuzu dile getirdi. Bu konuşma, tam da yıldönümüne yakın gerçekleştiği için bir adım atalım dedik.
Evet hiçbir zaman romantik bir tip olmadım ama incelikler de her daim beni cezbetti. Pahalı hediyeler yerine benim gerçekten neyi sevdiğimi bilen ve buna göre hareket eden bir adam istedim her daim. İlk zamanlar öyleydi ama sonra... 31 yaşın bana getirisi olan beklenti içine girme durumundan mütevellit, mevcut halimiz beni daha da yıprattı.
Bu akşam yarınla ilgili konuşurken tam da başlıkta yazdığım cümleyi sarf etti benim koca. Ben de "olur tabi, sonraki yıldönümlerinde de yarım ve tam takarsın, hepsini bozdurup kendime burma bilezik alırım." dedim.Öylece baktı yüzüme. Şaka yapmış meğersem. Nasıl komik, nasıl eğlenceli bir eş. Küçük bir mümin latifesi işte. Gecemize renk kattı.
Biliyorum ki, böyle bir tepki vermesem hakikaten çeyrek alabilecek bir adam. Bozdurup ihtiyaçlarımı karşılarım. Hatta toki kurasına katılırsak ileride, minnak sevimli bir adım olur bu çeyrek. Yaşlılığımızda torunlarımıza anlatır ağlarız.
Neye sinir oluyorum biliyor musunuz? Ben gerçekten fazlaca romantizm beklentisi olan bir hatun değilim. Ancak boka sarmış, hatta sona gelinmiş bir evliliği kurtarma çabasında iken bu tür gerzek hareketler beni iyice dibe çekiyor. Daha da soğuyorum her şeyden.
Esasında evliliğimle ilgili yazacak çok şey var lakin bu kadarı bile gözüm kanadı diyecek arkadaşlara fazla oldu. Belki gerçekten merak eden ve yardımcı olmak isteyen zatlar olursa detay yazarım.
Şimdi ben ne yapayım? Zerrece içimden gelmediği halde, çaba sarf etmek adına uğraştığım bugünlerde çeyrek altınımı yastık altına mı saklayayım? Yoksa inceldiği yerden kopsun mu diyeyim.
Mevzuyu çeyrek altınla sınırlı tutup buna mı takıldın diyecek arkadaşlar, lütfen beni yormayın. Şimdiden teşekkürler efem.
Eğer eşiniz affettirmek için uğraşmasaydı size hak verirdim.Aslında ilk kez "ben de artık seni sevmiyorum oğlum için sürüyor bu evlilik" dediğinde günlerce kendime gelemedim. Benim hep söylediğim cümleyi duymak, daha da kötüsü böyle hissettiğini bilmek beni çok hırpaladı. O zamandan beri asla sevmediğimi ve katlandığımı söylemedim ona. En azından bu anlamda değiştim.
Şöyle söyleyeyim, evliliğin ilk yılında eşim bazı hatalar yaptı. Bana yalan söyledi bir konuda. Sorumsuzluk ayyuka çıkmıştı. Aldatma vs değil. Parasal mevzularda güvenimi sarstı. Yapmaması gereken şeyler yapıp ortaya çıkmasın diye yalanlar söyledi. Bu durum beni çok etkiledi. Zira güven sarsıldığında telafisi olamıyor. Sonraki iki yılda bu durumu telafi etmek için çok çabaladı. Hep o adım attı, defalarca özür diledi vs.
Ancak bendeki güven kaybı düzelmedi. Her fırsatta bu yaşadıklarımızı yüzüne vurdum. Şüpheyle yaklaştım, hesap sordum. Didik didik ettim her davranışını ve sözünü. Velhasılı o bu durumdan bıktı zamanla. Ben artık çaba göstermeyeceğim dedi. Bana inanmak zorundasın dedi. Vazgeçti. Hem çabalamaktan hem de sevmekten. Adım atmaktan da...
Durduk yere değişmedim ben ancak affedemedim de zamanla.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?