Evlilik yıldönümünde çeyrek altın takacakmış.

Ya valla alacak hediye kalmadı biz 13 senedir beraberiz keşke eşim çeyrek taksa :KK70:
Altın hesabıma havale yapsa da olur be idrak :KK66:

Gerçi senin derdini çok iyi anladım ama eşin yine de bana çok mantıklı geldi ya :)))

Zeytin, mevzu sadece bu olsa belki çeyrek benim gülüp geçeceğim bir olay olurdu. Ancak biz iletişim kuramayan mutsuz bir çiftiz. Bu yüzden batıyor her şey aslında.
 
Sabah sabah hiç usenmeden 11 sayfa yorumu okudum tek tek. En cok calisip calismadiginizi merak ettim ve yazdiginiz cevaplardan calismadiginizi anladim. Ve bu mantikli bir sekilde nasil açıklanır bilmiyorum bu saatte psikolog edasıyla konu ordan buraya nasıl bağlanır bilmiyorum ama bence bir işe girin çalışın. Dediğim gibi kafamda bu fikir çok mantıklı ama sebebini açıklayabilecek kadar ayikmadim henüz. Günaydın bu arada

Günaydın efem. Oğlumun doğumuyla çalışmaya ara verdim. Dönmeyi planlıyorum lakin mevcut şartlar müsaade etmiyor diyeyim. Elbette çalışacağım bir müddet sonra.
 
Ay sona doğru yazdıklarımın seninle alakası yok ,sabah sabah yollarda olmanın verdiği kafa dağınıklığı ,üzgünüm ..sanki ben yaptım sen niye yapamadın der gibi ..okumussundur diye düzeltmek istemedim ,özürlerimi iletiyorum .hatta senin gibi mizah yönü kuvvetli ,eğlenceli bir kadından daha fazla ne isteyebilir bir adam diye düşündüm yazını okurken .

Ben o konuda eşime hak veriyorum. Zira eşime karşı böyle değilim. Beklentisi olabilir o yüzden. Ona karşı her daim mesafeli ve asık suratlı bir kadınım. Sebeplerim elbette var ama yeterli mi bilmiyorum.
 
Bizim evliligimizde sizinkine yakın durumda. 6 yillık evliyiz, 6 yilimin son iki yili esimi suclamakla ve elestirmekle geçti. Odunsun, ilgisizsin, çocuklarla ilgilenmiyorsun, ev işlerine yardım etmiyorsun, bir çiçek almak aklına gelmiyor mu vs.vs.
Fakat, birkaç ay önce bende nedensiz bir aydınlanma oldu, fark ettim ki eşim aslında hiç değişmemiş, hep odunmus, hep ilgisizmis. Nişanlıyken bile...
O kadar çok eleştirdim, o kadar çok değiştirmeye çalıştım ki adami, başlarda ugrasti, çabaladı ama olmadigi ilgili bir insana dönüşemedi tabiki. Şimdi her durumda ölü taklidi yapıyor. Cabalamaktan tamamen vaz geçti maalesef. Yoruldugunu hissedebiliyorum.
Ben ona kavga esnasında defalarca boşanalım dedim, ben ona defalarca seni artık sevmiyorum dedim. Sadece bir defa bende artık seni sevmiyorum dedi, benim için bu lafı tokat gibiydi.
Ben, bu adam bana evlenme teklif ettiğinde havalara uçmuştum. Yakışıklı, kariyerli, çekici. Kızların benim yanımda laf atip, gülümsedigi bir adam. Nasıl oldu da, bu adam bana bu kadar batar oldu. Değişti mi hayir, ilk başlarda da odundu, peki o halde ben mi değiştim...
Velhasıl erkekler düz, kadınlar karmaşık...
Eşiniz degismemis, sizin beklentileriniz değişmiş bana kalirsa.
Yuvayı dişi kuş yaparmış, belki de biz yapamadik, belki de eşlerimiz başka kadınlarla çok mutlu olacaklardı, belki sorun onlarda değil bizde :))
Sabah sabah, "sigarayı bırak hayatı bırakma" tadında bir yazı oldu ama neyse.
Diyeceğim o ki, aynayi bir de kendinize çevirin. Adamın yakasına yapismaktan vazgeçin:)
Sevgiler.

Haklısınız aslında. Onu bu duruma ben getirmiş olabilirim. Sürekli eleştirerek, küçümseyerek... Ancak hiç değişmedi diyemem. Belki evliliğin getirisi olan bir değişimdi ama ben kabullenemedim. Eşim de hep bunu söyler. Aynayı kendine çevir önce der :)
 
tüm sayfaları henüz okuyamadım birazdan okumaya çalışacağım o yüzden yanlış birşey yazmak istemem.....ben de umutsuz görmedim evliliğinizi... Ama sizin de değişmeniz gerek sanki...siz değişince bence o da değişecek ... söylemesi kolay tabi ben de bunu becermeye çalışıyorum :))))
erkekler biraz dürtülmek ister kendisi düşünsün diye beklersek yandık..... ha bende öyleyim o ayrı :))
 
Buradan anlaşıldığı kadarıyla yazıyorum, yanılıyor da olabilirim.

Eşinizi suçladığınız şeyler sizde de fazlasıyla mevcut görünüyor:

-eşiniz romantik değilmiş. Siz de değilsiniz. Bir kırmızı gecelik, mum, parfüm banyosu gibi sıradanlaşmış şeyi bile yapmayacak kadar romantizme kapalısınız. İçinizden gelen gülme, alay hissini tebessümle cilveye dönüştürmek zor değil.

-Eşiniz kinciymiş. Siz eşinizden daha kincisiniz. Gurur diye ifade ettiğiniz şey kibre benziyor. Eşinizi affetmiyorsunuz nedense. Geçmiş ve zor çocukla kininizi diri tutuyorsunuz.

-Eşiniz değişmiyormuş, hala aynı yerde sayıyormuş. Siz de öylesiniz.
Size burada yapılan en makul önerileri bile reddediyorsunuz "eşim anlamıyor, eşim odun, eşim kinci" vs gerekçelerle. Siz de öylesiniz.

- Oğlunuz uyuduğunda eşinizin kucağına hoplasanız ne olur? Siz karı kocasınız. Evet, eşiniz şaşırır çünkü siz kibirden kadınsılığa geçiş yapmayı küçültücü bir davranış olarak kodlamışsınız sanırım farkında olmadan.

- Eşiniz size mahmut abi diyor. Buradan da öyle görünüyorsunuz.
Eşinizi beğenmiyorsunuz artık, kendinizi daha iyilerine layık görüyorsunuz. Çocuğunuz zor ama artık eşinizle aranıza çocuğu kaktüs niyetine koyan sizsiniz.

-netice olarak klişe ama doğru bir söz vardır; insanları değiştiremezsiniz. Değişim önce insanın kendisinde başlar. Siz değişirseniz çevreniz değişir.

Siz de artık geçmişi tamamen geçmişte bırakıp gurur sandığınız kin ve kibri bir kenara bıraksanız.

Bu gece oğlunuz uyuduğunda kırmızı gecelik giyin. Olur olmadık anda sarılın. tv izlerken bir anda ihtirasla dudaklarına yapışın. Kucağına oturun, kahvaltı ederken bir lokmayı da ağzına siz verin vb. Eşiniz pamuğa dönmezse gelin beni bulun.


Bunları yapmak size belki imkansız belki zor gelecek ancak artık değişmenizin vakti geldi mahmut abi.
Siz çekici, seksi idrak hanımsınız, kadın olun kanka değil.

Yazdıklarınızı defalarca okudum. İç sesim "ne alakası var beni bu hale onun hataları getirdi. Aramızdaki duvarı o ördü" dese de, birçok kadının zamanla affedebileceği hatalardı aslında...

Samimiyetle soruyorum, gerçekten ben bu hali nasıl aşabilirim. Sarılmak istediğimde "ben gurursuz değilim" düşüncesinden nasıl arınabilirim? Kadın olmak istediğimde "ama o bana çok ağır sözler söyledi" düşüncesini nasıl bertaraf edebilirim? En basiti sevişme konusunda ilk adımı nasıl atabilirim? Belki bunlar benim geçmişimdeki travmalar dolayısıyla şekillenmiş karakterimle alakalıdır bilmiyorum. Lakin evet ben bir kadın gibi değilim. Mahmut abiyim. Hep böyleydim, sadece sevgililik döneminde daha naif sevgisini daha çok dile getirebilen biriydim. Mesela tartışmalarda defalarca birbirimize sevmediğimizi, sevginin bittiğini söyledik. Şimdi sevgi gösterirsem sanki kendime ihanet etmiş gibi hissediyorum. Ben bunu nasıl aşarım?
 
Mutsuzluk şımarıklık değildir. Hislerinize güvenin. İçinizde bir yerde mutluluğunuz konusunda bir huzursuzluk, bir eksiklik hissi, bir rahatsızlık varsa haklısınızdır.
Daha azına razı olmayın.
Size önerim 1. Evlilik terapisi. Öneriler içselleştirilerek yapılırsa işe yaradığını tecrübe ettim.
2. Olmuyorsa daha fazla uzatmamanız. Sizin de eşinizin de başka kişilerle mutlu olabilme ihtimalini geciktirmeyin.

Eğer mutsuzluğumun benim gururum sebebiyle olmadığından emin olsam boşanırım. Lakin ben aynı davranışları bir başka erkeğe de yapsam, yine aynı mutsuzluğu yaşayacağım. Evet eşimle uyumlu değiliz. Evet aynı dili konuşmuyoruz. Ancak ben kendi adıma değiştirmem gereken bazı şeyleri değiştirmeyi başarıp yine de mutsuz olursam dediğiniz doğru olabilir. Bundan emin olamadığım için kestirip atamıyorum.
 
çocuğumuz ortak, neden ben talep ediyorum demişsiniz..
evet blogcuannenin sloganı akla geliyor hemen..
yardım değil işbölümü..
ben de, neden hep benim organize etmem bekleniyor diye kızıyorum ama, kızmakla diş bilemekle ömür geçmiyor.
kadın-erkek ilişkinizi heba etmeyin.
evlilikte dengeyi kurabilmek önemli..
nedir denge?
sizin asla tahammül edemeyecekleriniz, fedakarlık yapabilecekleriniz, yapmaktan mutlu olduklarınız ve eşinizin aynı şekilde...
bunları değerlendirmek lazım.
konuşmak lazım.
konuşamıyorsanız yazmak lazım.
eşiniz seviyor diye ne yapabilirsiniz mesela siz sevmeseniz de..eşiniz sevse de asla yapamam dedikleriniz?

çok zor bir çocuğunuz olduğunu defalarca yazdınız..
detaylarda takıldım da. 3 yaşında böyle hareketli bir erkek çocuğunu pusetle gezdirmek de nesi?
18-20 aylıkken puset arabanın bagajına kalktı, şimdi 3 yaşına yaklaştı ufaklık, sadece avmde uyku için ya da eşyaları koymak için kullanıyoruz.
parka asla götürmüyoruz.

çalışmayı ertelemeyin. çalıştığınızda eşiniz size daha fazla destek olacaktır.
evet yine sadece "destek" olacak tam anlamıyla paylaşmayacak belki ama..
ben çocuklarımı 1 yaşına getirip işe döndüm, evde olduğum sürede, "bütün gün evdesin" zihniyetiyle karşı karşıyaydım.

isteyin, talep edin, daha çok talep edin.
 
Bir şey daha, bu evliliği devam ettiren, çabalayan siz değil eşiniz gibi görünüyor.

Sevmeyen hiçbir erkek, mahmut abiyle evli kalmak için uğraşmaz. Hala seviyor ve sizden umutlu.

Ancak umudu tükenip boşanalım dediğinde siz daha çok üzüleceksiniz.
Keşke gururu bir yana bırakıp basit (!) önerileri yapsaydım, belki evliliğimiz kurtulurdu diyeceksiniz.


Farzedin eşiniz bir hafta sonra olmuyor, boşanalım dedi. Ne olurdu?
Siz çok detaycı birisiniz. Tüm detayları yazın ve okuyun kendinize.
Belki bir şeyleri farkedersiniz.

Aslında ilk kez "ben de artık seni sevmiyorum oğlum için sürüyor bu evlilik" dediğinde günlerce kendime gelemedim. Benim hep söylediğim cümleyi duymak, daha da kötüsü böyle hissettiğini bilmek beni çok hırpaladı. O zamandan beri asla sevmediğimi ve katlandığımı söylemedim ona. En azından bu anlamda değiştim.

Şöyle söyleyeyim, evliliğin ilk yılında eşim bazı hatalar yaptı. Bana yalan söyledi bir konuda. Sorumsuzluk ayyuka çıkmıştı. Aldatma vs değil. Parasal mevzularda güvenimi sarstı. Yapmaması gereken şeyler yapıp ortaya çıkmasın diye yalanlar söyledi. Bu durum beni çok etkiledi. Zira güven sarsıldığında telafisi olamıyor. Sonraki iki yılda bu durumu telafi etmek için çok çabaladı. Hep o adım attı, defalarca özür diledi vs.

Ancak bendeki güven kaybı düzelmedi. Her fırsatta bu yaşadıklarımızı yüzüne vurdum. Şüpheyle yaklaştım, hesap sordum. Didik didik ettim her davranışını ve sözünü. Velhasılı o bu durumdan bıktı zamanla. Ben artık çaba göstermeyeceğim dedi. Bana inanmak zorundasın dedi. Vazgeçti. Hem çabalamaktan hem de sevmekten. Adım atmaktan da...

Durduk yere değişmedim ben ancak affedemedim de zamanla.
 
Hangimizin evliliği bir parça böyle değil ki siz en azından kendinizi biliyor hatalarınızı dile getiriyorsunuz ama eksiğiniz eşiniz karşısında bunu hayata geçirmek istememeniz bence.

Erkekler daha yüzeysel kadın dediğin daha ince daha derin ve sizin şu eğlenceli tarafınızı eşinizin yanında da göstermenizi tavsiye ederim sadece birde siz çocuktan sonra çalışmamanın evde Kalmanın eve hapsolmanın acısını çıkarıyor gibisiniz. Belki siz farkında değilsiniz ama şöyle çocuksuz bir akşam yemeği bir çiçek bir dans sarılıp uyuma bence sizi çok mutlu eder.hemen ben böyle biri değilim demeyin kadınız sonuçta ruhumuz derin
Yani yapabilirsiniz neden yapılmasın diyorum sadece bence hala bitmemiş

Ha birde naçizane çocuğunuzu bir kreşe verseniz de gündüz iki nefes alsanız ilk başta buna ihtiyacınız var sizin
 
Yazdıklarınızı defalarca okudum. İç sesim "ne alakası var beni bu hale onun hataları getirdi. Aramızdaki duvarı o ördü" dese de, birçok kadının zamanla affedebileceği hatalardı aslında...

Samimiyetle soruyorum, gerçekten ben bu hali nasıl aşabilirim. Sarılmak istediğimde "ben gurursuz değilim" düşüncesinden nasıl arınabilirim? Kadın olmak istediğimde "ama o bana çok ağır sözler söyledi" düşüncesini nasıl bertaraf edebilirim? En basiti sevişme konusunda ilk adımı nasıl atabilirim? Belki bunlar benim geçmişimdeki travmalar dolayısıyla şekillenmiş karakterimle alakalıdır bilmiyorum. Lakin evet ben bir kadın gibi değilim. Mahmut abiyim. Hep böyleydim, sadece sevgililik döneminde daha naif sevgisini daha çok dile getirebilen biriydim. Mesela tartışmalarda defalarca birbirimize sevmediğimizi, sevginin bittiğini söyledik. Şimdi sevgi gösterirsem sanki kendime ihanet etmiş gibi hissediyorum. Ben bunu nasıl aşarım?
Kendinize ihanet etmiyorsunuz, gurursuz değilsiniz sadece kendinize ördüğünüz duvarlar bunlar.

Çok afedersiniz özele giriyorum ama siz bu adamla sevişirken utanç hissi yaşıyor musunuz?

Yaşamıyorsunuz, muhtemelen zevk alıyorsunuz.
Eşiniz ve siz birbirinizin en mahrem yerlerini görüyorsunuz, gururunuz kırılmıyorken sarılmak, öpmek neden gururunuzu zedelesin ki?

Eğer eşinizle cinsellik yaşamak da onurunuzu zedeliyor hissi yaşatıyorsa, bu problemi aşmak için gerekirse destek alın.

Yok hepsi sadece inatsa, hadi şimdi beraber yapalım.

Eşiniz evdeyse yanına gidin ve öpün şehvetle.

İşteyse seni seviyorum yazın ve sonuna öpücük koyun.

İlk adımı atmak zordur.
İlk adımı atın, gerisi gelecektir.
 
Baştan böyle alışmış efendim karikatür dergisinin yeri ayrıdır yıldönumundeki çiçeğin yeri ayrı... bunun ayrımını yapmamışsınız ve diğer sorunlarda eklenince bu hale gelmiş. Size tavsiyem evlilik terapistine gidin eski günlerinize dönmenizi diliyorum.
 
Çok fazla sosyal medya dili kullanıyorsunuz gibi geldi. Eşinizle iletişiminiz de bu tonlamadayken onun da sizin gerçek duygularınıza hitap etmesini beklemeyin. Komik eglenceli bir insansınız belki de ama hep bu dili kullaniyorsaniz, duygularınızı kendi kelimelerinizle ifade etmiyorsaniz onun da çeyrek alma fikri bu ilişkiye cuk oturuyor bence.

Çocuk sizi yormuş. İlişkinizı bitirmiş. Ama çok yorgunum sende çok yoruldun diyip buradan başlayabilisiniz. Diğer yandan onun yıl dönümünde size değer verdiğini gösteren özel bir şey yapmasını beklemeyin. Çünkü bence ilişkiniz o noktada değil.

Çok fazla sosyal medya kullanmıyorum. Var olan konuşma ve yazma dilimin sosyal medya ile bir bağlantısı yoktur efem :)

Haklısınız aslında ilişkimiz o noktada değil. Saçma bir beklenti içerisindeyim.
 
Evet evet tam da anladığınız gibi başlık. Algınızın ayarlarıyla oynamayın, bırakın serbest kalsın.

Efenim yarın benim evliliğimin 4. Yıl dönümü. Toplamda 7 yıldır birlikte olduğum, 4 yılını da aynı evde geçirdiğim muhterem, yarın için muhteşem planlar yapmış. Öncelikle aşkımızın kaktüsünü, kendisine bakmaya çok gönüllü olan, adeta yeğenim geliyor diye sevinç naraları atan halasına iteleme kararı aldık. Zira romantik yıldönümü akşamında "yavrum ketçabı sıkma gözüne çocuğum" bağrışmaları olsun istemedik. Zaten aynı fikirde olduğumuz tek husus da budur beyimle.

Sevgililik dönemi de dahil, hiçbir zaman romantik bir çift olmadık. Ben, "hacı ota çiçeğe para verme bana gelirken bir paket cigara al hayrına" derdim, o da sağolsun bu durumu kabullenmeye pek hevesli olduğundan buluşmalara fıstıklı çikolata, bir paket sigara ve en sevdiğim karikatür dergisinin o haftaki sayısını alarak gelirdi. Buluşma ritüeli haline gelmişti bu durum. Romantizm beklentimiz olmadı ikimizin de. Ayağımı taşa çarptığımda yolun ortasında önümde eğilip kanı temizlemesi ve pansuman yapması romantizm ihtiyacımı fazlaca karşılardı. Zaten o lanet inceliğin ardından evlenme teklifini kabul ettim. Bu adam vicdanlı, bundan olur dedim. Fikrimi eşekler tepseydi, tatlı su romantiği olduğumu gollum kulağıma fısıldasaydı keşke.

Velhasılı oğlum doğana kadar nispeten iyi olan evliliğim, oğlumun doğumuyla birlikte faciaya dönüştü. Doğduğundan beri zor bir çocuktu, hala zor. Çok zor...
Sıklıkla boşanma mevzusunun açıldığı, paylaşımın bittiği, can acıtıcı sözleri iki tarafın da rahatlıkla sarf ettiği bir evliliğin ortasında bulduk kendimizi. Şiddetli tartışmalar esnasında, ikimiz de evliliğin sadece çocuk için sürdüğünü, sevginin kalmadığını da söyledik. Maalesef ki bizi en çok yıpratan durum bu oldu.

Bittabi bu karmaşa içinde cinsellik de ciddi manada sekteye uğradı. Öylesine yapılan, uzun süreler akla gelmeyen, bazı zamanlarda da eziyete dönüşen bir eylem oldu. Ki evvelinde bu hususta zerre sıkıntımız yoktu.

Geçtiğimiz günlerde maalesef annem bu tartışmalardan birine şahit olup, hakemliğe soyundu. Bu arada hiçbir zaman bağırmalı, çevre tarafından bilinen tartışmalarımız olmadı. Öylesine koptuk ki zaten, tartışmak bile gelmiyor içimizden. Oğlumu sebep göstermek istemiyorum ama oğlum dolayısıyla o kadar yıprandık ve yorulduk ki, ben sürekli şikayet eden ve surat asan bir kadına, o da biraz kafa dinleyeyim diyen bir adama dönüştü. He annem diyordum, annem ortada büyük bir sorun olmadığına, evliliğin kurtarılabileceğine kanaat getirerek ikimizin de hiç içinden gelmediği halde bazı atraksiyonlar ile canlanacak bir halde olduğumuzu dile getirdi. Bu konuşma, tam da yıldönümüne yakın gerçekleştiği için bir adım atalım dedik.

Evet hiçbir zaman romantik bir tip olmadım ama incelikler de her daim beni cezbetti. Pahalı hediyeler yerine benim gerçekten neyi sevdiğimi bilen ve buna göre hareket eden bir adam istedim her daim. İlk zamanlar öyleydi ama sonra... 31 yaşın bana getirisi olan beklenti içine girme durumundan mütevellit, mevcut halimiz beni daha da yıprattı.

Bu akşam yarınla ilgili konuşurken tam da başlıkta yazdığım cümleyi sarf etti benim koca. Ben de "olur tabi, sonraki yıldönümlerinde de yarım ve tam takarsın, hepsini bozdurup kendime burma bilezik alırım." dedim.Öylece baktı yüzüme. Şaka yapmış meğersem. Nasıl komik, nasıl eğlenceli bir eş. Küçük bir mümin latifesi işte. Gecemize renk kattı.

Biliyorum ki, böyle bir tepki vermesem hakikaten çeyrek alabilecek bir adam. Bozdurup ihtiyaçlarımı karşılarım. Hatta toki kurasına katılırsak ileride, minnak sevimli bir adım olur bu çeyrek. Yaşlılığımızda torunlarımıza anlatır ağlarız.

Neye sinir oluyorum biliyor musunuz? Ben gerçekten fazlaca romantizm beklentisi olan bir hatun değilim. Ancak boka sarmış, hatta sona gelinmiş bir evliliği kurtarma çabasında iken bu tür gerzek hareketler beni iyice dibe çekiyor. Daha da soğuyorum her şeyden.

Esasında evliliğimle ilgili yazacak çok şey var lakin bu kadarı bile gözüm kanadı diyecek arkadaşlara fazla oldu. Belki gerçekten merak eden ve yardımcı olmak isteyen zatlar olursa detay yazarım.

Şimdi ben ne yapayım? Zerrece içimden gelmediği halde, çaba sarf etmek adına uğraştığım bugünlerde çeyrek altınımı yastık altına mı saklayayım? Yoksa inceldiği yerden kopsun mu diyeyim.

Mevzuyu çeyrek altınla sınırlı tutup buna mı takıldın diyecek arkadaşlar, lütfen beni yormayın. Şimdiden teşekkürler efem.

Yaaa çok samimi yazmışmıssınız okurken güldüm bile kusura bakmayın :) oğlunuz kaç yaşında bilmiyorum ama ile büyükleri ile ayni şehirdeyseniz arada bi kaçamak yapın derim sinema olur konser olur neyse işte bence aranızın ısınmayacağı bi durum olmaz gergin bi süreç geçirilmiş ve tam rahat edeceğiniz döneme yaklaşmışsınız sayılır koparıp atmayın derim eşiniz de kendince şaka yapmış altın fiyatları yüksek ya :))
 
Aslında ilk kez "ben de artık seni sevmiyorum oğlum için sürüyor bu evlilik" dediğinde günlerce kendime gelemedim. Benim hep söylediğim cümleyi duymak, daha da kötüsü böyle hissettiğini bilmek beni çok hırpaladı. O zamandan beri asla sevmediğimi ve katlandığımı söylemedim ona. En azından bu anlamda değiştim.

Şöyle söyleyeyim, evliliğin ilk yılında eşim bazı hatalar yaptı. Bana yalan söyledi bir konuda. Sorumsuzluk ayyuka çıkmıştı. Aldatma vs değil. Parasal mevzularda güvenimi sarstı. Yapmaması gereken şeyler yapıp ortaya çıkmasın diye yalanlar söyledi. Bu durum beni çok etkiledi. Zira güven sarsıldığında telafisi olamıyor. Sonraki iki yılda bu durumu telafi etmek için çok çabaladı. Hep o adım attı, defalarca özür diledi vs.

Ancak bendeki güven kaybı düzelmedi. Her fırsatta bu yaşadıklarımızı yüzüne vurdum. Şüpheyle yaklaştım, hesap sordum. Didik didik ettim her davranışını ve sözünü. Velhasılı o bu durumdan bıktı zamanla. Ben artık çaba göstermeyeceğim dedi. Bana inanmak zorundasın dedi. Vazgeçti. Hem çabalamaktan hem de sevmekten. Adım atmaktan da...

Durduk yere değişmedim ben ancak affedemedim de zamanla.
Eğer eşiniz affettirmek için uğraşmasaydı size hak verirdim.
İki yıl az bir zaman değil.

Affetmek erdemdir ve siz de bu erdeme sahipsiniz.

Hatasız insan yok. Mükemmel insan da yok. Eşinize açık yüreklilikle anlatın desek, o da belki sizin hatalarınızı sayıp dökecektir. Sizden farklı olarak daha anlayışlıdır ve affedicidir ama sizin duvarlarınız bunu görmenize engel oluyor.

Keşke yapmasaydı, keşke olmasaydı ama olmuş.
Geçmişteki hatalar gelecekte tekrarlanmayacaksa neden affetmeyelim sevdiğimiz insanı?

Siz de hatalı ve kusurları olan bir insansınız. Neden başkalarından mükemmelliyet bekliyorsunuz?
 
bence senden kaynaklı olmuş bu durum. çiçek getiren adama sigara al dersen zaten odun damarı olan bir erkek olarak iyice odunlaşır. çeyrek kibar bile kalmış yani.
ben hep romantizmden yanayım. eşimi nerdeyse 8 yıldır yontmaya çalışıyorum ama ıhhh olmuyor yani.
ama seviyorum keratayı. en azından benim için az da olsa çabası var. çeyrek alsa bana çok iyi olur bu ayın 25 de :KK70: bizim de evlilik yıldönümü de.
ben çok sofra hazırlayıp hazırlık yaptım hediye aldım. baktım eşim çok da heyecan yapmadı bıraktım. bu ay yapıcam ama. tabi beni sinirlendirecek bir hareketi olmazsa :KK70:

son olarak oğlanla ilgili bu kadar çok serzenişte bulunma bence. kokusuna hasret bir sürü insan var. şükrün olsun o. ne güzel Rabbim sağlıklı bir tane yoldaş vermiş sana.
benim oğlan 4,5 yaşında Allah bağışlar inş. bebeklikten 3 yaşına kadar falan tam bir canavardı. ama şimdi dert ortağım can yoldaşım. bazen üzgün olunca beni dinleyip moral bile veriyor kerata :KK70:
 
Ben farkli bir yorum yapacagim sanirim. Ceyrek altin şakasi, altinin uctugu şu donemde kotu karsilanacak bir espri degil hatta guzel olmus. Ben olsam cok gulerdim, haklisin kocacim al valla derdim. :KK70:Evliliginizde sorunlar var diye adam şaka da yapmasin mi yani? Zaten siz de "haci bana cicek alma cigara al" tarzinda konusuyormussunuz. Siz soyleyince sorun degil, adam ceyrek altin takacam deyince sorun oluyor, olmasin ama.
Bu konuyu okuyunca sizin asil sorunlardan ziyade ufak tefek alakasiz seylere takilan biri oldugunuzu dusundum. Asil sorunlarinizi yazmamissiniz hic. Bdv da yeni bir akim basladi simdi. "Hayatini ve yasadiklarini hikayelestirerek anlatma akimi." Akim ilk basladigi zamanlar degisik ve ilgi cekici geldi ama artik kabak tadi vermeye basladi. Herkesde bakiyorum gelip bir hikaye yazma meraki var. Uzun uzun anlatiyorlar ama ortada sorunu anlatan cumleler yok. Varsa da bir paragrafi gecmez o cumleler. Gerisi hep konu sahibinin ic sesiyle konusmasi tarzinda. Bu yazilar Wattpad gibi platformlar icin iyi olabilir ama artik bdv icin uygun olmadigini dusunuyorum ben. Zaten konuya yorum olarak bir kac kisi de "Ay ne guzel anlatmissin roman gibi" cumlesini kurunca, bdv hikayecilerimiz iyice cosuyor. Bu tarz konular cogalmaya basladi. Asil amaciniz insanlarin size fikir sunmasi mi yoksa birseyler yazmak mi sadece? Ben bu konuyu okudum ama sizin asil sorununuzu anlayamadim. Evliliginiz cocuktan sonra sıkıntiya girmis. Evet nerdeyse her evlilikte oluyor artik bu. Ama her evlilikte farkli sekillerde farkli sebeplerle seyrediyor. Ben daha acik bir sekilde sorunlarin anlatilmasindan yanayim. Bizim sorunumuz şu şu şu seklinde. Baska turlu burdan faydalanilamayacagini dusunuyorum.
 
X