Evet evet tam da anladığınız gibi başlık. Algınızın ayarlarıyla oynamayın, bırakın serbest kalsın.
Efenim yarın benim evliliğimin 4. Yıl dönümü. Toplamda 7 yıldır birlikte olduğum, 4 yılını da aynı evde geçirdiğim muhterem, yarın için muhteşem planlar yapmış. Öncelikle aşkımızın kaktüsünü, kendisine bakmaya çok gönüllü olan, adeta yeğenim geliyor diye sevinç naraları atan halasına iteleme kararı aldık. Zira romantik yıldönümü akşamında "yavrum ketçabı sıkma gözüne çocuğum" bağrışmaları olsun istemedik. Zaten aynı fikirde olduğumuz tek husus da budur beyimle.
Sevgililik dönemi de dahil, hiçbir zaman romantik bir çift olmadık. Ben, "hacı ota çiçeğe para verme bana gelirken bir paket cigara al hayrına" derdim, o da sağolsun bu durumu kabullenmeye pek hevesli olduğundan buluşmalara fıstıklı çikolata, bir paket sigara ve en sevdiğim karikatür dergisinin o haftaki sayısını alarak gelirdi. Buluşma ritüeli haline gelmişti bu durum. Romantizm beklentimiz olmadı ikimizin de. Ayağımı taşa çarptığımda yolun ortasında önümde eğilip kanı temizlemesi ve pansuman yapması romantizm ihtiyacımı fazlaca karşılardı. Zaten o lanet inceliğin ardından evlenme teklifini kabul ettim. Bu adam vicdanlı, bundan olur dedim. Fikrimi eşekler tepseydi, tatlı su romantiği olduğumu gollum kulağıma fısıldasaydı keşke.
Velhasılı oğlum doğana kadar nispeten iyi olan evliliğim, oğlumun doğumuyla birlikte faciaya dönüştü. Doğduğundan beri zor bir çocuktu, hala zor. Çok zor...
Sıklıkla boşanma mevzusunun açıldığı, paylaşımın bittiği, can acıtıcı sözleri iki tarafın da rahatlıkla sarf ettiği bir evliliğin ortasında bulduk kendimizi. Şiddetli tartışmalar esnasında, ikimiz de evliliğin sadece çocuk için sürdüğünü, sevginin kalmadığını da söyledik. Maalesef ki bizi en çok yıpratan durum bu oldu.
Bittabi bu karmaşa içinde cinsellik de ciddi manada sekteye uğradı. Öylesine yapılan, uzun süreler akla gelmeyen, bazı zamanlarda da eziyete dönüşen bir eylem oldu. Ki evvelinde bu hususta zerre sıkıntımız yoktu.
Geçtiğimiz günlerde maalesef annem bu tartışmalardan birine şahit olup, hakemliğe soyundu. Bu arada hiçbir zaman bağırmalı, çevre tarafından bilinen tartışmalarımız olmadı. Öylesine koptuk ki zaten, tartışmak bile gelmiyor içimizden. Oğlumu sebep göstermek istemiyorum ama oğlum dolayısıyla o kadar yıprandık ve yorulduk ki, ben sürekli şikayet eden ve surat asan bir kadına, o da biraz kafa dinleyeyim diyen bir adama dönüştü. He annem diyordum, annem ortada büyük bir sorun olmadığına, evliliğin kurtarılabileceğine kanaat getirerek ikimizin de hiç içinden gelmediği halde bazı atraksiyonlar ile canlanacak bir halde olduğumuzu dile getirdi. Bu konuşma, tam da yıldönümüne yakın gerçekleştiği için bir adım atalım dedik.
Evet hiçbir zaman romantik bir tip olmadım ama incelikler de her daim beni cezbetti. Pahalı hediyeler yerine benim gerçekten neyi sevdiğimi bilen ve buna göre hareket eden bir adam istedim her daim. İlk zamanlar öyleydi ama sonra... 31 yaşın bana getirisi olan beklenti içine girme durumundan mütevellit, mevcut halimiz beni daha da yıprattı.
Bu akşam yarınla ilgili konuşurken tam da başlıkta yazdığım cümleyi sarf etti benim koca. Ben de "olur tabi, sonraki yıldönümlerinde de yarım ve tam takarsın, hepsini bozdurup kendime burma bilezik alırım." dedim.Öylece baktı yüzüme. Şaka yapmış meğersem. Nasıl komik, nasıl eğlenceli bir eş. Küçük bir mümin latifesi işte. Gecemize renk kattı.
Biliyorum ki, böyle bir tepki vermesem hakikaten çeyrek alabilecek bir adam. Bozdurup ihtiyaçlarımı karşılarım. Hatta toki kurasına katılırsak ileride, minnak sevimli bir adım olur bu çeyrek. Yaşlılığımızda torunlarımıza anlatır ağlarız.
Neye sinir oluyorum biliyor musunuz? Ben gerçekten fazlaca romantizm beklentisi olan bir hatun değilim. Ancak boka sarmış, hatta sona gelinmiş bir evliliği kurtarma çabasında iken bu tür gerzek hareketler beni iyice dibe çekiyor. Daha da soğuyorum her şeyden.
Esasında evliliğimle ilgili yazacak çok şey var lakin bu kadarı bile gözüm kanadı diyecek arkadaşlara fazla oldu. Belki gerçekten merak eden ve yardımcı olmak isteyen zatlar olursa detay yazarım.
Şimdi ben ne yapayım? Zerrece içimden gelmediği halde, çaba sarf etmek adına uğraştığım bugünlerde çeyrek altınımı yastık altına mı saklayayım? Yoksa inceldiği yerden kopsun mu diyeyim.
Mevzuyu çeyrek altınla sınırlı tutup buna mı takıldın diyecek arkadaşlar, lütfen beni yormayın. Şimdiden teşekkürler efem.
Merhaba,
Öncelikle anlatım diline bayıldım. İnanılmaz eğlenceli bir hatunsun. Yorumumu da tüm sayfaları hemen hemen okuyarak geldim...
Fazla gururlusun. Evlilikte bu kadar gurur çok fazla hele ki arada bir de çocuk varken. Ben tam 7 yıllık evliyim, evlenmeden önce de 3 yıllık bir flört dönemimiz oldu eşimle. Evliliğimizin ilk yıllarında o kadar çok şey yaşadım ki hangi birini anlatsam, nereden başlasam bilemedim. (Aldatma ve şiddet değil tabii ki yaşadıklarım.) Ama eminim ki senin yaşadıklarının kat ve katını yaşamışımdır. Evliliğimizin 4.yılında bir de bebeğimizi kaybettik. Bu durum aslında bizi daha çok yakınlaştırması gerekirken beni inanılmaz değiştirdi. O her tartışmadan sonra dayanamayıp eşine sarılıp affeden kadın kayboldu bir anda ve aynı senin gibi her şeyden yakınan, eşini kırmaktan hiç ama hiç çekinmeyen, herhangi bir tartışmadan sonra ben ne gidip sarılacağım, o gelsin sarılsın diyen, cinsel anlamda istekli olsam da asla ve asla ilişkiyi başlatmayan, aramız kötü olduğunda yatağını günlerce ayıran birine dönüştüm. Eşim her tartışmada bana artık sen beni sevmiyorsun, gözlerindeki bana olan nefreti görebiliyorum demeye başladı. Ben de senin gibi hep onu suçladım. Ben böyle değildim, beni sen bu hale getirdin. Bana sevgi verseydin ben sana kat be kat fazlasını verirdim, bana değer verseydin ben sana huzurun alasını verirdim beni bu hale getiren sensin diye hep eşimi suçladım.
Sonra çift terapisine de gitmeye başladık. İyi de geldi aslında bu terapi bize. 2 hafta iyiysek 1 hafta kötü oluyorduk ama yine de. Sonra terapistim bir gün bana tekli seanslardan birinde şunu söyledi "Geçmişe takılı yaşıyorsun, geçmişte yaşadığın hayal kırıklıklarını, kötü anıları unutamıyorsun. Bırak artık onları geri de ve önüne bak. Anı yaşamayı kaçırıyorsun." dedi. Düşündüm, haklıydı.
Sonra kendi kendime şöyle bir karar aldım. Tüm geçmişin üstüne sünger çekeceğim, tüm kötü anıları unutmaya çalışacağım, tüm kırgınlıklarımı unutacağım...Zor oldu ama yaklaşık 2 aydır bunu yapmaya çalışıyorum. Eşimle konuşurken daha doğrusu tartışırken hep birbirimizi suçlardık aynı sizin gibi. Terapistimiz bile bize siz ikiniz de savaş halindesiniz öncelikle bunu bitirmelisin demişti.
Şimdi ne mi yapıyorum. Yaptığı bir davranış benim canımı mı yaktı, önce hemen tepki vermiyorum sakinleşeyim diye. Sakinleştikten sonra "Aşkım senin yaptığın bu davranış benim canımı çok yaktı. Ben böyle böyle hissettim, bu yüzden de böyle böyle düşünmeye başladım" demeye başladım. Onu suçlamadan, ona hakaret etmeden, tatlı dille, küçük bir kız çocuğu edasıyla. Tabii tavırları değişmeye başladı, beni anlamaya başladı.
Bizim de oğlumuz aramızda yatıyordu, onun odasını ayırdım. bir kaç hafta halının üstünde yatmak zorunda kaldım ama şuan bizden ayrı uyuyabiliyor. Size de tavsiyem bir an önce eşinle birlikte uyumaya başlayın. İnan eşimle yalnız uyumak bile bizi birbirimize daha çok yaklaştırdı hem tensel hem de duygusal açıdan. Oğlum çok deli yatıyor demişsin, eğer maddi durumun varsa tavsiyem montessori yataklarından alman. Oğlun da emniyette olacaktır böylelikle.
Cinsel açıdan isteksizliğinin sebebi tamamen alışkanlıkla alakalı. Şöyle anlatayım problemli olduğumuz dönemlerde 2 ay birlikte olmadığımız zamanlar bile oldu, ne o ne de ben arzulamazdık birbirimizi. Ama şimdi ne kadar yorgun olursak olalım, ne kadar uykusuz olursak olalım haftada en az 2 diyorum ve bazen o bazen ben başlatıyorum ilişkiyi. Emin ol cinsel hayat inanılmaz önemli evlilikte. Özellikle erkekler o kadar değişiyor ki çok iyi bir cinsel hayatları olduklarında anlatamam sana... Şuanda tüm gece bana sarılarak uyuyan bir adama dönüştü eşim...
Senin yaptığın hatayı ben de yaptım. Eşimi suçladım ve dırdırlarımla onun değişmesini bekledim. Ama gördüm ki gerçekten de onun değişmesi için öncelikle senin değişmen gerekiyor. Sen bir adım at ve değişmeye başla. Grill'in de dediği gibi Seni çok seviyorum ve özledim diye mesaj at mesela... İlk adımları atmak çok zor oluyor ama inan değecek buna. Eşini öyle bir anlatmışsın ki bir çok konuda benim eşimin aynısı. Benim eşim değiştiyse bence senin eşin de değişir.
Son olarak evlilik yıl dönümünüzü kutluyor ve daha güzel, daha huzurlu, daha mutlu yıllarınızın olmasını diliyorum...