Evlilik yıldönümünde çeyrek altın takacakmış.


Ya şiir okumasın, orkide de istemez. Gerzeklik yapmasın o bile kafi :)
 
Çocuktan sonra kimin evliliği eskisi gibi sürüyor ki? Sende bi oğlan bende iki oğlan ve biri daha bebe. Cinsellik neydi sahiden dokunmak ayni yatakta sarılıp yatmak falan en son ne zaman oldu hatirlamiyorum . Kendi işi olan akşam saat ondan önce eve pek girmeyen birde kocam var. Son zamanlar birbirimize çok uzagiz ve görmeye firsatimiz bile yok. Ama çocuk sonrası çoğu çift bi şekilde az da olsa uzaklaşıyor. Hamileliği emzirme dönemi derken... İkinizde bence birbirinize uyumlu insanlarsiniz sanırım çocuk olayı sizi çok etkiledi. Anneniz hakli sanki birbirinize daha çok vakit ayirmaniz gerekiyor ( kekin ilacı olsa başına sürer misali). Oğlunuz büyüdükçe ve olgunlaştıkça bence durumlar değişecek. Başka sebepler yoksa kurtulmayacak bir durum değil.
Bu devirde adam çeyrek altın takacak daha napsin yani
 
Eee işte ne yasatiyorsa ve hissettiriyorsa onu görüyor enişte bey karşısında demekki ..
 
Başlangıçta birbirinize vurulduğunuz özellikler şimdi gelmiş evliliğinize kurşun sıkıyor.. Aslında aranızda bir çekişme var ve ilişkinizi de ayakta tutan bu olmuş. Peki bu taktik şuan neden işe yaramıyor derseniz? Tek bir cevap veremem buna doğrusu.. Çocuk elbette büyük etken, dahası hem evlilik yorulmuş hem siz. Önce sizin bu isteksiz ve bezgin halinizin çözüme kavuşması gerekiyor. İkinizin de bireysel bir değerlendirme yapması gerekiyor. Sizin romantizm beklentileriniz neden şekil değiştirdi ve eşiniz neden başlangıçta beğendiği o dik başlı kadını şuan bundan dolayı eleştiriyor? Bunların cevabı size bir yol gösterebilir..
 

En azından bahanesi var adamın :) işte bizde o tatlı dil de yok. Gönül almayı da beceremez. Saçma sapan espri yapar daha da gerilirim ben. Ya da ahtapot gibi sarılır bir şey demeden öylece kaskatı kesilirim. Çünkü ben tensel etkileşim yerine, sözlü incelikleri tercih ediyorum.
 
Annelik, yaş, evli olmak ve bu hepsinin örüntüsünde beyin algımızın değişiyorken, beklenti ve beğenilerimizin değilmesi çok normal.
Ama erkek ırkı öyle değil, hep çocuk ve hep yaş 20.
Her durumda ve olayda en az çaba ile nasıl yırtarımın peşinde.
Şöyle anlatayım kendimi, biz evlilik yıldönümü kutlamıyoruz.
Öyle bir acı yaşadık ki o tarihte, ne unutulması ne de atlatılması kolay değil.
Süslenip püslenip ilk defa kocam süpriz ve kaliteli bir organizasyon yapmışken, 12 cm topuklum ve kırmızı rujumla yoğunbakım kapısındaydık yüzlerce kişi.
Genç, eşi hamile olan kuzenimizi kaybettik ani şekilde.
Sülalece yaşadığımız şok ve acı hiçbir zaman geçmeyecek.

Ve bazen kavga esnasında dilim o kadar iler gider ki, keşke ölen sen olsaydın yazık oldu o kıza onlar hakediyordu mutluluğu biz değil, biz yaşarken ölmüşüz zaten derim, ne yazık ki derim evet!
Eşim bir gün sakince konuşurken, bu dediklerimin ne kadar ağır geldiğini, nasıl bir şeyi istediğimi, kuzenimizin eşiyle gidip bir konuşsam ne yaparsa yapsın tek nefesine her şeyi feda edebileceğini, bu kadar taş kalpli olmamın onu acıttığını anlattı.
Vay be dedim, benim adamdaki beyin yaşı birden artmış da kavgadaki söylediğim binlerce hakaretten birini duyup içerlemiş.

Sivri dilimi buna göre yön değiştirdim, eskiden son söyleyeceğimi ilk söylerken şimdi bormal bir zamanda girizgah ile sıkıntımın A sından başlayıp güle oynaya Z sine kadar geliyorum.
Ve evet, bir şeyler değişti görüyorum, hissediyorum.
Deneyin derim...


Ay kusura bakmayın roman gibi olmuş ama, acımız hala taptaze, anmadan paylaşmadan hele de tam gününde geçememişim...
 

Samimi olması bile yeterli aslında. Gerçekten ne kadar vahim bir durumda olduğumuzu fark etmesi, beni anladığını söylemesi bile yeterli. Ancak asla bu kadar algısı açılmayacak biliyorum. Yarın dışarı çıktığımızda, içten bir özür eşliğinde birbirimizi ne kadar ihmal ettiğimizi söylemesi bile yeterli. Lakin o muhtemelen "çocuk ne yapıyor acaba şimdi ararlar bizi gelin diye" diyecek. Ne bileyim işten güçten bahsedecek. Sanki her şey yolundaymış, bir sorun yokmuş gibi.
 

İşte birbirimizi hala seviyor muyuz ondan emin değilim pek. Kimse bir adım atmıyor. İki rakip Gibiyiz uzun zamandır. Nasıl düzelir hiç bilmiyorum.
 
Başınız sağolsun öncelikle.

Ama bu söylediğiniz şeyin birşeyleri düzelteceğini sanmıyorum. Evet içini boşaltır rahatlar falan ama o çizgi kırılırsa ne adım atmak kolaylaşır olumlu yönde ne de söylenilen şeyler unutulur.

Bilmiyorum belki de bizde durum başka diye anlayamıyorum, ama benim eşim o “z” yi dan diye söyler kalbim 1 hafta yaklaşamaz kırgınlıktan. Bunun ardı ardına olduğunu düşünmek bir evlilik için zor bi duruma sokar her iki tarafı da.
 

Peki siz en kötü anlarda bile seviyorum diyebiliyor muydunuz? Sevginizden şüphe ettiniz mi?
 
Yüzleşmekten korkuyor olabilir mi ?
Sizi kaybetmekten mesela.
Bunları dile getirdiği anda artık sizi suçlayamamaktan bu durumda olmanızda kendisinin de payının olduğu gerçeğiyle yüzleşmekten
Ya da eşiniz gerçekten düz bir insan
Düz derken ne demek istediğimi anlamışsınızdır :))
 
Konularını okuyorum idrak. Sizin 1 saatte olsa basbasa kalmaya konuşmaya ihtiyacınız var. Romantiklik yapmasa da sıkıntılarınızı beklentilerinizi konussanız iyi gelir diye düşünüyorum.

Biz konuşamıyoruz ki. Birbirimizi suçluyor, sidik yarıştırıyoruz. Saldırı ve savunma modundayız sürekli. Bunu aşabilsek belki çözülecek bir şeyler.
 
Yok gönül almaz. Hatta sorsan genel olarak “ne dicuum ne dedimde özür diliciummm”( kavga anında laz kanalına bağlama durumu)

Ama sıkıntı çıkarma bal börek. Sessiz kal o güne özel bi sürü laf duyarsın yeter ki özür beklediğini söyleme. Koklaşa koklaşa ilkel yöntemlerle, mors alfabesiyle özür diler
 

Malum evlilik öncesi pıtırcık oluyor kadın da erkek de. Ben aynı eve girmeden kimsenin kimseyi tanıyabileceğine inanmıyorum. Biz de tanıyamadık haliyle.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…