Evlilik yıldönümünde çeyrek altın takacakmış.

Evet evet tam da anladığınız gibi başlık. Algınızın ayarlarıyla oynamayın, bırakın serbest kalsın.

Efenim yarın benim evliliğimin 4. Yıl dönümü. Toplamda 7 yıldır birlikte olduğum, 4 yılını da aynı evde geçirdiğim muhterem, yarın için muhteşem planlar yapmış. Öncelikle aşkımızın kaktüsünü, kendisine bakmaya çok gönüllü olan, adeta yeğenim geliyor diye sevinç naraları atan halasına iteleme kararı aldık. Zira romantik yıldönümü akşamında "yavrum ketçabı sıkma gözüne çocuğum" bağrışmaları olsun istemedik. Zaten aynı fikirde olduğumuz tek husus da budur beyimle.

Sevgililik dönemi de dahil, hiçbir zaman romantik bir çift olmadık. Ben, "hacı ota çiçeğe para verme bana gelirken bir paket cigara al hayrına" derdim, o da sağolsun bu durumu kabullenmeye pek hevesli olduğundan buluşmalara fıstıklı çikolata, bir paket sigara ve en sevdiğim karikatür dergisinin o haftaki sayısını alarak gelirdi. Buluşma ritüeli haline gelmişti bu durum. Romantizm beklentimiz olmadı ikimizin de. Ayağımı taşa çarptığımda yolun ortasında önümde eğilip kanı temizlemesi ve pansuman yapması romantizm ihtiyacımı fazlaca karşılardı. Zaten o lanet inceliğin ardından evlenme teklifini kabul ettim. Bu adam vicdanlı, bundan olur dedim. Fikrimi eşekler tepseydi, tatlı su romantiği olduğumu gollum kulağıma fısıldasaydı keşke.

Velhasılı oğlum doğana kadar nispeten iyi olan evliliğim, oğlumun doğumuyla birlikte faciaya dönüştü. Doğduğundan beri zor bir çocuktu, hala zor. Çok zor...
Sıklıkla boşanma mevzusunun açıldığı, paylaşımın bittiği, can acıtıcı sözleri iki tarafın da rahatlıkla sarf ettiği bir evliliğin ortasında bulduk kendimizi. Şiddetli tartışmalar esnasında, ikimiz de evliliğin sadece çocuk için sürdüğünü, sevginin kalmadığını da söyledik. Maalesef ki bizi en çok yıpratan durum bu oldu.

Bittabi bu karmaşa içinde cinsellik de ciddi manada sekteye uğradı. Öylesine yapılan, uzun süreler akla gelmeyen, bazı zamanlarda da eziyete dönüşen bir eylem oldu. Ki evvelinde bu hususta zerre sıkıntımız yoktu.

Geçtiğimiz günlerde maalesef annem bu tartışmalardan birine şahit olup, hakemliğe soyundu. Bu arada hiçbir zaman bağırmalı, çevre tarafından bilinen tartışmalarımız olmadı. Öylesine koptuk ki zaten, tartışmak bile gelmiyor içimizden. Oğlumu sebep göstermek istemiyorum ama oğlum dolayısıyla o kadar yıprandık ve yorulduk ki, ben sürekli şikayet eden ve surat asan bir kadına, o da biraz kafa dinleyeyim diyen bir adama dönüştü. He annem diyordum, annem ortada büyük bir sorun olmadığına, evliliğin kurtarılabileceğine kanaat getirerek ikimizin de hiç içinden gelmediği halde bazı atraksiyonlar ile canlanacak bir halde olduğumuzu dile getirdi. Bu konuşma, tam da yıldönümüne yakın gerçekleştiği için bir adım atalım dedik.

Evet hiçbir zaman romantik bir tip olmadım ama incelikler de her daim beni cezbetti. Pahalı hediyeler yerine benim gerçekten neyi sevdiğimi bilen ve buna göre hareket eden bir adam istedim her daim. İlk zamanlar öyleydi ama sonra... 31 yaşın bana getirisi olan beklenti içine girme durumundan mütevellit, mevcut halimiz beni daha da yıprattı.

Bu akşam yarınla ilgili konuşurken tam da başlıkta yazdığım cümleyi sarf etti benim koca. Ben de "olur tabi, sonraki yıldönümlerinde de yarım ve tam takarsın, hepsini bozdurup kendime burma bilezik alırım." dedim.Öylece baktı yüzüme. Şaka yapmış meğersem. Nasıl komik, nasıl eğlenceli bir eş. Küçük bir mümin latifesi işte. Gecemize renk kattı.

Biliyorum ki, böyle bir tepki vermesem hakikaten çeyrek alabilecek bir adam. Bozdurup ihtiyaçlarımı karşılarım. Hatta toki kurasına katılırsak ileride, minnak sevimli bir adım olur bu çeyrek. Yaşlılığımızda torunlarımıza anlatır ağlarız.

Neye sinir oluyorum biliyor musunuz? Ben gerçekten fazlaca romantizm beklentisi olan bir hatun değilim. Ancak boka sarmış, hatta sona gelinmiş bir evliliği kurtarma çabasında iken bu tür gerzek hareketler beni iyice dibe çekiyor. Daha da soğuyorum her şeyden.

Esasında evliliğimle ilgili yazacak çok şey var lakin bu kadarı bile gözüm kanadı diyecek arkadaşlara fazla oldu. Belki gerçekten merak eden ve yardımcı olmak isteyen zatlar olursa detay yazarım.

Şimdi ben ne yapayım? Zerrece içimden gelmediği halde, çaba sarf etmek adına uğraştığım bugünlerde çeyrek altınımı yastık altına mı saklayayım? Yoksa inceldiği yerden kopsun mu diyeyim.

Mevzuyu çeyrek altınla sınırlı tutup buna mı takıldın diyecek arkadaşlar, lütfen beni yormayın. Şimdiden teşekkürler efem.
Ayy aynı gün evlilik yıldönümüz bizimki de bir yemeğe götürürüm diyor
 
Ohoo harika geçti süper oldu her şey. Eltim falan geldi hatta kutlamaya. Benim oğlan sinir krizi geçirdi üzerinize afiyet. Eltim de gelip "tövbe bismillah ne oluyor" diyerek gecemize renk kattı. Bugün herkes etrafımda pervane. Çocuk için destek oluyorlar nedense. Niye? Çünkü destek için delirmek lazım illa.
sıkı bir cinnet bazı sorunları şıp diye çözer tecrübeyle sabittir
 

Benzer yapılara sahibiz; tam da @grill in gerçekleri yüzümüze yapıştırdığı gibi "yakın olmayı" kadınlık gururunu ezmek olarak görüyoruz. Ne için? Sebep aile yapın, annenin sana öğrettikleri, ergenlik dönemin ve içinde büyüdüğün çevre gibi bilinçaltını etkileyecek tonlarca sebep olabilir. Çok açıklık ve samimiyetle kendini ifade etmiş ama hem dışarıda aslan kadın olmayı hem yatakta memnun etmeyi başarabilen biri olmayı tek bedende toplamasına imrendim. Birazdan @grill ve birkaç üye için daha teklifim olacak.:eğlence:



Bir tane yorumunda kafandaki sorulara keskin ve net yanıtlar aramışsın.

1 - Her şeyden önce değerli olan "sen"sin.:KK200: Sen yoksan kimse yok, bunu unutma. Gerçek anlamda. Düşünsene ölsen gitsen yarın, kimin önemi var? Bu yüzden gün içinde sadece kendine ait olan bir 10 dakikan dahi olsun.

3- @filmdelisi haklı, ne kadar az iş yapıp ne kadar nazlanırsan, erkeğe iş kilitlersen o kadar kıymetlisin. Annemden ben hep kadının güçlü olduğunu, her işi kendi başına halledebileceğini gördüm. İstesek yaparız, atla deve değil. Ama size erkeklerden bir tüyo vereyim, biz ara sıra çok açıklıkla kadın erkek ilişkilerini konuştuğumuzda benimki bir gün şunu dedi " Ben iş seyahati için bir yere gittiğimde senin beni arayıp özlediğini, erken gelmemi istediğini bilmek isterim. Bana ihtiyacın olduğunu bilirsem koşa koşa gelmek isterim eve." Şaşırmıştım, o an çünkü "niye arayayım ki, iki gün gitcen kalcan ona da arıza mı çıkarayım bunu mu istiyorsun:confused:" demiştim.


5- Bir üye şuan eşinin başkasıyla evlendiğini düşün, kıskançlık öfke duyuyorsan şuanki kızgınlığının altında sevgin gizli demiş. Duygularını kontrol et. Sevip sevmediğini anlamaya çalışma, onu düşünme; kendini düşün. Onsuz hayat daha rahat olacak, bu kesin. Ama onunla güzel olur mu onu bi kontrol et. Bundan ziyade kendi duygularını kontrol et. Duygun varsa eğer bir şeyler yapmaya değer.


@birgaripask35 'ın 7 senede kocayı nasıl gece sürekli sarılan hale getirdiğini anlatan (kız ben 7 sene falan dayanamam, bana bu sene lazım:KK75:), filmdelisi filmdelisi 'nin yardımcı olan eşinin ufaktan nasıl yardımcı olmaya alıştırdığı taktiklerini de içerdiği İlişkiler Duygular Bölümünde bu tarz deneyimlerinin paylaşıldığı bir onu açmayı ciddi olarak teklif ediyorum.:süslü: Gerçekten ben ve sen gibi - @idrakyollariiltihabi - üyelerin, naz niyaz bilmeyenlerin bu tarz taktiklere ihtiyacı var. Lütfen yardım elinizi uzayın kızlar!:süslü:
Öncelikle ağzınıza sağlık, konuyu bir güzel özetleyip konu sahibi ve benzer olanlara verilen tüyoları tek bir iletide ve kendi önerilerinizle topladığınız için.
Kendimle alakalı bölümlere cevap vereyim.

Evet, yakın olmakla kadınlık gururu adeta bir savaş içerisinde bende.
Biz iki kız kardeşiz, çılgın ve tuttuğunu koparan ben oldum daima.
Erkek işi görülen şeyleri halleden, babasıyla maç izleyen de bendim.
Belki bu sebeple bir iç çatışma yaşıyor olabilirim çünkü zaten o kadar cinsiyetsiz yetiştim ki, en kadın olduğumı hissettirecek adama da bir zahmet ben adım atmamalıyım, o daima bunun farkında olmalı diye düşünüyorum.
Yapım böyle olsa da naif, kırılgan, ilgi bekleyen ve arzulanan bir kadın olmak her evlilikteki cinsiyet rolüdür bana göre.
E onları da ben yapmazsam hem karı hem koca ben mi olayım diyorum genelde.
İş bölümü meselesinde ise o kadar atılgan ve burnum dik ki, yapamasam bile muhtaçlık duygusunu hazmedemediğimden, yapıyorum her şeyi.
Ve bir de zaten söylediğimde aylar sonra gerçekleşeceğini bildiğimden, o süreci yaşamaktansa gene omzuma yük ediyorum güya müşterek hayatın erkek boyutunu.
Geçenlerde eşim şehir dışındaydı ve ilk defa 2 bebeğimle yalnız iki gece geçirdim,(ikisine aynı anda 3 saat yalnız bakabilene madalya takarım)
Ve döndüğünde sordu nasıl olduğumu bendeki cevap aynen şu ‘varlığın da yokluğun da birmiş onu anladım, aynı şekilde yorgun uykusuz açım ve bir de senin isteklerin olmadan rahat bile ettim’ dedim.
Tabi sonrası kavga yani.
Çünkü gitmesine kızdım, ailesi için beni zorda bırakmasına ve ardına bakmadan bir çözüm aramadan gidebilme rahatlığın acısını böyle çıkardım.

Diğer yardım meselesi.
İlk doğumumdan sonra fazlaca sıkıntı çektim, 1 ay oturamadım bebeğim emmedi, zaten susmuyordu, uyumuyordu ve perişandım.
Bu sürede daha ben hiç altı değişimi yapamadığım için annem eşime öğretti, eşimle yıkadılar, eşim uyuttu çocuğu.
Mama ile de beslendiğinden kolaylıkla bakabildi.
Ha bunu görev haline getirmek de benim başarım mı eşimin her konuda bencil ama bu konuda yardımsever olmasından mı bilemiyorum.
O kadar zor bir çocuğumuz var ki, kendi de farkında durumun, bu süreci en az hasarla atlatmak için çabası.
Çok ağladım işe girip bakıvı tutacağım diye, eşimi işteyken telefonla taciz ettim yeter artık kurtar beni diye.
Öyle böyle derken günde 3 saat uyuyabilmem ve kısa molalarla nefes alabilmem için yardımcı oluyor.
Tabi yine muhteşem değil, paşazadem bugün 6 saat uyumuş ondan çok yorgunmuş yattı, ben ise 1 buçuk saat uyudum tam tamına!
Bencilliğinin sınırında yardım benimkisi...
 
Son düzenleme:
Idragim ben anliyorum seni :) kendine acima, cok beklenti icine de girme.. ornek verecegim, bu kadar senelik evlilik hayatimda hic surpriz beklemedim zaten surpriz de sevmem ya hadi neyse :KK53: ne istediysem dumduk soyledim acik oldum.. ekonomik durumumuz kotuyse begendigim makul bir saati istedim mesela.. ekonomik durumumuz imf ye borc verme seviyesindeyse macbook pro istedim :KK53: cunku isteyenin bir yuzu kara vermeyen karadul :KK70: yani diyecegim beklenti yapma, ne istiyorsan acik ol.. sadece hediye konusunda da degil, her konuda ne hissediyorsan soyle cunku ne hissettigini anlayacak adam ya cok az ya da gay :/ cocuktan sonra ilk uc yil bosanmazsan zaten bir daha omur boyu da bosanmazsin su donemleri atlat yeter :)

Yok bu gece ben bu sayfayı kapattım zaten anacım. Böyle beynimden çıt diye ses geldi duydum ben onu. Attı şarteller. Eksik kalsın dönümü de yılı da. Böyle daha çok üzülüyorum çünkü. Ben başka bir şey düşündüm mesela. Bekarken kaligrafi konusunda oldukça yetenekli idim. Bıraktım sonra yapmayı. O aklıma geldi birden. Oğlanı kreşe yazdırıp bunu yapacağım. Neden yapmayayım ki.
 
Benimki de güzel söz söylemez, eskiden attığı bakışları artık atmaz. Ama bizde de ilerleme var. Mesela giyinir, çıkar işe giderim; herkes aynı gün iltifat üstüne iltifat eder. Hatta ofisteki en beğenmez abi bile iltifat ettiği gün benimki hiçbir şey demez. Ama geçen gün spor yapcam ben diğer odaya geçiyorum dedim " niye ihtiyacın mı var " dedi. Belki büyük bir şey değil, belki iltifat bile değil ama o kadar mahrum bıraktı ki buna şükür der, ilerleme der hale geldim. :süslü: Seni seviyorum demek değil göstermek lazım der sürekli, bunu savunur. Ve yaptı da. Bayramda hiç onun tarzı olmayan tamamen benim hoşuma gidecek şekilde bir gezi ayarlamış:super: Teşekkür ve takdir ettim tabi ama yeterince mutluluğumu belli edemem. O konuda bayağı eksiğim ben.:uykucu:

Benden açıkça öyle gecelik beklentileri olduğunu söylemedi, hatta yapsam "sen bunları nerden öğreniyorsun" diye kızacağını bile düşünüyorum ne yalan söyliyim :KK71: öyle cinsellik konusunda saf birini görmeyi seven tarzda benimki. Ama ne kadar böyle olsa da bi atraksiyon ister herhalde, erkek nihayetinde.

Kısacası ciddi anlamda bi konu açalım, amme hizmeti ver de şu deneyimlerinizi paylaşın. Mesela "hocam, şu tarz bi kocam var nasıl yaklaşmalıyım?" "hocam, özgüvenim eksik nerden temin edebilirim?" gibi faydalı konu başlıkları belirleyelim. Birbirimize fikir alışverişi yapalım.:KK73:
Pek bişey bildiğimden değil aslında soru bildiğim yerden geldi :KK70:
Benimde alacağım ziyadesiyle şey var, herkes birbirine birşey katar güzel olur :) yapalım inşallah :)
 
merhaba idrak,

ben suregelen sorunlara anlik cozumler uretilebilecegine inanmiyorum.

hayat tarzinda bir seyler degistirmen lazim. Zor bir cocukla 7-24 ilgilenmek herkesi yipratir, asla kendini suclama. Amma velakin her yardimi kabul etmeli, hatta esinden yardimdan fazlasini talep etmelisin.

keske imkaniniz olsa da ikiniz de part time calissaniz ve cocugun sorumlulugunu tamamen bolusseniz.

bunun gibi bir imkan soz konusu degilse uzun vadeli bir hobiye veya bir amaca sarilmani oneririm. sanki cocuktan sonraki en onemli isin oymus gibi.

oncelikli bu depresif moddan cikacaksin, sonra da evliliginde ve burada anlatmadigin ama oldugunu tahmin ettigim diger iliskilerindeki problemlerin bir bir cozuldugunu goreceksin.

O kısmı çözdüm sayılır. Pazartesi oğlumu üç yarım gün kreşe başlatıyorum. Zor bir alışma süreci Yaşayacağız ama pes etmeyeceğim bu hususta. O üç yarım gün sadece benim olacak. Benim, inanabiliyor musunuz. Tuvalete falan giderim belki.

Eşim nasıl öder kreş parasını ne yapar beni ilgilendirmiyor artık. Günlerdir oğlum için kreş arıyor, eşim nasıl ödeyecek diye dert ediyor ve oğlumla beraber gideceğimiz bir iş bulmak için kendimi paralıyorum. Ben artık tek başıma yüklenmeyeceğim her şeyi. Çalışmıyorum arkadaş. Zihnimi ve bedenimi Biraz olsun dinlendirmeden çalışmıyorum. Önce oğlum okula uyum sağlasın, biraz zaman geçsin. Sonra bakarım iş mevzusuna.
 
Bu arada ise yarar mi bilmiyorum bir kadın yazar var evlilik üzerine kitapları var onu okumuştum ben iyi gelmişti. Belki isim yazmak yasaktır diye yazamıyorum. Eğer yasak değilse bana bir citlatin kitabı ve yazarı yazayım. Eğer kitapta yazılanları uygulamaya dokerseniz yüzde 70 düzelir sizinkişi artik geri kalan yuzde 20 yide siz duzeltin. Yuzde 10 eksik kalsin 4/4 luk evlilik olmaz sonucta

Yasak değil diye biliyorum, söyleyin lütfen :)
 
Öncelikle ağzınıza sağlık, konuyu bir güzel özetleyip konu sahibi ve benzer olanlara verilen tüyoları tek bir iletide ve kendi önerilerinizle topladığınız için.
Kendimle alakalı bölümlere cevap vereyim.

Evet, yakın olmakla kadınlık gururu adeta bir savaş içerisinde bende.
Biz iki kız kardeşiz, çılgın ve tuttuğunu koparan ben oldum daima.
Erkek işi görülen şeyleri halleden, babasıyla maç izleyen de bendim.
Belki bu sebeple bir iç çatışma yaşıyor olabilirim çünkü zaten o kadar cinsiyetsiz yetiştim ki, en kadın olduğumı hissettirecek adama da bir zahmet ben adım atmamalıyım, o daima bunun farkında olmalı diye düşünüyorum.
Yapım böyle olsa da naif, kırılgan, ilgi bekleyen ve arzulanan bir kadın olmak her evlilikteki cinsiyet rolüdür bana göre.
E onları da ben yapmazsam hem karı hem koca ben mi olayım diyorum genelde.
İş bölümü meselesinde ise o kadar atılgan ve burnum dik ki, yapamasam bile muhtaçlık duygusunu hazmedemediğimden, yapıyorum her şeyi.
Ve bir de zaten söylediğimde aylar sonra gerçekleşeceğini bildiğimden, o süreci yaşamaktansa gene omzuma yük ediyorum güya müşterek hayatın erkek boyutunu.
Geçenlerde eşim şehir dışındaydı ve ilk defa 2 bebeğimle yalnız iki gece geçirdim,(ikisine aynı anda 3 saat yalnız bakabilene madalya takarım)
Ve döndüğünde sordu nasıl olduğumu bendeki cevap aynen şu ‘varlığın da yokluğun da birmiş onu anladım, aynı şekilde yorgun uykusuz açım ve bir de senin isteklerin olmadan rahat bile ettim’ dedim.
Tabi sonrası kavga yani.
Çünkü gitmesine kızdım, ailesi için beni zorda bırakmasına ve ardına bakmadan bir çözüm aramadan gidebilme rahatlığın acısını böyle çıkardım.

Diğer yardım meselesi.
İlk doğumumdan sonra fazlaca sıkıntı çektim, 1 ay oturamadım bebeğim emmedi, zaten susmuyordu, uyumuyordu ve perişandım.
Bu sürede daha ben hiç altı değişimi yapamadığım için annem eşime öğretti, eşimle yıkadılar, eşim uyuttu çocuğu.
Mama ile de beslendiğinden kolaylıkla bakabildi.
Ha bunu görev haline getirmek de benim başarım mı eşimin her konuda bencil ama bu konuda yardımsever olmasından mı bilemiyorum.
O kadar zor bir çocuğumuz var ki, kendi de farkında durumun, bu süreci en az hasarla atlatmak için çabası.
Çok ağladım işe girip bakıvı tutacağım diye, eşimi işteyken telefonla taviz ettim yeter artık kurtar beni diye.
Öyle böyle derken günde 3 saat uyuyabilmem ve kısa molalarla nefes alabilmem için yardımcı oluyor.
Tabi yine muhteşem değil, paşazadem bugün 6 saat uyumuş ondan çok yorgunmuş yattı, ben ise 1 buçuk saat uyudum tam tamına!
Bencilliğinin sınırında yardım benimkisi...
Allah yardımcınız olsun ya sen ve idrak anlattıkça dehşete düşüyorum hadi canım diye ne yalan söyleyeyim.
Yani ben öyle olsa yemek temizlik salıveririm ilk fırsatta yapmam gerekenleri onları uyuttuğum anda yatağa atlar uyurum herhalde. Ama tabi yine şartları kendi çocuklarıma göre düşünüyorum sanırım.
Tekrar diyorum Allah yardımcınız olsun :/
 
Öncelikle ağzınıza sağlık, konuyu bir güzel özetleyip konu sahibi ve benzer olanlara verilen tüyoları tek bir iletide ve kendi önerilerinizle topladığınız için.
Kendimle alakalı bölümlere cevap vereyim.

Evet, yakın olmakla kadınlık gururu adeta bir savaş içerisinde bende.
Biz iki kız kardeşiz, çılgın ve tuttuğunu koparan ben oldum daima.
Erkek işi görülen şeyleri halleden, babasıyla maç izleyen de bendim.
Belki bu sebeple bir iç çatışma yaşıyor olabilirim çünkü zaten o kadar cinsiyetsiz yetiştim ki, en kadın olduğumı hissettirecek adama da bir zahmet ben adım atmamalıyım, o daima bunun farkında olmalı diye düşünüyorum.
Yapım böyle olsa da naif, kırılgan, ilgi bekleyen ve arzulanan bir kadın olmak her evlilikteki cinsiyet rolüdür bana göre.
E onları da ben yapmazsam hem karı hem koca ben mi olayım diyorum genelde.
İş bölümü meselesinde ise o kadar atılgan ve burnum dik ki, yapamasam bile muhtaçlık duygusunu hazmedemediğimden, yapıyorum her şeyi.
Ve bir de zaten söylediğimde aylar sonra gerçekleşeceğini bildiğimden, o süreci yaşamaktansa gene omzuma yük ediyorum güya müşterek hayatın erkek boyutunu.
Geçenlerde eşim şehir dışındaydı ve ilk defa 2 bebeğimle yalnız iki gece geçirdim,(ikisine aynı anda 3 saat yalnız bakabilene madalya takarım)
Ve döndüğünde sordu nasıl olduğumu bendeki cevap aynen şu ‘varlığın da yokluğun da birmiş onu anladım, aynı şekilde yorgun uykusuz açım ve bir de senin isteklerin olmadan rahat bile ettim’ dedim.
Tabi sonrası kavga yani.
Çünkü gitmesine kızdım, ailesi için beni zorda bırakmasına ve ardına bakmadan bir çözüm aramadan gidebilme rahatlığın acısını böyle çıkardım.

Diğer yardım meselesi.
İlk doğumumdan sonra fazlaca sıkıntı çektim, 1 ay oturamadım bebeğim emmedi, zaten susmuyordu, uyumuyordu ve perişandım.
Bu sürede daha ben hiç altı değişimi yapamadığım için annem eşime öğretti, eşimle yıkadılar, eşim uyuttu çocuğu.
Mama ile de beslendiğinden kolaylıkla bakabildi.
Ha bunu görev haline getirmek de benim başarım mı eşimin her konuda bencil ama bu konuda yardımsever olmasından mı bilemiyorum.
O kadar zor bir çocuğumuz var ki, kendi de farkında durumun, bu süreci en az hasarla atlatmak için çabası.
Çok ağladım işe girip bakıvı tutacağım diye, eşimi işteyken telefonla taviz ettim yeter artık kurtar beni diye.
Öyle böyle derken günde 3 saat uyuyabilmem ve kısa molalarla nefes alabilmem için yardımcı oluyor.
Tabi yine muhteşem değil, paşazadem bugün 6 saat uyumuş ondan çok yorgunmuş yattı, ben ise 1 buçuk saat uyudum tam tamına!
Bencilliğinin sınırında yardım benimkisi...

Yine de o kadarını yapmak için de taktikler daha doğru kelimelerle tavsiyelerin olduğunu düşünüyorum. :KK51:
Ben de erkek olan taraftım, babasız büyüdüm. Halen hep erkek işlerine meraklıyım, hiç çıt kırıldım bir kız olamadım. Ama işte azıcık naz niyaz da hissettirmek gerekiyor ki o muamele görülsün.

Yazdıklarında çok haklısın, ben de geçenlerde oturdum bunu düşündüm. Hem iş yapmayıp hem iş kilitleyip hem oturup keyif yapınca değerli oluyorsun. O yapamaz deyip hem yük alınıyor hem huzur veriliyor. Çok ilginç. Ama kahrolsun işte genler! Tam da dediğin gibi 'muhtaçlık profiline karşı bir hazımsızlık mevcut' bünyede:bicak:


Pek bişey bildiğimden değil aslında soru bildiğim yerden geldi :KK70:
Benimde alacağım ziyadesiyle şey var, herkes birbirine birşey katar güzel olur :) yapalım inşallah :)

Konu bir çözülsün ben açıcam, sizi de etiketlerim. :dondurma: Çözemezsek çay partisi yaparız:halay:
 
Konunuza hem güldüm hem üzüldüm. Beni yanlış anlamayın, üzüldüm çünkü kendinizle ilgili açtığınız konuyu da biliyorum. Ona yorum yazmamıştım ama o konuyu okuduğumda "biri beni anlatmış" diye düşünmüştüm. Üzülmemin sebebi bu.

Dışarıdan nasıl görünürseniz görünün -sert, şefkatsiz, kibirli, ruh hastası, zalim(?)- içinizde öyle olmadığınızı düşünüyorum. Göründüğünüzden, zannedildiğinizden ve hatta sizin zannettiğinizden daha hassas olduğunuza eminim.
Eşinize karşı aşılamayacağını düşündüğünüz duvarlar örüyorsunuz ama içten içe aşmasını istiyorsunuz bence. Siz söylemeden o kendisi aşsın, aşmayı başarsın istiyorsunuz.
Eşiniz hep mi böyleydi bilmiyorum ama onun o duvarlara toslamaktan yorulduğunu düşündüm ben. Zamanında o kadar eleştirilmiş ki ne yapacağını bilemez hale gelmiş gibi. O da size "dönüşmeye" çalışmış gibi. O yüzden cümlelerini bu kadar hoyratça savuruyor gibi.

Bütün yorumlarınızı okumadım, yanılıyor da olabilirim bilmiyorum. Ama eğer dediğim gibiyse aşılamayacak sorunlarınız yok bence. Nasıl aşılır bilmiyorum, o duvarlar nasıl yıkılır onu hiç bilmiyorum. Ama umarım halledersiniz...
 
O kısmı çözdüm sayılır. Pazartesi oğlumu üç yarım gün kreşe başlatıyorum. Zor bir alışma süreci Yaşayacağız ama pes etmeyeceğim bu hususta. O üç yarım gün sadece benim olacak. Benim, inanabiliyor musunuz. Tuvalete falan giderim belki.

Eşim nasıl öder kreş parasını ne yapar beni ilgilendirmiyor artık. Günlerdir oğlum için kreş arıyor, eşim nasıl ödeyecek diye dert ediyor ve oğlumla beraber gideceğimiz bir iş bulmak için kendimi paralıyorum. Ben artık tek başıma yüklenmeyeceğim her şeyi. Çalışmıyorum arkadaş. Zihnimi ve bedenimi Biraz olsun dinlendirmeden çalışmıyorum. Önce oğlum okula uyum sağlasın, biraz zaman geçsin. Sonra bakarım iş mevzusuna.


Ne kadarlık bebeğinz bende istiyorum yarım gün ama
 
Konu başlığı çeyrek altın olsa da içerikte anlatılan ya da bana geçen his, romantizmi çok önemsemediğini, böyle bir beklentisi olmadığını söyleyen bir kadının aslında ara sıra eşinden romantizm beklemesi, mum ışıkları eşliğinde kemanların çalındığı, gözlerin süzülüp aşk sözcüklerinin fısıldandığı bir ortam değil hayal edilen, arada bir tatlı bir söz, belki flört döneminde getirilen bir paket çikolatayı yeniden hediye olarak görmek, sımsıcak bir sarılmayla sevgiyi yeniden hissedebilmek.

Biz kadınların yakıtı aşk, onu hissettirecek en küçük bir davranışla bile depomuz fullenir dünyanın etrafında dönecek kadar enerjiye sahip oluruz.

idrakyollari,
senin devam etme, mücadele etme yakıtın bitmiş, belki gerçekten oğlunla uğraşırken ikinizde yoruldunuz, hem oğluna bağlaman seni kötü anne yapmaz, bir kadın evliliği, çocuklarından dertlenebilir, kadın bunlardan dertlenince iyi bir eş, iyi bir anne olmadığından dem vurularak muhteşemmişiz mükemmelmişiz tavrına girilmesini samimi bulmuyorum çünkü evlilik de çocuk sahibi olmak da yorucudur, flört ederken işler çok başkadır, karşınızdakine bir sorumluluk hissetmezsiniz, yaşadığınız kırgınlıklar ve kavgalarda herkes kendi evine çekilir, evlilikteki gibi maddi manevi hiçbir yükün altında olmadığınızdan da büyük küçük her sorunu tamir etmek kolaydır ama evlenince her sorun bir diğerinin üstüne eklenir, iki ayrı karakter bir evin içinde yaşamayı öğrenmeye çalışır, hiç bilmediğiniz huylar ortaya çıkar, üstüne bir de çocuk gelince sevgililikten, cici tatlı evli çiftten anne baba rolüne geçiş yaparsınız, hele de çocuğunuz zorsa ruhunuz, bedeniniz, evliliğiniz yorulur.


İkinizde de bıkkınlık var, belki evliliği hayal ettiğiniz gibi yaşayamıyorsunuz, oğlunun zor bir çocuk olması sizi hem dış dünyadan hem birbirinizden soyutlamış, bu evlilik baş aşağı çakılabilir mi? Evet belki sonu bellidir ama hiç sorunlarınızı konuşma, oğlunuzun sizi ne kadar yorduğu, evliliğiniz, sevginiz hakkında başbaşa konuşma imkanı bulabildiniz mi?

Birbirinize gerçek duygularınızı suçlamadan, yargılamadan anlatabildiniz mi?

Sen eşine karşı gerçekte ne hissediyorsun? Özlediğin bekarlığın mı yoksa flört döneminiz mi?

Şöyle yapın, böyle edin diyemeyeceğim, kırmızı gecelik giy kocandır süslen püslen gibi tavsiyelerimde olmaz, her evlilik şahsına münhasır çünkü, hem böyle yöntemler sorunların üstünü bir süre örter ama çözmez, eksikliği hissedilen nedir, eşin ve sen bireysel olarak ne istiyor ve ne arzuluyorsunuz bulup çözmeniz gerekiyor bir an önce, sevgi bir yana da evlilikte karşılıklı saygı yitirilirse aşırı yüzgöz oluyorsunuz ve bu zamanla birbirinize daha da çirkinleşmeye, çocuklarında bu çirkinlikte büyüyüp dejenere olmasına sebep oluyor, ileride çocuğunuz için keşke deyip pişman olmamak adına tüm duygularınızı ortaya koyup bu evliliğin oluru var mı konuşması yapmanızın zamanı gelmiş, gerekirse bir aile terapistinden de yardım alın ama en kısa sürede sorunlarınızı çözün ve bir karara bağlayın.


Gerçekten anlaşıldığıma sevindim yazını okuyunca :) evet ben bana hediye almasından ziyade benim fıstıklı çikolata sevdiğimi hatırlamasını ve bunu önemsemesini istiyorum. Mesela bir sohbet esnasında ona söylediğim bir şeyi unutmamasını istiyorum. Kahverengiyi çok severim, sevgili iken bana kahverengi bir nesne almıştı hediye olarak. Hediyenin değeri ve güzelliği zerre umurumda değildi. Ben Kahverengiyi sevdiğimi hatırlamasına sevinmiştim.

Benim neye ihtiyacım olduğunu anlaması çok mu zor ki. Evet şefkat ve sevgi göstermiyor olmasını anlarım. Bu biraz da benden kaynaklı. Hep verici olamaz en nihayetinde. Ama mesela şu at logolu markanın yeleklerini çok beğendiğini söylemişti o birine. Bana bile değil. Eniştesiyle sohbet ederken söyledi. Ben duydum ve o an bütçe uygun olmadığı halde bir şekilde aldım doğum gününde. İki yıl önce oldu bu olay. Baktım ki aynı incelik yok, ben de bıraktım bir şey yapmayı. Bana dedi ki, ben zaten senden hediye beklemiyorum gülümse eskisi gibi bak yeter. Haklı mı, evet haklı bu hususta.

Ama neden sürekli beklenti söyleyip zerre adım Atamıyoruz ki biz. Hep aynı kısır döngü, hep aynı mevzular. Çok yoruldum ben artık abla ya.
 
Allah yardımcınız olsun ya sen ve idrak anlattıkça dehşete düşüyorum hadi canım diye ne yalan söyleyeyim.
Yani ben öyle olsa yemek temizlik salıveririm ilk fırsatta yapmam gerekenleri onları uyuttuğum anda yatağa atlar uyurum herhalde. Ama tabi yine şartları kendi çocuklarıma göre düşünüyorum sanırım.
Tekrar diyorum Allah yardımcınız olsun :/
Hafta içi bakıcım var ama ben bakıcıma bakıyorım desem yeri.
Kahvaltısı yemeği kahvesi dinlenmesi yeter ki kaçmasın bu da diye o evin hanımı leydi, ben yatılı kadın.
Tek yaptığı küçük oğlumu biberonla beslemek, altını değilmek ve uyutmak.
O uyuyunca kendi de uyuyor ya da dinlenmeye geçiyor tabi...
Haftalık temizliğe kadın geliyor ama nafile, benim büyük oğlan kafasından aşağı ya da cama atmadan yemek tabağını sofradan kalkmaz.
Kucağımda büyük oğlumla yemek yapar, küçük olanla makina boşaltır ve evi toplarım.
30 dk sürer o temiz hal.
Evde çocuk değil tazmanya canavarı var mübarek!
Ha bu arada büyük 2 yaşında küçük 11 aylık.
Siz düşünün halimi.
2 parçada duş alıyorum ben, bir girip saçımı yıkıyorum 2 dk, sonra akşama doğru yine girip 2 dk vücut yıkama.
Yoksa bana günde 10 dk müsade yok ki!
Bir zahmet de kocam karpuz büyüteceğine yardım edecek diyorum.
 
Gerçekten anlaşıldığıma sevindim yazını okuyunca :) evet ben bana hediye almasından ziyade benim fıstıklı çikolata sevdiğimi hatırlamasını ve bunu önemsemesini istiyorum. Mesela bir sohbet esnasında ona söylediğim bir şeyi unutmamasını istiyorum. Kahverengiyi çok severim, sevgili iken bana kahverengi bir nesne almıştı hediye olarak. Hediyenin değeri ve güzelliği zerre umurumda değildi. Ben Kahverengiyi sevdiğimi hatırlamasına sevinmiştim.

Benim neye ihtiyacım olduğunu anlaması çok mu zor ki. Evet şefkat ve sevgi göstermiyor olmasını anlarım. Bu biraz da benden kaynaklı. Hep verici olamaz en nihayetinde. Ama mesela şu at logolu markanın yeleklerini çok beğendiğini söylemişti o birine. Bana bile değil. Eniştesiyle sohbet ederken söyledi. Ben duydum ve o an bütçe uygun olmadığı halde bir şekilde aldım doğum gününde. İki yıl önce oldu bu olay. Baktım ki aynı incelik yok, ben de bıraktım bir şey yapmayı. Bana dedi ki, ben zaten senden hediye beklemiyorum gülümse eskisi gibi bak yeter. Haklı mı, evet haklı bu hususta.

Ama neden sürekli beklenti söyleyip zerre adım Atamıyoruz ki biz. Hep aynı kısır döngü, hep aynı mevzular. Çok yoruldum ben artık abla ya.

Diğer konunu da okudum da şimdi aynı ben. Demek ki kadınlar da erkekler gibiymiş, birbirine benziyormuş.

Sorun1: Tek sefer denemişsiniz.
Sorun2: Adam hiçbir şey istemiyorum, yüzündeki iki kas hareket etsin diyor. Surat asmaktan daha az hareket ediyor gülerken! :rolleyes:

Dediğiniz gibi altında bir şey mi arıyor? Örnek üstünden anlatayım. Bir gün benimki de hiç öyle bi amaçla söylemediğim halde öyle bir imada bulundu. Şakayla karışık biraz da hayal kırıklığıyla bakarak "Var ya gerçekten aşk olsun, bu kadar yıldır beni tanıyorsun gram yapsam şöyle bir şey dicem ki böyle düşün. Ne zaman gördün, yazıklar olsun. Sen bunu zaten yapacaksın, ben iyi söyliyim de güzel güzel gülerek yap bari.Kötü söylerim azıcık tatlı dilli ol dersin, iyi söylerim böyle niyetin mi var dersin. Öyle niyetim olsa valla koymayacak ama çok dokundu dediğin" dedim. Ondan sonra birkaç kere daha ufak böyle dedi şakaya vurup benzer yanıtlar verince daha da bi şey söylemiyor.

Söyleme, şikayeti bırak, öfkeyi bırak zaten şaşıracak, çok ufak bir adım at. İlkinde afallayacak, ikinci küçük adımında o da yürüyecek gör bak.:süslü:

Sen başkasına cevap yazdıkça ben de sana yazıyorum, mazur gör:rolleyes:
 
Son düzenleme:
Merhaba,

Öncelikle anlatım diline bayıldım. İnanılmaz eğlenceli bir hatunsun. Yorumumu da tüm sayfaları hemen hemen okuyarak geldim...

Fazla gururlusun. Evlilikte bu kadar gurur çok fazla hele ki arada bir de çocuk varken. Ben tam 7 yıllık evliyim, evlenmeden önce de 3 yıllık bir flört dönemimiz oldu eşimle. Evliliğimizin ilk yıllarında o kadar çok şey yaşadım ki hangi birini anlatsam, nereden başlasam bilemedim. (Aldatma ve şiddet değil tabii ki yaşadıklarım.) Ama eminim ki senin yaşadıklarının kat ve katını yaşamışımdır. Evliliğimizin 4.yılında bir de bebeğimizi kaybettik. Bu durum aslında bizi daha çok yakınlaştırması gerekirken beni inanılmaz değiştirdi. O her tartışmadan sonra dayanamayıp eşine sarılıp affeden kadın kayboldu bir anda ve aynı senin gibi her şeyden yakınan, eşini kırmaktan hiç ama hiç çekinmeyen, herhangi bir tartışmadan sonra ben ne gidip sarılacağım, o gelsin sarılsın diyen, cinsel anlamda istekli olsam da asla ve asla ilişkiyi başlatmayan, aramız kötü olduğunda yatağını günlerce ayıran birine dönüştüm. Eşim her tartışmada bana artık sen beni sevmiyorsun, gözlerindeki bana olan nefreti görebiliyorum demeye başladı. Ben de senin gibi hep onu suçladım. Ben böyle değildim, beni sen bu hale getirdin. Bana sevgi verseydin ben sana kat be kat fazlasını verirdim, bana değer verseydin ben sana huzurun alasını verirdim beni bu hale getiren sensin diye hep eşimi suçladım.

Sonra çift terapisine de gitmeye başladık. İyi de geldi aslında bu terapi bize. 2 hafta iyiysek 1 hafta kötü oluyorduk ama yine de. Sonra terapistim bir gün bana tekli seanslardan birinde şunu söyledi "Geçmişe takılı yaşıyorsun, geçmişte yaşadığın hayal kırıklıklarını, kötü anıları unutamıyorsun. Bırak artık onları geri de ve önüne bak. Anı yaşamayı kaçırıyorsun." dedi. Düşündüm, haklıydı.

Sonra kendi kendime şöyle bir karar aldım. Tüm geçmişin üstüne sünger çekeceğim, tüm kötü anıları unutmaya çalışacağım, tüm kırgınlıklarımı unutacağım...Zor oldu ama yaklaşık 2 aydır bunu yapmaya çalışıyorum. Eşimle konuşurken daha doğrusu tartışırken hep birbirimizi suçlardık aynı sizin gibi. Terapistimiz bile bize siz ikiniz de savaş halindesiniz öncelikle bunu bitirmelisin demişti.

Şimdi ne mi yapıyorum. Yaptığı bir davranış benim canımı mı yaktı, önce hemen tepki vermiyorum sakinleşeyim diye. Sakinleştikten sonra "Aşkım senin yaptığın bu davranış benim canımı çok yaktı. Ben böyle böyle hissettim, bu yüzden de böyle böyle düşünmeye başladım" demeye başladım. Onu suçlamadan, ona hakaret etmeden, tatlı dille, küçük bir kız çocuğu edasıyla. Tabii tavırları değişmeye başladı, beni anlamaya başladı.

Bizim de oğlumuz aramızda yatıyordu, onun odasını ayırdım. bir kaç hafta halının üstünde yatmak zorunda kaldım ama şuan bizden ayrı uyuyabiliyor. Size de tavsiyem bir an önce eşinle birlikte uyumaya başlayın. İnan eşimle yalnız uyumak bile bizi birbirimize daha çok yaklaştırdı hem tensel hem de duygusal açıdan. Oğlum çok deli yatıyor demişsin, eğer maddi durumun varsa tavsiyem montessori yataklarından alman. Oğlun da emniyette olacaktır böylelikle.

Cinsel açıdan isteksizliğinin sebebi tamamen alışkanlıkla alakalı. Şöyle anlatayım problemli olduğumuz dönemlerde 2 ay birlikte olmadığımız zamanlar bile oldu, ne o ne de ben arzulamazdık birbirimizi. Ama şimdi ne kadar yorgun olursak olalım, ne kadar uykusuz olursak olalım haftada en az 2 diyorum ve bazen o bazen ben başlatıyorum ilişkiyi. Emin ol cinsel hayat inanılmaz önemli evlilikte. Özellikle erkekler o kadar değişiyor ki çok iyi bir cinsel hayatları olduklarında anlatamam sana... Şuanda tüm gece bana sarılarak uyuyan bir adama dönüştü eşim...

Senin yaptığın hatayı ben de yaptım. Eşimi suçladım ve dırdırlarımla onun değişmesini bekledim. Ama gördüm ki gerçekten de onun değişmesi için öncelikle senin değişmen gerekiyor. Sen bir adım at ve değişmeye başla. Grill'in de dediği gibi Seni çok seviyorum ve özledim diye mesaj at mesela... İlk adımları atmak çok zor oluyor ama inan değecek buna. Eşini öyle bir anlatmışsın ki bir çok konuda benim eşimin aynısı. Benim eşim değiştiyse bence senin eşin de değişir.

Son olarak evlilik yıl dönümünüzü kutluyor ve daha güzel, daha huzurlu, daha mutlu yıllarınızın olmasını diliyorum...

Çok teşekkür ederim yazdığınız her satır için. Gerçekten...

Şu an benim yaşadıklarımı yazmışsınız ve değişebilme umudum var mı acaba diye düşündüm okuyunca. Düşünmekten bir adım öteye gidip bir de buna inanırsam çok güzel olacak mesela :)

Eşim, onu eleştirmemden ve dırdıdan usandı evet. Zannediyorum bu yüzden benim için artık bir şey yapmak istemiyor. Zulüm olarak görüyor bunu. Bak şu an da onun en kızdığı şeyi yapıp niyet okuyorum. Onun adına düşünüyorum mesela. Bu sıklıkla yaptığım bir eylem.

Biliyorum ben bu yıl dönümü için "bak bunu bekliyorum bu sene de boşverme" demek yerine, sadece bir kez işten geldiğinde "hoş geldin aşkım" diyerek sarılsaydım ona, yapardı bir şeyler. Ancak yapmadım çünkü içimdeki ses "şimdi sıcak davranırsam yıldönümünde beklentim olduğu için rol yaptığımı düşünür bunu kendime yakıştırmam" dedi ve adım atmadım. Bir başka zamanda yine bana engel olacak bir düşünce hasıl oldu. Samimiyetsiz olduğumu düşüneceğini sandım. Zira birkaç kez ufak da olsa adım atınca böyle imalarda bulundu. Hani hayırdır ne var altında gibi. Tamamen bıraktım ben de.

Şimdi de bu berbat yıldönümünden sonra daha da kapatacağım kendimi biliyorum. Yedirmeyeceğim kendime bunları yaşadıktan sonra adım atmayı. Hatta konuşmayı. Beynimi mi aldırsam ne yapsam ki ben.
 
Hafta içi bakıcım var ama ben bakıcıma bakıyorım desem yeri.
Kahvaltısı yemeği kahvesi dinlenmesi yeter ki kaçmasın bu da diye o evin hanımı leydi, ben yatılı kadın.
Tek yaptığı küçük oğlumu biberonla beslemek, altını değilmek ve uyutmak.
O uyuyunca kendi de uyuyor ya da dinlenmeye geçiyor tabi...
Haftalık temizliğe kadın geliyor ama nafile, benim büyük oğlan kafasından aşağı ya da cama atmadan yemek tabağını sofradan kalkmaz.
Kucağımda büyük oğlumla yemek yapar, küçük olanla makina boşaltır ve evi toplarım.
30 dk sürer o temiz hal.
Evde çocuk değil tazmanya canavarı var mübarek!
Ha bu arada büyük 2 yaşında küçük 11 aylık.
Siz düşünün halimi.
2 parçada duş alıyorum ben, bir girip saçımı yıkıyorum 2 dk, sonra akşama doğru yine girip 2 dk vücut yıkama.
Yoksa bana günde 10 dk müsade yok ki!
Bir zahmet de kocam karpuz büyüteceğine yardım edecek diyorum.
Şunları okudukça çocuk yapmaktan bir daha korkuyorum!
 
Dimdik, dumduz bir adim atamiyorsaniz once havanizi degistirin.
Yani kendim icin yapiyorum imaji verin.
Ben cocuklardan sonra cok salmistim.
Biraz kendime bakmaya basladim.
Bir havam degisti, bir iyi hissetmeye basladim, anlatamam.

Ben de cocuklardan bunaldikca esine sarangillerdenim.
Bence sizin durumunuz da boyle biraz.
Yorgun, bitik, mutsuz bir kadin tabii ki eslerin de modunu dusuruyor.

Ben evde bir olumsuzluk sezdigim zaman kendimi gulmeye zorlarim.
Cocuklarin yaptigi sacma sapan seylere onceden tebessum ediyorsam ornegin, kahkaha atmaya baslarim.
Herkesin morali yukselir.

Bence cat diye seni seviyorum yazmayin.
Yoksa konusamadik iste yine, attim tabi adimi, oysa o atmaliydi diye kendinizi yersiniz anladigim kadariyla.
Boylece ilk adim atmak beyninizde hala kotu kalir, denedim iste der durursunuz.

O planladiginiz yemege cikin.
Orada "normalde bu sakaya kahkaha atabilirdim ama su an aramizda bir duvar var ve ben gardimi dusurmus gibi hissedebilirim.
Seni yoksayamam ama sana ne hissettigimi bilmiyorum, yine de ben elimden geleni yaptim demek icin ufak ufak bir yerlerden baslayacagim.
Sadece bir sure, bana yardimci ol" vs gibi icinizi dokmelisiniz.
Bu gurursuzluk degil.
O sizin en yakininiz.
Degisecegim ufaktan, derseniz adim atmakta da zorlanmazsiniz artik, cunku onceden haber verdiniz.

Bu aksam mi yemek plani?

Çıkmadık yemeğe :) tartıştık hatta. Oğlum bugün bir başka delirdi mum dikti geceye. O uyudu şimdi, ben de bdvde cevap yazıyorum. 31 yaşındaysan ve ergen isen hayat gerçekten çok bok :)
 
İdrakcığım zor bir hayatın var seni anlıyorum. Konunda geçmişte yaşadıklarınızın detaylarını bilmeyen arkadaşlar sana yüklenmişler ama güvenin kaybedildiği bir evliliği yürütmek kolay değil. Bir taraftan zor bir bebek bir taraftan ailevi diğer sorunlar yaşanan kayıplar. Stres eşiğin epey yüksek ki dayanabiliyorsun.

Sana taktik veren arkadaşlara şu konuda katılıyorum, böyle sevecen bıcır bıcır kadınlar ilişkiyi daha iyi götürebiliyorlar fakat bu da fıtrat meselesi işte. Olmadığın biri gibi davranmaya kendini zorlamak yakışmayan elbiseyi zorla giymek gibi oluyor bi yerde. Ben de ikili ilişkilerde fıkır fıkır bir tip değilim, daha doğrusu bu yönümü ortaya çıkarabilmem için sevgi güven dolu bir ilişkinin içinde olmalıyım aksi durumda domuz gibi davranıyorum karşımdakine, sonra kendim de üzülüyorum.

Allah yardımcın olsun, umarım toparlarsınız. Keşke oğlan biraz dursa da birilerine bırakıp sokak sokak gezebilsen, o bile üstündeki gerginliği atmaya yeterdi. Aynı şehirde olsak ufaklık avaz avaz bağırsa da inan ben bakardım :KK50:

Yav ben ağlama nöbetinde bile sıpayı bırakamadım kimseye. Nasıl bir ben her şeye yeterim kompleksi ise bendeki, oğlanın yanıma alıp öyle çıktım dışarı.

Yazanların suçu yok aslında, ben fazla yüzeysel yazdım aman burnum yere düşmesin de almayayım diye. Burun falan komple dağıldı halbuki :)
 
X