- 3 Şubat 2012
- 4.218
- 693
hatırladıgım...
ellerımde kınalarım...
ailemi memleketlerine ugurlamam...
ilk gece korkum
esımle cok guzel2 gun...
balayına gıdemedık cunku agustosa ayarlamıstık balayını...
bol bol banyo ettıgım :)
artık banyoyu gormek ıstemıyordum resmen...
bayanlar evlendiğiniz ilk bir haftası neler yaşadınız neler yaptınız hadi sohbete gelin :)
düğün bitii konvoyla eve gittik teyzleri kaynanam falan başladılar evi temizlemeye gitmiolar bi türlü..bizde eşimle salona oturuoz bunaldım ben gelinliğin içinde terledim 1 saat falan bunlar temzilik yaptı sora teyzesini çağırdım ben bunaldım iyi değilim dedim hemen gittiler2 gün evde kaldık kaynanayla peder evde yoktu 2.günün sonunda kaynanam geldi hemen kendni banyoya attı banyoları temizledi çamaşır suyuyla paspasları makineye attı sanki hertarafa şey bulaştırdık te allaam...orda anlamalıydım temzilik hastası oldunu ama cahillikten anlamadımsabah balayına gittik orda 1 hafta çok güzel günler geçirdik...ama yinede garipsedim yaa gece onla yatmak falan çok tuhaf geliodu bana...bi uyanıodum gece yanımda bi adam ...sevdiğim adam ama yinede yabancılamıştım onu ...nihayetinde güzeldi cennete düşmüştük sanki..sora eve geri dönüş döndüğümün ilk sabahı eşim işte kaynanayla ilk yalnız kalışımız ...kahvaltıya mutfağa geçerkken ev aşırı pis temzlik yapalım demesi ve benim kötü günerimin sinyalleri(düğün temizliği yapılmış eve aşırı pis dio )..azabın başlangıcı...1haftalık eşimle yalnız kalışımın sonu....oldu 8 ay bir kere başbaşa kalamadık..ailesiyle yaşıyoruz..cennetten cehenneme..
Evliliğimin ilk bir haftası...
Düğün güzeldi... Herşey sakindi... Biz yorgunduk... Henüz kabus başlamamıştı...
Evlendiğim ilk gece eşim hemen uyuyakaldı, yatarken üstünden yorganı çekivermişim diye bir hışımla kalkıp "Beni öldürmeye çalışıyorsun!" sen deyip ellerimi kollarımı gelinliğimin arka bağı ile bağlamaya çalıştı.. Başarılı olamayınca beni hışımla ittirip odadan attı ve üstüme odanın kapısını kilitlemeye çalıştı. Bu esnada hala bağırıyordu. Sonra beni tartaklayarak önce annemlere götürmek istedi. Sonra mutfağa atıp gitti yattı...
Ben ne yaptım? Mutfak penceresinin önüne çöktüm.. Şok denilen şeyin ne menem bir şey olduğunu gördüm, bize öğretilenden farklıydı yaşayınca... Çok korktum... Daha önce hiç yaşamadığım bir şeydi... Şiddet ile ve nedensiz olarak o akşam tanıştım... "Tüm hayatım bir gecede yalan oldu"... İnanılmaz bir travmaydı... Hiçbir şey yapamadım.. Bu anlatılmaz...
Ertesi sabah uyanan adam bambaşka biriydi... Benimse bir yanım ölmüştü...
İkinci gece yatağa buruk gittik... Daha doğrusu ben öyleydim... Eşim dünyanın en sevimlisine dönüşmüştü... Ancak elinde sürekli telefon vardı.. annesi çağırıyor, dayısı gönül koyuyor ve kesinlikle rahat bırakmıyorlardı.. O gece de o uyumadı ailesini bu akşamlık gelemeyeceğine ikna ederken... Ben uyudum...
Üçüncü gün annesi arabayı veremeyeceği için balayına gidemeyeceğimizi öğrendim... Üzüldüm... Ama olsundu.. O akşam ailecek yemek yenecekti... Cicim ayı neymiş... gençler yalnız bırakılmaz hem=) Kalktık gittik... O akşam eşimin annesinin yanında bana nasıl bir yabancı gibi davranmaya başladığını farkettiğim akşamdı... Evlilik insanları yaklaştırır sanırdım o geceye kadar... Oysa eşim ve ben bir yabancı olmuştuk... Benim bir yanım daha ölmüştü...
Dördüncü günü hiç unutamam... Eşimle buzları eritmek için ısınma turları yaparken Kaynım ve annesi çıkageldi... Ardından diğer tayfa... Ev doldu taştı... (Sonra ki iki sene boyunca haftada dört akşamdan az olmamak ve haftasonları neredeyse sabaha kadar olmak kaydıyla bu hep böyle sürdü) Hala ilk gece yaşadığım travmanın etkisi altında olduğum halde ne kadar yapmacık da olsa gülebildiğimi keşfettiğim zamandı... Oysa dehşet içindeydim... Kültür şoku travması çarpmıştı bu kez... Benim bir yanım daha ölmüştü...
Beşinci gün altınlarım istendi... Vermek istemedim... Kendime saklayacağımdan değil.. Ev alırız diye konuşmuştuk.. Meğer dünyanın borcunun altına girmişiz... Oysa eşim hiç borcumuz olmayacağını söylemişti... Ben böyle sanarak evlendim... Önce boşamakla tehdit etti beni.. Sonra evi dağıttı... Üstüme yürüdü... Sanırım hayatımda son kez o zaman korktum... Sondu o... hatırlıyorum.. son kez o zaman korktum... Bayılmadım ama kaslarım kendini koyverdi.. enteresan bir duyguydu, bilinçli felç gibi... ilk kez... Beni kolumdan sürükleyerek odanın ortasına fırlattığını hissettim.. Kendimi toparlamaya başladığımda beni tutup annemlere bıraktı ve bırakırken altınları istedi.. Verdim... Benim tam olarak yarım o gün ölmüştü...
Hafta sonu da annemlere götürdü ve bıraktı... Ve para istememi söyledi.. Meğer hiç paramız yokmuş.. Bitmiş... Düğünde takılanları kendisi almıştı zaten... Ben utandım isteyemedim.. Çünkü hayatım boyunca ailemden hiç para istememiştim... Yolda döndü bana "Ne yaptın, para aldın mı?" diye... "Alamadım" dedim... Kolumdan tuttuğu gibi beni sokak ortasında sürüklemeye başladı "Annenin evine dönüyorsun, bıktım senden.. defol" diye... Sürükleyerek....
İşte o gün, o zamana kadar yaşayan naif serotonin gerçekten ölmüştü...
Kabus dolu bir ilk üç sene geçti... Şu an altıncı senemizi deviriyoruz... Kendim bile inanamıyorum hala...?
Tüm bunları neden anlattım?
Bilemiyorum... Belki hayatımda ilk defa bir yere derdimi dökmek istedim konu açmadan...
Ne mesleğim, ne eğitimim ve ne de kültürüm... Hiçbiri engel olamadı yaşadıklarıma...
Sadece bunu söylemek istedim...
Evliliğimin ilk bir haftası...
Düğün güzeldi... Herşey sakindi... Biz yorgunduk... Henüz kabus başlamamıştı...
Evlendiğim ilk gece eşim hemen uyuyakaldı, yatarken üstünden yorganı çekivermişim diye bir hışımla kalkıp "Beni öldürmeye çalışıyorsun!" sen deyip ellerimi kollarımı gelinliğimin arka bağı ile bağlamaya çalıştı.. Başarılı olamayınca beni hışımla ittirip odadan attı ve üstüme odanın kapısını kilitlemeye çalıştı. Bu esnada hala bağırıyordu. Sonra beni tartaklayarak önce annemlere götürmek istedi. Sonra mutfağa atıp gitti yattı...
Ben ne yaptım? Mutfak penceresinin önüne çöktüm.. Şok denilen şeyin ne menem bir şey olduğunu gördüm, bize öğretilenden farklıydı yaşayınca... Çok korktum... Daha önce hiç yaşamadığım bir şeydi... Şiddet ile ve nedensiz olarak o akşam tanıştım... "Tüm hayatım bir gecede yalan oldu"... İnanılmaz bir travmaydı... Hiçbir şey yapamadım.. Bu anlatılmaz...
Ertesi sabah uyanan adam bambaşka biriydi... Benimse bir yanım ölmüştü...
İkinci gece yatağa buruk gittik... Daha doğrusu ben öyleydim... Eşim dünyanın en sevimlisine dönüşmüştü... Ancak elinde sürekli telefon vardı.. annesi çağırıyor, dayısı gönül koyuyor ve kesinlikle rahat bırakmıyorlardı.. O gece de o uyumadı ailesini bu akşamlık gelemeyeceğine ikna ederken... Ben uyudum...
Üçüncü gün annesi arabayı veremeyeceği için balayına gidemeyeceğimizi öğrendim... Üzüldüm... Ama olsundu.. O akşam ailecek yemek yenecekti... Cicim ayı neymiş... gençler yalnız bırakılmaz hem=) Kalktık gittik... O akşam eşimin annesinin yanında bana nasıl bir yabancı gibi davranmaya başladığını farkettiğim akşamdı... Evlilik insanları yaklaştırır sanırdım o geceye kadar... Oysa eşim ve ben bir yabancı olmuştuk... Benim bir yanım daha ölmüştü...
Dördüncü günü hiç unutamam... Eşimle buzları eritmek için ısınma turları yaparken Kaynım ve annesi çıkageldi... Ardından diğer tayfa... Ev doldu taştı... (Sonra ki iki sene boyunca haftada dört akşamdan az olmamak ve haftasonları neredeyse sabaha kadar olmak kaydıyla bu hep böyle sürdü) Hala ilk gece yaşadığım travmanın etkisi altında olduğum halde ne kadar yapmacık da olsa gülebildiğimi keşfettiğim zamandı... Oysa dehşet içindeydim... Kültür şoku travması çarpmıştı bu kez... Benim bir yanım daha ölmüştü...
Beşinci gün altınlarım istendi... Vermek istemedim... Kendime saklayacağımdan değil.. Ev alırız diye konuşmuştuk.. Meğer dünyanın borcunun altına girmişiz... Oysa eşim hiç borcumuz olmayacağını söylemişti... Ben böyle sanarak evlendim... Önce boşamakla tehdit etti beni.. Sonra evi dağıttı... Üstüme yürüdü... Sanırım hayatımda son kez o zaman korktum... Sondu o... hatırlıyorum.. son kez o zaman korktum... Bayılmadım ama kaslarım kendini koyverdi.. enteresan bir duyguydu, bilinçli felç gibi... ilk kez... Beni kolumdan sürükleyerek odanın ortasına fırlattığını hissettim.. Kendimi toparlamaya başladığımda beni tutup annemlere bıraktı ve bırakırken altınları istedi.. Verdim... Benim tam olarak yarım o gün ölmüştü...
Hafta sonu da annemlere götürdü ve bıraktı... Ve para istememi söyledi.. Meğer hiç paramız yokmuş.. Bitmiş... Düğünde takılanları kendisi almıştı zaten... Ben utandım isteyemedim.. Çünkü hayatım boyunca ailemden hiç para istememiştim... Yolda döndü bana "Ne yaptın, para aldın mı?" diye... "Alamadım" dedim... Kolumdan tuttuğu gibi beni sokak ortasında sürüklemeye başladı "Annenin evine dönüyorsun, bıktım senden.. defol" diye... Sürükleyerek....
İşte o gün, o zamana kadar yaşayan naif serotonin gerçekten ölmüştü...
Kabus dolu bir ilk üç sene geçti... Şu an altıncı senemizi deviriyoruz... Kendim bile inanamıyorum hala...?
Tüm bunları neden anlattım?
Bilemiyorum... Belki hayatımda ilk defa bir yere derdimi dökmek istedim konu açmadan...
Ne mesleğim, ne eğitimim ve ne de kültürüm... Hiçbiri engel olamadı yaşadıklarıma...
Sadece bunu söylemek istedim...
Evliliğimin ilk bir haftası...
Düğün güzeldi... Herşey sakindi... Biz yorgunduk... Henüz kabus başlamamıştı...
Evlendiğim ilk gece eşim hemen uyuyakaldı, yatarken üstünden yorganı çekivermişim diye bir hışımla kalkıp "Beni öldürmeye çalışıyorsun!" sen deyip ellerimi kollarımı gelinliğimin arka bağı ile bağlamaya çalıştı.. Başarılı olamayınca beni hışımla ittirip odadan attı ve üstüme odanın kapısını kilitlemeye çalıştı. Bu esnada hala bağırıyordu. Sonra beni tartaklayarak önce annemlere götürmek istedi. Sonra mutfağa atıp gitti yattı...
Ben ne yaptım? Mutfak penceresinin önüne çöktüm.. Şok denilen şeyin ne menem bir şey olduğunu gördüm, bize öğretilenden farklıydı yaşayınca... Çok korktum... Daha önce hiç yaşamadığım bir şeydi... Şiddet ile ve nedensiz olarak o akşam tanıştım... "Tüm hayatım bir gecede yalan oldu"... İnanılmaz bir travmaydı... Hiçbir şey yapamadım.. Bu anlatılmaz...
Ertesi sabah uyanan adam bambaşka biriydi... Benimse bir yanım ölmüştü...
İkinci gece yatağa buruk gittik... Daha doğrusu ben öyleydim... Eşim dünyanın en sevimlisine dönüşmüştü... Ancak elinde sürekli telefon vardı.. annesi çağırıyor, dayısı gönül koyuyor ve kesinlikle rahat bırakmıyorlardı.. O gece de o uyumadı ailesini bu akşamlık gelemeyeceğine ikna ederken... Ben uyudum...
Üçüncü gün annesi arabayı veremeyeceği için balayına gidemeyeceğimizi öğrendim... Üzüldüm... Ama olsundu.. O akşam ailecek yemek yenecekti... Cicim ayı neymiş... gençler yalnız bırakılmaz hem=) Kalktık gittik... O akşam eşimin annesinin yanında bana nasıl bir yabancı gibi davranmaya başladığını farkettiğim akşamdı... Evlilik insanları yaklaştırır sanırdım o geceye kadar... Oysa eşim ve ben bir yabancı olmuştuk... Benim bir yanım daha ölmüştü...
Dördüncü günü hiç unutamam... Eşimle buzları eritmek için ısınma turları yaparken Kaynım ve annesi çıkageldi... Ardından diğer tayfa... Ev doldu taştı... (Sonra ki iki sene boyunca haftada dört akşamdan az olmamak ve haftasonları neredeyse sabaha kadar olmak kaydıyla bu hep böyle sürdü) Hala ilk gece yaşadığım travmanın etkisi altında olduğum halde ne kadar yapmacık da olsa gülebildiğimi keşfettiğim zamandı... Oysa dehşet içindeydim... Kültür şoku travması çarpmıştı bu kez... Benim bir yanım daha ölmüştü...
Beşinci gün altınlarım istendi... Vermek istemedim... Kendime saklayacağımdan değil.. Ev alırız diye konuşmuştuk.. Meğer dünyanın borcunun altına girmişiz... Oysa eşim hiç borcumuz olmayacağını söylemişti... Ben böyle sanarak evlendim... Önce boşamakla tehdit etti beni.. Sonra evi dağıttı... Üstüme yürüdü... Sanırım hayatımda son kez o zaman korktum... Sondu o... hatırlıyorum.. son kez o zaman korktum... Bayılmadım ama kaslarım kendini koyverdi.. enteresan bir duyguydu, bilinçli felç gibi... ilk kez... Beni kolumdan sürükleyerek odanın ortasına fırlattığını hissettim.. Kendimi toparlamaya başladığımda beni tutup annemlere bıraktı ve bırakırken altınları istedi.. Verdim... Benim tam olarak yarım o gün ölmüştü...
Hafta sonu da annemlere götürdü ve bıraktı... Ve para istememi söyledi.. Meğer hiç paramız yokmuş.. Bitmiş... Düğünde takılanları kendisi almıştı zaten... Ben utandım isteyemedim.. Çünkü hayatım boyunca ailemden hiç para istememiştim... Yolda döndü bana "Ne yaptın, para aldın mı?" diye... "Alamadım" dedim... Kolumdan tuttuğu gibi beni sokak ortasında sürüklemeye başladı "Annenin evine dönüyorsun, bıktım senden.. defol" diye... Sürükleyerek....
İşte o gün, o zamana kadar yaşayan naif serotonin gerçekten ölmüştü...
Kabus dolu bir ilk üç sene geçti... Şu an altıncı senemizi deviriyoruz... Kendim bile inanamıyorum hala...?
Tüm bunları neden anlattım?
Bilemiyorum... Belki hayatımda ilk defa bir yere derdimi dökmek istedim konu açmadan...
Ne mesleğim, ne eğitimim ve ne de kültürüm... Hiçbiri engel olamadı yaşadıklarıma...
Sadece bunu söylemek istedim...
Maşaallah mı denir ne denir bilemedim ki...nasıl bir sabır varmış sende arkadaşımm...
ben de en kötü balayı benimki ve en sabırlı insan da benim zannederdim...
ama yine de bende hikayemi anlatmak isterim...
düğünden sonra evimize geçtik, güzelce duş aldık,namaz kıldık sonrea iki yabancı gibi oturduk kaldık öylece...o bir kanepede ben bir kanepede...heralde heyecan ne yapacağını bilmezlik falan diye yorumladım..sonra yatalım bari dedik,konuşma yok muhabbet yok..o yatağın bir ucunda ben bir ucunda..ertesi gün balayı için yola çıkıcaz zaten..sonra biraz yakınlaşma oldu ama o bile buz gibi...
ertesi gün balayı için yola çıkacaktık,bana gitmek istemediğini söyledi..neden diye sordum.beni başörtüsüz gördüğünde çok yadırgadığını ve soğuduğunu söyledi.(ben normalde kapalı bir bayanım)ŞOK geçirdim resmen.akşamki soğukluğu da ondanmış yani..o bi odada ağlıyor ben bir odada..sonra yanıma geldi ayaklarıma kapanırcasına özür diledi.ve yola çıktık.bu kez 2. bir şok!biraz yol aldıktan sonra arabayı durdurdu ve ben gidemicem dedi...kalakaldım...iyi ozaman sen otostop çek dön ben devam edicem dedim.durdu,düşündü,yok yok bu şeytanın oyunu,oyuna gelmicem dedi ve tekrar yola çıktık..zor bela otele ulaştık,orda biraz durumu toparlar gibi olduk ama evimize döndüğümzde yine uzaklaştı benden ve gerekçe hep aynıydı:BENİ BAŞÖRTÜSÜZ YADIRGAMIŞ,BEĞENMEMİŞ! sabrettim büyümü nazarr mı şu mu bu mu derken eşimin psikolojik bir rahatsızlığı olduğunu anladık.
şimdi 7 aylık evliyim ve eşim tedaviye başladı 1aydır da ayrı yaşıyoruz,bu da tedavinin bir parçası..çok çok özet anlatmaya çalıştım ama yaşadıklarım öyle garip ki ben bile inanamıyorum...
düzelir inşaallah diye hep dua ediyorum...
sizden de dua bekliyorum arkadaşlar...çok zor durumdayım
Maşaallah mı denir ne denir bilemedim ki...nasıl bir sabır varmış sende arkadaşımm...
ben de en kötü balayı benimki ve en sabırlı insan da benim zannederdim...
ama yine de bende hikayemi anlatmak isterim...
düğünden sonra evimize geçtik, güzelce duş aldık,namaz kıldık sonrea iki yabancı gibi oturduk kaldık öylece...o bir kanepede ben bir kanepede...heralde heyecan ne yapacağını bilmezlik falan diye yorumladım..sonra yatalım bari dedik,konuşma yok muhabbet yok..o yatağın bir ucunda ben bir ucunda..ertesi gün balayı için yola çıkıcaz zaten..sonra biraz yakınlaşma oldu ama o bile buz gibi...
ertesi gün balayı için yola çıkacaktık,bana gitmek istemediğini söyledi..neden diye sordum.beni başörtüsüz gördüğünde çok yadırgadığını ve soğuduğunu söyledi.(ben normalde kapalı bir bayanım)ŞOK geçirdim resmen.akşamki soğukluğu da ondanmış yani..o bi odada ağlıyor ben bir odada..sonra yanıma geldi ayaklarıma kapanırcasına özür diledi.ve yola çıktık.bu kez 2. bir şok!biraz yol aldıktan sonra arabayı durdurdu ve ben gidemicem dedi...kalakaldım...iyi ozaman sen otostop çek dön ben devam edicem dedim.durdu,düşündü,yok yok bu şeytanın oyunu,oyuna gelmicem dedi ve tekrar yola çıktık..zor bela otele ulaştık,orda biraz durumu toparlar gibi olduk ama evimize döndüğümzde yine uzaklaştı benden ve gerekçe hep aynıydı:BENİ BAŞÖRTÜSÜZ YADIRGAMIŞ,BEĞENMEMİŞ! sabrettim büyümü nazarr mı şu mu bu mu derken eşimin psikolojik bir rahatsızlığı olduğunu anladık.
şimdi 7 aylık evliyim ve eşim tedaviye başladı 1aydır da ayrı yaşıyoruz,bu da tedavinin bir parçası..çok çok özet anlatmaya çalıştım ama yaşadıklarım öyle garip ki ben bile inanamıyorum...
düzelir inşaallah diye hep dua ediyorum...
sizden de dua bekliyorum arkadaşlar...çok zor durumdayım
ufak ufak düzelme var gibi ama hstalık belli işte ''DUYGU DALGALANMASI'' nezaman nasıl olacağı pek belli olmuyor.senin açtığın konuyada yazmıştım..düzeldi gibi diyordun nasıl durum şimdi inşallah çok mutlu olursunsana bişey soracam nişanlıyken hiç görüşmedinizmi yani saçını hiç görmedmi :26::26:
ufak ufak düzelme var gibi ama hstalık belli işte ''DUYGU DALGALANMASI'' nezaman nasıl olacağı pek belli olmuyor.
nişanlıyken başım açık gördü ama hiç anormal bi tepki vermemişti.hatta ondan öncesinde fotolarımı görmüştü çok beğendiğini bile söylemişti.. bilemedim ki ben bu işi.. sabır diyorum,bekliyorum..
gelişmeleri yazmaya devam ediyorum buarada.
http://www.kadinlarkulubu.com/aile-...belerinize-yorumlariniza-ihtiyacim-var-6.html