ANNE SEVGİSİ
Sakin, ılık ve güneşli bir günde bir melek cennetten kaçtı, yaşlı dünyamıza indi ve tarlalarda, ormanlarda, şehirlerde ve küçücük köylerde dolaşmaya başladı.
Güneş batar batmaz kanatlarını açtı ve :
'Ziyaretim sona erdi, artık ışık dünyasına dönmem gerek. Fakat, buradan bir anıyla dönmek istiyorum.' dedi.
Güzel bir çiçek bahçesine baktı ve :
'Bu çiçekler kadar güzelini, bunlar kadar hoş kokanını görmedim. Onun için anı olarak bu çiçekleri götüreceğim' dedi.
O sırada ileride, pırıl pırıl gözleriyle, gül yanaklı bir bebek gördü. Bebek gülümseyerek annesinin yüzüne bakıyordu.
Bunun üzerine melek şunları söyledi kendi kendine :
'Bu bebeğin gülümsemesi, bu buketten de güzel. Onu da beraberimde götürmeliyim.'
Bunları söylerken, bebeğin beşiğini, bebeğe ve beşiğe adeta bir sel gibi akan annenin sevgisini farketti. O anda ağzından şu sözler döküldü :
'Bu annenin bebeğine olan sevgisi bu dünyada gördüğüm en güzel şey. Bu sevgiyi de beraberimde götürmeliyim.'
Bu üç hazineyle birlikte inci kapılı cennete doğru kanat açtı. Cennetin kapısından içeri girmeden önce :
'İçeriye girmeden, anılarıma bir göz atayım' dedi.
Elindeki bukete baktı, tüm güller solmuştu. Bebeğin yüzüne baktığında, bebeğin gülümsemesi yok olmuştu. Annenin sevgisine baktı, o tüm güzelliğiyle yerinde duruyordu. Solmuş gülleri ve gülümsemeyi cennetin kapısında atıverdi ve kapıdan içeri girip cennetteki herkesi yanına cağırdı :
'İşte dünyada bulduğum ve cennet kadar güzelliğini yitirmeyen tek şey bu :