Çok abartılı tepkiler bunlar. İntihar etmek falan. Büyük saçmalamışsınız. Kaldıramıyorsanız ayrılırsınız olur biter. Kadınlık gururu falan demişsiniz de kadınlık gururu bu değil. Gururlu kadın bu kadar kafasına taktığı bişeyi sineye çekmez, bitirir gider. Kendinizi ne kadar küçük görmüşsünüz, güzel değilim, kısayım falan filan. Özgüven çok önemli. Erkekler güzel kadınlara aşık olmazlar, kendine güvenen, bir erkek için kendinden geçmeyen kadınlara aşık olurlar.
Eşimden önce ilişkilerim oldu. Çok sevdiğim, beni çok seven insanlar çıktı karşıma. Günlük tutardım ben de o zamanlar. Neler yazmışım neler. Evde durur günlüklerim, eşim isterse de açıp okuyabilir. Hiç kimse kusura bakmasın evlendim diye benim için önemli olan şeylerden vazgeçemem. Hayatıma giren her insan benim için değerlidir. O günlüklere yazdığım her şey içimden gelerek yazdığım çok önemli cümlelerdir.
Eşime gelince, ilk iki sene adamı umursamadığım bir ilişki yaşadım. O beni umursuyor muydu, hiç sanmıyorum. Birlikte güzel zaman geçiriyor, eğleniyorduk işte. Sadece o kadar. Sonra yavaş yavaş oturdu her şey. Bu adamdan başkasıyla evlenemem dedim. Ama beş senelik ilişkiden sonra anca evlenme kararı alabildim.
Çok sevdiğim, defalarca okuduğum her okuduğumda farklı anlamlar çıkardığım bir kitap var; parfümün dansı. Eşimin evine ilk gittiğimde kitaplığında gördüm. Hayatımın kitabı, sen de okumuşsun dedim. Elime aldım, karıştırırken içinden bir kağıt düştü. Okumamı istemedi, ısrar ettim. Eski sevgilisine, birlikte yaşadığı kadına içinden gelenleri yazdığı bir not. Kokusunu nergis kokusuna benzetmiş. En sevdiğim çiçektir nergis benim. İlk başta bozuldum. En sevdiğim kitap, en sevdiğim çiçek hayatımdaki adama başka bir kadını hatırlatıyor. Onun için o kitap, o koku başka bir kadına ait. Bir kaç gün kafaya taktım. Küçüğüm de tabi o zaman, çok büyüttüm içimde. Sonra dank etti. Senin de hayatına girenler, sevdiğin adamlar, o adamlarla özdeşleştirdiğin filmler, şarkılar oldu dedim. Yapma bunu kendine dedim. Şimdi o kitaptan bizim kitaplığımızda iki tane var. Biri benim, biri eşimin. İçinde o not hala durur. O onun anısı çünkü, elinden almaya hakkım yok.
Neredeyse dört senelik, mutlu bir evliliğim bana değer veren bir eşim var. Bu arada çok güzel bir kadın değilim. Sadece hayatı eşime de kendime de zehir etmiyorum. Onu mutlu edecek şeyler yapıyorum, karşılığını beni mutlu eden şeylerle alıyorum. Gülüyorum, güldürüyorum, şebeklik yapıyorum. Bazen münazaracı oluyorum, bazen yol gösterici. Bazen dünyanın en seksi kadını, bazen anne, danışman, doktor. Evlilik dediğin budur. Hayatı ve evliliği kendine, kocana zehir edersen ne sen mutlu olursun ne de o adam seni senin istediğin gibi sever. Sevgi hakedilir.